10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2002 CUMARTESİ DİZİ Sorunlannı çözemeyen, çaresiz ve umutsuz insan kendi hayatına son vermeyi düşünür Genç intiharlartnın anlamı•*almeyi düşünmek, çözûlemeyen sorunlann dolaşık yumağıdır. Ama intihar, tam olarak anlaşılması olanaksız bir eylem olma özelliğini korumaktadır. Kendi ölümüne kararvermek, canlılann 'yaşama refleksi'ne ayhn bir davranıştır. Insan hangi koşullarda olursa olsun, yaşamak için çaba harcar. Ancak 'sorunlarda çöriimsilzlük, çaresizlik ve umutsuzluk' insanın bu çabasırn engelleyebilir. T" T"ayatında "Öfeem de şu dert- / — # lerin hepanden kurtulsam" JL A. demernişkaçkişivardır?Ama bunu söyleyenJeric hepsi de hayatta- dır. Çünkü yaşadıklan sonınlann ya çözümü olduğunu gördüler ya da so- runlarla yaşamaya alıştılar. .%ıa ya yaşadıklan sorunlan çözüınsüz görse- lerdi ya da sorunlara alışamasalardı? O zaman ölümü ciddi olarak düşü- nürlerdi. Ölmeyi düşünmek, çözûle- meyen sorunlann dolaşık yumağıdır. Ama intihar, tam olarak anlaşılma- sı olanaksız bir eylem olma özelliği- ni korumaktadır. Kendi ölümüne kararvermek, can- lılann 'yaşama refleks'ne aykın birdav- ranışür. üisan da hangi koşullarda olur- sa olsun, yaşaması ıçin çaba harcama eğilimini taşır Ancak'sorunlarda çö- zümsüztük, çaresizlik ve umutsuzluk' insanın bu çabasını engelleyebilir ve insan kendi hayatına son vermeyi dü- şünür ve yapar. 'Sorunlarda çözümsüzhîk, çaresiz- lik ve umutsuzluk'.. Bu duruma yardımcı olan koşulla- nn başında da 'yahuzbk' ve 'yabancı- laşma' gelir. 'Yahuzhk', paylaşmayı önleyen bir yalıtılmışhk yaratarak çö- züm arayışım tıkar. 'Yabancüaşma' ise insanın çevresiyle bağlaruıı kopa- ran, onu köklerinden aynlmış olma duygusuna iten, sosyal değerlerini yok eden, yaşamını anlamsız kılan çok önemli bir etkendir. Anoml Durkheim'ın vurguladığı 'anomi' terimi de toplumsal hedeflerin ortadan kalktığı, ortak değer yargılannın öne- mini yitirdiği. insanlan birbirine bağ- layan kurallann, bu kurallann yaşadı- ğı kurumlann zayıfladığı durumu be- lirtmektedir. Prof. Emre Kongar'ın Cumhuriyet gazetesinde yayunlanan yazısında da belirtriği gibi, sosyal şid- det ile intiharlar arasmdakı ortak pay- da da 'anomi' olmaktadır. Arük in- sanlann güvenebileceği ölçütler yok- tur, bekleyeceği bir geleceğin güven- cesi kalmamıştır, yapılan hiçbir şeyin değeri bulunmamaktadır ve yaşama- nın anlamı kalmamışür. Bu toplumsal ortam çok tehlikeli bir durum yarat- maktadır. Aslında bütün bunlar 'mücadele edümesi gereken', toplumsal doğru- lann yeniden yapüandınlmasuu ge- rektiren' koşullar olarak da algılana- bilır. Ancak toplumda yaşayan herkesin ruhsal yapısı, dayanıklıhk derecesi ay- nı değildır. Mücadele gücü kişiden ki- şiye değişir. Birisi için mücadele edil- mesi gereken koşullar bir başkası için umutsuzluk nedenidir. Burada ruhsal yapının özellikleri, bi- reylenn ruh sağlığı, kişilik özellikle- ri büyük önem taşımaktadır. Insanlar- da bulunan depresyon, şizofreni gibi ruh hastalıklan, kişilik bozukluklan, asosyal kişilik gibi etkenler 'çözüm- süztiik,çaresizlik,umutsuzluk' çembe- rini yaratmakta ya da arttırmaktadır. Klmllk arayısı Genç insanlardaki 'çabuk etki al- ünda kalma' özelliği, çeşitli etkile- şimJerin yansımalannı daha kolay al- malanna yol açmaktadır. Burada çe- şitli marjinal grup etkileri 'bağımsız- hk ve künhk' arayışı içindeki gençle- re ilgi çekici gehiıektedir. Bu arada suçlanan 'satanizm' gibi, 'FRP-Phantasie Role Playing' gibi oyunlar kendi başlanna intihara yönel- tici etki yapamazlar FRP, insanlann hayal gücüne dayalı, değişik roller be- nimseyerek farklı kurgular yapmala- nna olanak veren bir oyundur. tntihar olaylannda FRP'nin suçlanmasınm nesnel bir temeli yoktur. Böyle bir suçlama Dostoyevsld'nin Suç ve Ce- za romanının genç insanlan cinayete sürüklediği savı kadar anlamsızdır. Satanizm de kendine özgü marjinal bir akım olup 'ŞevtanınKötülüğü' te- meline dayah bir grup hareketidir. Bu konularda nesnel hareket etmemek, incelemeden, araştırmadan suçlama konusuyapmak, yaşanan sorunlann çö- zümüne katkıda bulunmayan birtutu- mu yansıtmaktadır. Kimi gençlere 'şeytani güçler' yük- leyerek, onlann çeşitli yollarla başka gençleri telkinleri yoluyla intihara sü- Gençİerimız,dileleruesorunldr. 'orunlarda çözümsüzlük, çaresizlik ve umutsuzluğa' yardımcı olan koşullann başında da 'yalnızlık' ve 'yabancılaşma' gelir. Yalnızlık, paylaşmayı önleyen bir yalıtılmışlık yaratarak çözüm arayışım tıkar. 'Yabancılaşma' ise insamn çevresiyle bağlanm koparan, onu köklerinden aynlmış olma duygusuna iten, sosyal değerlerini yok eden, yaşamını anlamsız kılan çok önemli bir etkendir. GENÇLER DAHA ÇABUK ETKİLENİYOR - Genç insanlardaki 'çabuk etki altında kalma' özel- liği, çeşitli etkileşimlerin yansımalannı daha kolay almalanna yol açmaktadır. rüklediği savlan da çok haksız sonuç- lara yol açabilecek davranışlardır. Olaylan dikkatle incelemeden kişile- ri, aileleri ve kurumlan, bu arada okul- lan da suçlamak çok yanlış bir tutum- durve bu yolla bir çözüme vanlamaz. Elektronlk lletlşlm Bilgisayar, internet ve çeşitli web si- telerinin, chat-sohbet odalarmın suç- lanması da aym biçimde anlamlı de- ğildir. Elektronik iletişimin suçlan- ması bütünüyle yanhşur. Önemli olan, bu elektronik yollarla ne yapıldığı, ne amaçla yapıldığı, nasıl sonuçlara va- nldığı ile ilgilidir. Eğer bir genç, kendi canına kıyma- ya hazırlanıyorsa ya da bu konuda bil- m, erkek/kız arkadaşını ölüm, terk edilme gibi yollarla kaybetme. • Ailenin işsizlik, ciddi hastahk, yer değiştirme, boşanma nedeniyle örselenmesi. • Uyuma, yemek yeme, kişisel te- mizlik ahşkanlıklannda bozulma. • Okulda ya da sevilen hobilerde il- gi kaybı ve başanda düşme. • Davranış tipinde ani ve dıkkat çe- kici değişme. Sakin, utangaç binnin birdenbire aşın sosyal davranışlar gös- termeye başlaması. • Üzüntülü, çaresiz, umutsuz duy- gulann yoğunlaşması. • Aileden ve dostlanndan uzaklaş- ma, daha önce önem verilen kişilere yabancılaşma. • Değerli eşyalan elden çıkarma. er bir genç, kendi canına kıymaya hazırlanıyorsa ya da bu konuda bilgi ahşverişi içinde ise kendisinin bir ön hazırhğı oluyor demektir. Önemli olan da bu ön hazırlığı fark edebilmektir. gi ahşverişi içinde ise kendisinin bir ön hazırlığı oluyor demektir. Önemli olan da bu ön hazırhğı fark edebil- mektir. Birtakım ipuçlan aileye de okul yönetımlenne de 'dikkatedilme- si' uyanlan yerine geçebilir. Uyarılar LaureoceSteinberg(Temple Üniver- sitesi, Amerika) 'ergenintihariannda erken uyan sinyaneri'ni şöyle belirti- yor. • intihartehditlerinin ya da yorum- lannın belirtilmesi. 'Olmek istiyo- rum' 'Aüem, bensiz daha iyi olacak'. 'Yaşamak için hiçbir nedenim yok'. • Daha önce intihar gınşiminde bu- lunulması. Etkili olup olmamasına önem verihnemeh. • Müzik, sanat, kişisel yazılarda ölüme aklını takması. • Birkayıp olayuıın yaşanması. Ai- le üyelerinden birini, bir evcıl hayva- • Sık kaza yapma ve sakınmadan, tehlike içeren davranışlarda bulunma. Alkol ve uyuşturucu kullanma, kişi- sel güvenliğine aldınş etmeme, tehli- keli meydan okumalardan çekinmeme. Burada en önemli nokta, gençlerin içinde olduğu durumlann gözden ka- çrnlması. herhangi bir olumsuzluğun akla getirilmemesidir. Yanlışlar "tradesi kuvvetlktir, bir şey ohnaz" demek ya da "Kendisi yapü, çaresini de o bulsun'" diye yardrm etmeyi ge- ciktırmek, bu konulardaki en büyük yanlışlardır. Yapılması gereken en önemli iş, 'za- manuıdadestekahnayıbamek'rir. Bu konu toplumumuzun en zayıf halka- sıdır. Birpsikiyatr'uı (ruh hekiminin) desteğinı istemek hiçbir zaman çekin- genhkle karşılanmamalıdır. Bir psi- kiyatr (ruh hekimij, bir pratisyen he- kim, bir psikolog, durumu hem bir bi- hm insanı olarak hem de tarafsız bir gözlemci olarak çok daha iyi değer- lendirecektir. Gelişmiş ülkelerde pra- tisyen hekimlerin, aile hekimlerinin egi- tımınde 'ruhsal hastahkve bozukhık- lar' çok önemli biryer tutar. Çünkü ilk behrtileri görenler onlardır. Böyle bir öneriyi "Benim çocuğumun hiçbir şe- yi yok" diye karşılayan ebeveynler, çocuklan için zararverici birtutum içi- ne girmektedirler. Böyle bir olaydan ötürü suçluluk duymak ya da suçlana- cağından korkmak da bütünüyle yan- hştır. Çünkü bu olaylarda suç yoktur, sadece durumlarve yapılması gereken- ler \ardır, o kadar. Geç kalmak her zaman sonradan pişman olunan ama işe yaramayan yanhşlardır. Belclentfler întihar ıstarisrikleri, yaşh intiharla- nnın en çok gerçekleşen intiharlar ol- duğunu gösteriyor. Süreğenbirhasta- lık, yalnızlaşma, entelektüel uğraş yokluğu, işe yaramazhk duygusu, baş- kalanna yük olduğu (ya da olacağı kaygısı) yaşh intiharlannın nedenle- ndir. Eğer bir genç de yaşamının an- lamsız olduğu duygusuna ulaşırsa, •> aşama\'a değmez' diye düşünmeye başlarsa, kendisinden ve geleceğin- den beklentisi kahnazsa, sorunlann çözümsüz olmasının yanmda a Çö- züm diyebir şeyyoktur* sonucuna va- nrsa intihar eğilimine girebüir. Belki de '\aşamaktan ne anladığı- mıa' sormamız gerekiyor. Belki de 'neden vaşamak istedi^mizi' düşün- memiz gerekiyor. 'Hayattan ne bek- lediğunizi' sorgulamamız gerekiyor. Gençlerimizin bu sorulara nasıl ya- nıt verdiklerini hiç merak ettik mi? Gençİerimız bu konulan düşünü- yor mu. tartışıyor mu, hiç merak ettik mi? Peki ya biz? Biz bu konulan dü- şünüyor muyuz? Tartışıyor muyuz? Hep, "tnsanlar neden ölüyor" diye sorduk. Belki sormamız gereken so- ru "tnsanlar neden vaşar" sorusudur. SÜRECEK SAĞLIKBAKANLIĞI Ergenlikte risk daha büyük ANKARA(AA)-Sağhk Bakanlığı, genç intiharlannın, en çok kişiler arası çatışmalar, okul başansızhğı, karşı cins tarafından ret sonucunda gerçekleştiğini bildirdi. Sağlık Bakanlığı Temel Saglık Hızmetlen Genel Müdürü tsmail Toprak,81 ılvalüığıne gönderdığı genelgede, ruh sağlığı ile ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak venlecek eğıtımlenn ıçenğuıde, intihar başlığı kullanılmadan, intihar konusunun işlenmesini istedi. Toprak, başında, intiharlarİa ilgili olaylann veriliş biçimlerinde intihar konusunun çok vurgulanmaması, detaylandınlmaması gerektiğine dikkati çektı. Okul programları Sağlık sektöründe bu konuyla ilgilenen personelin eğitim ve öğretimden geçirihnesi gerektiğini vurgulayan Toprak, çocuklar ve gençler ıçin, kendine güven ve başa çıkma becerilerini arttırmaya yönelik okul programlan hazırlanması gerektiğini bildirdi. Öğretmenler, can kurtaranlar, polisler, din adamlan gibi meslek gruplanmn intihar olaylanyla karşılaşma olasılığının yüksek olduğunu belirten Toprak, bu gruplann eğitilmelerinin de intihan önleme çalışmalanna katkıda bulunacağını söyledi. Yapılacak müdahale tl valiliklerine gönderilen genelgede, intihar davranışının psikiyatri ve krize müdahale alanında hem acihyeti hem de yaşamı tehdit edicihği nedeniyle oldukça önemli bir yer tuttuğu vurgulandı. Yapılabilecek biünçb müdahalelerin, intihann önlenmesinde oldukça önemli olacağı belirtilen genelgede, sağlık personelinin intihar vakalanyla karşılaşmalan halinde neler yapabüeceklerini gösterenler en yüksek risk grubunu oluşturuyor. Ergenlik dönemi ve yaşlüık, intiharlann sık yaşandığı dönemler olarak dikkati çekiyor. İntthar nedenlerl Genelgeye göre intihar nedenl eri arasında ilk üç sırayı, hastahk, aile içi geçimsizlik ve geçim zorluğu alırken, intiharlar büyük kentlerde ve bah illerinde Doğu illerine göre daha fazla yaşanıyor. Ancak bazı illerde Türkiye ortalamasının aksine kadın intiharlan erkeklerden daha yüksek oranda görülüyor. Parçalanmış ailelerde, dul veya boşanmış olanlarda intihar nski yüksekken, baba yokluğu, sorunlu ailelerden gelmek de ergen intiharlannda önemh risk faktörleri arasında sayılıyor. Aile içi şiddet, fiziksel ve cinsel istismar da genç nüfusta intihar riskini artnran olgular arasında. Anne veya baba ölümü, kişiler arası ilişkilerde güçlükler, reddedilmeler, terk edilmeler, iş kaybı, ekonomik güçlükler, mahkûmiyet, ölümcül bir hastalığa yakalanma son zamanlann stres yüklü olaylan içinde sayılıyor Istatisriklere göre genç intiharlannın nedenlerinin başında, kişilerarası çatışmalar, okul başansızhğı, karşı cins tarafından ret ve terk edilmeler geliyor. CUMARTESİ YAHLARI ATAOL BEHRAMOĞLU "fieceteyin Ateşlep İçinde...' Kış aylannın davetsiz konuğu bronşit bu kez yi- ne ve her zamanki gibi yüksek ateşle kapımı çal- makta çok fazla gecikmedi... Gece yarısı, yan uy- kuda, ter içinde, aklımdan geçmekte olan dizeyi yakaladım: "geceleyin ateşleriçinde uyanarak..." Sonra, öncesındeki ve sonrasındaki dizelerle ün- lü şiirin girişi tamamlandı: "Seviyorum seniekme- ği tuza banıp yer gibi I geceleyin ateşler içinde uyanarak I ağzımı dayayıp musluğa su içergibi..." Nâzım'ın dizelerini Dağlarca'nın unutulmaz "AğırHasta"s\ndan dizeler ızledi: "Anneciğımbü- yüyorum ben şimdi, I Büyüyor göllerde kamış. I Fakat değnekten atım nerde I Kardeşim su ver- sin ona, susamış." Çağnşımlar zincirine lirik şiirimizin duygulu bir şa- irinin, Kemalettin Kamu'nun dizeleri eklemlendi: "Sanıyorum saçlanmı okşuyorbirel, /Kıpırdamak istemiyor göz kapaklarım." Derken Orhan Veli'den dizeler "Akşam üstü- ne doğru, kış vakti; I Bir hasta odasının pencere- sinde; I Yalnız bende değil yalnızlık hâli I Deniz de karanlık, gökyüzü de; I Bir acaip kuşların hâli." Böylece, Nâzım Hikmet, Dağlarca, Kemalettin Kamu, Orhan Veli, yüksek ateşin etkisiyle ve ter içinde uyandığım bir gece yarısı, farklı zamanlar- da, farklı duygularla yazılmış şiirlerinden dizelerle birbiri arkasına konuğum oldular... • • • Nâzım Hikmet'in 100. doğum yılı kutlanıyor. 1963'teki ölümünü dünmüş gibi anımsıyorum. Bu ölümün üzerinden de kırk yıla yakın zaman geç- miş. Son yıllanndaki fotoğraflan, altmışlı yaşlannın başlangıcındaki bir insandan daha yaşh birini yan- sıtıyor. Onca özlemin, onca gerilimin, onca sıkın- tının sonucu başka olamazdı. Benim kuşağımın yaş ortalaması onun ölüm yaşına yaklaşmışken, ölü- münün de nasıl erken bir ölüm olduğunu daha iyi anlayabilryoruz... Nâzım Hikmet sağlıklı ve genç ya- şamının neredeyse tümünü cezaevlerinde tüket- tikten sonra, ülkesinden uzakta, özlem içinde öl- mek için, acaba kime ne kötülük yapmıştı? En ye- minli düşmanları bıle, bir an için vicdanlanyla baş başa kalmayı başarabilırlerse eğer, bilmem ki bu soruya nasıl yanrt verebılecekler? • • • Kuruluşundan bugünlere tutarlı ve başanlı ça- lışmalannı sürdüren "Nâzım Hikmet Vakfı" 100. doğum yıfı kutlamalarının da öncülüğünü yapıyor. 14 Ocak 2002'de Atatürk Kültür Merkezi'ndeki geceyi 25-27 Ocak tarihlerindeki uluslararası sem- pozyum izledi. Sempozyumda Nâzım Hikmet'in şi- iri, yaşamı ve düşünce dünyası, sıneması, oyun ya- zariığı, sanat ve edebiyat anlayışı konulannda il- ginç bildiriler sunuldu. Sempozyum bu tür "aka- demik" toplantılarda alışılmış olanın üstünde bir il- giyle izlendi. Kültür Bakanı Istemihan Talay'ın açılışta yap- tığı konuşmasındaki kimi sözler, altlan özellikle çi- zilmesi gereken önemdeydi. Bunlar, Nâzım Hikmet'in "Sanatını aşan boyutta tapınma ya da nefrete" ko- nu olmasının artık aşılması gerektiğine ilişkin olan- lardı... • • • Bir ınsan için acıların en büyüğü nasıl yurdun- dan, anılanndan uzakta ölmeye mahkûm edilmek- se, bir sanatçı için de en büyük keder ait olduğu dilin, sanat coğrafyasının dışında değerlendiril- mekolmalı... Bunun "nefret"yada "tapınma" ol- ması arasında ben bir fark görmüyorum... Eninde sonunda, yine de bir yalnızlıktır söz konusu olan. Nâzım Hikmet'in, kendinden önceki, Türkıye'deya da ülke dışında kendi yaşam süreçlerindeki (ve son- rasındaki) Türk şiiriyle ilışkisi nedir? Hangi şair ait olduğu dilin, o dilin şiir dünyasının dışında var ola- bilir? Bu sorular yanıtlanamazsa eğer, Nâzım Hik- met düşmanlannın "nefref'l gibi, şiirimizin özellik- le lirik bırikimlerinden habersiz dostlann "tapınma'sı da edebiyat tarihinin yargısı önünde giderek an- lamsızlaşacaktır... • • • Şiirgıdası, bu Nâzım Hikmet bileolsa, tek birşa- irle, onun da birkaç şiiriyle sınıriı olanlan, herhal- de en önce Nâzım Hikmet'in kendisi ayıpiar, eleş- tirirdi... Sadece toplumsal adaletsızliğe karşı öfke duyduğumuzda değil, yaşamın belki her anında, "geceleyin ateşler içinde" uyandığımızda da di- zeleri aklımızdan geçen büyük şair, sadece meza- nnın ülkesine getınlmesıni değil, şiirinin de ülkesi- nin büyük şiir coğrafyası içinde değerlendirilme- sini bekliyor... e-posta:ataolb(a cumhuriyet.com.tr ürkifemıt Gdecek Oimııcrsı Ç.4ĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞ1 GENEL MERKEZİ VE R4TİH Şl BESİ PAJVEL ÇAĞDAŞ YAŞAM VE ULUSAL ÇIKARLARIMIZ AÇISINDAN BERGAMA GERÇEĞİ PROCRAM 13 00 A.ÇILIŞ AÇ1I14 Konuşmalan - K\. Olaıy YEZDA.M • ÇYDD Fatıh Şube Başkanı - Prof. Dr. Tirkan SA^X\\ - ÇYDD Genel Başkanı 13.30-HJO P.\NEL Yöneten Oktt) EKtNCİ - Mımarlar Odası Başkanı Konuşmacılar - Okt»y KONV \R - Bergama Köytulen Sözcûsû -Prof.Dr.İsnailDUMA.V -İTÜMadenFakıiltesıÖSr Üyesı 17 30-18 00 T.\RTIŞMA VE KAPANIŞ - Tüm kouhmcüar 02 Şubat 2002 Cumartesi iBuEÜni 13.30-18.00 frÜ - MAÇfc\ SOSY \L TESİSLERİ Türkiye Gazetecıler Cenıyetrnın yayınladığı günlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla. araştırmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberteriyle sıvil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Teh 0.212.511 06 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle