23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5AYTA CUMHURİYET 1ŞUBAT2002CUMA 12 KULTUR kulturfScumhuriyet.com.tr Üst mahkemenin karan: 3 milyar para cezası. Yayıncmm kararı: Ödememek! Sevişgenler şartlı serbest!MELTEMKERRAR Birbirinin kopyası televızyon prog- ramlannın birbirine hiç benzemeyen su- nucu. sho\vman, talkshovv'culannın bir saat içinde kafamıza vura vura söy- ledikleri bir şey var, anlamına pek va- ramadığımız: Her an her şey olabilir! Hikâyeyi biliyoruz: Metin Üstün- dağ' ın, her hafta Leman'da çizdiği 'Pa- zar Sevişgenleri'nden, seçme 123 ka- rikatür bir araya getirilip Sel Yayıncı- lık taranndan basıldı. Üzerinden faz- la geçmedi, savcılığa bıldirilen bir ih- bar üzerine kitap 'toplumun ar ve ha- ya duygulannı zedeleyen' bırtakım un- surlar içermesi nedeniyle toplatıldı. Aynı unsurlar, yayınevinin bir diğer kitabı Enis Batur'un Courbet'nin ûn- lü 'Dünyanın Başladığı Yer' resmin- den yola çıkarak yazdığı roman dene- mesi 'Elma' adlı kitabının da toplatıl- ma gerekçesi oldu. Haberler, röportajlar, kınamalar, ko- nuşmalar. Sonra bir gelişme(!) daha: "Metin Üstündağ'ın 'Pazar Se\işgen- len" adlı karikatür albümü hakkında muzır yayın olduğu gerekçesiyle veri- lentoplaûhna karan.yd>ınwnin birüst mahkemeyeidraa üzerinekaktanldL Üst mahkeme. albümdeki karikatürlerin daha önce yayımlanmış olduğu gerek- çeshie toplatma karannı kaldırdı." (30*01.2002 Cumhuriyet) •Arük milli oldun!" Son durum: Üst mahkeme, Leman'da yayımlanırken gözden kaçırdığı al- bürnleri toplatma karannı kaldırdı ama 3 milyar para cezasını kaldırmadı, dava sürüyor. Yayınevi, söz konusu parayı ödemiyor. Ustündağ, "Suçu kabul et- rnişoluMKTizçünküozamarr dıyor. 'El- ma' içinse kararda bir değişiklik yok. Şimdiden sonra ne olacak bilmiyo- ruz! Neden bütün bunlar, onu hiç bil- miyoruz ama galiba açıklaması kendin- den ve anlamsız: Her an her şey olabi- lir! Oğuz AraTın MetÜst'ü geçmiş ol- Madalya yerine cezaî • îlişkiler törenlerle, sahte ve kasılı yaşandığı içinbukankatürler çokrahat- latıcı oluyor. Cinselliği hep fılmlerden ögreniyoruz. Pratikte hiçbir şeyin öyle olmadıgı anlaşılınca, insanlar suçu ken- düerinde anyorlar. Herkesinkioluyorbi- zimki niye olmuyor? •Karikatürlerashnda herkesinyaşa- dığını anlaüyor ve toplu terapi görevi üstleniyor. Bana madalya verecekleri- ne ceza vermeye kalkıyorlar! • Çizdiğim insanlar orijinal insanlar, yapay değil. Bir gecelik aşk karikatûr- leri çizmedim. Genel bir anlayışla cin- sellik, tanışmak. konuşmak, yatağa at- mak.. Benim çizdiğim karikatürler on- dan sonrasını kapsıyor. • Toplumun ar ve hayalannı incite- bilirim de! Ben de bu toplumdayaşıyo- rum ve insanlann arve hayalannı incel- tip, daha insani bir duruma getirebili- rim, böyle bir derdimolabüir. Ar ve ha- yalann çeşitli ağabeyleri, namus bekçi- leri mi var? sun dıye aradığında "MiIH oldun. dev- letseninyazarhğuu,çizertiğini arûktes- cil etmis, okhı" demesi de boşuna de- ğil elbet... -Birdenbireçokünlüoluverdiniz,ne yapünız da başınıza geldi bunlar? METÜST- Bız sakın bir hayat yaşar- dık bu olay başımıza gelmeden önce. Şimdi evimiz ınsanlarla dolup taşıyor, televizyon kameralan, fotoğraf maki- neleri falan. Komşular kıllandı bu du- rumdan, ne oluyor dıyorlar? -Niye bu kadar ilgi? METÜST- Ben de bilmıyorum. Bu karikatürlerin çogunun okunduğunu gelen insanlardan. muhabirlerden fark ediyorum. Beni, kitabı toplatılmış bir yazardan çok, sevdikleri bir sanatçı, ağabey, kardeş gibi görüyorlar. O ka- rikatürleri internet ortamında sevdik- lerine gördermışler, sevgilileriyle, eş- leriyle okumuşlar, birer anısı olmuş artık. Bıraz da kendilerine yapümış bir haksızhk olarak görüyorlar -Karikarürlerinizin birlikte oku- nur/bakıhr bir yanı var asknda~. METÜST- Iki kişiyi bir araya geti- ren, toplumu pekiştiren, biraz sonra seviştinp. aile olmasını sağlayacak ka- rikatürler, bir anda toplumun ar ve ha- ya duygulannı bozacak gerekçeyle su- nulunca.. böyle bozuk cümleler kuru- luyor!.. -EnisBatur'unEhna'smakadaruza- nryor bu züıniyet METÜST- Aslında çok enteresan. O rönesans diyelim.. Demekki bu zih- niyet, rönesansı da yasaklıyor. -Nedir onlan rahatsız eden? METÜST- Bu tip insanlar herhalde bazı organlannı görmek istemiyorlar ya da bu organlannın olduğunu bil- mek istemiyorlar. En azından cinsel organlanndan hicap duyuyorlar. Biz alt dil oluşturuyoruz. Çünkü çizdikle- rimiz sıradan, sokaktaki insanlar. So- kaktaki insanlar da böyle konuşuyor, eski bir tstanbul beyefendisi Türkçe- sıyle konuşmuyor. Onlan Öyle bır Türk- çeyle konuşrurduğunuz zaman saçma olur, inandıncı olmaz. Böyle konuştu- runca da halkın ar ve haya duygulan indnmiş oluyor! Dolayısıyla onların ka- fasındaki toplum ne, onu öğrenmek gerek. Nasıl birtoplum istiyorlar, ya da sizi öyle ayınyorlar ki, toplum dışı dü- şünüyorsunuz kendinızi. Kaç yıldır ta- mdığınız kendinizden kuşkulanıyor- sunuz. Gölgeyie güreşmek gibL. -Bunca yıldır çizdiğiniz, üzerine dü- şündüğünüz şimdi bir şekilde suçlam- yor ve siz onlan anlatmak. kendinizi savıuunak zonında kalıyorsunuz_ METÜST-En kötüsü. karikatürü an- latmak. Anlattığınız zaman, karikatür i>i değilrruş gibi de oluyor. Benim ço- cukken en kızdığım soru, edebiyat der- sınde "Şairbudizesindeneanlaüyor?" sorusuydu. Şairne anlatmışsa anlatmış, o soruyu sorduğunuz zaman. demekki yeterince anlatamamış! -Bir de bu insanlar kim, pek bflmi- yoruz? METÜST-Karşındaolmayanbinle- riyle sürekli tartışıyorsun. Bu işi başı- ma açan arkadaş karşıma çıksın, konu- şalım. Şimdi ben boşlukta konuşuyo- rum birine karşı, o da kıs kıs gülüyor. Gölgeyie güreşmek gibi bir şey bu. -Çizdikleriniz.ashnda herkesinyaşa- dığıbenzerşevier. METÜST- Mizah konusu yaptığım olay, çok ince bir konu. tnsanlann en mahrem yanlan. Zaten o incelikle yak- laşıyorum. Kimsenin özel hayatına gir- mek gibi bir amacım yok. Klişeleşen şeyleri kırmak ya da rahatlatmak ama- cım. -Her şeyi olduğu gibi aşkı da çokfaz- la ciddiye alıyonız galiba» METÜST-Kasıyoruz. Kastığımız için hayata ait bir olayı da kendi ala- nında yaşayamıyoruz. Sokakta el ele tutuşan insanlara hor bakılır. Sevişen, öpüşen birinsan gördüyse, "Buradaai- levar!" denir. Seviştikleri için onlar ai- le olmamış. Üa kutuplu, travesti birha- vat bu! YuRTDIŞINDA SERGÎLENECEK Nâzım'ın 'vasiyeti' tiyatro sahnesinde BAHAR TANR1SEVER ANKARA - Güneş Ti- yatrosu, dünyaca ünlü şa- ir Nâam Hikmet'in 100. doğum yılı nedeniyle yurt içi ve dışuıda 'Vasiyet/Bu Yürek-Nâzım Hikmet 2002' adlı oyunu sergile- ceyek. Yabancı grup ve sa- natçılarla işbirliği yapa- rakhazn-lanan oyun Türk- çe, Almanca ve tngilizce ohnak üzere 3 dilde izle- yiciyle buluşacak. 'Vasiyet' adlı oyunu Gü- neş Tiyatrosu, Alman- ya'dan Membran Theater ve Kanadah Alaturka ad- lı tiyatro gruplan ortakla- şa sahneleyecek. Alman Lefla Haas ve Tülay Ybn- gacı'mn yönetmenliğini üstleneceği oyunun dekor- lannı VeSKahraman. kos- tümlerini MineErberkha- zırlayacak. Yapıtta Tülay Yongacı, Müjdat Albak, Peter Lehman(ŞiK), Leüa Haas, Cüneyt Sezer.Mar- cdN\am\Slbamba(Ka- merun), Yavuz Sepetçi, Mauria Gianetti (ttalya), EBseRetter(Alman>a),"Ce- lal Lçar (Kanada) ve Ha- kan Polacanh oynayacak. Müzisyenler Kuday Şahi- nalp ve Kanadah FrediAl- bertinin de yer alacağı oyunun afış ve broşürünü ChristaDrukh hazırladı. Nâzun Hikmet'in dü- şüncelerindenyola çıkıla- rakhazuianan oyunun pro- \-alan 1 Şubat - î 5 Mart ta- rihleri arasında Ürgüp Be- lediyesi Tiyatro Salo- nu'nda gerçekleştırilecek. A\3nos Beledıyesi de gru- bun konaklama giderleri- ni karşılayacak. Oyunun Mart 2002'de ilk olarak Ankara'da sergilenmesi planlanıyor. Daha sonra Nisan ve Mayıs 2002'de Avrupa'nın çeşitli kentle- rine turne yapacak olan oyun, temmuz \ e ağustos aylannda da Türkiye'de açık hava tıyatrolan ve uluslararası festivallerde sergilenecek. 'Vasi>«t' oyu- nunun. 2002 Ekim ayı bo- yunca da Kanada'da sergi- lenmesi planlanıyor. Yıllardır sokaklardan sahnelere, köy meydanla- nndan festivallere kendi oyunlannı yaratıp ve yö- neten, kostüm - dekor - sahne malzemelerini ken- di olanaklanyla sağlayan Güneş Tiyatrosu'nun bu oyun için maddi kaynağa gereksinimi bulunuyor. Projeye sponsor olunma- sı çağnsı yapan Güneş Ti- yatrosu, destek veren ku- ruluşlannın adlannın oyun afışinde kullanılacağuu ve tiyatro salonlanrun ftoaye- lerinde oyunun tanıtım standlanna amblem ve ad- larnun yerleştirileceğini bildirdi. K\RŞIT GÜZELLtKLERİ BÜTÜMJERKEN-PG Art GaDer>'de 28 Şubat'a kadar açık kalacak sergiisinde Balkan Naci İslirrn eli Anadohı coğralŞasmdaki karşıt güzeüikleri bütünlüyor. Genç kalemler Cumhurîyet'te.. KİTAPLARIM Dostlanm var irili, ufaklı Renk renk giysili. Hepsi akıllı, bilgili, birbirinden sevimli. Bir derdim olsa, onlara danışınm. Geri çevirmezler beni. Karşılık beklemeden uzatırlar ellerini. Olmasa dostlarım, dünyam kararır, Yaşantım solar. Onlarla söyleşirken aydınlanınm. Içim sevinçle dolar. Dostlanmı tanıyanlar bilirier değerini Bilmeyenler ise mutlaka öğrenmeli. YURDANBAŞOL Uzanıp kumsala, denizi seyretmeliydik senle... Meltem, minik su zerrecikleriyle gezinirken sımsıkı kenetlenmiş bedenlerimizde... Sadece denizi değil ama... Dalgalann, kıyıdaki çakıl taşlannı havalandınp, köpük köpük, kumiardan aşağı, kendinedoğru usulca çekişini de... Maviyle yeşilin, su yüzünde kaygan zerafetiyte, var olana umarstz, tebessümlü ve dingin dansını da... Ve çığlık özgüriüğünde martılar... Oysa sen, tam bu sıralarda işte, başka anlar, başka iç çekiş ya da kayboluşlarda, benleymiş gibi aslında ama bensiz, sımsıkı tutuyordun ellerimi. Gözlerin benim bilmediğim bir yerierde... Beraberce dalıp gitmek vardı oysa... YÛCEGAYEERKE îslimyeli 'den 'Zaman-sız' Kültür Senisi - PG Art Gallery, 28 Şubat'a kadar Balkan Naci Îslimyeli'nin 'Zaman - sız' başlıklı son sergisine ev sahipliği yapı- yor. Sergide, sanatçınm ka- nşıkteknikte gerçekleştiril- miş 30 yapıtı yer alıyor. Şiyasetin birbirinden ayır- dığı alanlan her zaman sa- natın birleştirdiğini sa\'unan sanatçı, bu sergisinde, in- sanhktarihinin en büyük olu- şumlannın yatağı olmuş Anadolu coğrafyasmdaki 'karşıt' güzellikleri bütün- lüyor. Siyasi tarih içinde 'öte- ki' alanlar olarak tanımla- nan ve dikey katmanlar bi- çiminde birbirini örten değer- ler, sanatçınınkurduğu çağ- daş istif içerisinde yatay re- simsel düzlem üzerinde ya- yılarak bir hoşgörü tablosu- nunparçalannı oluşturuyor. Bu topraklarda yaratılmış biçimler, efsaneler ve dinle- rin arketipleri yeniden üre- tilerek ve birbiriyle bağla- narak tek bir yapıt haline ge- tiriliyor. Sanatçının resim düzleminde Anadolu Sel- çuklumotifleri ikona esteti- ğiyle, Osmanlı tılsımlı göm- lekleri Bizans auralanyla ve Türk Halk Resmi sembolle- ri Batı sembolleriyle bir- leşiyor. Yağhboya, akrilik, fotoğraf gibi malzemelerin yanı sıra keçe, kök boya, bakır gibi malzemeler de tarihsel ve kültürel çağnşım- lanyla bu 'zamanlar üstü' birleşime katkıda bulunuyor- lar. (0212 263 33 90) YAZ1ODASI SELtM tLERİ Salçadan Salçaya (4) İşte Kadıköyü'nün en güzel hanımı Nezihe Ha- nım'ın sofrası için kotanlan alafranga yemeklerden biri de "domates elmasiyeliyumurta"yd\. Buradaki "elmasiye" sözcüğünün alaturkahğı, ye- meğın alafrangalığını elbette ortbas edemezdi. Bu bir yaz yemegiydi. Domates elmasiyeli yumur- tanın salçayla ne ilintısı var dıyeceksiniz. Bunu öykü- müz geliştikçe anlatacağım. Güzel yaz günlerınin. bahçeden kopartılmış, güzel kokulu domatesleri iyice yıkanacak, sonra taze taze sıkılacak. Taze sıkılmış domates suyunu tencereye boşattacaksınız ve limon suyu. kurutulduktan sonra dovulmüş kereviz yaprağı. bıraz şeker, tuz, karabiber, kırmızı bıber katacaksınız. Hepsı öyle kaynamaya yüz tuttu mu, ince ince kı- yılmış dereotu eklenecek. Dereotunun son anlarda eklenmesinin sebebi, yeşilıni yitirmemesi için. Şöyie bıraz daha ateşte kalacak, ocaktan alınacak. Daha sicakken toz jelatin eklenecek. Jelatin çok geçmeden eriyor. Jelatin erir erımez, tenceredeki o ka- dar hoş kokulu malzememizi bir kaba boşaltıyoruz; je- latinin buzdolabında iyice katılaşmasını bekliyoruz. Bu işlem bir ikı saat sürüyor olmalı ki. domates elma- siyeli yumurta için faaliyet sabahtan başlıyor... öğle vakti elmasiye düz bır tabağa alınacak, şekli- nin bozulmamasına dikkat! Tavaya bir miktar zeytin- yağı, yumurtalar kınlacak. tuz, karabiber serpilecek, yumurta çırpılacak, kaskatı kesmeden tava ocaktan alınacak. (Yemek tariflerinin Turkçesi daima biraz bo- zuktur. Burada da kaskatı kesmemesı gereken tava değil, yumurtalardır.) Tavadaki yumurta yenılir ısıya indirildikten sonra, kaşıkla elmasıyenın üstüne yayılacak. Yeniden dere- otu kıyılacak. Böylece hem elmasiyenın içinde dere- otlan kırpık kırpık yuzerken, hem de yumurtalann sa- nsı beyazı üstünde ılkbahar bozkırlan gibi görüne- cek... Domates elmasiyeli yumurta. Nezihe Hanım'ın ye- şil salatayla birlikte sunduğu bir öğle yemegiydi. Ha- frfti. llınmışlığı hep bir yaz duygusu. serinlik bırakırdı. Annem de denemek istemiş; her nedense, doma- tes suyu yerine, sulandmlmış domates salçasıylayap- mak ıstemişti. Yapmasına yaptı. fakat nerde o lezzet, o domates kokusu, o pembemsı kırmızımsı lal rengi... Jöle de tutturulamamış, salçanın koyu kırmızısı şah- rem şahrem olmuş. Bu alafranga elmasiye bızde bir daha denenmedi. Şimdilerde "çili biberi" diye bır şeydir gidiyor. Bu tu- haf çili herhalde Ingilizce "chilli" sözcüğünden dilimi- ze tecavüz etmeye yeltenıyor. Chilli, bıldiğiniz arnavut- biberi, o kıpkırmızı biberler. Onların da salçası yapılır, kış için hazır bekletilirdi. Arnavutbıberinden yapılan kırmızı biber salçasının nezleye, soğukalgınlığtna iyi geldiğı söylenirdi. Soğuk kış günleri, kırmızı biber salçasının bolca konduğu ye- mekler pişirilir: bunlar doğal gnp aşısı yerine geçerdi. Domates salçası fazlaca kondu mu, yemeğin mi- deyi ekşiteceği düşünulürken kırmızı biber salçasının böylesi bir tehlikeye yol açmayacağı özellikle belirti- lirdi. Tam tersine, arnavutbiberı güçlü bir uyancıymış ve bu özelliğıyle hem mıde özsuyunu hem tükürük bez- lerini harekete geçirir. sındirimi kolaylaştınr, hızlandı- nrmış. Kırmızı biber salçasının bilinen tarihi 1500'lere ka- dar uzanıyor. Ateş düşürücü olarak bile kullanılırmış. Çünkü arnavutbiberı bir yandan da ter bezlenni hare- kete geçiriyor. Nasıl yapıldığını hatırlamıyorum. Hatırladığım, yapım sırasında, alev alev tutuşan gözler, dudaklar, parmak- lardakı kesikler! Nerde uysal domates salçası... Koç Müzesi 2002 Takvimi • Kültür Servisi - Rahmi M. Koç Müzesi taranndan Koçbank'ın katkılanyla hazırlanan 2002 takvimınde Koç Müzesi'nde sergilenen eserlerin illüstrasyonlan yer alıyor. Ressam Erhan Yalvaç tarafindan hazırlanan illüstrasyonlar müzedeki eserleri model alarak 5 ay süren çalışmayla hazırlandı. Takvimde yer alan eserlerin bazılan ise Ingiliz yapımı buharlı lokomotif modeli (19.yy). îngıliz yapımı Penny Farthing bisiklet (1910), Türk yapımı 'TekellS' adlı tekne (1950) ABD yapmiı Malden Buharh Otomobil (1898)... '(275 41 29) TYffden duyuru • Kültür Servisi - Türkıye Yazarlar Sendikası, Türkiye genelinde etkisi giderek artan kültür düşmanlığına dikkat çeken bir duyuruda son dönemlerde yaşanan ekonomik sorunlara medyadaki kültür düşmanlığının eşlik etmesinin yanı sıra kitaplara, gazetelere, radyolara, müzik yapımlanna, tiyatro oyunlanna ve fümlere yönelik saldınlarla kültür dünyarruzın bağnazhk kıskacına alınmaya çalışıldığını belirtti. Kendini bağımsız yargının yerine koyan medyanın bu tutumu kınanırken herkes. son günlerde artan kültür düşmanlığı ve özgür düşünceyi hedefleyen saldınlara karşı da duyariı olmaya çağnldı. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle