Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ŞUBAT 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Koray Aydın'la ilgili 'komisyon raporu'nun bu hafta oylanması isteniyor
MHP'den 'Vurgun' acelesiANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hükümetin MHP kana-
dı, KorayAydın'la ilgili \iirgun
komisyonu raporunun bu haf-
ta TBMM Genel Kurulu'nda
göriişülmesini istiyor.
Oylamanın gizli yapılacak ol-
ması nedeniyle kaygılı olan
MHP, süreci kısa tutarak Ay-
dın'la ilgili savlann kamuoyun-
da daha uzun süre tarhşılması-
nın önüne geçmeyi planlıyor.
MHP. Danışma Kurulu'nda ko-
misyon raporunun 14 Şubat Per-
şembe günü genel kurul günde-
mine alınmasını önerecek. MHP
Grup Başkanvekili Koray Aydm
hakkmda kurulan soruşturma
komisyonunun raporu, komis-
yon başkanı İbrahim Yavuz Bfl-
dik tarafindan bugün TBMM
Başkanlıği'na sunulacak. Baş-
kanlık, "Yüce Drvan'a sevkine
gerek olmadığT görüşünü taşı-
yan raporu, TBMM Içtüzüğü
hükümlerine göre 10 gün ıçin-
de bastırarak millervekillerine
dağıtacak.
Raporun dağıtımından itiba-
ren 10 gün içinde görüşülmesi
gerekiyor, ancak hükümetin
MHP kanadı, bu süreci kısa tut-
mak istiyor. Içtüzükte öngörü-
len sürenin tamamının kulla-
nılması durumunda, komisyon
raporunun ve Aydın'la ilgili sav-
lann kamuoyunda geniş bir bi-
çimde tartışılacağını düşenen
MHP, konunun bır an önce gün-
demden çıkanlması için rapo-
run bu hafta TBMM'de görüşül-
mesini planlıyor. TBMM Baş-
kanlığı'ndan raporun dağıtımı-
nın hızla tamamlanmasını iste-
yecek olan MHP'nin, Danışma
Kurulu'nda da raporun 14 Şu-
bat Perşembe günü genel kurul
gündemine alınmasını önere-
ceği öğrenildi.
MHP kurmaylan, komisyon
raporunda Aydın'ın aklanması
yönünde karar alındığını, Yü-
ce Divan için genel kurulda
önerge verilmesi gerektiğini be-
lirttiler. Venlecek önergenin 276
oyla kabul edilmesinin ise zor
olduğunu ifade eden MHP'liler,
-Oylama gtdi. Nasıl bir sonuç
çıkar. bunu kestirmek çok kolay
değJL Ancak bir sorun çıkaca-
ğını sanmıyoruz" dediler.
MHP'nin, raporun oylamasının
bu hafta yapılmasını sağlaya-
rak hükümet ortaklannın uyum
paketınde gösterdikleri tavrı
kendi lehine çevirmeyi de amaç-
ladığı kaydedildi.
TBMM Genel Kurulu'nda,
yann DYP'nin tütün üretıcisi-
nin dışa bağımlı hale getirildi-
ğı ve tanmın tasfiye edildiği
gerekçesiyle hükümet hakkm-
da verdiği gensoru önergesi gö-
rüşülecek. Genel kurulda, daha
önce göriişmelerine başlanan
"Ceza tnfaz Kurumlan ve Tu-
tukevleri ve PersoneK Eğitim
Merkezferi" kurulmasına ilişkdn
yasa tasansı da çarşamba günü
görüşülecek. Bu tasannın ka-
bul edilmesi durumunda ölüm
oruçlannı teşvik edenlere ağır
cezalar getiren yasa tasansı ele
alınacak.
Plan \e Bütçe Komisyo-
nu'nda ıse yann zorunlu deprem
sigortası yaptınlmasına ilişkin
tasan, perşembe günü de kamu
fınansmanı ve borç yönetiminin
düzenlenmesine ılişkın yasa ta-
sansı görüşülecek. Içişleri Ko-
misyonu'nda, Yerel Yönetımler
Yasa Tasansı üzerindekı görüş-
melere bu hafta da devam
edilecek.
Adana'da umduğunu bulamadı
Erdoğan:
Hükümet
istifa etmeliADANA(Cumhuri-
yetBürosu)-AKP Ge-
nel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan. hal-
kın artık iktidardan
umudunu kestiğini
öne sürerek "Bu be-
ceriksiz hükümet isti-
fa etmeti. Sandık hal-
km önüne gelmeir de-
di. Partisi ve kendisi
hakkında çıkanlan de-
dikodulara "Bizicaze-
ti sadece halktan al-
dık, halktan alacağız.
Bunu herkes bilsin"
diyerek tepki gösteren
Erdoğan, Adana'da
umduğunu bulamadı.
Bir haftadır hazırlık
yapan ve Uğur Mum-
cu Alanı'nı parti bay-
raklanyla donatan mi-
ting organizatörleri
meydanda 35 bin ki-
şinin olduğunu anons
ederken tarafsız göz-
lemciler ancak 4-5 bin
kişinin katüdığıru söy-
lediler.
Saat 12.00'de baş-
laması gereken mitin-
ge Erdoğan'ın bir sa-
atlik gecikmeyle gel-
mesinin coşkuyu dü-
şürdüğü gözlenirken
diğer milletvekilleri-
nin konuşmasıyla 1.5
saat Tayyip'i bekleyen
kalabalık. daha çok
havadan inen paraşüt-
çüyü izledi.
4
Beceriksiz iktidar'
Genel merkez yö-
netim kurulu üyesi ve
çok sayıda milletve-
kilinin katıldıgı mi-
tingde, "Ak günlerin
ak Bderi" anonsuyla
kürsüye gelen Erdo-
ğan, Türkiye'nin çek-
tiği tüm sıkıntılanm
tek nedeninin, "bece-
riksiz iktidar" oldu-
ğunu belirterek başla-
dığı konuşmasında
şunlan söyledi: "Bu
iktidarm kraaanm or-
taya koyduğu tek şey
ekonomik kriz ve ya-
nında getirdiği sosyal
krizdir. tşi gücü bıra-
kan hükümet, yaöyor
kalkryorhorturncuyu,
bankacryı düşünüyor.
Benim bacınu, karde-
şinıi, işçimi, memuru-
mu, emeklimi, çiftçi-
mi düşünen yok. Ama
kimsenin bunlara ta-
hammülü kalmadı.
Herkes bıkti. Arnk is-
tifa etmderi sandığa
gitmeleri gerek. Astan-
da korkuyorlar. Çün-
kü halk onlan istemi-
yor."
tşlerini örnek
gösterdi
Türkiye'de şimdiye
dek 25 ilde miting yap-
tıklarmı ve hepsinde
de hallan hükümetten
ve getirdiği pahalılık-
tan yakındığını belir-
ten Erdoğan, ülkede,
boşa akan sulann üze-
rine baraj yapmamn,
tarım ve hayvancılıği
yeniden kalkındırma-
nın zor olmadığmı
vurgularken 1994 yı-
lında Istanbul Beledi-
ye Başkanı seçilme-
sinden sonra yaptığı
işleri örnek gösterdi.
Erdoğan, "IMF kapj-
sını aşındıran, geiecek
parayı özd bankala-
ra, hortumcıılara har-
cayacakoian hükümet,
işyapmaktan aciz, be-
ceriksizdir. Eğer bun-
lar olmasa Türkiye
çoktan ayağa kalkmış-
n. Ama geç değiL Çok
yakında biz, halkın
inandığı, güvendiği
kadromuzla iktidara
gelip Türkiye'yi yeni-
den ayağa ve atağa kal-
du-acağız" dedı
'aykal, köy derneğigecesinde
" ~ * - * < - * neği'nin geleneksel gecesi, Ata-
köy'deki Mavi Marmara Et Lokantası'nda yapıkü. Ankara'dan sadece bu etldntige kaülmak için Istanbul'a
geldiğini beürten CHP Genel Başkanı Deniz BaykaL "Davet akuğmıda aklade bir köy toplanüsı olduğunu dü-
şünmüştüm. Ama bu toplanü CHP kurulta>
r
lan gibi kalabalık ve canta" di>c konuşnı. Etkinüğe bagımsız ts-
tanbul MiDerveküi Rıdvan Budak, DİSKGenel Başkanı Süleyman Çelebi. Surettin Sözen, CUSİAD Başkanı
Prof. Dr. İbrahim Dogan, DHP Genel Başkanı Prof. Dr. Mahmut İhsan Özgen, Srvasb Sanayici ve İşadamlan
Gnıbu Başkanı An' Kösedağ da kanldı. Sabahat Akkiraz ve Zeynel Aba'nın türküleriyle renk katüğı gecede,
dernekçahşmalannave köyün getişmesine kattüda bulunanlarada plaket verfldL(Fotoğraf. CANERÖZTÜRK)
Çiller, kadınlann ve gençlerin daha etkin olmasını istedi
En hızlı küçülen ülkeyiz
tstanbul Haber Servisi - DYP
Genel Başkanı Tansu Çiller hükü-
tneti eleştirerek, "Türkiye 1997'de
OECD ülkeleri içinde en hcdı bü-
yüyen ülke olurken şimdi en hızh
küçülen ülke durumunda" dedi.
Atatöy'deki Mavı Marmara Lo-
kantası'nda gerçekJeştirilen DYP
Istanbul fl Kadın Kollan 1. Olağan
Kongresi'nde konuşan Çiller. par-
ti olarak hedeflerinin
u
tek başma
iktidar" olduğunu söyledi.
Çiller, iktidardan aynldıklan
1997 yıhnda Türkiye'nin borcu-
nun milli gelirinin yansı oranında
olduğunu anımsatarak,
u
Biz tek 1
dolar borç almadaa, borcumuz
milli genrimizin yansıydı. Türki-
ye'nin şu andaki borcu milH geliri-
nin yüzde 140'ından fazla" diye
konuştu. DYP'nin kendisıni yeni-
leştirmesinin zamanmm geldiğini
kaydeden Çiller, "Demokrasi, eşit
kümak demektir. Cumhumet tari-
hinin en büvük demokrasi hareke-
ti kadınlann katüumvla olacakür"
dedi.
Çiller, Türkiye'nin iki büyük
harekete ihtiyacı olduğunu kayde-
derek şöyle devam etti: "Kadmla-
runız ve gençlerimizin siyasete gir-
me zamanı gelmiştir. Türkiye'de iş-
sizük. üretimsidik. fakirleşme, eğj-
timsizlik ve yaünmsızlık bugüne
kadar oünadığı oranda artnuşnr.
Çağdaş, etkin, sessiz değil etkin ve
sesini duyııran bir kadın hareketi-
ne Türkiye'nin ihtiyacı var. Onurhı
bir yaşam. onuıiu bir duruş için
demokratik bir kaühm ve dik baş-
h bir kadın sesini DYP'de sağlaya-
cağE."
'Adalet, siyasetle birieşiyor'
Dün, DYP Genel Merkezi'nde de
bir basın toplantısı düzenleyen Çil-
ler, MHP'li Koray Aydın'ın Ba-
yındırlık ve Iskân Bakanlığı döne-
mine ilişkin iddialan araştıran ko-
misyonun karannı değerlendırir-
ken, TBMM'de adalet ile siyase-
tin bırleştiğinı savımarak, "Mec-
Ks'te parmaklar kimin elinde ise
adalet onun yanuıda ohıyor" dedi.
ÖDP Istanbulyönetiminden istifcdar
tstanbul Haber Senisi - Özgürlük ve Dayanışma
Partısindeki (ÖDP) yaprak dökümü sürüyor. Parti
içindekı Sosyalist Eylem Platformu saflannda
birleşen Akın Birdal, Mihn Belli ve Veysi
Sansözen'in de aralannda bulunduğu 35 PM
üyesinin 17 Ocak'ta istifa etmelerinin ardmdan
dün de Istanbul il ve ilçe yönetimlerinde görev
almış 120 kişi daha istifa etti. ÖDP tstanbul il
binasının önünde toplanan ıstifacı grup adına
yapılan açıklamada, "ÖDP'yi oluşturan çeşitli
grup ve platformlar istifa ediyor. Geriye sadece
Özgürlükçü Sosyalizm Platformu (ÖSP) kaldı.
Kitlesel istifalar sürecek. Çünkü ÖDP siyası bır
parti olmaktan çıkartıhnıştır. ÖSP, parti konferans
delegasyonunun yalnızca dörtte biriyle partide
darbe yaparak ÖDP'yi yıkmıştır"' denildi. ÖDP
deneyiminin başansızhkla sonuçlandığını
savlayan grup üyeleri, istifalannm yeni bır parti
için diyalog yolunun açılması anlamına geldiğini
belirttüer.
IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(â doruk.net.tr
Bu köşe elbette "babamın ma-
lı" değil. Zaten mal da değil.
Şımdilik bana emanet edildi.
Emanete hıyanet olmaz. Kişisel
çıkarlar için kullanılması suçtur.
Kişisel sorunlardan söz edilme-
si ise suç değilse bile yakışıksız-
dır.
Farkındasınız. Bir şey diyece-
ğim de diyemiyorum; lafı evele-
yip geveliyorum.
Başlıkta ipucu var: Kedimden
sözedeceğim. Küçücükailemi-
zin dördüncü "ö/rey"inden, Ni-
na Kedi'den.
öldü.
Gazeteci dediğin "kedi"s\ri\
köşesine taşır mı?
Kedisinin kederini okuruyla
bölüşmeye hakkı var mı?
Bilmiyorum.
Galiba kediye bağlı.
• • •
Bir siyasal göçmen kedisiydi.
Siyasal göçmenlığin butün keder-
lerini. acılarını, zorluklarını, eğre-
tiliklerini, "geçmişten kopuk, ge-
leceğin öe//rs/z"liğini derinleme-
sine yaşadı.
Boynundaki minıcik ak papyo-
nunu saymazsanız kapkara, zi-
firi kara bir kediydi. Almanya top-
Nina Kedi Oldürağında, bir Alman ailenin evin-
de doğdu. Sonra yarısı Türk, ya-
rısı Kürt bir aileye taşındı. İki ya-
şında iken de bir siyasal göç-
men ailenin kedisi oldu.
Frankfurt'un sakın ve yeşıl bir
semtinde, Sachsenhausen'de
özgür bir genç kızlık dönemi ya-
şadı. Bakımlı evlerin bakımlı bah-
çelerınde ateşlı aşklar yaşadı.
Komşu evın bıçkın tekiri Parsi-
fal'den gebe kaldı. Dört yavru
doğurdu. Tuhaf kaderter yaşaya-
cak dört yavru.
Sıradan bır Alman kedisiydi.
Ama adını bıle duymadığı, varlı-
ğından haberi bıle olmayan bır ül-
kede ünlendi. Oya Baydar'ın
1993 Yunus Nadi Ödulü'nü alan
romanı *'KediMektuplan" onun-
la başlar:
"Nina, simsiyah gerinip pes-
pembe esnedi..."
Nina Kedi birroman kahrama-
nıydı.
• • •
Roman kahramanı bir kedi ıle
herhangi bir kediyi ayırt edeme-
yecek kadar angut, iki iri (çok iri)
Saınt Bernard köpeğinin pençe-
leri arasında ölüme çok yaklaş-
tı. Haftalarca ağzına damlatılan
sütü bile ememeden yan ölü yat-
tı. Yaşama döndüğunde ürkek
ve bezgin bir kedi olmuştu.
Yine bahçelerde dolaşmayı
denedi. Yine o iki iri Saınt Ber-
nard köpeğıne yakalandı. Yine
ölümcül yaralandı. Yine ölüm-
den döndü ve içine kapandı. Öz-
gürce dolaştığı bahçelere ardın-
dan itilse bile çıkamıyordu. Dün-
yayı pencereden seyreden biraz
miskin, epey ürkek ve çok mah-
zun bir kedi oldu.
Oysa göçmen yaşamı. dur-
muş oturmuş, güven veren, de-
ğişıkliklerden uzak evler getir-
mez. Bir Lufthansa uçağında,
sahibinin ayaklannın dibinde kor-
kuyla açılmış gözleri ve çok hız-
lı atan küçücük yureği ile uzun bir
yolculuk yaptı.
Türkiye'deydi. Dilıni, huyunu
bilmediği bir ülkede. Beylerbeyi
Korusu'nda bır eve yerleştı. Yıl-
lar sonra, ondan çok önce Tür-
kıye'ye gelmiş olan. dört çocu-
ğunun en "en şıllık, en hafifmeş-
rep"\, Kedi Mektuplan'nın ikin-
cil kahramanlanndan Kiıii ile kar-
şılaştı.
Ana kız birbirlerini tanımadı-
lar.
Kirli, Beylerbeyi Korusu'nda
dört döner, yürekler yakar, koru-
nun kulağı kesik erkek tekirleri,
sarmanları ile alt alta, üst üste
"hızlı bir yaşam" sürerken Nina
Kedi koruyu yine pencereden
seyreden, bir koltuktan ötekine
üşenerek giden, kışın kalorifer
radyatörunün üstündeki minde-
rinde, yazın balkonun güneş vu-
ran bir köşesinde uyuyan bir ke-
di olmayı yeğledi.
Eve gelen konuklann "Aaaa,
meşhur Nina Kedi bumu? Aman
pek de güzelmiş ayol" yollu ılgi-
lerine omuz silkip geçtı. Röpor-
taj yapmak için eve gelen ve fa-
kat romanın yazarından çok ro-
manın kahramanı Nina Kedi ile
ilgilenen gazetecılere, foto mu-
habirlerine de pek yüz vermedi.
Çok uzun yaşadı. 19 yaşın-
daydı. Insan yaşamına vurulur-
sa 130 yıl yapıyor(muş).
Yaşlılığın bütün zorluklarını ve
sefilliklerinı tattı. Dökülen dişler,
yalamakla düzelmeyen tüyler,
titrek bacaklar, tutulamayan sal-
yalar...
Ama zifiri karanlık kürkünün
içinde ışıyan yeşıl gözleri hep
genç kaldı. Sonra bir gece yan-
sı inatla, ısrarla, şirretlığe varan
mıyavlamalarla dışan çıkmak is-
tedi. Balkondan bahçeye geçti.
Otların arasından yavaş yavaş
uzaklaştı. Korunun bilinmeyen
bir kuytusunda sessizce öldü.
On yedı yıl insan yaşamında
uzun bir süre. On yedi yıl ailenin
dördüncü bireyi bellediğiniz, göç-
menlik yaşamının hemen bütün
eşıklerini birlikte geçtiğinız bır
kedi ölünce acı duyarsınız. Ev-
de ve sizde bir şeyler eksilmiş-
tir. Onun yokluğunu bır türlü sin-
diremezsiniz.
Tutup onu bır koşe yazısına
taşıyacak kadar kederlenirsıniz.
Bır roman kahramanının, Nina
Kedi'nin ölumunü okurla böluş-
mek istersiniz.
Sıze emanet edilmiş köşeyi
"yanlış" kullandığınızı ileri süren
kınamaları bile göze alırsınız...
En hızlı, koalisyon 'aklar'
MHP'li Koray Aydm hakkındakı
soruşturma komisyonu, Ankara
DGM'de361 sanıklı "Vurgun"
davasının siyasi yansımasıydı. 5'e 10
iktidar çoğunluğuyla oluşturulan
komisyon, örneğjne rastlanmayan
bir hızla çalıştı. Üstelik, 60 günlük
normal çalışma döneminin yalnızca
34 günü Meclis'in tatilde olmadığı
döneme rastlıyordu. Bu günler
içinde de 11 toplantı gerçekleştirildi.
Koray Aydın'ın, bakanlık
dönemindeki yolsuzluklarda payı
olup olmadığmı "soruşturmak ıçın"
dinlenen kişiler de ilgınçti: Başta
Bayındırlık Müsteşan Ali Helvacı
olmak üzere çeşitli suçlamalarla
karşılaşan bürokratlar ve DGM'de
sanık olup cezaevinde bulunan
Sedat Aban. Sadrettin Dinçer gibı
eski bürokratlar. Komisyon, bu
bürokratlardan, birlikte çalıştıkları
eski bakanı ve dolayısıyla kendılerinı
suçlu gosterecek ıfadeler bekledi!
Ifadeler tek bır ağızdan çıkmış gibi
koşuttu ve her türlü savı
yalanlayacak gerekçeler
hazırlanmıştı. Komisyon, 2 aylık ek
süreyı bile istemeye gerek
görmeden parmak çoğunluğuyla
"aklama" yolunu seçti. Bu sonuç
kamu vicdanında ne kadar haklılık
buldu bilinmez ama, komısyonun
DSP'li Başkanı İbrahim Yavuz
Bildik için övünç kaynağı oldu. llk
kez bir soruşturma komisyonunun
"süresinde bittiğini" gururla
açıklayan Bildik, "Çokyoğun bir
çalışma oldu. Herkesin, verdiği
kararda vicdanının rahat olduğunu
düşünüyorum. Benim de vicdanım
rahat" dedı. Milletvekillerinın,
DGM'den gelen onlarca dosyadan
ne kadarını okumaya zamanları oldu
bılemiyoruz. Ancak bu
soruşturmadan "Yüce Divan" karan
bekleyenlere, geçmiş dönemlerde
"koalisyon uzlaşmasıyla" üstü
kapatılan bazı soruşturma konulannı
anımsatmakla yetıniyoruz:
"Liderlenn malvartığı. Devlette çete
oluşturmak. örtülû ödenek
yolsuzluğu. Izmit Körfez Geçişi
yolsuzluğu. POAŞ yolsuzluğu.
Turizm alanlan yolsuzluğu,
Karadeniz Sahil Yolu inşaatı
yolsuzluğu. Turkcell-Telsım ihalesi
usulsüzlüğü. SEKA arazisi
yolsuzluğu. Kurtköy Havaalanı
yolsuzluğu. SSK yolsuzluğu."
Attan düşen pehlivan....
MHP'li Devlet Bakanı Ramazan
Mirzaoğlu, atlara olan
düşkünlüğü ile tanınır.
Mirzaoğlu'nun bu tutkusu sık sık
başma dert açıyor. Eski
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirerin armağanı olan ata
binerken düşen ve kolunu kıran
Mirzaoğlu, bir süre kolu askılı
gezdi.Geçenlerde yine aynı ata
binerken bu kez yüzünü
yaralayan Mirzaoğlu, yüzündeki
bandajla partisinin grup
toplantısında ilgi odağı oldu.
Sorular üzerine durumu
açıklamaya koyulan Mirzaoğlu,
"Bu atın bana eüiğini başka
kimse etmedi" diye yakınınca,
milletvekilleri takıldı: "At,
Demirel'in hediyesi değil mi?
Onun için sana muhalefet ediyor
olmasın?" Izmir Milletvekili Yusuf
Kırkpınar ise olaya farklı bir
yorum getirdi: "Sayın Bakan, ata
binmesini bilmiyorsanız niye o
kadar ısrar ediyorsunuz."
Mirzaoğlu, "Ben de sizin 'Geçmiş
olsun' diyeceğinizi sanmıştım"
deyince, Kırkpınar dayanamadı:
"Ee, bir 'geçmiş olsun', iki
'geçmiş olsun' bu böyle olmaz
ki.. o zaman ata binmeyin!"
İstanbullu vekilin
Diyarbakır jesti...
istanbul'dan Ankara'ya gelmek
üzere terminale giden AKP Grup
Başkanvekili Mehmet Ali Şahin,
yeğenı bilet işlemleri için uğraşırken
fırmalann önünde bekler. Şahin, fark
etmeden Diyarbakır Sur firmasının
önünde durmuştur. Bir fiıma
görevlisinin "Ankara... Ankara"
bağınşına yönelen iki müşteri bilet
almak ıstediğini söyler. Bankoya
doğru gıderken "Hangı firma" diye
soran müşteriler, Diyarbakır adını
duyunca hızla geri dönerler.
Sonrasını Mehmet Ali Şahin'den
dinleyelim: "Yolcuiar bankodan
uzaklaşınca görevli çocuk çok
etkilendi. Fazlasıyla üzüldüğünü
anladım. Sonra peşlerinden koşup
yolculan durdurdu ve 'Ağabey.
gerçekten bilet almanız için
söylemiyorum, almayın, ama nıye
bu kadar aynmcısınız? Dıyarbakır'a
gıtmeyeceksınız, Ankara'ya
gıdeceksiniz. Biz bu vatanın evladı
değil miyiz?' diye sitemli sözlerini
sürdürdü. Yolcuiar çocuğu
tersleyerek yürüdü gitti."
Bunun üzerine başka firmadan olan
biletıni iptal ettiren Mehmet Ali
Şahin. Diyarbakır firmasının
bankosuna gider ve "Aynmcılığı
gözümle gördüm, kulağımla
duydum. Istanbul Milletvekili olarak
Diyarbakır firmasıyla gideceğim"
der. Şahin, olayı arkadaşlarına
aktanrken, "Sıkıntılann temelinde o
bölgeden kaynaklanan hatalar
olduğu gibi. bu tür aynmlar da var.
Bütünlük ve banş için her
vatandaşın üzerine düşen görevler
var. Yoksa zıtlaşma kangrene
dönüşür" dıyor.
Baskının böylesi...
Insan Haklannı Inceleme
Komisyonu'nun aldığı karar
uyannca komisyon üyesi
milletvekilleri karakol, huzurevi ve
yurt denetimlerine başladı. Bir
grup milletvekili de bu kapsamda
Antalya'nın yolunu tuttu. Antalya
Emniyet Müdürlüğü'ne gece
yarısı giden milletvekilleri,
Meclis'ten geldiklerini ve denetim
yapacaklannı söylediler.
Amaç baskın yapmaktı ama pek
de öyle olmadı. Yetkililer, konuyla
ilgili bilgilerinin olmadığmı, önce
amirlerine sormaları gerektiğini
belirttüer. Bir salona alman
milletvekillerine çay ve kahve
ikram edilirken, Ankara'yla telefon
trafiği başladı. Önce Emniyet
Genel Müdürlüğü arandı.
Emniyet Genel Müdürlüğü de
TBMM Koruma Müdürlüğü'ne
başvurdu. Işin içinden
çıkılamayınca, Komisyon Başkanı
Hüseyin Akgül evinden
uyandınldı ve konuyla ilgili bilgi
soruldu. Akgül, denetimi
onaylaytnca bu kez telefon trafiği
tersine döndü. TBMM Emniyeti,
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne,
Emniyet Genel Müdürlüğü de
Antalya Emniyet Müdürlüğü'ne
durumu bildirdi.
Milletvekilleri "baskın denetime"
başladıklarında saatler gece
yansını çoktan geçmişti...
312'nin c
besin değeri'
TBMM'de geçen haflanın en önemli
gündem maddesı, uzun tartışmalardan
sonra çıkan uyum tasansıydı.
Gazeteciler "MHP'siz uzlaşmayı"
ANAP Grup Başkanvekili Nihat
Gökbulut'a sordu. Gokbulut.
gülümseyerek yanıt verdı: "Meseleyi
buzdolabından aldık, mikrodalga fınna
koyduk.. hemen çözüldü." Konuşmayı
dinleyen bir gazeteci, "önce sıcak
sıcak tartıştınız, sonra dondurdunuz,
daha sonra şok ısıtmayla çözdünüz..
tasannın besın değeri kaybolmadı mı"
diye sordu. Gokbulut, konuyu
kapattı: "Boşver canım, karnımız
doyuyorya.. ona bak."
Tiirey Köse, Emine Kaplan. Bülent Sanoğlu, Sertaç Eş
tbmnKum(« trnetnettr