Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ARALIK 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Siipfin eniştesi
Siirt'te yayımlanan "Mücadele"
gazetesi manşet atmış:
"Eniştemiz Başbakan olacak!"
Bir alt başlık da şöyle:
"Damadı olanın kalesi olur." Enişte
ve damattan kastın kim olduğu bir
başka başlıkta belli oluyor:
"Tayyibimız artık birpartinin değil,
tüm Siirtlilerin adayıdır."
Mücadele gazetesine göre "Tayyip
Erdoğan'a kentte herkes destek
olacakmış".
Damatlık, eniştelik kolay değil
elbette. Zaten Mücadele gazetesi
de damattan "çeyiz sandığı''
istiyor. Sandık da öyle köhne,
tamtakır olmayacak ama... Kapağı
açıldı mı, içinden çıkmayan
kalmayacak:
"Havaalanı açılacak. Fen- edebiyat
fakültesi kurulacak, konferans ve
spor salonu yapılacak. Kültür
sarayı tamamlanacak. Sıirt ınanç
turizmı hantasma alınacak. 5 yenı
lise, 5 ilköğretim okulu, 5 yatılı
bölge, 5 anaokulu, bir öğrenci
yurdu yapılacak. Şırvan bakır,
Baykan krom, Pervari mermer
yataklan işletmeye açılacak, petrol
aramalanna başlanacak. Siirt-
Şımak-Habur yolu ve kapalı
bulunan yem, kireç ve un
fabrikalan açılacak. Doğumevı
bitirilecek, yenı sağlık ocakları ınşa
edilecek, kan bankası kurulacak.
Koruculuk disıplin altına alınacak,
DDY hattı Siııi'e değin uzatılacak.
Belediye işçılerinın 9 aylık maaşları
ile 36 ikramiye alacaklan
ödenecek."
Gelinliğe pek teşneydi, ama son
gelişmelere bakılırsa Siırt,
Erdoğan'a varamayacak, nışan da
bozulacak. Ya çeyiz sandığı? O da
boş kalacak...
İŞIK KANSÜ
Suikastın ardındaki olasılıklar
Bir suikast sonucu yitirdiğimiz Dr.
Necip Hablemitoğlu nun uğradığı
saldınnın perde arkasını irdeleyenler
farklı yorumlara vanyorlar.
Hablemitoğlu'nun geçmişinde "ül-
kücü" olduğuna, daha sonra düşün-
celerinin Kemalist sola doğaı evrildi-
ğine, hem "milliyetçi" kesimin "Yeni
Hayat" dergisinde, hem de Kemalist
solda yayın yapan "Yeniden Müda-
faa-i Hukuk" dergisinde makaleler
yazdığına, "anti-emperyalist, laık.
ulusçu" kimliğine, CHP üyeliğınedik-
kat çeken kesimin savı şu:
"Hablemitoğlu 'nun en önemli özel-
liğisağda ve solda bir kitle tarafından
tanınan, sayılan bir isim olmasıydı.
Bugün ortada bir iktidar var, ama o
ıktidann arkasında da asıl onu iktida-
ra taşıyan belli güçler var. Bu, iktida-
rı eleştırebilecek etkin kişileri sustur-
maya, pasifıze etmeye yönelik bir ha-
reket olabilir."
Diğer bir kesim, irticaya yakın du-
ran iktidaıiann ve yönetıcilerin döne-
minde köktendinci terör örgütlerinin
yüreklendiğine vurgu yaçıyor; Mu-
ammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çe-
tin Emeç, Turan Dursun, Ugur
Mumcu'ya yonelen cınayet zincirini
örnek gösteriyor:
"Bu zincirin son halkası Hablemi-
toğlu'dur. Tüm sayılan isimler, anti-
laik dalgaya karşı araştırmacı kimlik-
le set oluşturmuşlardır. Hedef seçil-
melerinin birınci nedenı budur. Bu
isimlehn bir bölümü de yine irticanın
kabarmasına, emperyalist çıkarlarla
dış güçlehn açık ya da kapalı destek
olduğunu ortaya çıkaranlardır. Ikinci
neden de apaçık ortadadır."
Bir başka kesım de, Hablemitoğ-
lu'nun "Alman vakıflannın Türkiye'de
bir tür casusluk ışlevi üstlendiğine"
ilışkin çalışmaJannın yarattığı olağa-
nüstü rahatsızlığa ısrarla ve özenle
işaret ediyor.
Her üç kesimin de kaygı duyduğu
ortak nokta ise Cumhurbaşkanı Ah-
met Necdet Sezer'in Hablemitoğlu
suikastına ılişkın dile getirdiği ve altı
çizilmesi gereken ifadelerıyle çakışı-
yor. "Bunun kötü günlerin başlangı-
cı olmamasını diliyorum."
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, zaten ön-
ceden uyarmış, "Kişiye
özel anayasa değişikliği
olmaz" demişti.
Bağımsız Cumhuriyet
Partisi de (BCP), son ana-
yasa değişiklikleri
TBMM'den geçtikten son-
ra kamuoyunun gözünden
kaçan şöyle bir açıklama
yapmıştı:
"Herfırsatta 'milli irade'
sözü eden AKP Genel
Başkanı'nın parlamento-
ya girmesini sağlamaya
yönelik olan anayasa de-
Haydi buyurun milli iradeye
ğişiktiği, özü bakımından
tek kişinin durumuyla ilgi-
li olduğu için genel olarak
yasama işlevinin niteliğine,
özellikle de anayasa hu-
kukunun ruhuna aykındır.
'Sayısal' çoğunluğa daya-
narak, 'Ben her dilediğimi
yapanm' anlayışının ilk ör-
neğidir. Anayasa değişik-
liği, iki partili bir Meclis
eliyle çok uzak olmayan
birgelecekte hangi nokta-
lara sürüklenebileceğini
de göstermektedir. BCP,
aldığı oyu 'milletin çoğun-
luğu' sayan Sayın Recep
Tayyip Erdoğan'dan ve
partisinden, bu 'kişiye özel'
anayasa değişikliği için
halkoylaması isteme ce-
sareti göstermesini bek-
lemektedir. Gerçek milli
iradeye saygı, anayasayı,
TBMM'deki çoğunluğa
dayalı aceleci yollarla de-
ğil, halkın oyu ile değiştir-
meyi gerektirir."
Cumhurbaşkanı uyar-
mıştı, tersinde direttiler, Se-
zer de dediğini yaptı.
Veto edilen metin bir
anayasa değişikliği değil,
"Tayyip Erdoğan başba-
kan olsun" dayatmasıydı.
Dayatmasürerse, BCP'nin
dediği gibi, konu referan-
duma götürülmeli, Tayyip
Erdoğan'ın başbakan olup
olamayacağına SiiıDiler de-
ğil -Siirt'ten milletvekili
adaylığı bile tartışmalı za-
ten-, kişiye özel hükümler
değil, tüm Türkiye geneli
karar vermeli.
McDonald's
Tökezlemeye Başladı
CÜNEVTAKALEN
Amerikan ayaküstü yemek de-
vı McDonald's ılk kez hısse se-
netlennın değer yitirdiğını açıkla-
dı. Dünya çapında daralma stra-
tejisine geçen, kimi ulkelerden çe-
kilen kuruluş, yeniden yapılanma
planını yürürlüğe koydu.
Amerikan ayaküstü yemek zin-
cirı McDonald's bu hafta başında
hısse senetlerinin düştüğünü açık-
ladı. Çokuluslu şırketın merkezin-
den yapılan açıklamada, kurulu-
şun ilk kez ekonomık sıkıntı içine
düştüğü, hisse senetlerinin değer
yitındiği itıraf edildi. Açıklamada, bu-
nun Batı'ya egemen olan ekono-
mikdurgunluğun bir sonucu oldu-
ğu vurgulandı, rekabete (King Bur-
ger vb.) ayak uydurulamadığı ka-
bul edildi, sıkıntılann aşılması için
kuruluşun yeniden yapılanmaya
gideceği, bunun için 500 milyon
dolaıiık bir fon kurulduğu belirtil-
di.
1955'te Indiana'dafaaliyete geç-
tikten sonra zaman içınde 30 bın
restoranlık bırzincır kuran McDo-
nald's, Sovyetler Bırtıği'nın yıkılı-
şından sönra Doğu Avrupa'ya gı-
rerek burada çok sayıda restoran
açmıştı.
Günümüzde 50 ulkede faaliyet
gösteren McDonald's, ekonomik
buhranın yaygınlaşması üzerıne
akıntyagırdı. Geçen yıldaABD'de
durumunu korumaya çalışan, B.
Avıupa'da çok az bir artış sağla-
yan McDonald's, Asya-Avustral-
ya-Ortadoğu pazarında ise dik-
katedeğergerilemeler kaydetb. La-
tin Amerika'da bazı ulkelerden
(Bolıvya) çekilmek zorunda kaldı,
bazılarında faaliyet hacmıni kü-
çülttü (Paraguay). Bir başka ılgınç
haber Meksika'dan geldı. Tarihsel
bir kentin yöneticileri, "kültürelkir-
lilik" yarattığı gerekçesi ile McDo-
nalds'ın merkezde restoran aç-
masına izin vermediler. McDo-
nald's, Mısırdışardatutulursa, Af-
nka'ya giremedi bıle. Çünkü kara
krtada insanlann Batı'da "ucuz'yi-
yecek olarak bilinen bu tür yiye-
ceğe verecek parası yok.
Meksıka ömeği, McDonald's'a
kültürel boyutlu tepkilerin de yay-
gınlaştığını gösteriyor. Fransız Köy-
lü Federasyonu lıderı Jose Bovie
de Fransa'da McDonald's'ı hedef
alan gosterıler yapmış, Amerikan
hazır yiyecek kuruluşunun urün-
lerıne karşı Fransız ürünlerini sa-
vunmuş ve pek çok yerden (Fran-
sız hükümeti dahil) destek gör-
muştü. McDonald's restoranlan-
nın "küreselleşme karşıtlan"n\r\
açıkhedeflerinin başında geldiği-
ni son birkaç yılın olaylanndan bı-
lıyoruz.
Kanadalı sosyolog Mc Luhan
Amerikan "ayaküstüyemek"zın-
cın McDonald's'ların tüm dunya-
da yaygınlaşmasından yola çıka-
rak, dünyanın "Macdonaldlaşma-
s/"ndan ya da "Amenkanlaşma-
s/"ndan söz etmişti. Gerçekten
de "McDona/d's "lar 80'li yıllarda
uluslararası gelişmelere damgası-
nı vuran "küreselleşme"rimsım-
gesi oldular. Berlın Duvan'nın yı-
kılışından sonra Kızıl Meydan'a
"Mac "in M'sini konduran çizerier,
aslında "küreselleşme" ideoloji-
sinin bayrağını kalenın burcuna
dıktiklerine ınanıyoriardı.
Ancak aradan on yıl geçtikten
sonra, bu tıkınma alışkanlığının bir
duraklama içine gırdiğinın, daha-
sı gerilediğinin örnekleri ortaya
çıkmaya başladı; özellikle Afri-
ka'da. Latin Amerika'da ve Orta-
doğu'da... Buralan "küreselleş-
me" dMşm\ tutmuyor. Neye niyet
neye kısmet... McDonald's'ın
"ucuz" başarılanndan apartopar
sonuçlarçıkaranlar, kuruluşun ge-
rılemesi üzerinde yeniden düşün-
mek zorundalar.
Mustafa Necatj
aramıza dönüyor
Koşemizde bundan birsüre
önce Cumhuriyet'in ilk devrim-
ci Milli Eğitim bakanlarından
Mustafa Necati'nin Ankara
MithatpaşaCaddesi üzerinde-
ki evinin harap halde olduğu-
nu, Kültür Bakanlığı'nın bu anı-
ya sahip çıkması gerektiğini di-
le getirmiştik. Bunun üzerine
konuylayakından ilgilenen es-
kı Kültür Bakanı Istemihan Ta-
lay, Mustafa Necati Evi'ni ka-
mulaştırıp restore ettirdi. Ya-
nık yıkık ev böylece aslına uy-
gun olarak yeni kuşaklara ka-
zandınldı.
Talay'dan sonra gelen Kültür
Bakanı Suat Çağlayan da,
geçen Ekim ayında imzalanan
birprotokolle "Mustafa Neca-
ti Kültür Fw"ni 25 yıllığınaTürk
Tabipleri Biriıği'ne devretti. TTB
şimdi, "/Wusfafa/vecaf/"adının
yüklediği sorumluluğun bilinciy-
leyoğun birhazırlık içinde. Evin
kamulaştırma gerekçesinde yer
alan "geleneksel Türk mutfa-
ğının yaşatılması" amacını ye-
rine getinnek için mutfağı ta-
mamlamak üzere. TTB, evin
dığer bölümlerinde de yıllık
programlı sergiler, söyleşiler,
dinletılergerçekleştirecek. Böy-
lece Ankara, TTB aracılığıyla
ocak ayından başlayarak do-
lu dolu bir kültür merkezine da-
ha kavuşmuş olacak.
Bu mutlu olayda bizim de bir
tuzumuz bulunsun istedik. Kül-
tür Evi'nin açıldığı gün, özel ar-
şivimizde bulunan ve Mustafa
Necati'nin bugüne değin hiç
yayımlanmamış birfotoğrafını
TTB'ye armağan edeceğiz...
KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakOı turk.net
ÇİZGtLlK KÂMİL MASARACl
o
HARBİ SEMİH POROY semihporoy(g yahoo.com
DENİZ SOM
CNN Uluslararası
Kitap Fuarı Yeşilköy
21 Aralık Cumartesi
Saat: 14.00-17.00
Günizi Yayıncılık Stand F307
KEDİ LEVO APTÜÜKA aptulikan studyoimge.com.
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 21Arahk
ZORAKI FATİHf
16O3'TE BU6ÜN, 13- OSMANLI HÛKÜMOARt M.
MEUMBT 36 YAŞlNDA İSTANBUL'DA ÖLDÜ.TAH-
TA ŞEÇERKEN 13 BKKBK KARDeŞtNİ BOĞDUOüt/l_
Sf İLBBİLİNEMM.MEHMET,İMfHRAroRUlKTA ~
DUGAIOAMAHIN B£LİeSlNL£ÇT7St SI&LAR mjKUM
SÜGMÜŞTÜ. EfLAKLiLÂR VA/ İSYAMINOA OBDUHUN
BAÇARtSfZL161 Û2££ İNB,İSTEMSOıĞİ HALPE ASK£-
MN BASKlSlYlA SEF6BE &TILMAK. 2ORUNPA KfiL-
m$n.E&e.i KALECÎ AUNIHCA DA "eeeiFATini"uti_
YAUIUI KABUU£NMİ$Tİ. AKP/NOAN MPfLAM UAÇÖ
VA SAfAÇtÜDA DA İSTAHBUL'A OÖNMESİ GÛÇJ-Û*-
L£ ENGELLENUİŞrİ. BüiVK ftASLSfJriLABtN KAZAN.
aiZP/Ğl ŞU SAVAŞTfiU KAÇAN SA21 OSMANLI AS-
KERLBRİ MHA SoM&l ANADOLU'ûA "C£U\Ü l'S-
YANLAR<*H!H İLK TVHÜMLARMt ATACAKLAZDt..
GÖRÜŞ
EMÎN GÜRSES
Kemal'Hi Öğretmeni:
Necip Hablemitoğlu
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada banş içinde ya-
şamasının önündeki en önemli engelin Batı'dan gel-
diğini söylerdi Necip Hoca. Türkiye'de son zaman-
larda Alman vakıflannın bazı entelajanlan da yanına
alarak Türkiye karşıtı faaliyetler içinde bulunduğunu,
buna engel olunamadığını ifade ederken nefesi da-
ralırdı. Bazı dini gruplann Alman istihbaratının kont-
rolünde olduğunu ve Almanya'da sürdürdükleri Tür-
kiye karşıtı çalışmalanna Türkiye'de de destek verdi-
ğini söylerdi. Tek başına bir aydınlar ordusu gibi fa-
aliyet gösteren Necip Hoca'ya Ankara Üniversitesi bir
masa ve sandalyeyi bile çok görmüştü. Kendisinin ifa-
desiyle, çay ocagını ders aralannda dinlenme yeri
olarak kullanırdı.
Üniversiteden bir dönem -atılmasına neden olan-
SBF'deki bazı öğretim üyelerinin yabancı işbirlikçilik-
lerini dile getirdiği için dışlandığını söylerdi. Her ne-
dense Ankara Üniversitesi SBF'de Necip Hoca gibi
Kemalistler sahipsizdi.
Necip Hoca'nın öldürülmesinde Alman ya da Fet-
hullah Gülen parmağı öne çıkanldı bazı basın organ-
lannda. Olaydan birkaç gün önce Hürriyet'te Rus is-
tihbaratının Türkiye merkezli bazı dini gruplann Rus-
ya Federasyonu'nda CIA adına çalıştıklan açıklama-
sının yayımlanması ve yine bu arada Fethullah Gü-
len'in Amerika'dan uzaklaştınlması için baskılann FBI
tarafından arttınldığı haberi gelmesi ilginçtir. Mosko-
va, VVashington'a kendi nufuz alanında eğitim mas-
kesi attında etknlik sağlama faaliyetteri içinde olan grup-
lara verdiği destekten dolayı duyduğu rahatsızlığı bil-
dirmişti. İki ülke arasında böyle bir gerginliğin tırman-
masını Irak konusu varken VVashington'un sürdür-
mesi sorun yaratabilirdi. ABD açısından birinci önce-
likli hayati konu Irak ve çevresinin düzene sokulması
ve kontrol edilmesidir. Bu nedenle Fethullah Gülen'i
gözden çıkarması anlaşılabilir.
Olaym bölgesel boyutuna dikkat etmek gerekir.
ABD'nin AKP hükümetiyle Kıbns ve Irak konusunda
yakın şeylerdüşundüğü bilinmektedir. ABD açısından
Kıbrıs önceliklı değıldi. Irak konusu ise hayatıdir. AKP
hükümetinin tüccar tavn Türkiye'deki milli kuvvetler
tarafından tepkiyle karşılanmış ve tepki giderek örgüt-
lü bir yola girmeye başlamıştı. Necip Hoca'ya yapı-
lan saldınnın bu direnişi kırmak için bir yöntem ola-
rak seçilebileceği de dikkate alınmalıdır.
Bilıyoruz ki Türkiye'de bazı birimlere sızmış ve
önemli görevler üstlenmiş kişiler mevcuttur. Bunîann
bağlı olduklan yerler, içerideki milli kurumlar değildir.
Talimatlan dışandan farklı yöntemlerie alırlar. Bunla-
ra basın ve yayın ogranlannda, ünıversitelerde ve bü-
rokraside bazı gruplar propaganda çalışmalanyla des-
tek verirler. Bunu da ülke çıkarian adına yaptıklan id-
diasıyla perdelemeye çalışıriar. Bunlann bir kesiminin
Necip Hoca'da isimleri vardı. Kendisiyle Cumhuri-
yet'in Ankara Bürosu'nda yaptığımız bir görüşmede,
bu konudan duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti.
ABD Dışışleri Bakanlığı, Irak'ın sunduğu dosyalan
yeterii bulmadığını açıklayarak saldın izni için BM'ye
baskısını arttınyor. Rusya Federasyonu istihbaratının
raporunun basına yansıması, Alman vakıflan duruş-
masının yaklaşması, Fethullah Gülen'in ABD'den dış-
lanmak istendiğı haberinin gelmesi ve Necip Hoca'ya
saldınnın gerçekleşmesi bir hafta içine sığdınlıyor.
Dikkatlerin başka tarafa çekilebileceği hesabı yapıl-
mış olabilir burada, fakat boyte birortamda bunun kuş-
ku yaratabileceğini düşünememiş olmalan imkânsız-
dır. Fakat öyle bir döneme girmişlerdir ki bölge üze-
rinde yaşanan yoğun emperyal rekabet böyle bir sal-
dınyı zorunlu kılmış olabilir.
Bu saldınnın tek hedefinin Necip Hoca olmadığı açık-
tır. Ellerinde öldünjlmelen sansasyon yaratabılecek ki-
şilerin listesi vardır. Bunlar arasından en açık hedef
seçilmiştir. Necip Hoca çabalarını açıkça yapardı.
Açık hedefti. Gazi Mustafa Kemal'in öğretmeni, Ga-
zi'nin başkentinde güvende olmadığını biliyordu. Sa-
dece gayri milli güçlerin tasfiyesinin nasıl yapılabile-
ceğinin hesabını yapmayı görev edinmişti kendisine.
Maalesef Ankara milli kuvvetler için güvenli bir yer ol-
maktan çıkmıştır. Gayri milli güçlerin yerii ve yabancı
temsilcilerinin yan işgal altındaki Ankara'da Gazi bi-
ze bakıyor, bir öğretmenini koruyamadığımız için hid-
detleniyor haklı olarak.
E-posta: emingurses@yahoo.com
Fax: 0212 513 85 95
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Ahududuya
verilen bir baş-
ka ad. 2/
"Maddenin
korunumu"
yasasını orta-
ya koyan ve 5
modern kim-
yanın kurucu-
su olarak ka-
bul edilen
Fransız bilim
adamı. 3/ Es-
1 2 3 4 5 6 7 8
kıden harman üriinle-
rinden onda bir ora-
nında alınan vergi... 2
Ergenlik sivilcesi. 4/ 3
Nesne, şey... Olağanı
aşan büyüklüğü olan.
5/ "Yalana servi" de
denilen bir ağaç. 6/
tnce, nazik... Yapısına
girdiği sözcüğe "ken-
di kendine" anlamı
katan yabancı önek. 7/Bir zaman birüm... Hafif, ya-
vaş sesle söylenen. 8/ Cerrahın hastannı bir yerini
kesme ve dikme yoluyla yaptığı tedavi. 9/ Üye...
"Isimler'" anlamında eski sözcük.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Savaş gemilerini ticaret gemilerinden ayırmak için,
grandi direğine asılan ince bezden yapılmış, dar ve
şerit biçiminde bayrak. 2/Titreme, ûrperme... Kuru
soguk. 3/Kolaylıkla aldatılabilen... Fas'ın plaka işa-
reti. 4/ Bir renk... Yer jimnastiğinde, vücudun yatış
pozisyonundan ayaküstü duruma geçme hareketi. 5/
Bizmut elementinin simgesi... Geminin sol yanı. 61
Özsu... Etrafı görmeye engel olacak kadar kalın su
buğıısu. 7/Japon kökenli birdö\üş sporu... Şaşma be-
lirten bir iinlem. 8/Budizm'in, Buda'yla tek vücut ol-
mayı amaçlayan kolu... Suçlama. 9/Kişinin yaşama-
dığı geçmişe duyduğu özleme verilen ad... Boru sesi.
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
ÖZGE ÖZBEY