Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 29 MAYIS 2002 ÇARŞAf
14 J V U J L J J . U . K kultur(S cumhuriyet.com.tr
Kocamustafapaşa Toplum Merkezi TSM Korosu, yılm son konseriyle Pertevmyal'de DEFNE GÖLGE£
Fasılile baharşarkılanGA.MZE AKDEMİR
Sosva) Hizmetler ve Çocuk Esirge-
me KÛrumu (SHÇEK) - Çağdaş Ya-
şarru DestekJeme Derneği Kocamus-
tafapaşa Toplum Merkezi Türk Sanat
Müziği Korosu, bugün saat 20.00 "de,
Perte\niyal Lisesi IConferans Salo-
nu'nda bir 'Bahar Konseri' vere-
cek.
Koronun en önemJi özelJiğı, öğ-
rencisinden öğretmenine, esnafmdan
a^iikatına, doktoruna kadar genci yaş-
iısı hemen her rneslekten Türk sanat
müziğine gönül vermiş amatör mü-
zıkseverlerden kurulu olması. Sezon
açılışını heryıl ekim ayının ilkpazar-
tesi yapan koro, çalışmalannı hafta-
da iki gün 18.30-20.30 arası gerçek-
leştıriyor.
Bugüne kadar üç yüz kişilik iki kat-
lı Kocamustafapaşa Toplum Merke-
zi 'nin yanı sıra Yunus Emre Kültür
Merkezi. AKM gibi mekânlarda kon-
ser veren ve saz ekibi dahil 50 kışi-
nin yeraldığı koronun şefi, yıllardır
müzikle ilgifenen bir ilköğretim mü-
fertişi: Osman Erkan. 1951 Çanak-
kale doğumlu olan Erkan. Anado-
lu'nun çeşitli yerlerinde ilkokul öğ-
retmenliğı, ortaokul ve liselerde ta-
rih coğrafya öğretmenliği yapmış;
mesleğinin 24. yılında iLköğretım mü-
fettışliğine başJamış ve fiim bu süre
içinde müzik faaliyetlerini devamlı
sürdürmüş bir müzik adamı.
Öğretmen okulunda uzun yıllar çal-
dığı bağlamayla başlayan müzik se-
mJÛ kişiden oluşan koronun en
önemli özelliği öğrencisinden
öğretmenine, esnafindan
avukatıtıa, doktoruna kadar
genciyaşlısı hemen her
meslekten Türk sanat müziğine
gönül vermiş amatör
müziksererlerd£g
kurulu otması.
Ûraf- 7'
c
~
t
-' •'"
rüveninde Çanakkale'de çeşitli ama-
tör koro ve derneklerde bağlamanın
yanı sıra keman ve ut sanatçısı ola-
rak yer alan Erkan, Adıyaman ve İs-
tanbul "da yine amatör İcoro \ e der-
neklerde Türk sanat müziği hocası
olarak görev almış. Cemal Reşit Rey
Salonu ve Atatürk Kültür Merke-
zi 'nde çeşitli gruplarla sahneye çık-
mış. Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nda
iki yıl Türk sanat müziği hocalığı ya-
pan Erkan, 1999'da da Kocamustafa-
paşa Toplum Merkezî Türk Sanat
Müziği Korosu'nu kurfnuş.
"Amatdr bir koroyuz. Konserle-
rimizde klasilc neokJasik dönemden
çok çeşitli sanatçı ve bestecilerden
eserleri sunuyoruz. ftn'den günü-
nıüzün en yeni bestecilerine kadar
birçok bestecinin eserlerini mer-
keziınizde meşk yoluyla öğretiyoruz.
Koromuz İstanbul'da sazları da ta-
mamen kendi içinden olan belki de
ilk koro. Biitün korolar konserle-
rini profesyonel sazlarla icra eder-
ler, biz ise kendi sazlanmızla icra
ediyoruz. Koromuzda 15 yaşında
öğrenciden 70 yaşında emekliye ka-
dar her yaştan kişi Türk Müziği
ortak paydasında buluşuyor. Eği-
(imin en büyük gayelerinden biri
kültürü gelecek kuşaklara aktar-
mak. Koromuzla gerçekleştirdiği-
miz çalışmalarımızJa bu konuda
elimizden geleni yaptığımıza inanı-
yoruz.
Amacımız Türk sanat müziğini
gelecek kuşaklara da sevdirmek,
hayatlarının daha geniş bir alanın-
da yer alabilmesini sağlamak."
Yılda iki konser veren Kocamus-
tafapaşa Toplum Merkezi Türk Sanat
Müziği Korosu, ılk konserlerini şu-
bat, ıkıncı konserlerini ise mayıs so-
nu ya da haziran başmda veriyor. Ko-
ro 32 eser sunacakları bu akşamki
konserin ilk bölümünde normal kon-
serlere kıyasla daha zor bir ıcra şek-
li olarak kabul edilen fasıla 16 eser-
le yer verecek.
"Müzikseverlere peşrevi, ara
taksimi, gazeliyle güzei bir hüzzanı
faslı dinletmek istiyoruz. İkinci bö-
lümde ise bahar şarkılanna yer ve-
receğiz. Avrıca bugünün aynı za-
manda İstanbul'un fethi yıldönü-
müne denk gelmesi dolayısıyla prog-
ramımızın sonunu İstanbui türkü-
leriyle bağlamaya karar verdik."
Türk müziğine ilginin artmasmda,
daha geniş kitlelerle buluşmasında
okullann açılması, korolann kurulma-
sırun yanı sıra. medyanın da çokönem-
li olduğunun altını çizen Erkan, Türk
müziğinin geleceğinden çok umutlu
olduğunu belirtiyor. "Her dönem
gençler pop gibi dönemin moda
müzJklerine, o tempoya âşıktır. Ama
belli bir yaşa gelince birdenbire
halk müziğini keşfederler, tanırlar.
yavaş yavaş yaşları daha da ilerle-
yince halk miiziğinden sanat mü-
ziğine geçiş olur ve bu sefer onun
zevkine varmaya başlarlar. Bunun
herkes için olmasa da çoğu kişi için
böyle olduğunu gözlemledim. Pop
müziğinde melodilerin çok kısır-
laştığını ve her şeyin sadece ritim
üzerine kurulduğunu görüyorum.
Türk sanat müziğinin yapısı ise
bambaşkadır. Anlamı daha derin-
dir, teorisi daha geniş işlenmiş, üze-
rinde daha uzun çalışılmıştır. Tüıtı
gayemiz bu niteliğin kavbolmama-
sı, gelecek kuşaklara da aktanlnıa-
%\r 10212 52954 52)
Koskoca şehirde yapayalnız...
SEVGİSAJVL1
Tilbe Saran,
Köksal Engür,
Cüneyt Türel ad-
lannıbiraradagö-
rürsenız, yönet-
menleri JşıJ Kasapoğlu ise, çe\Te düzenı
Duygu Sağıroğlu imzasını taşıyorsa, tele-
vizyonJannızı, bilgisayarlannızı, çağn ci-
hazlannızı kapatıp tiyatroya koşun; insa-
na, insan sesine, insan sıcaİdığına... Aksa-
nat"ın alnı açık, yüzü ak. VerimJi toprak-
lara düşüp hızla boy veren, yeşeren bir has
tohum kazandı Türk tiyatrosu: Behiç Ak.
Karikatürdeki yalınlığmı, vuruculuğunu
tıyatro diline aktarması kolay değildi. Oyun
yazannın akı karası sahnede belli olur.
*Tek Kişilik Şehir' en başanlı ürünü bu-
güne dek.
Insanoğlu bir kalabahğın en civcivli ye-
rinde kendinı yapayalnızhissetmekten ya-
kınmıştıröteden beri. Toplum ürkütücü, acı-
masız da olsa, ondan bir şeyler almak. hat-
ta ona bir şeyier vermek için kıran kırana
savaşmak da gerekse dirsek temasıruzı kay-
betmezdiniz. Yaşlılıkta başınızı dinleme-
yi hak edinceye kadar.
İletışım araçlan ileti^imin yennı alınca
ne bağnnıza basacağınız dostunuz kaldı,
ne ağız tadıyla ka\ ga edeceğiniz düşma-
nınız. Ne gençliğinizi doludizgin yaşaya-
biliyorsunuz, ne yaşlılıkta doğanın gizle-
rini, kendi ıç dünyaruzın derinlikleriiii araş-
tıracak gücünüz var.
"Trum trum tak riki tak, makineleş-
mekistiyorum" diyen JVâzım, makineleş-
menin bu boyutlara ulaşacaemı bilir miy-
di?
Lap-top'ı ıle cep telefonuna sığınan, bir
kadınla buluşmaktansa internet yoluyla te-
mas kurmayı yeğleyen Adam'da Köksal
Engürbu sanal dünya rutsağının trajikomik
davranışlannı nüanslı bir oyunla sergili-
yor. Konuşma ihriyacını dil kurslannda,
dans etme ıhtiyacını dans derslennde, do-
kunulma ihriyacını masörlere giderek kar-
şılamaya çalışanlann temsilcisi Kadın, Til-
be Saran'ın kişiliğinde müthiş bir canhlık
kazanıyor. Sanatçının yarattığı çok renkli,
çok değişik bir tipleme, kara mizahm en
çarpıcı örnekJerinden biri. Tilbe Saran gö-
ründüğü andan itibaren gerek sahnede, ge-
rek salonda bir elektriklenme başlıyor.
Garsonu üstlenen Cüneyt Türel'in işi bi-
raz daha zor. Bir yalnızlar kahvesinde.
müşterileri kadar yalnız bir adam. 'Kah-
vede Şenlik Var'daki Sabahattin Kudret
Aksal'ın garsonu kadar donanımJı ve iş-
levsel değil. Görevi öbüriki oj'uncuya rep-
lik yerişrirmek gibi. GeJgelelim usta oyun-
culuğu sayesinde rolü daha anlamlı, daha
ağırlıkJı kilıyor.
Ne kadar iletişim aletiniz varsa kapatın,
koşun tiyatroya. Gerçek sanatçılar, gerçek
insanlarla iletişim kurmaya.
Behiç Ak'ın başanlı oyunu 'Tek Kişilik Şefıir'de Tilbe
Saran, Köksal Engür ve Cüneyt Türel rol alıyor.
ARİFDAMAR
Mayıs ayında yayımlanan. Adam
Sanat, Agora, Ağırol Bay Düzya-
zı, Akatalpa, Ay, Başka, Çıkın,
Danıar, Dize, E, Edebiyat ve Eleş-
hri, Eski, Evrensel Kültür, Gös-
teri, Kaşgar, Kitap-uk, Kum, Var-
üfc, Yaba Edebiyat adlı dergilerde
yer alan şiirleri Memet Fuat ve
Âdalet Bilgin ile birlikte incele-
miş ve E dergisinde yayımlanan
Seyhan Erözçelik'ın Zeytindağı
adlı şiiri oybirliğiyle Ayın Şiiri ola-
rak değerlendirilmiştır.
Erözçelik bu şiirinde son yıllar-
da şiırimizdekı toplumsal sorunla-
ra uzak duran genel eğilimin tersi-
ne, Filistin halkının çektiği denn
acıyı bir çığlık gibi dile getirirken
aruz şiirinin sesinden de yararlan-
mıştır.
Akbank Oda Orkestrası '2002 Mayıs Bahar Turnesi 'ni tamamladı
Güneydoğu'da müzikrüzgârı
ZEYTİNDAĞI
Zeytin mi, Filistin'in dağında, ah,
vah, teyzemi öldürür müsün? Dağın
dağmış, suluyor, sanştı, esmerin
zeytin mi? Dağın kınk, sufar mısın,
söndün mü, söner misin Davud, kınk
zeytin mi, kınldı, öldü, dağ mısın?
Yah! Yah! Ya... Yağın gözünde. Zeytinin
varmış, ye. Oağın, gözünde. Yah! Dağın
zeytin mi çıkardı? Nay donay, donay,
vah vah! Ve ehad... Dağın kınk. Habil-
sin. Zeytini yut. Çekirdeğin kınk...
Mef'ulü mef ilün mefailün...
SEYHAN ERÖZÇEÜK
(E Dergisi, Mayıs 2002}
KlMKlMDİR? /SEYHAN ERÖZÇELİK
13 Mart 1962 "de Bartm'da doğdu.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki ruhbi-
bı îstanbul Onhr
ersitesi'ndeki Arap
v. Fars dilleri öğrenimini yanda bı-
nJrtı. Şür Atı dergisinin yönetimin-
iyer aldı. 1987'de rekkm yazan
oiarak girdiği reklam kesiminde
1^96'dan beri yarahcı yönetmen ola-
nk çalışıyor.
İlk şiın'l 982 "de Yazko Edebıyat'ta
çıktı. ŞürAtı. Gösteri, Gergedan. Ar-
gos, Defter, Varlık \ b. dergilerde gö-
ründü. İnsan - nesne ılişkisini irde-
lediği şiirleriyle tanınan Erözçelik
1980 kuşağı içinde kendi şıirini oluş-
ruran bir şair olarak tanımlanıyor. Şi-
irlennı 'Yeis ile Tabanca'(1986),
'Hayal Kumpanyası'(I996), "Gül
ve felve'( 1997). 'Şehirde Sansar
Var'( 1999) adlı kıtaplannda topladı.
OZLEM ALTL.NOK
DtYARBAKIR/MAR-
DİN - Türkiye'de \ar olan
sayılı özel orkestradan biri
olan Akbank Oda Orkest-
rası. düzenJedığı '2002 Ma-
yıs Bahar Turnesi' ıle ge-
çen hafta Güneydoğu'daydı.
Güneydoğu'nun kendi ger-
çeğini uzaktan koklayan.
hisseden 'biz batılıların".
daha çok yüzünü çe\ırme-
si gerektiği yerlere önceki
yıllarda da uzanan topluluk
Diyarbakır. Mardin, ŞanJı-
urfa ve Gaziantep"te bir di-
zi konser verdı. 1998 yılın-
dan bu yana Cem Man-
sur'un daimi şefliğinde kon-
serler veren orkestra, çokses-
li evrensel müziğin, çağdaş
bir toplumda herkesin ya-
şamını zenginleştiren vazge-
çilmez bir unsur olduğunu
bir kez daha hatırlattı.
Herzaman program bü-
Topluluğun özellikle Mardin kasımiye
Medresesi'ndeki açık hava konseri çok kejifliydi.
rünlüğünü, tutarlılığını ön planda
tutan orkestra, Güneydoğu turne-
sindeki konserlerde Bach, Mozart,
Turina, Haendel ve Çaykovski'nin
eserlerinden oluşan geniş bir reper-
ruvarla izleyicı karşısma çıktı. Di-
yarbakır'ın sessiz sıcağında, Mar-
din'in büyülü atmosferinde tanık
olduğumuz iki konser, sanatın her
yerde aynı etkiyi bıraktığının da bir
göstergesiydı.
"CD'den dinlemekten ne kadar
farklıvmış, müzik dinlemek as-
lında buymuş."
"Orada birileri çalıyor ve mü-
zik varoluyor, bittiği zaman yok
oluyor. Müziği canlı dinlemenin
farİa bu olmalı" sözleri Cem Man-
sur'un kulağına ulaşanlardan yal-
nızca birbölümü. Belli temalar çer-
çevesinde oluşturduğu ve tanhi me-
kânJarda verdiği konserlerle tanıdı-
ğımız orkestranın Güneydoğu kon-
serprogramıru Mansur, değişik eser-
lerle repertuvan geniş rutmaya ça-
lıştıklan, çeşitlilik sunan bir prog-
ram olarak tanımlıyor.
Topluluğun özellikle Mardin Ka-
sımiye Medresesi "ndeki açık hava
konseri, belki de turne kapsamında-
ki en keyifli konserdi. Mansurve ekı-
binüı bölgeye bakarken keşfettik-
leri mekân, onlar için de keyifle çal-
dıkJan birmekânadönüştü. Medre-
se mekânının olanakJannın da yan-
sıdığı konser, mekânın her tarafın-
dan. ey\anJanndan. revaldann-
dan ve a\lusundan izlendi.
İstanbul'a yakınlığını - uzak-
lığını ölçü almadan tumele-
rin, farklı sanatsal etkinlikJe-
rin artması gerektiğini düşü-
nüyorMansur. Sonzamanlar-
da artan rurneler için olumlu
düşünceleri olsa da özellikle
devlet orkestralannın etkin-
Iıklerini yeterh bulmuyor:
"Türkiye'de 65 milvon in-
sana karşüık 10 tane orkest-
ra var. ne yapılsa az. Gidiie-
cek çok yer var. Ben her za-
man 100 kusür üyesi olan
büyük devlet orkestralan-
nın, üçer dörder oda orkest-
ralanna dönüşüp turnelere
çıkması gerektiğini düşün-
dünı. İstanbui Devlet Sen-
foni, CSO ya da diğerleri-
nin yakın şehirlerde de olsa
5-6 konserük bir dizi sun-
maması için hiçbir neden
yok,"
Yaşadıklan deneyimden,
yaprıklan girişimden hoşnut orkest-
ra adına Mansur. Çabalannın so-
nuçsuz olduğunu düşünmüyorlar,
bu etkınlikJerin sürekliliğini sağla-
yacak ilgiyi ve desteği görmüşler
turne bovunca. "Anadolu'ya ulaş-
nıayan. ulaştırılmayan kimi şey-
leri götürdüğünüzde, insanlar si-
zin çabanıza ortak oluyor. Emin
olun ki bu akşam ilk defa orkest-
ra dinleyen insanlar vardı kon-
serde. tnsanlar iyi olanı. eliniz-
den gelenin en iyisini yaptığınızı
anlıyoriar. hissediyoriar. O iyiyi an-
lamak için müzik bilgisine sahip
olmalanna gerek yok zaten. Sanat,
kötüyle iyiyi ayirt etmenizi sağlı-
vor."
TURGAY FİŞEKÇİ
Nâzım Heyecanı
2002'nin Nâzım Hikmet Yılı olmasının heyec
nı dinmek bilmiyor. Ocak ayındaki görkemli aı
lış günlerinden sonra ülkemizde ve dünyanın p
çok merkezindekı etkinlikler aralıksız sürüyor.
Sankı insanlanmız yıllardır ayn düştükleri birse
dikleriyle yeniden buluşmuş gibi, doyamıyorlar N.
zım'a ılişkin etkinlikler duzenlemeye, onlara k;
tılmaya, Nâzım üstüne konuşmaya, tartışmayj
Sanatçılarımız da doğrusu bu heyecanı geriı
birbiçimde paylaştılar. paylaşıyorlar. FazılSay'ı
şu günlerde yayımlanan Nâzım'ı ile Kudsi Ergu
ner'in yakında yayımlanacak CD ve kasetleri mü
zik alanında her zaman dinlenecek, kalıcı yapıt
lar olacaklar.
Bu yıl 13'üncüsü yapılan Uluslararası Istanbu
Tiyatro Festivali de açılış oyunu olarak yeni biı
Nâzım uyarlaması yapılmasını kararlaştırmıştı.
1970'lerdeki Kerem Gibi'den bu yana sayısız
gösterıyle Nâzım'ı geniş kitlelere tanıtıp sevdir-
mede büyük katkısı olan Genco Erkal festivalin
açılış oyunu olarak hazırladığı Nâzım'a Arma-
ğan la çıktı bu kez izleyicilerin karşısma.
Oyun, Nâzım'ın şıirlerinden yenı bir kurguyla
oluşturulmuştu: Şiırler çeşitli yerlerinden bölün-
müş, bırbirine bağlanmış, Nâzım'ın yaşamını ve
yapıtını anlatan akıcı bırer tıyatro oyunu replikle-
rine dönüştürülmüş. Genco Erkal'ın hazırladığı bu
metin, yönetmen olarak da ona farklı sahneleme
olanakları yaratmış. Tek kişiyle de, iki kişiyle de,
kalabalık bir oyuncu topluluğuyla da oynanabi-
lecek bir metin.
Ancak Rumelihisarı'nda izlediğimiz Nâzım'a
Armağan, bu noktada izleyıcilere gerçek biroyun-
culuk şöleni sunuyordu. Genco Erkal'ın yanı sı-
ra sahnelerımizin doruklarındaki dokuz oyuncu
bir arada sahneyi paylaşıyorlardı: Yıldız Kenter,
Ayla Algan, Zeliha Berksoy, Işık Yenersu, Zu-
hal Olcay, Tilbe Saran ve Jülide Kural a şarkı-
larıyla Sema, danslarıyla da Zeynep Tanbay ka-
tılmıştı.
Oyun tek başına bunca büyük oyuncuyu birara-
ya getirmesıyle bile büyük bir başanydı. Ama ba-
şarısı bununla sınıriı değildi elbette. Kimi sanat-
çılarımızın seslerinden ilk kez Nâzım dizeleri duy-
duğumdan etkilendim, kimilerinin sesleri eski-
den oynadıklan unutulmaz oyunlan anımsattı ba-
na: Zeliha Berksoy'un 1978'de oynadığı Jakond
ile Si-Ya-U'öaki, Jülide Kural'ın Sevdalı Bulutta-
ki, Işık Yenersu'nun çeşitli gecelerde okuduğu şi-
irlerdeki seslen canlandı kulaklarımda.
Zeynep Tanbay'ın danslan ise birşiirin nasıl dan-
sa dönüşebildiğinin bulunmaz örneklerini oluş-
turmuştu. "Akrep gibisin kardeşim", "Kadınları-
mız", "Tahirile Zühre Meselesi"ndek\ hareketle-
ri, bedenin ne güçlü bir anlatıcı olabileceğini de
gösteriyordu.
Oyun, müziklertyle de, bugüne dek yapılmış en
güzel Nâzım şarkılarını sunmasıyla da ayn bir
güzellik taşıyordu. "Şu Varna delı etti beni" yi
dinlerken, bestecisı Tahsin Incirci'yi de düşün-
düm. 1970'lerin sonunda yayımladığı Nâzım şar-
kılannda duşan Banş ve Gurbet Türküleriadlı uzun-
çalarından sonra bir daha izıne rastlamadım. Nâ-
zım yılı içinde onun bu güzel yapıtı da yeniden
yayımlanabilse ne iyi olurdu.
Şu Nâzım, ne olağanüstü bir şair. Şiirinden ne
yapsan oluyor: Tiyatro, şarkı, dans, film... Ede-
biyatın yanında öteki sanatlar için de tükenmez
bir kaynak.
Nâzım'a Armağan dilerim yıl boyunca yeniden
sahnelenme olanağı bulur da, daha çok insanı-
mız, benzersiz sanatçılanmızın Nâzım'la buluş-
tukları bu oyunu izleme olanağı bu/urlar.
Bakalım yıl sonuna dek daha neler göreceğiz
Nâzım'la ilgili. Dahası, 20. yüzyılda ülkemiz tari-
hinin temel kışiliklennden biri olan Nâzım Hikmet'in,
bu özelliğinı, evrensel nitelıklere sahip birsanat-
çı olarak 21. yüzyılda da nasıl sürdüreceğini ya-
şayanlarımız görecek.
Ayşe Kulin'in yeni kitabı çıktı
• Kültür Servisi - Ayşe Kulin'in 'Içimde
Kızıl Bir Gül Gibi' adlı otobiyografik kitabı
Remzi Kitabevi'nden çıktı. Ömrü boyunca
en yoğun duygulanna Nâzım Hikmet'in
mısralanrn katarak yaşayan Kulin,
'Içimde Kızıl Bir Gül Gibi' ile hayatını
dört bölüme ayınyor. Yazar. kitabının birinci
bölümünde, yaşamının ilk dönemlerinin
sevinçlerini, öfkelerini ve özlemlerini
Nâzım Hikmet'in şiirleriyle paylaşmasını,
ikinci bölümde altmışlı yıllarda bir kitaphk
rafında bulduğu Kurtuluş Savaşı Destanı'nı
okuduğu zaman kendisini tepeden tırnağa
milli hislerle donanmış hissettıği zamanlan,
üçüncü bölümde onun aşk şiirleriyle en
yoğun duygulannı ifade edişini ve dördüncü
bölümde kendisi gurbete düştüğünde, yine
onun hasret şiirleriyle nasıl hayata
tutunduğunu anlatıyor.
K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I