09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10ŞUBAT2002PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Doğu ve Batı... Galiba en doğru sözü Yahya Kemal söyle- miş: "Biz kökü mazide olan atiyiz." Yani, geç- mişten geldik. geleceğe gidiyoruz!.. Son zamanlarda "Biz Asyalıyız" savlan aldı başını! Işi, Atatürk'e kadar götürdüler! 0 da As- yalı imiş, ülkentn Batı'ya değil Doğu'ya yönel- mesinden yanaymış! Sadabat Paktı bunun ka- nıtıymış... Atatürk, "çağdaşlık"dedi, "bilim"dedi, "uy- gartık" dedi... Neredeydi bunlar? Doğu ülkele- rinde mi, Asya kavimlennde mi? Al bütün Ba- tı uygarlığının teknolojisinin ürünlerinı kullan, hepsinden yararlan, sonra da biz Asyalıyız, As- yalı kalmalıyız, de!.. Insana gülerler! Batı, bü- tün bu bilimsel atılımlan yapmasa bugün han- gi çizgideydik, bir düşünsek ya!.. Hani bir söz vardır, sağlam bir saptamadır "Biz Batı 'ya doğnı gittiğini sandığımız bir ge- miyle Doğu'ya yoi alıyonızf" Istesek de isteme- sek de bu görüşe yanlış diyemeyiz!.. Üç yüz yıl- dır çağdaş uygarlığa yetişmek çabasındaki bir toplumda hâlâ "Biz Asyalıyız, Batı'dan kop- malıyız" sözlerini işitmek çok şaşırtıcı olmuyor mu? Atatürk çağdaş uygarlığı Batı'da buluyordu. Kendınden önceki bütün ilencı aydınlar. dev- rimci kafalar gibi... Batı'daydı çağdaşlık da on- dan. Osmanlı yıllarca dırendi, Batı teknığine, uy- garlığına karşı direndi. Gazete, kitap baskısı iki yüz yıl gecikmeyle geldiyse, işte bundan, "Biz Asyalıyız" diye karşı koymaktan... Dergıler, gazeteler, kimi yazarlar, hem de ya- kın geçmişin tutkulu solculan arasında "Asya- lı olmak, Asya'ya dönmek" yazılannın, sözle- rinın sık sık ortaya dökülmesini gbrdükçe, "Aman arkadaşlar bizi nereye götürüyorsu- nuz" diye sormak gerekmiyor mu? Bari Atatürk'ü kanştırmasalar bu Asyalılık ışi- ne? O, tam anlamıyla bir çağdaş uygariık yan- lısıydı, Batı'nın ne olduğunu, olmadığını iyi bi- liyordu. Batı'nın bilimde. sanatta, kültürde. tek- nolojide üstünlüğünü... Atatürk devrimi, Türk ulu- sunu geriye, geçmişe değil, geleceğe, uygar- lığa, yeniliğe yöneltmek amacını taşımaz mı? "...ileriemiş, uygariaşmışbirulus olarakuy- gariık alantnın üstünde yaşayacağız. Bu hayat ancak bilimle, fenle olur. Bılim ve fen nerede ıse oradan alacağız ve ulusun her ferdınin ka- fasına koyacağız. Bilım ve fen ıçin, kayıt ve şartyotur^, "Memleketlerçeşitlıdir,ama uygar- iık birdir. Bir milletin ilerlemesı ıçin bu biricik uygaıiığa katılması gereklidir" vb. sözler onun değil mi? Evet, anlıyorum ülkemizin bir çeşit somürge sayılmasının, Batı emperyalizminin yöntemle- riyte karşılaşmanın acısı kimilerimızı böyle yan- lış yönlere iteliyor... Batı'dan yarar yok, varsa yoksa Doğu dedirtiyor! Onlan da anlamak ge- rekir. Ama boş yere kafalan kanştırmak, neden? Uygaıiık, çağdaşlık nerde, Batı'da! Somür- genlik, istismarcılık nerde, onlarda Batı'da!.. Doğ- ru, ama biz bunlan birbirinden ayırmasını bil- meliyiz. Tam Bağımsızlık Yerine Tam Teslimiyet mi?.. Celal ÜLGEN Hukukgu 1 985 yılında uluslararası bir sözleşmeye atılan ımza ile geldik bugünlere... Geçen ya- zımda (16 Ocak 2002) sözü- nü ettiğim MIGA, MAJ \e AEŞ uluslararası sözleşmelerin en önde gelenleriydi. Bu sözleşmeler nasıl yansıdı yaşantımıza? Birçok şeyı değıştırerek, bozarak, yıkarak son- suz bir serüvenin kuyruğuna takıl- mamız] sağladı. Her şey değişiyor artık. Her şey kayıyor ıslak sabun gıbi elimizden. Hiçbir şeyın ayrımı- na varamadan, adı konulmamış bir köleliğin zıncirlerini kendi elleri- mizle geçiriveriyoruz bo>ıınlanmı- za... Sanki hiç kurtuluş savaşı ver- memiş bir ulusun çocuklanyız, Mus- tafa Kemal diye bir önderimiz de yok, olmadı sanki... Önceekmeklerbozulmuştu. Şim- di. tütün. şeker, elektrik, doğaigaz, un,gaz,bezhepsi bozuluvor. koku- şuyor... Biryeniyasalarçıkanlıyor. "AvrupaBirnğTnegirecegizya" de- niliyor. Geniş halk y ığınlan "Avru- pa Tophıluğu'na girersek yoksul- hık, çfle bitecek" yutturmacası ıle uyutuluyor. Oysa her çıkan yeni ya- sadan sonra toplumlann. özellıkle emekçilerin ve orta sınıfın beli bi- raz daha bükülüyor. Şeker Yasa- sı'nda da böyle, Tütün Yasası'nda da, Tahkim Yasası'nda da. Elektrik Piyasası Yasası'nda da böyle... Da- ha gündemde olan ve çıkması çok yakın birçok yasada da sonuç değiş- meyecek... Olan halka olacak. Bir avuç yerli işbirlikçi ile uluslarötesi ortaklıklar ülkemiz kaynaklanndan \mgun vuracak... Son günlerde halkın büyük bir çoğunluğu istese bile doğalgazı kul- lanamaz oldu. Büyük tepki karşısın- da fîyatlan biraz geri çektiler. De- vede kulak bile sayılmayacak bu in- dirim, bir şeyi kanıtlamaktadır. Hü- kümet istese de doğalgaz fiyatlan- m indiremez... Hükümetin dışanya karşı yükümlenimi (taahhüdü) var. Türkiye'de her şey metalaştınlacak, piyasa mah olacak. Ne demek bu pi- yasa mah olmak? Yani bir malın ederini piyasadaki arz ve taJep fonk- siyonlan belirleyecek. Bugüne de- ğin nasıl oluyordu bu? Türkiye Ana- yasası'nda ülkemizin "sosyaldevJet" olduğu yazıhydı. Bunun doğal so- nucu olarak bazı ürünler piyasa ma- lı olamazdı. Elektrik. su, telefon. doğalgaz, şeker, un, kömür, petrol, tütün gibi ürünler geniş halk yığın- lannın gereksüıim duyduğu ürünler- di. Bu ürünlerin fiyatının belirlen- mesinde devlet politikası egemen olurdu. Devlet bu ürünlerin fiyatla- nnı çoğu zaman ekonomiye girerek düzenlerdi. Şimdi bu olanak orta- dan kalktı. Neden? Çünkü Türkiye artık MIGA, AEŞ, MAI gıbı anlaş- malara imza atmış bir ülkedır. Ve bu anlaşmalar neyi öngörüyorsa onu yapacaktır. Tüm tüketim ürünleri- nin serbest piyasası olacaktır. Fi- yatlan bu piyasa belirleyecektir. Bu ürünlerle ilgilı devlet elıni ve eteği- ni ekonomiden çekecektir. Ivedı ola- rak özelleştirmeler yapılacak ve bu sektörler uluslarötesi kuruluslara ve yerli işbırlikçilerine satılacaktır. Bir- biri arkasına gelen yasalarla ulaşı- lacak yol budur. Elektrik, su. tele- fon ve doğalgaz ücretlerindeki son artışlann nereden kaynaklandığmı şimdi anlamaya başladık mı? AB"ye giriyoruz... Şimdi her şey piyasa malı... Ücretini verebilirsen kulla- nırsın, vermezsen sen bilirsin? Ya- ni "Ötenöfcir,kalansağlarbiflntdir_" Meclisler ülkelerin en çok ulusal ölçüte sahip olması gereken kurum- landır. Bizim Meclisimiz de kurum olarak böyledir, yücedır. Ancak şu son yapılanlara bakılırsa birilen gaf- let. dalalet ve hatta hıyanet içinde- dir... Halk artık gözünü açmalıdır. Türkiye büyük bir sömürii batağı- na itiliyor. Clkemiz haraç mezat sa- tılıyor sanki... Bu heralanda "dev- letinve ekonominin, uluslarötesi şir- kederin çıkartannagöre >enklen ya- pılandınlmasrdır Gıderek ıçinden çıkılmaz bataklıklara gömülüyo- ruz... Devletinvedeekonomininye- ru'den yapılandınlması sürecinde; insana a> nlması gereken kaynağın arttmhnası yerine, toplumlann sağ- hksız, eğin'msiz, sos>aJ gü\encesiz, yoksuL, aç. tşsiz kalması pahasına küresel kazanç seçilmektedir. Dev- letin sosyal harcamalan durdurul- makta, her ürün piyasa malına dö- nüştürülerek arz-talep kuralı çerçe- vesindeyabanıl biranamalcılık v ız- yona sokulmaktadır. Bu düzende insan, parası olandır. Yoksula me- zar yeri bile yoktur. Bu anlayış IMF'de, Dünya Bankasfnda ne ise AB'de de odur. Küreselleşme çılgın- lan ıle AB ne yazık ki büyük bir ko- şutluk sergilemektedir. Tek ortak hedef ulusal devleti bir yandan çı- karlan için kullanırken öbür yandan ıyice güçsüz kjhnak... Uluslararası anlaşmalar tüm metinleriyle ya>om- lanmıyor. Yasalar kısacık üç söz- cükte bitiyor. Her şey yasa ekleri ile çözülüyor. Tanmımi2, sanayımiz. büyük tehdit altında... Tüm bu yaz- dıklanmı biraz daha somutlaştır- mak için iki yasanın sonuçlanndan söz etmek istiyorum. Şeker Yasası: Yasanın gerekcesi her şe>i anlatıyor. "Bu tasanile şeker üretinıinde istik- rar sağlanmasu sektörde rekabet kurallannın hâkim kılınması, Av- rupa Birliği ve Düm a TıcaretÖrgü- rü'ne karşı taahhütlerin yerine ge- tirilmea ve özelleştirme>eimkân ve- recek hukuki şarüaruı hazırlanma- sı hedeflerine ulaşmak-." Bu taah- hütlernelerdır. yasajı değerlendinn- ce anlı>orsunuz?.. 1 - Türkiye'de bulunan tüm şeker fabrikalan özel sektöre ve de yaban- cı sermayeye peşkeş çekibrcesine sa- tılacaktır. Bunun sonucu olarak iş- sizler ordusuna binlerce işsiz ekle- necek. Şeker fabrikalanndan elde edilen gelir ulusal ekonomı yerine dışanya akacaktır. Türkiye şekerde dışa bağımlı hale gelecektir. 2- Şeker Yasası. Türkiye'de şe- kerpancan üreten köylülerimızin ıstemlerine \e çıkarlanna oldukça uzaktır. Üstelik şekerpancanmn fi- yatı piyasa dalgalanmalanna bıra- kıldığı için köylülerimiz çeşitli oyun ve manipülas>onlarla şekerpanca- nnı çok ucuz fiyatlara vermek zo- runda kalacaktır. 3- Getirilen kota uygulaması üre- timi düşürecek nitelikte bir uygula- madır. Yeru Şeker Yasası ıle bu ko- talar arttırılmış ve şeker üretimı uluslararası güçlerin tekeline bıra- kılmıştır. Yeni yasa ile pancar üre- timi azaltılmış. 20 milyon ton olan şekerpancan üretiminde kota 11 milyon tona düşürülmüştür. Yük- sek rakımlı yerlerde şekerpancann- dan başka bir sanayi ürünü yetışme- yen bölgelerde şekerpancan üreti- cıleri bu uvgulamalar ile açlığa ve yoksulluğa terk edilmişfir. 4- Bu yasa hiçbir zaman ulusal çı- karlan savunan ve Türk köylüsüne hizmet edecek bir yasa değildir. (Şe- ker Yasası ıle dünyanın en büyük -tatlandıncr firmalanndan Car- gifl' in neden Türkiye 'ye 90 millyon dolar yatınm yaptığı da anlaşılmış oldu.)' 5- Şekerpancan, işçiliği fazla ol- duğu için istihdam destelde>en bir sanayi bitkısidir. Yapraklan, küspe- si ve melası ile hayvan besiciliğine de katkısı büyüktür. Aynca şeker- pancan çevre dostudur. Ormanlara göre 7 kat daha fazla oksijen ver- mektedir. Yeni çıkanlan Şeker Ya- sası ile pancar ekiminin getirdiği bu olanaklar ortadan kalkacaktır. Tütün Yasası: Şeker Yasası'nda ol- duğu gibi Tütün Yasasf ndaki te- mel erek de tütün fabnkalanrun ay- n ayn AŞ haline dönüşrürülerek özelleştinlmesi ve yabancılara sa- tılmasıdır. Bu yasadan en çok Phi- Bp Morris, Re>mond, BAT gibi si- gara tekelleri yaraHanacaktır. Tütün Yasası da, Şeker Yasası gibi Türk ta- nmını doğrudan ılgilendiren yasa- lardan bindır. Türk tanmı sabote edılmek istenmektedir. Türkiye'nin tanm ülkesi olamayacağı dış kaynak- lardan ve uluslarötesi şirketlerden empoze edilmektedir. Tütün Yasa- sı ile. 1- Tütün ve sigara piyasamız .Amerikan egemenliğine geçecek. geçen yüzyılın başında olduğu gi- bi "reji" dönerru başlayacaktır. 2- Tekel'in özelleştirilmesinin önü açılmıştır. Tekel'in özeDeştiril- mesl Türkhe'nin a>iuzamanda her >il trihonlarca lira kâr eden bir ku- ruhıştan yoksun bırakılmasıdu". Te- kel'in özelleştirilmesıyle Türkiye piyasasında Amerikan sıgara tekel- lennin önündeki en büyük engel or- tadan kalkmış oluyor. 3- Destekleme alımlanna son ve- rilıyor ve sözleşmeli üretime geçi- liyor. Tütün de artık şeker. elektrik, su ve doğalgaz gibi piyasa malı... Böylece fiyatını arz ve talep belir- leyecek. 4- Bu yasa IMF'nin ve Dünya Bankası'nın 10milyardolarlık(ilk dilim) ek kaynak vermesi için ko- şul olarak ılen sürülmüştü. Bu da gösteriyor ki yabancı sermayenin önündeki tüm engel lenn kalkması yetmemekte, ulusun tüm özkaynak- lannın yabancı sermayeye peşkeş çe- kilmesi de gerekli görülmektedir. (Kurtuluş 83%^! ve Cumhuriyet ıl- keleriyle biçimlenen ulusal tam ba- ğımsızlık ilkesinin yerini IMF ve Dünya Bankası'na •'tam" teslimi- yet mi almıştır?) EV1F ve Dünya Bankası vereceği ikinci kredi dili- minin ödeme güçlüğü çeken Türki- ye bankalannın yabancılardan al- dığı sendikasyon kredi lennin geri ödenmesinde kullanılması koşulu- nu ileri sürüyor. Yerli hükümetlere, ~Ya bunu kendin yasa çıkararak ödersin ya da MJGA hükümierini çahştinnm, halkına yarut veremez- sin" dive şantaj >apıyor. "Bütün bu şeraitten daha efîm ve daha vahim'' ne olabilir? Işte Atatürk yol göste- riyor: Tam bağımsızlığımızı koru- mak ve savunmak... PENCERE Böyle Gelmemiş, Böyle Gitmeyecek... Tanıdığım biri var.. Gece uyuyamıyor.. Sağadönüyor. Olmuyor. Sola dönüyor. Olmuyor. Tedirgin.. öfkeli.. Tepkili.. Tanıdığım kişi bir kişi değil, çok kişi; dünyanın her yerine serpilmiş, zen- gın ya da yoksul, doğu- da ya da batıda, kuzey- de ya da güneyde, gök- delende ya da gecekon- duda, kadın ya da erkek, genç ya da yaşlı; bumun- dan soluyor... Diyor ki: - Olmaz!.. - Ne olmaz?.. - Böyle dünya düzeni olmaz.. - Nasıl düzen?.. - Çocuklann, yoksul- lann, kadınlann, zayıfla- nn ezildiği; bebeklerin be- şikte açlıktan öldüğü, güçlülerin, para kralları- nın tekelleşip egemen- leştiğı adaletsiz bir dün- yada yaşamak beni has- taediyor!.. • Kim bu?.. Eski dünyalarda böyle biri yoktu, insan zengın- yoksul çelişkisini doğal sayardı, ne Afganis- tan'daki kadıntn giyımin- den kuşamından tedir- gin olurdu, ne Iran'daki genç kızın kara çarşafın- dan!.. Afrika'daki siyah- lann köleleştirilip satılma- sı doğaldı; bir toplumda yaşanan tüm adaletsizlik- ler bakar kör gibi seyre- dilirdi; sömürü eleştiril- mezdi; kimseyi ırgala- mazdı dünya düzeni!.. Böyle gelmişti, böyle gidecekti... Tarihin birevresinde bi- risi çıkıp dedi ki: - Böyle gelmemiş, böy- le gitmeyecek... Insanın içine kurt düş- tü!.. • lletişim dünyasında ya- şıyoruz, küreselleşme sü- recindeyiz, Amerika'da öksürsen Afganistan'da duyuluyor ama dünyada rahat huzur var mı?.. "Duvar" yıkılınca, Sov- yetler çökünce, "iki ku- tuplu dünya" ayvayı yiyin- ce, "tek kutuplu dün- yada küreselleşme sü- recine girilince sanılmış- tı ki "tarihin sonu geldi", artık yeryüzü sütliman olacak, yer küresinde in- san gece rahat uyuya- cak... Olmadı... Teknolojik, elektronik, duvarsız, sınırsız, küre- sel "Yeni Dünya Düze- n/"nin tartışılmaz impara- toru Bush bile sinirli mi sinirli... TV ekranından kuşku- lu gözlerle insanlığa ba- kıyor, yerküreyi karınca- lar gibi kaplamış teba- asından tedirgin... Tehdit ediyor... Küplere biniyor... Saçıp savuruyor... Neden?.. • Yanıtı belli değil mi!.. Eskiden insan en adalet- siz dünya düzenlerini bi- le tanrı vergisi sayıyor, doğal karşılıyor, sesini çı- karmıyordu; huzursuz- lanmıyordu, sanıyordu ki böyle gelmiş, böyle gi- decek... Birisi dedi ki: - Böyle gelmemiş, böy- le gitmeyecek... İnsan o günden beri te- dirgin... An!.. Yerkürenin en uzak coğrafyasındaki zeytin gözlü aç çocuk sı- nırları aşıp gece insanın rüyasına girerse, insan olan nasıl uyuyabilir?.. Ptato S Koltuk Takımı / Karanfil Mavi Arya Yemek Odası Takımı / Koa-Akaiu UykuSati/Artistc & Mosaik Basiâ Nostalji Yatak Odası Takırra / Antik Cevİ2 Costflex Futura Ikiz Yatak & Rosa Başlık w w w . i s t i k b a l . c o m . t rBonusCûrd logosu buUan I boyilennd* bcmuslu alıjver Kampanya TC Sanayi Bakonfcğı'im 25 Mayns 1994 lanh » 2lv*0wyilı H«snrGazBfc ckycyinloooc mbl'âıne ufördut F^afcfa <D\ donJdır <DV »e d>§er «rg: onsnlannda MabıİKel de$ı|>U>k)er hyoHam ynnımlr 04 02 2002 snk.nd. batloyan Lompaiya 17 03 2002 k n h m Lador »UfKek olup ürehm «« ıkk ımkanlanyla sınıHıaV IsMLbal, ürunlen üzsnnde öncsd»n beiırimejujzın de$ı) U l ^3pma hokkıno tchıptK Komponyo .osaüarıyKJ >lg>l> oytmhi, tnlo. ıcın. lurta b>r Isnkbal Ye4i.li S o x « ıvı boı«mnuz IsKkbd A J O 5 S 14 Cod Nc ! 3 39070 Kayi.n Ucrctsiz Tûketki Hattı 0800341 555S Ya/anacak çok şey var
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle