Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1CŞJBAT 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
posta: denosom^cumhuriyet
- Devletin basına siyasi
müdahalesi
sınırlandınlacakmış...
"Basının devlete ticari
müdahalesi ne olacak!"
çüruk mu?
Afyon depreminden
sonra Yalçın Doğan,
yıkılan kamu binalarını
yaoan müteahhitlerin
başka yerlerde inşa
ettikleri binalar olup
olmadığını sormuştu
bir yazısında...
Yalçın'ın
sonjsuna yanıt
bizim köşeye
Adapazan'ndan
geldi: "Afyon'un Çay
ilçesinde çöken 210
dükkânlık büyük
sanayi srtesinin
müteahhidinin
Sakarya'nın Karasu
ilçesinde yaptığı 20
derslikli ilkögretim
okulu vardır...
Karasu'daki inşaat
bitmiş olmasına
rağmen okulun açtlışı
çeşitli nedenlerle
ertelenmektedir."
Türkiye'nin okula
gereksinimi varken;
Karasu'daki okul
neden açılmıyor?
Acaba çürük
malzemeden mi
yapıldı? Milli Eğrtim
Bakanlığı işin farkında
mı? Müteahhide bir
yaptırım uygulanacak
mı? Müteahhidin
önceden yaptığı başka
okullar var mı? Bu
okullar sağlam mı?
K
itabın arka kapağında şunlar yazıyor: "Ki-
tapçığın yazarı 4.5 yaşında iken, Atatürk'ü
epeyce yakından gördü. Çocuk gözleri ka-
maştı. 5 Yaşında babasız kalınca, devletin
başındaki o adamı artık kendi babası bildi. Kırmızı-
beyaz kreponlardan kâğıt zincirieri içinde yer alan
eşsiz portresine hayran oldu. O resmi gönlüne yer-
leştirdi. 8 yaşında onu da kaybedince, günler boyu,
naşının önünden geçti. Gözyaşları dökerek, 19 Ka-
sım'da onu uğuriarken, asıl o gün, babasız kalmış
saydı, kendini.
19 Kasım'da Istanbul'dan son kez aynlan kişi, bu
şehrin sevgi odağı idi: Şişli'de tramvaya binen, Tak-
sim'e inip yürüyen, Göksu'ya sandalla gidip bir kah-
veye giren, Florya'da herkesle beraber yüzen bir halk
lideri. Beş-on yıl öncesinin, loş saraylanna kapanmış
padişahlarından çok, ülkeye dogmuş bir ışık.
Yazar, okudukça ve dünyayı tanıdıkça, ona saygı-
sı ve gönülden bağhlığı arttı. Bir dağı uzaklaştıkça da-
Atatürk Atatürkha iyi görür ve değerlendirir gibi, Atatürk'ü zaman
geçtikçe anladı. Son yıllarda O'na sırt çevirenler, onu
küçümseyenler, ucundan bucağından kemirenlerço-
ğaldıkça, artık yaşlanan çscuk, Atatürk'üne, bu bir
buket kasımpatını sunma borcunu, içinde duydu."
Kitabıyla Atatürk'e bir buket kasımpatını sunan ya-
zar, Çelik Gülersoy...
Kitabın adı: "Atatürk Atatürk"
Istanbul sevdalısı Gülersoy, bu kez Atatürk ilkele-
ri ve devrimleri üzerine sevda yüklü düşüncelerini ya-
zıyor... Gülersoy kitabın bclümlerinden birinde ilginç
bir kıyaslama yapıyor... Itthatçılar ve Kemalistlen
"Ittihatçılaryönetım sistemleri içinde, en çok 'meş-
rutiyet' aşamasına gelebılmiş ve orada kalmışlardı....
Genel politikada 'savaşçı' diler. Silah, çoğunun elin-
den düşmedi. Sertlik ve dövüşme, belirgin yöntem-
leri oldu.. Felsefede inatçı ve Ortaçağda kalmışlardı.
1900'lü yıllann başında Enver Paşa'lan, Gülhane
Parkı'nda kadınlara peçetaktırmak peşindeydi... Ço-
ğunluğu 'vatansever' insanlardı. Yabancı güçlerle bir-
lik ve ülkeyi bunlardan Almanya'ya bağlamak, içle-
rinden sadece birkaçının hıyaneti oldu.." "Mustafa
Kemal ve arkadaşları bütün bu deneyimlerin içinde
yaşayarak yetişmiş, yanlışlan ve doğrulan görüp, yol-
lannı ayırmış adamlardır."
"Kemalistlercumhuriyetçi idiler. Adını önce Atatürk
koymuş olsa da, özellikle subay kadrosu, bu gerçe-
ğe inanmıştı... Banşçı idiler. Hepsi savaşın felaketle-
rini görmüştü... Felsefede, sadece çağın kapılannı aç-
makla kalmayıp, onun bir gereği olarak geçmiş çağ-
lann düşünce ürünlerini de ülkeye aktaran ve egitimi
bütünü ile modernleştiren, Kemalistleroldu... Ittihat-
çılaria, sadece iki ortak özellikleri vardır:
Enerjileri ve vatanseverliklen."
SESSIZSEDASIZ(I) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkufd yahoo.com
Ülkemizdeki afetlerin en büyüğü:
Doğal afetlerin doğal sayılması!
Arkadaş Elektronik postayla Rabia Atak'tan gelen bir ileti: "Orta As-
ya'da, savaşın ok ve yay ile yapıldığı dönemlerde, Türk savaş-
çılar, arkalanndan gelebilecek bir saldınyı önlemek için, sırtlannı önceden
bu amaçla hazırlanmış bir taşa dayarlardı. Bu taş 'arka-taş' veya Azer-
baycan'daki telaffuzuyla 'arka-daş' olarak adlandınldı. 'Dostluk' kavramı
zaman içinde, insanın arkasını yaslayabileceği ve kendisini olabilecek kö-
tülüklerden koruyacağı fikri ile özdeşleştirilmesi sonucu 'arkadaş' kelimesi 'dost'
anlamında Türkçe'mizdeki yerini buldu. Sırtınız 'arka taş'sız kalmasın..."
m' n t o m i l l l TRT Yayın Denetleme Kurulu Başkanı Latif
IIIGIIIUI OOkul'uneşiFatmaMeralOkulTRTdeişe
alındı... Fatma Hanım, 48 yaşında memuriyet hayatına başlamış bulu-
nuyor... Bayan Okul'un TRT'de işe alınmasının, TRT Genel Müdürü Yü-
cel Yener'le "Salkım Hanım" arasındaki denetimsiz film yayını ile baş-
layan yasak aşkın bir ürünü olduğu söyleniyor... TRT Genel Müdürünü
koltuğundan edecek bu skandal böylece "mutlu son"a bağlanmış oluyor...
Yakında "Salkım Hanım" için yayınlanabilır raporunu da kamuoyuna açıklarlar!
; #
D j n h j l f t o İ T İ I 1 IzrıinizlehaftayapazaradekVaziyet'earaveriyoruz... Bu
D l l I H l l l a 1X111 jz jn j z n e ^kan postacının şehri gezmesı gibi olacak;
oturup başka bir şeyler yazacağız... 17 Şubat'ta Vaziyet'te buluşmak umuduyla...
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKİNCt
Bergama'da Tarih ve 'Entrika...'
Son zamanlardaki "Berga-
ma" etkinlikleri arasında bel-
ki de en "etküeyici" olanı 2
Şubat 2002 günü Çağdaş Ya-
şanu Destekleme Derneği
(ÇYDD) Genel Merkezi ve
Fatih Şubesi'nce Istanbul'da
düzenlenen paneldi...
Panelin "Bergama Gerçe-
ği" başlığıyla düzenlenmiş
olması da yine son zamanlar-
daki "Almanya oyıuıu" sav-
lanna karşı bılgi ve belge do-
lu "yanıüarm" verilmesinden
ötürüydü...
ÇYDD Şube Başkanı Ol-
cay Yezdani, toplantıyı açar-
ken özetle dedi ki: "Berga-
malı köylülerin destanlaşan
direnişine gölge döşürmek is-
teyenler var... Ancak oniar ta-
rihe geçtiler ve tarih yazarak
dokunulmazhk elde ettilenJ'
ÇYDD Genel Başkanı
Prof. Dr. Türkan Saylan da
kısacadediki: "Çağdaş insan
çevTe ve yaşam hakknu savu-
nan insandnu. Bergamah köy-
lüler, bu konuda herkese ör-
nek ve öncü oldular..."
Işte, asıl "Bergama gerçe-
ğj" bu iken şu
kafalan kanştı-
ran ve bir halkın hayranhk
uyandıran duyarhlığına "in-
safsız" ve "vefasaz" bir göl-
geyi düşürmeye çalışan "Al-
man entrikalan" söylemi de
neyinnesiydi?..
Dr. Necip Hablemitoğ-
hı'nun yazdığı ve hemen her
"ilgüjye" parasız dağıtılan;
"Abnan Vakıflan/Bergama
Dosyası" adlı kitap acaba ne
kadar "güvenilir''di ve bu ki-
tapla "ne yapılmak" isteni-
yordu?..
'Sömûrgeci' (!) köyKüer...
ITÜ Vakfı'nın Maçka tesis-
lerindeki panel bu sorularla
başlamadı ama dinleyenlerin
çoğu "kitapla yaratilan tar-
üşmayı" izledikleri için, anla-
tılanlann "yanıt" olduğunu
da bilerek dikkat kesildiler...
Bergama köylülerinin söz-
cüsü Oktay Konyar öylesine
açık, net ve samimi konuştu
ki, Almanlann onu "yönlen-
dirmesi" bir yana, buna "ni-
yeüeri" bile olsa herhalde
dinledikten sonra çoktan vaz-
geçerlerdı...
Çünkü Oktay Konyar, sa-
dece "çevre mücadelesinden''
söz etmiyor, siyanürle altm
madenciliğinin altındaki
"küresel sömürgeci iüşkile-
1™" de bu davada karşılaştık-
lan hukuk dışılıklarda "beür-
leytei" olduklannı "kavradık-
larmı'' söylüyordu...
Acaba bu acımasız küresel
sömürgeci güçler "Bergama-
b köylüler" miydi?.. Yoksa
onlann "hukuk zaferlerini"
bile yasa dışı yöntemlerle
"etkisiz'' kılmaya çalışan yer-
li ve yabancı "biBnen" ke-
simler miydi?.. Bu kadan bi-
le aynı mücadeleye "güdüm-
lü" imajı vererek sonuçta "al-
üncılan" haklı çıkarmaya ya-
rayan "kitabın" ne denli
"kuşkulu" olduğunu göster-
meye yetip artıyordu bile...
'Prof. Dehormanlı'
nerede?..
Öbür panelist Prof. Dr. Is-
mail Duman' ın anlattıklan ve
projeksiyonla "gösterdüderi"
ise aynı kuşkulu kitabın yine
ne denli "şaibeH" olduğunu
da açıkça belgeliyordu...
Örneğin, 71. sayfada baş-
layan "Bergama operasyo-
nu" bölümü için, yazann 63
no. ile referans gösterdiği
"Prof. Dr. Metin Dehorman-
h" adlı kişinin "kinı oMu-
ğu" bugüne dek açı-
ğa çıkmamıştı...
Kitapta "İs-
veç'te yaşa-
yan" dendiği
için bu ülkede
de aranan, an-
cak "bulona-
mayan" böylesi-
ne önemli bir uzman, acaba
aslında hiç "yok" muydu?..
Prof. Ismail Duman, buna
benzer belirsizlikler ve "zor-
lamalar" ile Bergamalı köy-
lülerin direnişini ve hatta on-
lara destek verenlerin duyar-
hlıklannı "Ahnanya güdü-
münde" göstermeye çalışan
kitaba karşı en kestinne yanı-
tını ise şöyle veriyordu:
"Dümadaki alün üretimi-
ne egemen olan dört büyük
ülkenin,yani ABD'nin, Kana-
da'nın, Avustraha'nın ve Gü-
ney Afrika'>
nın diğer ortak
özelükleri, tarihlerinin işgale
ve sömürgeciliğe day^nması,
işgal ederek de\1et kiırdukla-
n ülkelerdeki yerli halkı da
köleleştirmeleridir... Berga-
malı köylülerin direnişini bu
nedenk hazmedemediler...
Onlan yıpratmak için, dört
koldan devredeler... Şimdi de
beşinci kolu görüyoruz..."
Evet... Bergama'da "tarih"
ve "entrika" bir arada yazıh-
yor...
Tarih köylülerle destanla-
şıyor; entrikacılar ise şimdi
de garip ve karanlık "kitapla-
ra" sanlıyorlar...
Oekinci(5 cumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicako turk.net
ÇtZGtLÎK KÂMİL MASARACI
H A R B l SEMtH POROY semihporoydiyahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 10 Şubat
SULTANABDULHAMİD'/N ÖLÛMÛ.
, Ç 2
p ÖLPÜ.ÜÇ- AV TMHTTM KAlAN JT.MURAT'IAAI SOKiKA &4Dİ-
ŞAH OIAU IT.ASDÜLHAUİr, İMpA/ZATT>OMĞUM EN KAGlŞ/K VB TEMDir
ALTruM BULUNOtJĞU S/gAM BAŞA GeÇMİŞTİ- 33 ytUJK SALTANATt_
NIN 8AŞINDA Ve SOMUNDA İKİ KEZ M£ŞgtfrrYen OMAYC4YAN ABOÜL-
HAMİT, BilUON &ŞINOA TMM B/JS 8ASKI yÖMETltAİ UY&UL4U(ÇTl. IÇTE
X, SOGUAILARl PONDUGM* POLİ7İKA& İZCBMİÇ, y££ ye/S
CMUfnj. AAJCAfC, HAFİYE TEf«aCA77A/fAI KJJR.UL
MASI, SAMSÛ&UtJ AZni&LMAS/, OSMANLI -B.US f
&SLA& AyASGFANOS'A £ İfrt
Ve yetoEN AyAKLANMALA&t,
:, rvMits ve Mtsm'/N eu>e*/ ÇIKMASI, YU~
S/AN SAVAŞt, 3-f AAART OLAYLARı HEP OKJUN
KJDA GEfZÇEK.LEŞAA/ŞT7~. İSO3 'PA
fNDİRİLEN FMDİŞAH.S\YIL SOURA ÖLMÜÇTÜ-
VEFAT
Baromuzun 12422 sicil sayısında kayıtlı çok değerli meslektaşımız
AvukatRECEP ORDULU
vefat etmiştır. Azız meslektaşımızın cenazesı 10.02.2002
Pazar (bugün) günü Şişli Camıi'nde kılınacak öğle namazını müteakip Zincırlikuyu Mezarlığı'nda defhedılecektir.
Merhuma Tann'dan rahmet kederlı aılesine ve meslektaşlanmıza başsağlığı dileriz.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
'Bilgi Sahibi Olmadan
Rkir Sahibi Olmak!' (3)
18 Mayıs 1919 tarihli New York Times gazete-
sinde şu haber yer alıyordu: "Izmir'in bütün stra-
tejik noktalan ve limanlan geceye doğru ItilafKuv-
vetleri'nin eline geçmiştir. İşgal harekâtı, Banş
Konferası'nın talimatı üzerine ve bölgedegüven-
liği sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir." (Os-
man Ulagay, Amerikan Basınında Türk Kurtuluş
Savaşı, Yelken Matbaası, 1974, s. 47). "Paris Ba-
nş Konferansı, Italyanlann itirazına rağmen, Uoyd
George'unplanlannaaletoldu ve 'Türklertarafın-
dan girişilecek katliamlar sonunda Hıristiyan hal-
kın tamamen yok edilmesi tehlikesi ile karşı karşı-
ya bulunması' bahanesiyle, 14 Mayıs 1919 tari-
hinde Izmir'in işgali için Yunan biıiıklerinin gön-
derilmesine karar" vermişti. (Taner Baytok.Tngi-
liz Kaynaklanndan Türk Kurtuluş Savaşı, Başnur
Matbaası, 1970, s. 26).
Gorüldüğü gibi Yunan ordusunun Izmir'e çıkışı
ile Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919
günü Samsun'a çıkışının resmi nedeni aynıdır:
"Hıristiyan nüfusu korumak!" Her iki olay da baş-
ta Ingiltzler olmak üzere "müttefik güçlerin arzu-
su ve onayı ile" gerçekleşmiştir. Omer Asan'ın
marıkemece toplatılan "Pontos Kültürü" adlı ki-
tabın önsözünde Yunan Profesör Sarris'in söyle-
diği de bundan başka bir şey değıldır. ömer Asan
da, Profesör Dr. Sarris de salt bu nedenle, kitap-
ta bu "gerçe/c"yeraldığı için Hulki Cevizoğlu'nun
atv'de sunduğu "Ceviz Kabuğu" adlı programda,
daha sonra da basında büyük saldınlara uğramış-
lardır. Kitabın "atılması", "yakılması", "toplatılma-
sı" istenmiştir. Bu, bir ölçüde başanya ulaşmış bir
"linç girişimi"d\r.
Bu köşede son dört yazıdır belgelere dayana-
rak gerek Yunan ordusunun Izmır'i işgalinin, ge-
rekse Atatürk'ün Samsun'a çıkışının "resmi" ve
"asıl" nedenlerini göstermeye çaltşıyorum. Okul ki-
taplannda bile yer alan bu tarihsel gerçekleri o
"linç girişimcileri" bilmiyorlar mı, hiç duymamış-
lar mı? Geçmişte yaşanmış başka binlerce olay-
dadaörneğine rastlanabilecek "resmi neden-asıl
neden" ayınmının farkına varamayacak kadar do-
nanımsız mı bunlar? Sanmıyorum. Söyledikleri her
sözü biterek söyledikierini, attıklan her adtmı bite-
rek attıklannı düşünüyorum.
• • •
Son aylarda kamuoyunun tartışma gündemine
bunlar tarafından ısrarla yerleştirmeye çalışılan ko-
nulara bir bakalım: "Salkım Hanım'ın Taneleri",
"Variık Vergisi", "Türkiye'deki yabancı vakıflar",
"Hıristiyanlann misyoneriik faaliyetleri, "Nâzım
Hikmet'in soyadı", "Karadeniz'dekiPontosçuluk
faaliyetleri" vb... Bu konuları kaşımak, açmak,
güncelleştirmek istiyorlar. Çünkü bu konulann tü-
mündede "Türkolmayan", "Türklük" ileçatışma-
yasokacaklannı umduklan öğelervar. Israrla bun-
lann üzerinde duruyorlar. Güneydoğu'da başla-
yan barış süreci ile yitirdikleri alanı bu konularla
dengelemek istiyorlar. Çok şükür ki sloganlı şehit
cenazeleri kalkmıyor artık. Stadyumlarda halkı is-
tedikleri gibi bağırtamıyorlar. Asker uğuriamalan
da eskisi kadar "coşkulu" değil. Ellerindeki "mal-
zeme" tükendikçe, kendileri de eriyorlar. Bu ne-
denle yapay gündemlerle "yeni malzemeler" sağ-
lamaya çalışıyorlar. Türkiye Büyük Millet Mecli-
si'nde "IMF'cilik", televizyonlarda ise "milliyetçi-
lik" yaparak ayakta kalmaya çalışıyorlar.
Avrupalılaşma-Doğululaşma ikileminde tercih-
lerini Doğululaşmadan yana yapan milliyetçiler,
bin bir sesin çınladığı, bin bir rengin açtığı bu top-
raklan, Aiparslan Türkeş'in, "Ne mozayiği lan"
sözlerinde ifadesini bulan gri, damarsız, ağır bir
mermer kütlesine çevirmek istiyorlar. Fakat asıl
vahim olan, milliyetçilerin bu özlemlerine, bu ça-
balanna karşı çıkması gereken kimi dostlanmızın
da ne yazık ki "bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi
olup", sözleriyle, yazılanyla bunlara dolaylı dolay-
sız destek vermeleri, çanak tutmalan... Sorsanız,
onlar da kendilerini "haklı" bulacaklardır kuşku-
suz.
Bulsunlar. Bulsunlar ki bize de yazacak konu
çıksın. Yoksa bu köşe yazariığı hiç de kolay de-
ğil... Inanın...
e-posta:dkavukcuoglu<a superonline.com
Faks:0212 723 84 97
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2SOLDAMSAĞA:
1/ Reşat Nuri
Güntekin ın
bir romanı. II
Gereğinden
çok yiyen...
Amaç. 3/ Çe-
likçomak
oyununa ve
bu oyunda
kullanılan
değneğe veri-
len ad... Ah-
şap ya da taşlann bir-
birine bağlanmasın-
da kullanılan iki ucu
dirsekli kenet. 4/
Şöhret... "Artık de-
mir almak günü gel-
mişse zamandan '
Meçhule giden bir —
- kalkar bu liman-
dan"(YahyaKemaJ). 8
5/ Sabit fikir, saplan- 9
tı. 6/Türkmüziğindebirmakam... Birrenk. 7/Ay...
Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre. 8/
Aynı doğumda dünyaya gelen iki kardeş... Kâğıt-
lan bir arada tutmak için kullanılan madeni çengel.
9/ Hüsevin Rahmi Gürpmar'ın bir romanı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Gemileri bağlamada kullanılan, üç ya da dört
kolluhalat... " — Basinger": ABD'li aktris. 2/Son-
suz, ölümsüz... Otomobillerin elektriğini sağlayan
aygıt. 3/ Futbolda topa yapılan sert vuruş... Kemal
Tahir'in soyadı. 4/lran'ın plaka işareti... Çok ko-
nuşan. 5/ Keçi ya da inek sütünün özel bir mantar-
la mayalanmasıyla yapılan ekşi içecek. 6/lri balık-
larda kılçık durumunda olan kemik... Avrupa Bir-
liği'nin kısa yazılışı. II "Tahtlar" anlamında eski
sözcük... Gelecek. 8/Alevi-Bektaşi törenlerine ve-
rilen ad... Tekirdağ'm bir ilçesi. 9/Yankı... Damga.