19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 ARALIK 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 S MIArtauyuyandevi s E «o a ş BbdeANAFıuym* Tsl: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 -AKP, Atatürk'e hakaret edenleri affetmek istiyormuş... "Iste simdi. affet biziAtam!" TekneAntalya'nın Finike ilçesinden Teoman Ertekin, 25 yıldır turizm sektörünün içinde... 22.5 metre boyunda sekiz kamaralı bir teknesi var... Teknesini bedensel engelli turistler için düzenlemeyi planlıyor... Edindiği bilgiye göre sadece Avrupa'da 42 milyon bedensel engelli bulunuyor... Teknenin düzenlenmesi için 75 bin dolar gerekiyor... Ertekin, projesine destek olacak ya da flkir verecek kişilerle iletişim kurmak istiyor: maksottdr« hotmail.com Noel hediye Noel Baba, yanında palabıyıklı biradamla Bush'un kapısını çalmış. Bush, kapıyı açar açmaz da adamı içeriye doğru iterek: - Al, demiş, sana Rıza'yı getirdim. Bush, bozulmuş: -Ne yapiim ben, Rıza'yı yaa? -Ama bu Türkiye'nin nzası! Can Ozan nkara'dan Mustafa Yıldırım dostumuz yazı- yor: "Adam, cinayetyerinegelmiş. Haberşu: 'suikast yerine gelip inceleme yaptı.' Sanır- sınız ki, adam cınayet dedektifi. Neyı ınceli- yor, inceleyince ne yapıyor, orası bilinmıyor. Her cina- yetin ardından gelip inceliyor. Hemen bir kameranın karşısınageçiyor: 'Kınıyorum!' diyor. Neyi kınadığı bel- li değil! öldürülen, yabancı devletlerin, yabancı parti- lerinin yurdumuza gelip yasadışı olarak şubeler açtık- larını, etnik ayrıştırmaya yardımcı olduklannı yazmış. 'Kınayıcı'nın partisiyse o yabancı devletın, o yabancı partilerin örgütlerinden biriyle partisinin gençlerinin eği- tildiğini unutuvermiş! 'Kınayıcı'nın partisinin en üst yetkilileri Almanya'ya gitmişler; hem de o yabancı partinin o yabancı örgü- tünün ayırttırdığı uçak biletleriyle. öldürülen, yabancı Hınstıyan örgütlerinin yurdumuza sızdığını, açıktan misyonerlik yaptıklarını yazmış. 'Kınayıcı' o Hıristiyan örgütün maske kuruluşlannın Kınamacatoplantılarına iki kez katılmış! Kınıyor işte! 'Çok yakın arkadaşımdı' diyor. 'Umanm kötü şeyler olmaz' diyor. 'Bu demokrasimize sıkılmış' diyor. Yaban- cı vakıflann, 'think-tank'ların yurdumuzda 'çok kültür- lülük' adına etkinliklerde bulunduğunu anlatan bildiri- yi hasıraltı ettirmiş, başında bulunduğu dernek bu ko- nularda kılını kıpırdatmamış. Ama adam çıkmış öldü- rülen için 'arkadaşımdı' diyor. Yabancı vakıflann Amenkanca 'vvorkshop' yanı 'atöl- ye' işlerini benimsemiş. sonra da kalkmış 'demokrasi- miz' diyor... Ulusal egemenlik, ulusal bağımsızlık ilke- siniunutmuş,'OAtatürkilkevedevrimlerini.laıkliğı'di- ye başlıyor söze, ama ağzından öldürülenin yurdun tam bağımsızlığını savunduğunu, bunun için ölümü göze aldığını belirten dolaylı bırtümce bile çıkmıyor. Öldürülen, yabancı devletin, yabancı partilerinin, ya- bancı örgütlerinin yediği haltlan yazıp, söylemiş. Ama o 'umanm kötü şeyler olmaz' diyor. O, yabancı vakrf- lann duzenlediği Türkiye'nin anayasası degiştirilmeli- dir' toplantılanna konuşma yaparak meşruiyet kazan- dırdığını unutuyor... Öldürülen, televizyonda açık açık 'Beni, ailemi, çocuklanmı tehdit ediyorlar' diye konuş- muş, onu göstermelik de olsa koruma altına almayı akıl edemeyenler konuşuyor, korunmak için dilekçe verme- mişmiş... Yurdunun onurunu, savunan insan kendi yur- dunda korunmak için dilekçe verecekmiş! Yabancılarla işbirliği yapan tarikat, bağımsız yurdu- muzun geleceğine kastediyor, öldürülen, 'bu örgüt devletin içine yuvalandı' diye yazıp söylemiş. Yüksel- dikleri makamlann hakkını vermeyi düşünmeyenler ko- nuşuyor: 'Devletimizin laikyapısı.' Konuşuyorlar, ince- lıyortar, yazıyorlar, vuruyorlar, havaya uçuruyorlar, ezi- yorlar... Cenazeye koşuyorlar... Rahatlıyorlar... Aynaya bakıyor, 1yi polıtıka yaptım' diyorlar..." SESSÎZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hattı I erdincutku J yahoo.com, Başka kanalı da yok ki hayatımızın zap yapalım diğer yaşamlara! Şengül Hablemitoğlu 'susun' diyor Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu'nun bir me- sajı var: "Necip gittiği andan başlayarak çe- şitli biçimlerde olaya ilişkın konuşma, yorum yapma, fikır üretme vs. hakkını kendinde bulanlara, onu paranoyaklık- la suçlama ahmaklığını ve zavallılığı- nı gösterenlere, cinayeti ve veda- laşmamızı derin bulanlara, kapımı- zın önünde medyayı görüp benden izin almadan dışarıda demeç vere- bilmek için evimizin kapısını aşındı- ran samimiyetsizlere, konuyu ele alan sözde terör uzmanlanna, gerçek dost- lan hariç tutarak sözde sevenlere, tim- sah gözyaşları ile ortalığa çıkanlara, yapmak istediğimi anlayamayan dü- şük lû'lulara, hepsinden önemlisi Ne- cıp'in kullanıldığını söyleyerek zekâsı- nı, kişiliğini ve kalitesini küçümseyen- lere, bir çift sözüm var: Hiçbir şey bilmiyorsunuz! Susun! Ben O'nun beynini ve yüreğini pay- laştım... Yaptıklannın ve ulaştıklannın sadece ve sadece eline tutuşturulan resmi bil- giler olduğunu iddia edecek kadar cahilsiniz. Ben O'nun toplumsal bilincini ve reflekslerini, insanların anlayabilme- sini zaten beklemiyorum. Ancak say- gısızca yorumlara da izin vermem. O'nun ayncalığı her işindeaklıveyü- reğinin birlikteliğine güvenmesiydi. A- ma ne yazık ki Türkiye, gönül gözü ol- mayan cahiller ülkesi, sadece anlaya- madığı buydu! ÇED KÖŞESt OKTAY EKÎNCl Karayolarfranyera Genel Müdürü Erbakan mimar' mı? Kent ve imardan sorumlu kurumlann başına mesleği "mimar" olan kişilerin gelme- si genelde hep umut kaynağı olmuştur... Siyasilerin, kentlerimiz üze- rindeki imartahribatlannı, on- lann sadece "bilgisizliğine" bağlayan bu arayışın, aslında çok da gerçekçi olmadığı gö- rülüyor... Çünkü, kentlere karşı "mi- marca" davranabilmek için sa- dece mimar olmak yetmiyor; daha önemlisi "kentin mimari ve küitürel değerierine saygı bi- Hncinin" de bulunması gereki- yor... Kendi mesleğinin ilkelerinı ve sorumluluklannı "siyasi amaçlar için" gözardı eden mi- marlann kamusal yönetıcilik- leri ise toplumun kent ve çev- re haklan için belki de en "ta- Khsiz" durumlan yaratıyor... İlk taühsiz Izmir~. tşte böylesi bir talihsizlik, son günlerde Iz- mir'in de başına dert oldu... Ka- rayollan Genel Müdürlüğü'ne (KGM) belli ki "mimar" oldu- ğu için değil, so- yadından da an- laşılan "siyasi ve- fa" nedeniyle ge- tirilen mimar Sabri Erbakan, hukuka ve mes- lek ilkelerine adeta "meydan Mim.0dİzmirŞfcC>rai okumaya" baş- sicU: 10418 (Zafer Yük. Ök. 72) ladı... Kordonboyu'nun "otoyol" olmasını önleyen SÎT karanna KGM'nin önceki yıl açtığı ip- tal davası yüksek yargı tarafin- dan "ret" edilince, buna bir "mimar'' olarak sevineceği yerde 'Izmir'i kurtaran mab- kemeye' ateş püskürüyor.. Da- hası, hukuk devletinin genel müdürü olduğımu da unutarak; "Enindesonunda bu yolyapda- cak, Kordon'dan 6 şeriüi yol muüaka geçecefc." diyebiliyor. (YeniAsır-20.12.2002) Yine Erbakan'ın aynı deme- cindeki; "Izmiriiler Kor- don'daki cumbata evler yıkıbr- ken neredeydiler?.." şeklinde- ki bilım dışı polemiğine ise en "mimarca" yanıtı meslektaşı bile olmayan "İzmirbgençişa- damları" bakın nasıl uygarca veriyorlar: "Eski evlerin o yıl- larda yıkılmalarını bugün ar- tık savunan yok.. Ancak. çağ- daş kent kavranu, Kordon'un otoyol değil şımdiki gibi rekre- asyon kuşağı ohnasnu öngörü- yor_" (Izmir gazeteleri) Aslında bu tutumuyla, vak- tiyle tzmır'de ve her yerde kı- yılanmızı betonlaştıran anla- yışla tam bir "kuşak ve görüş birfiğT içinde olduğu anlaşı- lan yeni KGM Genel Müdürü, AKP'nin iktidar programında "önteneceği" sözü verilen "kente karşı suçu" da savun- muş olmuyor mu? Kendisini bu makama geti- ren AKP özetle diyor ki: "Ken- te karşı suçlann üzerine gidile- cek, yasalarda yer alması sağ- lanacak»" Yüksek yarguıın "hayır" de- diği bir kıyı düşmanı projeyi ısrarla savıınmak bu siyasal sözle çeliştiği gibi, mahkeme kararlanna saygısızhğı körük- lediği için de zaten "Anayasa suçu" niteliğinde... AKP kurmaylan, KGM'de- kı bu "çeoşkUerini" nasıl çö- zerlerbilemem... Ancak Erba- kan'ın asıl "mesleki" açıdan uyanlması daha önemli... Kordon'un otoyol ohna- sını istemesinin yanı sı- ' ra Mimarlar Odası ve Şehir Plancılan Oda- sı'nın bu kent cinayeti- ni önlemek için sür- dürdükleri ve kazan- dıklan mesleki ve hu- kuksal mücadeleyi böylesine kütçümse- yen ve yok sayan bir mimara karşı, 'mesleğinetiğiniko- rumakla' görevli TMMOB hukuku- nun da işletihnesi gerekiyor... Tüm ûlke tehükede Çünkü bugün Izmir'e çulla- nan böylesi bir anlayış, yann Boğaziçine 3. köprünün, öbür- gün Ankara meydanlanna ye- ni viyadüklerin, sonra Trabzon Kaksi'nı ezeceği için dava ko- nusu olan "Uçan Yol"un, ar- dından antik peyzajlan ve zey- tinlikleri perişan edeceği için mahkemede yargılanan "Assos Yohı"nun da benzer şekilde "mflhanrkesilebilir... Hele bir de AKP'nin uğruna ihale yasasını bile ertelemek istediği ünlü "duble yoDarm" güzergâh seçimJeri de bu Ge- nel Müdür'ün kafasına göre yapılırsa, ülkede ne kadar ta- rih, kültür, doğa ve kıyı zen- ginliği kalmışsa, üzerinden si- lindir gibi 'Erbakan yollan' geçecek demektir... Yazık Türkiye'me, yazık hu- kuk devletime... Oekinci(S cumhuriyetcom.tr KtM KtME DUM DUMA BEHİÇAK behıcaka turk.net ÇİZGtLİK KÂMİL \LASARACI HARBt SEMİH POROY semihporoyf yahoo.com TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25Amhk AKSAFMY GECfûl YANG1NH. f9fS'TE BUGÜN, SAAr OO.45' Tt SeÇİO/'Nİ K4I/U&MUŞTV- 6EÇİTTS BUU1- HAH tSeOÛKKAAJ ÇOK 3&ZARA UĞ&*- M/Ç, eüyûK eevoN ÇATZ/IKLAGI OLUŞMUÇ VB ÛÇ KJÇİ DUMAN&AN SOSULAGAK ÖLMüf- Tti. 8/K AGAj ISl nJZL£SC£ DeeSCEYS ULAŞ- Mff, KSS/fi DL/MJU <S£Ç/0t KAPLAPlgfNDAN İTFAfre EfeiPLEKİ İÇ£JŞ/ <Sİt£eMEMİ$Tİ. Bl'fS- /<AÇ GÛN, YAMGtUIU ÖNÜ AltHAMAMlÇ, G£ - ÇJTTEKİ g(R OSPOOA BUIMNAAI fç 7ZMV PET- ROL ENOİÇe i&AfOSU OLMCJÇTV- OÖ/İTSÜN SOAJtZA 6<eiLe8İLSN YEGALTr GeÇİCHNOe&t , BAZI &Ü*XAHIARPAKİ KAÇ0JC £ KAYNAIOANOIĞ/ önesüeüiMüçrü. NAZİLÜ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2000-340 Davacı Ayşe Apaydın vekilı tarafından Uyar Apaydın aleyhıne açılan boşanma davasının yargılaması sonunda 5.3.2002 tanh ve 200088 karar sayılı hıikmü ile davanın kabulüne. Aydın ılı, Nazılli ılçesı, Eycellı Köyii, 0033 cılt. 0059 hanede nüfusa kayıtlı tbrahım ve Razi- ye'den olma 1976 d.lu Ayşe Apaydın ile Hüseyin ve Zernn'den olma 1970 d.lu Uyar Apaydın'ın MK'nun 134 1-2 maddesi gereğince bo- şanmalanna, müşterek çocuk Onur Apaydın'ın \elayetının davacı annesıne tevdiıne ve babası ile aralannda şahsı ilişkı kurulmasma, dava tarihinden ıtibaren çocuk ıçın 25.000. 000.-TL. davacı ıçın 50.000. 000.-TL tedbir ve iştirak nafakasınm davalıdan alınarak davacıya veril- mesine dair hüküm verildiği. davalı Uyar Apaydın'ın adresı meçhul olduğundan. ılanen tebligat yapıLmasma karar verilmış olmakla. 7201 sayılı tebligat yasasının 31 maddesi uyannca ilan tarihinden ıtibaren 15 gün sonra tebliğin yapılmış sayılacağı tebliğ yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olunur Basın: 84041 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU İpin Ucunu Kaçırmak Son zamanlarda bakıyorum, salt basında de- ğil, yakın çevremde de her türlü tartışma bir an- da kör dövüşüne dönüşüyor. Insanlar amansız- ca birbirlerine saldırıyorlar. Amaç karşısındaki- ni ezmek, yıkmak, bitirmek... Tartışmanın neden çıktığını, neyi tartıştıklannı bile anımsamayacak ölçüde kendilerinden geçiyorlar. Sözgelimi. "Avrupa Birliği" demeye görün... Derhal saflar ayrılıyor. Bir yanda "milliyetçi üçüncü dünyacılar", öbür yanda "Batıcı işbir- likçiler". Kavga başlıyor... En ağzaalınmayacak sözcükler havada uçuşuyor. "Saddamcılık", "satılmışlık", "kör milliyetçilik", "vatan hainli- ği", "Batı uşaklığı"... Ne ararsanız var. Birbirleriyle dalaşan tarafları eskiden beri ta- nıdığınızdan, o havada uçuşan sözcüklerin hiç- birine konamayacağını biliyorsunuz. Ne "kör milliyetçi", ne de "satılmış" biri var aralarında. Kimse de "Avrupa Birliği'ne sakın girmeyelim!" demiyor zaten. Bir taraf, "Gözümüzü açalım. Elimizi vehrken kolumuzu da kaptırmayalım. Her istenene hemen 'evet' demeyelim" diyor. öbür taraf ise biraz daha uzlaşmacı. "Nasıl ol- sa yakın bir gelecekte aynı ailenin fertleri ola- cağız, ille de gerekiyorsa bir parça ödün ver- menin bir sakıncası yok!" diye düşünüyor. Sorun, dingin bir kafayla tartışılabilse, her iki yaklaşım mutlaka bir yerde, bir noktada bulu- şabilecek. Eskilerin, "milli mutabakat" dedik-1 leri bir sonuca varılabilecek. Ama olmuyor ne yazık ki... Dinlemeyi, ikna olmayı, düşünceleri- mizi yeniden gözden geçirmeyi ezelden beri "büyükayıp" bellediğimizden, "dediğim dedik, çaldığım düdük" diyor, başka şey diyemiyoruz. Benzer görüntüleri şimdi "Kıbrıs sorunu"tar- tışılırken izliyoruz. Bu konuda da benzer sözcük- ler uçuşuyor havada... Bir yanda "Yunansever ver kurtulcular", öbür yanda "Denktaş'a gö- bekten bağlı çıkarcı bağnazlar" birbirlerine en olmadık suçlamalarla saldırıyorlar. Oysa kimse- nin "Yunansever" olduğu ya da "çıkarcı bağ- naz" olduğu yok aslında. Temel sorun, "uzlaş- ma kültürü" denen sonuç arayıcı tartışma biçe- mini birtürlü içselleştiremememizdeyatıyor. Bu nedenle hiç durmaksızın biraz daha can acıtıcı, biraz daha yaralayıcı sözcükler üretiyoruz. Bir- birimize bu sözcüklerle saldırırsak daha etkili, daha güçlü olabileceğimizi sanıyoruz. Ama or- taçağ ilkelliğiyle sürdürülen kavgalar olumlu bir yere götürmüyor bizi... Sonuç hep hüsran, hep düş kırıklığı oluyor. Doğrusu ben de zaman zaman bu kayıkçı kavgalanna kıyısından köşesinden bulaşıyorum. Bir süre sonra geriye dönüp baktığımda "ipin ucunu kaçırmışım" diye düşünüyorum. Kendi- me içerliyorum. Fakat bu toprakların insanı olup da soğukkanlılığı sürekli korumak her zaman mümkün olmuyor. Üzerine hiç elzem olmayan konularda bile insan kendini bir "taraf" olarak duyumsuyor bir yerde. Her şeyden çok kolay nem kapıyoruz... Ka- bul edelim ya da etmeyelim, toplum olarak, -pa- ranoyak demeyeyim ama- aşırı kuşkucu bir ya- nımız olduğu kesin... Bu fıkrada olduğu gibi... Mehmet'in bakkalının karşısına bir Çinli lo- kanta açmış... İki gün sonra gelip dört kutu kö- pek maması istemiş. Mehmet, adamın müşte- rilerine köpek maması yedirdiğini düşünmüş ta- bii... "Köpeklerigörmeden mamalan vermem!" demiş. Çinli gitmiş, iki köpekle geri dönmüş. Mamalan almış. Üç gün sonra gene gelmiş, bu kez de dört kutu kedi maması istemiş. Mehmet yine vermemiş Çinlinin istediklerini. Çinli çare- siz, gidip zor bela bir sepete sokmuş kedileri, bakkala getirip "İşte.." demiş, "kediler bura- da..." Mamalan alıp çıkmış. Bir hafta sonra ge- ne gelmiş... Bu kez elinde küçük birteneke ku- tu varmış adamın... Mehmet, merak edip sor- muş, "Ne var o kutunun içinde?" Çinli utanmış sıkılmış, "Bok var" demiş, "yalnızca bok... Dört rulo tuvalet kâğıdı isteyeceğim de..." E-posta: dkavukcuoglu " superonline.com Faks:0212-234 68 73 BULMACA SEDATYAŞAYAy 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Batı Kara- deniz Bölge- si'niniçkesi- minde bir dağ srrası. II Ka- nşık renkli... Büyük delik- li kalbur. 3/ Behçet Neca- tigü'in beş radyo oyu- nundan olu- şankitabı. 4/Bir ili- miz... Çıkar yol, ça- re. 5/ Genellikle yakmak için kulla- nılanirisaman... "O yer" anlamında kul- lanılan sözcük. 6/ Eski Mısır"da güneş tannsı... BöcekJerûı kurtçuk durumun- dan yetişkin duruma geçerken, arada aldıklan özel biçim. 7/Bir baskı tekniği... Asya'da bir ırmak. 8/ Sarrançta özel bir hareket... Kısa namlulu bir top. 9/ Kızıl tüylü bir kuş... Kömür ocaklannda ortaya çıkan ve patla- ması büyük zararlara yol açan gaz. YUKARTOAN .4ŞAĞIYA: 1/Meksikada ve ABD'nin güneyinde yetişen dev kaktüs. 2/Hisse, pay... Kıvırcık bir saç biçimi. 3/ Kısa saplı odun baltası... Sülale. 4/Düzenli ola- rak ekimyapılanarazi. 5/Birpeygamber... Voley- bol ve teniste oyunun her bir bölümüne verilen ad. 6/ Çeşitli bitkilerden elde edilen ve eczacılıkta kullanılan, tanence zengin özüt... Müstahkem y- er. 7/Yalnızlık korkusu. 8/Havaalanlannda bulu- nan ve çe\Tedeki uçuşlan denetlemeye yarayan sistem... Çimentodan yapılan kalın su borusu. 9/ tt^lyan mutfağına özgü bir cins pasta. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 A R D U V A Z I K 2 Yı O | M T z A N A 3 1 L G A Z | N A R 4 N •E R T M | B A 5 T E L •T E L T F 6 A V E N E | A G A 7 B T N A | E R A T 8 •T E L A K T •M 9 M A K E D O N Y A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle