14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ŞUBAT 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA iJ- U - K [email protected] 13 13 ülkeden 23 filmin yanştığı 52. Uluslararası Berlin Film Festivali'nde ilgi Avrupa ve Asya filmlerine Hollywood'abaşkaldın GÜNERYTJREKÜK Bu yılki Uluslararası Berlin Film Festivali. Avrupa fılmleri öncülüğün- de dünya sinemasının, Hollywood egemenhğine başkaldınsı gibı bir özellikteydi. Gerek A\Tupa ve Asya fîlmlerine verilen ağırlık, gerekse bu filmler üzerine yapılan açıklamalar, basuıda yer alan yorumlar. bize Ber- lin Film Festivali'nin yeni çizgisinin ne olduğu ya da olacağı konusunda artık kesin bir fikir verebiliyor. Bunu, Alman-Fransız-Ingiliz filmlerine yağ- dınlan alkışlardan ve Avrupa filmle- rinin beldenmedik çıkışından da anlı- yoruz. Örneğin, yanşmaya dört film- le birden katılan Almanya'nın, şimdi- ye dek gösterilen üç fılmi de bugüne dek göriilmedik ölçüde beğeni topla- dı ve olay "Alman snemasuıınvenidcn doğuşu" şeklinde değerlendırildi. ABD sinemasına karşı 'devrim' Hollywood filmlerine yıllardır diş bileyenler şu sıralar Berlin'de en mut- lu festival günlerini yaşıyorlar ve Amerikan sinemasına karşı bir "dev- rim r> den söz ediyorlar. Yann sonuçlar açıklandığında bu meydan okuyuşun somut karutlannı görmek hiç de şaşırt- mayacak sinemaseverleri. Nitekim, yapılan onca açıklamadan sadece bı- rini örnek olarak verecek olursak, uluslararası jürinin başına getirilen Hintli yönetmen Mira Nair daha ge- çen gûn aynen şunlan söyledi: "ABD filmlerinin dünyanın her yerine ege- menohnasınıistemiyorum. 'Bollywo- od" adı verilen Hint filmlerinde. Al- man ya da Avrupa fîbnkrinde öyie gü- zel özeüikler. njteükler var ki, bunlar kaybobnamah." Venedik'te Altın As- lan ödülü alan son filmı 'Monsoon VVedding' (Muson Düğünü) Berlin'de de özel olarak gösterilen Mira Nair, konuşmasında hiç çekinmeden, "dün- yanın her yerinde görükn kültür em- peryanzmi"nden de söz edebildi ve bir jüri başkanı olarak Hollywood filmlerine karşı tavnnı açıkça orta- ya koymuş oldu. Bütün bunlara rağ- men, yanşmadaki üç ABD yapımı fılmden en azındanbiri,birödülala- ^ - — — — caktır kuşkusuz. Bunlar arasında en başta, Marc Forster'in Oscar adayı 'Monster's Ball'ını ya da Lasse Hallst- röm'ün 'ShippingNews'ünü sayabili- riz. Marc Forster, idam cezalanm sor- gulayan, insan çelişkilerini bütün sert- liğiyle gözler önüne seren 'Anti- Ame- rikan' ilginç konusu ile, Lasse Hallst- röm de yine bir romandan beyazper- deye uyarladığı 'GemiHaberleri'nde- ki olağanüstü güzel görüntüleri ve Ke- vin Spacey'in büyük bir ustalıkla oy- nadığı insan psikolojisinin derinlikle- rine giren mükemmel anlatunıyla bir ödüledeğergörülebilir. Fakatbu film- ler için jürinin kılı kırk yaracağından emin olabiliriz. Ev sahibi Aimanya bu yıl iddialı Buna karşılık, bir Ingiliz yapımı olan Richarid Eyre'nın 'tris'inin en azından bir Gümüş Ayı heykelciğıne kavuşması o denli zor olmayacaktır. Alzheimer hastalığına yakalanan Ingi- liz yazar Iris Murdoch'un yaşam sa- vaşını geriye dönüşlerle canlandıran ve aslında bır tiyatro yönetmeni olan • Gerek Avrupa ve Asya filmlerine verilen ağırlık, gerekse bu filmler üzerine yapılan açıklamalar, — basmda yer alan yorumlar, bize Berlin Film Festivali'nin yeni çİ2gisinin ne olduğu ya da olacağı konusunda artık kesin bir fikir verebiliyor. Richard Eyre, gerek santimantal -me- lankolik olmayan akıcı- duyarh anla- tımıyla, gerekse Oscar'a aday göste- rilen Judi Dench, Kate VMnslet gibi oyunculannın başansıyla festivalde büyük ilgi topladı. Bir o kadar alkış da bu yıl Alman fılmlerineydi. Alman filmlerine karşı acımasızlığı ve gaddarlığı ile bilinen Berlin seyircisi bu kez başanya ve al- kışa susamış gibiydi. Açılışta gösteri- len Tom Tykwer"in 'Heaven'i ile And- reas Dresenin 'Halbe Treppe'si (Ya- nm Merdiven) AJman sinemasının çı- kışı olarak görülebilir. tki film de festivalde büyük bir coş- kuyla ayakta dakikalarca alkışlandı, çok iyi yorumlar aldı. 'Lola Rennt' ile dünya sinemasına ismini duyuran Tom Tykwer, çekimlerini Italya'da yaptıği yeni filminde basit bir polisi- ye öyküyü hoş bir aşk iüşkisine dönüş- türmedeki ustalığıyla dikkati çekti. Rastlantılann, kuşkulann girdabından yola çıkıp komik bir dille yine bir ga- rip yazgıyı anlatan ve sonunda sevgi- ye olan inancın mutluluğunu vurgula- yan genç yönetmenin Altın Ayı'ya en yakın aday oldu- ğunu düşünmeden söyleye- biliriz. Doğu Almanya'nın bir kentinde büfe işleten çiftin sıkıcı yaşamının, ar- kadaşlannın hoş bir aşk iliş- kisi ile birdenbire değişimi- ni esprili ve kinayeli bir dille anlatan Andreas Dresen de 'Halbe Treppe' ile festivalde çok beğenildi ve o da Tyk- wer gibi 'Alman sinemasuun dünyaya açılan yeni umudu' olarak sunuldu. Poiitik sinemada iki usta Yanşmaya Fransız yapımı olarak katılan Costa Gavras'ın 'Amen'i, Bertrand Tavernier'nin 'Laissez-Pas- ser'ı ve Francois Ozon'un, Catherine Deneuve, tsabdle Huppert lı "8 Fem- mes"i ise 'büyük' yapıtlar olarak de- ğil ama 'dengeti' filmler olarak çıkö karşımıza. Festivalde 'Beıünak Kamera' ödü- lü ile onurlandınlan Costa-Gavras, AJ- man tiyatrolannın tartışmah yazan Rolf Hochhuth'un eserinden ('Der Stetvertreter- Temsflci') yararlanarak çevirdiği yeni filminde yine poiitik bir konuyu ele alıyor, kilisenin ve Vatj- kan'ın nazi dehşeti karşısındaki opor- tünist tavnnı sorguluyordu. Tavernier de 1942-44'lü yıllann Paris'inde, iş- gal altındaki Fransa'nın film pazannı ele geçirmeye çalışan nazileri konu ediniyor, ancak o, üç saatlik melodram filminde teslimiyetle direniş arasın- dakı seçimini, 'koşuüara uyumdan ya- na' yapıyordu. Film beğenildi ama us- ta yönetmenin 'hoşgörü' yorumu bel- li bir tepkiye de hedef oldu. Yine de Fransa'ya en az bir ödülün gitmesi kimseyi şaşırtmayacaktır. 13 ülkeden 23 filmin katıldığı yanş- manın sonuçlan yann açıklanacak ve uzun metrajlı bir tek film, en büyük ödül olan Altın Ayı heykelciğini ala- cak. Jüri özel ödülüne değer görülen bir filme, en iyi kadın-erkek oyunculara, en iyi rejiye, olağanüstü kişisel başa- nya ve en iyi film müziğine de birer Gümüş Ayı heykelciği verilecek. Bu yılki festivale yanşma dışı bölümler- le birlikte 8O'in üzerinde ülkeden 700 kadar film katıldı. SefaradŞiiri Antolojisiçıktı KültürServisi- 'KumlarmÖrttü- ğü YoDar' adlı Çağdaş Sefarad Şiiri Antolojisi, Emirgan Yayınla- n Editionsdan çıktı. 'Avrupa'nm Kalbinden'- Azmtaldar Şör Dünyası Dizisi'nin 5. cildini oluş- turan latap, Sefarad şair ve şiirlerini tanıtmak amacıyla üç dilde hazır- lanmış bir antoloji. Robert Schfld ve Ge- rald Kurdoğtu Nitsc- he'nin katkılanyla Ar- min Eidherr tarafından yayımlanan kitapta Kla- ra Perahya, Gloria Joyce Ascher, Beki L. Bahar. Sara Benveniste Benrey, Salamon Bicerano, David FintzAltabe,Rita GabbaiSimantov, Matilde Gini de Barnatan, Matfl- de Koen-Sarano, Lina Kohen AJ- bukrek. MargaJit Matiti- aho, BeatrizMaztiah, Es- ter Morguez Algrante, darisse Nicoidski, Eli Pe- rabya, Avner Perez, Vltaly Sadacca ve David W. Si- man'ın şiirlerine yer ve- riliyor. Çevirmenler ise Beki A. Bardavid, Aydan Balkır- Golüoğhı, Beki L. Bahar, SahoYeşuaLoya, Arzu Untenberger ve Ar- min Eidherr.' ÜNLÜ SOKAK TlYATROSU PLASTlCÎENS VOLANTS KONUK OLACAK Tiyatro Festivali 18 Mayıs 'ta başlıyor Genç kalemler Cumhuriyet'te. SENLE BEN Senle ben Bir fotoğraf karesi. Enstantane ile diyaframın Kesiştiği. Senle ben Nefes ve hava Kara ve deniz. Senle ben Bazen kavgalı Bazen şeniz. EYÛP BÜYÜKBOSTANCI İNSANLIĞIN MADENİ Sevilmemiş tenlerin renklerini Gülmemiş yüzlerin Yaşlannı bilirim Bilirim işçiliğini Ikinci sınrf yaşamlann Susamlan dökülmüş Simitier gibi Insanlığın madenine inmeden Huzuru bulmayan yaram Bayat ekmekler gibi Gün görmüş ömrünü yaşa BEDRİYE KORKANKORKMAZ KUŞLARIN DİLt-StMURG- FesthTalin belH olan ilk yabancı konuğu iinlü Fransız Sokak Tiya- trosu Plasticiens Völants son oyunlan 'Kuşlann DilKSimurg' masalr\la tstanbuDulaıia olacak. Kültür Servisi - Ekonomik kriz nedeniyle geçen yıl yapılamayan Istanbul Tr\^tro Festhiaü'nın 13. sü bu yıl 18 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında yapılacak. Dopdolu bir programla izleyiciyi karşılayacak festival, Istanbul Kültür ve Sanat \^kfi'nın kuruluşunun 30. yıl kutlamalan çerçevesinde dünyanın en ünlü sokak tiyatrosu topluluklanndan biri olan Plasticiens Vblants'ı da konuk edecek. Fransız topluluk Plasticiens Volants, son yaratısı 'Kuşlann DiB - Simurg' masahyla yediden yetmişe bütün Istanbullulan sokağa dökecek gibi göriinüyor. Festival çerçevesinde iki kez gerçekleştirilecek olan gösteri rengârenk dev kuşlann kalabalığı peşlerine takarak dans ve müzik eşliğinde kendilerine bir kral aramalannı konu ediyor. Gösteri salt dans ve müzikle değil, havai fışekler ve ışıldaklarla da Istanbullulann hafızalanndan silinmeyecek bir şölen olacak. Ilk gösterisi Ortaköy Meydanı'nda gerçekleştirilirken, ikinci kez Taksim Meydanı'nda başlayan şenlik Divan Oteli köşesine ve oradan da Mete Caddesi'ne uzanarak Taksim Parkı'nın meydana bakan merdivenlerinde noktalanacak. Plasticiens Volants'm ünü dev şişme kuklalar, havai fışekler ve müzikle destansı masallan unutulmaz fantestik gösterilere dönüştürmesinden geliyor. Günlük hayatın monotonluğu içinde yaşanan sokaklar, meydanlar ve çatılar seyircinin de katılımıyla büyüleyici birer dekora dönüşüp zaman mekân kavramından bir süreliğine de olsa annıyorlar. Bugüne kadar hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinin yanı sıra Güney Amerika ve Avustralyaya da turne yapmış olan Plasticiens Volants, 1992'de Barselona Olimpivatları nın kapanışmda, 2000 yılında ise Sydney Otimpij'atlan'nm açılışında unutulmaz gösterileriyle izleyicileri büyülemişti. ESÎNTİLER ZEYNEP ORAL Yaşlandıkça Özgüpleşmek... Birkaç yıl önce Cumhuriyet Dergi, 50 yaş üze- rindeki kadınlara yaşlanmanın nasıl bir şey oldu- ğunu sormuştu. Daha kibarca, onların deyişiyle kadınların "olgunluk" çağı üzerine bır sayı hazır- lanmıştı. Bana da sorduklannda, "Yaşlandıkça öz- gürieşiyorum" dediğimi ve nedenlerini sıraladığı- mı anımsıyorum. Bir süre önce Ortaköy Kültür Mer- kezi Sanat Galerisi'nde Fatma Cezzar'ın resim sergisini dolaşırken yine aynı duyguya kapıldım: Yaşlanmak değilse de "yaş almak", evet, özgür- lüktü. Bu sergi, yalnız bu duyguyu pekiştirmekle kalmıyor, harika bir "umut öyküsü " oluşturuyordu. Şimdi sıkı durun: Fatma Cezzar 88 (yazıyla, sek- sen sekiz) yaşında ve İLK resim sergisini açtı! Oysa kırk yıldır resim yapıyordu. Ama, çocuklu- ğundan beri onu terk etmeyen "mükemmeliyet" tutkusu, hep daha iyi, daha güzel, daha dogrunun peşinde koşma çabası, şımdiye dek ona sergi aç- ma özgürlügünü ya da herhangi bir özgürlüğü tat- tırmamıştı. "Mükemmelliyetçinin hüriüğü olmaz" diyordu... Fatma Cezzar'ın 88 yılının özünü, Gülriz Suru- ri, usta birkaç kalem darbesiyle şöyle anlatıvermiş: "Selanik kökenli olmasının getirdiği Batılı zara- fetini doğuştan edindi. Estetik duygusu, çiçektan- ziminden giyinişine, güzel sofralardan ev dekoras- yonuna kadar fark edildi. Tüm yaşamında gözlenen bu ınce zevki belkı de kadın gıyim kuşamı ile uğraşan, dönemin Vak- ko'su diyebileceğimiz bır bonmarşesi olan baba- sı Mehmet Şamlı 'dan aldı. Sanatla alışvehşi olabileceğini düşünmeden Dame de Sion'da geçihlen öğrencilik yıllan... Gençyaşta Mehmet Seha Cezzar/a evlendi. Içindeki, henüz tanımlayamadığı sanat dürtüsü ile iki çocuk yetiştirdi. Hırslıydı, başanyı seviyordu. Elıne fırçayı aldığın- da 40 yaşının üzerindeydi. Kendi kendine resim yapmayı öğrendi. Daha sonra Seniye Fenmen, Bedri Rahmi ve Süleyman Velioğlu atölyelerine devam etti. Artık fırça ve tuval, hayatının aynlmaz bırparça- sı olmuştu. Yaptığı resimlerle mutlu oldu. Onlan armağan etti, hiç satmadı, hiç sergi açmadı. Bu, Fatma Cezzar'ın ilk sergisi, sizlerle ilk buluşması." Bu satıriarın arasına ekleyebileceklerim şunlar olabilir: Eve, çocuklara adanmışlık duygusu... ör- neğin çocuklann doğduğu gün, çok iyi çaldığı, yıl- larca emek verdiği pıyanonun kapağını açmamak üzere kapatması... (Fatma Cezzar'ın, Mine ve En- gin Cezzar'ın annesi olduğunu söylemedım ga- liba...) Bunalıma düştüğünde (40 yaşlanndaydı) intihar etme karan alması, kendini nereden deni- ze atacağını hesaplamak üzere Boğaz'ı arşınlama- sı... Ama bir sorun vardır: Çok iyi bir yüzücüdür. Yüzüpkurtulursa, "rez/7o/ma"endişesi... Bebek'te denize atlayacağı yeri ararken Seniye Fenmen'in atölyesine dalması ve sonuçta ölüme değil, sana- taatılması... Sonra, kardeş gibi yakını Leyla Gen- cer'le "bütün dünyayı kucağına alması..." (Leyla Gencer'in eşi Ibrahim Gencer'in teyzesidir Fat- ma Cezzar, ve onunla Milano'dan San Fransis- co'ya, konser konser, opera opera dünyayı dola- şır.) Sergiyi dolaşıyorum: En çapkın bakışlı Ata- türk'ten, en "fantastik" Balkan Naci Islimyeli'ye uzanan portreler serisi ve Fatma Cezzar'ın düşle- rinden güç alan Anadolu uygarlıklan, birer konu ol- maktan çıkıp resme dönüşüyor... Kişilik, yetenek veyorum gücü, mükemmeli yakalama duygusuy- layanşıyor... "Yaşlanmadım" sözünün, yaşlılıktan korkmama- nın, yaşlılığı duşünmemenin gerisinde, tıpkı ızledi- ğim tablolardaki gibi hep bu "hür olmak duygu- su var. Fatma Cezzar'ın bu ilk sergisini bir başka ilk iz- leyecek. Işgal Istanbul'undan günümüze uzanan anılannı yazmak istiyor. Teşekkürler Fatma Cezzar. Seksen sekiz yaşın- da bize verdiğıniz dersler için, yaşamı kucakladı- ğınıziçin... eıposta: zeynepc zeyneporal.com Faks:(0212)257 16 50 BUGUIV • BtLGI UNIVERSITESI'nde Amos Gitai'nin yönettiği 'Day After Day' filminin gösterimi. (0 212 293 50 10) • CEMAL REŞtT REY'de saat 20.00'de tstanbul Büyükşehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Opera, Orkestra ve Korosu'nun 'Deli Dohı' müzıkali. (0 212 232 98 30) • BABYLON'da saat 23.00'te 'Buscemi'nin performansı. (0 212 292 73 68) • KÜLTÜR DOSTLARI DERNEĞİ'nde 'Brecht Günleri' kapsamında saat 17.00'de Yılmaz Onay, B. Sadık \lba\Tak ın 'Yeni Yüzyılda Epik Tîyatro/DiyaJektik Tiyatro' konulu söyleşi. (0 216 391 54 10) M ANKARA OPERA BİNASI'nda saat 13.30'da Devlet Opera ve Balesinın 'Ttaval' adlı balesi, saat 20.00'de Modern Dans Tophıhığu'nun 'mdtfa akdeniz & 10. Yıl Kutlamasi' adlı gösterisi. (0 312 324 22 10) M GS.O KONSER SALONU'nda saat 20.00'de Devlet Opera ve Balesi Senfooi Orkestrası'nın 'SenfonikKonseri'. (0 312 324 22 10) • TOHUM KÜLTÜR MERKEZİKARTAL ŞUBESt'nde saat 15.00'te Hüseyin Karabey'ın 'Sessiz Ötüm' filminin gösterimi. (0 212 644 46 54) • MUAMMER KARACA TÎYATROSU'nda saat 11.00'de Erdinç Demiray'ın düzenlediği sihirbaz gösterisi ve saat 14.00"te Süreyya Evren'in düzenlediği, Reha Çamuroğhı, Rahmi G. Öğdül'ün konuşmacı olarak katıldığı 'KüreseDeşme Çağmda Sol ve Kutsal' konulu söyleşi. (0 212 252 44 56) • YEREBATANSARNICI'nda saat 16.00'da l.B^ Şehir Tîjatrosu'nun işbirliğiyle Taşkın Savaş'ın düzenlediği 'Oktav Rifat' şiir akşamı. (0 212 522 12 59) • İSTANBUL AKM BÜYÜK SALON'da saat 11 00'de tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın NefesB Çatılar konseri. Şef ve soiist: Norbert Noz>-. (0 212 251 56 00) • tFSAK'ta saat 14.00'te Orhan Cem Çetin'in 'Sayısa] Görüntü tşleme Semineri'. (0 212 292 18 07)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle