22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2002 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUSLER olay.gorusCgcumhuriyet.com.tr BÜ GÜNLER, gecejentı en , uzun, gündüzlerin en kısa ojdu- ğu günlerdir. Ama artık,;geceler — •vgitgide kısalacak, gündüzleruza- yacak. Martın üçüncü hafta ba- — } şjBdagecelerlegündüzlerineşit- liğini yaşanz; sonrası bahardtr. Netuhaf, bilgilerin birbirine ka- rışmasından mıdır, yoksa bakış açı- larının değişikliğinden mi, bilinmez; nedense Türkçe'nin "gündönümü" sözü farklı algılanıp "ılım" kavramıy- la karıştırılır: Kimileri geceyle gün- diizün eşit olduğu günler için kulla- nır bu sözcüğü, kimileri detam eşit- sizliğin yaşandığı şu günler için. Han- gisinin doğru olduğunu anlamak, an- cak gemicilerin kafalarındaki fırtına takvimine bakmakla olur. Iki "Gün- dönümü fırtınası" bilir onlar: Biri ha- ziranın 21 ya da 22'sindedir; biri de bu günlerin. Eylülün Çaylak ve Kes- tane Karası, ekimin Koç Katımı, Mer- yem Ana fırtınalarından ve bu ayın başlarındaki Ülker ve Karakış'tan sonra yılın en ünlülerindendir şimdi- lerin Gündönümü fırtınası. Arkasın- dan, yılbaşından sonra, Zemheri ile AÇI MUMTAZ SOYSAL En Uzun Gece "Trak" yolcu gemisini 1944 kışında Marmara kayalıklannafırlatan Ayan- don fırtınası gelecek. Fırtınalar yaşanmadıkça bahariar gelmiyor. Doğadaki bu çevrimi heryıl yaşa- mak, aslında insana yüreklen- meyi, umutlanmayı, inandığı davala- ra bağlı kalmayı öğreten bir deneyim- dir. Şu günlerde, o deneyim müthiş önem kazandı. Ülke ufuklarını saran karamsarlık havasını hissetmemek mümkün mü? Yarım yüzyıldır süregelen karşı- devrimin sonuçta nasıl bir iktidar yarattığı meydanda. "llımlı /s/am"ın hiç de sanıldığı gibi hep "ılımlı" kal- madığını ve cinayetlere kadar vara- bileceğini gösteren günler başlamış gibi. Dışlanışlar ve dıştan çullanış- lar sürüyor: Avrupa Birliği ve Kıb- — rıs'la Ege. Borç batağından kurtulmanın — velMFİnayetinesığınmanınbe- deli, Irak seferine katılıp kan akrt- mak olarak sunulmakta. Ama, karanlıklar sürüp git- mez; dolayısıyla umutlar sö- nük kalmamalıdır. Fikret, "Sönmez ebedî, hergecenin gündüzü vardır" dememiş miydi? Ne var ki, toplumsal olaylarda ka- ranlıkların ardından güneşli günlerin gelmesi, doğada olduğu gibi kendi- liğinden olmuyor. Elbet o günlerin geleceğine inanmak gerekli ama, belli bir sırayla.. önce o günlerin uf- kun ardında olduğuna inanmak, ora- ya yönelmek ve o doğrultuda çalış- mak zorunluluğu da var. Oysa, ne görüyoruz: Şu günlerden yakınanlar, ya sessiz ve durgundur- lar, ya da, dışlanışlardan ve çullanış- lardan ders alıp onlara karşı çıkmak yerine, işbirlikçilerin ortalığı velvele- ye verişine neredeyse alkış tutar du- rumdadırlar. Örnek Bir Ulusalcıydı... Av.CelalULGEN A nkara bir kez daha terö- rün kahredici silahlany- la kana boyandı. Bu kez kurşun, Doçent Dr. Necip Hab- lemitoğhı'nu seçmişti. Hablemi- toğlu ulusalcıydı, ancak diğer ulusalcılardan ayn olan yanı Türk - Islam sentezcisi değil laiklikten yana olmasıydı. Ulu- sunu, Mustafa Kemal'i sevi- yordu. Atatürk devrimlerini özümsemişti. Bu nedenle de bir yandan Alman vakıflannın casusluk faaliyetlerine karşı sa- vaşım verirken öbür yandan da Fethullah Gülen ve Gülen ce- maatine ilişkin araştırmalar ya- pıyor, laik Cumhunyet için olu- şan tehditlen gün yûzüne çıka- nyordu. Hablemitoğlu, iyi bir yurtse- verdi, ulusuna sevdalıydı. Uzun yaşamak için gerçekleri söyle- mekten çekinenlerden asla de- ğildi. Tazminat davası açılması, taz- minat ödemek durumunda kal- ması gibi öznel nedenlerden de korkmuyordu. Alman istihba- ratçılannın Türkiye'de vakıf temsilcileri statüsünde görev yapmakta olduklannı anlatır- ken de, Amerika'yı mekân tu- tan ve bazı ülkelerdeki okulla- n aracılığı ile CIA'ya gönüllü ajanlık yapan "HocaEfendTnin laik Cumhuriyetimiz için ne büyük tehdit oluşturduğunu ya- zarken de böyleydi. Hiçbir tehdit, hiçbir öznel korku Hablemitoğlu'nu kor- kutmadığı gibi ülkemizin ger- çek vatanseverlerinı, ulusçula- nnı da korkutamayacaktır. Bu uluslararası cinayeti ulusça ve nefiretle kmıyoruz. PENCERE Hukuku Çiğneyip Geçecek miyiz?.. Bir soru işareti, kasap dükkânındaki çengel gi- bi başımızda sallanıyor. Nedir o soru?.. Biz hukuk devleti miyiz?.. Yanlış anlaşılmasın, 'Kopenhag Kriterleri'nöen söz açmıyorum.. Konu o değil.. Bu ülkede parlamento toplanıp, iktidanyla mu- halefetiyle, bir kişiyi önce milletvekili yapıp ardın- dan başbakanlık koltuğuna oturtmak amacıyla koskoca anayasayı değiştirirse, bununadı nedir?.. Neyizbiz?.. Kanun devleti mi?.. Polis devleti mi?.. Hukuk devleti mi?.. • Eskiden kimi devlette kral mı kraliçe mi, şah mı padişah mı, sultan mı imparator mu, tek kişinin ağ- zından çıkan emir, yasa sayılırdı. insanlık uygarlaştıkça 'mutlak hükümdar'\, da- ha açık Türkçesiyle kayıtsız şartsız egemeni, ya- sayla bağlamak aşamasına erişmiştir. Kişiler par- lamentonun yaptığı yasalara, kim oluriarsa olsun- lar, uymak zorunda kalmışlardır. Ne var ki kanun devleti 'hukuk devleti' değildir... Kolay mı hukuk devletine erişmek?.. Ancak şu gerçeğin de altı çizilmelidir: Birtoplumdakanunlarasaygıbilincioluşmadımı, hukuk devletine ulaşılamaz. Bizim tarihimizde kanun devleti 'Tanzimat Fer- manı' ile mayalanmıştı; padişahın yasalara uyma zorunluğu 'Gülhane Hattı Hümayunu' ile günde- me girince, şairimiz bu işi yapan Büyük Reşit Pa- şa'y göklere çıkarmış, kanun devleti kavramını da tek dizede özetlemişti: "Bildirir haddini sultana senin kanunun". 1839'dan bu yana kaç yıl geçti?.. Hukuk devletini tam anlamında kurabildik mi?.. • Cumhurbaşkanı Sezer, Tayyip Erdoğan'ı önce Meclis'e sokup sonra da başbakanlık koltuğuna oturtmak için yapılan anayasa değişikliğini veto etti. Cumhuriyet bu haberi şöyle verdi: "Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, AKP li- deri Recep Tayyip Erdoğan için yapılan anayasa değişikliğini 'kişiye özgü bularak' Meclis'e iade ederken hükümete hukuk dersi verdi." Sayın Sezer'in vetosu gerçekten dört başı ma- mur bir hukuk dersi içeriğini taşıyor. Peki bu ders kime?.. Ne hükümete, ne de AKP'ye.. BudersCHP'ye!.. Anayasa bir kişiye özgü değiştirilemez; Cum- hurbaşkanı Sezer, hukukun temel kurallarından kopmak pahasına, yapılan değişikliği onaylaya- mazdı. Sezer'in davranışı, siyasal değil, hukuksal man- tığın kaçınılmaz sonucudur. CHP'liler bu mantığın yoluna gelecekler midir, bi- lemem: AKP'lilerin kafaiarının dikine gideceklerini sanıyorum; "Meclis çoğunluğu bizdedir" diye hu- kuku çiğnemek cüretini kendilerinde görüyortarsa, diyecek bir şey yok!.. | W | Cemal Şener ALEVİfR'İNETNİKKİMUESI AlevHepKün mü,Türk mü? • Osmanlı'yı Kim Yönetiyordu? • Osmanirda Türkmenler'in Dışlanması • Dersim Olayı • Koçgiri Olayı • Türkmenler'in Kürtleşmesi • Dil, Din, Milliyet İlişkisi ETİK YAYINLARI Molla Fenari Sok. No: 27/3 Cağaloğlu - İST. Tel: (0 212) 511 63 91 - Faks: (0 212) 511 62 99 TIYATRO YAZARLARIDERNEGI KMM HİKMET BUGÜN YAŞASAYDI! (DOĞUMIMA lflfl, YMNDA NÂZIM) ETKJMİKLERİ: 1. V a^amın tanıklığında anılarda Nâzım Hikmet Açikouınım Saat: 14.00 Yönclen: Tuncer Cûcenoğlu. Konuşmacılar: Recep Bılgıner. Refık Erduran. Müjdat Gezen, Şükran Kurdaku] 2. Nâzım Hikmet Şiiri Açıkolurum Saat: 16.00 Yöneten: Turgay \ar Konusmacılan Zühtû Bayar. Ataol Behramoğlu. Gülsüm Cengız. Kemal Özer. Şennur Sezer 3. Ovua Vazjn Nâzım Hikmel Açıkoturum Saat: 18.00 Yöneten: Savas Aykılıç Konuşmacılar: Hasan Anamur. Hayatı Asılyazıcı. Zühtü Bayar Tuncer Cücenoâlu 4. Şiir Dinlelisi Saat: 20.00 Tamer Le\ ent ('"Ya^amaya Dair'' Ojunundan Bölûm) Metin Belgin-Tansel Öngel /Kuiayi Milliye Destanından Bölüm) f anh: 23 Aralık 2002 Pazartesi. Saat: 14.00. Yer: lsanbul De\ let Tiyatrosu Taksim Sahnesı Dûzenleyen: Tiyaa-o Yazarlan Demeğı GİRİŞ ÜCRETSİZDİR Türkiye Gazeteciier Cemyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sonnlarına ilişkin raporlanyla, araştırmalarıyla. köşe yazılanyla, taratsız haberieriyte sivil töDİumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0212.51108 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle