13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 24 ŞUBAT 2002 PAZAR 2 OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] EVET/HAYİR Anıt Hukukçu Velidedeoğlu OKTAY AKBAL Böyle Bir Bayram! "Terorizm yalnız iğrenç değil, daha çok aptalca bir tutumdur." Fransız yazan Françoise Giroud'nun bu sözü- ne hak vermemek elde mi!.. Hem aşağılık, iğrenç bir şey, hem de yararsız, sonuçsuz birtutum... Öy- le ya, sen gidip düşmanının evine bomba atıyorsun, o da uçaklarıyla, tanklanyla gelip seni vuruyor!.. Yıllardır böyle sürüp gidiyor. Irianda'da Protestan - Katolik kavgası, Filistin'de Arap - Yahudi savaşı vb... Aptalca! Ama insanlık bir kez bu çılgınlığa ken- dini kaptırmasın, yıllar, hatta yüzyıllar geçer, bu ap- talca çekişmeler yaşanır... Bugün bayram! Hep güzel şeyler yazılmalı!.. Umutlandıncı, güç verici, pembe düşünceler ser- gilenmeli!.. Ister istemez çocukluğuma dönerim. Şehzadebaşılı günlerde bulurum kendimi. Ziya Os- man'ın dizeleri gelir aklıma: "Babam annem evi- miz..." Oysa zamanla hiçbiri kalmaz geriye! Bir ma- sal hepsi! Önemli olan zamana direnmek! Dünleri unutmak, yannlan kurmak, yaratmak... Kurbanlar, kurbanlar?!.. Böyle bayram olur mu? Kanların sokak sokak, bahçe bahçe, hatta evlerin banyolarında akması!.. Bu nasıl bir kutlama!.. Bın beş yüz yıl gerilerden gelen bir uygulamayı çağa uy- durmak gerekmez mi? Akıl fikir sahıpleri "Kurban parasını yoksullara verin" dediler, ama Diyanet bi- le karşı çıktı! llle, koyun, dana, deve kurban edile- cek, kanlarakacak!.. Toplum kolay kolay yeniliklere uyamıyor. Polrti- kadada öyle!.. "Baba" arıyoruz hep! Babasız ola- mıyofuz! "Baba btzikurtar" sesleriyleSüieyman Be/i yaşam boyu başımızda tutmadık mı? Işte sonuç: Kırkyıl ne kazandık Demirel'in babalığından? Ba- karsınız bir kez daha baba olur! Bizlerde ille de ba- baya yapışmak, her şeyi o "tek" kişiden beklemek hastalığı sürdükçe!.. Şu sol kesimdeki parti arayışları neden aylardır birsonuca bağlanamıyor! Herkesin ışıne gelen, her- kesin güven duyduğu, herkesin bağlanacağı bir "baba"yokdaondan!.. Birsürü ünlü ünsüz, dene- yimli deneyımsız politıkacı ya da politika heveslisi, birtürlü bir baba bulamadı! "O baba olmaz, bu da olmaz!" Inönü, iyi bir baba örnegıydi. herkesi ku- caklayan, bağrına basan, toparlayan. Şimdi baba- Itktan çekildi, haydi biryenısı... Büyükyargıçlarvar, emekli askerler var, ünlü yazarlar, bilimciler var, yıl- ların deneyımli polrtikacıları var! Hemen hepsi Ata- türkçü, hepsi sosyal demokrat! Ama bir "baba"da anlaşamayınca işler arapsaçına dönüşmüş. Bir ar- kadaşın anımsattığı gibi, hem Kemalist, hem sos- yal demokrat olmak ne anlama geliyor. Halktan, emekten, çağdaşlıktan yana olmak isteniyorsa... Ke- malist çizgide hepsi yok mu? Giroud, ne güzel söylemiş, karşılıklı düşmanlık- ları, bırbirlerinezararvermek, bırbirlerini öldürmek, evini barkını yıkmak içın didinenlerin boşuna uğraş- tıklarını... Sen ona bir şey yaparsın, o da sana ay- nını yapar! Bir türlü bitmeyen din, mezhep, ırk ça- tışmalanndan hiçbir zaman sonuç alınmaz, hiçbir zaman da alınmayacak!.. Böylesine bir acımasız- lık, böylesine bir körce ınat, aptallık değilse nedir? Ben bu kurban bayramlarını hiçbir zaman seve- medim. Kanlı bir olay, bayram sayılır mı? Bu yüz- den sizlere bayramınız kutlu olsun diyemiyoaım. Kan- sız, kavgasız gerçek bayramlara... Yekta Güngör ÖZDEN S onsuzluğa göç eden değer- lerimizi anarak yaşatıyo- ruz. Değerbilirliğin gide- rek azaldığı toplumumuz- da örnek alınacak seçkin ve saygın kişileri, üstün nitelikleriyle tanıt- mak gelecek kuşaklanmız yönün- den önemli bir çabadır. 24 Şubat 1992"de yitırdigimiz Ord. Prof. Dr. HıfaVeMetVefidede- oğhı için Türk Hukuk Kurumu"nun 23 Aralık 1984"te düzenlediği ''Tür- k i y e ^ Hukuk Devteti Savaşçınğı Onur Ödülü TörenTnde kurumu- muzun o zamanki başkanı Prof. Dr. MuammerAksoy'un ödülü anlatma- sından sonra Velidedeoğlu. öğren- cisinin anlamlı yaklaşımmı yanıtla- mış. sıra bana geldiğinde "_^O'Kk gencin 50yühkbayrakyanşında hep önde okhığunu..." \ urgulamıştım. IzmirBarosu'nun5-6Nisan 1974'te düzenlediği Hukuk Devleti toplan- tısında dostluğumuz artmış. baş- kanhğım sırasında çağnma katıla- rak Ankara Barosu'nda 1.6.1974'te verdiği "AnayasaveHâkimleriıniz'' konulu konferansta unutulması ola- naksız görüş ve önerilenyle dinle- yenlerin aLkışlannı toplamıştı. Lise öğrencisiyken TBMM'de memur olarak çalışmıştır. 5 Kasım 1925 te Mustafa Kemal Atarürk ün konuşmasıyla açılan Ankara Hu- kuk Okulu'nun ilk öğrencilerinden Türk Hukuk Kurumu Başkanı 110 numaralı Hrfallhan yüksek öğ- renimini tamamladıktan sonra dok- torasıru tsviçre'de yapıp üflcemize dö- nerek 1934'te Istanbul Üniversite- si Hukuk Fakültesi"nde doçent ola- rak görev almış. 1942'de profesör, 1948'de ordinaryüs sanını almışür. tki kez dekanlık yapan Velidedeoğ- lu 1974"te emekliye aynlmışur. Fran- sızca. Itaryanca ve Almanca bilen Ve- lidedeoğlu, 1961 Anayasa Hazır- lıklan Istanbul Hukuk Fakültesi Bi- lim Kurulu'ndayararlı çalışmalartn- dan sonra düzenlenen tasanya kimi nedenlerle karşı çıkınca. ayn bir ön- tasan hazırlayıp Milli Birlik Komi- tesi'nevermiş. 1960sonundabuta- sanrun basılmasını izleyen aylarda getirildiği Kurucu Meclis'te Anaya- sa Komisyonu'na, bu komisyonca da Redaksiyon Komitesi'ne seçile- rek görevini yapmıştu-. Atatürk il- kelerinin basındaki bayrağı saydığım Cumhuriyet gazetesindeki yazıla- nyla Türkiye aydınlanmasında. yurt- taşlık ve bilim adamlığı yükümlü- lüğünü özenle yerine getirmiştir. Iç- tenlikle yineliyorum: Hukuk devle- ti atılımlannın bayraktan, hukuk- sallık savaşımının simgesidir. Yapıtlan. yazıian, konuşmalan, konferanslan, eleştiri. uyan ve öne- rilenyle bir toplum öğretmeni. ulu- sal aydınlanma kaynaklanmızdan birisiydi. Hukuka ve gerçek hukuk- çuya verdiği değer. an dil özeni. ör- nek kişiliği, hukukun birçok dalın- daki çabalan, hukukun üstünlüğü- ne, demokratik hukuk devletine inancıyla yücelmiş, cumhuriyet hu- kukuyla özdeşleşmişti. Medeni Ya- sa'dakı çeviri yanhşlıklannın düzel- tilmesi, dilinin özleştirilmesi konu- lannda unutulması olanaksız calış- malaryapmışnr. 1970'teAdaletBa- kanhğı'na verdiği "Gerekçeti Mede- ni KanunÖntasansT bunlardan bi- ridir. Hukuk devletini erdemli bir de- mokrasi olarak algılayıp bu yapıyı nesnel içeriğiyle dokumakta. düşün yaşamımızı hukuksal güvencelerle benimsetmekte verdiği uğraşlarla yılmaz bir savaşımcıydı. Insan hak ve özgürlükleri temelinde yükselen çoğulcu-katıhmcı, kurallar ve ku- rumlar düzeni demokrasinin yürek- li savunuculanndandı. Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesinin yürür- lükten kaldmlmasma îstanbul'da Velidedeoğlu, Saylan, flhan Setçıık. Ankara 'da MuammerAksoy,Eralp Ozgen ve ben karşı çıkanlardandık. Onurlu tutumu. dimdik duruşuyla. alçakgönüllü, insancıl yapısı hepi- mizi kendisine bağlamıştı. Çok yön- lü bir bilim adamı. seçkin bir dev- nmci, gerçek bir Atafürkçü idi. Hu- kukun üstünlüğünü yadsınmaz bir ilke olarak benimsediğinden huku- ku toplumsal banşın en etkin aracı, yaptırımlı gücü halkımızı gönendi- recek değerler dizesi olarak tanım- lıyor. tanıtıyordu. Aydın sonımluluğıuıu en olumlu biçimde yansıtan da\Tanışlanyla he- pimizin gönlünde özgün bir yeri vardır. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfi'nın, Uğur Mum- cu ile Muammer Aksoy'un alçak saldınlarla aramızdan -içimizden değil- alındığı 24-31 Ocak'ı kapsa- yan günlerde düzenlediği "Adaletve Demokrasi Haftası'"nda öbür ileri- ci kuruluşlarla birlikte gerçekleşti- rilen etkinliklerden "Unutulmaz Hukukçular" konulu toplantı 29.1.2002 günü yapıldı. Atatürkçü Düşünce Derneği'nin kuruculann- dan ve Onursal Genel Başkanı Hıf- zı Veldet Velidedeoğlu'yla birlikte hukuka bağlı ve saygılı Mustafa Ke- mal Atatürk ile O'nun Adalet Ba- kanı. Medeni Yasa'vn örnek, tarih- sel gerekçesiyle kazandıran Mahmut Esat Bozkurt u. S.S. Onar'ı. FLN. Kubak'yı. TZ.Tuna\a"yı, N.Erim'i. \.RaşitSeviğ i. RN.Esen i. B.Kan- tarı,E.Arsebük'ü.T3.Baltayı.R. Seçkin ı. İ. Öktem ı. S. Başol'u, E. Hirsi.M.Tavtan ı.AJlBmaaoğ- lu'nuve acılannı paylastığımız öbür hukukçulan andık. Işıklar içinde yahnalannı dilerken, arkalanndan ağlamanın doğru olmadığım, bun- dan böyle onlara yaraşır olma çaba- sıyla çalışmamız ve saldınlarla de- ğerlerimizi yitirmememiz için ne- ler yapılması gerektiğinde birleş- memizi önerdik. Yazılacak çok şey var, ama yer sınırlı. Aziz Hocamı- zın anısı önünde saygıyla eğilerek... Öğretmenim Vedat Günyol... MehmetCİHANGİR Eğitimci, yazar Cumhuriyet'in değişik sa- yılannda Gflmol Hocamın hasta olduğunu ve hastane- de yattığmı okudum. Içim sızladı. lyileştiğini mutlu- lukla öğrendik. Değerli öğ- retmenime ivedi sağlık dili- yor, saygılar sunuyorum. Buna ilişkın olarak, ben burada Günyol öğretmenin erişilmez bir özverili davTa- nışını okuyucularla paylaş- mak istiyorum. Çok coşkulu ve mutlu yıl- lardı... Ikinci Dünya Sa\-aşı bütün acımasızlığı ile gün- demde olmasına karşın ülke- mizde Köy Enstitüsü olgu- su bütün hızı ve coşkusu ile sürüyordu, Amaç, en kısa sürede köy toplumunu ça- ğın aydınlığına ulaştırmak. ekonomık kalkınmayı köy- den başlatarak bütün ülkeyi çağın gelişmişlik düzeyine kavuşturmaktı. Ne yazık ki. bugün ülke kalkınrnasını köyden başlat- manın çağdışı bir olay oldu- ğunu vurgulayan politikacı- lanmız görülmektedir. Yani ülke nüfusunun yaklaşık yüz- de 50 sini oluşturan köyü ve köylüyü bir kenara iteceksi- niz, yok sayacaksınız ve üJ- keyi kalkındırmaya, çağa ulaştırmaya uğraşacaksuıız. Kimse gücenmesin, bu ka- fa 200-300 yıl önceki Os- manlı kafasıdır. Elli yıldan beri bu kafadaki yöneticiler tarafından yönetildiği için ülkemiz bugünkü konumu- na gelmiştir. Ancak bugün benim konum bu değil. Ola- nak bulursam bu konudaki bir yazıyı yakında Cumhu- riyet okurlanna sunmaya ça- lışacağım. Asıl konumuza gelelim: 1944-1945 öğretim yılı başlanydı... Türkiye'de- ki 20 Köy Enstitüsünün o yüki mezunlan arasından se- çilen 80 öğrenci Ankara Ha- sanoğlan Yüksek Köy Ens- titüsü'nün birinci sınıfında- yız. Bütün derslerimize An- kara'nın yüksekokul ve fa- kültelerinin en seçme öğre- tim elemanlan geliyor. Yal- nızca Fransızcası biraz daha ileri olan 10-15 öğrencilik bir grubun Fransızca öğret- meni yok. Derslerimiz 15-20 gün kadar boş geçti. Sonra Fransızca öğretmeninin bu- dev bir OrkeStra ve VOkal eşliğinde bir caödas ozan SİİRLLRİYLI mümtaz sevınc ŞUİldt 2(X)2 Pazartesi 20:30 AI//VA/l<lksim AAIVVldiüviikSciioı Taksim Cumhuriyc Kitap Kıılübü AKM Giş(^ "•""575 26 66 "'"252 .38 «1 ""•'251 50 00 lunduğu haberi geldi. Sevın- dik ve bir pazartesi günü; uzun boylu, genç. yakışıklı bir Fransızca öğretmeni der- sünize girdi. Vedat Günyol. Fransızca haftada 4 saat. Ve- dat Bey bu 4 saat dersi ya- pıyor. Öğleden sonra biz Fransızca öğrenmeyi kafası- na koyanlar hocanın yakası- nı bırakmıyoruz. Öğleden sonra 5-6 saat yine bizimle çahşıyor. Sorulanmızı ya- nıtlıyor, yaptığımız çeviri- leri gözden geçiriyor, eleşti- rilerini söylüyor. yanlışlan- mızı düzeltiyor. Akşam sa- at 19.00'daAnkara'yagiden banliyö trenine zor yetişi- yor. Bu tempo bir ay sürdü. A>in sonunda bizim yönetim bir olayın ayırdına vanyor. O dönemin kurallanna göre 2 okulda ücretli derse giren bir öğretmen. üçüncü bir okul- dan ücret alamazmış. Yöne- ticilerimiz bu durumu Ve- dat Bey'e söylüyor ve ders- leri bırakmasını öneriyorlar. Vedat Bey soruyor: Benim dersi bırakma nedenim yal- nız ücret sorunu mu. yoksa başka neden var mı? Yöne- ticiler: "Yalnız ücret soru- nu, başka ne oJabilir?" di- yorlar. Vedat Bey'in yanıtı çok kısa ve netrir: O zaman sorun yok. Ben bu dersieri üc- rrtsizdeyapanm. Ve bir öğ- retim yılı boyunca Fransız- ca derslerimiz, çalış- malanmız yukanda sunmaya çalıştğımız tempoda olduğu gibi sürdü; Vedat Hoca. bir kuruş ücret ahnadı... Benbuolayıl960-1970'li yıllarda ortaöğretim kurum- lannda yöneticilik yaptığım dönemde, haftada bir saat ücretsiz derse girmemekte direnen öğretmen arkadaş- lara karşı. öğretmenlerkuruhı toplantısında birkaç kez ör- nek gösterdim ve her defasın- da sözümü aynı soru ile bağ- ladım: "Acaba onlar mı çok aküsızmış,\oksa biz mi biraz fazia vozlaşmışE? r> Doğallıkla sorununyanıtı anlayana göre değişir. PENCERE Bayram Gününde Lafügüzaf... Dilenciye bozuk para verdin mi, ya içtenlikle ya ikiyüzlülükle dua eder: - Allah ne muradın varsa versin!.. Duanın bu türünün geçerliliği nedir, bilinmez, pa- rayla duanın ne değeri var?.. Parasız duanın şiir- leşmesi ise ne güzel: "Gecenin karanlığı ile günün aydınlığı, Güneş ışınlanyla Ay'ın parlaklığı. Sulann mmltısıyla, yapraklann hışırtısı, Göğün yıldızlanyla yeryüzünün tozu, Dağların taşlarıyla çölün kumlan, Ummanın sulanyla tüm su ve kara hayvanlan seniöver... Susuzlar âlemde su ararlar, Ama su da cihanda susuzları arar. Güneşi önüne katıp sürükleyen bulutlar gibi Bütün yürekler senin ardında." Eski zamanlann çoğu dualannda Tann'ya şükür şiirdiri.. Kuşeyri'nin efendisi Dakkâk duayı üçe ayı- nrmış; her birinin anlamı başkaymış: Kimi dua, ister.. Kimi yakanr.. Kimi över.. Peki, Tann sayısız kulunun bunca duasına birer birer nasıl yanıt verecek?.. • Eski bir derviş demiş ki: "- Dua kilim gibidir, ya altına alıp oturursun, ya üstüne binip uçarsın..." En güzel dua kendisi için bir şey istemeyenin yal- varışıdır. Meviana ya göre Musa bir gün yolda bir çoban görmüş, yoksul dua ediyormuş: "Ey kerem sahibi Allah!.. Neredesin, kulun kurbanın olayım, Çanğını dikeyim, saçını tarayayım, Giysini yıkayayım, bitlehni kırayım, Ulu Allah'ım sana süt ikram edeyim, Elceğizini öpeyim, ayağını ovayım, Uyuma vaktin gelince yerceğizini silip süpüreyim, Bütün keçilerim sana kurban olsun. Bütün nağmelerim, heyheylerim senin yâdınladır büyük Allah'ım!.." Musa, çobanı duyunca allak bullak olmuş: - Bu ne küfür!.. Sen nasıl Tann'yı insan yerine ko- yarsın... Çoban: -Oda beni insan yerine koyuyor ya!.. • Dakuki dermiş ki: "- Allah insanın kendisine dua etmesi için öz- lem çeker, salt bu yüzden ona musibetler verir..." Islamın geçmişinde yalnız kabir azabıyla cehen- nem korkusu yoktu; Tann ile insanın teklif tekellüf- süz söyleşmesi, âşık maşuk ilişkisi vardı... B u s o h b e t i s a k l î n k a ç ı r m a y ı n ! konukoluyor. Pülümür'ün Yaşsız Kadını" şiirinden "Pülümür'de Aşk" tiyatro oyununa... Ecevitler siyasetle, edebiyatla dolu yaşamlannı eleştirmen yazar Hikmet Altınkaynak'a anlatıyorlar, Şair Bülent Ecevit Rahşan Ecevit'in yazarlığı için ne düşünüyor? Ecevit'e göre siyasetteki edebiyat tartışmaları ne zaman bitecek? BUGUN 21:00 Itv8 kablolu yayında S33 bandmda. digital platformdaki DIGITURK'ün içinde 23. kanalda yer almaktadır. Analog yayınımızı da 42 derece pozisyonundaki Türksat 2A uydusunun 11638 Mhz frekansı verlical polarizasyonundan izleyebilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle