09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET t0ŞUBAT2002PAZ HABERLER BURSA(AA)-20O2 Dağlar Yılı nedeniyle 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar arusına Devlet Bakanı Fikret Ünlü ile birlikte Uludağ'a tırmanacak dağcılardün Bursa'daki Atatürk Anıh'na çelenk koydu. Anıta çelenk koyarak saygı duruşunda bulunan dağcılar, daha sonra otobüslerle Uludağ'a hareket ettı. Ikinci tırmanış Uludağ'da Celal Bayar anısına yapılıyor. Vsnho f aohîo 5aylrapisyatırdı • ADANA(AA)- Antalya'da geçen yıl parkta kız arkadaşıyla otururken gasp amacıyla yanlarına gelen 3 kjşı tarafından öldürülen Mustafa Karabacak"m gerçek faillen Adana'da tespit edildi. Cinayet zanlısı Servet Ç. gözaltına alınırken Karabacak'ın yanındaki kız arkadaşı Zehra D'nin teşhisi sonucu. Izzertin ~~ Vuraloğlu'nun (29) yakalanarak 5 ay önce tutuklandıgı öğrenildi. İzgTye fahri doktoraunvam • BAKÛ(AA)- Azerba> r can'da temaslannj sürdüren TBMM Başkanı Ömer Izgi'ye Bakû Devlet Üniversitesi Senatosu tarafindan fahri doktora unvanı venldi. Oniversitede düzenlenen törene katılan tzgi'nin kep ve cüppesini giydiren Rektör Abel Muharremov, a}Tica TBMM Başkanı'nın resmedildiği bır plaketi de kendisine takdım etti. hmaf8yaşmdaki çocuğu oldurdu İAFYON(AA)-Afyon Merkez ilçeye bağlı Halımoru köyıi yakınlannda çimento fabrikasına hammadde sağlanan bir taş ocağında kayalann parçalanması için ctün dinamit kullanıldı. Taş ocağına 600 metre mesafedeki evlerinin bahçesinde oynayan Halımoru İlköğretira Okulu 2. sınıf öğrencisi E A (8). sırtına isabet eden taş nedenıyle hayatını kaybetti. Yasemin Kurfun katifi yakaiandı • İstanbul Haber Senisi - Biiyükçekmece'de önceki gûn 13 yerinden bıçakJanan Yasemin Kurt'u, terk ettiği iınam nıkâhiı eşinin o|lunun öldürdüğü belirlendi. 2 ay kadar önce imam nikâhlı eşini terk eden Yasemin Kurt'un evıne olay gecesi konuşmak amacıyla gittiğini savunan Erkan Çamoğlu'nun (19) Kurt'u bıçakladığını itiraf ettiği bildirildi. Usefikıziar hâlâkayıp • YALOVA(AA)- Yalova'da karne almak üzere aynldıklan evlerine önceki akşam dönmeyen lise öğrencisi iki genç kız. dün yapılan aramalara rağmen bulunamadı Yalova Ticaret Lisesi 2. sınıf öğrencilennden G.G. ve E.K'yi arama çalışmalarının sürdürüldüğü bıldinldi. Eşsizbir hayathikâyesi Gazeteci-yazar WîlfySperco'nun yazdığı "Mustafa KemalAtatürk 99 adlı kitap, Zeki ÇelikkoVun çevirisiyle Türk okurlannın beğenisine sunuldu. BAHAR TANRISEVER ANKARA - Avrupalı gazeteci- yazar WiDy Sperco nun, bizzat tanık olduğu Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlattığı "Mustafa Kemal Atatürk" adlı kitabı, emekli büyükelçi Zeki Çelikkol'un çevirisiyle Türk okurlannın beğenisine sunuldu. Birinci Dünya Savaşı'nın son günlerinde îzmir'e yerleşen ve yeni Türkiye için gösterilen çabalan yakından izleyen Sperco kitabmda Atatürk'ü, "kendisine rağmen diktatör" olarak tanımlıyor. Zeki Çelikkol, Sperco'nun tanımına katılırken, bu durumun zorunluluktan kaynaklandığına işaret ederek "Şayet .Mustafa Kemal Öyle davranrnamış olsa idS, asıriann ihmali sonucu bir ortaçağ toplumuna dönüşmüs olan miiletini, bu kadar kısa bir zaman içinde nasıl medeni milletler düzeyûıe çıkarabüirdi Id?" diyor. Emekli büyükelçi Zeki Çelikkol, Fransızca'dan Türkçe'ye çevirdiği Willy Sperco'nun kitabına yönelik sorulanmızı şöyle yanıtladı: Sevgl ve şükran - Mustafa Kemal Atatürk adlı kitabı Türkçe'ye çevirmenizin nedenJerini anlabr mısınız... - Atatürk devrimierine ve onun en büyük eseri Cumhuriyet'e inanan ve bağlı olan her Türk insanı gibi onun için beslediğim derin sevgi, hayranlık ve şükran duygulanm beni bu kitabı tercüme edip, devrimlerini büyük bir inançla emanet ettiği Türk gençliğine ve milletime sunmaya sevketti. Aslında bundan Önceki Atatürk ile ilgili diğer üç çevirimi de aynı duygu ve düşüncelerle yaptun. - Vazann Atatürk'ün yaşamı, Mflfi Mücadele dönemi, Cumhuriyet'in kuruiuşu ve devrimlere yönelik bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Yazann gençlik dönemine ait bilgileri daha ziyade Mustafa Kemal'in kendi anlattıklannı zikretmek suretiyle nakletmesi kitaba, insanı sürekJeyen ayn bir çeşni vermiştir. Birinci Dünya Savaşı 'nın sonlanna doğru, doğduğu şehir Izmir'e yerleşmiş ve ulusal direnişin doğuşuna şahit olmuş, bu direnişin Mustafa Kemal ve arkadaşlannca başanlı bir Kurtuluş Savaşı 'na dönüştürüldüğünü görmüş ve nice müşkillerle Cumhuriyeti kurmuş ve devrimleri gerçekJeştirmiş olduklarını yakından izlemiş olan yazar, Mustafa Kemal'in bütün bu dönem içinde cesurâne bir şekilde mücadeleye girişinin ve ateşli vatanseverliğinin hayranıdır. - Yazann, Atatürk'ü "kendisine rağmen diktatör" olarak tanunlamasın] yorumlar mısınız? - Sperco'nun yapmış olduğu yorum yerindedir. Ama önce şu suali sormak doğru olur. Mustafa Kemal gerçekten bir diktatör müydü? Buna şartlann değişkenliği çerçevesinde hem evet hem hayır diyebiliriz. Bu o zaman yurtiçinde ve yurtdışında da çok tartışılmış bir konudur. Fransız yazar Akxandre Jevakhoff, Kemal Atatürk adh kitabmda onun diktatörlüğü konusunda yaptığı tahlilde, "1930'Iarın ilk yıllannda Roma, Berlin ve Moskova'da olup bitenleri takip eden Mustafa Kemal'e yakın aydmlann pek çoğunun daha sıkı bir rejime övgü yağdırırken, bazüarının da 19. yüzyıhn klasik demokrasisinin artık eskidiğini söyleyerek güdümtii bir rejün tekHf etüklerini belirtir. Zira, henüz çok genç olan rejimi yerü yerine oturtmak için bunun gerekh" olduğunun" altını çizer. Ama Mustafa Kemal bu tarz diktatörce davranışlan hiç benimsemez. Kendisinin o dönemin diktatörleri Hitler, .Mussolini, Stalin ile kıyaslanmasından hoşlanmadığını hep vurgular. 1935'te bir Amerikah gazeteci Mustafa Kemal'in "Ben diktatör değflun, ben hükümetin. halkuı gönlünü kırmasınj değil, kazanmasını istiyorum" dediğini yazar, Öte yandan Fransız Prof. Paul Dumont da, "Mustafa Kemal" adlı eserinde. Mustafa KemaJ'in Cumhurbaşkanı olarak Türkiye 'nin • Emekli büyükelçi Zeki Çelikkol, Willy Sperco'nun kitabını 44 yıl sonra Türkçeye çevirmesinin nedenini şöyle anlatıyor: "Atatürk devrimierine ve onun en büyük eseri Cumhuriyet'e inanan ve bağlı olan her Türk insanı gibi onun için beslediğim derin sevgi, hayranlık ve şükran duygulanm beni bu kitabı tercüme edip, devrimlerini büyük bir inançla emanet ettiği Türk gençliğine ve milletime sunmaya sevk etti." baştnda bulunduğu 15 yıl boyunca uyguladığı rejimi "güçlü bir rejim" olarak niteler, pek çok gözlemcinin diktatörlüğü, kaçınılması imkânsız bir olgu olarak sunmakta tereddüt etmediğüıi söyler. 1928'de Fransız Le Temps gazetesi şöyle yazar: "Diktatörlük, durumun icabı Devlet Başkanı'nca uygulanmaktadır. Mustafa Kemal baska türtü davranamazdı... Mustafa Kemal, asırlardır Suhanın keyfî idaresi altında kalnuş olan Türk halkının, uzun bir hazırhk dönemi geçirmeden tam demokratik hayata geçemeyeceğinin farkma varmıştır. Eğer diktatörlük varsa, bunun gerekü olduğunu da kabul ermek yerinde olacakür. Hem öyle ki, Mustafa Kemal istememiş olsa idi bik olaylar bunu gerektirecektL.." Bu görüşlerde çok büyük bir gerçek payı olduğu ınancındayım. - Ama aynı zamanda çok partili demokrasiye geçmek için bazj girisimler de sergikndi.- - Aslında Mustafa Kemal'in gönlünde yatan şeyin miiletini en kjsa zamanda çok partili demokratik hayata geçirmek olduğundan en ufak bir şüphem yoktur. Bunun için 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 'nın bir muhalefet partisi olarak kurulmasını, raytna oturmuştu. Arkadaşı Fethi Bey'e kurdurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası, Cumhuriyet rejimine sadık ve laik olacaktı. Bunlar onun demokrasiye inancının en yüce örneklenydi. Ancak bu defa da rejim, laiklik ve devrim karşıtlan buraya sızarak gırişilmış olan bu demokratik atıhmın daha başında sona asıriann ihmali sonucu bir ortaçağ toplumuna dönüşmüş olan miiletini, bu kadar kısa bir zaman içinde nasıl medeni milletler düzeyine çıkarabüirdi ki? Ümmet olmayı, Sultanuı tebaası olmayı sanki bır alın yazısıymış gibi mütevekkilane .1 . ustafa Kemal "in hikâyesi, yaşanıın her alanında izini bıraknıış eşsiz bir hayat hikayesidir. SaAiuıduğu değerler evTensellikleri dolav ısıvla sadece çağmın şartlanyla kısıtlı değildir. Dolavısıyla. giintitnüzdc \v görülen gelecekte çagdaşiığıııı muhafaza edecek bu fîkiıierin Türk okuyucusuna şimdi sunulması belki de daha isabetli olnıııştur. Tarihi hatalann pek sık tekraıianmaya başlandığı bu zamanlarda Atatürk'ün ve dolavısıyla voktan varedilnıiş bir ülkenin hikayesini tekrar \ e daha da dikkatli okumak, karşılaşılan engellerin daha etkin \ e akılcı bir biçinıde aşılnıasına \esile olur. Cumhuriyet yönetimini yaşatmak ve demokrasinin gelişmesini sağlamak için memnuniyetle karşılamıştı. Ne yazık ki, devrimlere karşı gerici kitlenüı bu fırkanın içine sızması ve aynca Musul meselesi yüzünden de bunlann dış kışkırtmalann aleti haline gelmesiyle bu teşebbüs başanlı olamadı. Sonuç, acı bir tecrübe idi. Yalnız, Mustafa Kemal, "en büviik eserûn ve ebediyyen yaşayacaknr" dediği Cumhuriyetin mutlaka çok Demolcratflc bir cumhuriyet partili, demokratik bir Cumhuriyet olmasını istiyordu. 1930'lu yıllara gelindiğinde Türk miiletini "muasır medeniyet seviyesine" çıkaracak devrimlerin büyük bir kısmı tamamlanmıştı. Artık çok partili hayata geçilebilirdi. Rejim ermesine sebep olacaklardır. Bu tarihten ölümüne kadar Mustafa Kemal Atatürk daha sonraki de\Tİmleri, arzusu hilâfma, tek partili rejimle gerçek]eştirmek zorunda kalacaktır. Tabiatıyla, olaylann bu şekilde akjşı karşısında, Willy Sperco da Mustafa Kemal Atatürk adlı kitabmda çağdaşlan Hitler, Mussolini, Stalin, Franco gibi diktatörlerin aksine, Mustafa Kemal'in "kendisine rağmen diktatör" olduğu sonucuna varacaktır. Bu durum şartlann doğurduğu zaruretten kaynaklanmıştı. Zira, ikı tecrübe de başansız olmuş ve her defasında fırsat kollayan devrim karşıtı güçler sahneye çıkmıştır (Şeyh Sait isyanı, Menemen olaylan vb). Şayet Mustafa Kemal öyle davranmamış olsa idi, 115 yıltfa bittün devrlmler kabul etmiş bir halkı nasıl silkeleyip milliyet şuuru aşılayarak, Sultanın tebaası olmaktan Cumhuriyetin hür vatandaşlığına yüceltebilirdi ki? Batı'ya asırlar boyu pek çok kan ve gözyaşına malolmuş olan toplumsal devrimieri, 15 yıl gibi inanılması imkânsız kısa bir zaman içinde nasıl gerçekleştirebilirdi ki? Şayet öyle davranmasaydı örf ve âdetlerde inkılâbı nasıl kabul ettirebilir, nasıl çağdaş bir toplum yaratabilir, Türk miiletini nasıl "muasır medeniyet sevjyesine" çıkarabüirdi ki? Evet bence Mustafa Kemal ulusu için en doğru olanı yapmış, demokratik çok partili hayata geçmeyi gönülden arzu etmesine rağmen W Sperco'nun dediği gibi "kendisine rağmen diktatör" olmuştur. Ama Mustafa Kemal'i diğerlerinden ayıran en önemli husus, hiçbır zaman ihtiraslarının kurbanı olmamasıdır. Meseleye, çağdaşlan Hitler ve Mussolini yönünden yaklaşıldığında bu iki diktatörün dizginleyemedikleri ihtiraslarının kurbanı olduklan görülür. Atatürk, neyi ne zaman yapmak gerektiğini çok iyi ve isabetle takdir e debilen eşsiz bir devrim adamıydı. Boş hayaller peşinde koşmamış, nerede durması gerektiğini çok iyı bilmiştir. fnkilâplannı, ulusunun menfaatına, akılcı bir biçimde gerçekleştirmiştir. Bunlan yaparken, kendi demokratik kişiliğine rağmen, şartlann gerektirdiği biçimde zamanı geldiğinde dayatmış hatta tehditkâr olmuştur. Fakat bunu 600 küsur yıllık bir imparatorluğun enkazmdan laik ve demokratik bir Cumhuriyet yaratmak için yapmıştır. -1958yıhnda yayunlanan Idtabuı Türk ya>in hayaona geç kazandınldığını düşünüyor musunuz? - Doğrudur, böyle değerli bir eserin 44 yıl gibi çok uzun bir süre sonra Türk toplumuna kazandınlması bir eksikliktir. Ama Mustafa Kemal'in hikâyesi, yaşamın her alanında izini bırakrnış eşsiz bir hayat hikâyesidir. Savunduğu değerier evTenselIüderi dolayısıyla sadece çağınuı şartlanyla kısıtlı değildir. Dolayısıyla, günümüzde ve görülen gelecekte çağdaşlığını muhafaza edecek bu fikirlerin Türk okuyucusuna şimdi sunulması belki de daha isabetli olmuştur diye düşünüyorum. Umanm ki. tarihi hatalann pek sık tekrarlanmaya başlandığı bu zamanlarda Atatürk'ün ve dolayısıyla yoktan varedilmiş bir ülkenin hikâ yesini tekrar ve daha da dikkatli okumak, karşılaşılan engellerin daha etkin ve akılcı bir biçimde aşılmasına vesile olur. Bu en samimi dileğimdir. PAZAR ORHAN BURSALI Chomsky Büyük Bilimc Bu hafta ülkemizde dünya bilimi açısından ço önemli, hatta bilimın en ağırtoplanndan bir konc ğu ağırlayacağız: Noam Chomsky. Kür+leri Türkiye asimile ediyor, dediği krtab) marı kemeye verildiği için, 74 yaşındakı bu delifişek, bız zat yargılamada hazır bulunmak vesilesiyle kalkif Türkiye'ye geliyor. İçin için gülüyorum ve Chomsky'ye şapka çıkar tıyonım! Çünkü tam bir mizah ustalığı sergiliyor ve kim- bilir de ne eğleniyordur! Ben, Chomsky'nin böyle bir vesileyle bile gel- miş olmasından çok memnunum. Türkiye Devleti ve hükümetini temsilen, uygar birileri, hatta Chomsky'yi havaalanında karşıla- malıdır. Türkiye Bilimler Akademisi de, ona hoş- geldin demelidir. Chomsky'ye kızılmaz. O dünya çapında "dokunulmazlığr olan çok saygın bir bilim insanıdır. ABD'nin en saygın üniversitesi MIT'de 50 yıldır kürsü sahibidir, ama kendi hükümetine ve devle- tine de emperyalist diye saldınr. Sadece ABD için değil, dünyada çeşitli iktidarlar açısından da iflah olmaz bir "baş be/âsrdtr! • • • Peki de Chomsky bu gücü nereden alıyor? Dilbilim, matematik ve felsefe okuyan Chomsky, dilbilim'in belki de Einstein'i düzeyinde bir bi- lim insanı. 1957 yılında ortaya attığı, 1960 ve 70'ler- de geliştirdiği "üretici-dönüşümsel" dil kuramı, dilbilim araştırmalarında ve tartışmalarında dev- rim yarattj. Chomsky, dünyada konuşulan bütün dillerin or- tak yapılanna dikkat çekti, hepsinin bir kurallar bütünlüğüne sahip olduğunu, ancak insanın bu ku- rallann bilincinde olmadan konuşmayı öğrendiği- ni ve dilin gramer yapısına uygun cümlelerkurdu- ğunu söyledi. Peki insan bu kurallan hiç bilmeden ve düşünmeden nasıl konuşuyordu? Bu konuda Chomsky'den önceki genel kabul gö- ren görüş, daha çok, bebeğın çevresinden bu ye- teneğt öğrendiği bıçimindeydi. Chomsky'ye göre bütün insanlann, beyinlerin- de örtük bir şekilde var olan bir dilbilgisel sistem- le doğar. Bu yeti, her insana, kendi ana dilınde, o güne kadar "bilmediği, işitmediği ve söylemedi- ği bütün cümleleri üretebilme ve onlan anlaya- bilme imkânını verir". Çocukhangi milliyettedoğarsadoğsun, herdi- li öğrenme yeteneğine sahiptir. "Çocuğun diliöğ- renmesi, duyduğu cümlelerin basit tekran ve tak- lidiyle olmaz. O, dilin ilkelerini anlayacak ve ken- di kendine yeni cümleler üretecekyetenekîedir." Bu açıdan insan "benzersiz birzihinsel örgü"ye sahiptir. Chomsky, daha sonra dilin yapısına ilişkin man- tıksaf ve matematiksel modeller ortaya koydu. Di- lin "yaratıcıgücüne", vebireyin "zekâsınınolağa- nüstü" özelliğine işaret etti. Dilin işleyiş mekaniz- malannı ve kuramlarını "betimlemek"\e yetinme- yerek bunlan "açıklayıcı" aşamaya geçti. Aynca, dillerin evrensel özelliklerine dikkat çek- ti. Bütün dillerin temel dilsel kurallan olduğunu ve insanın da bu kurallan doğuştan yetisiyle hemen kavrayabildiğini, ve sonsuz sayıda doğru cümle üreten dinamizme sahip olduğunu gösterdi. • • • Chomsky'nin kuramı, dil öğrenimi, psikoloji-psi- kiyatri çalışmalannda önemli değişikliklere ve ye- ni çalışmalara yol açtı. Fakat günümüzde en sürpriz gelişme, Chomsky'nin dil yetisinin doğuştan geldiği kura- mının, genetik izterinin bulunması oldu. Bir Ingiliz ailesinde yaşanan konuşma bozuklu- ğuna bazı genlerdeki hatalann yol açtığı saptan- dı. Bu ailenin üç kuşak bıreyleri birbirlerini anla- makta zoriuk çekıyorlardı. Oxford'da moleküler biyolog Tony Monaco ve arkadaşları, 7. kromo- zom üzerinde Speechi adını verdikleri hatalı bir gen saptadılar(Cumhuriyet Bilim Teknik, sayı 775) ve insanın konuşma yetisiyle doğduğunu ortaya atan Chomsky'nin tezini biyo/ojik olarak doğrulan- masına kapı açtılar. • • • Dil yetisi madem kalıtsal ve genetik özellik ta- şıyor ve konuşma insan denen yaratığın en önem- li ve ayırt edici özelliğidir... Molekü/se/, biyolojik bir yapıya sahiptir.... O halde: Dil yetisine apayn bir organ olarak ba- kılabilir. İnsanı insan yapan en önemli organ hat- ta. Tıpkı görme, duyma, işitme, dokunma, koku alma organları gibi, hem onlann ötesinde ve üs- tünde hem bir kısmıyla birlikte çalışan hem de on- lardan bağımsız var olan... Dil yetisi çok üstün doğanlar var. Belki genetik bunlann genlerini bulacak ve bu özelliği herkese aşılayabilecek! Hangi nedenle olursa olsun, hoşgeldin büyük dil kuramcısı!... (Kitaplar: "Dilbilim Akımları- Zeynel Kıran; XX. Yüzyıl Dilbilimi- Berke Vardar (TDK); XX. Yüz- yılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları- Meh- met Rıfat, (YKY) [email protected] VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Üyemiz, 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay'm sevgili babalan EMEV BERNAY vefat etmiştir. Kederli ailesine başsağhğı dileriz. AKADEMtSAMSUN Samsun Akadcmik Elemanlar Derneği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle