Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SîUBAr 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA
J. U 1 \ kultur(g cumhuriyet.com.tr
Aslı Erdoğan 'ın İş Bankası Yayınlan'ndan çıkacak yeni öykü kitabı baharda okuyucuyla buluşacak
Edebiyatın derin sulanndaOILEMALTUISOK
Kırmıa Pelerinli Kent', 'Mudzevi Man-
dain'. Kabuk Adanı" kıtaplanyla kendi-
ne5zgü ve farklı diliyle dikkat çeken As-
h Irdoğan. son olarak 'Tahta Kuşlar' öy-
kiui ıle de 'Deutscbe VV'eDe' ödülünü al-
ımtı. Da yeni öykü kitabı, tş Bankası Ya-
yııian'ndan çıkacak olan Erdoğan. insa-
nı arihin değil, nıitlerin yarattığına inanı-
yoı Bu yüzden de mitlerle çalışıyor ve
keıdine özgü dili 'okurla konuşabiliyor-
san eğer. onun da en çıplak, yalnız, tarih-
sizolduğu karanlık noktasında buluşuyo-
nxz demektir' sözleriyle tanımlıyor.
-Edebiyat TrenL Ermenistan Edebiyat-
çıla- BuluşmasL edebiyat seminerterL. Sa-
dece yazarak değil, edebiyaün içinde yer
alarak edebiyaün sorunlanyla da UgUeni-
yorsunuz.
ASLI ERDOĞAN -'Ben yazdım, oktu!'
deyıp geçemeyışımizin nedeni edebiyatın
bir kurum oluşu. Yayıncısı, eleştirmeni,
tarihi.hattaartıkpazarlayıcısı ile... Buku-
rumsallıkla banşık olalım olmayalım, o-
nur nasıl işlediğini, yeniyi, farklıyı, azın-
hğı nasıl dışlayıp içerdiğini anlamak du-
ruraundayız. Benim için bugiinlerde ya-
şamsal önem kazanan sorunlarla yüzleş-
mem gerektığini düşünüyorum, ki edebi-
yatın yazının-kendisiyle büyülenmeyi
sürdürebileyim.
Türkiye'de yazarlar yazdıklanyla değil,
imajlanyla var ediliyor ya da yok sayılı-
yorlar. Edebıyat ıncelemelerinin sayısına
bir bakın ya da edebiyatın medyada işle-
niş tarzına, yazarın pazarlanması veya ye-
rindibine batınlmasıyla beslenen iktidar
odaklanna, kendileri dışuıda kimseyi gör-
meyen, çıkar ilişkileri yumağı cemaatle-
re bakın, artık neredeyse edebiyattan hiç
söz etmediğimiz ortaya çıkıyor. En acısı,
bu eleştirileri rahatça sıralayanlann, ben
dahil, eleştirdiğimiz yapınm bir parçası
olduğumuzu bir türlü göremeyişimiz.
Trajediyi görûnûr kümak
- Bir gazetede köşe yazarhgı yaparken
edebiyatçı olarak cezaevierindeki yazarlar,
ölüm onıçlan üzerine yazılar da yazdınız.
Bir yazar ne kadar yaşamın içinde ya da
tûm bunlar bir yazan ne kadar ilgilendi-
riyor bizim ülkemizde?
ERDOĞAN - Bir edebiyatçı olarak yaz-
dım cezaevlerini, işkenceleri... Bireylerin
hikâyelerini yazdım. Gözûmüzün çoktan
alıştığı karanlığı, karanlığın tam içinden
anlatmaya, çoğaldıkça görünmezleşen
trajedıyı görünür kılmaya çalıştım. Aldı-
ğun tepkilerden, ödediğim bedellerden
sonra, tek umabileceğim, yazılanmın bi-
rilerine dokunabilmiş, birilerinin elinden
tutabılmış olması.
Yazarlanmızın-aydınlanmızın tutumu,
'kayıtsızluV denemeyecek çapraşıklıkta.
Aydın kimliğimizin 'sınınn' ötesine bak-
mama üzerine örgütlendiğini düşünüyo-
rum. Yanıbaşındaki yazan okumamak da
yan hücredeki çığlığı duymamak da aynı
kapalı. kırgın, kısıth bakışın semptomla-
n.
Bence, bir edebiyatçı ahlaki önder ol-
mak zorunda değil. Bir katil de iyi bir ro-
man yazabilir, roman ayn kıstaslarla de-
ğerlendirilır. Ama bir okur, bir ınsan ola-
rak yazarlardan da sahicilik beklemek be-
nım haklam. Bana acıdan söz eden biri-
nin kendı hayatında beş paralık bir firsat-
çı olduğunu duyarsam hayal kınklığına
uğranm. Derinlemesine bakarsak - Kır-
' debiyat incelemelerinin
sayısına bir bakın ya da edebiyatın
medyada işleniş tarzına, yazann
pazarlanması veya yerin dibine
batınlmasıyla beslenen iktidar
odaklanna, kendileri dışmda
kimseyi görmeyen, çıkar ilişkileri
yumağı cemaatlere bakın, artık
neredeyse edebiyattan hiç söz
etmediğimiz ortaya çıkıyor.
mızı Pelerinli Kent'te sorguladığım buy-
du- yazardan iç dünyasına kapanmayı ta-
lep eden yazı, dış dünyanın şiddetiyle na-
sıl baş edebilir? Ama, yanıbaşındaki ölü-
me gözlerini çevirmeyen biri, kendi içine
hangi derinlikte bakabilir?
- Edebiyat kurumunun zayrfladığı, ede-
biyat dergüerinin azakhğı bir dönemdeyiz.
Ama bir yandan da birçok genç yazar,
farkb tanıüm, reklanı pakederi edebiyat
üzerine spekülatif tarüşmalar var~
ERDOĞAN - Yazarlann yazdıklanyla
değil, imajlanyla konumlandınldığı bir
ortamda. bu konumu yetenekten çok iliş-
kilerin belirlediği, adil olmayı aklının
ucundan bile geçirmeyen bir sistemde,
yazı ile yazarüğın yollan hızla aynlıyor.
Çünkü yazmak, karşılıksız vermeyi bil-
mektir. Ciddiye alınmalan daha güç olan,
bu yüzden de onay almak, görülmek ıçin
daha çok çaba sarf etmek zorunda bırakı-
lanlar içinse, sözgelimi kadınlar, öldürü-
cü bir yapı. Ama hepimiz, okuru, yazan,
referanslanmızı kaybettiğimiz bir alaca-
karanlıktayız. Kaostan iyi yazı çıkar, çı-
kıyor da... Kadri bilinecek mi, bilmiyo-
rum.
Ortak tema: Kapatüma ve şiddet
- Tahta Kuşlar'ın da yer alacağı bir öy-
kü kitabınızın çıkacağmı biliyoruz. Bunun
dışmda üzerinde çahşüğuuz başka bir ki-
tapvarmı?
ERDOĞAN - -Kırmızı Pelerinli
Kent'ten sonra bir suskunluk dönemine
gırdim. Bunun bir nedem. romanda bir
durağa, iç dünyayla dış gerçeklik, ölüm-
le hayat bağlamında yazıyı sorgulayabi-
leceğim sınınma dayanmam... Orpheus
mitiyle uğraşırken korkanm kendi sazımı
kırdım. Şu an bir yol aynmmdayım. Ba-
harda yayımlanacak kıtap, hem bu sınınn
ötesine geçmeye çalışan, sessizliğe çok
yakın yazılardan (rehberim Blanchot di-
yebilirim), hem de Tahta Kuşlar ve ben-
zeri 'klasik' öykülerden oluşacak. Kapa-
tıhna ve şiddet bu öykülerin ortak tema-
sı, ama şiddetin kendisine değil, yansı-
masına bakacağım.
Bir de yaklaşıkbeş yıldır uğraştığım bir
kitap var elimde. Metaforik dille kavram-
salı yan yana getirmeye çalıştığım, zıtla-
nn karşılaşmasından doğan, sözcüklerin
kılıç gibi kullanıldığı, 'hakikatm' bir sa-
vaş alam gibi görüldüğü üç uzun öykü:
Cangıl. delilik, Kızılderili ayinleri, kuk-
lalar, diktatör ve devTİmciler. kuantum fi-
zıği... Kısacası cehennem... Tahta Kuş-
lar'dan farklı olarak, bedensel değil de zi-
hinsel bir cehennem. Ve cehennemi taşı-
ma yollan...
- Sizin daha dışarda kaldığmız kitaplar
olacak diyebilir miyiz? 'Kırmıa Pelerinli
Kent'tekigibi anlancmm yazann kendisiy-
le bütünleştigi bir tarzuı yerine...
ERDOĞAN -' Kırmızı Pelerinli Kent',
anlatıcıyı, hem yarattığı karakterle, hem
de yazarla bütünleştirerek edebiyatın
maskelerine işaret ediyordu. Parçalan-
mış bir 'ben'in içine dış dünyanm yutul-
ması çabasına... Şimdi, 'Tahta Kuşlar'
tarzı öykülerle aynı maskeyi -her şeyi
bilen, kendini silmiş, objektif, tannsal
yazar maskesi- yeniden takıyorum. As-
lında benim sevdiğim edebiyat, bu
'ben'in altını oyan, yani yazmın sallan-
dığı boşluğa işaret eden edebiyat. Ama
o çok bel bağladığımız "hakikat", baş-
ka türlü de sarsılabılir belkı!
YENt KTTAP BAHARA - Erdoğan'ın baharda çıkacak öykü kitabı, ses-
sizliğe yakın yazılardan ve klasik öykülerden oluşacak.
10. Asya Bienali'nde
çağdaş Türk sanatçılan
FERHATÖZGÜR
Bangladeş'in başkenti
Dakka'da 9 Ocak-10 Şubat
2002 tarihleri arasında dü-
zenlenen 10. Uluslararası
Asya Bienaü'ne bu yıl ülke-
mizde güncel sanat alanın-
da farklı eğilimlerde çalışan
sanatçılarunızdan Canan
Beykal, Şeyda Cesur, Ayşe-
güî tzer Drahşan, T. Mefih
Görgün, Gülçin Aksoy, Fer-
hat Ozgür ve Neriman Po-
lat katıldı. Bu sanatçılann
kinıileri gerek Istan-
bul, Kahire, Tiran,
Sao Paulo gibi ulus-
lararası bienallere,
gerekse Türkiye'de-
ki çeşitli güncel sa-
nat etkinliklerine de
katılmış. 10. Asya
Bienali'nin Türkiye
küratörlüğünü de T.
Melih Görgün üstleniyor.
Coğrafik açıdan dünya-
nın en sorunlu bölgesi olan
Asya kıtası yeni binyüa yi-
ne savaşın onaylandığı, şid-
det söylemleri yüzünden ta-
rihi geçmişindeki gibi bü-
yük göçlerin, yer değiştir-
melerin yaşandığı bir yer
olarak giriyor. Sıcak çatış-
malarla çevrildiği böyle bir
anda, Bangladeş sanat adı-
na büyük bir eylem gerçek-
leştirerek kökeni ne olursa
olsun bireylerin birükte ola-
bileceğini ve insan ohnanın
erdemlerinin şiddet olmak-
sızm tartışabileceğini gös-
teriyor. Türk sanatçılan bi-
enalde bu bağlamda, deği-
şim, yeniden konumlandır-
ma, yeni anlamlar ve olu-
şum, yolculuk hikâyeleri,
birey olarak tavır bebrleme,
kent yaşammın sorgulan-
ması ve farkh dinler arasın-
daki ilişkinin sosyal yaşam
bağlamındaki geçişliüğinin
üzerine eğiliyorlar.
• Türkiye küratörlüğünü T. Melih
Görgün'ün üstlendiği bienalde
Türk sanatçılar, değişim, yeniden
konumlandırma, yeni anlamlar ve
oluşum gibi konular üzerine
eğiliyorlar.
Canan Beykal, "Sözeük-
lü AsemMaj" adh çalışma-
smda a
assemblage"nı bü-
tünlüğünü sağlayan harfler-
den ve hecelerden yola çı-
karak bulduğu yeni sözcük-
leri listehyor.
T. Melih Görgün araba si-
leceklerinin yanşıyla anlat-
tığı "on my way* adlı vide-
osunda, geçme hırsını ve
karşı konulmaz bir yanşma
tutkusunu ortaya koyarken,
Ferhat Özgür fotoğraflann-
da farklı coğrafyalardaki ai-
diyetlerin ve kimlik farklı-
lıklannın anlamsızlıklanna
eğilerek insan ohnanın er-
demini sorguluyor.
Şeyda Cesur videosunda
kent-modern çağ insanı ola-
rak dilini ortaya koyarken
makineyi yüzleşme aracı
olarak bireyleştiriyor ve
kendi görüntüsünden gün-
celer oluşturuyor. Neriman
Polat kent yaşamına karşıt
bir ortamı tespit ettiği, din-
gin bir atmosferdeki oda içi
fotoğrafinda dağınık bir ya-
tak ve pencereden
süzülen gün ışığı
vasıtasıyla aydınhk
ve karanlığı vurgu-
luyor.
"Şiddetin ahlaki
yokrur" tannnım
destekleyen insan-
lann Afganistan'da
öldürdüğü gazetecilere it-
haf ettiği ve bir ikon biçim-
selliğini andıran yapıhnda
bu sorunun cevabuıı arayan
Ayşegül Izer, insan olarak
kütsalhğımızı da hatırlatır-
ken Gülçin Aksoy'un vide-
osunda, egemenler ve hiz-
met edenler yerlerini ah-
yorlar ve sınıflararası oyun-
daki rollerde olabilecek de-
ğişüdikler ahlak kavramı-
nnı geri çekihnesine ve
kavgamn başlamasuıa ne-
den oluyor.
A.GORZ, R. LOURAU, E.V WELLDON,A. NEHAMAS, U. BRÖCKLİNG
Aynnü'dan yeni çıkanlar
Kültür Servisi - Andre Gorz'un "Yaşadığnmz
Sefalef, Rene Lourau'nun 'Bflmçalnnda De\lef,
Estela V. VVeüdon'un 'Anne: Melek mi, Yosma
mı?', Isabel Fonseca'nm 'Beni Ayakta Gömün',
Alesander Nehamas'ın 'Yaşama Sanaü Felsefesi'
ve UMch Bröckling'in 'DisipUn'adlı kitaplan
Aynntı Yavınlannın yenileri arasmda yer alıyor.
Andre Gorz, 'Yaşadığumz Sefalef adlı kitabmda,
okuyuculanna gündelik kâbuslardan çıkış
kapılannı gösterirken
kölesı olduğumuz 'çahşma
hayaü'ndan kurtulmanın
yollanmn altım çiziyor.
Aynntı Yayınevi'nden
çıkan bir diğer kitap
Rene Lourau'nun
'Biünçalünda Devlet'
adlı kitabı. Devletin
küreselleşmesini, sol ve
devlet karşıtı bir
noktadan değerlendiren
Lourau, günümüz dünyasmı aydmlatan
kehanetler ileri sürüyor.
Estela V Welldon'un 'Anne: Melek mi, Yosma
mı?' adh kitabı ise anneliğin idealleştirihnesini
ve alçaltılmasını konu alıyor. Isabel Fonseca da
kitabmda. Doğu Avrupa ülkelerinde karşılaştığı,
ezeli 'günah keçileri' ve 'yeryüzünün en boyun
eğmez halla' diye adlandırdığı Çingenelerin
kapalı dünyasının kapılanm aralıyor. 'Beni
Ayakta Gömün', göçebe yaşam tarzmı artık
büyük ölçüde terk etmiş olan Çingene halkmm
çalkantılı değişim sürecini seyahatname
kurgusuyla anlatıyor.
Montaigne, Nietzsche, Kierkegaard ve Foucault
gibi düşünürlerin sunduğu farklı Sokrates
portrelerinin yer aldığı 'Yaşama Sanaü Felsefesi1
okuyucusunun hayat,
edebiyat ve felsefe
hakkında düşünmesini
sağlıyor. Alexander
Nehamas kitabmda,
Sokrates'i
reddedebileceğimiz gibi.
tüm zorluklan ve
tehlikeleriyle onun
hayatma benzer bir
yaşam sürebileceğimizin
de altını çiziyor.
UMch Bröckling'in 'Disipfin' adlı kitabı ise aile,
okul, hapishane gibi disipline edici kurumlardan
biri olan orduyu, Ahnanya çerçevesinde
inceliyor. Kitap, erkekleri askere dönüştürmek
için hangi yöntemlerin kullamldığmı, bir askerin
emir alınca başka askerleri hatta sivüleri
öldürecek duruma nasıl getirildiğini anlatıyor.
Genç kalemler Cumhuriyet'te,
KORKU
Karanlıkta kıvılcım çaktı
Iri bir çift göz
Korkuyla çevresine baktı
Kendini yere atsa
Faydası olur muydu acaba.
Derken
Biliyordu
Ölmesi için henüz zaman çok erken
Neredeyse yüreği duracaktı
Tekrar kıvılcımın çatığı yöne baktı.
Ölüm kusan makineler
Arkalannda kocaman paraşütleriyle
Art arda yardım paketleri bıraktı.
Bu ne perhiz
Bu ne lahana turşusu dese
Sesini duyurabilir miydi?1
Ah bir duyurabilse...
MAHMUT EROĞLU
İNSANCIL
bakışlarından duyumsadıklanm
en zor iklimlerdeki
kardelen cesareti
düze çıkıyorum/yıllann en sinik boşluklanndan
sevgide takıntısız
Bakışlanndan duyumsadıklanm
kendine tutsak yüreği
ve yabanıl
duvar örücülere inat
aşkın kelebek hali
gözyaşıma dokunuyorsun ilk günden
ılık bir eylül serinliği elin
insancıl
taştı taşacak/kıyılanma
çok sevilmenin onuru
FATMA BABUŞÇU
• DRAGAN Babic'in 'Son
Sürgün' adlı romanı TCK'nin
426. maddesine dayandınlarak
'halkın ar ve hayâ duygulanm
rencide ettiği' gerekçesijie
toplaüldı. Kitabuı ilk basunı 1999
yıhnda, ikinci basımı Aynnb
Yaymlan'nm yeni başladığı
'Yeralti Edebiyaü Dizisi'nde 2001
>ıhnda yapılnuşrı.
• .ANTONIO
Cosentino'nun
'Ay Bahçesi -
Lunapark'
başlıklı sergisi,
8 - 28 Şubat
tarihleri
arasında İş
Sanat
Parmakkapı
Galerisi'nde
yer alacak.
Cosentino,
sergisinde 21. yüzyıldan kent
manzaralan eşliğinde kentleşme,
çocukluğun yitirilen 'oyun
bahçeleri' ve yahıızlaşmayı konu
alan yapıtlanm sunuyor. (0 212
244 20 21)
• AVRUPA'nın sayılı radvolan
arasmda yer alan ve Almanya'nın
en büyük radyosu olan WDR, bu
hafta boyunca Teoman'ın
şarkılarma yer verecek. Hafta
boyunca Teoman'ın şarkılan
VVDR'de çahmrken sanatçuıuı
yaşam hikâyesi, müziği. özel
hayaü ile ilgili bilgiler verilecek.
• AYKIRISANAT 2. Şiir
Yanşması başvurulan başladı.
Yanşmaya katıhnak isteyenler
hiçbir yerde yayımlanmamış en
çok üç şiir, kısa özgeçmiş, telefon
varsa faks ve açık adresleriyle bir
adet vesikaldc fotoğraflanm 1
Kasmı - 15 Nisan tarihleri
arasmda Aykmsanat 2 Şiir
Yanşması PK 1048 Gar/Adana
adresine başvurabilirler. Yanşma
sonuçlan mayıs ayı içinde
açıklanacak ve ödüller derginin
10. yıl kutlama etkinlıklerinde
verilecek.
• BİR Kültür Sanat
MerkezTnde 1 Şubat'ta başlayan
Erdoğan Zünırütoğlu sergisi, 1
Mart'a kadar devam edecek.
Sergi, pazar hariç her gün 11.00 -
1830 arasmda gezilebilir. (0 212
291 28 71)
• TEMORE Sanat Galerisi'nde
2 Şubat'ta başlayan Canan Keleş,
Oya Toprakseven ve Şule
Koçak'mresim sergisi, 15
Şubat'a kadar devam edecek. (0
532 326 30 84)
• GOETHE Enstitüsü'nde yann
saat 19.00'da Doris Dörrie'nin
yönettiği 'Ben Güzel mi\im?' adh
film gösterilecek. Iris Berben,
Senta Berger, Joachim KroL,
Franka Potente, Otto Sander,
Maria Schrader'in rol aldığı
fihnde, kahplannı kumak isteyen,
birbüieriyle karşılaşan ve tekrar
birbirlerini kaybeden, özlemleri
olan, mutluluk ve hayal
kmkhkları yaşayan insanlann
etrafinda gelişen mizahi olaylar
anlanhyor.
(0 212 24920 09)
•EHMEDE Xani tarafindan
kaleme alınan ve 1992 yılında
yönetmen Ümit Elçi tarafindan
sinemaya aktanlan 'Mem u Zin'
yeniden gösterime giriyor. 1992
yılında gösterimden kaldınlan
'Mem u Zin' filmi tüm
Türkiye'de yeniden
sinemaseverlerin karşısına
çıkıyor Imkânsız aşk öyküsü
olan "Mem u Zin"in Mazlum
Çimen tarafindan yapılan fihn
müzikleri de büyük beğeni
toplamıştı. Mart ayının ilk
haftasından itibaren vizyona
girecek olan 'Mem u Zin'
Türkiye'de çekilen ilk Kürtçe
film olma özelliğine de sahip.
• SUNDANCE Film
Fesrivali'nde büyük başarı elde
eden Yeşim Ustaoğlu,
Rotterdam Film Festivali ve
Berlin Film Fesrivali'nin
ortaklaşa düzenlediği
'Rotterdam-Berlinale
Ekspress' adlı etkinlikte
tanıtmak üzere 'Bulutları
Beklerken' adlı yeni projesini
Berlin'e götürüyor.