Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MAYIS 2K)2 ÇARŞAV1BA CUMHURİYET SAYFA
17
Vmr
kKtnyor!
EJektronik posta: denizsom«ctmAwiyetcoın.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Doktoriar, Ecevü'e
"çalışabilir" raporu vermiş..
"Hekimden sorma.
cekenden sor!"
Huzurevi
Sosyal Hzmetler Genel
Müdürlüçü, 17 Ağustos
depreminden zarar
gördüğü gerekçesiyle
Jstanbul'ca Maitepe
Huzurevi'ni onaracak...
Dört blotca yaklaşık
4O0 kişi kalıyor;
1O0kadat
huzurevi sakini
revirde tedavi
görüyor... Devlet,
tamirata başlayacağı
için huzurevinde
kalanlara 'çıkın"
deniyor... Yaşlı insanlar
nereye gideceklerini
bilmryor... Kimse yer
göstermiyor...
fnsanlara oarası var m ı
yok mu dr/e kimse
sormuyor... Yaşlı ve
hasta insanlan
kimsenin düşündüğü
yok... Revrde kalanları
hastanelere
dağıtacakiarmış, gerisi
başının çaresine
bakmak zorundaymış...
Devlet Bakanı Hasan
Gemici'ye bir huzurevi
sakini, "Bize huzur
vermek istyorsanız,
tamir için önce
bloklardan birini
boşalttn;
arkadaşlanmızı
yanımıza aiıp
sıkışalım... Tamiratı
blok blok yapın" diyor...
Aklın yolu birdir... Yeter
ki yapıcı düşünülsün...
odrum'nun Mazı köyü yakınında Kıssebü-
kü ya da Kilisebükü denilen el değmemiş
küçük bir koy var... Arkeoloji uzmanlannın
raporlarına göre Kıssebükü'nde kıyıdan te-
peye kadar uzanan alanda Isa'dan 6 yüzyıl öncesı-
ne dek inen antik bir kentin kalıntıları bulunuyor.
Imparator Anastase döneminde kurulmuş Leleg
şimdilerde yaban otları arasında varlığını sürdürme-
yeçalışıyor...
Liman, kuleler, kale, duvarlar ve öteki mimari yapı-
lar yer yer izlenebiliyor... Bölgede Bizans dönemin-
der» kalıntılar da bulunuyor... Burası arkeolojik SİT
alanı olarak koruma altında tutuluyor...
Gelin görün kı dört yıl kadar önce Muğla Bayındır-
lık il Müdürluğü ve izmir'deki 2 numaralı Kültür veTa-
biat Varlıklarını Koruma Kurulu Clup Med'in burada
1150 yataklı Fransız Tatil Köyü inşa etmesine onay ve-
riyor... Fakat Fransızlar inşaata hemen başlamıyor...
Fransızlar bu yıl inşaata başlamak istediğinde ko-
• • _ ••
Kissebuku
nu bölge için yenı kurulan Muğla Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu'na bir kez daha gelıyor...
Bu arada Fransızlar, Bodrum Arkeoolji Müze-
sı'nden iki arkeologa bölgede sondaj yaptırıp arke-
olojik eserbufunmadığı yolundaraporalıyor... Nevar
kı Muğla'daki koruma kurulu, bilimsel yönden yete-
rincearaştınlmamış bölgede yerindeinceleme yapa-
rak antik kentin varlığını görüyor... Tatil köyü için ima-
ra açılması önerilen yerin, antik kentin tam merkezin-
de kaldığını saptıyor ve bazı üyelerin muhalefet şerh-
lerine rağmen SİT alanında turistik tesis inşaatına izin
vermiyor...
Bunun üzerıne DSP Muğla Mılletvekılı Tunay Dik-
men, mesleği veterıner sağlık teknıkerliği olmasına
karşın bir basın toplantısı duzenleyip, bölgede arke-
olojik eser bulunmadığını açıklıyor... Dikmen, Fran-
sızların hakkını savunmak için Başbakan Bülent
Ecevit ve Kültür Bakanı Istemihan Talay'la görüşe-
ceğinı bildihyor...
DSP'Iİ vekilın DSP'li Başbakan ve DSP'li Kültür Ba-
kanı ile göruşüp gorüşmediği, görüştü ıse ne konuş-
tuğu bılinmiyor ama Dikmen'in bu açıklamasından
birkaç hafta sonra Muğla Kültür ve Tabiat Varlıkları-
nı Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Adnan Diler gö-
revinden alınıyor...
Şimdilerde Fransızlar yeni bir başvuru yapmaya ve
Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu da
konuyu bir kez daha göruşmeye ve büyük olasılıkla
gerekli izni vermeye hazırlanıyor!
Neyse ki Türkiye'nın de taraf olduğu Arkeolojik Mi-
rasın Korunmasına llişkın Avrupa Sözleşmesi, koru-
ma sorumluluğunu ilgili devlete ya da büyük serma-
yeye değil sözleşmeye taraf olan tüm devletlere bı-
rakıyor.
SESSÎZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkufa yahoo.com
Reçeteleri harfiyen uyguluyoruz... Türkiyemiz de
IMF HASTANESfnden TABURCU olsunî
Patnos'un Ozdemir köyündeki okul
Türkıye'nin karanlık günlerinde sev-
gili Uğur Mumcu "sakıncalı pıyade"
yapılmış ve Ağn'nın Patnos ilçesine
gönderiimişti...
Bugün Patnos'un Özdemir köyün-
deki ilköğretim okulunda ise altı öğret-
men gönüllü bir eğitim seferberliği
başlatmış ve 150 kadar ögrenciyi ay-
dınlatmaya çalışıyor.
Köyün okulu 40 yıllık...
Okula neredeyse 40 yıldır yeni bir çi-
vi çakılmamış...
Binanın çatısı akıyor, pencereler kı-
rık, duvarları delik, bahçe duvarı yıkık,
tuvaletler berbat.
öğretmenlerin sınıfta masa ve san-
dalyesi bıle yok; oğrencilerle birlikte sı-
rada oturuyorlar.
Maaşlarından biriktirdikleri parayla
ilk iş olarak 70 metre su borusu,
döşetip okula su getirmışler...
Çocuklar el yıkamayı öğrenmiş...
Ancak o kadar da kolay öğrenilmi-
yor el yıkama; günde 20 dakika su ge-
liyor okula...
Patnos'un Özdemir Köyü İlköğretim
Okulu'ndagörevyapan altı öğretmen,
Türkiye'nın aydınlık insanlarından des-
tek bekliyor... Malzeme bekliyor... Ki-
tap bekliyor... Tabelasında "okul" ya-
zan binayı bir eğitim kurumuna dönüş-
türecek her türlü yardımı bekliyor.
öğretmenler köyde kalıyor... Kaldık-
ları evde bir telefon var:
0.472. 646 90 60...
Bir de doktor arkadaşları var:
0.472.616 59 00...
Telefon bekliyorlar...
ÇED KÖŞESÎ
OKTAY EKİNCt
Kazlıçeşme'de 'Fetih Kulesi'
Bugün 29 Mayıs... Sultan U.
Mehmer'in 1453 yılında Is-
tanbul'u Bizans'ın elınden
alarak "Fatih" olmasına ne-
den olan "fethin" yıldönü-
mü...
29 Mayıs kutlamalan,
1994 te Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın büyükşehir belediye
başkanı olmasından bu yana
daha bir "görkemh"" törenler-
le düzenleniyor...
1923'te Ulusal Bağımsızlık
Savaşımızın zaferiyle Istan-
bul'un "emperyaBstişgalden"
kurtanhşının yıldönümü olan
6 Ekim'lerde, sadece Taksim
- Cumhuriyet Anıtrndaki "çe-
lenk koynıa töreninde" bulun-
makla yetinen büyükşehir be-
lediyesi yönetimi, şimdi 29
Mayıs nedeniyle adeta ken-
dınden geçmiş vaziyette...
Ekonomik krize ve hatta
"deprem hazırhğına kaynak"
gereksinmesine bile hiç aldır-
madan, eldeki hemen tüm ola-
naklar "fetih nıhumT yaşat-
maya harcanıyor... O kadar ki
bunun için artık bir günlük
"bayram" bile yetmiyor, her
gün değişik
etkinliklerle
"Fetih Hafta-
H" düzenleni-
yor..
Peki, ken-
tin 549 yıl ön-
ce Osmanlı
kimliğinı ka-
zanmaya baş-
lamasını.
böylesine
"•sahipleneıT
bu siyasa!
kadrolar, aynı
kimliğin
"kentsel de-
ğerlerini" de
korumak için acaba ne yapı-
yorlar?..
Kocaman bir "hiç"... Daha-
sı, 1994'te '^erelyönetimb^'-
ramı" ilan ettiklen o yüzde
25 "hk seçim başanlanndan bu
yana da elde kalabilmiş tarih-
sel dokunun "daha da hızlı
yokolması" yönünde Cumhu-
riyet döneminin en duyarsız i-
marpolitikalannı izliyorlar...
Tarihi semticrde durum...
Örnek mi?.. İşte SûfcvTnani-
ye_ 1995'ten bu yana "kur-
tarma projesi" diye bir laflan
var ama tek bir adımlan, tek
kuruş harcamalan yok... Tari-
hi konaklann yakılarak yıkı-
lıp, arsalanna otopark mafya-
sınm yerleşmesini adeta
"özendJrecek" kadar da kayıt-
sızlar...
İşte Galata ve hatta Tarlaba-
şu. Daha geçenlerde bir tarihi
bina daha "sanipsizlikten"
çöktü ve ölüme bile neden ol-
Fethin simgelerinden Kazhçeşme'yide
kant kuleleriyle kuşaüp yutacaklar...
du... 29 Mayısçılar ise kültürel
mirasın korunmasını isteyen
AnıÜarKunılu'nu suçlayıp bu
koruma için gerekli plan, pro-
je \e organizasyonun "yasal
sorumlusu" olduklannı yine
"•örtbas" etmeye çalıştılar...
Zaten 1994 ve 1995 'teki StT
kararlanndan bu yana da ne
Suriçi'nin, ne de Beyoğlu'nun
"Tarihi Çevmi Koruma Plan-
Iannı"gerçekleştirdiler... Zey-
rek' i tıpkı Iran'ın "Kum" ken-
ti gibi şeriatın uiuslararası
"dinsel merkea" yapmak iste-
dikleri için, buranın mimari
dokusunu koruyarak turizme
de açılmasını öngören UNES-
CO destekli projeyi yıllardır
engelliyorlar...
' Kazlara' da vefasızlar...
İşte bu tutumdakilerin gün-
demdeki yeni bir "fetih proje-
si" de kamuoyuna "Üç Impa-
ratorluk Kulesi" adıyla tanıtı-
Iıyor... Daha doğrusu. bu isim-
le "kakaJanıyor"...
1990"larda eski deri ımalat-
hanelerinin kaldınlmasıyla fs-
tanbul'a kazandınlan "Kazh-
çeşme" alanı, kentin Yedikule
surlanna
komşu bir
"tarih ve kül-
tür parta"
şeklinde dü-
zenlenmesi
gerekirken,
dünyanın "en
yüksek" gök-
delenlerine
"rant arsası"
yapılmak is-
teniyor...
Basına
yansıdığuıa
göre, bir kıs-
mı da "deni-
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇ AK behicak(q turk.net
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(âyahoo.com
zin üzerinde"(!) vükselecek ve
Roma, Bizans ve Osmanh im-
paratorluklannı sözde simge-
leyecek 150 katlı ve 600 m"lik
bu dev projenin miman Belçi-
ka'da yaşayan Enfil Ergür i-
miş... Projeyi gerçekleştirmek
için de Fransız, Belçikalı ve
Türk firmalannın ortak olduk-
lan bir "konsorayum" bile ku-
rulmuş...
Şimdi bu fetih gününde, bü-
yükşehir yönetimine acaba
kim soracak; "1453'te kenti
kuşatan Fatih'in askerierine su
bulunmasmı sağla>an efsanevi
kazlaruı başuıda uçuşruklan
ve hâlâ akan tarihi su kay nağn
na ait Kazhçeşme'yi böylesi bir
göz boyamacı isimle ranta kur-
ban eden projeye hangi fetih
ruhuyia ona>' veriyorsunuz™"
diye?'..
Soracak olanı da merakla
bekliyoruz, yanıtuıı da...
Oekinci ' cumhuriyet.com.tr.
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARitüL\ 29 Mayıs
"MENDERES DÖNÛM NOKmSINOA?
1356 '0 ,
"O/£ ,
ÜsTErİAJİM TEHL/K£-
U Bİ/e DÖN£M ff£Ç//ePİğfNİ 8tL£>/'£Mifrf. &4ZE-
T£, "TÜe<iy£'PE 6ERGİNLİĞİM EM ÖNEMLf A/E-
SNLEHi ARASlfJPA, SEM2E& 6ÖRÜUM£to(Ş P4
UAL İL tK, ENFlASyoA/UM ^GTTttASf V£
7~/AC O/-M ÖG
P£M£fiT£YOİ.
/S£SM/'
E&Pf&? DtE H/ELT, ŞU YÖ&UMU
Ş- ""HÛKÜMBr, İSTİG4 ETMEK
l/EY/f (Ç Sf>l4S£77Nr PE6/frrKM£K /'tif'LE-
TUZLA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
2001 221
Davacı Mehmet Daldaban tarafından davalı Yeşim Daldaban aleyhine mahkememize açılan boşanma davasının yapılan açık yaıgıla-
ması sırasında \erilen ara karan uyannca:
Davalı Yeşım Daldaban'ın Kurtköy, Yasin Sok. \o: 13 Pendiklstanbul olarak gösterilen adresınde da\a dılekçesi ve duruşma günü
teblığ edılemediğı. zabıtaca yaptınlan tahkıkattan adresı meçhul olduğu anlaşılmakla adı geçen davalıya dava dılekçesinın ve duruşma
gününün ılanen tebiiğme karar \erilmış ve duruşma 10.07.2002 günü saat 11.30'a bırakılmıştır.
Belırtılen gün ve saatte bızzat mahkememızde hazır bulunmanız veya kendinızı bir vekıl ile temsil ettırmeniz, aksi takdirde hakkı-
nızda HUMK'nin 398 ve müteakıp maddelen hükümleri gereğince duruşmaya yokluğunuzda devam olunarak karar verileceği hususu
ilanen tebliğ olunur. Basın: 32026
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Ortaköy'ünSonÖrdekleri..
Başarılı üniversite öğrenciliğinin yanı sıra üç yıl-
dızlı bir balık adam eğitmeni de olan genç dostum
Anıl Ural, bir konuşma sırasında, "Abi, sen de de-
nemekistemez misin?" diye sorunca, o hafta so-
nu bana Saros Körfezi'ndeki küçük koylardan bi-
rinde bulunan eğitim kampının yolu görünmüş-
tü... Busporun meraklılan kızlı erkekJİ gençlerdi ve
büyük bölümü deneyimlı olduklanndan kampa do-
nanımlı olarak gelmişlerdi. İlk gün öğleden önce
bir saat kadar gerekli teknik eğitimi aldıktan son-
ra malzemelerimizi araçlarımıza yükleyip dalış ya-
pacağımız koya gitmıştik. Bedenime sımsıkı yapı-
şan özel kauçuktan yapılmış dalış giysimi giyer-
ken doğrusu çok heyecanlanmıştım. Anıl. biryan-
dan, "ilk dalış öncesı herkes böyle olur..." yollu
sözlerle heyecanımı yatıştırmaya çalışmış, bir yan-
dan da dalış tüpünü sırtıma bağlamıştı. Gözlük,
palet derken kendimi bir anda suda bulmuştum...
Benim gibi acemıler için işın en ince noktası hava
borusu ağza alındıktan sonra çeneyi ne olursa ol-
sun, kapalı tutmaktı... Ama ben Anıl'la el ele aşa-
ğıya doğru inerken bir an nedense paniğe kapıl-
mış, aynı anda da ağzımı açıp biraz su yutunca bo-
ğuluyorum sanmıştım...
Ikinci denememiz başarılı olmuştu... Yine sağ e-
lim Anıl'ın elinde, beş metre kadar derine inip, ora-
da minik bir balkonu andıran, yüzeyi dümdüz bir
kaya çıkıntısının üzerine oturmuştuk. Yukandan
gelen güçlü güneş ışınlan suyun eşsiz maviliği için-
de o ana kadar gormediğim güzellikte, seyrine
doyulmayan bir renk cümbüşü oluşturuyordu.
Önümüzde irili ufaklı balıklar yüzüyordu. Anıl, ka-
yanın üzerinde bulduğu bir denizkestanesini ezip
avucuna alınca, çevremizde ne kadar balık varsa,
yanımıza gelmişler, Anıl'ın elinden yemlenmişler-
dı. Sonra aynı ziyafeti birde ben çekmiştım bir tür-
lü doymak bilmeyen o balıkJara...
• • •
Balıklar, denizin içinde "kendileri gibi" hareket
eden insanlardan korkmuyoriardı. Insanı, ellerin-
den yemlenecek kadar yakın buluyorlardı kendi-
lerine. Size hemen alışıyorlar, kuyruklarına, sırtla-
rına dokunduğunuz zaman bile korkup kaçmıyor-
lardı. Bundan yararlanabilir, içlerinden beğendik-
lerinizi zıpkınla vurabilir, hatta ellerinizle tutabilir-
diniz... Bunu daha sonra Anıl'a söylediğimde, göz-
leri büyümüş, "Bu kesinlikle yasak"demişti. Ben
de bunu bir "olasılık" olarak söylemiştim zaten...
Çünkü sualtı sporlarının da kendine özgü kuralla-
rı, bir "etik"\ vardı. Insanın, avcundan yemlenen bir
canlıyı vurması, öldürmesi, pişirıp yemesi herşey-
den önce büyük bir "kal!eşlik"ti...
Dün Hürriyet gazetesinde Ortaköy'deki "ördek
katliamrna ilişkin bir haberi okuyunca Saros'taki
o balıklan anımsamıştım... Ortaköy kıyılarını ken-
dilerine "mesken tutan" ördekler de o balıklar gi-
bi masum ve korumasızdılar. Bir ördek için olabi-
lecek en zor doğa koşullarında, Boğaz'ın çırpıntı-
lı, akıntılı sularında yaşıyorfardı. Yiyecek bulabildik-
leri için, yaşayabileceklerini sandıklan için seçmiş-
lerdi o zor kıyıları. Orada çoğalmışlar, zaman için-
de sayıları ikı düzineyi bulmuştu. lyi yüreklı insan-
lann attıkları yiyeceklerle besleniyorlardı. O iyi yü-
rekli insanlara renkleriyle, güzellikleriyle, saçtıkla-
rı neşeyle karşılık verıyortardı.
• • •
Sonra birileri pompalı tüfeklerle vurmaya başla-
mıştı o masum, guzel, zararsız hayvancıklan. Sü-
leyman Arat, gazetedeki haberinde bu ördek ka-
tillennin "birtakım iyi giyimli adamlar" olduğunu
yazıyordu. Gecelen ellerinde tüfekleriyle bir san-
dala doluşuyorlar, insana alışmış, insandan kaç-
mayan ördeklere iyice yaklaşıyorlar, teker teker
vurup öldüruyorlardı. Karanlık sularda çırpınan,
can çekişen, ölen ördekleri seyretmekten zevk alı-
yor, o hayvancıklann kanını dökmekten övünç du-
yuyor olmalıydılar. İkı düzine ördekten yalnızca
dördü yaşıyordu şimdi...
O "birtakım iyi giyimli adamlar" belki bu gece
bir kez daha denize açılacaklar, Ortaköy'ün son ör-
deklerini de vuracaklardı... Hayatta o "birtakım iyi
giyimli adamlar" gibi, ınsanı insanlığından utandı-
ran insanlar da vardı... Kim olduklannı öyle merak
ediyorum kı bu "insanlar">n...
(Faks: 0212-723 84 97)
(e-posta: dkavukcuoglu@ superonline..com)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDANSAĞA:
1/ Ince softan 1
hafif ve dar
bir üstlük. II 2
Karakter... Es- 3
kiden daha .
çok denizcıle-
rin ve rulum- 5
bacılann giy- g
diği hafif bir
ayakkabı. 3/ '
Radon ele- 8
mentinin sim- g
gesi... Utanç
duyma... Tunus'un
plaka ışareti. 4/ Göl-
leri inceleyen bilim
dalı. 5/Başlıca, temel
niteliğinde olan...
Arenden bir hidrojen
atomunun kopmasıy-
la oluşan bir değerli
karbonlu köklerin
genel adı. 6/Özellik-
8
le didaktik şiirleriyle
9
tanınmış XVII. yüzyıl divan şaıri... Nikelin simge-
si. 7/Istanbul'un eski adlarından biri. 8/Kadınlar ha-
mamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan ka-
dın... Devlet Istatistik Enstitüsü'nün simgesi. 9/Ge-
nellikle neşeli ve serbest yapılı. ruh durumlannı
yansıtan ya da bir şiıri yorurrüayan müzik parçası.
YUKARIDAJN AŞAĞIYA:
1/ Salgın ve ölümcül hastalık. 2/ Yurdumuzda ku-
rulmuş yirmi bir köy enstitüsünden biri... Bir şeyin
doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret. 3/Es-
ki Mısır'da güneş tannsı.. Kuzey Amerika yerlileri-
nin inandıklan doğaüstü güç. 4/tfade. 5/Kıvırcık bir
saç biçimi... Avııkatlann bağlı olduğu meslek kuru-
luşu. 6/Ilgi eki... "Ben Musa'yım sen fıravun ' flt-
rarsız şeytan-ı — / Üçüncü ölmem bu hain/Pir Sul-
tan ölür dirilir". 7/ Koleraya neden olan mikrop...
Büyük erkek kardeş. 8/Boğaz mukozasunn şişme-
si... Duman lekesi. 9/Rütbesız asker... Bir nesneye
zorunlu olarak bağlı olmayan ve onun özünde bu-
lunmayan nitelik.