Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 MART 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Faili belli meçhul cinayet BERATGÜNÇIKAN Yirmi dört yıl önce bugün Ankara'da, Savcı Doğan Özöldüriildii. Arabasındaydı. Altı kurşundan birkaçı beynine isabetetmişti. Katillerini saptamak uzun sürmeyecekti. Ve Doğan Öz, bu katilleri tanıyordu. Bugünün Başbakanı Bülent Ecevit'e de ulaştırılan, öldürülmeden önce hazırladığı iki sayfalık raporunda, katillerini tarif etmişti: "...şjddetolaylan 'anarşik eylemleı' olarak ııiteienecek kadar basit değildir... Ülkcmizde tek seçenek olarak' Ecevit hiikümeti ve onun, demokrasiye bütün gerekleriyle işlerlik kazandırılacağı umutlarr kitlelerde, I iirkiye halkında yok etnıek ve onun yerine faşist dii/cni gündcme gelirmek ve bütün unsııriarıyla yürürlüğe koymaktır. Böylece ABD ve çokuluslu ortaklıklar Ortadoğu soruııunıı hiiviik ölçüde çö'zınek amacını gühnektedir... ...Bütün bu çalışmalar içinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. KontrgerillaGcncl Kurmay Harp Dairesi'ne bağlıdır..." Ancak ne rapor ne de yedi yıl süren mahkenıenin "suçu sabit görmesi" katillerin beraat etmesini önleyebildi. Savcı Doğan Öz, mesleğe başladığı ilk yıllardan itibaren, demokrasinin önünde dikilen, hukukla çelişen bütün mekanizmaları ortadan kaldırmaya çalışmıştı, Konya'da "Koınüııizmle Mücadelc DerneklerTni kapattı, Inebolu'da Devlet (îüvenlik Mahkemeleri'nin kapatılması için imza topladı. Pek çok savcının göze alamadığı kararlarda duraksamadı. Tetikçi tbrahim Çiftçi, mahkemede, öldürme nedenini bu olaya bağlayacaktı. Davanın en önetnli tanığı aynı cadde üzeriııdeki bir apartmanın kapıcısıydı. Hayati Erdoğan giyı Dört kez ölüm cezası verilmesine karşın Savcı Doğan Öz'ün katili beraat ettirilmişti POLMKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Çakmakoğlu kırgın değil • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, lngiltere'den dönüşünde gazetecilerin ABD Başkan Yardımcısı Dick C'hcney'nin toplantılarına çağrılmamasına ilişkin sorulannı yanıtladı. "Böyle bir davet yapılmadı ve ben de katılmadım" diyen Çakmakoğlu, "Devlet hizmetinde kınlmak bahse konu degil. (iörevimizi yapmaya çalışıyoruz. Takdiri yorunı yapanlara aittir" dedi. • Savcı Doğan Öz, 24 yıl önce bugün öldürülmüştü. Tanıklar ve kanıtlar katilin fbrahim Çiftçi olduğunda birleşmişti. Mahkeme heyeti de dört kez idam kararı vermişti. Ancak nihai karar siyasiydi: Beraat. Çiftçi, yıllar sonra devlet ihalelerine giren bir işadamı olduğunda "Biz kullanıldık" diyecekti. minden bıyığına, çıkık elmacık kemiğınden pantolonunun belden kesimine kadar çok ayrmtılı bir eşgal çizdirmişti. Solcu bir genç aleyhine tanıklık yaparken, bir ihbar üzerinc yakalanan Ibrahim Çiftçi işlediği suçu kabul edip, cinayet gününü anlatırken kapıcı Erdoğan'ı doğruladı. Evet, o gün üzerinde nıavi bir kot pantolon, gri ceket vardı. Evinde yapılan aramalarda bu pantolon ve cekelle birlikte yedi TtP'li gencin öldürüldüğü Bahçelievlerkatliamında kullanılan eterin lekelerinı taşıyan giysiler de bulunacaktı. Çiftçi yakalanıp suçunu ıtiraf ettikten sonra, bir gece yarısı Sezen Öz, emniyet müdürlüğüne çağrıldı, yüzleştirilme yapılacaktı. Çiftçi, pişman olduğunu söyledi Öz'e. İfadesinde ise suç ortaklarını açıkladı: Es ÇtZMEDEN YLIKARI Ekinci'ye onur ödülü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sanat Kurumu'nun geleneksel olarak 38 yıldır verdiği sanat ödüllerinin bu yılki sahipleri belli oldu. Sanat Kurumu 20002001 Onur Ödülü'ne Prof. [)r. Türkan Saylan ve gazetemiz yazarı Oktay Hkinci değer bulundu. En lyi Oyun Yazan Ödülü'nü Ferhan Şensoy, En lyi Yapım Odülü'nü 'Kobay' oyunuyla Poyrazoğlu Tiyatrosu, En lyi Yönetmen Odülü'nü Bozkurt Kuruç aldı. Porno samğına kamu davası • BIİRSA (Cumhuriyet) Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, 'çocuklann pornografik görüntü ve resimlerini çekip internet aracılıgıyla satmak, ırza geçme, ırza geçmeye teşebbüs ve alıkoyma' suçlanndan Bursa'da tutuklanan Rehber Öğretmen Özgen tmamoğlu aleyhine Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kamu davası actı. Bursa Cumhuriyet Başsavcı Vekili Cemil Kuyu'nun ha/ırladığı iddianamede internet adresi, IP ve ICQ numaralan belirtilen ve erkek çocuklara ait porno fotoğraflan internetten gönderdiği belirlenen sanığın evinde çok sayıda 814 yaş arasındaki erkek çocuklanna ait porno fotoğraf, CD, kamera kaseti ve 21 adet G3 mermisinın eJe geçirildiği anlatıldı. hükümgiymişti. 1 No'lu Ankara Sıkıyönetim Mahkcmesı Çiftçi için idam hükmü verdi, ancak bu hüküm tam dört kez bir üst mahkeme tarafından bozuldu. Son kararda Ibrahim Çiftçi için dördüncü kez idam, Hüseyin Kocabaş içinse 12 yıl hapis cezası verdi. Silaru sağlayan Hüki Ankara Ülkü Ocakları Ikinseyin Demirel ise hiç yakalaci Başkanı Hüseyin Demirel vc namamıştı. Bugün de bu kişinin Mu/affer Üstünel'i öldürmek kim olduğu saptanamadı... Dörsuçundan hakkında gıyabi tudüncü karardan sonra tuhaf bir tuklama karan bulunan Hüseyin değişiklik yaşandı, daha önce Kocabaş. Çiftçi talimatı bu iki hep idam isteminde ı.srarlı olan kışiden almıştı, cinayette kulbaşsavcılık, bu kez dosyanın celandığı 14'lüğü ise Hüseyin Deza genel kuruluna gönderilmemirel vermişti. Silah, Zafer Üssini sağladı. Ceza genel kurulu, tünel isimli bir öğrencinin öldüusul açısmdan bozma isteğiyle rülmesinde de kullanılmıştı ve öniine gelen dosyayı hukuk dıHüseyin Kocabaş bu cinayetten şı bir tavırla esas açısmdan bozup sanığın talıliMUSA KART yesine karar verdi. Sıkıyönetim Mahkemesi daha fazla direnemedi, nihai karar dosyaya şöyle işlendi: "SanıkÇiflçi'ninDogan Öz'ii taanımüden öldürdüğü nıahkememizce sabit görülmüştür. Ancak Askeri Yargıtay Ceza Daireler Kıımlıı karanna direnilenıeyeceğinden, sanığın beraatine..." Tahliye karannı duyan Çiftçi de şaşkına dönmüştü, "Hayır" diye bağırıyordu "Beniüklün.>€eksiniz, çıkmıyorum". Ibrahim Çiftçi, 9 Ocak 1985'teserbest bırakıldı. Daha cezaevinden çıkar çıkmaz ödüllendirilmiş, lLKSAN'a nıüdür olarak atanmıştı. Devlettenihaleleralanbir işadamına döniiştü sonra. Susurluk olaylarıyla ilgili kendisiyle bir söyleşi yapılan Çiftçi, "Bizi kullandılar" demişti. Dogan Öz cinayetinin hukuka uygun bir sona ulaşmaması Öz ailesini bir karar almaya yöneltti. Artık anma düzenlenmeyecekti, kendilerine rağmen yapılan anmalara katılmayacaklar, tek bir güne sığdırılan vicdan aklamalarına ortakm.kart (aisuperonline.com lıketnıeyeceklerdi. Plaza Mayor'da Bir Kadın... Gözlerinin içinden kanatlı bir kuş geceye inat uçup gitti. Geride sadece eflatun çizgiler ve gözyaşı kaldı... Yıldızsız bir gökyüzü altında Plaza Mayor'a (Büyük Meydan) doğru yürümeye başladı. Dar sokaklardan geçti. Plaza Mayor'a geldiğinde gözlerini yumdu... Madrid'de ilk akşamıydı... Sevdiği erkek çok uzaklardaydı şimdi... Kendi kendine sordu: "Ben onu seviyor muyum?" Yanıtını bir süre düşündü... llkyaz sularının altında sonbaharı yaşıyor gibiydi. Uykuya yatan akşam çiçeklerinin kokusunu duydu... Birden irkildi!.. "Ben neredeyim?" Sığ sulardan dönen yorgun gemilere benzerti kendini... İçinde damla damla biriken ihanet duygusu onu fırtınanın koptuğu mevsimlere götürdü... Terk ettiği erkeği çok seviyordu... Bir bara girdi ve boş masaya oturdu... Tam o sırada göz göze geldi barmen çocukla... Uzun siyah saçlı, siyah gözlüydü... Yüzü güneş yanığıydı... Içkisini yudumlarken bar da yavaş yavaş dolmaya başladı... Yangın yerlerinde katran gözyaşları akıtmıştı; altın benekli fundalıklarda pusuya düşürülmüştü... Kıyılarını yitirmiş denizlerde, yüzünü eğmiş su perisi olduğu günleri anımsadı... Yüreği okşayışlar içindeydi, bir siyah ipek çarşaf üzerinde vazgeçilmez hüznün resmini çizmek istiyordu... • •• Yerinden kalktı, tuvalete gitti... Aynaya baktı uzun uzun, makyajını tazeledi... Geriye döndüğünde, sandalyenin üzerinde bir sap kırmızı gülgördü... Barmene baktı. Genç adam gülümsüyordu... Yüreği çarpmaya başladı... Pırıl pırıl biralev bedenini sarıyordu... Bir içki daha söyledi... Tam o sırada, barmen çocuk işaret etti... Kalktı, bara geçti... Konuşmaya başladılar!.. Barmen çocuğun çıplak bedenini düşledi... Uzun saçlarını öpmek, koklamak istedi... Alev kızıllığındaki bir sevişme taş binaları sarsmalıydı... Yılgınlığın, suskunluğun örtüsünü kaldırmak, içindeki ateşi iyice tutuşturdu... Sevişmeye kararhydı!.. Peki uzaklarda bıraktığı eski sevgili ne olacaktı? Kendi kendine mırıldandı: "Cehenneme kadar yolu var!" Gülümsedi... Eski günleri anımsadı. Bir Paris akşamında metroda yürürlerken gürlemişti: "Elimi tutmaya utanıyor musun?" Şaşırmıştı sevgili... "Delirdin mi sen, neden tutmayayım!.." Tartışma birden alevlenmişti. Bu yüzden uzun süre ayrı kalmışlardı... Saatine baktı... Barmen çocuk, tam bu sırada sordu: "Az sonra çıkacağım, benimle gelir misin?.." Kadın sadece başını salladı. Dışarıya çıkıp bir taksiye bindiler... Manzanares ırmağının yanından geçip, yoksulların oturduğu mahallede taksiden indiler... Tekodalı birevdi... Genç adam kadına baktı: "Gözleriniz çok güzel!" Kadın sustu!.. Barmen çocuk, kadının saçlarını okşadı... Yatağa uzandılar!.. Kadın birden uzaklardaki sevgiliyi anımsadı. Sanki sevgili onu seyrediyordu... Içindeki yangın söndü, bedeni buz kesti... "Uyumak istiyorum!" Genç adam şaşırmıştı... Israretmedi... Dedi ki: " Fazla yatağım yok, ben deyanında uyuyabilir miyim?" • •• Kadının gözlerinde bir giz yanıyordu el değmemiş... Gözlerini tavandaki ampule çevirmiş bakıyordu ikisi de... Kadın kendi kendine mırıldandı... "Bedenim gölgeye serilene ve sandallarım kuma gömülene kadar sen benim yanımda olacaksın!" Tam o sırada Antonio Machado'nun sesi duyuldu: "Kuytu çan kulelehnde alabildiğine çalıyorçanlar... Gözlerim seni görmeyecek; bekliyor seni yüreğim." Kadın ve genç adam sevişip mi uyudular, yoksa sevişmeden mi.. kimse bilmiyordu!.. YALOVA TERMAL KAPLICALARI KARAYALÇIN VE SAĞLAR BtRLÎKTELÎĞI Işçi kıyımına protesto FARUK K1RTAY YALOVASağlık Bakanı Osman Durnıuş'un başkanlığını yaptığı TÜRKSEV Vakfı yönetimindeki YalovaTermal Kaplıcalan'nda işçi kıyımı protesto edildi. tşten çıkarılan emekçiler ve Ternıal halkından 300 kişi dün Termal Kaplıca işletmesi önünde toplandı. Grup, "Devlete katkısı olmayan TÜRKSEV'i istemiyoruz. Iermal'in bekçisi hırsı/lar değil, halktır" sloganlan atarken "Atamizindeyiz,hırsız değiliz" "Sayın Cumhurbaşkanım Ata yadigân Termal'i Türksev'den koru", "lermal'i 17 Ağustos değil, TÜRKSEV yıkn" pankartlann taşıdi. Eyleme ANAP'lı Termal Belediye Başkanı Sırn Acar, Yalova Belediye Başkan Yardımcısı Numan Özkan, CHP, DYP, SP il başkanlan ve ADD üyeleri destek verdi. Kitle adına konuşan Zeki Baş, Termal kaplıcalannın peşkeş çekilmek istendiğini belirtti. Yalova Termal Kaplıcalan Işletme Müdüru RecaiKamer, 11 ışçınınmakam odasında kendisine saldırdığını öne sürerek savcılığa başvurmuştu. Kamer'in şikâyetçi olduğu işçiler çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakılmalarına karşın tazminatsız olarak işten çıkartılmıştı. SHP için geri sayım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Solda yeni bir partinin kurulması için geri sayım başladı. Murat Karayalçın ile Fikri Sağlar birlikte yola çıkma kararı aldı. Karayalçın ve Sağlar, ortak açıklamalannda uUlıısumuz,sorunlannıçözecek bir parti bekleyişi içindeyken, hiçbir sosyaldemokrat siyasetçinin sessiz kalma ya da geri durma hakkının olmadığı inancındayız" dedi. Partinin adının "Sosyaldcmokrat Halk Partisi" olması bekleniyor. Solda yeni kurulacak parti için somut adınılar atılmaya başlandı. Beraber hareket etme karan alan Murat Karayalçın ve Fikri Sağlar, ilk kez ortak açıklama yaparak yola birlikte devam edeceklerini ilan ettiler. Açıklamada, şöyle denildi: " Yoksulluğu yenmek, gelir dağıhnıını iyileştirnıek, siyasal \e sivil toplunıu yeniden yapılandırmak amacıyla sosyaldemokrat bir partinin kurulması çabşnıaları en son aşanıaya gelmiştir. Ulusumuz, siyasal, toplumsal ve özelliklc iktisadi açıdan tarihinin en agır çilesiııi çekerken ve o arada soruıılarım çözecek bir parti bekleyişi içindeyken, hiçbir sosyaJdenıokrat siyasetçinin sessiz kalma ya da geri durma hakkının olmadığı iııaııcındayız." 'Ölümler durdupulsun' • İZMtR (Cumhuriyet Bürosu) Izmir Hücre Karşıtı Platform üyeleri, F tipine karşı başlatılan ölüm orucu sürecinde 89 kişinin yaşamını yitirdiğini bildirerck "Daha fazla can kaybetmemek için üç kapı, üç kilit f'ormülüne işlerlik kazandırılmalıdır" dediler. Platform üyeleri dün Konak Meydam'nda "Kapılar açılsın, ölümler durdurulsun" pankartı açtılar. A//^/AYDINENGtN Yine yollara vurdum ya... Üstelik meteorolojinin bütün iddialarının tersine yağmur mağmuryağmıyor ya... Ama güneş de yüzünü gösterip gülümsemiyor ya... Yani doğa ne yağıp gürleyerek, sağanaklar salıp gökleri gümbürdeterek hırçın yüzünü gösteriyor, ne bahara uyanan doğanın erincini yüreklere salacak bir güneş parıltısı bağışlıyor ya... Üstelik kilometrelerce uzanan yolda, arabanın içinde yapayalnızımya... Sıkıntı bastı. Oyalanmak için kamyonların arkalarındaki "şoföredebiyatı"na bakmaya başladım. Bugün her şey ters mi ne, solladığım kamyonlarda da, karşıdan gelenlerde de okurla bölüşecek matrak şoför (öz)deyişleri filan yok. Hepsi bildiğimiz yaveler: Babam sağ olsun... Miras değil alın teri... Bitlisli delikan//... Yollarşahini... Falan filan... Yani aktarmaya değmez. Ama yol bitmiyor ve sıkıntı bastıkça bastırıyor. Oyalanmak gerek. Farkına bile varmadan "carrosserie koleksiyonu" yapmaya başladım. Fransızcası tıpkı yazdığım gi aengln@doruk.net.tr kopunuyop • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)Içişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücclen, 36 gazeteeiyazann polis tarafından korunduğunu bildirdi. Yücelen, SP Ankara Milletvekili Zeki Çelik'in soru önergesine verdiği yanıtta, terör örgütlerinin açık hedefi haline gelmiş olup olmadığı, herhangi bir sebeple can güvenliği bulunup bulunmadığı hakkında düzenlenmiş resmi ıaporlann ll Koruma Kurulu'nda değerlendirilmesinden sonra gazetecilerin koruma altına alındığını kaydetti. mışlar; masaların camının altına sıralamışlar. Binlerce değilse en azından yüzlerce kartvizit. Çobi: Carrosserie. Almanlarherşe da koleksiyonuma beş nadide yacagım; menzilime vannca, ka ğunun üstünde sıra sıra "dil incileri": yi kendi dillerıne çevirecekler ya, parça daha ekledim: lacagım odaya çekilip, vurup bazen "VVagenoberbau" demiş"Içtim çorbayı, unutamam ta"Körisörü... Karaseri... Karo kafayı yatacağım ya... ler, bazen "VVagenaufbau'. Ingi serü... Korisor... Karısör..." Yol üstünde kocaman tabela dını". Kafiye aksıyor, ama hiç lizce her zamanki yahnlığıyla çözIznik, Osmaneli, Bilecık, Bo sı ile "gel bana, gir bana" diye olmazsa Türkçe ve yazım kumüş; "Body" demişler, "gövzüyük, Kütahya, Afyon... davetiye çıkaran bir çorbacı gör suru yok. de". Koleksiyonum doldu da taş düm. Koskoca harflerle yazılOnun bitişiğindeki kartvizitin mış: Işkembe!.. Araçların (kamyon, otomobil, tı. Türkçenin K, R, S ve yine R sahibi mimar. Bunu belirtmiş. hattagemilerin)önünü "burun", sessiz harflerinin arasına bütün Altına "İTÜ" (Istanbul Teknik ÜniVay beeee!.. Kentli olmanın arkasını '7flç"diyeadlandırmasesli harfler giriyor, çıkıyor, sıra bedelini ödeyip yıllardır ağız taversitesi) diye de eklemiş. Sonyı beceren Türkçe, sıra "carros değıştirip yeniden giriyor, yenidıyla bol sirkeli ve... Veevet, bol ra da izlenimini yazmış: ser/e"ye gelince nedense çu den çıkıyor... sarmısaklı bir işkembe çorba"Corbayı cok beyendim. Hervallamış. "Kasa", "kılıf"gibıpek sı içmemişim. Durdum ve çor kezetasfiyeetçem..." Sıkıntı keyfe dönüştü. Artık de güzel karşılıklar bulunabilebacıya daldım. Çok anlarmışım "kareseri" gibi sıradan incileri Mimar kardeşimi bulsam "Vücekken Fransızlardan carrosse kayıt bile etmiyorum. gibi, olanca bilgiçliğimle ısmarrülan, sil baştan yapıyorsun. llrie'yi ödünç almışız. Üstelik onkokul üçüncü sınıftan başlaya(ik solladığım kamyonu durdu ladım: ların söylediği gibi "Karosöri" rup "Ulan biriniz doğrusunu ya Usta bana kendi yağından cak, Türkçe okuyup yazmayı demeye kalkışmışız. zın bari" diyecegim, ama bir gül bir tuzlama. Damardan olsun... öğreneceksin" der miyim, demez miyim diye düşünürken büme dalgası daha alıyor beni. OySonra ne olmuş. Geldi. Kaşık kaşık sarmısağı tün bu yolculuğu taçlandıran le ya, adam tutup "Doğrusu ne basıp çalakaşık yumuldum. Hiiiç, ne olacak, benim bir "carrosserie koleksiyonum" ol bey, söyle de yazdıralım" dese (Şimdi iki gün boyunca sü kartviziti okudum: yanıt ne? "Kardeş, carrosserie reklı diş fırçalamak, karanfil yutmuş. "Dedikleri kadar varmış. Çordiyeceksin" desem herif benim mak, maydonoz çiğnemek, süt banız çok güzel. Her şey kıvaHani kamyon kasalarının arle dalga geçmeye başlayacak... yudumlamak, nane şekeri em mında..." kasına kasayı yapan firma bir mek gerek. Belki eve varıncaya tanıtım levhası çakıyor, orada Pes ettim... Hiçbir Türkçe hatası yok deda inciler saçıyor ya; daha araBenim başka derdim ve Türk kadar sarmısak kokusunu bir ğil mi? ba vapurunun içindeyken üç çenin başkasorunu kalmamış gi mıktar bastırırım...) Biliyorum yok. Esas olay imkamyondan üç "carrosserie" in bi kamyon "kasalan"r\a hiçbiri Çorbası pek güzel, sarmısazada: cisi derleyiverdim. ötekini tutmayan levhalar çakıl ğı keskin, ama yine de tuhaf bir "Karserci Mevlut Usta." "Karisörü... Karusori... Karu ması üstüne derin felsefi düşün işkembeci. Gelmiş geçmiş büDemek kamyon kasalarının celeri terk ettim. tün müşterilerinden kartvizit alserci..." Türkçedeki doğru karşılığı karmışlar; kimilerine kartvizitlerinin ser'miş. Yol uzun, kamyon trafiği yoYapayalnızım ya... ğun. Yalnız Yalovalznik arasınNihayet öğrendim. Bugün kimselerle buluşma üstüne "izlenimlerini" yazdır Yol Notlan Niyetine... hikmet.cetinkayawicumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 İçişleri Bakanlığı Nevruz'a müfettiş incelemesi MERSİN / İSTANBUL (Cumhuriyet) Nevruz kutlamalarına izin verilmeyen Mersin'de çıkan olaylarda iki kişinin ölmesinin ardından tçişleri Bakanlığı'nca 3 müfettiş görevlendirildi. Mersin'de iki kişinin yaşamını yitirdiği olayları araştırmak için iki mülkiye, bir polis başmüfettişi görevlendirildi. İçişleri Bakanı Rüştü Kâzını Yücelen de Istanbul Bakırköy Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde Çocuklan Suçtan ve Suçlulardan Koruma Vakfı'nca düzenlenen panelde gazetecilerin Mersin 'de çıkan olaylarla ilgili sorulannı yanıtladı. Ölenlerden birinin panzerle duvar arasında kaldığını, diğerinin ise ne sebeple öldüğünün belli olmadığını, çünkü kendisine verilen ilk rau porlarda şahısta hiçbir darp izinin olmadığının" belirtildiğini söyleyen Yücelen, "Müfettiş heyetinin raponı geldikten sonra detaylı bir değeriendiıme yapacağım" dedi.