Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 2002 SALI
12 JVU.L/J. LJ.K kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
DostlarTiyatrosu 'medya'daDostlar Tiyatrosu'nun bu yıl sun-
duğu "Yanşma" adlı oyun, tiyatroya
pek yüz \ enneyen medyanın beklen-
medık biçımde ilgisini çekti. Bunun
nedeni, "medya" olayıru irdelemesi ve
"medyatik* sayılabilecek sanatçılann
oyunda rol alması mıydı? Üç yıl ön-
ce Haldun Dormen Tiyatrosu'nda sah-
nelenen "Popcorn", derinlikli birmed-
ya eleştinsı içermesıne, üstelik de
"Yanşma" oyununun "kahraman"ı
olarak bugün "medya''' gündeminin
başköşesıne oturan ŞebnemÖzmaTın
yine "ççlak" bir rol oynuyor olma-
sına karşın böylesine ilgi görmemiş-
ti.
"Yanşına"nın "olay" olması, oyu-
nun Dostlar Tiyatrosu'nda sahnelen-
mesindenkaynaklanıyorolmalı. Yıl-
lardır "topJumcu" çizgisini sürdür-
mekte özen göstermiş bir topluluğun
bulvar komedısı sahnelemesi yadırga-
rayor.
Tüm biçemterln oyuncusu
Yerleşik Dostlar Tiyatrosu seyirci-
si ve Gencohayranlan,"Yanşma" gi-
bi, herkesin kolayca algılayabileceği
ve gülebileceği bir oyunu, Türltiye'nin
gündemindekı "medya eteşttnsTne
yönelse de, topluluk için "hafîf' bu-
luyor.
Öte yandan. medyadan tepJd geli-
yor. Genco Erkal sanki "firsatçı" ol-
makla suçlanıyor. Hem "medyatik" ki-
şileri (televizyonda sunuculuk ve dı-
zi oyunculuğu yapan 25ya Kürküt ile
manken-dizı oyuncusu Şebnem Özı-
nal) sahneye çıkanp "müşterikazan-
ma" cabasına girmenın, hem de "med-
ya eteştirisi" yapma iddıasında olma-
nın bir çelişki olduğu vurgulanıyor.
I959'dan bu yana Genco Erkal'ın
tiyatrodaki en aşağı 70 ayn yorumu-
nu izlemiş olmalıyım. Oynadığı rol-
lerin çeşitlıliği şaşırtıcıdır. Shakespe-
are'den HakhınTaner'e, Ionesco'dan
Aziz Nesin'e, Brecht'ten Orhan Ase-
na'ya uzanan onlarca yerli ve yaban-
cı oyun yazannın ürünJerinı yorum-
larken kılıktan kılığa girmiş, gerek
dramatık gerekse epik oyunculuğun
gerektirdiği yaklaşımlariçinde, komik
tiplemeden komedi karakter oyuncu-
luğuna, bulvar tiyatrosu komedyen-
liğinden trajedi oyunculuğuna, doğal-
a oyunculuğa dek tüm biçemlerde
kendini sınamış ve pişirmiştir. Sahne-
deki ya da senfoni orkestrası eşliğin-
deki tek kişilik dramatik sunumlan da
cabası. Erkal'ın yapımcı, yönetmen ve
oyuncu olarak kimliğini oluşturan, bu
zengınlık ve çeşitliliktir.
Geçen yıl "oyunculuğun keyfini çı-
kannak içjn" demir leblebi "Oyun-
cu" oyununu seçen Erkal, bu yıl se-
yirciyle daha kolay buluşan "Yanpna"
oyununda karar kılmıştır. Neden mi?
Her gün karşısında en az iki saat ça-
kılı kaldığımız televizyonun "sanal"
oluşunun önemli bir çekicilık taşıdı-
ğı yadsınmaz bir gerçek. Kimimiz
"sanal" olanı "gerçek" sanmayı seçe-
rek kimimiz de "sanalhk"ta hangi uç
noktaya ulaşılacağını merakederek ba-
kıyoruz kimı izJencelere. "Sanaflık"
karşısında şu ya da bu biçunde kafa
buluyoruz. "Yanşma" oyunu böyle-
ce başlıca ilgi ve bilgi alanlanmız-
dan binyle buluşturuyor bizi.
cerçek ve sanal Iç Içe
LaurentBaffîe'nin oyunu derinliği
olmayan, yalınkat bir sahne metni, bu
doğru. Espnleri yeterince "zeki" de-
ğil, taşlama dozu da zayıf. (Keşke
Türk televizyon âlemini taşlayan yer-
li biryapıt olsaydı Erkal'ın elinde.) An-
cak, Fransız yazarın, "seks-dalavere-
kültür" izleklerinde biçimlenen oyu-
nu birtelevizyon yanşmaprogramı çer-
çevesı içine yerleştirirken "kamera
arkası"nı (gerçeği), "kamera önü"
(sanal olan) ile iç içe yansıtmada te-
atral açıdan görsel/işitsel düzeyde bir
*çarpKilık''yaka]adığ] da gerçek. Ti-
yatrodaki canlı seyirci, sahnede hem
sanalhğın gensindeki gerçeği izle-
mekte, hem de sahnede oluşturulan sa-
nallığa katılarak (stüdyo şefince ve-
UTÂNDIRMAYACAK BtR YAPEVl-'Yanşma' nm temd özeiiği, sahnedeyerafcuı her olgunun gerektiği bicimde var edflmiş
ohnasL Bafifie'nin oyunu, Dostlar Tîyatrosu için brçihnis kaftan obnasa da, Dostlar ı utandırmayacak bir çahşma.
rilen direktifler doğrultusunda, "ya-
nşma"nın kritik noktalannda canlı
tepki veren seyirci rolü oynayarak)
kendini bile isteye gülünçleştirmek-
te ve çok eğlenmekte.
Yönetmen Genco Erkal, bu çarpı-
cüığı sahneye taşırken televizyon stüd-
yolannınkini aratmayacak bir gör-
sel/işitsel kusursuzluğa ulaşmış. (Sah-
ne tasanmında Duygu Sağıroğhı im-
zası var.) Oyunun Dostlar Tıyatro-
su'nun sürekli seyircisi olmayanlar
taraftndan tutulmasıntn başlıca ne-
deni kanımca budur.
Oyunda yer alan "kültür yanş-
ma"sının reyringini yükseltmek için
bütün sorulan bilecek bir seks bom-
bası gerekmektedir. Genco Erkal, ri-
yatroda on yıllık deneyimi olan Şeb-
nem Özinal'ı seçmiştir. Özinai, oyun
gereği "hafîfineşrep" kadını canlan-
dınrken de, "sahte" yanşmacıyı oy-
narken de dozunda yorumlar sunuyor.
Özinal'ı riyatroda dört farklı rolde iz-
ledim. Disiplinli, rolün gerektirdiği-
nin dışına çıkmayan, yer dolduran bir
oyuncu. îstanbul Üniversitesi De\ let
Konservaruvan mezunu Ziya Kiir-
küt'ü ise sunuculuk ya da dizi oyun-
culuğuna başlamadığı yıllarda tiyat-
ro sanatçısı olarak tanıdık önce.
Cerektlğl gibl oynamak
Parlak görünüşlü, şaşkın sunucuda
keyifli, renkli ama denerimli bir yo-
rum sunuyor. Stüdyo Şefi'ni oyna-
yan Erdem Akakçe, Bilkent Tiyatro
Bölümü mezunu genç bir sanatçı.
Oyunun komedi tadmı arttıran yoru-
mu, seyirciyle keyifli bir iletişün içi-
ne girmesini sağlıyor. Dostlar Tiyat-
rosu'na büyük emeği geçmiş olan
Zejnep Irgatise hep birinci olup rey-
ting düşürdüğü için yanşmada saf dı-
şı edilmeye çalışılan yaşlı kadında
gözünüzü ayıramayacağınız şirinlik-
te bir komedi oyunculuğu sunuyor.
Oyunun motoru yapımcıyı o>Tia-
yan, Genco Erkal. Bugüne dekpekçok
sevünsiz insanı canlandırdı. Ancak
bu kez "yapımcı" karakteri karşısın-
daki eleştirel tavnnı. seyirciye "sem-
patik" gelebilecek hiçbir oyunculuk
tuzağına düşmeden belirliyor.
Tüm kişisel özellikleriyle iğrenç
bir zampara-dalavereciyi, Türklere
özgü maço tavnnın sevımsizüğini de
katarak kendi oyunculuğunun büyü-
süne hıç kapılmadan canlandjnyor.
Çünkü oyun bunu gerektiriyor. Sonuç
olarak, "Yanşma" yapımırun temel
özelliği, sahnede yer alan her olgunun
gerektiği için ve gerektıği biçimde
var edilmiş obnası. Tüm sanatçılar
sahnede bu nedenle var.
Baffie'nin oyunu Dostlar Tiyatro-
su için biçilmiş kaftan olmayabilir.
Ama yapım düzeyı Dostlar'ı utandır-
mayacak bir çahşma çıkmışur orta-
ya. Bu nedenle seyircisiyle buluş-
muştur.
ÎSTANBUL ŞEHİRTÎYATROLARI
Çocuklar
tiyatroya
Kültür Smia-Hazır
sömestr tariline birkaç
gün kalmışken minik
tiyatro izleyicilerine
birkaç öneri de bizden.
îstanbul Büyükşehir
Belediyesi Şehir Tiyat-
roJan'nda bu ay çocuk-
lar için yedi oyun var.
Cengiz Özek'in yazıp
yönettiği 'Çöp Canava-
n' denizleri temizle-
mekten sorumlu bir ba-
hğm çok çöp yemesi ve
giderek canavarlaşma-
sını anlatan bir gölge
oyunu. Aynıyaş grubuna
yönelik bir diğer oyun
olan Erhan Özçeük'ın
yazdığı *Kedi ile Parya-
ço'da ise eski bir tiyatro
sahnesinde karşılaşan
kedi ilepalyaçonun sürp-
rizlerle dolu öyküsü an-
latılıyor. Ümranloceoğ-
lu'nun yazdığı. Eftal
Gülbudak ın sahneye
koyduğu 'Düşler Sirld
Başüyor' adlı oyunda,
renİdi sirk yaşamı anla-
ölırken 'oyun' ve 'eğlen-
me' kavramlan ön plana
çıkanlıp sevgi, dostluk,
öğrenme, paylaşma ve
yardımlaşmanın önemi
vurgulanıyor. NesrinGi-
ray ve Cengiz Özek'in
yazdığı, Cengiz Özek'in
İstanbul Şehir
Tryatrolan'nda
bu ay, farkb yaş
gruplanna
yönelik yedi
çocukoyunu
sahneteni>or.
OyunJar
cumartesi ve
pazar günleri
Anadolu ve
Avnıpa
yakaandaid
tümŞehir
Tryatrosu
sahnekrüıde.
yönettiği 'BenimKüçük
Yıldızun' adlı oyunda,
güzel bir gecede yıldız
kayması, yıldızın büyü-
süne kapdan küçük bir
tazın onu bulmaya ça-
hşması anlatüıyor.
Nurfaan Karadağ'ın
yazdığı, Mustafa As-
fam'ın yönettiği 'Tetnbd
Memiş'/TembeDikiûç-
bir değer yaratmaz, gü-
zdflder ancakemcküru-
nü otabilir' iletisini içe-
ren geleneksel Türk ti-
yatrosundan yola çıküa-
rakKdoğianmasaUarm-
dan derlenen bir oyun.
W A.Mozart'tan Seden
Edgü'nün uyarladığı,
Can Doğm 'ın yönettiği
'Sihirö Flüt' adlı oyun,
se\'ginin gücünü vurgu-
luyor. Tom Stainer'ın
yazdığı, Alev Yamaç
C'nin Türkçeleştirdiği,
Burteçin Zoga'nın sah-
neye koyduğu 'Haydi
Mars'aGideiim'başuk-
lı oyunda ise egitim gi-
derîennın kısıtlanması
sonucu kapatılmak üze-
re olan bir lisede, öğren-
cilerin okul müdürünün
önderliğinde okulu kur-
tanna çabalan anlatıh-
yor. Oyunlan cumartesi
11.00, pazar 14.00'te.
DOĞU İLE BATIARASEVDA- Özakman, Doğu-Baü arasında yaşanan
ruhaf iKşkiler içinde toplumun farkh kesimJerinden iki insanın aşkinı anla-
ürken, sürekli bir 'oyun
1
izlediğimizin alö çizUhor. Onlarla birtikte düşü-
nüyoruz bu oyunlan, oyun sandıklannuzL^tzmit Şehir Tivatrosu oyuncu
kadrosunun hemen tümünün rol aldığı oyun, Türk tiyatrosunun en çok
sahnelenen oyunlan arasında.
Izmit Şehir Tiyatrolan bu kez bir Yücel Erten rejisiyle izleyici karşısında
Bitmez bu oyunlar bitmez!
MELTEMKERRAR
Türkiye'nin dördüncü, Anadolu'nun ise
ilk ödenekli tiyatrosu olarak 1997 yılında
kurulan îzmit Şehir Tiyatrosu, Istanbul'un
biraz ilerisinde devam ediyor tiyatroya,
oyunlara...
Geride bıraktığı beş yılda Aristophanes.
Shakespeare, Çehw, Koltes gibi dünya ti-
yatrosunun farklı seslerini izleyiciye ulaş-
tu^n nyatro, TurgutÖzakman dan Güngör
Dflmen'e, Bügesu Erenus'tan Perihan Mağ-
den'e, usta ısimlerle yeni sesleri bir araya
getiren bir yaklasımla baktı Türk ti-
yatrosuna da. Repertu\an çeşitlen-
diren geleneksel Türk tiyatrosunun
aynlmaz parçası, gölge ve kukla ti-
>'atrosu da bu çerçevede yer aldı. Bü-
tün bunlar ve daha fazlasının ar-
dmda, genç ve inançlı oyuncu kad-
rosuyla, genel sanat yönetmenin-
den çok başka bir çabayla çabşan
bir tiyatro adamı olarak karşuruza Işü Ka-
sapoğlu çıkıyor.
Tiyarromuzun ustalanndan Turgut Özak-
man'ın'BirŞehnazOyıın'ubukezlzmitSah-
nesi 'nde. 1997 'de Şakir Gürzûman rejisiy-
le sahnelenen 'Töre'nin arduıdan Izmit'teki
bu ikinci Özakman oyununu Yöcel Erten
sahneye koydu. Tiyatronun hemen hemen
tüm oyuncu kadrosunun rol aldığı oyunun
müzikleri Cem tdiz'e, koreografısi Salinıe
Sökmene. dekor-kostüm tasanmı ise Efter
Tunç'a ait.
1914'lü yıllar... Osmanlı'nın son günle-
rini yaşayan istanbul. Biraz hüzünlü, daha
çok belirsiz günler bunlar. Galata'da Madam
Surpik ve kızlanyla başı dertte zaptiye ami-
ri Recep Efendi'nin. Bu ahlaksız ev kapa-
tıknalı bir an önce! 'Temiz Osmanlı erkek-
leri'nin, en çok da sevgili kızını elleriyle ev-
lendireceği müstakbel damadı ve kâtibi pek
zarif Müştak Efendi'nin namusu söz konu-
su! Recep Efendi 'ye gelen emir böyle, o da
yapıyor görevini eksiksizce. Ama Osman-
lı erkeği namusuna pek düşkün değil. Pa-
rolalar, şifreler, basknılar... Bir kapanıyor,
bir açıhyor evin kapısı. Pek zarif Müştak
Aşıl Kasapoğlu 'nungenelsanatyönetmenliğinde
beşyılı geride bırakan îzmit Şehir Tiyatrosu, dünya
tiyatrosunun farklı seslerinin yanı sıra, Türk
tiyatrosunun usta isimlerini izleyiciyle buluşturuyor.
Efendi'yle, hiç 'hanım' olamamış evin en
güzeli Şehnaz'ınaşkını kapılar arasından
izliyoruz biz de.
Derken bir haber gehr zaptiye amirliğı-
ne: Alamanlar geliyor! Konukseverliğiyle
ün yapmış Türk milletinin en iyi şekilde ağır-
laması gerek Alaman dostlannı. Emir yine
büyük yerden: Tez açılsın Surpik'in evi!
Almanlar, Avusturyalılar.. Ev konuğuna
göre bir yasaklı, bir değil. Büyük küçük
oyunlar birbirine kanşır. Bağlaması âşık
Şehnaz'a düşer...
Özakman, Almanya'Avusturya ve Os-
manlı bağlamında Doğu-Batı arasında ya-
şanan tuhaf ilışkiler içinde toplumun fark-
lı kesimJerinden iki insanın aşkını anlatır-
ken sürekli bir 'oyun' izlediğimizin altı
çiziliyor. Onlarla birlikte düşünüyoruz bu
oyunlan, oyun sandıklanmızı... Özakman'ın
son sözü kulağımızda: 'Bitmez bu oyunlar!'
Ne sahnede. ne siyasette...
Erten, Izmıt Şehir Tiyatrosu'nun genç
oyunculanyla çalışırken beylik çözümler-
den ve şablonlardan kaçmayı ve farklı açılar-
dan bakmayı amaçlamış. "Oyunun içer-
diğini ya da önerdiginidüşündüğümüz kimi
cephelere özen göstermeye, onlan
sahnesel çözümlerle boyutlandır-
maya giriştik." Aynntılar üzerine
düşünürken uç noktalara uzanan bir
komedya atmosferinin, içtenliğim
ve samimiyetini yok etmemesi için
çaba gösterdiklerine de dikkat
çekiyor. Yönermenin, oyunda bir
başka duyarh olduğu nokta ise
'kadın'ın durumu.
'Bir Şehnaz Oyun' Erten'in Türkiye'de-
ki ilk Özakman rejisi, ama yazarla iİk bu-
luşmayı 1990 yıhnda Taşkent Yeş Guardia
Tiyatrosu'nda yaşamış Erten. Türkiye'de-
ki bu ilk Özakman denemesi suasında, bun-
ca yıl neden bir Özakman oyunu sahnelen-
mediğini sormuş kendı kendine: "Özak-
man öylesine se\ilen ve popüler bir yazar ki,
ödenekü-ödeneksiz büfün tiyarroianmız ve
\etenekli-yeteneksiz bütün yönermenleri-
miz tarafindan adeta kapışürvor. Bu kapış-
mada sıra bana gelmemiş anlaşılan" dıyor.
YAZIODASI
SELİM tLERİ
Kitapların İnsanlan
Bu büyük değişimin nasıl ve hangi tarihte
başladığını açık seçik çözemiyorum. Belki on yıl
once, belki daha fazla; bir yaz gecesi, Refik Halid'in
Nilgün romanını birdenbire hatırladığımda.
Bir yaz gecesi, tek başıma otururken. Kadifesi
eprimiş bir koltuktu. Birdenbire Nilgün geliraklınıza;
ama artık bu başka bir Nilgün, sizin okuduğunuz
romanı hem andıran, hem de çağrıştırmayan bir
Nilgün'dür.
Pencere açıktı: Gökyüzündeyıldızlar. Nezaman
yıldızlara baksam, hep hatırladığım gibi, Abdülhak
Sinasi'nın Boğaziçi Mehtaplan'ndakıyıldızlarıydı.
yleyken. Fahim Bey, Çamlıca'daki enişte, Fahim
Bey'in saatlere vurgun ve o kadar temiz yürekJİ kansı
Saffet Hanım çıkagelir.
Orada, bizden öylesine uzakta, o uzak, yalnız
yıldızlarda bütün yaşadıklarımız sanki yine
yaşanmaktadır. Kaybettiklerimiz. bize sevgi, şefkat
aşılamış akrabalanmız, eski hatıralar yine bizimle,
biz yaşayanlarla birlikte, şimdi çoktan geçip gitmiş
günlerimizı sonsuza dek yaşayacaklar...
Boğaziçi Mehtapları'nın bu bölümü, Abdülhak
Şinasi'nin yazdığı eşsız bir şiirdır. Gökyüzüne
bakarak, ben de, "Yeryüzünün yabancı olduğu
yer..." demiştim. Gökyüzü, yıldızlar mıydı yabancı
olan; yoksa yeryüzüne kendimin yabancılığını mı
söylemek istiyordum?
Şimdi biraz Fahim Bey gibiysem, on yıl önce
umutlanm herhalde daha yerli yerindeydı, büsbütun
hayallerie avunurolmamıştım. Ama sonsuz hırslann
dünyasından usul usul uzaklaştığımı
duyumsuyordum.
Nilgün çıkageldi. Genç kadını bu kez, Refik
Halid'in bin sıkıntı çekerek, para kazanmak için
yazmış olduğu bir romanda görmedim, okumadım.
Nilgün ılkgençliğimin hülyalan arasından çıkageldi.
Göz kamaştmcı tuvaletlerinden birini giymişti. Gezi
gemisinin yemek salonundaki yılbaşı balosuna
katılıyordu. Çok güzeldı.
Genç kadının güzelliği karşısında büyülenip
kalıyordum. Kadifesi eprimiş koltuktaydım ama,
biraz sonra müzik başlayacak, Nilgün'le dans
edecektim...
Yeryüzünün yabancı olduğu yer, boyuna
tekrartıyordum. Yeryüzünün yabancı olduğu o
yerde, birdenbire yerimden kalkmış. yazı masasının
başına geçmiştim. Artık yazamam, kurudu, bitti
derken, yazmaya koyulmuştum.
Nilgün'ü yazıyordum. Üstelik üç ciltlik romanın
tek sayfasına göz atmaksızın. Gemi, yılbaşı gecesi,
Nilgün'ün güzelliği, hepsi elımin altındaydı. Kiralık
Konak'tan olanca mutsuzluğuyla Seniha geliyordu.
Feride, Calıkuşu'nda Munıse için ağlıyor, biryerlerde
gramofon çahyorüu. Hakkı Celis cepheye
gidecekti...
Kitaplardaki insanlan hayattakilerden daha çok
sevdiğimi düşünüyordum. Yaşayanlar değil,
düşlenmiş olanlar.
Sigara yakıp ıssızlığı dinlediğim, karanlığı
gözlediğim gecelerdi. Şimdi yine o gecelere
dönmüşken, kitaplann kişilerıne neden daha yakın
olduğumu çözmeye çabalardururum.
Dediğim gibi, masa başına geçmiştim. Küçük
bir Nilgün hatırlayışıyla Mavı Kanatlarınla YaJnız
Benim Olsaydın'a başlamıştım. Abdülhak Şinasi'nin
yıldızlannda yaşananlan kendi hayatımdan seçmeye
uğraşıyordum. Kaybettiklerimı bir kitapta
yaşayabılirsem, hiç yıtırmemiş gibi olacaktım.
Şimdi sigaranın binni söndürüp birini yakarak,
ağmak bılmeyen gecelerde, Necatigil'den ezbere
dizelerle:
"Kimse anlamaz derdimi/Ben uzaklarda
olmalıyım, çok uzaklarda/Bir yakınım öldü mü."
Issızevi dinliyorum.
Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın'ı
yazdığım öteki ev gözümün önüne geliyor. Bir
yıldızda şimdi o ev. Aynı heyecanı, yazmak
heyecanını duymaya çalışıyorum.
Bana ya/nızca kitaplann insanlan yardım edebilir.
Takvimde h Bırakan:
"Dostluğumuzun devam etmesini istiyorsan
bana üzücü şeylerden söz et." Mario Benedetti,
Mola, Olcay Kunal'ın çevirisı, Tavanarası Yayınlan,
2001.
• Kültür Servisi-Bu yıl 19-24 Mart tanhleri
arasında ikincisi düzenlenecek olan 'Anadolu
Üniversitesi Öğrenci Kenti Öğrenci Filmleri ve
Kısa Film Şenliği' öğrenci yönetmenleri ve
bağımsız kısa filmcileri Esİdşehir'e bekliyor.
Şenliğe kısa filmleriyle katılmak isteyen
yönetmenler için son başvunı tarihi ise 15
Şubat 2002. Anadolu Üniversitesi ıletişim
Kulübü ve Sinema Kulübü'nün ortak
çahşmalannın bir ürünü olan fesrival,
üniversite öğrencilerini ve bağımsız
yönetmenleri bir araya getirerek
sinemaseverlere kısa film ziyafeti yaşatmayı
amaçlıyor. Genç sinemacılara, çektikleri kısa
filmleri gösterime sunma şansı tanıyan
festivale geçen yıl, 11 universiteden 22 öğrenci
ile farklı dallarda uzman 10 panelist konuk
olarak katıldı.
(Ayrıntılı bilgi için : hakctnbulut2000@yahoo.
comya da www. sinejil.org/ogrencikenti)
BUGÜN
• BABYLON'da saat 21.30'da Patika'nın
performansı. (0 212 292 73 68)
• CEMAL REŞİT REY'de saat 20.00'de ÇEV
Eğitime Destek Çalışmalan çerçevesinde Fazıl
Say konseri. (0 212 232 98 30)
• BEKSAV'da saat 15.00'te Samira
Makhmalbaf ın 'Elma'. saat 17.00'de Samira
Makhmalbaf m 'Karatahta', saat 19.00'da
Majid Majidi'nin 'Cennetin Rengi' filmlerinin
gösterimi. (0 216 349 91 55)
• AIATL'RKKİTAPLIĞrnda saat 18.00'de
Mohsen MakhmaJbaf m 'Boykot' filminin
gösterimi ve Zahit Atam ile söyleşi.
(0212 317 77 00)
• tSTANBUL DEVLET OPERA VE
BALESİ'nde saat 20.00'de Carmina Burana'
sahne kantatı. (0 212 251 56 00)