12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAY=A + CUMHURİYET 24ŞUBAT2002PA2AR 10 PAZAR YAZILARI Şeriatçılar tek çatı altına 11 E/lül'de "tidz Kuleter"e çarpan uçalcann pilotlannın Almanya'dan gittiği kanıtlanınca çoğu iyimser, "Göreceksiniz, şimdi Ahnanya'nm İslamcılara yaklaşunı nasıl değjşecek" derken, hep kötümserler "Hiçbir şey değişmeyecek" diyordu. Birkaç bin üyeli radikal îslamcı Metim Kaplan'ın 11 Aralık'ta yasaklanmasınuı göstermelik olduğu "New York"tan 6 ay sonra tüm açıklığı ile göriildü. Dernekler Yasası'nm değiştirilmesi sonucu tüm sözüm ona "dind" derneğin daha iyi denetleneceğini sanan iyimserler, bir düş kınklığına daha uğradı. Bu arada Miüi Göriiş şefi Mehmet Sabri Erbakan'ın yandaşlanna "Hepiniz Atanan vatandaşhğuıa geçin, parti kuracafız!*' sözleri, ülke politikacılannı heyecanlandırdı. Kimi eyaletlerde içişleri bakanlan hemen "Milli Görüş'fi kapatalun" demeye başladı. Semirmesine onlarca yıl göz yumdukJan bu kuruluşu, şimdi kapatamayacaklannı kavrayan Berlin hüİcümeti ise başka bir yönteme el atmaya hazırlanıyor. Milli Göriiş yanlısı Islam Konseyi'ni, Suudi-Rabıta-Aramco bağlantılı Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi'ni ve son 10 yılda çok güçlenen Süleymancılan bir çatı alhnda toplamak istiyorlar. Bu arada Islam Konseyi'nin Kaddafî'nin yönetimindeki, Trablus merkezli *World îslamie People's Leadeship'e üye olduğunu ise göz ardı ediyorlar. Izlenen hedef, ülkedeki Müslümanlann sadece yüzde 15'ini temsil ettiği bilinen bu üç kurumu, Almanya'nın düşündeki "Euro- tsJam"a giden aşamada Müslüman cemaatinin yasal temsilcisi konumuna STUTTCART mAHMET ARPAD getirmek. Bu başanldığı andada sürekli dışladıkian _ ^ _ ^ _ — ^ _ _ ^ _ ^ _ Diyanet'e bağlı camilerin çatısı altında toplanmış yüzde 85'lik çoğunluktan her yıl 1.5 milyar marka yaklaşacağı söylenen "cami vergjs" alınabilecek. Şeriatçılar tek çatı altında toplandı mı, Müslüman temsilcisi sıfatıyla Almanca din dersi verme yetkisine de kavuşacaklar. Kısacası, çoğunluğu laik olan Müslümanlar "ne idüğü beHrsiz", arkasında karaniık odak noktalan bulunan şeriat hayranı bir azınhğın kucağına oturtulacaklar. Bunun uzun aşamada Alman ve Türk toplumlanna yararlı olacağını ve uyumu kolaylaştıracağını sanmak saflıktan da öteye bir şey! Bu süreçte Necmettin Erbakan'ın Almanya'daki yeğeni MSE'nin politikaya ginne atılımı ise çok "hınarca" bir düşünce. Üç dinci kuruluş bir araya getirilip de tslam Konseyi elinden ahndığmda tek başına kalacak olan M.S. Erbakan için tek çıkar yol, parti kurmak. Bunu yapmakla "holdiııg''i Milli Göriiş'ü ve ideolojisini yasal bir raya oturtacağı gibi, Islamcılann sonunda Almanya 1da da politika sahnesine çıkmasını başaracak. Kimi uzmana göre şu anda MSE'nin tek hedefı bu. Neden olmasın, kurnaz amcanın Türkiye"de yaphğını "tiUd" yeğen Almanya'da niçin başarmasın? Hem bu gibi şeylerin burada Türkiye'dekinden çok daha kolay olduğu 80'li yıllardan bu yana hep kanıtlanmadı rru? Almanya, gerçek tslamı anlamaya pek çaba göstermiyor. Bu kafa yapısını bir "11 Eyfûl" bile değiştiremedi. Majestelerinin şaşkınları...Ingiliz gazetelerini okurken kahve fincanını ağzımdan uzak rutmayı öğrendiğimi sanırdım, meğer öğrenememişim. Yıllar sonra bir kez daha bulunduğum kafenin müşterilerine rezil oldum. tlki yıllar önce, Gorbaçov'un SBKP Genel Sekreterliği'ne getirildiği sıralarda olmuştu. Neyin nesidir diye merak ettiğimden. adamla ilgili her haberi ya da yazıyı arayıp bulur okurdum. Bir sabah eve yakın bir kafede, tanınmış bir Ingiliz gazetesinde Gorbaçov'la ilgili bir yazı okumaktayım. Kahvemden tam bir yudum almıştım ki, şöyle bir cümleyle karşılaştım: "Karısı kendisinden zavıfiDc Sovyet Kderi". Yudumladığım kahveyi nasıl dışan püskürtmüşüm anlatamam. Sovyet lider eşlerinin kocalanndan daha şişman oluşunun, bir Sovyet "gerçeğT olduğu doğruydu ve gazete bu durumla bir güzel dalgasını geçiyordu. Ingiliz muzipliği işte, ne denir? Bu Ingilizlerin kendileri dahil dalga geçmedikleri kişi, kurum, kavram kalmamıştır zaten. Geçenlerde yine bir kafedeyim ve önümde gazetelerim duruyor. Elimi Independent'a attım. Kahvemi yudumlamamla, gözümün ikinci sayfadaki habere ilişmesi aynı anda gerçekleşti. Yıllar sonraki ikinci kahve püskürtüşüm de böyle oldu. Bizim gazeteler de yazdığı için sanınm bilıyorsunuzdur. tngiltere Kraliyet Deniz Kuvvetleri tatbikattayrruş. Cebelitank'a çıkıyoruz diye, sen kalk tspanya'nın La Lına adlı küçük bir kasabasına çıkarma yap. Eli silahlı, yüzü kamuflajlı yüzlerce yabancı askeri sabah sabah karşısında gören kasaba sakinlerinin halini düşünebiliyor musunuz? Gazetenin yazdığına göre şaşkınlığı üzerinden atan ilk kişi, bir polis memunı olmuş. "Ingilizkr, kusura bakmayın ama hangi ülkede olduğunuzu sanrvorsunuz" diyerek koca orduyu adeta kapı dışan etmiş. Yanlış yerde olduklarını fark eden askerler, binbir özürle, silahlannı toplayıp çekilmişler tabii. Independent, "Kosova, Sierra Leone ve Afganistan'daki askeri başanlarmdan sonra İngütere, Cebelitank üzerüıde süren LONDRA MUSTAFA ERDEMOL anlaşma7hğı geçen pazar günü İspanya'yı işgal ederek çözmeye niyetlendi" diye yazıp dalgasını geçti olayla. Biliyorsunuz, tngiltere ile îspanya arasuıda 1704'ten ben Ingiliz sömürgesi olan Cebelitank'ın geleceğine ilişkın _ _ _ _ _ ^ _ ciddi bir sorun var. Bu "işgal" tspanyollarca hoşgörüyle karşılanmış ama kasabanın belediye başkanı yine de endişeli. "Umanm İngilizJer kasabamıza bu şekilde gelmeyi âdet haline getirmezier'' diyor. Ingıltere Savunma Bakanlığı'nın bir sözcüsü de işin gerçekten gırgınnda olmalı. "İspanya'yı alnıaya cabşmıyorduk. Böyie bir planımız yok" deyıverdi adam. Şakaydı gırgırdı derken ciddi ciddi soruşturma konusu olmak üzere tatbikattaki bu rezalet. Ingiltere profesyonel bir orduya sahip ve askerlerinin iyi yetişmesi için dünyanın parasını harcıyor. Buna karşın koca koca askerler. başlannda da komutanlan, ilkokul öğrencilerinin okul pikniğinde ait olduklan grubu bulamamalanna benzer bir biçimde, çıkarma yapacaklan koca adanın yerini şaşınyorlar. Yıllar önce duymuştum. Umanm doğru anımsıyorumdur. Şimdi adı Demokratik Kongo olan Zaire'de darbeyle işbaşına gelen Moburu Sese Seko, darbe sırasında kendisine yardımcı olan bir grup subay ve sivili mareşal yapmak istemiş. Ancak bu gruptaki askerlerin bile askerlikten haberi yokrnuş doğru dürüst. Bunun üzerine Sese Seko mareşal yapmak istediği yol arkadaşlannı, çavuşluk eğitimine tabii tutmuş bir güzel. Ingilizlerin Sese Seko'ya gülecek halleri yoktur herhalde. Onlar da kendi askerleri için Sese Seko gibi "temel"den bir eğitim gerçekleştirmelidir. Kraliyet Deniz Kuvvetleri'nden bir onbaşının Independent'ta yer alan sözleri bunun ne kadar gerekli olduğunu kanıtlıyor. "Yanhşhk, subayiarm eiine harita vermek gibi çok tehükeK bir hatadan kaynaklandı" demiş onbaşı. Işe haritayı doğru rutmaktan başlanacak demek ki. Tanklar oyuncak oldu Afganistan'da, Sovyet işgaüne karp 20 yıl süren savaşuı kahnülan olan tanklar, çocuklara oyuncak ohıyor. Ülkede, Sovyet bûükkrinden kalma binlerce tank cnkazı var. Başkent Kâbil'deki çocuklar da bu tanlda "askerciik'' oynuyor. (Fotoğraf: REUTERS) Saat ülkesinde bir Akdenizli! Gündeme giremeyen önemli birkonu Gündemin dakika dakika değiştiği bir ortamda, haber bombardımanı altında kalan insan, kimi zaman önemli olanı gözden kaçırabiliyor. Afganistan'da süren savaş, Amerikan tarihinin en büyük şirket skandalı olarak nitelenen Enron'un batışı, Başkan George W. Bush'un yeni bütçesi, Kış Olımpiyatlan, NBC'nin Friends dizisinin oyunculanna bölüm başına bırer milyon dolar vereceğini açıklaması, son haftalarda Amerikan kamuoyunu en çok ilgilendiren konulann başını çekti. Bunlann arasından sıynlıp gündeme giremeyen önemli bir konu daha var: Okul Idare Heyeti'nin sorumsuzca yaptığı lüks harcamalar ve kamu personeli niteliğindeki ögretmenlerin zam mücadelesi. Kamuoyuna birbirinden bağımsız olarak yansıyan bu iki olayı birlikte değerlendirince, çarpıklık çok daha belirgüı hale geliyor. New York'ta belediyeye bağh olarak çalışan ve devlet okullannın idaresinden sorumlu olan Okul Idare Heyeti, 7 üye ve 30 görevliden oluşuyor. Bu 7 üyenin her birinin lüks ofısleri, ikişer -isterlerse üçer- asistan ve ikişer sekreteri, bodyguard'lan, şoförleri, lüks arabalan var. Asistanlann yılhk kazancı 107 bin dolar, sekreterlerinki ise n 60 bin dolar. Bütün bu harcamalar için belediyenin bütçesinden yılda 4 milyon dolar aynlmış. 37 kişinin lüks harcamalan için aynlan bu 4 milyon dolarla ne yapılabilirdi? Yapılan araştuTnaya göre, sigortalan dahil 92 yeni öğretmen işe alınabilir, bu öğretmenlere 11 bin 904 saat eğitim verilebilir, 210 yeni sınıf inşa edilebilir ya da 2 bin 352 dizüstü bilgisayar alınabilirdi. Diğer yandan, Öğretmenler Birliği'nin, NEW YORK Belediye Başkanı Michad Bloomberg'den New York'ta devlet okullannda görev yapan öğretmenler için zam talep . etmesi, kamuoyunun dikkatini çekmiyor. Istenilen zam, 80 bin öğretmen için toplam 200 milyon dolarlık bir artışı öngörüyor. Bunun yapılması zorunlu görünüyor. Çünkü New York'ta yeni göreve başlayan bir öğretmen yılda ancak 32 bin 910 dolar kazanıyor. Ülkemiz için az sayıhnayabilecek bu rakam, Amerika, özellilde de New York için en az gelir grubu düzeyinde. Sorun, Bloomberg'in bu artış için bütçesinde yer ZÜLAL KALKANDELEN ayırmaması. Vali Pataki, bu yıl için istenilen zam oranını belediyeye aktarmayı öneriyor. Fakat belediye başkanı bu öneriyi kabul etmek istemiyor. Çünkü gelecek yıl da aynı sorunu yaşayabileceğini düşünüyor. Ortaya çıkan manzara bize hiç de yabancı değil, sonuçlan da bildik. Idealistler hariç kimse devlet okullannda öğretmen olmak istemiyor. Öğretmen açığını kapamak için gazete, radyo ve televizyon reklamlan aracılığıyla insanlar bu işi yapmaya teşvik ediliyor. Ögretmenlerin hayat standardı giderek düşüyor. Nasıl oluyor bu? Öğretmenliğin en saygın meslek olduğunu öğretmişlerdi. Eğer hâlâ saygmsa, neden en az gelir grubu düzeyinde? Eğer hâlâ saygınsa, neden insanlar öğretmen olmak istemiyor? Eğer hâlâ saygınsa, neden toplum bu mesleğe hak ettiği yeri vermiyor? Özel bir üniversitede öğretim görevhsi olarak çalışan Boğaziçi Üniversitesı mezunu arkadaşım, neden şiddetle devlet üniversıtelerinin özel üniversitelere dönüştürülmesi gerektiğini savunuyor? Önemli olanın kolaylıkla es geçilebildiği yeni dünyada, saygınlığın tek belirleyicisi para mı oldu? [email protected] Sabahlan, rahat otel yataklanndaki kat kat örtülerin altından çıkabilmenin tek bir yolu vardır: Uyandırma servisini aramak! Hatta otomatik uyandırma servislerini devreye sokan sistemleri çözmeye harcayacağım zamanda da uyumayı tercih ettiğimden, yalnızca resepsiyonu arayıp "Beni şu saatte uyandınn" derim. Buraya kadar her şey normaldir; ancak her zaman o saatten yaklaşık 15 dakika önce uyanarak kulağım telefonun sesinde, beklemeye başlanm. Uyandırma servisleri benim kâbusumdurî Aramızda şöyle bir ilişki vardır; eğer erken kalkmam gerekiyorsa ve uyandırmaya haber vermemişsem, kesin uyuyakahnm. Haber vermışsem, mutlaka 15 dakika önce uyanıp beklemeye başlanm. işte o sabah ^ — — — dakikalan bir türlü geçmek bilmez; yataktaki o son 15 dakika! Sanki çokuluslu bir güç tarafindan otellerdeki uyandırma servislerini denetlemekle falan görevlendirilmişim! Öyle bir gerginlik hali yani, sabah sabah... Hayır, kalkamıyorum da yataktan; sadece kulağım değil gözüm de başucumdaki telefonun üzerinde: "Acaba ne zaman çalacak?" Bu kez durum daha vahim, çünkü bir saat ülkesindeyim. Uyandırmaya espri olsun diye 07.42 yazdırdım. Çünkü biz Akdenizlilere göre en küçük zaman dilimi 15 dakikadır. Daha ufağma aklımız ermez. Avrupa'daki tren garlannda gördüğümüz 19.23 yada 08.52 gibi kalkış saatleri, yalnızca zamanın gerçeküstü birer LOZAN yorumu olarak algılanır. işin tuhafi, bu tren tarifeleri bize treni kaçırmaktan daha absürd görünür. Oysa bizler tıpkı daracık bir Akdeniz sokağında iplere asılan çamaşırlar gibi serilmişiz zamana! Ah bu Akdeniz yayılmacıhğı! Acaba genlerimize saklanmış Akdeniz korsanlan mı bunun nedeni? Sokaklara, sandalyelere, yeşilliklere, hatta sanal ortamlara yayıldıkça yayıünışız. Düşünüyorum da; Feridun Fazü Tülbentçi'nin Şanlı Kadırgalar'ıyla büyüyen bir çocukluktan ne beklenebilirdi? Akdeniz'de süzüm süzüm süzülen kadırgalarla, Orta Avrupa'nın dimdik saat kuleleri öyle hemen kucaklaşamazdı ya! Yine de işin güzel yanı; kiraz dudaklı Ispanyol diJberini öpmek için illa 23.38 beklenmezdi, alacakaranlıkta hafifbiriyot kokusu yeterli olurdu zira... Ah o sihirli — ^ — — son 15 dakika! Neler sığdınlmazdı ki ona; maçlara göz atmak, sakal tıraşı, ağız dalaşı, kapris, park yerinde trampon çökertme, dedikodu, hediye alışverişleri, birtakım değiş tokuşlar, son bir içki daha (teklif), Allah aşkına bir tane daha (ısrar), "Size ayıracak beş dakikam bile yok"un anlatılması... 15dakikanın sonunda ben de şu karara vardım ki: Biz Akdenizliler çağdaş Batı uygarlıklanna göre 15 dakika daha fazla yaşıyoruz. Inanmıyor musunuz? O zaman dönüp o fazladan 15 dakikada neler yapılabileceğini bir daha okuyun! işte uyandırma servisinin telefonu da çalıyor. Saat tam 07.42! Ve "Güüünaydın TüüürkiyeJ" ŞANŞIN TÜZÜN ANTALYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN Sayı: 1997 1239 Davacı Orhan Gülşen ve tbrahim Pireli vekilleri Avukat Süada Tugay tarafından davalılar 1- Etsa Et San. ve Tic. AŞ. 2- Ahmet Acar 3- Yalçın Tuncel 4- Mehmet Aşçı ve 5- Tank Yılmaz vekilleri avukat Ibrahim Yalçın aleyhine mahkememızde açılan karar ıptali da\ası ile ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde 24.4.2000 tarih ve 2000'777 Karar sayılı karar Et sa Et san. ve Tic. AŞ vekili Avukat îbrahım Yalçın ta- rafından süresi içerisinde temyiz edılmış ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesı Başkanlı- ğı'nın 30.10.2001 tarih ve 2001 8401-8408 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Gerek yargılama sırasında ve gerekse raahkemece venlen karann da davalılardan Yalçın Tuncel. Mehmet Aşçı ve Tank Yılmaz'a tebliğ edilememış olduğu, tebliğ im- kanının da bulunmaması nedenıyle yukanda tarih ve sayısı belırtılen Yargıtay 11. Hu- kuk Dairesi BaşkanlığVnın bozma kararuun Yalçın Tuncel. Mehmet Aşçı ve Tank Yılmaz'a tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 28.1.2002 Basm:7781 Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. Kalbinizi koruyun. 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/ISTANBUL Tel : (0212) 212 07 07 (pbx) • Faks: (O212) 212 6« 35 Intemet: http://www.tkv.org.tr e-mail: gen.sekretsrOtlcv.org.tr • koordinatorOtkv.org.tr TÜRK KALP VAKR İSTANBUL (2) ÎCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 2001 22975 1- AlacakJı ve varsa vekilinın adı, soyadı ve ıkâmetgâhı: Yapı ve Kredı Bankası AŞ Av. Haluk Delemen. Kırtasiyeci Sok Çağdaş Han No: 48/13 Kadıköy 2- Borçlunun ve varsa kanuni temsücisinin adı, soyadı ve ıkâmetgâhı: Hakan Top. Akıncılar Mah. Beyatlı Sok. No: 82/8 Güngören lstanbul 3- Alacağın Türk parasıyla tutan. faız mıktan ve işlemeye başladığı tarih: 698.113. 110 TL masrafstz 4- Senet ve tarihi ve senet yoksa borcun sebebi: llamsız. 5- Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçılann adı. soyadı, şöhret ve ikâmetgâhlan Yukanda yazılı borç ve masraflan ile ilgili olarak düzenlenen ışbu ödeme emn. borçlunun bilinen adresıne tebliğe veril- mış olup bilahare tebliğ ıade edilmesi üzerine yapılan araştırmada borçlunun adres bırakmadan terkı dıvar edip semti meç- hule gittıği ve bu sebeple tebligatın normal yollardan yapılmasının imkânsız hale gelmesi nedeniyle ödeme emrinın tebli- gat kanununun 28. maddesıne göre ilanen tebliğıne karar venlmiş olmakla, Işbu ödeme emrinın gazetede vayırru tarihınden itibaren (22) gün içerisinde yukanda yazılı alacağın ilgılisi tarafından dosyamıza vatınlmasmın temıni. Takıp müstenidi alacağın tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazın olması ha- lınde veva senet altındaki ımzanın borçluya aıt olmadığı yolundaki bir ıtıraz söz konusu ise, takip borçlusu veya kanuni ve- kilı tarafından (22) günlük süre ıçensınde ıcra müdürlüğümüze bıldınlmesının gerektiğı, Aksı takdırde bu senettekı ımzanın borçludan sadır olduğu sonucuna vanlacağı, Itıraz süresi içerisinde imzanın reddedilmesı halinde mercı önünde yapılacak duruşmaya borçlunun hazır bulundurulma- sı aksi takdırde itirazın muvakkaten kaldınlacağı. Senet veya borca olan her türlü itirazın yazılı veya sözlü olarak icra mü- dürlüğümüze (22) gün ıçensınde takıp borçlusu veya kanuni vekili tarafından yapılmasının gerektiğı, Bu süre içensinde borç ödenmez ve herhangı bir ıtıraz da dermeydn edilmemesi halinde ic. ıf kanununun 7 4 maddesine göre (...) gün içeri- sinde mal beyanda bulunulması. aksi taktirde hahapisle cezalandınlacağı, Hıç mal beyanında bulunulmaz veya hakıkate aykın beyanda bulunulması halinde borçlunun hapısle cezalandınlacağı, Borç ödenmez veya kanuni itiraz vuku bulmaması halinde cebri icraya devam edileceğı hususu tebliğ ve ıhtar olunur Basın: 8672 AOBİRKAYIP Emekli tanmcı, Türkiye Ziraatçiler Dernegi üyelerinden, kurucusu olduğu Güldikeni Yayınlan'ndaki çabalanyla aydınlanma ve Köy Enstitüleri düşüncesini 21. yüzyıla taşunayı başaran MUSTAFA BEYKÖYLÜ'yü 21.02.2002 tarihinde bir trafık kazasında yitirdik. O, dürüst, üısancıl ve özgür kimliğiyle yaşamımızda ömek olmaya devam edecek. 24 Şubat 2002 Pazar günü fbugün) Kocatepe Camii'nde kılınacak öğle namazuıdan sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda sonsuzluğa uğurlayacağız. AİLESt VE DOSTLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle