Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2002 CUMARTESİ
4 HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Yasa Değişikliği Yetmez
Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin Ale-
vı ve Bektaşi Kuruluşlan Birliği Küttür Derneği'ni,
Dernekler Yasası'nın 5. maddesinin 6. bendine
dayanarak "Türk dilinden ve kültüründen ayn
di ve kültürleri korumak veya yaymak suretiy-
leazınlıkyaratmak, veya herhangi birbölgenin,
ırkın, sınıfın veya bir dil ve mezhepten olanla-
nn diğerlerine hâkim veya diğerlerinden imti-
yezlı olmasını sağlamak için dernek ku/vlamaz"
hûkmüne dayanarak kapatılması, üzerinde uzun
uzun durulması gereken bir konudur.
Hukukçular, daha önceki emsal karariara da
bakarak bu kararın Yargıtay'dan döneceğine
emin olduklannı söylüyortar.
Gerçekten de Pir Sultan Abdal 2 Temmuz
Eğitim ve Kültür Vakfı hakkında 2000 yılında
verilen aleyhte karar Yargıtay tarafından bozul-
muştur.
Ankara 2. Asliye Mahkemesi'nin verdiği ka-
rara bir de TCK'nin 312. maddesi açısından
bakmak gerekir.
öyle ya! Türk kültürünün aynlmaz bir parça-
sı olan Alevi kültürünü ve düşüncesini, aynm-
cılık olarak gönmenin bizatihi kendisi acaba ay-
nmcılık olmuyor mu?
Böyle bir derneğin kurulması ile Alevilerin
öbür mezhepler üzerinde baskı kurabilecekle-
rini veya imtiyazlı duruma gelebileceklerini söy-
lemek, acaba izan ve Türkiye'nin açık gerçek-
leri ile ne kadar bağdaşıyor?
• • •
Her neyse, biz konunun bu yanını uzman hu-
kukçulara bırakalım ve yalnızca bir noktayı vur-
gulamakla yetinelim. Türk Alevileri iki bölüme ay-
nlmış durumdadırlar. Bunlardan birincileri, Tür-
kiye'de yaşayan Alevilerdir ki, onların dernek-
leşme haklan önünde kimi engeller vardır. öbür-
leri ise Almanya'da yaşayan Alevilerdir ki, on-
lar serbestçe demeklerini kurabilirler.
"Kimi engeller" deyimini kullanmamın nede-
ni, Yargıtay'ın bu engeli kaldıracağını ileri süren
hukukçuların görüşüne katılmamdır.
Ancak burada bir başka sorunla karşı karşı-
yayız.
Şu anda Türkiye'de bulunan Avrupa'nın ge-
nişlemekten sorumlu komiseri Güther Verhe-
ugen, uyum yasalannı yetersiz bulmakta ve da-
ha da önemlisi, diğer istekleri kabul edilse bile
asıl olanın uygulama olduğunu söylemektedir
ve bu görüşünde yalnız değildir.
Bu davranışı dolayısryla Verheugen'e kızan-
lar da az değil.
Onlararasında bulunmadtğımı, tam tersine Bay
Verheugen'e tümüyle katıldığımı belirtmek iste-
rim.
ölüm cezası ve isteyenin kendi anadilini öğ-
renebileceği bir eğitim (okullardatemel eğitimin
resmi dil dışında olması anlamını taşımıyor bu
istek) ayn tartışma konularıdır ve onu da yapa-
cağız.
•••
Ancak şimdiye kadar birkaç kez değindiğim
bir konuya tekrar dönmek istiyorum.
Asıl sorun yasalarda değil kafalardadır; bu
durumda da kafalan değiştirmeden yasalan de-
ğiştirmek fazla bir anlam taşımayacaktır.
Daha önce de değindim. Bugün Türkiye'de
yürürlükte olan yasalan herhangi bir Avrupa ül-
kesinde yürürlüge koysanız, oranın özgürlükler
konusunda daha açık görüşlü yargıçlarının ya-
ratacaklan içtihat Türkiye'dekinden çok farklı ola-
caktır.
Yasalan değiştirmek görece kolay bir iştir.
Ama yargı organında egemen olan zihniyeti
degiştirip, onu daha özgürlüklerden ve çağdaş-
lıktan yana bir hale getirmek daha zordur.
Burada, yargıyı suçlamak, önyargılı olduğu
gibi bir sav ileri sürmek istemiyorum. Yalnızca
yorumun biraz çağın gerisinde kaldığını vurgu-
lamak amacım.
Bu olgunun da, çeşitli nedenleri var ki, eğitim
en başta gelenidir.
Evet.. yalnızca yasa değişikliği yetmiyor, ay-
nı zamanda kafa değişikliği de şart.
Rahsan Ecevit'in sözleri
MHP cevap
vermeyecek
ANKARA (Cumhu-
riyetBürosu)-MHP Ge-
nel Başkanı DevietBah-
çelLDSP Genel Başkan
Yardımcısı Rahşan Ece-
vit'in bazı değerlendir-
meler yaparak partisini
hedef aldığı haberleri
üzerine "bunlan ciddi-
ye almadığııu'' söyledi.
Bahçeli, "Hiçbir sub-
jektifdeğeriendirınenin
57. hûkûmetin günde-
mindeyer abnası ve tar-
nşüroasmnı yaran vok"
dedi. Bahçeli. kurmay-
lanna "Bu konuyu tar-
bşmayın, yanıt verme-
yin" talimatı verdi.
Rahşan Ecevit'in ba-
zı gazetecilerle sohbeti
sırasında"MHPdeğiş-
medi TBMM'de katü-
ler var" benzeri açıkla-
malarla MHP'yi hedef
aldığı söylentileri, MHP
içinde tepkiyle karşılan-
dı. Bazı intemet sitele-
rine de yansıyan bu tür
haberler, Bahçeli'ye ile-
tildi. MHP lideri Devlet
Bahçeli, kurmaylanyla
yaptığı değerlendirme-
de Ecevit'in ithamlan-
nın ciddiye ahnamaz ol-
duğunu söyiedi. Bahçe-
li, konunun tartişılma-
masını yanıt verilme-
mesini istedi.
MHP kurmaylan,
Rahşan Ecevit'in değer-
lendirmelerini ciddiye
almamalannın, itham-
lannı kabul ettıkleri an-
lamına gelmediğini vur-
gulayarak şunlan söyle-
diler: "Bubeyanlar, ken-
di takdiıieıidlr. MHP
açismdan ciddiye ahna-
cak bir tarafi yoktur. Bi-
n sevmek gibi bir mec-
buriyetJeriyok.Bu açık-
lamalann özel bir nede-
ni olduğunu da düşün-
müyoruz. Laf gelmiştir
söytenmiştir. Muhtemel
ki bunu konuşmak ho-
şuna gjdjyor"
Alevi-BektaşiKuruluşlan: Biz bölücüysek, seçim zamanı kapımızdan aynlmayan siyasiler de bölücüdür
Laik devletaynmyapmazANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Alevi-Bektaşi Kuruluşlan Birliği
(ABKB) adına açıklama yapan Tnr-
gutÖker, Akvi-Bektaşiliğin birmez-
hep ohnadığını belirterek "Laik dev-
let, yurttaşlan arasında aynm yap-
maz, birini diğerine tercih etmez" de-
di. Öker. Ale\ ı yurttaşlar olarak "nü-
ms cüzdanlanna nzahnnm d^mdaya-
zılan sıfadar yerine Alevi sözcüğünün
yazılması için nüfus düzeltme davala-
n" açacaklannı, zorunlu din dersi
kalkmadıkça v eya seçmeli hale geti-
rümedikçe Alevi öğrencilerin bu ders-
lere girmeyeceğini açıkladı.
Mahkeme tarafuıdan kapatılması-
na karar verilen ABKB'nin düzenle-
diği basın toplanhsında açıklamalar-
Sabih Kanadoğlu: Yasalan düzeltmekgerek
tZMtR (Cumhuriyet Ege Bfirosu) - Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Ankara 2.
Asliye Hukuk Mahkemesinin, Alevi Bektaşi
Kuruluşlan Birliği Kültür Derneği'nin feshine karar
vermesiyie ilgıli olarak "Yasalann düzeltUmesi
gerektiğmin bir örneğidn-'' dedi. Izmir'de Vali
Alaaddin Yüksel ve Büyükşehir Belediye Başkanı
Ahmet Piriştina'yı ziyaretinin ardından
gazetecilerin konuyla ilgili sorulannı yarutlayan
Kanadoğlu, "Yasaİan düzekmek lazun" dedi.
da bulunan Ahnanya Alevi Birlikle-
ri Federasyonu Başkanı Turgut Öker.
birliğin, her türlü ayrımcılığa karşı
olduğunu vurgulayarak "72 milleti
birtutaraktüminsanlanneşitiiğinive
kardeşliğini savunur. Çahşmalannı
ırk. diî inanç. cinsiyet ve siyasal görüş
aynmı gözetnıeden sürdürür. Laik ve
detnokrasmin yıimaz savunucusudur"
dedi. Öker, Anadolu'nun öz ve özgün
bir kültürii, inancı, felsefe ve yaşam
biçimi olan Aleviliğin, savcılık tara-
fından "azuıhk, bölücülük unsunı
mezhep olarak ele ahnriıgını" ve bu
doğrultuda Alevi adından dolayı bir-
liğin mahkemece kapatılmasınınm
anlaşılmaz bir tutum olduğunu be-
lirtti. Öker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz bölücüysek eğer, seçim zaman-
larmda demek.vakrfvedergâhlanmı-
zm kapısından aynlmayan siyasiler
de bölücüdür. Serçeşmemiz Hac ıbek-
taş'ı ber nrsattaziyaret eden, Hünkâr
Hacıbektaş Veti'nin sandukasma el ve
yüz süren politikaalar da bölücüdür.
Hacıbektaş eüdnfiklerimizi şereflen-
diren cumhurbaşkanlan, başbakan-
lar, kültür bakanlan. vahier ve kayma-
kamlar da bölücüdür. Bir gerçekfik
olan Alevilik yasaklanamaz."
Yurttaşlık görevlerini, yükümlü-
lüklerini Alevi kimhğiyle yerine ge-
tirdiklerini kaydeden Turgut Öker,
*Bu mahkeme kararmın Yargrtav 'dan
döneceğine inanıyoruz. AİHM kapı-
lanna gitmemize gerek katanavacagı-
na inamyonız" diye konuştu.
Öker, Alevi yurttaşlann, nüfus cüz-
danlanna nzalan dışında yazılan sı-
fatlar yerine Alevi sözcüğünün ya-
zılması için nüfus düzeltme davalan
açacaklannı belirtti.
Karara tepkiler sürüyor
Tarihibir
hata yapılıyor
tstanbul Haber Servisi-
Alev i derneklerinın kapa-
tılmasına yönelik karara
tepkiler artıyor. Karan kı-
nayan sivil toplum örgüt-
leri, Aleviliğin, bölücü-
lükle eşdeğer tutuhnasını
tarihi bir hata olarak nite-
liyorlar.
Alevi Bektaşi Eğitim ve
KültürVakn Kurucu Baş-
kanı Lütfii KaM, Alevi-
leri, "bölücülükvesiyaset
yapmak"la suçlamanın
büyük bir hata olduğunu
belirterek "Alevilere yö-
nelik bu hasmane tutum,
bölücülük ifta'rası ve siya-
setçüiksapörmasıyia basi-
te indirgenip geçiştirile-
mez. Bu yaklaşjmlarla Ale-
vileri suçlamak, en büyük
iftü-adır" dedi.
Hacı Bektaş Veli Kül-
tür ve Tanıtma Derneği
Genel Başkanı Beyzade
Özkahraman. Aleviliğin
bölücülük değil sevgi, ba-
nş ve hoşgörü olduğunu
ifade ederek karann sağ-
duyulu insanlan derinden
yaraladığını kaydetti. Öz-
kahraman, Alevi-Bektaşi
inancı taşryan yurttaşlann
Atatürk'ün önderliğinde
ulusal kurtuluş savaşını
gerçekleştiren Kuvayı Mil-
liye ruhundan geldiİderine
dikkat çekti.
Sosyal Demokrasi Vak-
fı (SODEV) Başkanı Er-
can Karakaş. Alevilerin
her zaman kültür ve ya-
şam biçimleriyle toplumun
aynlmaz bir parçası oldu-
ğunu vurgulayarak "Tüm
farkkfaklanbuülkeninvaz-
geçflmezzenginlikleri ola-
rakgörmediğimiz sürecene
çagdaşlaşır, nedebütün-
lüğümüzü koruvabiliriz*'
diye konuştu.
EskiCHPErzincanMil-
letvekıli Nurettin Karsu.
16. yüzyıldan Atatürk ge-
linceye dek bu inancı ya-
saklayan kafalann, bu çağ-
daki varhğının Türk ulu-
su için bir talihsizlik oldu-
ğunu ifade etti. însan Hak-
Ian Derneği (İHD) Istan-
bul Şubesi'nden yapılan
açıklamada da kapatma
karannın örgütlenme öz-
gürlüğüne darbe olduğu
ifade edildi.
Betiil Uncular'ı uğurladık
Yakalandığı amansE hastabğa yenik
düşen gazeteci-yazar Betül l ncular dün
toprağa verildL Uncukr'ın cenazesi için
dün ilk tören, 25 }il sümle pariamento
muhabiri olarak çahşbğı TBMM'de
yapıldL Törende konuşan çahşma
arkadaşbnndan, Ankara Milletvekili
Uluç Gürkan, "O, bize unutturulmaya
çahşılan onurhı değerlerimizm
temsücish dL Betül l ncular'ı anmak,
onu anlanıaktan gccer. Onun
gerektiğinde bedel ödev erek savunduğu
değerieri anlamahyız. Anısı ilketerini
anlamamıza rehber okun" dedi
Uncular'm çahşma arkadaşlanndan
Hakkı Erdem de, "O gazetecOiğin
>ahuz para kazanmak veya \almz
haber adatmak ouiıadığmı,
gazeteciliğin kamu yaranna bir
mücadele abnı olduğunu bize öğretti.
Son khabında, haberleri gibi. \ aşammı
da en yahn şeküde anlattı. Bir Sevgüiler
Günü'nün ardmdan onu uğurkmak
daha da ağır, ama o hep gönlümüzün
sevgUısi olarak kalacak" diye konuştu.
Daha sonra Manepe Camisinde
düzenlenen törene, TBMM
Başkanvekili Murat Sökmenoğlu,
Kültür Bakanı tstemihan Talay, esld
Başbakan Yarduncısı Murat
Karayalçın. eski bakanlardan Nahit
Menteşe. Onur KumbaracıbaşL
Gürcan Dağdaş, Hamdi L çpmarlar,
Bekir Sami Daçe. Akm Gönen, Cemil
Erhan, Cafer Tayyar Sadıklar, Seyfi
Oktav dakatıldı.tncular'uıcenazesi,
Cebeci Asri Mezarhğı'nda toprağa
verildL (Fotoğraf: A.A)
Diyanet
Alevileri
reddetti
Devlet de ikiye ayrıldı tçişien
Bakanlığrnın geçen yıl Alevilik üzerine
görüş istediği Diyanet, "Alevi dernekleri
faaliyette bulunamazlar, yasa
uygulanmah" yanıtını verdi. Kültür
Bakanlığı ise Aleviliğin Türkiye
kültürünün bir zenginliği olduğunu,
kapatılmamalan gerektiğini iletti.
tLHANTAŞCI
Yekta Güngör Özden ve 19 aydının imzaladığı çağn mektubu 300 kişiye gönderildi
Âtatürkçü yeııi yapılaıııııa çağrısı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Aralannda eski Anayasa Mah-
kemesi Başkanı Yekta GüngörÖz-
den" in de bulunduğu bır grup ay-
dın, Atatürkçü yeni bir yapılanma-
da bir araya gelinmesi için bugün
çağnda bulunacak. Özden'in yanı
sıra çeşitli kesimlerden 19 kişinin
imza atnğı "çağn" mektubun, 300
kişiye gönderildiği öğrenilirken
mektupta üUcenin bütünlüğünün,
ulusun birliğinin ve bağımsızlığı-
nın tehlikede olduğu belirtilerek
kendisüıi yurtsever ve Atatürkçü
olarak görenler, konuyla ilgili gö-
rüşlerin ortaya konacağı bugünkü
toplantıya davet edildi.
Mektupta, emekli Anayasa Mah-
kemesi Başkanı Özden, Onursal
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Mıral Savaş. emekli Tuğgeneral AK
Rıza Sehnanpakoğhı, gazeteci ts-
met Solak ADD Genel Başkanı
HaBl tbrahim Şahin, Prof. Dr. Se-
• Ülkenin bütünlüğünün, ulusun birliğinin ve
bağımsızlığmın tehlikede olduğu belirtilen çağn
mektubunda, kendisini yurtsever ve Atatürkçü olarak
gören herkes göreve davet edildi.
çfl Karal Akgün. Prof Dr Necla
Arat, Ege-Koop Genel Başkanı
Hüseyin Aslan. Prof Dr AliNihat
Bozcuk eğitimcı, Mehmet,41i Gür-
büz, Prof. Dr. Sedat Işık, eğıtimcı-
hukukçu Ertuğrul Kazancı. avu-
kat Güler Tanyolaç. inşaat mühen-
disi KadriÜn. yazar Meriç \eh'de-
deoğlu, Prof. Dr. Özer Ozankaya,
emekli Tümgeneral Osman Ozbek,
Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gül-
seven G. Yaşer, emekli Orgeneral
Kemal Yavuz ve inşaat mühendisi
Derya Kocabay imzalan yer aldı.
Mektupta, "Neler yapılması ve
khnlermyapmaa
ff
gerektiği konu-
sunda bugün saat 10.00'da Anka-
ra Dünya Ticaret Merkezi'nde ya-
pılacak toplantıda görüşlerin orta-
ya konacağı belirtilerek "gerçek
vıırtseverler ve gerçek Atatürkçü-
İer" toplantıya çağnldı. Mektupta
ana hatlanyla şu görüşlere yer ve-
rildi:
• Uluslararası kuruluşlarda eşit
konumda yer alarak çağdaş ola-
naklardan en iyi biçimde yararlan-
ma ilkesi, yerini EMF buyruklan,
AB dayatmalan ve ABD baskıla-
nyla biçimlenen onur kıncı bir ba-
gimlılığa bırakmıştır.
• Borç dilenen siyasal yaranma
mektuplan, gereksiz ve sakmcalı dış
destek çabalan, abartıh ve aşağıla-
yıcı ilişkilerle süren ödünler ulusal
kinüiğimizi zedelemiş, gelecek ku-
şaklar ağır yükler altına sokularak
gerçekler sorumluluk ilkesinin iş-
lemediği bir düzende halkımızdan
saklanmıştır.
• Türk Devrimı'nin temelini
oluşturan Atatürk ilkeleri bizim
ortak değerimiz ve dayanağımız-
dır. Bir kurtuluş ve kuruluş kayna-
ğtmız. aydınlanma gücümüz olan
Kemalızmi benimsemiş, yurttaş-
lık bilinci ve sorumlulıık duygusu
örnek. ulusal kimliğinden kıvanç
duyan içtenliklı Atatürkçülerin ulu-
sal yükümlülüklerinin sının çizi-
lemez.
• Kapitülasyonlan anımsatan ve
Sevr'i çağnştıran ortamı, Büyük
Atatürk'ün eserlerine sahip çıkarak
Cumhuriyetimizi onun amaçladığı
gerçek demokrasiye ulaştırıp,
"Cumhurijietçi Demokrasi''yi ka-
zanıp yapımızı yenileyerek değiş-
tirebiliriz.
Hukukun üstünlüğü ilkesini en
sağlüdı güvence kılarak yannlara
koşmak başlıca ülkümüzdür.
ANKARA - Alevi-Bektaşi Kuruluşlan Birliği
Kültür Derneği'nin "bölücülük" suçlamasıyla
kapatılmasınm arkasında, Diyanet Işleri
Başkanlığı'nın Içişleri Bakanlığı'na ilettiği
"yazıh görüşün" etkili olduğu ortaya çıktı.
Diyanet tşleri Başkanlığı, Alevi derneklerinin
tüzüklerindeki "Alevi, cemevi, cem" ifadelerini
bulunduran derneklerin faaliyette
bulunamayacaklannı, aksi halde haklannda
ilgili yasa hükümlerinin uygulanması
gerektiğini savundu. Avrupa Birliği'ne (AB)
üyelik yolunda siyasi ölçütleri karşılama
kapsamında, toplanma ve dernek kurma gibi
özgürlükleri de genişleöneye çalışan
Türkiye'nin, mahkeme karanyla, Alevi-
Bektaşi Kuruluşlan Birliği Kültür Derneği'ni
kapatmasına ilişkin tartışmalar büyüyor.
Cumhuriyet'in edindiği bilgilere göre Alevi
derneğinin kapatılması süreci, geçen yıllara
dayanıyor. Içişleri Bakanlığı, MGK Genel
Sekreterliği, Başbakanlık. Kültür Bakanlığı ve
Diyanet Işleri Başkanlığı'na başvurarak
tüzüklerinde 'Alevi, cemevi, cem vb.' ifadeleri
bulunduran dernekler hakkında bilgi istedi.
Kültür Bakanlığı, yanıtında, bu tür
derneklerin "kültürümüzün bir zengmfigi
olduğu" ve haklannda yasal hükümlerin
uygulanmaması gerektiği görüşünü bildirdi.
Diyanet ise tüzüklerinde Alevi, cemevi, cem
gibi ifadeleri bulunduran derneklerin bu
halleriyle faaliyette bulunamayacaklannı
savundu. Diyanet, Alevi derneklerinin
tüzüklerinden bu ifadeleri çıkarmak kaydıyla
faaliyet gösterebileceklerini, tersi durumda
haklannda yasal hükümlerin uygulanması
gerektiğini ileri sürdü. Alevilik, cemevi, cem
ifadelerinin "terim olarak kültürel yönü de
sakh kalmak kaydıv la dini terim ouna
hüvTyetkrini" de kabul ettiğini belirten
Diyanet'in bu yaklaşımı Aleviliğin "mezhep"
olarak değerlendirildiği yorumlanna neden
oldu. Diyanet'in yine îçişleri Bakanlığı'na
ilettiği 16 Ağustos 1999 tarihli bir başka
yazısında ise cemevleriyle ilgili olarak,
"Islam tarihinde cami ve mescit vardır, ceme\i
binası yoktur" görüşü savunuldu.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo. com
Boynundan aşağısı felç olmuş bir
insanı, bir mahkeme neden bırak-
maz? Işte size bir acımasızlık öykü-
sü: Hüseyin Yıldınm, geçirdiği bir
trafik kazası sonrası felç olmuştu.
Evinde tedavi görürken 5 Temmuz
2001 günü evi polislence basıldı ve gö-
türülmek istendi. Eşi, bu haliyleceza-
evi araana binemeyeceğıni, ambulans
getirilmesi gerektiğini söyledi. Tabii
ki dinlemediler.
Dört polis, onu kucaklayarak polis
minubüsüne götürüp yere yatırdılar.
Şubede onu oturtarak sorguladılar.
Birkaç saat sonra fenalaşınca bir sün-
ger yatak getirdiler. Tuvalet ihtiyacını
yanında bekleyen biryakınının yardı-
mıyla yerine getirebildi. Sonunda Hü-
seyin Yıldınm bu haldetutuklanıp ce-
zaevine kondu.
Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde önce
revire konan Yıldınm, tek başına ora-
da ihtıyaçlarını karşılayamadığı için
üç kişilik bir hücreye nakledildi. Ora-
dan Edirne'ye, sonra yeniden Tekir-
dağ F Tipi Cezaevi'ne gönderildi. Şu
anda kaldığı cezaevinde bir kişinin
Bu însan Neden Bırakılmıyor?
yardımıylatuvalete gidebiliyor, yeme-
ğini yiyebiliyor.
Hüseyin Yıldınm'ın boynundan aşa-
ğısı tutmuyor. Yani ayakta duramadı-
ğı gibi, elini de hareket ettiremiyor.
Yıldınm, tutuklanmasının hemen ar-
dından Tekirdağ Devlet Hastanesi'ne
götürülmüştü ve hakkında bir heyet
raporu tanzim edilmişti: "Kişinin özel
bakıma ıhtiyacı vardır. Acilen cezası-
nın tehihgerekir. Cezaevinde yatma-
sı, sağlığı yönünden sakıncalıdır."
Tekirdağ Devlet Hastanesi'nin bu ra-
porunun ardından Yıldınm, Adli Tıp Ku-
rumu 3.lhtisas Kurulu tarafından da
muayene edildi. 3. ihtısas Kurulu ra-
porundaşunlarbelirtildi: "Sonuç: Is-
mail oğlu 1960 doğumlu Hüseyin Yıl-
dınm'ın Spastik Quadripare arızası
nedeniyle cezaevi şartlannda yaşamı-
nı sürdürmesinin mümkün görülme-
diğı, sürekli bir başkasının bakım ve
yardımına ihtiyacı olduğu, cezasının
infazının CMUK 399. maddesi gere-
ği 1 (bir) yıl süreyle tehiri gerektiği oy
birliği ile mütalaa olunur."
Hüseyin Yıldınm, ölüm orucunda
değil. Zaten o durumda böyle bir şey
yapması söz konusu olamaz. Alınan
bu raporlarTekirdağ Cumhuriyet Baş-
savcılığı'nca devlet güvenlik mahke-
mesine gönderildi.
Istanbul 6 No'lu Devlet Güvenlik
Mahkemesi bu raporlan değerlendir-
mek üzere toplandı ve aşağıdaki ka-
ran verdi: "Adli Tıp Kurumu Başkan-
lığı'nın 14.01. 2002gün ve 206Ka-
rar sayılı raporu ile sanık Hüseyin Yıl-
dınm'ın 'cezaevi şartlannda yaşamı-
nı sürdürmesinin mümkün görülme-
dıği, sürekli bir başkasının bakım ve
yardımına ihtiyaç olduğu belirtilmiş
ise de' sanıklann hastaklıklanndan
dolayı tahliyesini gerektiriryasal her-
hangi bir neden olmaması ve sanık-
lann cezaevinde bulunduklan sırada
hastalıklarından dolayı tedavilerinın,
bakımlannın cezaevi ıdaresi tarafın-
dan yerine getihldiği de dikkate alı-
narak ve mevcut delil durumuna,
dosya kapsamına, suçun vasıfve ma-
hiyetine, suç ve tutuklama tarihine na-
zaran sanık Hüseyin Yıldınm'ın tah-
liyesinin reddine.. karar verildi."
Mahkeme şunu söylüyor: Hüseyin
Yıldınm, mahkûm değil de tutuklu ol-
duğu için sakat da olsa, eli ayağı tut-
masa da bırakılamaz. Eğer hükümlü
olsaydı bırakılabilirdi. Böyle bir kara-
rı ancak kanunları lafzi olarak yorum-
larsanız verebihrsiniz. Yürürlükteki ka-
nuna göre; Bir insan cezaevinde ken-
disine bakamıyorsa ve sakat ya da
hasta ise, Adli Tıp Kurumu'ndan bu
durumu belgeleyecek birraporverir-
lerse serbest bırakılıyor.
Kanun koyucu bunu yaparken, "Tu-
tuklular tutulsun, mahkûmlar bırakıl-
sın" diye düşünmüş olabilir mi? Tu-
tuklu, mahkûma göre kanun önünde
her zaman daha masumdur. Beraat
edebilir, tahliye edilebilir. Kanun ko-
yucu kendine cezaevinde bakamaya-
cak kadar sakat olan dışarı çıkarılsın
diye bir kanun çıkarmış. Mahkûm ol-
sa ne fark eder, tutuklu olsa ne fark
eder? Üstelik Hüseyin Yıldınm felç. D-
şanda ailesinın bakımıyia belki de bi-
raz iyileşebilir. Cezaevi koşullannda ise
iyileşmesi mümkün değil. Her geçen
gün daha da kötüye gidiyor.
•••
Hüseyin Yıldınm'ın eşi Nedime Yıl-
dınm elinde raporlarla oradan ora-
ya koşturuyor. Eşinin acil bakıma
muhtaç olduğunu söylüyor. Dolaş-
madığı kapı kalmamış. Böyle bir in-
san, hangi hukuk mantığıyla içeride
tutulur? Hangi vicdan, kanunu bu şe-
kilde yorumlar? Bu konularda yazdı-
ğım her yazından sonra Ceza ve Tev-
kif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Er-
tosun Bakanlık adına mutlaka bir
açıklama yollar. Bu keznasıl bir açık-
lama yollayacak, doğrusu çok merak
ediyorum.