12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ŞtBAT 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Üjpk Dil Kupunıu'nun bugünkü yapısı anayasarya aykırı Atatürk'ün kurduğu Tür-k Di Kunjmu'nun son Baş- kjiı Prof. Dr. Şerafettin Turan, Dil Kurumu'nun ye- rden czlenen Dil Kuaımu durjmuna gelebilmesi için hıkuk savaşımı başlattı. 12 Eylül döneminde çılcanlan yasa, yasa gücünde ka-arname, karar ve tasar-ruflar hakkında anayasaya ajkırılık savında bulunulaama/acağına ilişkin geçici 1 İ maddenin kaldırılması üzerine Prof. Dr. Turan, avıkat Atilla Göktürk ve Erkan Yücel aracılığıyla as- liye hukuk mahkemesine başvurdu ve devlet daire- siıe döndürülmüş olan Türk Dil Kurumu'nun eski "&erk dernek" yapısına ksvuşturulmasına yönelik is- terıde bulundu. 3 rof. Dr. Turan'ın yargıya ilettiği dava dilekçesinde, Tirk Dil Kurumu'nu bir devlet dairesine döndüren yasanın anayasaya, hukuK düzenine. genel hukuk il- keerine ve Ataturk'ün kalıtının çiğnenmesi açısından Medeni Yasa'ya da aykırı olduğunu dile getirdi ve ge- rekpelerıni sıraladı: ' TürkDilKurvmu, Atatüırk'ün iradesi doğrultusun- da kunılmuş, özel hukuk tCJzelkişiliğine sahip bir der- nertir. Davalı kurum devl&'t eli/le, devlet çatısı altın- da kurulmuş birkamu hukrjjku tüzelkişisidir. Atatürk, kerdi ıradesiyle kurulan v e koruyucu başkaniığını ya/:tığı bu özel hukuk tüzelftişısine vasiyetnamesinde gelr bağlamıştır. Bu özel Mukuk tüzelkişisi kurumun yasal düzenlemelerte ortadan kaldırılması, yerine bir başka kamu hukuku tüzelkrişisınin yerleştirilmesi hu- kuk açısından olanaksızdır. Atatürk'ün Türk Dil Ku- run<u'nun malvariığınm ve Atatürk'ün vasiyetname- siyle bağladığı gelirin yenf kurulan kamu hukuk tü- zelkişisi davalı kuruma bagjılanması olanaksızdır. Ya- pılan bu işleri ne hukuk dü^enimizle, ne hukukun ge- nel Ikeleriyle, ne de Insan Haklan Evrensel Bildirge- si ve Avrupa Insan HakJan Sözleşmesi ile bağdaştı- rabılmeye olanak yoktur." Dava dilekçesinde, bugönkü Türk Dil Kurumu'na ayrıan kaynaklann karşıd«vrimci bir dil anlayışına harcandığı, daha da ötesi "birtakım görevlilerin ken- di çkarian uğruna suç işl&yerek paraları çarçur et- tikleri, barlar, kahveler açt/Alan "run da ortaya çıktığı vurgulanmış. Türk Dil Kurumu'nun, yıllar sonrayargı kararı ile Atatürk'ün kalıtı çjereği Türkçenin ses bay- rağmı dalgalandıranların v e dalgalandıracak olanla- rın gönülden çalıştıkları "demeğe" dönüşeceğine ınanmak istiyoruz. ISIK KA.NSU Biyoteknoloji TasarımıAnkara Üniversitesi, bir yandan "Bilgi, tek- noloji ve iletişim çağındayız" nutuklan atıp bir yandan da bilgi ve teknoloji alanında dışa ba- gımlılığı pekiştirenlere yanrt niteliğinde bir tasa- rımı başlattı: "Biyoteknolojide lleriAraştırma, Eğitim-öğ- retim ve Uygulama Tasanmı." Biyoteknoloji ne demek? Ankara ZiraatFa- kültesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Elli- arboğlu'nun örneği ile açıklayalım: "Gen, bi- yoteknoloji çağınınyeşilaltını olarak tanımlan- maktadır. Bugün 1 kilokülçealtınyaklaşık 13.5 milyarlira iken biyoteknoloji ürünü olan 1 kilo hibrit domates tohumu 20 milyar liradır. Biyo- teknolojiyi önemsemezsek Türkiye ileride in- sanın temel ihtiyacı olan pek çok şeyi dışan- dan almak durumunda kalacaktır." Ankara Üniversitesi'nin başlattığı tasarımın başında bulunan ekipten, gencecik bir bilim in- sanıyla, Doç. Dr. Alp Can ile görüştük. Tasa- nm, adam başına 150 bin dolar ödenerek bi- lim insanlanmızın yurtdışına doktoraya gönde- rilmesi yerine, onlann yurtiçinde eğitilmesi dü- şüncesinden hareketle geliştirilmiş. Biyolojik yap/lan, hücreleri, bakterileri, bilgiyi kullanarak teknolojik ürünler yaratacak insanları eğitmek, temel amaç. Biyoteknoloji için ABD kendi büt- çesinden geçen yıl 65 milyar dolar ayırmış. 2008'de bu rakam 150 milyar dolara ulaşa- cakmış. Türkiye'nin ayakta durabilmesi için bu yanşa mutlaka katılması gerekiyor. Ankara Üni- versitesi'nin tasanmı da bunun küçük, ama an- lamlı, önemli biradımı. Doç. Dr. Can, tasanmın iki ayak üzerine oturduğunu anlatıyor: "Birinci ayak eğitim. Yüksek lisans ve doktora öğren- cisi eğitmekle işe başlayacağız. Şu anda Tür- kiye 'de birkaç firma biyoteknolojiyatınmıyap- maküzere. Bu firmalarnereden bulacakinsan- lan, kimlen çalıştıracak? Mutlakayetişmiş ele- mana gereksinimleri var. Dolayısıyla eğitime ge- lecek eylül ayında öncelikle yüksek lisans ile başlıyoruz. Bu yüksek lisans eğitimine tüm fen, tıp, veterinerlik, ziraatfaküttelerinden, hat- ta teknik üniversitelerden mezun olmuş öğren- ciler alınabilecek. Ikinciayak, eğitim ile biriik- te yürüyecek. Eğitimi verecek hocalar, labo- ratuvarda veriüretecekler. Derslerteorikolma- yacak, tümüyle uygulamaya yönelecek." Ankara Üniversitesi'ni ve biyoteknoloji tasa- rımını ortaya atan bilim insanlarını kutlamak gerek. Tüm Öğretim Üyeteri Derneği Ge- nel Yazmanı Prof. Dr. Mustafa AJ- tntaş'ın; YÖK'ün üntverscteteritica- retnaneye, öğrencileri de "ballı müş- teri" konumuna düşüren yasa tasa- rtsı yürüriüğe girdiği takdirde yük- seköğrenimde "f/yaf"lann ne ola- cağına ilişkin köşemize verdiği ör- nekler çok ilgı çekti. Velilerden, öğ- rencilerden, öğretim üyelerinden yeni ömekler verilmesi için teJefon- lar ve elektronik mektuplar aldık. Prof. Altıntaş, oturdu yeni hesaplar yaptı ve köşemiz için kimi ömek "ff- yat listeleri" çıkardı: YÖK tasarısı yasalaştığında, diş hekimliği ya da eczacılık fakültele- rindeki öğrenciler bugün yılda (nor- mal ög^m) 190 milyon lirakatkıpa- yı öderken bu rakam 1 milyar 100 milyon liraya çıkacak. Veterinerfa- kültesinde aynı rakamlar 150 milyon liradan 840 milyon liraya; teknik egi- timde 110 milyon liradan 450 mil- yon liraya, mühendislik mimariık fa- küttelerinde 150 milyon liradan 600 milyon liraya, hukuk-işletme-SBF- iktisadi ilimlerde 120 milyon liradan 455 milyon liraya, DTCF-eğitim- edebiyat fakültelerinde 110 milyon liradan 405 milyon liraya, fen ede- biyat ve iletişimde 110 milyon lira- dan 380 milyon liraya, devlet kon- servatuvariannda 230 mityon liradan 1 milyar 675 mityon liraya, sivil ha- vacılıkta 185 milyon liradan 1 mil- yar 675 milyon liraya, meslek yük- sekokullarında da 75 milyon lira- dan 305 milyon liraya fırlayacak. Prof. Mustafa Altıntaş'a göre, yuka- ndaki "fiyat tahfeleri" yabancı dille öğrenim gören okullarda yüzde 50 oranında artacak. Sınıfta kalma du- rumunda tarifeler birinci yıl yüzde 50, izleyen yıllarda işe yüzde 100 zam- lı uygulanacak. Ücret tarifesi enflas- yon oranıyla ilişkilendirilecek. Buna göre, ömeğin 2002 yılı enflasyon oranı yüzde 70 olursa, tarifeler dog- rudan doğruya yüzde 70 zamlana- cak. Yaz okulunda ücret tarifesi, normal öğretimde yine normal öğ- retim ücreti kadar olurken ikinci öğ- retim öğrencileri için bunun beş ka- tı düzeyine ulasabilecek. Prof. AJ- tıntaş, üniversiteieriticarethaneyeçe- virecek tasannın öğretim üyelerini ilgilendiren hükümlerinin nerelere varabiteceğinedeğinmeden de ede- miyor "Bu acımasa sisteme, öğ- retim üyelerisuç ortağı kılınmak is- teniyor. öğrenciden sağlanacak hasılatın yüzde 70 7 öğretim ele- manlan arasında üleşilecek. Bu du- rum, kimi öğretim üyelerinin öğ- renciden daha çokyararsağlamak için yaz okulu istemini arttırmak, tezsiz yüksek lisans programı aç- makiçin çeşitliyöntemlere başvur- malanna neden olabilecek." ÇALIŞANLARIN SORULAKI/SORUNLARI YÜJVtAZ ŞIPAL Ocak 2O02 Kıdem Tazminatı Tavam SORL: Şubat 2002'de SSK'den emekM olacağım. Bu baJamdan kıdem tazminaü tavanının ne olduğu benim için çok önemlidir. Kıdem tazminaü ta\~anının zaman zaman değiştiğini ve özelüklc her yıhn ocak a\mda >~ükseldiği- ni bUiyorum. Bu nedenle de emekli olmak için Şubat 2OO2'\i beUedim. Ocak 2001 ile Ocak 2002 tarihkri arasında kıdem tazminaü ta\ f anı, hangi tarihierde ve ne miktarda değişti? Kıdem tazminaü tav^anı TÜFE'ye gö- re mi belüieniyor? B u konuda bilgi beklemekte>1m. (CL.) Y4NTT: Kıdem tazminatı ile ilgili koşul ve kurallar, 1475 sa- yılı tş Yasası'nın 14. maddesinde yer almıştır. Iş Yasasfnda, kı- dem tazminatı tavan tutan, ^toplusözleşmelerle ve hizmet akit- lemle beürlenen kıdem tazminatlaruun >ıDık miktan, Devlet Memurtan KanunıTna tabi en yüksek devlet memunına 5434 sayıta TC Emekli Sandığı Kanunu'na göre bir hizmet yıh için ödenecek azami (en çok) emekhlik ikrami>esini geçemez" deni- lerek, en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşa- n'nın bir hizmet yılı için alacağı emekli ikramiyesine eşit ola- cak şekılde belirlenmiştir. Devlet memurlanna ödenen emekli ıkramiyeleri, 5434 sayı- lı Emekli Sandığı Yasası'nın Ek 20. maddesine göre hesaplan- maktadır. "Emekli, adi malullük, vazife maluDüğü ayhğı bağlanan veya- hut toptan ödeme yapılan asker, shil tüm iştirakçilere her tam füli hizmet \ıh için" emekli ayhğı bağlamaya "esas üıtarlann bir aytağı emekli ikramiyesi olarak verilir"' Emekli Sandığı Yasası uyannca emekli ıkramiyeleri, TÜ- FE'ye göre değil "katsayı ve gösterge" sistemine göre hesap- lanmaktadır. 1 Ocak 2001 ile 1 Ocak 2002 (dahil) döneminde emekli ikramiyelerine uygulanan göstergelerde değişiklik ya- pılmamış, ancak bu dönemde katsayılar (genel aylık ve taban aylık katsayılan) 10 kez değişmiş ve ikramiyeler ile kıdem taz- minatı tavanı da, bu yeni katsayılara göre hesaplanmıştır. 31 Arahk 2000 ile 1 Ocak 2002 (dahil) dönemi gösterge ve katsayılanna göre beürlenen kadem tazminatı tavanlan ve artış oranlan: 31 Arahk 2000-1 Ocak 2002 Kıdem Tazminatı Tavanı Artış Tarihkri 31 Arahk 2000 1 Ocak 2001 1 Şubat 2001 lMart2001 15Nisan2001 15Mayjs2001 15Haziran2001 lTemmuz2001 1 Agustos2001 15 Evlül2001 15Ekım2001 15Kasım2001 15Aralık2001 1 Ocak 2002 Kıdem Taz. Tavanı 587.720.000 646.560.000 646.560.000 646.560.000 663.000.000 730.700.000 768.100.000 807.500.000 807.500.000 835.950.000 884.830.000 938.330.000 978.020.000 1.07 6.40O.000 Tazminat Artışı Avhk —.— % 10.01 "bO.OO o b0.00 0 -b2.54 M0.21 %5.12 %5.13 o o0.00 %3.52 O o5.85 O o6,05 O o4.23 %10.06 Kümülarif —.— L %10.01 % 10,01 % 10.01 %12,81 %24,33 %30.69 o /o37,40 %37,40 o -'o42.24 O 'o50.55 %59.66 %66,41 %83.15 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK [email protected] HARBt SEMİHPOROY semihporoyCa yahoo.com BULUT BEBEK NURAYÇÎFTÇI bulutbebek(â hotmail.com ... krız zamam y hunu TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 4 Şubat KOVANCILAR KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1990 129 Karar No: 1997 295 Nîahkememizin 10.11.1997 tarih ve 1990/129 esas, 1997,295 karar sayılı ilamı ile Kovancılar ilçesi. Karabörk köyünde kain 259 no'lu parselin 10.01.1977 tarihli tespit uyannca tapu siciline tescüine dair venlen karar zabıtaca yaptırılan tüm araştırmalara rağmen Karabörk köyünden açık adresleri tespit edilemeyen ölü Fidan Arslan çocuklanndan Mazlum Arslan, Refıka Arslan ile is- mi bılınmeyen dıger mirasçılanna. ölü Zülküf Demırerin ismı bi- linmeyen mirasçıîanna, ölü Bahn Yıldınm mirasçılanndan Feride Yıldınm. Şüküfe Özkan ile ısmi bilinmeyen diğer mirasçılanna tebl:£ edilemedığinden işbu ılanla yukarıda özeti belirtilen karar, Yargltay yolu açık olmak üzere mıihataplara ılanen tebliğ olunur. 15.C120Ö2 Basın:6159 Memleket meseleleri ile ilgilenenlerin yeni internet adresi inadina.com YALTA'DAKİ PAYLAŞiM! 1945'TE 8USÜM, KiaiM'DA, y/tLTA KOUFE/eANSt SAÇLAvrtşrf. ABP, SSCB \/S İNGİLTEIZE'NrN LİDE&.S& O04\l /SOOSEVELr,£TKL/N, ELDE E7T/ACA£/2/ EGEMENU/C SÖL-GELE& İL£, KOŞULLA£Wf , / M DA HAfi. SAH/Sl ORTA ve DOSU MEN DE6İÇİÜKEN, ÇfKAAJ OEVLEr SOI/yETLER Sf'SLfâi Ç DO&U Ai/gUPA "DAKİ ÛLKELEeİ ESEMEfJCİ- Ğt ALTffi/A ALMIS, U&4K. DOĞUDA O/> &4ZI SrATÜKO TAMA- $ Solela, {.iderler bir amda fofoğnıÇ çekHrryon Sağda, konferanStn ygpt/dtğı hima görü/üyor: KAKTAL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1996742 Karar No: 2001 883 Davacı Hasan Topal vekili Av. Abdullah Çolak tarafindan davalı Erdoğan Çakmak, Şükrü Çavuş aleyhine açılan el atmanın önlen- mesi yıkım davasmda. Mahkememızin 1996/742 esas. 2001/883 karar sayılı 06.12.2001 günlü ilamı ile Istanbul ıli. Maltepe ilçesi, Gülsuyu Mahallesi, 240 pafta. 2990 ada. 44 parsel sayılı taşınmazda davalı Erdoğan Çakmak tarafindan yapılan ve kullanılan fen bilirkişisı Mehmet TuğruIHm 16.02. 1998 günlü krokı ve raporunda gösterilen 20 m2 kömürlüğe anılan davalının vaki haksız el atmasının önlenmesine, yıkılmak su- retiyle davacıya teslimine. aynı raporda bına tecavüzü (Taşkın lnşaat) olarak gösterilen 20.18 m2 kısmm davalıya ait 240 pafta. 2990 ada, 3 parsel sayılı taşınmaza katılması ve dava günü olan 06.11.1996 gününden itibaren faizi ile birlikte 100.900.000.-TL'nın davalı- dan alınıp davacıya temliki karşılığmda da\acının açtığı el atmanın önlenmesi ve > ıkım istefinin reddine karar verilmış olup davalılar- dan Şükrü Çavuş'un tebligata yarar adresi temin edilemediğinden işbu hükmün gazetede ilanı yolu ile tebligine karar verilmiş olmakla bu ilanın gazetede yayınmı müteakip bir hafta sonra başlamak üzere ilanen tebligine, 15 gün içinde temyiz edilmediği takdirde kesinle- şeceği hususu tebliğ olunur. Basın: 6241 SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Yönetmenin İsyanı! Ona haddini bildirirlerdi. Hemen. Derhal. Ellerinde telsiz, kulaklannda elektronik dinleme cihaz- lan, nerden zuhur ettikleri belli olmayan kara gözlüklü, iri kıyım korumalar bırdenbire yönetmenin üstüne atlar, karga tulumba onu kürsuden alaşağı ediverirlerdi. Ko- nu magazin sayfalanna günlerce malzeme olur, birçır- pıda "televoleleşirdi"\ "Çapraz ateş" sayfalan açılırdı hakkında. Hüküm sabitleşırdı: "Shovvyapıyor!"'... Senaryonun "Türkiye versiyonu" büyük olasılıkla böyle cereyan ederdı. "Italyan versiyonu" çok farklı ol- du. Yönetmen derdest edilıp kürsuden indirilmedi. Ama öyte böyle değil. Çızme'de de büyük şok yaşandı so- nuçta. Kürsüde bulunan liderlerin tümü için bir VVaterloo bozgunu oldu bu. Neye uğradıklannı anlayamadılar. Basiretleri bağlandı, gafil avlandı hepsi. Koca şamar in- di yüzlerine. Çil yavrulan gıbi dağıldılar. Kürsüyü terk et- ti kimi. Kımı taş kesti. Nanni Moretti yaşam boyu unutamayacaklan bir ders verdi onlara. Nannı Moretti malum, Italya'nın en popüler, en sevi- len yönetmenı. Türkiye'de de gösterilen "Oğul Odası" adlı filmiyle Cannes'da geçen yıl "Altm Palmiye" ödü- lünü alan sinemacı, sol göruşleriyle bilınen etkili bir kül- tür adamı ve aydın aynı zamanda. 9O'lı yıllann başın- dan beri "Berlusconi fenomenine" muhalefet eden, başını alıp giden bu olgu karşısında çaresizlikten kur- tulamayan, bir türlu toparlanamayan paramparça so- la karşı her daim eleştirilerini -nezaket kurallan çerçe- vesinde- dile getiren yönetmen, bu kez kendıne hâkim olamadı. "Uderiikvepostkavgasından" başkaşey dü- şünmeyen, halktan kopuk Italyan solunun önde gefen isimlenne fena halde geçirdi. Bir miting alanında kür- suden hem de. Başkentin en önemli meydanında... Sahneyi izlerken neyalan söyleyeyim: "/V?/"diyedü- şünmeden edemedim: "Bizde de keşke bir Nanni Mo- retti çıksa!" Ama Nanni Moretti'nin çıkması da yetmi- yor. O Nannı Moretti'nin böyle bir kürsüye çıkıp gaze- teciler, TV kameralan ve halkın önünde karga tulumba aşağı indirilmeden ve "televolelik", DGM'lik olmadan şu sözleri de aynen onun yaptığı gıbı haykırabilmesı ge- rekiyor: Gördüğünüzarkamdakibu liderferle -(Hepsi üziken orda. Tek tek yönetmenin ense kökündelert)- bizasla, hiçbirzaman seçim kazanamayız! (Tercümesi: Son kul- lanım tarihleri sona ermiştiri..) Sol, bu minval üzre gi- derse bu kadrolaha (senaryonun bu noktasındayönet- men eliyle arkasına dönüp liderteh tek tek işaret edi- yoıj, bizim seçim kazanabilmemiz için, birya da iki de- ğil, üç-dört kuşak beklememiz gerekiyor..." Nanni Moretti böyle başladı söze. Ve miting meyda- nının ortasında hiç hesapta olmayan bir şekilde sürp- riz olarak fırladığı kürsuden, sonra şöyle devam etti: "Arkamda gördüğünüz bürokratlar bizi anlamıyor. Hiçbirşey anlamıyorlar. Biz ne bekliyorduk kendilerin- den?Dürüstbirmuhasebe. Birözeleştiri. Bunubiteyap- madılar. Bizi, merkez sol seçmenleri hiç mi hiç kale ai- madılar. Ruhumuza, yüreğimize, beynimize hitap eden tek cümle çıkmadı ağızlanndan! Bu mitingin de ben- zerieri gibi fuzuli bir eyleme dönüşmemesi için şimdi bize kulak versinler. Bizi dinlesinler!" Gerisini tahmin edebilirsiniz. Meydan alkış ve çığlığa boğuldu bu noktada. "Oh!" diye bağnştı insanlan "W/- hayet... Nihayet hissiyatımıza tercüman olan biri çık- tı..." Halka tümüyle yabancılaşan bir siyasi sınıfı dinle- mek için orada bulunanlann hepsi -istisnasız- aynı duy- guyu yaşadı. Yüreklerinin yağı eridi msanlann... Merkez solu çatısında toplayan "Zeytin Dalı" lider- leri tam kadro kürsüde, Moretti'nin hemen arkasınday- dı.. Kâh paslaşıp, kâh atışarak "Zeytin Dalı" ittifakı li- deıiiğine soyunan D'Alema, Rutelli, Fassino hesap- ta olmayan bu "şokkonuşma" karşısında bir anda buz kestiler. rttrfakın liderpartisi konumundaki "DemokratikSorun Genel Başkanı D'Alema ile genel sekreter Piero Fassi- no kürsüyü derhal terk etti. Tttifak lideri Francesco Ru- telli mecburen yerinden kıpırdayamadı. Olduğu yerde gazetecilerin sorulannı yanıtlamakzorunda kaldı birsü- re. "NanniMorettibüyük birkültüradamı" dryebildi Ru- telli sadece: "Bir kültür adamı olarak istediğini söyle- mekte özgür kendisi. Ne var ki aydınlardan herzaman iyi siyasetçi çıkmadığı gibi, biz siyasetçiler de her za- man aydınlan dinlemek mecbun'yetinde değiliz!" Kameramanlar ordusu resmi parti arabalanna koşu- şan liderlerin ardından Moretti'nin peşıne düştüler: "Yefer artık!" diye yanıtladı kendisine yöneltilen so- ruları Moretti: "Nasıl olduğunu, o kürsüye nasıl çıküğı- mı ben de bilmiyorum. Benim için de birsürpriz oîdu bu. Ûzgünümama, bugöstenyeartktahammülümkal- madı. Birinin çizgiyi çekmesigerekiyordu. Siyasetyap- mıyorum. Yapmasını da bilmiyorum. Izin verirsenizmi- dem için şimdi bir iki adım yürümek istiyorum..." Vizyonsuzluk, ıdeolojisızlik, bencillik, şahsiyetsizlik, kayıtsızlık, yabancılaşma, koltuk sevdası, iktıdar hırsı, bölünme, küçük olsun benim olsun kavgası.. Solun in- tihan... Nanni Moretti'nin midesinı kaldıran, bir anda her şeyı unutup kürsüye fırlamasına neden olan faktörler bunlar... Tanıdık geliyor mu? BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3SOLDANSAĞA: 1/ Kendini ya da mallannı överek karşı- sındakini kan- dıran kimse. 2/ Küçük erkek kardeş... Bü- 5 yük Okya- nus"ta bağım- sız bir cumhu- riyet.3/Birişe 8 girerken, ken- g di için güven- ce doğuracak bilgi ya da kefil yerine geçe- bilecek ad verme. 4/ Futbolda sayı... Ye- mek. 5/ En büyük... Ûa tarla arasındaki sı- nır. 6/Olumsuzlukbe- lirten bir önek... Ka- zakistan'ın başkenti. II Sarma, kuşatma... Şarap mahzeni. 8/Dın 9 ! adamlannın simgesi sayılan başhk... "Ne zaman se- ni düşünsem / Bir ceylan — içmeye iner" (Uhan Berk). 9/ Soyundan gelinen kimse... Ege kıyılanna, özel- hkle Izrrur kentine özgü deniz meltemi. YUKARTOAN AŞAGIYA: 1/Çatı arasında ya da dükkânlann üstünde bulunan basık oda. 2/ "Devlet — " : Kemal Tahir'in bir ro- manı... Kaba sofu. 3/ Tütsüyle kurutuhnuşu olduk- ça sürümlü olan bir balık... Gözleri görmeyen. 4/Ba- demden yapılan şerbet. 5/ Briçte, atılan bir kâğıtla eşine oynamasını istedigi kâğıdı belirtme... " — Gü- ner": Fotoğraf sanatçunız. 6/Atyavrusu... Satranç- ta bir taş... Ilaç. 7/Kitap biçiminde düzenlenmiş tak- vim. 8/Ölen kimsenin vücudu... ABD Ulusal Ha- vacılık ve Uzay Dairesi'nin simgesi. 9/Hububat to- zu... Deve semeri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle