17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MART2002PAZAR 10 P A Z A R YAZELARI dishab(acumhuriyet.com.tr İngiliz çimi meşhurdur, her gün yeşillenir Onlardan başka kim akıl edebilirdi ki? Akla hayale gelmeyecek ne kadar ihtiyaç (!) varsa mutlaka temini yoluna gidenler, sadece tngılizlerdir bana sorarsanız. Sıradan insanlar kibritlenni nefesleriyle söndürürlerken soylulan halka özgü bu davranıştan kurtarmak için kibrit çöpü söndürme makinesini icat eden eski zaman girişimcisi tngilizdi çünkü. Bugünün girişimci îngilizinin ise şimdiki marifeti, artık kendini sıradan halktan ayırmak isteyenler için üretilen türden değil, halk için tasarlanmış, yakında işportaya düşme olasılığı da bulunan bir alet. Sarhoş olduğunda nereye gideccğini bilemeyen ayyaşlar için, en yakın birahanenin nerede olduğunu gösteriyormuş. Kullanımı da çok kolay. Içnicye başlamadan önce bileğine bu aleti lakan içkisever, gecenin ilerleyen saatlerinde hâlâ içmeyc dcvam ctmek istiyor, fakat en yakın mekânın nerede olduğunu bilmiyorsa, üzerine küçük bir bilgisayar takılı olan bu alet yardımıyla gideceği yeri bulabiliyor. Yararlı bir alet. Adımbaşı bir birahanenin bulunduğu Londra gibi bir kentte böyle bir ihtiyaç olduğunu nasıl düşünebildiler, hayret doğrusu. Bu tür uçukluklar çağımıza uygun sanılır anıa örneklerine eski yüzyıllarda daha çok rastlanırdı Günümüzde sarhoşlara birahane yolu bulabilmelen için elektronik rehber yapan bu zihniyet yüzyıllar önce de eşşek şakası yapma ihtiyacı duyanlar varmış kı onlara yararlı bir makine de icat etmişti. Hui/inga'nın Ortaçağın Günbatımı adlı kitabında, işlevi, "kadınlan alttan ıslatmak" olarak belirtilen bir makinedir bu. Yine o dönemlerin randevuevlerinde aynı anda birkaç kışiyı kırbaçlayan, mazoistler için tasarlannuş bir makinenin varlığından da söz edilir. Yani ortalık yere saçılmış ne kadar zevk varsa, birileri bunları paraya çevirmenin yolıınu buluyor, ortaçağda da böyleydi, şimdi de böyle. Ingiltere bu tür uçuklukların cenneti sayılmalı. Milliyet'in Londra temsilcisi gazeteci arkadaşım Nevsal Elevli'nin ilginç haber bulmada üstiine yoktur. Geçen haftalarda gülme cğıtimi veren bırokulun haberini MUSTAFA ERDEMOL yapmıştı. Yıllar önce de nereden bulduysa, gidip başka bir okulu daha ortaya çıkarmıştı; orgazm okuluymuş. Londra'da Türklenn yakından tanıdığı bir dolandırıcı vardır. Adını vermeyeyım. Telefon konuijmasına tanık olanlar anlatırlardı. Türkiye'den yanına gelmesini istedıği "meslektaşına" elini çabuk tutup hemen Londra'ya gelsın diye, şu teşvik edici sözleri söylemiş: "Hemen atla gel. Burada enayiler çim gibi, akşam biçiyorsun sabah yeniden yeşeriyorlar." Bu tip garip gereksınımlerı olan tüm insanlar enayi değildir tabıı. Ama böyle bir aletin varlığı, bu alete gerek duyan ıırsanı enayileştiriyor gibi LONDRA geliyor bana. Gerçi Ingilizlerin ya da Batıhların günahını almayayım, Japonlar da az değıller bu konularda. Anımsar mısınız bilmiyorum. Onlar da bilgisayarlı bir tuvalet tasaılamışlardı. Hacet giderdikten sonra, o bilgisayar, af buyrun, dışkınızı çabucak analiz cdip, sonuçlandırıp, hasta mısınız, değil misiniz, hastaysanız ne tür bir hastalığınız var, şak diye önünüze getiriyormuş. Yani şimdi ne gereği var? Giriş amacına hiç de uymayan nasıl bir moralle çıkar insan o tuvaletten Allah bilır! Ama yıne de kabul etmeli, girişimci ruh ne ınce aynntılara dikkat cdiyor. Hemen hemen her konuda böyle bu. Londra'daki işkence aletlerinin sergılendigı müzelere bir gidin görün. O ne titizlıktir öyle? Rn acıtıcı yerlere uygun hale getinlmiş o aletler gerçekten bir tasarım harikası. işkence aletini düşünen, çizen ve yapan o insanlar, ihtiyaç sahibini (yanılmıyorsam güç sahiplerini ve herhalde iktidarları olmah) memnun etmek için ellerinden gelen gayretı göstermişler. Bir boy uzatma makinesı var, şaşarsınız. Fllerinizden ve ayaklarınızdan bağlanıp ters yönlere çckiliyorsunuz. Kafa kırma makinesi de herhalde çok önemli bir ihtiyaçtı ki, keşfetmışler; göğüs kafesi kırnia makinesi de öyle. Bu bir sanayi idi tabii zamanında. Şimdi işkence falan kalktığı için, günümüzün insancıl dünyasında artık diğer önemli ihtiyaçlara uygun keşiller yapılıyor. Işte, birahane yolu gösteren alet, sağlık durumunuzu açıklayan klozet falan gibi. Bu Ingilizler bir âlem diyorsam, ınanın doğru söylüyorum. Bunlar 1599 yılında bir türün okulu da açmış ve sigara dumanıyla nasıl halka yapılır onu öğretmişlerdi. O yıllarda duman halkası meraklılannı bulan girişimci, bugün yolunu kaybetmiş sarhoş mu bulamayacak? Böyle aletlerin alıcısı çok burada. Akşam biçiyorsunuz, sabahleyin yeniden yeşeriyorlar. New York'ta bir vakıf var Ertegün'den limuzin şoförüne kadar, genç ya da yaşlı, zengin ya da fakir, yıllardır New York'ta yaşamalanna karşın, yollan kesişmeyen insanlar, bu proje ile ilk kez bir araya geliyor. Projenin belki de en heyecan verici tarafı bu. Külrür ve sanatın etrafında toplanan, farklı altyapılara sahip ama aynı heyecanı taşıyan insanlar. Yıllar önce 3040 bin dolarlık bütçeyle çıktıkları yolda gerçekleştirdikleri etkinlikler öylesine ilgi çekmiş ki, artık Amerika'nın en saygın kurumlanndan ünlü Smithsonian Enstitüsü ve Lincoln Center Vakfı arayarak işbirliği And Stars NEW YORK önerisinde Project (Ay bulunuyor. ve Yıldızlar Vakıf Projesi). böylece bir Nisan diğer ZÜLAL 200 l'de amacına da KALKANDELEN vakfa ^^^^^^ dönüşen "~~~""^^~ ulaşmış organizasyon, Türkiye oluyor. Kendi kendimize ilc Amerika arasındaki gerçekleştireceğimiz ve sanat ve külrür izleyeceğimiz etkinlikler köprüsünü güçlendirme yerine, Amerikalılarla çalışmalannı New işbirliği yapmak ve York ta sürdürüyor. Çok Türk kültür ve sanatını farklı kültürlerin kendine Amerikalılara yer bulduğu bu dünya tanıtmak. Sponsorları kentinde, her azınlığın arasında başta sesini duyuracak dernek Koç Ramerica Grubu ve vakıflan var. Ay ve olmak üzere birçok Yıldızlar Projesi, saygın kurumun yer Türkler açısından bu aldığı Ay ve açığı doldurma yolunda Yıldızlar atılmış çok ciddi bir Projesi bu yıl daha adım. büyük başanlara Diğer dernek ya da imza atmayı hedefliyor. vakıflardan aynlan yönü, Geçen yıl çalışmalannı tamamen düzenlediklcri kültür ve sanat alanında etkinlikleri 8 bin kişi, yoğunlaştırmış. olması. web sitelerini 110 bin Henüz çok genç kişi ziyaret etmiş. olmasına karşm, çok yol Gerçekleştirdikleri kat eden vakfın sırn, büyük başarılar için Ay gönüllü çalışanların ve Yıldızlar Projcsi'nin yaptığı olağanüstü katkı. çalışanlarına ve yüzlerce Vakıf Başkanı gönüllüye teşekkür Nur Emirgil, etmek gerekiyor. Fakat sürekli olarak görev maddi ve manevi destek yapan 30 görevliye ek de gerekiyor. Bugüne olarak, birbirinden kadar yapılanlar, değerli isimlerin yer gelecekteki başanlannın aldığı yönetim kurulu ve göstergesi. uzmanlıkları nedeniyle "Yurt dışındaki danışmanlık yapanlann Türklerin katkılarının yanında, gerçekleştirdiği en proje bazında gönüllü ihtiraslı kültürel proje" çalışanlara özellikle olarak adlandırılan dikkat çekiyor. MayFest'le Gönüllü grafikerler, başlayan yol, biraz gönüllü tercümanlar, desteklc, çok daha ses gönüllü şoförler, gönüllü getiren, başanlı bir rcklamcılar... Ahmet noktaya taşınabilir. Vakfın adresi: www.moonandstarspmject.org New York Ulusal Sanat Kulübü'nde Orhan Taylan sergisi, Central Park'ta 2 bin kişinin izlediği Ömer Faruk Tekbilek konseri, dünyanın sayılı caz kulüplerinden Blue Note'da Okay Temiz ve Audio Fact konseri, The Aldrich Museum of Contemporary Art'ta Haluk Akakçe sergisi, New York Türk Filmleri Festivali, Aksanat'ın sahnelediği Molly S. adlı oyun, TürkAmerikan toplumunun ilk organize görsel sanatlar sergi ödülleri programı ve daha birçokları. tlk duyulduğunda birer hayalmiş sanılabilecek bu projeleri gerçeğe dönüştüren bir vakıf var: The Moon Aklımızm yel değirmenleri (Jünter adlı bir Alman nasıl anlaşılabileceğini arkadaşım var. Ben daha söyle" demış. Cin ODTÜ'ye yeni duralamış. Kel kafasını başlamışken mektup kaşımış. Sonra adama arkadaşıydık. Ingilizce fısıldayarak demiş: "Yahu, mektuplaşırdık. Yıllar biz şu köprü meselesine geri sonra, çoluk çocuğa dönersek..." Günter güldü. karışınca buluştuk da. Ben Daha sonra evde göle karşt kızımla onu memleketinde biralanmızı ıçtik. Az önce, 7İyaret ettim, o aılecek dönüşünden bir buçuk ay bana geldi ve o sıralar sonra, bana epostayla şu henüz ıkiye bölünmemiş mesajı gönderdi. Bu gece, olan ailemle birlikte onları Sevgıli Dusty Stockholm'de ge/dirdik. Springfîeld'in en sevdiğim Bu kentin doğasına hayran parçasmı dinlerken, olmuştu. Daha sonra bıze Aklınıın Ycl Değirmenlerinefis fotoğraflar gönderdı. Günter'in fıkrasını sizinle Yıl sonunda da gezisinde paylaşmak istedim: çektiği fotoğraflardan Fransızca öğretilen bır oluşan ve kendi hazırladığı sınıfta isimlerin cınsiyeti bir takvim. Geçenlerde olması konusu işleniyordu. yolu yeniden buraya düştü, llkine örnek ev bu kez yalnız olarak, iki sözcüğüydü: "la maison" gün görüştük. Doğanın feminen, ikincisine ise fotoğrafa en küskün olduğu kurşunkalem "le crayon" zanıandı: Şubat. Hiç maskülen. Yani ilk değilse Stockholm'de. Ne sözcüğün cinsiyeti kadın, doğru dürüst bir kar, ne de ötekinin erkekti. Bir güneş. Bizim göle indik ve öğrenci öğretmene çevresinde epey yürüdük. bilgisayar sözcüğünün Neyse ki "benim" cinsiyetini soruyor: "le karacalar benı computer" mi yoksa, "la utandırmadılar ve onun computer" mi olduğunu. önüne de çıktılar. Şakır Oğretmen sınıfı cinsiyete şakır çekti fotoğratlannı. göre ayırıyor. Kadınlar Balkonumdan bilgisayarın görülen gölün "maskülen" STOCKHOLM olmasında uzak ucuna, karşı kıyıya kararlıydı: "le yaklaştığı burna computer". vardık. Orada Nedenlerini GÜRHAN bir yatık ağacın şöyle UÇKAN gövdesıne açıklıyorlar: 1/ ~ " Bıriş iliştik. ~~"~™ Yanımızda yapabilmek yoktu, olsa iyi olurdu iki için, düğmclerine basıp yudum konyak. Suda buz onlan harekete geçirmek parçalan yüzmekteydi. gerek. 2/ Çok bilgililer ama "Aklına ilk gelen şeyi anlat" kendi başlanna dedi bana. Anlattım: San düşünemezler. Fransisco'da mutsuz bir 3/ Sorunların çözülmesi adam sahilde yüriiyor ve için gerekliler ama kendi kadınlar konusundaki kötü başlanna sorunların kaderine sövüyormuş. Bır yansından çoğunu kola şişesinc şut atmış. oluştururlar. 4/ Onlardan tçindcn Alaattin'm cini biri üzerinde karar çikmış! "Sahip dile benden kıldıktan sonra derhal bir ne dilersen" demiş. Adam başka model size daha bir dilekte bulunmuş: cazip gözükür. Erkek "Bana bir köprü yap, ta öğrencilerin grubu ise Havai'ye kadar uzansın. bilgisayarın "feminen", Çek altıma bir de spor yani "la computer" araba. Bu Ulkeden de, olduğunda kararlıydı. kadınlanndan da Nedenlerini şöyle kurtulayım." Ne var ki, sıralarlar: 1/Onlann artık devirler değişti. Çevre düşünce şeklini, korunması, ekoloji gibi yaratıcısından başkası kavramlar var. Cin de anlayamaz. 2/ Diğer bunun bilincinde. "Yahu be bilgisayarlarla iletişimde adam" demış, "sen bir kez kullandıklan dili anlamak gazlayıp gideceksin diye olanaksızdır. 3/ En küçük koca okyanusun ortasına hatayı uzun süre saklar ve bunca beton dökülür nıü? zamanı gelince karşılığını Hiç çevre bilincin yok verirler. 4/ Onlardan biri mu?!" Adam utanmış, özür üzerinde seçım yaptıktan dilemiş. Ardından yeni bir sonra akscsuvarlann, malın dilekte bulunmuş: kendisı kadar tııttuğunu "Haklısın. Onun yerine anlarsınız. Ne demek istedi bana, şu kadııı ıııilletiniıı Günter acaba? Afgaııistan'da dün kı/ öğrenciler cıı ıııutlu günlerini yaşadı. Yeni öğrerinı yılının başlamasıyla, kı/lar 5 yıl sonra yeniden okullarına kavuştu. ABDoperasyonuyla devrilen Talehan vönetimi, kı/larm okııla (•itmcMiıi vasaklamıştı. Dün 1.5 milyon öğrenci (lcrs başı yaptı. Ogrencilere kalem, defter vc kitap da£ıtıldı. Ba^bakan Haıııid Kar/ai de Kâbirdeki bir okulun açılış törenine katıldı. (Fotoğraf: AP) Afgan kızlar okullarına kavuştu Eroin pazannı kimseye kaptırmıyoruz Hamburg'dan gelcn 1907 sefer sayılı gece treni saat 09.0l'de Stuttgart Gan'na giriyor. Lokomotifin hemen arkasındaki vagonun en ön kapısından inen 1516 yaşlarındaki kara saçlı bir genç, koşar adım istasyonun altındaki metroya doğru uzaklaşıyor. Peronda dolaşan izbandut gibi dört polis, gözlerini gece ekspresi ıle gelen yorgun, mahmur yolculardan ayırmıyor. Biraz sonra en arka vagondan iyı giyimli, koyu kruvaze takım elbiseli, 25 yaşlarında, koyu tenli ve siyah saçlı, yakışıklı biri iniyor. Polislerden yaşlıca olanı yanındakilere bir göz kırpıyor. Memurlar genç adamın etrafını sarıyor. Kimlik gösterip hemen üstünü aramaya başlıyorlar. Yanlarından geçen bazı yolcular tuhaf tuhaf onlara bakıyor. Şık giyimli adamın ceplerinden hiçbır şey çıkmıyor. Kimliğini isteyip zabıt tutuyorlar. Pasaportunda doğum yeri "Bingöl" yazan yolcu, uzaklaşırken gülümsüyor. Kurye çoktan ilk gelen metroya binmıştı... Aynı akşam kent merkezinde tanıştığım Malatyalı genç adam 28 yaşında. 5 yıldır eroın bağımlısı. "Mal bulmak hiç de zor değil" diyor. Almanya'ya esrar vc eroinin girişi ve dağıtımı "bizimkiler''in elinde! 9()'lı yılların sonundan itibaren Balkan ülkelerinden Almanya'ya çok sayıda insanın gelmesi ve buna paralcl olarak Türkiye 'de "örgüf'ün zayıflaması, özellikle Arnavutlann da piyasaya girmesıne yol açmış. "Fakat eroin pazan yine de bizimkilerin kontrolünde" diyor Faruk Ö/.kaıı. Stuttgart'ta uyuşturucu kullanan insanlar ile ilgilenen, onlara yardım elini u/atan ö/el kuruluş "Release"ın bir elemanı Faruk. "Son yıllarda Türk gençleri arasında uyuşturucu bagimlılığının hızla arttığını algılıyoruz" diye devam ediyor. Resmi açıklamalara göre Almanya'da sürekli esrar kullananların sayısı 2 mılyon, eroin gibi sert uyuşturucu kullananlarınsa 300 bin. (Jlkedc alkolden ölenlerin sayısı her yıl 40 bin, uyuşturucudan ölenler de her yıl 2 bin. Stuttgart kent merkezinde 3 bin sert uyuşturucu bağımlısı var, bunlann yüzde 30'undan fazlası yabancı kökenli. Faruk Özkan'ı Stuttgart sokaklarında tanımayan sırasında tanıştığı bağımlı gencin ailesi ile bağlantı kurması, tedaviyı kolaylaştırıyor. "Türklerin devam ettiği demeklerde de anababalara sık sık uyuştunıcunun zaraıian üzerine seminerler veriyorum" diye anlatıyor Faruk. Böyle toplantıların ardından kimi annenin onu arayıp uyuşturucu kullanan çocuğu için yardımını istediği oluyor. "Geçenlerde bizim aşın dincilerin camisinde böyle bir seminer yapmıştım" diye gülerek anlatmaya devam ediyor Faruk. "Toplantı bittikten sonra danışmak için hiç yanıma gelen olmadı. Fakat aradan birkaç gün geçtikten sonra telefonla arayıp 'Aman bey, ne olur oğlumu kurtar' diyenler oldu..." Uyuşturucu bağımlısı Türkler arasında, burada doğmuş üçüncü nesil gençler çoğunlukta. Bu nesil Türkler istatistiklere göre en çok suç işleyen yabancılar arasında da. Sayılan hızla artıyor. Gençlerimizin bu yola düşmesinin nedenleri az değil: Iki külrür arasında kalmalan, geleceğe güvenlerinin az oluşu ve eğitim sorunları. Okulu bitiremeyenlerin oranı yüzde 22, meslek eğitimi yapamayanların da yüzde 33. Bu, oranlar yaşıtları Almanlarda ise sadece yüzde 8. u Burada doğup büyüyen gençlerimiz topluma sosyal ve ekonomik anlamda uyum sağlayamıyor" diyor "Streetworker" Faruk. Onlar, ceplerinde Alman pasaportu olsa bile hâlâ "yabancı". Uyuşturucu batağından kurtulamayan Türk pasaportlu ise burada doğup büyümüş olsa bile, bir süre sonra Türkiye'yc "postalanıyor". STUTTCART Türk uyuşturucu bağımlısı yok. Çünkü onun işi onlarla. AHMET "Sokaklarda, ARPAD alanlardave yeraltı geçitlerindc karşılaştığınız uyuşturucu hağımlılarının yüzde 50'si yabancı" diyor Faruk. "Benim görev alanıma göçmen kökenliler giriyor. Bir araya geldikleri yerlere gidiyorııııı, onlarla doğrudan ilişki kuruyorum. Türk kökenli gençlerin kolayca güvenlerini kazanıyorum, ne de olsa aynı dili konuşuyoruz." "Streetworker" dıyorlar Faruk'un yaptığı işe. Türk bağıınlının güvenıni ka/andıktan sonra onu uyuşturucunun zararları ü/erine bılgılendirıyor, psikososyal alanda eşlik ediyor, terapı ve tedavısınde destek veriyor. Sokaktakı görevı Esas No: 2001/148 Karar No: 2001/189 Davacı Salih Erîuğru! Kurukan'a velayeten babası tbrahim Kurukan tarafından davalı Niifus Müdürlügü aleyhine açmış olduğu Isim Tashıhi davasının mahkememızde yapılan açık duruş.maları sonunda: I lüküm: Yukanda açıklanan ncdcnlcrlc; Davanın Kabulii ile, Bolu tli (ierede llçesı Oüneydemırcilcr Köyü cilt no: 66, hane no: 32'de nüfusa kayıtlı tbrahim ıle Leyla'dan olma 24.12.1995 d.lu Salıh Hrtuğrul'un nüfus kütüğünde ya/ılı Salih Ertugıul adıııın tptali ıle, adının Sadrk olarak nüfusa kayıt ve tescılıne. Bu ısıın değışiklığınden zarar görebileceklerin bır yıl ıçinde mahkememiz dosyasına müracaat etmeleri ilanen teblığ olunur. Basın: 14303 İLAN TC GEREDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN RsasNo: 2001/47 Davacı Ali thsan Kılınç tarafından davalılar Malıye Ila/ınesı ve Ahatlar Koyu Tü^el Kışılığı aleyhine mahkemeınıze açılaıı Tapıı Tescılı davasına esas olmak üzere; Köşk llçesı Ahatlar Köyü Uççayır mcvkıınde kaııı Dogıısu hazıııe arazısi, batısı Ibralıım Arkan, Ciüneyı: Hazıne ara/ısı ve lbrahım Arkan, Kuzeyi: Bademli yolu ve yaklaı>ık biiyüklügü 20 dönüm olan tarla vasfındakı tapusu/ gayrııtıenkulün davacı Alı Ihsan Kılınç tarafından davalılar aleyhine "Tapıı Tescılı davası açıldıgından yukanda vasıtları belirtilen arazıde lıak salııbi olduğunu iddia eden "S kı<jilerin ı>jbu ılanın gazetede en son yayımlandığı tarıhten itibaren 3 ay ıçerısınde nıahkememize müracaat etmeleri ilanen teblığ olunur Basın: 15195 İLAN TC KÖŞK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2000/741 Mahkememızde görülmekte olan vası tayinı davası sebebi ıle; Mahkememı/ce verilen 5.3.2002 tarihli 2000/741 Fsas 2002/134 Karar sayılı karar ıle Külahya, Kütahya Merkez Yenibosna köyü C'ılt: 0159, K. Sıra No 0003'de nüfusa kayıtlı bulunan lbrahım ve Nezaket'ten olma 1981 d.lu Nılay Yener'ın Mental Reterdasyon denılen akıl zayıtlıgı bulunması sebebıyle hacır altına alınarak, kendısıne B. Köy Ataköy 7,8,9 kısım C: 0076, ASN: 002258, Sıra No: 000l'de nüfusa kayıtlı bulunan 1963 d.lu annesı Nezaket Bılıcı'nın \elayeti altına konulmuştur. Bu karara ıtıra/ı olanların malıkemeını/ın 2000/741 esas sayılı dosyaya müracaat etmeleri aksı takdırde kararın kesınle^eeeğı hususu ılan olunur. 5.3.2002 Basın: 15246 İLAN TC BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle