Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10ŞUBAT2002PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected]
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Doğu ve Batı...
Galiba en doğru sözü Yahya Kemal söyle-
miş: "Biz kökü mazide olan atiyiz." Yani, geç-
mişten geldik. geleceğe gidiyoruz!..
Son zamanlarda "Biz Asyalıyız" savlan aldı
başını! Işi, Atatürk'e kadar götürdüler! 0 da As-
yalı imiş, ülkentn Batı'ya değil Doğu'ya yönel-
mesinden yanaymış! Sadabat Paktı bunun ka-
nıtıymış...
Atatürk, "çağdaşlık"dedi, "bilim"dedi, "uy-
gartık" dedi... Neredeydi bunlar? Doğu ülkele-
rinde mi, Asya kavimlennde mi? Al bütün Ba-
tı uygarlığının teknolojisinin ürünlerinı kullan,
hepsinden yararlan, sonra da biz Asyalıyız, As-
yalı kalmalıyız, de!.. Insana gülerler! Batı, bü-
tün bu bilimsel atılımlan yapmasa bugün han-
gi çizgideydik, bir düşünsek ya!..
Hani bir söz vardır, sağlam bir saptamadır
"Biz Batı 'ya doğnı gittiğini sandığımız bir ge-
miyle Doğu'ya yoi alıyonızf" Istesek de isteme-
sek de bu görüşe yanlış diyemeyiz!.. Üç yüz yıl-
dır çağdaş uygarlığa yetişmek çabasındaki bir
toplumda hâlâ "Biz Asyalıyız, Batı'dan kop-
malıyız" sözlerini işitmek çok şaşırtıcı olmuyor
mu?
Atatürk çağdaş uygarlığı Batı'da buluyordu.
Kendınden önceki bütün ilencı aydınlar. dev-
rimci kafalar gibi... Batı'daydı çağdaşlık da on-
dan. Osmanlı yıllarca dırendi, Batı teknığine, uy-
garlığına karşı direndi. Gazete, kitap baskısı iki
yüz yıl gecikmeyle geldiyse, işte bundan, "Biz
Asyalıyız" diye karşı koymaktan...
Dergıler, gazeteler, kimi yazarlar, hem de ya-
kın geçmişin tutkulu solculan arasında "Asya-
lı olmak, Asya'ya dönmek" yazılannın, sözle-
rinın sık sık ortaya dökülmesini gbrdükçe,
"Aman arkadaşlar bizi nereye götürüyorsu-
nuz" diye sormak gerekmiyor mu?
Bari Atatürk'ü kanştırmasalar bu Asyalılık ışi-
ne? O, tam anlamıyla bir çağdaş uygariık yan-
lısıydı, Batı'nın ne olduğunu, olmadığını iyi bi-
liyordu. Batı'nın bilimde. sanatta, kültürde. tek-
nolojide üstünlüğünü... Atatürk devrimi, Türk ulu-
sunu geriye, geçmişe değil, geleceğe, uygar-
lığa, yeniliğe yöneltmek amacını taşımaz mı?
"...ileriemiş, uygariaşmışbirulus olarakuy-
gariık alantnın üstünde yaşayacağız. Bu hayat
ancak bilimle, fenle olur. Bılim ve fen nerede
ıse oradan alacağız ve ulusun her ferdınin ka-
fasına koyacağız. Bilım ve fen ıçin, kayıt ve
şartyotur^, "Memleketlerçeşitlıdir,ama uygar-
iık birdir. Bir milletin ilerlemesı ıçin bu biricik
uygaıiığa katılması gereklidir" vb. sözler onun
değil mi?
Evet, anlıyorum ülkemizin bir çeşit somürge
sayılmasının, Batı emperyalizminin yöntemle-
riyte karşılaşmanın acısı kimilerimızı böyle yan-
lış yönlere iteliyor... Batı'dan yarar yok, varsa
yoksa Doğu dedirtiyor! Onlan da anlamak ge-
rekir. Ama boş yere kafalan kanştırmak, neden?
Uygaıiık, çağdaşlık nerde, Batı'da! Somür-
genlik, istismarcılık nerde, onlarda Batı'da!.. Doğ-
ru, ama biz bunlan birbirinden ayırmasını bil-
meliyiz.
Tam Bağımsızlık Yerine Tam Teslimiyet mi?..
Celal ÜLGEN Hukukgu
1
985 yılında uluslararası bir
sözleşmeye atılan ımza ile
geldik bugünlere... Geçen ya-
zımda (16 Ocak 2002) sözü-
nü ettiğim MIGA, MAJ \e AEŞ
uluslararası sözleşmelerin en önde
gelenleriydi. Bu sözleşmeler nasıl
yansıdı yaşantımıza? Birçok şeyı
değıştırerek, bozarak, yıkarak son-
suz bir serüvenin kuyruğuna takıl-
mamız] sağladı. Her şey değişiyor
artık. Her şey kayıyor ıslak sabun
gıbi elimizden. Hiçbir şeyın ayrımı-
na varamadan, adı konulmamış bir
köleliğin zıncirlerini kendi elleri-
mizle geçiriveriyoruz bo>ıınlanmı-
za... Sanki hiç kurtuluş savaşı ver-
memiş bir ulusun çocuklanyız, Mus-
tafa Kemal diye bir önderimiz de
yok, olmadı sanki...
Önceekmeklerbozulmuştu. Şim-
di. tütün. şeker, elektrik, doğaigaz,
un,gaz,bezhepsi bozuluvor. koku-
şuyor... Biryeniyasalarçıkanlıyor.
"AvrupaBirnğTnegirecegizya" de-
niliyor. Geniş halk y ığınlan "Avru-
pa Tophıluğu'na girersek yoksul-
hık, çfle bitecek" yutturmacası ıle
uyutuluyor. Oysa her çıkan yeni ya-
sadan sonra toplumlann. özellıkle
emekçilerin ve orta sınıfın beli bi-
raz daha bükülüyor. Şeker Yasa-
sı'nda da böyle, Tütün Yasası'nda
da, Tahkim Yasası'nda da. Elektrik
Piyasası Yasası'nda da böyle... Da-
ha gündemde olan ve çıkması çok
yakın birçok yasada da sonuç değiş-
meyecek... Olan halka olacak. Bir
avuç yerli işbirlikçi ile uluslarötesi
ortaklıklar ülkemiz kaynaklanndan
\mgun vuracak...
Son günlerde halkın büyük bir
çoğunluğu istese bile doğalgazı kul-
lanamaz oldu. Büyük tepki karşısın-
da fîyatlan biraz geri çektiler. De-
vede kulak bile sayılmayacak bu in-
dirim, bir şeyi kanıtlamaktadır. Hü-
kümet istese de doğalgaz fiyatlan-
m indiremez... Hükümetin dışanya
karşı yükümlenimi (taahhüdü) var.
Türkiye'de her şey metalaştınlacak,
piyasa mah olacak. Ne demek bu pi-
yasa mah olmak? Yani bir malın
ederini piyasadaki arz ve taJep fonk-
siyonlan belirleyecek. Bugüne de-
ğin nasıl oluyordu bu? Türkiye Ana-
yasası'nda ülkemizin "sosyaldevJet"
olduğu yazıhydı. Bunun doğal so-
nucu olarak bazı ürünler piyasa ma-
lı olamazdı. Elektrik. su, telefon.
doğalgaz, şeker, un, kömür, petrol,
tütün gibi ürünler geniş halk yığın-
lannın gereksüıim duyduğu ürünler-
di. Bu ürünlerin fiyatının belirlen-
mesinde devlet politikası egemen
olurdu. Devlet bu ürünlerin fiyatla-
nnı çoğu zaman ekonomiye girerek
düzenlerdi. Şimdi bu olanak orta-
dan kalktı. Neden? Çünkü Türkiye
artık MIGA, AEŞ, MAI gıbı anlaş-
malara imza atmış bir ülkedır. Ve bu
anlaşmalar neyi öngörüyorsa onu
yapacaktır. Tüm tüketim ürünleri-
nin serbest piyasası olacaktır. Fi-
yatlan bu piyasa belirleyecektir. Bu
ürünlerle ilgilı devlet elıni ve eteği-
ni ekonomiden çekecektir. Ivedı ola-
rak özelleştirmeler yapılacak ve bu
sektörler uluslarötesi kuruluslara ve
yerli işbırlikçilerine satılacaktır. Bir-
biri arkasına gelen yasalarla ulaşı-
lacak yol budur. Elektrik, su. tele-
fon ve doğalgaz ücretlerindeki son
artışlann nereden kaynaklandığmı
şimdi anlamaya başladık mı? AB"ye
giriyoruz... Şimdi her şey piyasa
malı... Ücretini verebilirsen kulla-
nırsın, vermezsen sen bilirsin? Ya-
ni "Ötenöfcir,kalansağlarbiflntdir_"
Meclisler ülkelerin en çok ulusal
ölçüte sahip olması gereken kurum-
landır. Bizim Meclisimiz de kurum
olarak böyledir, yücedır. Ancak şu
son yapılanlara bakılırsa birilen gaf-
let. dalalet ve hatta hıyanet içinde-
dir... Halk artık gözünü açmalıdır.
Türkiye büyük bir sömürii batağı-
na itiliyor. Clkemiz haraç mezat sa-
tılıyor sanki... Bu heralanda "dev-
letinve ekonominin, uluslarötesi şir-
kederin çıkartannagöre >enklen ya-
pılandınlmasrdır Gıderek ıçinden
çıkılmaz bataklıklara gömülüyo-
ruz... Devletinvedeekonomininye-
ru'den yapılandınlması sürecinde;
insana a> nlması gereken kaynağın
arttmhnası yerine, toplumlann sağ-
hksız, eğin'msiz, sos>aJ gü\encesiz,
yoksuL, aç. tşsiz kalması pahasına
küresel kazanç seçilmektedir. Dev-
letin sosyal harcamalan durdurul-
makta, her ürün piyasa malına dö-
nüştürülerek arz-talep kuralı çerçe-
vesindeyabanıl biranamalcılık v ız-
yona sokulmaktadır. Bu düzende
insan, parası olandır. Yoksula me-
zar yeri bile yoktur. Bu anlayış
IMF'de, Dünya Bankasfnda ne ise
AB'de de odur. Küreselleşme çılgın-
lan ıle AB ne yazık ki büyük bir ko-
şutluk sergilemektedir. Tek ortak
hedef ulusal devleti bir yandan çı-
karlan için kullanırken öbür yandan
ıyice güçsüz kjhnak... Uluslararası
anlaşmalar tüm metinleriyle ya>om-
lanmıyor. Yasalar kısacık üç söz-
cükte bitiyor. Her şey yasa ekleri ile
çözülüyor. Tanmımi2, sanayımiz.
büyük tehdit altında... Tüm bu yaz-
dıklanmı biraz daha somutlaştır-
mak için iki yasanın sonuçlanndan
söz etmek istiyorum. Şeker Yasası:
Yasanın gerekcesi her şe>i anlatıyor.
"Bu tasanile şeker üretinıinde istik-
rar sağlanmasu sektörde rekabet
kurallannın hâkim kılınması, Av-
rupa Birliği ve Düm a TıcaretÖrgü-
rü'ne karşı taahhütlerin yerine ge-
tirilmea ve özelleştirme>eimkân ve-
recek hukuki şarüaruı hazırlanma-
sı hedeflerine ulaşmak-." Bu taah-
hütlernelerdır. yasajı değerlendinn-
ce anlı>orsunuz?..
1 - Türkiye'de bulunan tüm şeker
fabrikalan özel sektöre ve de yaban-
cı sermayeye peşkeş çekibrcesine sa-
tılacaktır. Bunun sonucu olarak iş-
sizler ordusuna binlerce işsiz ekle-
necek. Şeker fabrikalanndan elde
edilen gelir ulusal ekonomı yerine
dışanya akacaktır. Türkiye şekerde
dışa bağımlı hale gelecektir.
2- Şeker Yasası. Türkiye'de şe-
kerpancan üreten köylülerimızin
ıstemlerine \e çıkarlanna oldukça
uzaktır. Üstelik şekerpancanmn fi-
yatı piyasa dalgalanmalanna bıra-
kıldığı için köylülerimiz çeşitli oyun
ve manipülas>onlarla şekerpanca-
nnı çok ucuz fiyatlara vermek zo-
runda kalacaktır.
3- Getirilen kota uygulaması üre-
timi düşürecek nitelikte bir uygula-
madır. Yeru Şeker Yasası ıle bu ko-
talar arttırılmış ve şeker üretimı
uluslararası güçlerin tekeline bıra-
kılmıştır. Yeni yasa ile pancar üre-
timi azaltılmış. 20 milyon ton olan
şekerpancan üretiminde kota 11
milyon tona düşürülmüştür. Yük-
sek rakımlı yerlerde şekerpancann-
dan başka bir sanayi ürünü yetışme-
yen bölgelerde şekerpancan üreti-
cıleri bu uvgulamalar ile açlığa ve
yoksulluğa terk edilmişfir.
4- Bu yasa hiçbir zaman ulusal çı-
karlan savunan ve Türk köylüsüne
hizmet edecek bir yasa değildir. (Şe-
ker Yasası ıle dünyanın en büyük
-tatlandıncr firmalanndan Car-
gifl' in neden Türkiye 'ye 90 millyon
dolar yatınm yaptığı da anlaşılmış
oldu.)'
5- Şekerpancan, işçiliği fazla ol-
duğu için istihdam destelde>en bir
sanayi bitkısidir. Yapraklan, küspe-
si ve melası ile hayvan besiciliğine
de katkısı büyüktür. Aynca şeker-
pancan çevre dostudur. Ormanlara
göre 7 kat daha fazla oksijen ver-
mektedir. Yeni çıkanlan Şeker Ya-
sası ile pancar ekiminin getirdiği
bu olanaklar ortadan kalkacaktır.
Tütün Yasası: Şeker Yasası'nda ol-
duğu gibi Tütün Yasasf ndaki te-
mel erek de tütün fabnkalanrun ay-
n ayn AŞ haline dönüşrürülerek
özelleştinlmesi ve yabancılara sa-
tılmasıdır. Bu yasadan en çok Phi-
Bp Morris, Re>mond, BAT gibi si-
gara tekelleri yaraHanacaktır. Tütün
Yasası da, Şeker Yasası gibi Türk ta-
nmını doğrudan ılgilendiren yasa-
lardan bindır. Türk tanmı sabote
edılmek istenmektedir. Türkiye'nin
tanm ülkesi olamayacağı dış kaynak-
lardan ve uluslarötesi şirketlerden
empoze edilmektedir. Tütün Yasa-
sı ile.
1- Tütün ve sigara piyasamız
.Amerikan egemenliğine geçecek.
geçen yüzyılın başında olduğu gi-
bi "reji" dönerru başlayacaktır.
2- Tekel'in özelleştirilmesinin
önü açılmıştır. Tekel'in özeDeştiril-
mesl Türkhe'nin a>iuzamanda her
>il trihonlarca lira kâr eden bir ku-
ruhıştan yoksun bırakılmasıdu". Te-
kel'in özelleştirilmesıyle Türkiye
piyasasında Amerikan sıgara tekel-
lennin önündeki en büyük engel or-
tadan kalkmış oluyor.
3- Destekleme alımlanna son ve-
rilıyor ve sözleşmeli üretime geçi-
liyor. Tütün de artık şeker. elektrik,
su ve doğalgaz gibi piyasa malı...
Böylece fiyatını arz ve talep belir-
leyecek.
4- Bu yasa IMF'nin ve Dünya
Bankası'nın 10milyardolarlık(ilk
dilim) ek kaynak vermesi için ko-
şul olarak ılen sürülmüştü. Bu da
gösteriyor ki yabancı sermayenin
önündeki tüm engel lenn kalkması
yetmemekte, ulusun tüm özkaynak-
lannın yabancı sermayeye peşkeş çe-
kilmesi de gerekli görülmektedir.
(Kurtuluş 83%^! ve Cumhuriyet ıl-
keleriyle biçimlenen ulusal tam ba-
ğımsızlık ilkesinin yerini IMF ve
Dünya Bankası'na •'tam" teslimi-
yet mi almıştır?) EV1F ve Dünya
Bankası vereceği ikinci kredi dili-
minin ödeme güçlüğü çeken Türki-
ye bankalannın yabancılardan al-
dığı sendikasyon kredi lennin geri
ödenmesinde kullanılması koşulu-
nu ileri sürüyor. Yerli hükümetlere,
~Ya bunu kendin yasa çıkararak
ödersin ya da MJGA hükümierini
çahştinnm, halkına yarut veremez-
sin" dive şantaj >apıyor. "Bütün bu
şeraitten daha efîm ve daha vahim''
ne olabilir? Işte Atatürk yol göste-
riyor: Tam bağımsızlığımızı koru-
mak ve savunmak...
PENCERE
Böyle Gelmemiş,
Böyle Gitmeyecek...
Tanıdığım biri var..
Gece uyuyamıyor..
Sağadönüyor.
Olmuyor.
Sola dönüyor.
Olmuyor.
Tedirgin..
öfkeli..
Tepkili..
Tanıdığım kişi bir kişi
değil, çok kişi; dünyanın
her yerine serpilmiş, zen-
gın ya da yoksul, doğu-
da ya da batıda, kuzey-
de ya da güneyde, gök-
delende ya da gecekon-
duda, kadın ya da erkek,
genç ya da yaşlı; bumun-
dan soluyor...
Diyor ki:
- Olmaz!..
- Ne olmaz?..
- Böyle dünya düzeni
olmaz..
- Nasıl düzen?..
- Çocuklann, yoksul-
lann, kadınlann, zayıfla-
nn ezildiği; bebeklerin be-
şikte açlıktan öldüğü,
güçlülerin, para kralları-
nın tekelleşip egemen-
leştiğı adaletsiz bir dün-
yada yaşamak beni has-
taediyor!..
•
Kim bu?..
Eski dünyalarda böyle
biri yoktu, insan zengın-
yoksul çelişkisini doğal
sayardı, ne Afganis-
tan'daki kadıntn giyımin-
den kuşamından tedir-
gin olurdu, ne Iran'daki
genç kızın kara çarşafın-
dan!.. Afrika'daki siyah-
lann köleleştirilip satılma-
sı doğaldı; bir toplumda
yaşanan tüm adaletsizlik-
ler bakar kör gibi seyre-
dilirdi; sömürü eleştiril-
mezdi; kimseyi ırgala-
mazdı dünya düzeni!..
Böyle gelmişti, böyle
gidecekti...
Tarihin birevresinde bi-
risi çıkıp dedi ki:
- Böyle gelmemiş, böy-
le gitmeyecek...
Insanın içine kurt düş-
tü!..
•
lletişim dünyasında ya-
şıyoruz, küreselleşme sü-
recindeyiz, Amerika'da
öksürsen Afganistan'da
duyuluyor ama dünyada
rahat huzur var mı?..
"Duvar" yıkılınca, Sov-
yetler çökünce, "iki ku-
tuplu dünya" ayvayı yiyin-
ce, "tek kutuplu dün-
yada küreselleşme sü-
recine girilince sanılmış-
tı ki "tarihin sonu geldi",
artık yeryüzü sütliman
olacak, yer küresinde in-
san gece rahat uyuya-
cak...
Olmadı...
Teknolojik, elektronik,
duvarsız, sınırsız, küre-
sel "Yeni Dünya Düze-
n/"nin tartışılmaz impara-
toru Bush bile sinirli mi
sinirli...
TV ekranından kuşku-
lu gözlerle insanlığa ba-
kıyor, yerküreyi karınca-
lar gibi kaplamış teba-
asından tedirgin...
Tehdit ediyor...
Küplere biniyor...
Saçıp savuruyor...
Neden?..
•
Yanıtı belli değil mi!..
Eskiden insan en adalet-
siz dünya düzenlerini bi-
le tanrı vergisi sayıyor,
doğal karşılıyor, sesini çı-
karmıyordu; huzursuz-
lanmıyordu, sanıyordu ki
böyle gelmiş, böyle gi-
decek...
Birisi dedi ki:
- Böyle gelmemiş, böy-
le gitmeyecek...
İnsan o günden beri te-
dirgin...
An!.. Yerkürenin en
uzak coğrafyasındaki
zeytin gözlü aç çocuk sı-
nırları aşıp gece insanın
rüyasına girerse, insan
olan nasıl uyuyabilir?..
Ptato S Koltuk Takımı / Karanfil Mavi
Arya Yemek Odası Takımı / Koa-Akaiu UykuSati/Artistc & Mosaik Basiâ
Nostalji Yatak Odası Takırra / Antik Cevİ2 Costflex Futura Ikiz Yatak & Rosa Başlık
w w w . i s t i k b a l . c o m . t rBonusCûrd logosu
buUan I
boyilennd* bcmuslu
alıjver
Kampanya TC Sanayi Bakonfcğı'im 25 Mayns 1994 lanh » 2lv*0wyilı H«snrGazBfc ckycyinloooc mbl'âıne ufördut F^afcfa <D\ donJdır
<DV »e d>§er «rg: onsnlannda MabıİKel de$ı|>U>k)er hyoHam ynnımlr 04 02 2002 snk.nd. batloyan Lompaiya 17 03 2002 k n h m Lador
»UfKek olup ürehm «« ıkk ımkanlanyla sınıHıaV IsMLbal, ürunlen üzsnnde öncsd»n beiırimejujzın de$ı) U l ^3pma hokkıno tchıptK Komponyo
.osaüarıyKJ >lg>l> oytmhi, tnlo. ıcın. lurta b>r Isnkbal Ye4i.li S o x « ıvı boı«mnuz IsKkbd A J O 5 S 14 Cod Nc ! 3 39070 Kayi.n
Ucrctsiz Tûketki Hattı
0800341 555S Ya/anacak çok şey var