Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA CUMHURİYET 18 ŞUBAT 2002 PAZABTESJ
8 DUNYA VE T U R K Î Y E dishab@cumhuriyet.com.tr
Afganistan Dışişleri Bakanı Abdullah Abdullah, İstanbul'da ilk kez bir eğlence gecesi yaşadı:
İstanbulruhunu sevdimrtLGÜN CERRAHOĞLU
Elinden hiç düşmeyen san
brtespih... Kahve/ince bej çiz-
gJi kruvaze takım elbise. Ki-
renit desenli kravat... Bir ömek
nEndiJ... Afganistan Dışişleri
Bıkanı AbduBah Abdutoh, Av-
rupaJı modacılann yere göğe
kcyamadjğı Hamit Karzai şık-
ljpylayanşamıyor. Savaş srra-
siüda TV'lerde görmeye alış-
tı|ımız parkaJı haliyle daha
hoj, daha özgündü sanki. YıJ-
lardır dağlarda yaşadığı için
belki...
^1 yaşındaki göz doktoru
Abdullah Abdullah, "Sutansof
theDance"gösterisi sayesinde
yıllardan beri ilkkez istanbul 'da
bir eğlence gecesi yaşamış.
1985 yıhnda silaha sanlmış.
önce Sovyet işgaline karşı di-
renışe katılmış. Sonra Tale-
ban'a karşı savaşmış. "Savaş
tek seçenekti" diyor: "tld seçe-
nek yoktu. Ya tesnm obcakbk
-Id ashnda bu btrseçenekdeğil-
di- ya savasacaknk.'"
Sağa sola, arkasına bakma-
dan. hızlı adımlarla yüriiyor
Abdullah Abdullah. Sakin, ke-
limelerin hakkını vererek ko-
nuşuyor. Iri gözlerini birer far
gibi gözlerinizin içine dikiyor.
Dışa vurmayan ama hep orada
olduğunu bildiğiniz bir geri-
lim hissediyorsunuz verdiği
elektrikte. "Tereddüt" diye bir
şey tanımıyor. Verdiği hiçbir
yanıtta, yaptığı hiçbir saptama-
da, seçtiği hiçbir sözcükte "te-
reddüde"düşmüyor. Duraksa-
mıyor, şaşırmıyor, lafi dolandır-
mıyor. Ne yaptığını, ne istedi-
ğini bilen insanlann özgüve-
nini taşıyor Afganistan Dışiş-
leri Bakanı.
-Afganistan dağfaınndasava-
şırken bu kadartatsasfire için-
de Boğaz'a karşı bir "uygarlık
buluşması" hayaiedebflir miy-
diııiz?
-11 Eylül öncesinde biz ken-
dimizi çok uzun bir savaşa ha-
zırlamıştık aslında. 11 Eylül
çok trajik olmakla birlikte dün-
yada böyle başka duyarlılıklar
yarattı. Ve yalruz Afganistan'da-
ki durum değil, dünya değişti.
TaJeban yaşann söndürdu
- Bugiinkü mücadelenizi na-
sıl tanjmlarsmız?
- Ülkeyi sıfirdan yeniden in-
şa etmek zorundayız. Herkes
bunu sadece fiziki olarak bina-
lan inşa etmek sanıyor. Her şe-
yi yeniden inşa etmek duru-
mundayız oysa. 20 yıllık savaş
ekonomi, kultür. sosyal çevre,
kurumlar, yönetimi yerle bir
ettı. Eğitim örneğin: tki kuşa-
ğın yaşadığı savaş eğitime bü-
yük darbe vurdu. Arkadan Ta-
leban geldi. Ve normal yaşama
hepten son verdi. Birnokta koy-
du Yaşamı söndürdü. Eğitim-
li kadrolar ülkeyi terk etti. Bu-
luniuğumuz nokta bu. Işimiz
muazzam. Siyasi, ekonomik,
sosyal... Her alanda.
- \fganistan'ın yenideninşa-
sı için size Japonya'da 4.5 nıil-
Gazetemiz yazarianndan Nügün Cerraboğiu, geçen hafta İstanbuTda bulunan Afgan Ehşişteri Bakanı
Abdullah Abdullah ile Afganistan'daki son durum ve tKÖ-AB Ortak Forumu hakkuıda konuştu.
yar dolar taahhüt edildi Ba-
ü'ıun taahhütkri anJattiğnuz
türden biryeniden inşaya veter-
limi?
- Taahhütler iyi de önemli
olan onlan hayata geçirebil-
mek. En önemli sorun mesele-
nin aciliyerini kavrayabilmek.
Verilen sözleri gerçek yardıma
hındunuz mu?
- Orada burada 5'er, 10'ar
dakıka görüştük tsmafl Cem 'le.
Afganistan'daki durumu ve çe-
şitli konulan görüştük. Bu kon-
feransı düzenlediği için Türki-
ye'ye müteşekkiriz. Konferan-
sın gündemi bugün dünyanın
karşılaştığı en büyük -"chal-
- Konferanan stoganı"îstan-
bul ruhu" size ne diyor?
- Bunu Vedrine'e borçluyuz.
"tstanbul ruhu" sözünü çok
sevdim. Işitirişitmez: "Tamam,
evet bu" dedim kendi kendi-
me. Bir de türiinün ilki olan bir
konferans bu. tlk kez Istan-
bul 'da, Türkiye tarafından baş-
" JL aşadıklarım gerçekte tek bir hayat için çok fazla. Çok sayıda
tehdit, çeşitli suikast teşebbüslerinden kurtuldum. Birini Şah
Mesut'la birlikte atlatmıştık.
Bombardımanlardan çıktım. Çok şey yaşadım...
Şah Mesud'a çok şey borçluyum. İlham kaynağım hep o oldu.
Çok inandığımız bir HderdL
Bu güveni fazlasıyla hak ediyordu."
dönüştürebilmek. Burada bize
de uluslararasj topluma da dü-
şen görevler var.
Plan öz ptarunuz olmaİL..
- Bu yeniden inşada Türid-
ye'den özd beklentiniz ne?
- Türkiye Afganistan'ın in-
şasuıuı çeşitli veçhelerinde rol
alabilir. Ancak önemli olan,
yürürlüğe konan planın bir Af-
gan plaru olmasıdır.
Uluslararası toplum, farklı
ülkeler, yabancı ve yerel dü-
zeyde özel sektör bu plana son-
ra katkıda bulunacaktır. Eği-
tim, altyapı inşası gibi alanlar-
da katkı bekliyoruz.
- Cem'leikili temaslarda bu-
lenge"- boy ölçüşme. Zirvenin
böylesine geniş katılımla ger-
çekleşmiş olması, konuya ulus-
lararası düzeydekı duyarlılığı
gösteriyor. Yaklaşımlarda deği-
şiklik olup olmadığını herkes
evine dağıldıktan sonra göre-
ceğiz. Asıl önemli olan da bu.
• Fîscher'leyapüğınız görüş-
menasrigeçti?
- Alman Dışişleri Bakanı'yla
önümüzdeki günlerde Afga-
nistan'a yapacağı ziyareri ko-
nuştuk. Jack Straw,Vedrine ve
Amr Musa ile de göriiştüm.
Bulgar, Sloven, Bangladeşli ba-
kanlarla temaslanm oldu. So-
iana ile yalnızca el sıkıştık. Ge-
nel olarak güvenlik meselele-
rini ele aldık.
latılıyor. Önemi bugün değil
yıllar sonra anlaşılacak. Doğ-
ru yöne gidersek hatırlanacak.
Fırsat kaçınlffsa gene hatırla-
nacak tstanbul. "Zamanında
bö>1e bir ûrsat vanb, yakalan-
madı" diyecek insanlar. istan-
bul önemini koruyacak. Doğ-
ru yer. Doğru tema!
-Taraflarda "istanbul ruhu-
nu" yakala\^cak si>"asi irade
varmı?
- Siyasi iradeden öte siyasi ce-
saret gerekiyor. Siyasi irade
var. Ancak siyasi cesaret var
mı; olabilir mi.. o ayn konü.
Bu forumda ele alınan konula-
nn çoğu içişlerine giriyor. "ts-
tanbul ruhu" doğrultusunda
yapıcı kararlara ihtiyaç var. Iç
baskı nedeniyle cesur karar aJa-
mayan liderlerin başkalanrun
kendilerinden daha cesur ol-
malannı beklemeleri abes. Her-
kese hodri meydan diyen bir
durum söz konusu.
Şah Mesut sayesinde
- Afganistan'daki savaş sona
erdiğinde ne hisserriniz?
- Rahatlama duygusu. An-
cak önümüzde yapılacak o ka-
dar çok iş vardı ki "ohh" diye-
cek vakitpek ohnadı. Başardık,
yeni birdönem başlıyor diye dü-
şündüm. Şimdi de askeri, si-
yasi alanda sürekli faaliyet için-
deyiz. Aslında ben öteden be-
ri bu faaliyetlerin hep içinde-
yim. Sovyetler Afganistan'dan
çekildiğinde de aynı şey ol-
muştu. Komünist rejim yıkjlır
yıkıbnaz dış güçlerin müdaha-
lesiyle iç çatışmalar çıkü. Son-
ra Taleban'a takıldık. TaJeban
düştü. Şimdi önümüzde yeni
meseleler var. Afganistan bu-
gün tarihi bir kavşakta. Ülke
yeniden şekilleniyor. Ve ona
yeni şeklini biz veriyoruz. Ül-
kemizin Sovyet işgali ve terör-
den kurtuluşunda rol oynamış-
tık. Onu bugün yeniden biz şe-
killendiriyoruz.
- İçinizde ukde kalan_
- Aklımuı arkasında hep AJı-
metŞah Mesutvar. 11 Eylülari-
fesinde öldürülen Mesut'un ge-
linen noktaya yaptığı katkı her-
kesten büyük. Onsuz bugün-
lere ulaşmamız çok daha faz-
la zaman alırdı. Buna hiç kuş-
kum yok. Karşılığuıda hiçbir
şey beklemeksizin büyük fe-
dakârlıklar yaptı Şah Mesut.
Arhk yanımızda değil. Bizi ger-
çek anlamda temsili hüküme-
te götürecek bir siyasi süreç
içindeyiz şimdi. Dört buçuk ay
sonra (kurucu meclis) "kıya pr-
ga" toplanacak ve akabinde 1.5
yıllık bir geçici hükümet kura-
cağız.
Çok fazla şe\ yaşadım
- Hayatçizginiz hep böylebir
amaca,hedeflere mi endekstiot-
du?
- Yaşadıklanm gerçekte tek bir
hayat için çok fazla. Şansım da
var. Çok sayıda tehdit, çeşitli
suikast teşebbüslerinden kur-
tuldum. Birini Şah Mesut'la bir-
likte atlatmıştık. Sovyet işgali,
Taleban döneminde bombardı-
manlardan çıktım. Çok şey ya-
şadım.
- Sürekli tehditleyaşamak na-
sıl bir du\gu? Geride kalan va-
şamınıza bir armağan, bir tvr
"bonus" olarak mı bakryorsu-
nuz?
- Kafanızda yüzde yüz emin
olduğunuz doğru birdava oldu-
ğu zaman bilgelik, mantık sizi
bu noktaya geririyor. Ülkeniz
Sovyet işgali; terör işgalinde
kaldığında iş başa düşüyor. Mü-
cadeleye devamdan başka çare-
niz kalîruyor. Bu konuda da Şah
Mesut'a çok şey borçluyum. Ö-
ham kavTiağım hep o oldu. Çok
inandığımız bir liderdi. Bu gü-
veni fazlasıyla hak ediyordu.
11 Eylül uygarlıklar değil, zenginler ve yoksullar arasındaki çatışmanın bir sonucudur
Brezilya'dan barışçı bir dünya clileği
OKTAYEKİNCİ
Avrjpa Birliği (AB) ülkeleri ile
Islan Konferansı Örgürü (ÎKÖ)
üllclerinin Istanbul'daki
bulışmalannda 11 Eylül 2001
somsı sürecin "banşçıl bir düny^a
dönismesi'' dilekleri yinelendi...
Ne ar ki AB ve ÖCÖ üyelerinin bu
yönleki "uzJaşma" sağlayabildikleri
gönsler arasında "teroriânie
mfiadeJe" öne çıkarken, ABD'nin
Afgnistan'da uyguladığı "intikam
sav§ı"ndan bu içerikte pek söz
edikıedi... ABD'ye karşı bu
"drjfbmafik çeküıgentiğe" rağmen,
özelikle medyamn "uygarnkiar
Istaıöul'da buluşuyor^" şeklindeki
tarunlanna da paralel olarak
"kairiirler arası dosduğu" gündeme
getcbilen AB ve IKO temsilcileri,
"tsfan düması'* ile w
Hırisri>an BatT
arasada artık çatışma değil,
"uaışma" sürecinin gelişeceği
urndannı belirttiler... Bu umudun
tariise! buluşmaya kimlik katması
içtnie Asya'yı ve Avrupa'yı
birletiren Boğaaçi'ndeki
görüşmelerin, uluslararası siyasete
u
İstanbul Ruhu" olarak
kazandınldığını ilan ettiler...
Önce 'kfiresel adalet'^.
AB ve IKÖ ülkeleri işte bu "nıhla"
îstanbul'dan aynlırken, dünyanın
öbür ucundan, Brezirja'dan ulaşan bir
mesaj da adeta "küresel gerçeği" bir
kez daha anımsatma çabası
Haroldo Pinheiro Vîllar de Queiroz
imzasıyla yayımlanan ve "IBA
Yûksek KuruhTnun 112.
toplantısında onaylanan önerge
olarak duyurulan çağn metninde;
"kûresel ölçekteki gerinm ve
çaösmalann. zengin ülkeler ile fakir
ülkeler arasındaki uçurumun
artmasından kajnakiandıgı*'
vurgulanıyor... Ekonomik
• Brezilya Mimarlar Enstitûsü (IAB) Başkanı Haroldo Pinheiro
Villa de Queiroz, 11 Eylül 2001 'de başlayan sürecin uygarlıklar
arasındaki çatışmayı değil, zenginler ve yoksullar arası uçvirumu
gündeme getirdiğini belirtiyor...
içindeydi... Islam ülkesi olmamasına
rağmen, dünyadaki ekonomik
gelişmişlik yelpazesinde "Hıristiyan
Baü"nın zenginler dilimine
giremeyen Brezilya'daki mimarlar,
sadece "banşuı" değil, bunu da
sağlayacak bir "küresel adaletin"
uluslararası hedeflerde önemsenmesi
çağnsını yaptılar... Brezilya
Mimarlar Enstitûsü (IAB) Başkanı
küreselleşme sürecinin, aşuı
derecede yüksek gelir ve teknolojik
bilgi yoğunluğunu da zengin
ülkelerde topladığına dikkat çeken
IAB Yüksek Kurulu, buna koşut bir
gelişmeyle, "Kültür alanında,
davamşnia>ia ve merhamete dair
insani değerlerin terk ediküği ve
insanlann öz kültürlerinin baskı
albna aluıdığu." bir dünya
yaratıldığını açıklıyor...
Brezilyalı mimarlann çağnsuıda,
özellikle 11 Eylül 2001 sonrasındaki
ABD-Afganistan savaşına gönderme
yapılarak, yine 11 Eylül terorizmine
karşı dünya banşırun sağlanması için
bu tür bir *öç abna ve yıkun"
saldınlanyla değil; "savaş
endüstrisine harcanan paralarm
insanlann refahını ve yaşam kab'tesini
yüksetoneve harcanarak" başanlı
olunabileceği vurgulanıyor...
Bildirgeyi dünyaya duyuran IAB
Başkanı Queiroz'un,
"çok kültüriülüğün gerüim nedeni
değil, zenginük \e dostluk kavnağı"
olduğunu da belirttiğı Brezilyalı
mimarlar bildirisinin "küresd
işbirn^i" için öngördükleri ilkeler
arasında ise "adil bir dttnyanm"
kuruhnası için zengin ülkelerin
güçlerini değil, "cömerrJiklerini"
göstermeleri gerektiği açıklanıyor...
Bakalım, Latin Amerika'dan
yükselen bu anlamlı sesleniş,
"tstanbul Ruhu"nu vaşatmaya
çalışanlar üzerinde ne kadar
etkili olabilecek...
MERHABA
NECATİ DOĞRU
Vah Kuputulmuş Maydanoz Vah!
Hazır çorba üretenlerin yanıp ya-
kılmalarına göre; Tarım Bakanlığı,
"Kardeşim, iki gözüm maydanozun
da ithali mi olurmuş yahu..." diye
gizfi gizli hayıflanmakta ve bunu Türk-
lüğe hakaret çizgisine kadar getir-
mekteymiş. Ithal maydanozun önü-
nü kesmek için de "kontrot belgesi"
engellemesi yapıyormuş!
Vaahh... Vaahh... Vaahh...
Fransız kuru maydanozu..
Yunanın kuru maydanozu..
Italyan kuru maydanozu...
Bulamazsak, ne olur halimiz!
Maydanoz kurusu ithalatı engelle-
nınce; bu hem dışa açık liberal pa-
zar ekonomisinin ruhuna limon sık-
mak anlamına geliyormuş hem de
biz/m hazır çorba üreten fabrikalan-
mız, kurutulmuş maydanozsuz kal-
dıklan için boş yatmaktaymış!
Maydanoz dediğin ne ki!
Süpersonik uçak mı?
Üstün teknoloji mi istiyor!
Arsız bir bitki!
Getir, beton baJkona bir kova top-
rak ser. Serpiştir üstüne bir sütlaç
kaşığı dolusu maydanoz tohumu...
Beton balkonda bile yetişir. Türki-
ye'nin her yerinde her şeye mayda-
noz bol bulunur, bol yetişir. En ıslak
maydonozu bile k/vamında kurutacak
ısrtıcı güneşe sahip bir ülkeyiz.
Niçin ithalıne muhtacız?
•••
Maydanoz haberlerinde işte bu
"Niçin ithal maydanozkurusuna muh-
tacız" sorusunun yanıtı yok. Ne var?
Kamu Bankaları (Ziraat, kapatılan
Emlak, Halk) Ortak Yönetim Kurulu
Başkanı Vural Akışık'a "bolalfaş" ya-
zılan var.
Vural Akış/k...
Başyazarfan ağırlfyor. -^
Anlatıyor...
Kalemlerden yağ damlatıyor
"Kara deliklerden birini kapattım...
Ben göreve geldiğimde Ziraat Ban-
kası sabahtan akşama kadar borç
bulma peşindeydi.
Bizden önceki yöneticiler yüksek
faizler verip borç bularak 20 milyar
dolara çıkan görev zaranndan doğan
açıklankapatmayaçalışıyoriardı. Ka-
mu bankalannın bizden önce ver-
dikleri faiz, 4 büyük devlet bankası-
nın ödediûi faizin yüzde 20-30 üs-
tündeydi. İşte bizgeldik, 11 ayda Zi-
raat Bankası'nı kâra geçirdik, faizle-
ri de özel sektörün 4 büyük banka-
sının verdiği faizler seviyesine indir-
dik. Kamu bankalanndaki batık kre-
di, yolsuzluklann hepsini toplasantz
1 milyar doları geçmez. Ama bu 20-
30 puanlık faiz farkının yükü 3 mil-
yar dolar..."
•••
VuraJ Akışık..
3 aydır bunu anlatıyor.
Döne döne yazar, başyazar, eko-
nomi yazan ağırlıyor; "Bankayı kâra
geçirdik, faizleri indirdik" diye yaz-
dınyor. Tamam kâra geçirdiler. Ama
bunu Hazine'nin vermiş olduğu 20
••
milyar dolariık devlet tahvili saye-
sinde yaptılar.
Şu anlama geliyor:
Vural Akışık'tan önce Ziraat Ban-
kası'nı yönetenlere, devlet birdefa-
da 20 milyar dolariık Hazine deste-
ği verip, onları yüksek faizlerle borç
arama boyunduruğundan kurtar-
madığı için, bedel, annelere- baba-
lara ödetildi. Vural Akışık dönemin-
de, Hazine'den 20 milyar dolariık
destek verilince bu kez de bedel
çocuklara ödetilecek. Bu 20 milyar
doları bugün yaşlan 7-8 o/an ço-
cuklar, yaşları 20-25'e gelince öde-
meye başlayacaklar.
Vural Akışık..
Gerçeğin bu bölümünü söyiemiyor.
Sadece "bankanın kâra geçtiği,
bol kepçe faiz vermeyi de kestiği"
gerçeğini söylüyor. Onu dinleyen
kalemlerde "Hangi bankacılık mu-
cizesini gösterdiniz de 11 ay için-
de 20 milyar dolar zarardan banka-
yı kâra geçirdiniz" diye sormuyor.
Kalemler yağdanlık oldu!
Tek taraflı yağ damlatıyor
•••
Yorulduk.. Bıktık..
Kusacakhale geldik...
Bu tek taraflı, lyimser içeriklı, acıt-
mayan, sınirlendirmeyen, pembegöz-
lük yazılardan. Tek taraflı yağlama
olunca çorbacılar da "Ithal kurumuş
maydanozumuzuisteriz" bağırtısına gi-
riyorlar. Bız/m 23 milyon Türk çiftçisi-
nin, bu arsız maydanoz bitkisini çor-
bacılann istediği kalitede, fiyatta ve
hızda niçin yetiştirip kurutamadıklan
ana sorusu da güme gidiyor.
Ziraat Bankası kâra geçti.
Güzel..
Kara deliklerden biri kapandı.
~ Gerçekten güzel.
Minnettanz!
Fakat çiftçi bankasız kaldı.
Ziraat Bankası, şu anda tek çiftçi-
ye kredi açmıyor. Şu anda çiftçilerimi-
zin, halkın yaz aylarında tüketeceği
tarla ürünleri bamya, patlıcan, biber,
domates, patates, fasulye, dolmalık bi-
ber, karpuz, kavun ekimine girmeleri
gerekiyor. Altından daha pahalı hale ge-
len tohum almak, diğer harcamaları
karşılamak için Ziraat Bankası'ndan
kredi istiyor.
Çiftçiye kredi yok.
Ziraat Çiftçinin Bankast'ydı.
Şimdi degıl.
Sermayenin bankası var.
Holdinglenn bankası var.
Yabancı sermayenin bankası var.
Fransız, Italyan, Amerıkan..
ispanyol, Portekiz çiftçisinin de
bankası var. Ama Türkiye çiftçilerinin
yok. Neden yok? Ziraat Bankası, gö-
rev zararlı, batık kredili, yüksek faiz
ödeme/i eski kötü günlere dönmeden,
çiftçiye de kredi açabilirhale ne zaman,
nasıl gelecek?
Bu sorunun cevabı yok.
Kurumuş maydanoz bağırtısı...
Vekârettikyağcılığı...
Vah.. Vah.. Vaahhh...
TESEV'in Kara Peçesi!
Zrya Müezzinoğlu'nun "Ben
TESEV'in think-tankborazanı ha-
linegetihlmesine karşıyım, bu yüz-
den TESEV üyeliğinden aynlıyo-
rum"diyetepki göstermes/ni doğ-
rusu anlayamamıştım! TESEV, Nejat
Eczacıbaşı ve arkadaşlannın "Ekono-
mik Sosyal Etütler Konferans Heye-
ti" adıyla kurduğu "sorunlan tartış-
ma, ortak çözümler arama" niyetinin
devamı olacaktı. Konferans heyeti,
yerini TESEV'e bırakmıştı. Mehmet
Kabasakal'ın başkan olduğu dönem-
de de profesor, doçent gibi akademis-
yenleri öne geçiren ve büyük serma-
yenin sesi değil, toplumun bilimsel
araştırmacısı olmaya çalışan bir kuru-
luştu. Fakat Mehmet Kabasakal'dan
sonra TESEV, olaylan yerli ve yaban-
cı sermayenin gözlüğüyle irdeleyen
birhale dönüştü diye kuşkularyüksel-
meye başladı.
Müezzinoğlu haklı mı çıkıyordu?
TESEV'in son yaptırdığı ve gaze-
telerin genel yayın müdürleri aracılı-
ğıyla kamuoyuna pompaladığı son
"rüşvet araştırması" bu şüpheyi da-
ha da arttırdı. Araştırma; gazetecile-
dbcnc rin 40yıldıryazdıklan, beşiktekj ço-
cuklann bile ezbeıiediğı "En faz-
la rüşveti trafik polisleri ile güm-
rükçüler yiyor. Türk halkı en çok
orduya güveniyor" gibi bayatla-
mış tesprtleri keşfetti!
Türkiye'de rüşvetin..
Kara paranın..
Banka boşaltmanın..
Meclis'i koltuğundan soymanın..
Orduya pahalı silah satmanın..
Otoyol soygunlannın, hertürlü hor-
tumculuğun dibinde asıl mekaniz-
mayı açıklamaya bir türlü gelinmi-
yor. TESEV araştırması, "rüşvetiya-
ratan mekanizmanın altında ahlak-
sızişadamlan, ahlaksızsiyasetçi, ah-
laksız bürokrat üçgeninin bulundu-
ğu" gerçeğini vurgulamak yerine,
"polisleren çokrüşvetçi, gümrükçü-
leryiyici.. Türkordusugüvenilir..."ba-
yat laflannı tekrariadı diye alkış alıyor.
Rüşvette işadamının payı ne?
TESEV, niçin araştırmıyor?
TESEV, gerçekleri peçeliyor!
Müezzinoğlu haklı çıkıyor. Meh-
met Kabasakal'ın "tarafsız olalım"
ilkeleri iğdiş ediliyor.
E-posta: necatidogru@superonfine.com
Faks:0212513 9098
Karzai barış gücüne
daha çok yetki istiyor
Dış Habeıier Servisi - Kâbil 'de son
günlerdeyaşanan şiddetolaylannm ar-
dından bir açıklama yapan geçici hü-
kümetin başkaru Hamid Karzai, ge-
rekirse başkentteki çokuluslu gücün
daha fazla yetki üstlenmesini isteye-
bileceğini belirtri.
Hava Ulaştırma ve Turizm Bakanı
Abdül Rahman ın öldürülrne nedeni-
nin siyasi ohnadığını belirten Karzai,
olaya kanşanlardan bazılanrun yaka-
landığını ve birkaçuırn da yakalan-
mak üzere olduğunu belirtti.
Uluslararası Güvenlik Destek Gü-
cü'ne (ISAF) yönelen saldmlarla il-
gili olarak da konuşan Karzai, Afgan
halknun daha iyi koşullarda yaşama-
sı için gereken her şeyi yapacağını,
uluslararası güçlerden ve Afgan güç-
lerinden yararlanacağını ifade etti.
Avustralyalı askerin ölümu
Afganistan da, bir Avustralya aske-
rinin mayına basarak öldüğü bildiril-
di. Avustralya Savunma Bakanı Ro-
bert Hfll, Afganistan 'daki askerlerinin
güven içinde olmadıklannı söyledi.
Almanya Dışişleri Bakanı Joschka
Fîscher, Afganistan'a yapacağı gezi-
yi yoğun kar yağışı yüzünden iptal et-
ti. Ziyaret için bulunduğu Özbekis-
tan'ın başkenti Taşkent'ten Kâbil'e
gitmeyi planlayan Fischer, Berlin'e
dönmek zorunda kaldı.