Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAY=A
+
CUMHURİYET 24ŞUBAT2002PA2AR
10 PAZAR YAZILARI
Şeriatçılar
tek çatı
altına
11 E/lül'de "tidz Kuleter"e çarpan
uçalcann pilotlannın Almanya'dan
gittiği kanıtlanınca çoğu iyimser,
"Göreceksiniz, şimdi Ahnanya'nm
İslamcılara yaklaşunı nasıl
değjşecek" derken, hep kötümserler
"Hiçbir şey değişmeyecek" diyordu.
Birkaç bin üyeli radikal îslamcı
Metim Kaplan'ın 11 Aralık'ta
yasaklanmasınuı göstermelik olduğu
"New York"tan 6 ay sonra tüm
açıklığı ile göriildü. Dernekler
Yasası'nm değiştirilmesi sonucu tüm
sözüm ona "dind" derneğin daha iyi
denetleneceğini sanan iyimserler, bir
düş kınklığına daha uğradı.
Bu arada Miüi Göriiş şefi Mehmet
Sabri Erbakan'ın yandaşlanna
"Hepiniz Atanan vatandaşhğuıa
geçin, parti kuracafız!*' sözleri, ülke
politikacılannı heyecanlandırdı.
Kimi eyaletlerde içişleri
bakanlan hemen "Milli Görüş'fi
kapatalun" demeye başladı.
Semirmesine onlarca yıl göz
yumdukJan bu kuruluşu, şimdi
kapatamayacaklannı kavrayan
Berlin hüİcümeti ise başka bir
yönteme el atmaya hazırlanıyor.
Milli Göriiş yanlısı Islam
Konseyi'ni, Suudi-Rabıta-Aramco
bağlantılı Almanya Müslümanlar
Merkez Konseyi'ni ve son 10 yılda
çok güçlenen Süleymancılan bir çatı
alhnda toplamak istiyorlar. Bu arada
Islam Konseyi'nin Kaddafî'nin
yönetimindeki, Trablus merkezli
*World îslamie People's Leadeship'e
üye olduğunu ise göz ardı ediyorlar.
Izlenen hedef, ülkedeki
Müslümanlann sadece yüzde 15'ini
temsil ettiği bilinen bu üç kurumu,
Almanya'nın düşündeki "Euro-
tsJam"a giden aşamada Müslüman
cemaatinin yasal temsilcisi
konumuna
STUTTCART
mAHMET
ARPAD
getirmek.
Bu
başanldığı
andada
sürekli
dışladıkian
_ ^ _ ^ _ — ^ _ _ ^ _ ^ _ Diyanet'e
bağlı
camilerin çatısı altında toplanmış
yüzde 85'lik çoğunluktan her yıl 1.5
milyar marka yaklaşacağı söylenen
"cami vergjs" alınabilecek.
Şeriatçılar tek çatı altında toplandı
mı, Müslüman temsilcisi sıfatıyla
Almanca din dersi verme yetkisine
de kavuşacaklar. Kısacası,
çoğunluğu laik olan Müslümanlar
"ne idüğü beHrsiz", arkasında
karaniık odak noktalan bulunan
şeriat hayranı bir azınhğın kucağına
oturtulacaklar. Bunun uzun aşamada
Alman ve Türk toplumlanna yararlı
olacağını ve uyumu
kolaylaştıracağını sanmak saflıktan
da öteye bir şey!
Bu süreçte Necmettin Erbakan'ın
Almanya'daki yeğeni MSE'nin
politikaya ginne atılımı ise çok
"hınarca" bir düşünce. Üç dinci
kuruluş bir araya getirilip de tslam
Konseyi elinden ahndığmda tek
başına kalacak olan M.S. Erbakan
için tek çıkar yol, parti kurmak.
Bunu yapmakla "holdiııg''i Milli
Göriiş'ü ve ideolojisini yasal
bir raya oturtacağı gibi, Islamcılann
sonunda Almanya 1da da politika
sahnesine çıkmasını başaracak. Kimi
uzmana göre şu anda MSE'nin
tek hedefı bu.
Neden olmasın, kurnaz amcanın
Türkiye"de yaphğını "tiUd" yeğen
Almanya'da niçin başarmasın? Hem
bu gibi şeylerin burada
Türkiye'dekinden çok daha kolay
olduğu 80'li yıllardan bu yana hep
kanıtlanmadı rru?
Almanya, gerçek tslamı anlamaya
pek çaba göstermiyor. Bu kafa
yapısını bir "11 Eyfûl" bile
değiştiremedi.
Majestelerinin şaşkınları...Ingiliz gazetelerini okurken kahve fincanını
ağzımdan uzak rutmayı öğrendiğimi sanırdım,
meğer öğrenememişim. Yıllar sonra bir kez
daha bulunduğum kafenin müşterilerine rezil
oldum. tlki yıllar önce, Gorbaçov'un SBKP
Genel Sekreterliği'ne getirildiği sıralarda
olmuştu. Neyin nesidir diye merak ettiğimden.
adamla ilgili her haberi ya da yazıyı arayıp
bulur okurdum. Bir sabah eve yakın bir kafede,
tanınmış bir Ingiliz gazetesinde Gorbaçov'la
ilgili bir yazı okumaktayım. Kahvemden tam
bir yudum almıştım ki, şöyle bir cümleyle
karşılaştım: "Karısı kendisinden zavıfiDc
Sovyet Kderi". Yudumladığım kahveyi nasıl
dışan püskürtmüşüm anlatamam. Sovyet lider
eşlerinin kocalanndan daha şişman oluşunun,
bir Sovyet "gerçeğT olduğu doğruydu ve
gazete bu durumla bir güzel dalgasını
geçiyordu. Ingiliz muzipliği işte, ne denir? Bu
Ingilizlerin kendileri dahil dalga
geçmedikleri kişi, kurum, kavram
kalmamıştır zaten. Geçenlerde yine bir
kafedeyim ve önümde gazetelerim duruyor.
Elimi Independent'a attım. Kahvemi
yudumlamamla, gözümün ikinci
sayfadaki habere ilişmesi aynı anda
gerçekleşti. Yıllar sonraki ikinci
kahve püskürtüşüm de böyle oldu.
Bizim gazeteler de yazdığı için
sanınm bilıyorsunuzdur. tngiltere
Kraliyet Deniz Kuvvetleri
tatbikattayrruş. Cebelitank'a
çıkıyoruz diye, sen kalk
tspanya'nın La Lına adlı küçük bir kasabasına
çıkarma yap. Eli silahlı, yüzü kamuflajlı
yüzlerce yabancı askeri sabah sabah
karşısında gören kasaba sakinlerinin halini
düşünebiliyor musunuz? Gazetenin
yazdığına göre şaşkınlığı üzerinden atan ilk
kişi, bir polis memunı olmuş. "Ingilizkr,
kusura bakmayın ama hangi ülkede
olduğunuzu sanrvorsunuz" diyerek koca
orduyu adeta kapı dışan etmiş. Yanlış yerde
olduklarını fark eden askerler, binbir özürle,
silahlannı toplayıp çekilmişler tabii.
Independent, "Kosova, Sierra Leone ve
Afganistan'daki askeri başanlarmdan sonra
İngütere, Cebelitank üzerüıde süren
LONDRA
MUSTAFA
ERDEMOL
anlaşma7hğı geçen pazar günü
İspanya'yı işgal ederek çözmeye
niyetlendi" diye yazıp dalgasını
geçti olayla. Biliyorsunuz, tngiltere
ile îspanya arasuıda 1704'ten ben
Ingiliz sömürgesi olan
Cebelitank'ın geleceğine ilişkın
_ _ _ _ _ ^ _ ciddi bir sorun var.
Bu "işgal" tspanyollarca
hoşgörüyle karşılanmış ama kasabanın
belediye başkanı yine de endişeli. "Umanm
İngilizJer kasabamıza bu şekilde gelmeyi âdet
haline getirmezier'' diyor. Ingıltere Savunma
Bakanlığı'nın bir sözcüsü de işin
gerçekten gırgınnda olmalı. "İspanya'yı
alnıaya cabşmıyorduk. Böyie bir
planımız yok" deyıverdi adam.
Şakaydı gırgırdı derken ciddi ciddi soruşturma
konusu olmak üzere tatbikattaki bu rezalet.
Ingiltere profesyonel bir orduya sahip ve
askerlerinin iyi yetişmesi için dünyanın
parasını harcıyor. Buna karşın koca koca
askerler. başlannda da komutanlan, ilkokul
öğrencilerinin okul pikniğinde ait olduklan
grubu bulamamalanna benzer bir biçimde,
çıkarma yapacaklan koca adanın
yerini şaşınyorlar.
Yıllar önce duymuştum. Umanm doğru
anımsıyorumdur. Şimdi adı Demokratik Kongo
olan Zaire'de darbeyle işbaşına gelen Moburu
Sese Seko, darbe sırasında kendisine yardımcı
olan bir grup subay ve sivili mareşal yapmak
istemiş. Ancak bu gruptaki askerlerin bile
askerlikten haberi yokrnuş doğru dürüst.
Bunun üzerine Sese Seko mareşal yapmak
istediği yol arkadaşlannı, çavuşluk eğitimine
tabii tutmuş bir güzel.
Ingilizlerin Sese Seko'ya gülecek halleri
yoktur herhalde. Onlar da kendi askerleri için
Sese Seko gibi "temel"den bir eğitim
gerçekleştirmelidir. Kraliyet Deniz
Kuvvetleri'nden bir onbaşının Independent'ta
yer alan sözleri bunun ne kadar gerekli
olduğunu kanıtlıyor. "Yanhşhk, subayiarm
eiine harita vermek gibi çok tehükeK bir
hatadan kaynaklandı" demiş onbaşı.
Işe haritayı doğru rutmaktan
başlanacak demek ki.
Tanklar
oyuncak oldu
Afganistan'da, Sovyet işgaüne
karp 20 yıl süren savaşuı
kahnülan olan tanklar,
çocuklara oyuncak ohıyor.
Ülkede, Sovyet bûükkrinden
kalma binlerce tank cnkazı var.
Başkent Kâbil'deki çocuklar
da bu tanlda "askerciik''
oynuyor.
(Fotoğraf: REUTERS)
Saat ülkesinde
bir Akdenizli!
Gündeme giremeyen önemli birkonu
Gündemin dakika dakika değiştiği bir
ortamda, haber bombardımanı altında
kalan insan, kimi zaman önemli olanı
gözden kaçırabiliyor. Afganistan'da süren
savaş, Amerikan tarihinin en büyük şirket
skandalı olarak nitelenen Enron'un batışı,
Başkan George W. Bush'un yeni bütçesi,
Kış Olımpiyatlan, NBC'nin Friends
dizisinin oyunculanna bölüm başına bırer
milyon dolar vereceğini açıklaması, son
haftalarda Amerikan kamuoyunu en çok
ilgilendiren konulann başını çekti.
Bunlann arasından sıynlıp gündeme
giremeyen önemli bir konu daha var: Okul
Idare Heyeti'nin sorumsuzca yaptığı lüks
harcamalar ve kamu personeli
niteliğindeki ögretmenlerin zam
mücadelesi. Kamuoyuna birbirinden
bağımsız olarak yansıyan bu iki olayı
birlikte değerlendirince, çarpıklık çok daha
belirgüı hale geliyor. New York'ta
belediyeye bağh olarak çalışan ve devlet
okullannın idaresinden sorumlu olan Okul
Idare Heyeti, 7 üye ve 30 görevliden
oluşuyor. Bu 7 üyenin her birinin lüks
ofısleri, ikişer -isterlerse üçer- asistan ve
ikişer sekreteri, bodyguard'lan, şoförleri,
lüks arabalan var. Asistanlann yılhk
kazancı 107 bin dolar, sekreterlerinki ise
n
60 bin dolar. Bütün bu harcamalar için
belediyenin bütçesinden yılda 4 milyon
dolar aynlmış. 37 kişinin lüks harcamalan
için aynlan bu 4 milyon dolarla ne
yapılabilirdi? Yapılan araştuTnaya göre,
sigortalan dahil 92 yeni öğretmen işe
alınabilir, bu öğretmenlere 11 bin 904 saat
eğitim verilebilir, 210 yeni sınıf inşa
edilebilir ya da 2 bin 352 dizüstü bilgisayar
alınabilirdi. Diğer yandan, Öğretmenler
Birliği'nin,
NEW YORK Belediye Başkanı
Michad
Bloomberg'den
New York'ta devlet
okullannda görev
yapan öğretmenler
için zam talep
. etmesi,
kamuoyunun dikkatini çekmiyor. Istenilen
zam, 80 bin öğretmen için toplam 200
milyon dolarlık bir artışı öngörüyor. Bunun
yapılması zorunlu görünüyor. Çünkü New
York'ta yeni göreve başlayan bir öğretmen
yılda ancak 32 bin 910 dolar kazanıyor.
Ülkemiz için az sayıhnayabilecek bu
rakam, Amerika, özellilde de New York
için en az gelir grubu düzeyinde. Sorun,
Bloomberg'in bu artış için bütçesinde yer
ZÜLAL
KALKANDELEN
ayırmaması. Vali Pataki, bu yıl için
istenilen zam oranını belediyeye aktarmayı
öneriyor. Fakat belediye başkanı bu öneriyi
kabul etmek istemiyor. Çünkü gelecek yıl
da aynı sorunu yaşayabileceğini
düşünüyor. Ortaya çıkan manzara bize hiç
de yabancı değil, sonuçlan da bildik.
Idealistler hariç kimse devlet okullannda
öğretmen olmak istemiyor. Öğretmen
açığını kapamak için gazete, radyo ve
televizyon reklamlan aracılığıyla insanlar
bu işi yapmaya teşvik ediliyor.
Ögretmenlerin hayat standardı giderek
düşüyor. Nasıl oluyor bu? Öğretmenliğin
en saygın meslek olduğunu öğretmişlerdi.
Eğer hâlâ saygmsa, neden en az gelir
grubu düzeyinde? Eğer hâlâ saygınsa,
neden insanlar öğretmen olmak istemiyor?
Eğer hâlâ saygınsa, neden toplum bu
mesleğe hak ettiği yeri vermiyor? Özel bir
üniversitede öğretim görevhsi olarak
çalışan Boğaziçi Üniversitesı mezunu
arkadaşım, neden şiddetle devlet
üniversıtelerinin özel üniversitelere
dönüştürülmesi gerektiğini savunuyor?
Önemli olanın kolaylıkla es geçilebildiği
yeni dünyada, saygınlığın tek belirleyicisi
para mı oldu?
kzulal@yahoo.com
Sabahlan, rahat otel
yataklanndaki kat kat
örtülerin altından
çıkabilmenin tek bir yolu
vardır: Uyandırma
servisini aramak! Hatta
otomatik uyandırma
servislerini devreye sokan
sistemleri çözmeye
harcayacağım zamanda da
uyumayı tercih
ettiğimden, yalnızca
resepsiyonu arayıp "Beni
şu saatte uyandınn"
derim. Buraya kadar her
şey normaldir; ancak her
zaman o saatten yaklaşık
15 dakika önce uyanarak
kulağım telefonun
sesinde, beklemeye
başlanm. Uyandırma
servisleri benim
kâbusumdurî Aramızda
şöyle bir ilişki vardır; eğer
erken kalkmam
gerekiyorsa ve
uyandırmaya haber
vermemişsem, kesin
uyuyakahnm.
Haber
vermışsem,
mutlaka 15
dakika önce
uyanıp
beklemeye
başlanm. işte o
sabah ^ — — —
dakikalan bir
türlü geçmek bilmez;
yataktaki o son 15 dakika!
Sanki çokuluslu bir güç
tarafindan otellerdeki
uyandırma servislerini
denetlemekle falan
görevlendirilmişim! Öyle
bir gerginlik hali yani,
sabah sabah... Hayır,
kalkamıyorum da
yataktan; sadece kulağım
değil gözüm de
başucumdaki telefonun
üzerinde: "Acaba ne
zaman çalacak?" Bu kez
durum daha vahim, çünkü
bir saat ülkesindeyim.
Uyandırmaya espri olsun
diye 07.42 yazdırdım.
Çünkü biz Akdenizlilere
göre en küçük zaman
dilimi 15 dakikadır. Daha
ufağma aklımız ermez.
Avrupa'daki tren
garlannda gördüğümüz
19.23 yada 08.52 gibi
kalkış saatleri, yalnızca
zamanın gerçeküstü birer
LOZAN
yorumu olarak algılanır.
işin tuhafi, bu tren
tarifeleri bize treni
kaçırmaktan daha absürd
görünür. Oysa bizler tıpkı
daracık bir Akdeniz
sokağında iplere asılan
çamaşırlar gibi serilmişiz
zamana! Ah bu Akdeniz
yayılmacıhğı! Acaba
genlerimize saklanmış
Akdeniz korsanlan mı
bunun nedeni? Sokaklara,
sandalyelere, yeşilliklere,
hatta sanal ortamlara
yayıldıkça yayıünışız.
Düşünüyorum da; Feridun
Fazü Tülbentçi'nin Şanlı
Kadırgalar'ıyla büyüyen
bir çocukluktan ne
beklenebilirdi?
Akdeniz'de süzüm süzüm
süzülen kadırgalarla, Orta
Avrupa'nın dimdik saat
kuleleri öyle hemen
kucaklaşamazdı ya! Yine
de işin güzel yanı; kiraz
dudaklı Ispanyol diJberini
öpmek için illa
23.38
beklenmezdi,
alacakaranlıkta
hafifbiriyot
kokusu yeterli
olurdu zira...
Ah o sihirli
— ^ — — son 15 dakika!
Neler
sığdınlmazdı ki ona;
maçlara göz atmak,
sakal tıraşı, ağız
dalaşı, kapris, park
yerinde trampon
çökertme, dedikodu,
hediye alışverişleri,
birtakım değiş tokuşlar,
son bir içki daha (teklif),
Allah aşkına bir tane daha
(ısrar), "Size ayıracak beş
dakikam bile yok"un
anlatılması... 15dakikanın
sonunda ben de şu karara
vardım ki: Biz
Akdenizliler çağdaş Batı
uygarlıklanna göre 15
dakika daha fazla
yaşıyoruz. Inanmıyor
musunuz? O zaman dönüp
o fazladan 15 dakikada
neler yapılabileceğini bir
daha okuyun! işte
uyandırma servisinin
telefonu da çalıyor. Saat
tam 07.42! Ve
"Güüünaydın
TüüürkiyeJ"
ŞANŞIN
TÜZÜN
ANTALYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞl'NDEN
Sayı: 1997 1239
Davacı Orhan Gülşen ve tbrahim Pireli vekilleri Avukat Süada Tugay tarafından
davalılar 1- Etsa Et San. ve Tic. AŞ. 2- Ahmet Acar 3- Yalçın Tuncel 4- Mehmet Aşçı
ve 5- Tank Yılmaz vekilleri avukat Ibrahim Yalçın aleyhine mahkememızde açılan
karar ıptali da\ası ile ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde 24.4.2000 tarih ve
2000'777 Karar sayılı karar Et sa Et san. ve Tic. AŞ vekili Avukat îbrahım Yalçın ta-
rafından süresi içerisinde temyiz edılmış ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesı Başkanlı-
ğı'nın 30.10.2001 tarih ve 2001 8401-8408 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Gerek yargılama sırasında ve gerekse raahkemece venlen karann da davalılardan
Yalçın Tuncel. Mehmet Aşçı ve Tank Yılmaz'a tebliğ edilememış olduğu, tebliğ im-
kanının da bulunmaması nedenıyle yukanda tarih ve sayısı belırtılen Yargıtay 11. Hu-
kuk Dairesi BaşkanlığVnın bozma kararuun Yalçın Tuncel. Mehmet Aşçı ve Tank
Yılmaz'a tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 28.1.2002
Basm:7781
Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır.
Kalbinizi koruyun.
19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/ISTANBUL
Tel : (0212) 212 07 07 (pbx) • Faks: (O212) 212 6« 35
Intemet: http://www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekretsrOtlcv.org.tr • koordinatorOtkv.org.tr TÜRK KALP VAKR
İSTANBUL (2) ÎCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
2001 22975
1- AlacakJı ve varsa vekilinın adı, soyadı ve ıkâmetgâhı: Yapı ve Kredı Bankası AŞ Av. Haluk Delemen. Kırtasiyeci Sok
Çağdaş Han No: 48/13 Kadıköy
2- Borçlunun ve varsa kanuni temsücisinin adı, soyadı ve ıkâmetgâhı: Hakan Top. Akıncılar Mah. Beyatlı Sok. No: 82/8
Güngören lstanbul
3- Alacağın Türk parasıyla tutan. faız mıktan ve işlemeye başladığı tarih: 698.113. 110 TL masrafstz
4- Senet ve tarihi ve senet yoksa borcun sebebi: llamsız.
5- Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçılann adı. soyadı, şöhret ve ikâmetgâhlan
Yukanda yazılı borç ve masraflan ile ilgili olarak düzenlenen ışbu ödeme emn. borçlunun bilinen adresıne tebliğe veril-
mış olup bilahare tebliğ ıade edilmesi üzerine yapılan araştırmada borçlunun adres bırakmadan terkı dıvar edip semti meç-
hule gittıği ve bu sebeple tebligatın normal yollardan yapılmasının imkânsız hale gelmesi nedeniyle ödeme emrinın tebli-
gat kanununun 28. maddesıne göre ilanen tebliğıne karar venlmiş olmakla,
Işbu ödeme emrinın gazetede vayırru tarihınden itibaren (22) gün içerisinde yukanda yazılı alacağın ilgılisi tarafından
dosyamıza vatınlmasmın temıni.
Takıp müstenidi alacağın tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazın olması ha-
lınde veva senet altındaki ımzanın borçluya aıt olmadığı yolundaki bir ıtıraz söz konusu ise, takip borçlusu veya kanuni ve-
kilı tarafından (22) günlük süre ıçensınde ıcra müdürlüğümüze bıldınlmesının gerektiğı,
Aksı takdırde bu senettekı ımzanın borçludan sadır olduğu sonucuna vanlacağı,
Itıraz süresi içerisinde imzanın reddedilmesı halinde mercı önünde yapılacak duruşmaya borçlunun hazır bulundurulma-
sı aksi takdırde itirazın muvakkaten kaldınlacağı. Senet veya borca olan her türlü itirazın yazılı veya sözlü olarak icra mü-
dürlüğümüze (22) gün ıçensınde takıp borçlusu veya kanuni vekili tarafından yapılmasının gerektiğı, Bu süre içensinde
borç ödenmez ve herhangı bir ıtıraz da dermeydn edilmemesi halinde ic. ıf kanununun
7
4 maddesine göre (...) gün içeri-
sinde mal beyanda bulunulması. aksi taktirde hahapisle cezalandınlacağı,
Hıç mal beyanında bulunulmaz veya hakıkate aykın beyanda bulunulması halinde borçlunun hapısle cezalandınlacağı,
Borç ödenmez veya kanuni itiraz vuku bulmaması halinde cebri icraya devam edileceğı hususu tebliğ ve ıhtar olunur
Basın: 8672
AOBİRKAYIP
Emekli tanmcı, Türkiye Ziraatçiler Dernegi
üyelerinden, kurucusu olduğu Güldikeni
Yayınlan'ndaki çabalanyla aydınlanma ve
Köy Enstitüleri düşüncesini 21. yüzyıla
taşunayı başaran
MUSTAFA
BEYKÖYLÜ'yü
21.02.2002 tarihinde bir trafık kazasında yitirdik.
O, dürüst, üısancıl ve özgür kimliğiyle
yaşamımızda ömek olmaya devam edecek.
24 Şubat 2002 Pazar günü fbugün)
Kocatepe Camii'nde kılınacak öğle namazuıdan
sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda sonsuzluğa
uğurlayacağız.
AİLESt VE DOSTLARI