17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MART 2002 PAZAR DIZI ÖDP lideri Ufuk Uras, solun ev ödevinin örgütlenmeyi sağlamak olduğunu söylüyor: Türkiye demokrasi istiyor ÖDP Cenel Başkanı Ufuk Uras'tan: Türkiye, AİHM'de 255 davanın 244'ündc suçlu görünüyorsa, bu son 10 yılı kaybettiğimizi, bu konuda somut adimlar atllmadlğl, palyatlt önlemlerle durumun geçiştirildiğini göstcriyor. rıldığını görüyoruz. Türkiye ancak solla soluk alabılir. 21. yüzyılda özgur demokratik bir Türkiye projesim hayata geçıreceksek bu konuda somut adımları, ancak ınanılır güçlü bir sol iktidar odağı yapabılır. () yüzden bız, sosyal demokratlardan sosyalıstlere bütün e/ılenleri içeren birgökkuşağı yapılanması içerisinde somut işbırlıklerıyle adım adım bunun gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. 11 Eylül sonrası Avrupa'da da özgürlüklerin sınırlandırılnıası tarnşıhyor? Irkçılığa, siyasal lslama karşı ancak barışın, demokrasinin, özgürlüklerin genişletilmesiyle tutunı alınabileceğinin altını çizmemiz gerekiyor. Turey KÖSE, Haf/ce TUNCER ve Banş DOSTER mokratıkleşmeye gelince Türkiye'nin onurundan bahsetmeleri tuhaftır. Kısa dönem öncelıkleri arasında yer alan bu iş güvencesiyle ilgili süre martta dolduğu için gündeme geliyor. Halbuki 1994'te ILO'nun 158. maddesi imzalanmış. 159 ve 312. maddeyle ilgili TMY'nin 8. maddesi konusundaki demokratikleşme konusundaki tartışmalar sıyası zaafları açığa çıkaran bir turnusol kâğıdı oldu. 159. maddenin artık Türkiye'nin bir kamburu oldugunu görmemiz gerekiyor. Bir memura hakaretle ilgili TCY'nin 266. maddesi yasası yürürlükteyken 159'a ihtiyaç olmadığını herkes görüyor. 312 de dahil olmak ü/ere demokratikleşme konusunda kapsamlı bir adım atılmıyor. Demokratikleşme için talepleriniz? Bugün TBMM, Avrupa tnsan Haklan Sözlemesi'nin 10. maddesındekı ıfade özgürlüğüne ilişkin bütün çağdaş ve demokratık düzeltmeleri gecikmeksizin yapma sorumluluğuyla karşı karşıya bulunuyor Türkiye, AİHM'de 255 davanın 244'ünde suçlu görünüyorsa, bu son 10 yılı kaybettiğimizin, bu konuda somut adimlar atılmadan durumun geçiştirildiğini gösteriyor. Türkiye'de de demokratikleşme ınsan hakları konusu için zaatlanmızı kendı ıhtiyaçlarımız olduğu için dış dinamiklerle değil, toplumun ihtiyaçları bu olduğu için gerçekleştırmemiz gerekiyor. Türkiye'nin bir yangın yerine çev PAZAR ORHAN BURSALI Ovülme Uzerine Jan Nahum, yakın zamana kadar Tofaş'ın "Kapfan/"ıdı, ItalyaFıat'atransfer olduğunu okuduğumda içim cız etti ve yazık dedim. Gazetelerimiz ise Nahum'un gidişini alkışladılar: Bak ne onemlı bir şirket yöneticımız varmış, bir dünya şirketi tarafından kapışıldı... Türkiye'yi en iyı temsıl edecek... Nahum'un gıdışınden gurur duymalıyız... falan. Ülkesinde iş geliştirme, şırket yönetimi alanında başarılar göstermış birısınin gitmesine, dolayısıyla ülkemizin bir değerinın çalınmasına alkış tutmanın mantığını anlamak zor. Nahum gibi başarılı bir yönetıcının gıtmesi Türkiye açısından iyi olmadı. Nahum, sanayısı araştırmageliştirmeye, bilimsel ve teknolo|ik yenıliklere dayandığı ölçüde Türkiye'nin rekabet gücünü arttırabıleceğini görmüştu. özel sektör içinde bu duşüncenin bayraktarıydı. Dünyada gelişmenin dinamizmınin nerede yattığını biliyordu ve Tofaş'ı da buna gore yeniden yapılandırıyordu. Fiat'ın bütün arabaları ıçın kullanılacak koltukların tasarım ve geliştirme ışinı Türkiye'ye kazandırması da, ArGe konusundaki başarısının kanıtıydı. Sanayı ve kalkınma süreçlerinin temel dinamik düşünceleri olan bilim ve teknolo|i, ArGe ve sanayi ılışkilerı kavramlarının guçlu bir savunucusunu dışarıya kaptırmak, iyı mi oldu da alkış tuttuk? O şimdi Italya ve Fiat ıçın çalışacak!... • •• Yabancı ülkelerde Turk bılim insan ve yöneticilerınin başarıları tabii kı hepımizi memnun eder. Ama bu övünme millı bir spor olmuş durumda. Daha doğrusu milli bir hasletimiz... Şimdi arada sırada şoyle yazılar bıle çıkmaya başladı: Kötü mü, nitelikli insanlarımızın yurtdışında olmaları ve büyük başarılara ımza atmaları? Türkiye'nin propagandasını yapıyor, ımajımızı duzeltiyorlar.. Yabancılar övulmekten duyduğumuz hazzın o kadar iyı farkındalar kı! Geçen haftanın en çarpıcı haberlerinden birinin konusuydu bu övülme. Ankara'yı ziyaret eden Amerıkan Başkan Yardımcısı Cheney'nin eline, Amerikan Büyükelçiliği tarafından bir not tutuşturuluyor. Yapacağı konuşmada hangi noktaların vurgulanacağını belirten... Turk ulusunun büyüklüğü... Türkiye'nin dünya devletı rolü falan... Tarıhimizin şanlılığı da var mıydı notta? Jimmy Carter ülkemızı ziyaretinde bu rolünü müthış oynamıştı. Türkiye'nin yükselen bir dev ülke olduğunu belirten sözlerı gazetelerımize manşetolmuştu.. öyle de, bu sözlere inananların bir yıl geçmeden o dev ülkenin nasıl dibe vurduğuna akıl sır erdırmesi mümkün olamazdı! Yabancıların bu yağlamayıkamalarına ne derece inanıyoruz? Inanmasak bile, ortalama insanoğlunun, gerçekleri dıle getirmese bıle durmadan övulüp benliğinin okşanmasından büyük mutluluk duyduğu bir gerçek. Ecevit ve diğer politıkacılar bile yabancıların abartılı ve hele gerçeklerle ıhşkısi olmayan övgü politikalarından çok şey öğrenmediler mi? Bush ilegörüştükten sonra Başbakan'ın en önemli sözü neydı, anımsıyor musunuz? Ülkemizin nasıl buyük bir dünya devletı düzeyine çıktığını öğrenmiştik. Başbakan görüşmelerde "Başkan "dan sanki bunun tescilinı almıştı! Bush "El vermiş" ve "Şeyhlik beratı" bize de geçmışti! Adam başı milli gelıri 2000 dolara düşmüş bir ülke halkına özellıkle boyle dönemlerde yapılacak en iyı şey, onu alabildiğine övmektır. Kimsenin de aklına, Türkiye gerçekten çeşitli alanlarda, ekonomisıyle, sanatıyla bilimıyle, zengin ülkeler ile rekabet edecek bir konumda olsaydı, böyle övgüler alır mıydı, diye sormak gelmez. Soruyorum öyleyse, alır mıydı? özetle, Jan Nahum'u Fiat'a kaptırmamız yazık oldu, biz kaybettik. DP Genel Başkanı UfiıkUras, demokratikleşme konusunda toplumun ihtiyaçları konusunda somut adım atılması ve anayasa konusunda radikal değişıkliklerin yapılması gerektiğini ifade ederek "Türkiye'nin, emckçilerin krizden çıkması, Türkiye'yi krize sokan Bahçeli'nin, Eeevit'in, Yılmaz'ın siyaseten krize sokulması ile miimkün olabilir" diye konuştu. Anayasa değişikliklcri ve uyunı yasalan demokratiklcş.mede bir adım mıdır? Türkiye, 21 .yüzyılda 12 Eylül Anayasası'nın yasakçı zihniyetinin gölgesinde yaşıyor. Bugünkü siyasi aynşma demokratikleşmeden yana olaıılar ve karşısındakiler arasındaki bir aynşmadır. Ve biz biliyoruz kı Türkiye MHP'ye rağmen aslında demokrasi istemektedir Bugünkü aynşma "anayasa değişikliği olmalı mı olmamah mı" ve "demokratikleşmeden yana somut adım atılıp atılmama" konusunda önemli bir aynşmadır. IMF'ye karşı bu niyet mektubunda Cumhuriyet tanhınin en büyük teslimiyet anlaşmasını imzalayanların konu de O Bugün, Avrupa Ordusu, Avrupa Acıl Müdahale Gücü gibi örgütlenmelere Avrupa solu karşı çıkıyor. Baskıcı bir Avrupa değil, özgürlüklerin Avrupası'nısavunanlarla Türkiye'nin özgürleşmesını, demokratikleşmesinı savunanlann sosyal ve demokratık bir ze mindeyan yana gelmesiçok önemli. Solun programı ne olmalı? Herkese iş, iş güvencesi kampanyamızın önemli olduğunu düşünüyorum. Türkıye'deki solun güçlenmesi de halkm somut taleplen üzerinden genişlemesiyle olabilır. Hıçbir şey kendılığinden umut olmuyor. Umudu örgütlemek lazım aslında. Dolayısıyla işsizliğın, yoksulluğun bu kadar büyüdüğü ortamda solu büyütmenin yolu da işsizleri ve yoksulu örgütlemekten geçiyor. Solun ev ödevi, örgütsüzleri örgütlemek. Bugün Alevi Bektaşi derneklennın kapatıldığı, seçmeli ders konusunda problemler yaşadığı, hâlâ demokratikleşme konusunda devekuşu politikasının izlendiği zemınde 2002 bütçesınde kültüre, eğitime fon ayrılmıyor. lnsana yatınm yapmazsanız ülkeye yatırım yapmazsınız. TKP GENEL BAŞKANI GULER: ÎP LİDERİ PERtNÇEK: Sol, gerçek sınava şimdi girecek ürkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanı Aydemir GülenAvrupa Bırliği (AB) hukukunun görece demokratik olduğunu belirterek "Anıa Türkiye hukukunun AB'ye uyunüulaşünlmasında bu demokratik yaıılar küçük yan ürünlerdir. Aslolan ülke larımııım, sanay isinin önemsizleştirilmesi gibi iç hukuk süreçlerinin de önemsi/lcştirilnıesidir" dedi. Anayasa değişikliğinin, 12 Eylül rejimiyle askeri dıktatörlük koşullanyla daha bütünlüklü bir hesaplaşmanın parçası olması gerektiğini anlatan Güler, "Bugün Türkiye'de belli başlı kurumlar ve genelliklc siyasct alanı büyük bir deformasyon, hatta dejenerasyon yaşıyor. Düzenin büyük siyasi partileri öncmsizleşmiş durumda. Yargı kummıınun bağımsız ouııadığı, yargı taranndan ilan edilmiş durumda. Dolayısıyla 12 EylüPün bir anlamda dejenere ettiği kurumlar eliyle 12 Eylül Anayasası'nın düzeltilmeye çalışılması yöntemsel olarak çok eksik bir başlangıç" dedi. xx ÖLDU^İte Avrasya denkleminde yerimizi aldık /şçi Partisi (tP) Genel Başkanı Doğu Perinçek Türkiye'nin yüzünü Asya'ya döndüğünü ve Batı'dan gelen tehdidi Asya denklemi ile göğüsledığini vurgulayarak, "Bu, yalnızca bir dış politika tercihi degildir. I ürkiyc, her alanda Kemaüst Devrim'e dönüyor. Bu durum, dünya dengelerini değiştirecek" dedi. Pennçek, ABD'nin Irak'a müdahale etmesinin, Türkiye'nin içinde bulunduğu devrim sürecinde bir dönüm noktası olacağını belirterek, "2002 Ulkemiz için çok önemli. ABD, Türk ordusunuıı Irak'a girmeyecegini biliyor. Bu nedenle de, ordu ve yurtseverler arasına ııifak sokarak, tertipler ve cinayetler yoluyla Türkiye'nin direncini kırmaya, rotasını değiştirmeye çalışacak. Ama başaramayacak" diye konuştu. Hükümettekı Amenkancı güçlerin, ordunun komuta kademesini emekliye ayırmaya çalıştıklannı ama başaramadıklarını ifade eden Perinçek, "Ordu bütünlüğünü sağladıgı, ABD'yc karşı çıktıgı ve Türkiye Avrasya'da yerini aldığı için, ABD orduya cepheden yükleniyor" dedi. Perinçek, Türkiye'nin iç politikada da toplumcu, kamucu, halkçı polıtıkalara yöneleceğini, • ÎP Genel dolan Başkanı yasaklayarak, Perinçek, hortumcunun Türkiye'nin malına el koyarak, krizden ulusal tanmı destekleyerek, sanayiyi Gümrük destekleyerek Bırliği'nden çıkabileceğini çıkarak, ulusal söyledi. sanayiyi destekleyerek kri/den çıkacağını anlattı. Yaşadığımız krizin devrimi getircceğini söyleyen Perinçek, "Türkiye, Türk Cumhuriyetleri, Rusya. Çin, Hindistan'dan olusaıı bir eksen oluştu. Arap dünyası ve I ran bu eksenin çevresinde birieşiyor, aralarındaki sorunlan hızla çö/üyorlar. Bu eksen, dünya dengelerini değiştiriyor" dedi. r • •• Yenlden yapılanma Yeniden yapılanmadan söz edilirken, halk kitlelerinin, gerçek siyasal mücadelelere ve tartışmalara uzak tutulmak istendiğini anlatan Güler, şöyle devam etti: "AB ile sembolize edilen bir yön tayin etmiş durumda. Dış politikada karar mekanizmalannı VYashington'a teslim ettiğini epey zamandır görüyoruz ama iç ekonomik, sosyal ve hukuki süreçleri de bir uluslarararası karar • TKP Genel merkezine bağımlı hale Başkanı getiriliyor. Bu durumda Aydemir Güler, anayasa degişikliklerinin Türkiye'de demokratikleşme anlamı taşıyabileceğini egemen düşünmüyorum." güçlerin Solun bazı kesimlerinde toplumu ikna AB'nin, ABD'nin demokratik bir güç odağı etmekte büyük olarak değerlendirilmesini bir yetersizlik eleştiren Güler, "ABDAB gösterdiklerini farklılaşnrması düşünceleri düşündüğünü Körfez Savaşı ve 11 Eylül sonrasuıda geçerliliğM söyledi. korumuyor. Avrupa Birligi, Avrupalı emperyalist kapitalist ülkelerin biıiiğJdir. AB yeni kuşak üye ya da aday üye ülkelere bir ekonomik gelişme bir çağdaşlaşma vaat etmiyor. Ülkelerin iç yapılanmasını, sosyal ve ekonomik yapılanmasını hiyerarşik bir uluslaı arası sistemin parçası haline getirmeyi öngörüyor. Bugün Türkiye'de tannun tasfiyesi açısından IMFDünya Bankası programlanyla AB programı arasında en ufak bir mesafe yoktur" dedi. obursaliCacumhuriyet.com.tr. 1 E M E P Genel Başkam kevent Tüzel, 2 İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, 3TKP Genel Başkanı Aydemir Güler, 4 Ö D P Genel Başkanı Ufuk Uras. Sevgili Fümet, YOLUNDA MELEKLER IŞIK OLSUN SENİN BANA OLDUĞUN GİBl. EMEĞİN PARTlSt GENEL BAŞKANI LEVENT TÜZEL: Halk politika yapabilmeli Türk Ceza Yasası'nın 159'uncu, 312'ıncı ya Jf 1 meğin Partisi (EMEP) Genel Başkanı da Terörle Mücadele Yasası'nın yeniden ri Levent Tüzel, Türkiye'nin topluma sunulmasının asıl anlayışı * J demokratikleşmesinin AB ülkelerinı gösterdığını anlatan Tüzel, "Bunlar kesinlikle ilgılendırmediğıni ifade ederek "Istedikleri, emekçilerin haklan için ileri atılacak, bölgede dediklerini uygulayacak bir iklidarı cmekçilerin düşüncelerini açıklamasının, devamlı işbaşmda tutmakür. Dolayısıyla uyum örgüHenmesinin, bunun için tenısücilerini seçip yasalan ve benzer taraşmalar tamamen birer parlamentoya göndermesinin önünü açacak süs gibi, figür gibi kalıyor" dedi. Türkiye'dekı bir düzenleme değir dedi. Asıl sorunun gelişmelen, 11 Eylül sonrası ABD ve bağlı yığınların politika yapabılmesinin koşullannı tekellerin sınırsız dünya egemenliği açısından oluşturmak olduğuna dikkat çeken değerlendirmek gereğini kaydeden Tüzel şöyle devam etti: "Dünyada Tüzel, "Güvenlik ve terör kavramı • EMEP lideri tekeller arası bir çatışma, rekabet yeniden yorumlanıyor. Terörle Levent Tüzel, ve bunun yol açlığı kri/ \e savaşlar, mücadele adına demokratik pazar kavgası düşüniiklüğünde haklar ve özgüriüklerde iktidann her 'Avrupa'nın bırleşmış devletleri' standarüarın yeniden belirienmesi karşı hareketin yani tckelleri Türkiye gibi önemli ve bir sınırlamaya gidilmesi önünü kesecek konumda bulunan bir ülkeyle tartışılıyor" dıye konuştu. bir yasal ilişkilerini böyle bir denge üzerinde Anayasanın değişiklik yapılan rutuyor. l'sas itibarıyla gözettikleri maddelerinin hiçbirinin 12 Eylül mevzuat ülkenin insan haklan, refahı, Anayasası'nın temel felsefesine yaratma peşinde denıokratikleşmesi, çalışma karşı olmadığına dikkat çeken olduğunu koşullarıııın iyileştirilmesinden çok, Tüzel şöyle devam etti: "Nüfiısun bölgede dediklerini uygulayacak yüzde 24'lük bir oranı temel söyledi. bir iktklan devamlı işbaşmda tüketim harcamalannı yapamaz tutuyor olmak. Dolayısıyla bu tartışmalar hale gelnıiş, yani yoksullaşma boyutuna tamamen birer süs gibi, figür gibi kalıyor." varnuş, 2001 yılı içerisinde 1.5 milyon civannda Dünyadakı saflaşmanın, EMEP açısından, kişi işinden olmuş, tanmı gideak çökertilen, sosyalıst güçler açısından "emek ve sermaye" özelleştirmeleri hızlanan ülkede yaşıyoruz. Bu olarak algılanması gerektiğini kaydeden nedenle de iktidar her karşı hareketin önünü Tüzel, "Sol ve emegin çıkarlan diyorsak, kescbilecek bir yasal mcvzuat yaratma izlenecek yol gerçek demokratikleşme için peşinde. Açlıktan ölümlcr ülkeıııizdc yeni yeni ülkenin kaynaklarının (üketilnıesiııe ve üretici gündeme geldi. Arjanün gibi olmak istcmeyen güçlerin sömüriilmesine yol açan her türlü iktidann, baskıcı bir yönetinıin hazırlıklan bağımlılık ilişkisinden kurtulmakür" dedi. olarak buna bakmak gerekiyor." nur(i) VEFAT Biz, ortak dilimiz FÜMET'i kaybettik. Yeniden bulup yine onu konuşacağız. SEÇtL, SONAT, SİI.IEN, ZEYNEP ESKİŞEHİR 2. SIJLH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN h s a s N o : 2001/40 lerckc Karar No: 2002,9 I.skı^elıır ılı. Merktv Osmnııgazı Malıallesı, IS4. hancdc nülıısa kayıllı SuleymaııCiaııınıe kı/ı 1931 dogumlıı ladmıo (iayılmranı'nın lerekesinin tespıtıne karar verılnıı> olmakla, Mırasçılardan Ay^e Funda Sungıır (Oayılgıranı) ile Abdulsenet (iayılgıranı tunı aramalara rağmen bulunmadıgından, lıisselerıne diişen para mıkları Ay^e l'iında Sungıır ((iayılgiranı) ıçın 1074953 ile Abdulbenct Cıayılgıranı icın 1074954 sayılı T. Vakıtiar Dankası bskı^ehır !>ubc"sı Müdürlügirnde ö/el vadelı hcsaba aktarıldıgı, ıncnkul ınallar ıse dıger ıııırnsçı Mustafa (iayılgıranı vasısı Mehniet Mazlum'u tcslınııne 05 03'2002 tarıhlı karar ile verıldığme daır Inısuslaıın mırascılaı Ay>e funda Sungıır ((iayılgıranı) ile Abdulsenet Gayılgıranı'ye ılanen teblig olunur. Uasın: 15162 AB'nin düşmanlıflı ABD'nin ekonomik olarak zayıfladığı, "patron" konumunu yitirdiği için,sancılı bir dönemden geçtiğini belirten Perinçek şöyle konuştu: "Avrupa Birliği (AB) bi7* olan düşmanlıgını, Kıbns'ta, Ege'de, Kuzey Irak'ta güsteriyor, irtica ve bölücülüğü destekleyerek gösteriyor, Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimligi tartışmalannda gösteriyor. ABD ve AB bi/e karşı işbirliği yapıyoriar. Avrupa'da ABD'nin kirli işlerini yapan ülkeler arasında olan Belçika ve Hollanda'nın tutumu belli. İrtica ve bölücülügc karşı demir yumnık gerekir. Buna uygun yasal düzenlemeler gerekir. ( umhuriyeti ve ulusal devled yıkma özgürlüğü olamaz. Yıkmaya kalkana demir yunıruk vurulur." Yoksullasma sürecl "tlerletici" ya da "geriletici" olsun, arkasına toplumsal güçlerin desteğini almayan yeniden yapılanmalann fazla uzun ömürlü olamayacağına dıkkat çeken Güler "tnanılmaz bir yoksullaşma ve örgütsüzleştirme süreci yaşanıyor. Bu çapta bir örgütsüzleştirmeyi ancak askeri diktatörlükler, faşist rejimler temin edebilirdi. Türkiye'de gelişkinliğini hiç hafıfe almamak gereken işçi sınıfina aydın birikimine baktığımızda bu ülkenin o kadar da ucuza emperyalizme kapatılabileceğine inanmıyorum" dedi. Güler, 9O'lı yıllarda dünyada ve Türkiye'de solun kendi içine kapanıp tartıştığını ifade ederek şöyle konuştu: "Bu mutfak dönemi bence kapandı. Bundan sonrası solun değişik tezleridir. Halk kitleleriyle gerçek sınava girecekleri bir evrc. Bu açıdan örgüüenme konusunda solun ve emekçi kitlelerin önünün açık olduğu bir döneme girildiğini düşünüyorum." YARIN: HADEP ve sendlkalar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle