14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2002 CUMARTESİ HABERLER ADD'nin tütiin mrtîfigi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Valiliği, ^tatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) Vlanisa'nın Akhisar Içesinde düzenleyeceği Tütün Mitıngi' içın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikâyet dılekçesi verdı. Cumhuriyet Savcılığı'na ifade veren ADD Genel Başkaıu Halil tbrahim Şahin, ADD tuzüğüne göre görevlerinin sosyoekonomik konularda düşüncelerini açıklamak, ardatmak ve örgütlemek olduğunu söyledi. Şahin, "Bu bakımdan tütün mitingi, derneğimizin amaçlan içindedir" dedi. OOTÜ Mezunlan Derneği söyleşisi • ANKARA (Cumhurm* Bürosu)-ODTÜ Mezunlan Derneği'nin düzenlediği 'Dün ve Bugün Türkiye Ekonomisinde GAP' konulu söyleşi bugün gerçeldeştirilecek. Başbakanlık GAP Bölge Kalkındırma Idaresi Başkanı Dr. Olcay Ünver'in konuşmacı olarak katılacağı ve Süreyya Yücel Özden'in yöneteceği söyleşi programı, saat 14.00'te428. Sokak Yüzüncüyıl, Balgat adresindekı ODTÜ Mezunlan Derneği Tesisi'nde düzenlenecek. (beyip Garih cinayeti davası • Istanbul Haber Senisi - Işadamı Üzeyir Garih cinayeti sanığı Yener Yermez'in, ölüm cezası istemiyle Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandıği davada tanık olarak dinlenen Pınar Konuşkan, sanıkla olay günü mezarlıkta birlikte olmadığını belirtti. Olay günü Gaziosmanpaşa'da bir çay bahçesinde olduğunu söyleyen Konuşkan, Yermez'i olaydan sonra televİ2yonlarda gördüğünü ve kendisinin de arandığını öğrendiğini anlath. ABD'de sivil toplum kuruluşlan 'onay üreteny televizyonlara karşı savaş açtı: Medya asılişini yapsınEVGİNAŞKEV TORONTO-ABD'de şirket- sel egemenhğin yönlendirdiği medya kültürüne karşı, geniş kapsamlı bir reform kampan- yası açan sivil toplum kuruluş- lan, bilim adamlanndan, med- ya uzmanlanndan ve eylem gruplanndan oluşan bir daya- nışma cephesi oluşturdu. "Ha- ber Derienmesinde Doğrulukve Dürüsdük-Fair", "Daha lyi Te- levizyon","Bağnnsız Kamu Te- levizyonu Yanhlan", "Dürüst Reklamcıhğı İzteme", -Sayısal Demokraa Merkea", "Medya Sorumluluğu" ve "Kamusal Doğnıluk" adlı önde gelen si- vil toplum kuruluşlan, dev sa- nayi firmalanrun ele geçirdiği medyanın özgürleştirilmesini Amerikalı aydınlar • Toplum kûJtürünün her katında gittikçe yaygınJaşan reklam ve ticaret olgusunu tartışan kampanya, 11 Eylül sonrası tümüyle siyasal odaklann ve erk gücünün oyuncağı olmayı kabullenen medyanın, gerçek görevine dönmesini öngörüyor. amaçlayan forumlar düzenle- meye girişti. Toplum kültüriinün her ka- tmda, gittikçe yaygınlaşan rek- lam ve ticaret olgusunu tarüşan kampanya, 11 Eylül sonrası tü- müyle siyasal odaklann ve erk gücünün oyuncağı olmayı kabul- lenen medyanın, gerçek görevi- ne dönmesini öngörüyor. ABD kamuoyunda, beîirgin iş odak- lannın ürettiği "pakedenmiş" şovenizm ve milliyetçilik propa- gandasına öncülük eden büyük medyanın içyüzünü sergileme- ye gjrişen reform kampanyası. medya tekelciliğine karşı ABD çapında yasal savaşımı da içe- riyor. 1996-2000 döneminde, 50 en büyük medya firmasının ve onlara bağlı meslek dernek- lerinin Kongreyi ve Beyaz Sa- ray'ı içine alan lobi harcaması- nın 111.3 milyon dolan buldu- ğunu ve 1993- 2000 yıllannda medya fırmalannın ve üst yö- neticüerinin politikacılann se- çim kampanyalanna 75 milyon dolar bağış yaptığı belirtiliyor. ABD'de medyada yasallık öge- sini izlemekle yükümlü olan Fe- deral Iletişim Kurumu'nun - FCC-, G.W Bush yönetimiyle, partizan kimliğe büründüğünü saptayan reform kampanyası, 1996'da • 4 vumu$aülan~ radyo ve TV sahipliğinin, medyada ürkünç bir tekelcilik yaratnğına dikkati çekiyor. Noam Ctaomsky'nin ünlü bir yapıunda açıklığa kavuşturulan "onay üretimT olgusunun, "bfl- gKe dayanan onaya" dönüşme- sine önem \ eren eylemciler, ör- gütlü paraya karşı, örgütlü ka- munun tek yöntem olduğuna inanıyor. ABD Kongresi 'ne yönelecek başvuruda, med> r a reformu için özellikle TV sahipliğıne ege- men olan tekelcıliğın ele alınma- sını öneriyor. Çok uzun sürele- ri içerecek yoğun bir eşgüdü- mün yaşamsal gerek olduğunu belirleyen kampanya. üyeleri kamudan derlenecek ve kamuta- rafından paraca desteklenecek. Medyada reform kampanyası, ABD'de bir mega beyin yıkama sistemine dönüşen güncel or- tamda, şu 10 çokuluslu firma- nın koşullandırma kültürünün sorumlulan olduğunu belirtti: 1- Aol Time Warner2- Disney 3- General Electrick 4- News Corporation 5- Viacom 6- Vi- vendi 7- Sony 8- Bertelsman 9- At&T 10-LibertyMedia Medyada reform kampanya- sında, Robert W. Chesney ve MarkCrispin Mleradlı ABDTi medya uzmanı profesörlerin, John Nkhok ve Janioe Jacqu- est adlı tanınmış araştırmacıla- nn derlediği raporlardan yarar- lanıldığı belirtiliyor. Terörle savasa destek NEW YORK (AA) - Çoğunluğunu öğretim üyelerinin oluşturdugu 60 kadar Amerikah entelektüel, ABD tarafmdan yürütülen terörle savaşıma destek vererek tüm dünyaya hitaben "Niçin Savaşıyoruz?" baslıklı bir açık mektup yayımladı.Fransa'nın köklü, ciddi ve sol görüşlü gazetesi Le Monde ile "wwwaroericanvalues.org" internet sitesinde yayımlanan açık mektup, "Bazen bir ulusu süahlarla savuninak gerekh' olur" sözleriyle başlıyor. Aydınlar imzalannı attıklan mektuplannda, "Çünkü savaş, değerti insan hayaoıu kurban eden ciddi bir iştir. Akıl ve manök savaşa kalkışanlaruı bu eytemlerinin ahındald ahlaki nedeni, savunduldan flkeJeri tüm taraflann ve tüm dünyanın açıkça anlayabilmesi için >ine açıkça ifade etmeleri gerekir* ıfadesinı kullandılar. "Bazeu, ulusumuzun başka tophımJara karşı küstahhk ve rahilKk yapüğını, bazen ABD tarafindan kötü ve adaîetsiz siyaset yürütüldüğünü kabul edryonız" diyen Amerikalı entelektüeller arasında, eski Demokrat Senatör Daniel Patrick Moynihan ve 1992'de yayımlanan '"Tarihin Sonu" isimli eserin yazan tarihçi Francis Fukuyama da bulunuyor. EYLEM YAR\CAKLAR - İkiz Kulelere 11 EylüTde yapdan saMından sonra ABD tekvizyofi ve basın kuruhışlannın akhğı nrtum sivil toplıını örgütkrinin tepkisini çekti. ÖrgütJer, medyanın gerçek görevi olan tarafsız baberciliğe dönmesi için eylem yapacaldar. GÖRUŞ Türklerle diyalog Prof. Dr. TURKKAYA ATAOV Istanbul'daki *l ygarhklannBuluşma- s" toplantısı Türklerin bu sahne içinde- ki uzun vadeli konumunu da gündeme getirdi. Türkiye'nin Batı ile ilişkilerinde yalnız bugünlerin değil, bin yıllık geçmi- şin olaylan, yorumlan ve fantezilerinin kar- maşık birikimi rol oynuyor. Bazı yaban- cılara göre Türkler dünyanın neredeyse kötülüklerinin kaynağı. Batı uygarlığının sanki bağnna sokulmuş bir hançer gibi. Selçuk ve Osmanlf nın yayılmasından kayTiaklanan "Fütuhat Tehdidi'' yüzyıl- lann gerisinde kalmış olsa bile. Bu kalıp- laşmış peşin-hükümler eski Webster Söz- lügü'nün Türk kelimesinin tanımına bi- le yansımış. Türklerin eski biçimde geri dönmeye- cekleri çok açık. Ama onlara Batı kapı- lannı kapama ve işçı olarak çağnlanlann bazılannı evlerinde yakma isteği de ek- sik değil. Avrupa'da toprağı. orada uzun geçmişi ve şimdi kalabalık çalışan grup- \m olan Türkler o anakaranın uluslar top- luluğuna girerse bizim için iyi olup olma- yacağı tartışılabilir. .\ncak, karşı koyan- larda "Türkler bizim dazeyimizde kabul edflmesin" çabası var. Korİcu ve düşman- lıkla kanşık psikolojik ve ekonomik en- geller. Dış dünyada bize ilişkin geçmişin, saptınlmış ve abarülmış acılarla da do- nanımlı, bir fanteziler dünyası var. Bu çarpık imaj değişe değişe yeni kuşaklara daaktanlıyor. AB Temsilcisi Bn. K. Fogg bu "mirasçılardan'' yalnız biri. Diaspo- ra'daki genç Ermenilere aramızdaki ger- gınliği azaltacak güvenilir belgeleri gös- terdiğimizde, hiçbirini yayınlama yolumı seçmiyorlar. Bir olayı "seçümiş acT ko- numuna oturtunca, tarihte gerçekten ne ol- duğu artık önemli değil. Sanki kine da- yalı "kimlik çadm" yıkılıp gidecek. Daha da öte. Hıristiyan Balkanlar da Müslüman Araplar da kendi duraklama- lanndan Türkleri sorumlu tuttular. Oysa, her ikisi de geriliyordu. Örneğin, tarih sahnesine Türkler çıkmasaydı, Islam bel- ki de geldiği yarımadanın köşesine çekil- mek zorunda kalacakh. Batı dünyası Ma- lazgirt Muharebesi'ni, Kudüs'ün ve Istan- bul'un elden çıkışını bizim farkında ol- madığımız ölçülerde ciddıye aldı. Oysa, Farih, Bizans uygarlığını aşmayı da aklı- nako>Tnuştu. Ayasofya'nındüzeyini Mi- mar Sinan Selimiye'de yakaladı. Avru- pa'da yok edilmek istenen Yahudilere iki kez kucak açan da Türklerdi. Hoşgörülü Meviâna Rumî'nin ölümü Türk olma- yanlan da yasa boğmuştu. Kıbns'ta da Yu- nan Ortodoks Kilisesi'ni Venedik baskı- smdan Türkler kurtarmışh. Islamı Arap- lardan alan Türkler onlann harflerini da- ha güzel yazdılar. Bağdat'ta en iyi hatta- tın kim olduğunu sorduğumda. birini söy- lediler Neden o° "Çunkü İstanbul'da Hamidfnin öğrencisijdi". Karşılıklı etkileşim, düşmanlığı sür- dürmekten daha yararlı. Helenler de Ma- kedonyalı Iskender'in peşinden ta Hindis- tan'a vardılar. Bu gidiş de Haçh Seferle- ri de Doğu ve Batı uygarlıklannın birbi- rinden çok şeyler öğrenmelerini sağla- madı mı? Zaten. tncil bile büyük Ölcüde Doğu'nun efsane ve dinsel inançlannm kopyası değil mi? Adem ve Havva Ba- bil inançlanna gidiyor; Nuh"un tufanının da gemisinin ve Ağn Dağı'nnı da daha başka yüzlerce örneği var. Musa'nın On Emrinde Hammurabi Yasalan'nın izleri görülüyor. Isa ile Hintli Krişna'nın yap- tıklan da birbirine pek benziyor. Bulgarlar da Türkî bir kavimdi. Slav- laşıp Hıristiyanlaşuıca Avrupa'da kabul gördüler. Dilleri Türkçe kalan Gagauzlar Ortodoks olunca, ancakyanm kabul edil- diler. Anadolu gerçeğinin kanşımı ve Türkçe yazan Yaşar Kemal. espri olsun diye. "BeoetnikTürkdeğflinı!''deseNo- bel Ödülü'nü alma şansı çok yükselir. Türklere karşı olanlarözeleştiri süzge- cinden geçmeli. Kendini "kurban* ol- muş sayaniar karşı tarafın kurbanlannı görmüyoriarbile. Viyana'nındoğusunda- ki tüm Balkanlar'da, Kınm'da ve onun geniş hinterlandında, koca Kafkasya'da, pek çoğu Türk olmak üzere, büyük bir Müslüman dünyası vardı. 1821 Yunan is- yanından bu yana yok edildi. Beş milyon- dan fazlası öldürüldü, bir o kadan da gö- çe zorlandı. Canını kurtarabilenler en so- nunda Anadolu'ya sığındılar. Soykınm asıl Batı'da oldu. Bugün de ırkçılık, ya- bancı ve Yahudi düşmanlığı gene Avru- pa'da tırmanışa geçti. Konruç>-üs'e "In- sanlar bir arada en iyi nasıl yaşaıiar" di- ye sormuşlar. "Karşıhkh hoşgörü" de- miş. Madalyonun bir yüzünde "TürlderBa- tı ölçülerine uyuyor mu?" yazıyor. Öbür yüzünde de şu var: "Ban, Türkİeri ve Do- ğu'\ıı kabuledecek hoşgörüyesahip mi?" TURK HAVA KURUMU'NDAN HALKIMIZA DUYURU Değerii Vatandaşlanmız; "Kurban derileri, vekalet kurbanlannın etleri Tüıkiye genefindeki ' yoksullara, afetzedelere, öksüz-yetim ve kimsesiz çocuklara gjtsin, havactlık' sanayisi kalkınsın, işsider iş, aş bulsun diyonam? Türk Hava Kurumu bunu sizin adınıza, sizin istekleriniz doğ/vttusunda yerine ğetkmeye hazıntır... Türk Hava Kurumu, kartun ve yönetmelıklenn kendısıne verdığı "Kurban derisi, fitre-zekat toplama" görev ve sorumluluğunu Genel Merkezı ve Tûrkıye genelıne yayılmış 605 şubesı aracılığıyla ve yıllann verdıği tecaıbe. bınkjm ve mükemmel faalıyeterie başarılı bir şekılde yerine getirmektedır Toplanan kurban densı ve fitre-zekat gelırinın, -% 50'si Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na, -% 4O'ı Turk Hava Kurumu'na, -% 4'u Turkjye Kızılay Demeğı'ne, -% 3'ü Sosyal Hizmeter ve Çocuk Eargeme Kurumu'na, -% 3'ü de Türkiye Dıyanet Vakfı'na verilrnektedır Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflan'nın %50 olan payları denlerin toplandığı il ve ılçelerin mülkı amırlenne gondenlmekte ve yine aynı bolgenin yardıma muhtaç halkına dağıtılmaktadır. Bu sayede Turkıye çapındakı yoksul ve kimsesızlere. muhtaçlara, oksuz ve yetım çocvıklara, afetzedelere 5 ayrı kuruluş aracılığıyla yardım yapılmaktadır. 3 Şubat 2002'de Afyon, Bolvadın. çay ve Sultandağı bolgesınde meydana gelen depremde zarar gören vatandaşlanmızın acıl ihtyaçlannı gıdermek için gecıkmeksızın 4 şubat günü kurban derisi,fitre-zekat gelirlerı paydaşı olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıftannın paylan olan 3 3 MİLYAR LİRAYI zamanından önce Afyon Valisı ve Bolvadin, Çay ve Sultandağı kaymakamiıklanna gönderiimıstir Bu yıl Kurban Bayramı'nda vekalet kesılecek olan kurbanların etleri ıse kavurma paketieri halıne getirilerek öncelıkle Afyon deprem bolgesındekı ıhtıyaç sahiplenne gönderecektir Türk Hava Kurumu'nun yeni yönetmı göreve geldiği gunden (21 Mayıs 2000) bugune kadar, 2000 yılı kurban densı, fitre-zekat payları da dahıl olmak üzere, 1992 yılından ben ödenmeyen borçlar, faızlen ve payların tamamı olan toplam 11 Tnlyon Lırayı paydaş kuruluşlara ödemıştr. Türk Hava Kurumu, vekaleten kurban kesimi çalışmalarını da başarılı bir şekilde yürutmektedir Bu yıl için belirlenen vekaleten kurban kesim bedeli 100 Milyon TL'dir. Bu bedel bankalar aracılığıyla yatırılabıleceği gibı, ırrtemetten kredı kartıyla da ödenebilecektir. Geçen yıl vekaleten kesılen 6000 kurbanın etnden ıkışer kılogramlık kavurma paketieri hazırlanmtş ve elde edılen 38 000 kılogram kavurma: Siverek, Halfeti ve Hatay'daki selzedelere, Izmıt, Gölcük, Yalova, Çınarcık, Adapazan Düzce. Kaynaşlı, Bolu'daki depremzedetere ve Ankara Mamaktakı muhtaç vatandaşlarımıza dağıtılmıştır Türk Hava Kurumu Atası'nın İsdkbal Göklerdedlr" buyruğu doğrultusurtda 77 yıldır, en büyük gelir kaynağı olan kurban derisi fitre-zekat geliriyle havacılık sanayıirnn kurulmasında basrolü oynamış ve bugün HAVELSAN. TAI, TEI gibı havactlık sanayi kuruluşlanyia, Sabiha GÖKÇEN Havaalanı'nın hıssedarı olmuştur THK, havacıhğın her dalında gençlere ücretsız kurslar vererek, havactlığı sevdirip yaygınlaştrırken, uçakfa havadan orman yangınlarına mûdahale edıyor, tanm arazilenni ilaçlıyor. şehır merkezlenni ılaçlayarak çevre ve insan sağlığına katkıda bulunuyor, Geçtiğımiz yıl 10 yangın söndürme uçağıyla Türkiye'nin yangına hassas bolgelerinde toplam 1390 sortı uçuş gerçekleştirerek 116 yangına anında mûdahale etmış ve söndürulmestnde faal görev almıştr. Aynı şekılde yurdun dört bir yanında uçakla havadan tarımsal ılaçlama yaparak 3 milyon dekar arazıye 5.5 milyon lıtre ilaç atmıstr. 4000 gencimizi "ücretsiz" paraşüt, planör, model uçak, yeiken kanat, yamaçparaşütü başJangıç kurslanndan faydalandırmıştır Vekalet Kurbanı bedelinin vatınlabileceâi banka hesap numaralan vakıfbank Ankara Şubesı Ziraat Bankası Heykel Şb İş Bankası Ankara Şubesı 00158000024630823 154432 5301092 Tel Faks Web sayfası E-posta 0 312 310 48 40/269-231 veya 0.312.310 20 80 0 312 310 04 13 veya 0 312 309 44 73 www thk org tr thk@thk org.tr basmyayıngthk org tr vekalet@thk org tr TÜRK HAVA KURUMU GENEL BAŞKANUĞI/ CÜMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Chomsky'nin Düşündürdükleri... 12 Şubat Salı günü "The Marmara"öa Ameri- kalı dilbilimci Avram Noam Chomsky'nin "Med- ya ve Demokrasi" başlıklı konferansının dinleyici- leri arasındaydım. Musevi asıllı Amerikalı dilbilim- ci hakkında, Berke Vardar yönetiminde hazırla- nan "XX. Yüzyıl Dilbilimi" adlı yapıtta (Türk Dil Ku- rumu Yayınları, 1983) şöyle deniyor: "Çağdaş dil- bilimin önde gelen kuramcılanndan N. Chomsky, üretici-dönüşümsel dılbilgisi diye anılan yaklaşı- mın temetlerini atmış, günümüz dilbiliminde yeni birçığıraçmıştır, Pennsylvania Üniversitesi'nde dil- bilim, matematik ve felsefe öğrenimini yaptıktan sonra doktora çalışmasını da aynı kunımda biti- ren Chomsky, 1955'ten bu yana Massachusetts institue of Technology'de dilbilim dersleri ver- mektedir." 1928 doğumlu çağdaş dilbilim kuram- cısının belli başlı yapıtlarını da sıralayalım: "Söz- dizimsel Yapılar" (1957), "Dilbilim Kuramında Ye- ni Sonuçlar" (1964), "Sözdizim Kuramının Görü- nümleri" (1965), "Dil ve Düşünce" (1968), "Derin Yapı, Yüzeysel Yapı, Anlamsal Yorum" (1971), vb... Dilbilim kuramına ilişkin yaprtlannın yanı sıra Chomsky'nin medya ve güncel siyasal konular üstüne pek çok yapıtı olduğunu da biliyoruz. Dili- mize bunlardan hangileri çevrildi? Bana ulaşan bir dökümde dilbilim kuramına ilişkin yaprtlan arasın- da bir tek "Dil ve Düşünce"ri\r\ ("Dil ve Zihin") adı geçıyordu... • • • Noam Chomsky her şeyden önce büyük bir dil- bilim kuramcısı. Ona asıl saygınlığını ve biranlam- da "dokunulmazlığını"sağ\ayan özelliği bu. Chomsky'nin dilbilim kuramı üstüne ne biliyoruz? "özellikle otomatlarkuramına dayanarak, sonlu sa- yıda durumlann modeliyle (Markov modeli) dağı- lımcılartarafindan geliştihlen oluşturucular mode- linin sözdizimsel betimleme için yetersiz kaldığı- nıkanıtladı"gibi bir cümle (Büyük Larousse, 5. cilt, sayfa 2350) bırakınız sıradan yurttaşı, bizier gibi ya- zı-çizi erbabı için ne anlama geliyor? "önerdiğidö- nüşümsel model, hem dahayattndır, hem de açık- lama ve betimleme gücü daha yüksektir" gibi bir saptamadan ne anhyoruz? Dileyenler, Chomsky'nin dilbilime ilişkin yapıtlanndan ulaşabildiklerine göz atarak ya da sözünü ettiğim TDK yayını derleme- deki birkaç sayfalık bılgilerı ve çizimi gözden ge- çirerek "üretici-dönüşümsel" dilbilim kuramı hak- kında görüşsahibi olabilırter... Benım bu yazıda al- tını asıl çizmek istediğımse, güncel siyasetle (hiç değilse ilk aşamada) ilişkisi bulunmayan bilimsel biralanda "deha" düzeyindeki birdüşünürün, ay- nı zamanda güncel siyasal-toplumsal sorunlann da tam ortasında yer alması; daha da öte, öncü bir konumda bulunabilmesidir... Noam Chomsky'yi bu iki özelliğiyle birlikte düşünemezsek onu eksik kavramışoluruz... • • • "Trıe Marmara "daki akıcı konuşmayı dinlerken tam da bunları düşünüyordum... Kürsüdeki ak saçlı, gözlüklü; görünümüyle, sade fakat özenli giyim kuşamıyla akademisyenden çok sanatçıyı an- dıran kişı büyük bir dilbilim kuramcısıydı... Fakat aynı kişı, dünya siyasetinin ve ekonomisinin en güncel, en yakıcı sorunları konusunda büyük bir rahatlıkla, inanılmaz bir bılgi donanımıyla konuşa- bilmekteydi... Söyledikleri arasında, Türkiye'nin hangi tarihte Amerika'dan silah alımı konusunda birinci sıradaki müşteri olduğu, hangi tarihte birin- ciliğin Kolombiya'ya geçtiği gibi somut "aynntı"lar; ya da 11 Eylül'le tam da "aynı an"da Haiti yöne- timinin birtalebinin, yaşamını Amerika'da sürdür- mekte olan düşük bir câni diktatörün iadesine iliş- kin talebin Amerika tarafindan yanıtlanmaya bile değer görülmeyişine ilişkin bir değini, bilgi yüklü, akıcı konuşmanın "ironi" eksenini oluşturmaktay- dı... • • • Chomsky'nin "The Marmara "daki konuşması sırasında alabildiğim notları irdelemeye (ya da yi- nelemeye) yazımın sınıriarı yeterii değil. Konuş- mada geçen deyimlerden iki tanesi yan yana ko- nulduğunda belki bir özet elde edebiliriz. Bunlar- dan biri "the regimentation ofpublic mind" ("ka- mu düşüncesinin denetimi", diye çevirebilcegimi- zi düşünüyorum), bir öteki "demokrasinin bunalı- mı"yö\ ("the crisis ofdemocracy"). Chomsky özet- le, günümüzde kapitalist sistemin demokrasiyi na- sıl sınıriayıp yozlaştırdığını ve bu yolda "medya"yı nasıl kullandığını, yaşamlanmızın nasıl "yalanlarla yönlendirildiğini" anlattı... ••• Noam Chomsky ülkemize dilbilim konusunda konferanslar vermeye, meslektaşlanyla görüş alış- verişinde bulunmaya değil, kovuşturulan bir kita- bıyla ilgili olarak geldi... Ulkemiz için bundan da- ha utanç verici, daha yüz kızartıcı, daha aşağıla- yıcı ne olabilir? Fakat umuyorum ki, Amerikalı dil- bilimci konferans verdiği salonlann içini-dışını tık- lım tıklım dolduran çoğunluğu genç izleyicileri gör- düğünde, Türkiye'mn sadece, ona utanç yaşatan- lann ülkesi olmadığını anlamıştır... Dileğim ise biz- deki bilimsel, "akademik" çevrelerin Chomsky ör- neği üzerinde düşünmeleridir... ataol [email protected]. Faks:(0212)513 85 95 "Dostum bahçesine bir hoyrat girmiş 'Giilüm' dederken dalın kırmış " Dost ve güzel insan. Derneğimiz üyesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Baş tş Müfettişi MEHMET AYDEV yakalandığı amansız hastalıktan laırtulamayarak aramızdan aynlmıştır. Cenazesi 16.02.2002 günü öğle namazından sonra Izmir - Narhdere Merkez Camii'nden kaldınlacaktır Sevenlerinin başı sağ olsun. İŞ MÜFETTİŞLERİ DERNEĞİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle