Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2002 CUMA
DIZI
İstanbul'un fethinden sonraki uygulamalar Türkmenleri ezmeye yönelik oldu
Osmanlı'nın Türkmen
politikasıAlevilerie
Alevilerin
etnik
kimliği...
CEMALŞENER - 3 -
F
avuz Selim ile Şah
Ismail arasında
1514'tegeçen
Çaldıran Savaşı öncesi ve
sonrası Anadolu'da; tarihi
kaynaklar 40 ila 100 bin
civannda Türkmenin
katledildiğini yazmaktadır.
Şafi mezhebinden,
Nakşibendi tarikatından
Kürt mollası Şeyh Idris
Bitlisi'nin önerisi ve
planlamasıyla Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'dan
Türkmenler sürülerek
katledilmişlerdir.
rürkmenlerin hâkim
olduklan idari
beylikler ve
topraklan; "yurtluk ve
ocaklık" adı altında
Yavuz'un imzaladığı boş
fermanlan, Idris Bitlisi
doldurarak 400 Kürt aşiret
reisine, ağasına vermiştir.
Yavuz Selim tarafından
Erzincan valiliğine atanan
(dönme) Bıyıklı Mehmet
Paşa ve danışmanı Idris
Bitlisi bölgede terör
estirirler. Kurban
Bayramı'nda Osmanlı
muhafızlan Türklere
saldırarak, binlercesinin
kafasını keserek
Erzincan'a getirir.Bıyıklı
aşlangıçta Osmanlılar ülkele-
rine "Rum" diyorlardı. Ya-
vuz'dan sonra "Osmanh" ya
da "Deviet-i aM Osman" denilmeye
başlandı. Osmanlı devlet yönetimi
ile kapıkulu askerleri, dirlik sahiple-
ri "Tûrk otanayan" dönmelerden
oluşmaktaydı. Bu dönme devşirme-
ler; asker ya da yönetici olarak eğiti-
lerek ve Türkçe öğretilerek devlette
göre\' alınıyorlardı. Osmanlı Hane-
danı etrafinda oluşturulan helozonik
dönme asker-sivil yönetici sınıfin
başında hanedan aileden bir "sıü-
tan" olan devlet "despotik" ve üre-
tim iüşkileri de feodal yapıda idi.
Türklük açısından baktığımızda,
Akkoyunlu ve Safevi devletleri Os-
manlılar'dan daha çok Türktür.
Tüıkler; Osmanlılarda "akılveid-
rak yoksunıT ildnci sınıf vatandaş-
lar olup, Ermeni, Rum, Yahudi,
Kürt, Arap vb. unsurlar daha ön
plandaydı. Onlara "kavmi necip" ve
"milleti sadıka" vs. deniliyordu.
Dönüm nolctası
İstanbul'un fethi Tûrkler açısından
önemli bir dönüm noktasıdır. 29 Ma-
yıs 1453 Salı günü İstanbul'u, Bizans
devlet ve Ortodoks kilise yöneticile-
ri Osmanlılara teslim eder. Fatih Sul-
tan'ın (ü. Mehmet) 2 gün sonra Aya-
sofya Kilisesi ile Bizans împaratorluk
Sarayı'nagiderektörenle Bizans ve Os-
manlı devlet erkânını kabul etmesiy-
le de Osmanlı tmparatorluğu ilan edil-
miş olur. Bu durum aynı zamanda Bi-
zans tahtına Fatih Sultan Mehmet'in
getirilmesi de dernektir. îstanbul'un fet-
hi Türk tarihçilerının abarttıklan ka-
dar önemlı bir askeri kuşatma ve mu-
harebe değildir. Osmanlı II. Veziri
Rum Zağanos Paşa gibi dönmelerin ve
tükenmiş, çürümüş Bizans yönetici-
lerinin işbirliğiyle ve de direniş gös-
teren gruplann katledilme operasyo-
nu ile Istanbul alınmıştır. Rum Zağa-
nos Paşa gösterdigi bu maharetten do-
layı vezir-i âzamhğa (başbakanhğa) ge-
tirilmiştir. istanbul'un alınmasıyla,
Osmanlı tmparatortuğu döneminde yaprian basküar Alevilerin hayaüna büyük değişiküklere yol açmışür.
Zağanos Paşa ile birlikte dönme dev-
şirmelerden (Enderunlu) 34 vezir atan-
mıştır. Vezır-ı Âzam Çandarh Halfl
Paşa ve Türk vezırler görevlerinden
alınmıştır.
Fatih Sultan Mehmet. İstanbul'u
başkent yapmış. kendisini Edime'de
tahttan indiren vezirleri ve Türkmen
beylerini görev den alarak sürmüştür.
Bizans devlet müesseselerine uygun
yeniden devlet yapılmasıru gerçekleş-
tirmiştir. Şeyhülislamhk müessesesi-
ni ve müfrülüğü de Tener Rum Or-
todoks Patrikiiğine'' benzer bir yapıy-
la Ortodoks îslam (Sünni) şeriat orga-
nizasyonuna dönüştürmüştür. Çan-
darh Halil Paşa tutuklanarak Edir-
ne"ye gönderilmiş, buradaki hapisha-
nede işkence edilerek tüm para ve
mallanna el konmuş: Temmuz 1453
başında da katledilmiştir.
Türk halkı dışlandı
İstanbul'un başkent olması,ve Fatih
Sultan Mehmet ile yeni bir döneme gj-
rilir: Türk aristokratlan ve Türk hal-
kı devlet yönetiminden tamamen dış-
lanır. Padişah üzerindeki etkileri so-
na erer. Türklerin yerini padişahın oto-
riter görüntüsü altında; dönme devşir-
me Kapıkulu-Enderun zümreleri dev-
let erkine sahip olurlar.
II. Bayezit'in yeni fethettiği Mo-
don, Koron, Navarino, Mora, Draç gi-
bi yörelere, Anadolu'daki Kızılbaş
zümreleri çoluk-çocuk. kadın-erkek
yüzleri demirle dağlanarak, zorla sü-
rülerek iskâna tabi tutulurlar. Aynı tıp
uygulamalar Fatih döneminde Kara-
man ve Konya'da da olmuştur. Rum
MehmeC Paşa bölgede zulüm ve kat-
CUDtLt RAKEUİN MASALINDAN YAPILACAK ÇIKARSAMA
Toplum 25 yılda değişti
B
irıncı Dünya Savaşı yıllannda. yani 1915'li
yıllarda "tehcir" sırasında bir Ermeni aile
kaçrruş, Cudi Dağı'na sığınmış. Bu Ermeni
aşiret, Cizre'nin en büyük Ermeni aşireti sayüan
Vartolar aşıretidir. 25 yıl hiç kimseye görünmeden
Cudı Dağı'nda saklanıyorlar. Tehcır bitiyor. 1. Dünya
Savaşı bitiyor. Türkiye Cumhuriyeti kuruluyor. Hatta
MustafaKemal de vefat ediyor. İ915'e 25 yıl
eklersek 1940 oluyor. 1940Tı yıllarda ovaya,
Cizre'ye iniyorlar. Aşiretin topraklanna Kürt
aşiretleri el koymuş. "Ermeni aşiretin dili arük
Kürtçe. Tek keiime Ermenice dahi bilmiyor, dualannı
bile Kürtçe ediyorlardı. Patrikhaneyi hiç
duymamışlardi. Hatta Türkiye topraklarmda başka
Ermeni var nu, onu da bilmiyorlardV
14
Kürtçe konuşuyorlar, ama kürtierden de farkh
olduklannı binyortardı.''
"Bütün çocuklanıun isimlerini kutsal kitardardan ya
da Kürt adlanndan seçmişlerdL"
İstanbul'a geldiklennde ise "Aşiret çocuklan
aralannda Kürtçe konuşuyordu." "Kürtçe konuşan,
Ermeni kurüiğini yeni öğrenen" bir topluluk.
'Cudüi Rakel'in Masah'nı Rıdvan Akar 30.12.1999
tarihinde Aktüel dergisinde yayımlamış. Yaklaşık 2
yıldır internette bu yazının ziyaret etmediği Kürt ve
Zaza sitesi kalmamıştır. Rakel'in Masalı hüzünlü bir
masal, duygulanmamak mümkün değil.
Demek bu coğrafyada böyle olaylar oluyor. Hem de
25 yıl gibi bir zaman diliminde bu değişim
gerçekleşebiliyor. Peki, Ermeni Rakel veya Ermeni
\r
artolar aşireti 25 yılda Kürtleşebiliyor ise, üstelik
1520'li yıllarda Osmanlı zuhnünden kaçan Alevi
Türkmenler, 1900'lere geldiğimizde. yani 400 yıl
sonra, yaklaşık 5-6 nesıl sonra Osmanh'nın zulmü
sonucu dağlara sığınmış, Kürtleşmişlerdir
dendiğinde, Cudili Rakel'in Masalı'na hüzünlenenler
neden hop oturup, hop kalkar. Bunu anlamak
olanaksızdır. Türkmen 'Safevi Devleti'ni haritadan
silmek için hazırlanan Osmanlı ordusunun 40 bin
Alevi Türkmeni çoluk çocuk demeden kınp, geri
kalanı da dağ başlanna, kuş uçmaz kervan geçmez
derelere, tepelere saklatan güç, "Ermeni tehciri"ni
yapanlardan daha tnı hoşgöriilüydü!
O zaman 25 yılda Cudi Dağı'na sığınan bir Ermeni
aşireti Kürtleşiyor. Ama 400 yıl boyunca bitip
tükenmeyen Osmanlı tehciri yaşayan Alevi
Türkmenlerin canlannı kurtarmak için sıgındığı Kürt
dağlannda Kürtleşmediğini savunmak, kötü niyet
değilse miyopluktur. İki olaya farklı bakmak ise çifte
standartlıktır. Cudili Rakel'in Masalı'ndan doğru
çıkanlması gereken ders budur. 25 yılda, hem de
1915'lerde bir Ermeni aşiret Kürtleşiyorsa, iletişim
imkânlannın vs. daha gen olduğu 1520'lerde aynı
yöreye canını kurtarmak için sığınan Alevi Türkmen
aşiretlerinin 400 yılda Kürtleşmemesi mümkün
değildir.
liam yapmıştır. Atatürk'ün atalan da
bu yöreden alınarak o yıllarda bugün-
kü Makedonya'run Jupa bölgesinin
Kocacık Köyü'nde iskân edilmiştir.
Fatih ve Bayezıt döneminde; Akdeniz,
Ege ve Iç Anadolu Türkmenleri, oy-
maklarve kafıleler halinde Akkoyun-
lu ülkesine ve bugünkü Kuzey ve Gü-
ney Azerbaycan'a göç ederler. Şeyh
Cüneyd ve Şeyh Haydarbu Türkmen
topluluklarmı örgütlerler. Erdebil Tek-
kesi'nde Türkmenler yaygınlaşır ve
merkezi olarak örgütlenir. Şah Isma-
il"m önderliginde 24 Oğuz boyundan
olan 72 Türkmen oymak beyi ve 40
seyyid ocağından dedenin kahlımıy-
la Erzincan'ın Sankaya yaylağındaİd
"Türkmen Kurulta\ı"nda Safevi Dev-
leti'nin kuruluşunakararverilir. Dev-
let, 9 Eylül 1502 günü Tebriz'de ku-
rulur.
Sürgün ve katllamlar
I. Selım'in (1512-1520) tahtageç-
mesiyle Türkmen sürgün ve katliam-
lan daha da vahim bir hal alır. 1514'te
Şah Ismail ile Yavuz Selim arasında
geçen Çaldıran Savaşı öncesi ve son-
rası Anadolu'da; tarihi kaynaklar 40 ila
100 bin civannda Türkmenin katledil-
diğini yazmaktadır. Şafi mezhebin-
den, Nakşibendi tarikatından Kürt
mollası Şeyh tdris-i Bitlisi'nin öneri-
si ve planlamasıyla Doğu ve Güney-
doğu Anadolu'dan Türkmenler sürü-
lerek katledilmişlerdir. Türkmenlerin
hâkim olduklan idari beylikler ve top-
raklan; "yurüukwocaldık''adı altın-
da Yavuz'un imzaladığı boş ferman-
lan, Idris Bitlisi doldurarak 400 Kürt
aşiret reisine, ağasına vermiştir.
Yavuz Selim tarafından Erzincan
valiliğine atanan (dönme) BıyıkhMeb-
met Paşa ve danışmanı Idris Bitlisi
bölgede terör estinrler. Kurban Bay-
ramı'nda Osmanlı muhafızlan Türk-
lere saldırarak, binlercesinin kafasını
keserek Erzincan'a getirip şehirde,
kafataslanndan minare yaparlar. Bı-
yıklı Mehmet Paşa, Osmanlı ordusu
ile Idris Bitlisi'nin topladığı 10 bin
Kürt gönüllüsüyle; Munzur Dağla-
n'na çekilen Şah tsmaıl'in Erzincan
Valisi Nur Ali Halife'yi. Haziran
1515 'te Ovacık yöresindeki Tekir Yay-
lağı'nda bularak bir bölümünü kıhç-
tan geçirirler, diğerleri kaçarlar. Der-
sim yöresinde Osmanlı ordusu ile Pa-
lu beyi Çemşid ve tdris Bitlisi komu-
tasındakj Şafi Kürt gönüllüler; on bin-
lerce Türkmenleri katlederler. Arnk Ya-
vuz'un adı Aleviler arasında Yezit ile
birlikte anılmaya başlanır ve lanet oku-
nur. Yavuz Selim' in Mısır'ı alması ve
74. îslam halifesi olması ile Sünnilik
resmi ideoloji haline gelir ve Osman-
lı îslam devlet kımliğı oluşur. Osman-
lı. sınırlannın genişlemesiyle de "Ro-
ma lmparatorluğu"nun varisi olur.
Kapılar kapandı
Kanuni Sultan Süleyman (1520-
1566) döneminde Islami kabuk için-
de ama çeşitli uluslardan oluşan Os-
manlı Devleti tam bir "Roma tmpa-
ratorluğu" halini alır. Bu dönemde
yine Türklere zulüm, şiddet ve katli-
amlar devam eder. Kürt kökenli Şey-
hühslam Ebussu'ııd Efendi'nin (1545-
1574) verdiği fetvalarla Türkmen kat-
liamı, "tslam şerian"na göre meşru-
luk kazanır. Bugün Sünni ilim adam-
lan tarafından "huşu ile anüarak evti-
ya mertebesi"ne çıkanlan Ebussu'ud
Efendi, Türk katliamcısı, lanet okuna-
cakbir zalim, îslamiyeti çıkarlanna gö-
re yorumlayan cellat bir din uleması-
dır. Hırvat kökenli ve Nakşibendi ta-
rikatından Kuyucu Murat Paşa da;
6.12.1606'da sadrazam olduktan he-
men sonra Anadolu'da geniş çaph
Türkmen katliamı harekâtı başlatır.
70 bin Türkmeni diri diri kazdırdığı
kuyulara gömdürür. Türklerin tari-
hinde, aynı yörede geçen Malazgirt
ve Çaldıran savaşlan iki karşıt döne-
meçtir. Selçuklu Sultanı Alparslan
Bizans'ın sınırlanm korumak ısteyen
împarator Romanus Diogenes'i 26
Ağustos 107 l'de yenerek Anadolu'nun
(Rum) kapılannı Türklere açmıştır.
Bizans başkenti istanbul'un sahibi Ya-
vuz Sultan Selim ise Şah İsmail'i 24
Ağustos 1514'te yenerek, Anadolu'nun
kapılannı Türklere kapatarak; Alpars-
lan ve Oğuz-Türkmen boylanndan Bi-
zans'ın intikamım ahnış ve doğu böl-
gesi hudutlannı da Kürtİerin koruma-
lığına bırakmıştır.
Yann: Kürtler Alevlliğl
benimsemedi
BIRBAKIMA
SERVER TANtLLİ
H«Çetenl(80Yaşmla...
Halit Çelenk'in 80. yaş günü için, Mülkiyeliler
Biriiği, 15 Aralık'ta Ankara'da bir şenlik düzenle-
di. Oraya yolladığım mesajı, aşağıda, okurianmın
da bılgısine sunuyorum.
"Sevgili arkadaşlar, dostlar, bayanlar ve baylar;
Halit Çelenk ustamızın seksen yaşına basması
nedeniyîe düzenlenmiş olan bu anlamlı şenliğe biz-
zatkatılma fırsatını bulamasam da, gönlümleara-
nızdayım ve söyleyeceklenm vardır.
Halit Çelenk'i, özellikle 60'lı yıllardan başlaya-
rak, adım adım izleyen kuşaktanım. Oyıllara dam-
gasını vuran, 27Mayıs Devrimi olmuştur. Cılkı çık-
mış bir iktadara, Demokrat Parti iktidartna son
veren devrim, hayata geçirdiği 1961 Anayasa-
sı'yla yeni bir özgürlük çığırı da açıyordu. O çığır,
birfikrirönesansı da beraberinde getirmiş, sonuç-
ta düşünce ve eylem dünyasını da tek boyutlu ol-
maktan kurtarıp çok boyutlu hale dönüştürmüş-
tür. llerici ve devrimci fikiriehn, başta da sosya-
lizmin ve Marksizmin yeşermesi ve örgütlenişi;
bu arada emekçi sendikal hareketin çiçeklenişi ve
Türkiye Işçi Partisi'nin kuruluşu bu sayede müm-
kün olabilmiştır. O yılları, şimdi özlemle hatırtıyo-
rum ve diyeceğim de şudur: O ortam sürdürülse
ve doğal gelişmesine bırakılsa idi, Türkiye 'nin son-
raki yılları acılar içinde geçmezdi ve bugün gelip
durduğumuz noktada olmazdık.
Söz konusu ortamın kasıtlı olarak baltalandığı-
nı, giderek yok edildiğıni de gözlerimle gördüm:
Demokrasiyi, sermayenin istediği gibi atını koş-
turduğu "solsuz bir demokrasi" olarak düşünen-
ler, sonuçta 1961 Anayasası'nın düşmanı kesilmiş,
TİP'İ faşist saldırılann hedefi yapmış; arkadan ge-
len 12 Mart rejimi de, anayasanın özgürlükçü yan-
larını budarken, TİP'İ de kapatmıştır. Daha ileriye
gidilmiştir: 70'liyıllar, sermaye iktidannın görmez-
den geldiği, hatta hükümet ortaklıklanna kattığı fa-
şist birpartinin kundakladığı terörün ölüm saçtı-
ğı yıllardır. Onu izleyen 12 Eylül ise, her şeyi nok-
talar: llerici, demokrat ve sol güçlere karşı, terö-
rü bir iktidarpolitikası haline getırir ve yaptığı söz-
de anayasa ile de, özgürlükleri yok ederek, ikti-
dan sol'a kapar, sağ'a, hatta dincisağ'a ardına ka-
daraçar; bir aydınlanmacı gelişmeye ket vurarak,
topluma bir deli gömleği giydirir.
Türkiye'yi bugün bulunduğu noktaya getiren
yolun taşlan işte böyle döşenmiştir.
Halit Çelenk'in düşüncesini ve eylemini de bu
bağlamda değertendirmeli: O, seçimini demok-
rasiden, akıldan ve emekten yana yapmış olan bir
hukukçu olarak, önce, 1961 Anayasası'nın öz-
gürlüklerini daha da genişletmek için mücadele
etti; vaktiyle TürkCeza Yasası'nın 141-142. mad-
deleri üstüne yoğunlaştırdığı çaba bu doğrultu-
dadır.
1961 Anayasası'nın bizzat özgürlükleri saldın-
ya uğradığında da, onları savunur: DGM'lere kar-
şı çıkar; bütün yasadışı uygulamalann önüne di-
kilir; 12 Mart infazlannda, "Uç Dal çiçege durdu-
ğunda" onlaria asılır.
12 Eylül'ün saldırısı başladığında, "çağdaş ve
insancıl hukuk adına", olan biteni eleştirir; de-
mokratikleşme adına sorgulamanın güvenceleri-
ni savunur; Terörle Mücadele Yasası çıkanldığın-
da, "Terörü önleme mı, polis devleti mi?" diye so-
rar, sorgulama tekniğinin çağdışılığını, işkencele-
ri ve yargısız infazları sergiler.
Hukuk devletinden yanadır.
"Hukuksuz demokrasi olmaz; demokrasisiz de
hukuk": Bu gerçeğin bilıncındedir.
12 Eylül'den önce ve sonra, hakları çiğnenen,
örgütleri darma-duman edilen, dahası canlanna
kastedilen öğrenci, öğretmen, memur, işçi, sen-
dikacı.. aydınlığın çeşitli kesimlerinden insanlan-
mızın savunulmasında önde koşanlann arasında
onu gördük.
"Dar günlerin dostu" oldu Halit Çelenk.
Düşündüklerini gazetelere, dergilere, kitaplara
da yansıtmış; kürsüsü olmayan bir üniversite ho-
cası olmuştur.
Peki nereden alıyordu Halit Çelenk gücünü?
Tarihin büyük yürüyüşünden! Oyürüyüşte, "da-
ha insanca bir dünya" adına bir mücadeleyi ver-
miş olanlar, önünde sonunda zafer kazanmışlar-
dır. Halit Çelenk, rahmetli Bahri Savcı Hoca'nın
vaktiyle söylediği gibi, işte o "yenilmeyenlerin bir
tanığrd/r çağımızda.
Bugün, çok daha nankör koşullar altında süren
bu kavgada, "umut hangi dağın ardında"d;r diye
sorulursa, diyeceğimız şudur: Umut, karanlığa ve
sömürüye karşı aklın, bilımin, emeğin, banşın ve
demokrasinin mücadelesini inatla ve ısrarta sür-
dürecek olanlardadır, yani sızlerdedir.
Sizleh sevgilerle selamlarken, Halit Çelenk'i de
hasretle kucaklıyor; sağlık ve afiyet içinde niceyıl-
lar diliyorum."
VEFAT
Merhum Pirayende Artunoğlu'nun
oğlu, merhum izgen Bengü'nün eşi,
Suzan Yasavul'un kardeşi, Kenan
Bengü'nün babası,
Arda Bengü'nün dedesi,
Mehmet Ali Yasavul ve Nurhayat
Yasavul'un dayıları
MEMET
FUAT BENGÜ
Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi 20.12.2002 Cuma günü
Altunizade Camii'nde kılınacak
öğlen namazından sonra
toprağa verilecektir.
Not Çelenk yollanmaması, yenne Altınyurt Spor
Kulübu'nun Yapı Kredı Bankası Bağlarbaşı Şubesi
1003438-9 No'lu hesabına bağış yapılması rica
olunur.
ŞİŞLİ1. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ
Sayı: 2002'709
Şişli 1. Aslıye Hukuk Hâkimlığfnin 23.10.2002
tanh, 2002/709 Esas, 2002/1269 Karar sayılı dosya-
mızda, MUSTAFA ile HATlCE'den olma 24.08.1954
doğumlu ABDULLAH SÜBERKın M.K.nun 588.
(eski 530) maddesı gereğınce GAİPLIĞİNE karar
venldığı ilan olunur. 16 12 2002. Basın 84393