19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 20 ARALIK 2002 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] AÇI MUMTAZ SOYSAL Şer GENELLİKLE din konusundaki birçok söz gibi bu dayabancı kökenlidir, amaTürkçeleşmıştır, her gün kullanılır. Kmimiz, ses olarak "şeriaf'a yakın- lığını düşünüp aralarında akrabalık aramaya kalkar. Oysa, ılgisi yoktur. Ama ne yazık ki, ülkenin ve halkın çıkarlanna ay- kırı tutumlara gterubatta bu tutumlar uğruna ya- bancıaüçtedeTşSirliğinegirişen insanlarımızın ara- sına zaman zaman,"dİn adamldrı da girmış, dini de, kendiferıne beslenen saygıyı da zedelemışlerdir. Mütareke döneminin işbirlikçileri arasında Musta- fa Kemal'in katlıni bile "dinen vâcip" görüp fetva verenler çıkmıştır. Isyanlarda, üstelik kendı ınsan- lanmızı yabancı istilasına karşı korumaya çalışan- lara karşı başlatılan isyanlarda, sarıklılar eksik ol- mamıştır. Ama, buna karşılık, çok şükür, Milli Mücadele'ye destek veren, bırakın destek vermeyi, toplara tü- feklere göğüs gerip mücadeleye katılarak vuruşan din adamları daha fazladır. Antep ve Maraş'ta da onlar vardır, dualar ve kurbanlarta açılıp o şerefli sa- vaşı yürüten Birinci Meclis'te de. Bundan dolayıdır ki, Cumhuriyet, yeni üniversitelerinden birine "Süt- çü lmam"ın adını vermekte tereddüt etmemiştir. Bütün bunlaryaşandığı içın, ülkenin zor duruma düştüğü, dıştaki şer güçlerinin üzerimize çul- landığı dönemlerde gözler o "camia "nın da üzerin- dedir. Daha doğrusu, o insanlar adına konuştuğunu, ınanç sahiplerinı temsil ettiğini, dinin toplumdaki ağır- lığını arttırmak amacı güttüğünü söyleyenler üze- rinde. Bu açıdan bakınca, Necip Hablemitoğlu'nun tam şu sırada öldürülmesi, dıkkatle incelenmesı, yer- Ii yenne oturtulması gereken bir olaydır. Niçin şu sırada? Yani, Avrupa Birliği ve Kıbrıs so- runlannın Türkıye'yı kıskaca aldığı, Irak'a yönelik hak- sız planların yürürlüğe sokulmaya çalışıldığı, eko- nomısi ancak canlanmaya yüz tutmaya başlamış bu ülkenin yeniden sıkıntıya sokulmaya çalışıldığı günlerde? Öldürülen bilim adamının "ılımlı Islam" görüntü- süne sığınıp yabancı çıkar çevreleriyle işbirlıği yap- maya kalkışan ve yurtdışından yurtiçıne uzanıp alt- tan alta fesat çevirenler konusunda araştırmalar yaptığı, onlann içyüzünü gün ışığına çıkardığı dü- şünülürse? Tabanca kurşunlanyla verilmek istenen mesaj nedir? Dıştan ıstenenler yapılmazsa içte kanşıklık çıkarılacağı, insanlarımızın tekrar birbırine düşürülecegi. "yedi düver'in çullanışlan yüzünden zaten başı dertte bir devletin bir de bunlarla uğraş- maya zortanacagı, dolayısıyla istenenleri vermek- ten başka çaresinin kalmadığı mı anlatılmaktadır? Öyleyse eğer, bunlara en açık yanıtı da, halk yığınlannın inançlannı koruyacaklannı söyleyerek oy almış olan iktidar sahipleri vermelidır. Hukuk Reformuna Bak! Biz reformlan başkalan istediği için yapacak değildik. Türk insanı için yapacaktık ya... Biz şimdi reformlan bıraktık, mehter marşıyla geri geri gidiyoruz. Prof. Dr. Erdener YUKTCAN Anesi EDA'nın - Babası HİLMİ'nin yavrusu, cici bebek DURU UYTUN aramıza hoş geldin. Nahit Dedecik - Sevinç Nenecik 20 12 2002 Acıhitm - hunbul Tiirkıye Gazetecıler Cemıyetı'nın yayınladığı gunlük Bizim Gazete Ülke somnlanna ılışkın raportanyla, araştırmalanyia. koşe yaalanyla. tarafstz habertenyte sıvıltoplumlanngazetesı Düzenlı okumak ıçın abone olun. Tel: 0512.51106 75 B u sayfada yazdığım son yazımı şu parag- rafla bıtirmışim: Her zaman vurgula- raaya çahştığım bir noktayı yineteyerek yazunı nokta- lamakistiyorum: Biz hukuk refor- munuda ötekialanlardaki reform- lan da 'başkalan" istiyor diye ya- pacak değiliz. Türk insanı bunu çoktan hakettiği için yapacağız, Uzun zaman önce değil.. belki bir hafta, belki on gün geçti bu dü- şüncemin üzerinden, ama gel gör ki. yasama düzlemindeki görüntü hiç de öyle değil. Nereden başlamah? Hukukçular bas bas ba|ınyorlar: Kişiye ve olaya özei yasa ve anaya- sa yapümaz! Dinleyen kim... AKP'ningenel başkanıpariamen- to dışı kaldjğı için, anayasa değisti- riMyor. Sormak gerekmezmi,yann biri geiir ve bu normlar bana uy- gun gebnedi Ben de şunlan şunla- n değiştiriyorum, derse, sizce hu- kuk düzeni yerie bir olmaz nu, ya- salann egemenüği kahr mı bu üt- kede? Bu tavır aslında genellenecek bir davranış biçimi görûntüsü ve- riyor. Eldm 2001 anayasa değişik- liğinde kimin aklına estiyse, ana- yasaya bir kural eklendi: Bir söz- leşmeden doğan yükümünü yeri- ne getirmemekten ötûrü kimse hap- sedılmez. Yaşasın, karşılıksız çek suç olmaktan çıktı. Ülke, çek çe- ken. borcunu ödemeyenler için cennet oldu. Mahkemelerin -yar- gıtay dahil- kafası kanştı. Davalar durdu. Beklenmeye başlanıldı!.. Sonuçta Anayasa Mahkemesi so- nınu çözdü: Karşıhksız çek suçu- nun bu hükümle ilgisi yoktur. Bu suç hapisle cezalandınlabiUr. Yine "bazüan" bunu -ne hik- metse- içine sindiremiyor. Gelen ha- berler çok kötü: Karşılıksız çekten yanan vatandaşı ceza boyutunda korumak yok. Taslak hazırlanıyor- mus. Sormak gerekmez mi? Siz kimden yanasınız. dürüst ve na- musludan mı, yoksa suçludan, göz göre göre borcunu ödemevenden mi? Durun daha bitinedi: Adalet Ba- kanlığı kökenli bir taslak ülkeye bir başka arapsaçı hazırhyor. Konu özetle şöyle: Yaşanan ban- ka olaylan nedeniyle açılmış bu- lunan ceza davalan halen ağır ce- za mahkemelerinde görülüyor. Bu- rada yargılanan sanıklara yapılan suçlamalar arasında kısaca banka zimmeti diyebileceğim suç da var. Bu suçu son Bankalar Yasası ge- tirdi. Anlamı şu: Bankayı yöne- tenler, bankanın parasını, malını, kendi malvarlıklanna katarlarsa, bu yolla bankayı zarara uğratırlar- sa, çok ağırbiçimde cezalandınlı- yorlar. Ceza 6 yıl ağır hapisten baş- lıyor. Şimdi eldeki taslak devam eden davalar için mahkemeleri değişti- riyor. Bu davalar ağır ceza mahke- melerinden alınacak ve DGM'le- re verilecek. Her ne hikmetse. ağır ceza mahkemeleri DGM'ler kadar güven vermiyor. Her fırsat- ta bu mahkemelerin yargı erki için- deki bazı suçlar ellerinden alınıyor. Oysa daha kısa bir süre önce ya- sakoyucu halkın "çete" dediği olaylan DGM'den alıp ağır ceza mahkemesine vermişti. Bu kez bankalar bünyesinde işlendiği id- dia edilen yahıızca zimmet eylem- leri DGM'ye gönderilmek isteni- yor. Niçin? Herhalde DGM'ler bu işi daha kolay çözer diye. Aslında hiç de öyle değil. İlkin görülmekte olan davalarda, aynı mahkemede, aynı iddianame ile büyük sayüarda -en azından 50- kişi, içinde banka zimmeti de olan başka başka suçlardan yargüanryor. Örnek. dolandıncılık, emniyeti su- istimal, bu suçlar için örgüt kurmak örgüte girmek ve benzeri... Bu taslak yasalaşırsa, ne olacak? Ağır ceza mahkemeleri, dosyala- n sayfalarla değil, klasörlerle be- lirtilen (70-80 klasör gibi) davalar- da, zimmet için görevsizlik karan verecek, olayın bir kısmını DGM'ye gönderecek Yargüama hukuku böyle diyor. Söyler misi- niz? Bu ayıklamayı kim. nasıl ya- pacak? Aslında işin bu tarafi önemli de- ğil. Bu olayda önemli olan, bu ak- tarma neden yapılıyor, bunu sor- mak gerekir. Ağır ceza mahkeme- leri, davaların ıçine girmış ve kısa bir süre sonra bu uyuşmazlıklan çö- zecekken, bu davalar uzasın mı is- teniyor? Yoksa -hiç de düşünmek istemiyorum- ağır ceza mahkeme- leri yeterli bilgi ve deneyime sahip değiller diye mi düşünülüyor?.. Oysa zimmet Türk sisteminde Cumhuriyet'in kunıiduğu günden bu yana ağır ceza mahkemelerinin yargı erki içinde. Bu kadar davaya bugune kadar bakan bu mahke- meter. banka zünmetinin mi için- den çıkamayacak? Hiç de inandt- ncıdeğfl. Biz istediğüniz kadar "DGM'k- rin yargı sistemi içinde yeri yoktur. Bu mahkemeler kaldınlmahdır" diyelim. Bunun tam tersi yapılarak yerleri pekiştirilmek isteniyor. Hem de son taslakta oldugu gibi, siste- mi arapsaçına çevirerek!.. Oysa iş ağırceza mahkemelerinde de kal- sa, suçlular elbette hakettikleri ce- zalara çarptınlacaktır. Bunda en ufak bir kuşkum yoktur. Başa dö- nersek: Biz reformlan başkalan istediği için yapacak değildik Türk insanı için yapacakuk ya... Biz şim- di reformlan bıraktık mehter mar- şıyla gen geri gidiyoruz. Ölüm Taciri ve Irak'a Savaş... Prof. Dr. Altay GÜNDÜZ r. MM. trü B ugünlerde ülkemizi yakından ılgilendi- ren konulan içeren iki kıtap okudum: Ölüm Sa- tanlar(MehmetCoraL Büke, 2000) ve Irak'a Savaş (Scott Ritterve VVHiaın Rivers Pitt Metıs. 2002). Coral. Ams- teıdam Üniversitesi ve Lahey Uluslararası Akademisi'nde ekonomi uzmanlığı kazan- mışbiraraştırmacı. Buçalış- masını sürdürürken. dünya- nın çoğu ülkelenne satış ve dağıtım yapan uluslararası dev organizmalann, özellik- le silah üretimi ve satışından beslendiğıni fark etmiş ve bu konuyu irdelemeye karar ver- miş. ABD'deki üniversite ki- taplıklanndan. ABD devlet kayıtlanndan. uluslararası araştırma kuruluşlanndan sağladığı verilerle anılan ki- tabı yazmış. Scott Ritter ise Amerikan ordusunda istihba- rat subaylığından emekli, es- ki bir deniz piyadesi. Birleş- miş MiHetler'in silah denet- çiliğini yapmış. Savaşa ve kapitalizme karşı değil ama Başkan Bush un lrak'a savaş açmasına karşı. Kitabın bü- yük birbölümünü Pitt'in Rit- ter'le yaptığı bir söyleşi oluş- turuyor. Coral'ın kitabını iki yıl ön- ce notlar alarak okumuştum. Notlardan kimi şöyle: Dün- yanın. tartışmasız. bir numa- ralı silah saacısı ABD. 1997 rakamlanyla dünyadaki kon- vansiyonel silah ticaretınin ulaştığı hacim 23 milyar Amerikan Dolan. ABD'nin payı bu rakamın yaklaşık yüz- de 60"ı, 13 milyar dolar. ABD'nin müttefiklerinde sakladığı nükleer silahlann 1995 yıh için toplamı 480 adet. Bunun 75'i Balıkesir ve tncirlik hava üssünde. ABD'de "savıınnıa ürünle- ri" üreten fırma sayısı yak- laşık 1500. Bunlann yalnız- ca yirmisi dışsatım yapıyor. Adlan gizli tutulan, ama bi- linenlerin bazılan şunlar Uni- ted Aırcraft, Chrysler, Lock- heed, Northrop, Boeing. Ge- neral Motors, General Elect- ricJTT, AVCO, IBM... Bun- lann yanı sıra kimi bankalar budışsatıma doğal olarak ka- nşır. Örnekse, First National City Bank, Chase Manhat- tan Bank gibi. ABD hükü- meti yabancı uluslara ilişkin silahlan da depo eder. CIA (ABD Merkezi Haber Alma Örgütü), örnekse, bir ülkede düzeni değiştirmek isteyen sol gruplara, komünist kis- vesine burünerek. Rus ya da Çek yapımı silahlan verir. Sonra tutucu hükümetin ya- yın organlannca, bunun bir komünist işi olduğunu yayar. ABD Dışişleri. özgürbirül- kenin komünizmin kucağı- na düşmesine göz yummaya- cağını söyler. Ardından, do- layh ya da dolaysız ABD si- lah satışı ya da yardımı ülke- ye girmeye başlar... tkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD'nin bombaladığı ülke- lerin sayısı da 21 (Guardian. Weekly,28Kasım2OO2).Bu ülkeler şunlar: Çin 1950-3: Kore 1950-3; Guatemala 1954. 60, 67-9: Endonezya 1958: Kübal 959-6 l;Kongo 1964: Peru 1965; Laos 1964- 73; Vietnam 1961-73; Kam- boç>'a 1969-70: Lübnan 1983- 4:Grenadal983;Libyal986: ElSahadorl980veardışık: Nikaragua 1980 ve ardışık; Panama 1989; Bosna 1995; Sudan 1998: Eski Yugoslav- yal999;Irakl991-2000'ler: Afganistan 1998.2001-2. An- laşılan ABD. canı sıkıldıkça, yönetiminden rahatsız oldu- ğu ülkeleri bombalıyor(!?). En son da Basra'da bir petrol şirketini bombaladı; 4 ölü, 27 yaralı, tümü sivil (Cumhuri- yet. 2.Aralık 2002). Otomobil almadan önce Akbank Taşıt Kredisi Akbank'ta, hem 0 km hemde 2. el taşıt kredisi için uygulanan aylık faiz oranı i sadece bir nefes 0 km taşıtların KDV ve 0TV dahil satış fiyatının %80'ine, 5 yaşını aşmamış 2. el taçıtlarda da noter satış fiyatının % 80'ine kadar olan kısmı için kredi kullanabiürsiniz. Ödemelerinizi 24 aya kadar vadelendirebilirsiniz. Aylık % 3.25'ük faiz oranı, araç kaskosunun Akbank'tan yapılması durumunda geçerlidır. Kaskonun Akbank'tan yapılmadığı durumlarda faiz oranı % 3.35'dir. Faiz oranlan aytıktır ve yasal yükümlülukler harıçtir. kkU 25 25 www.akbank.com.tr Ritter'in Pitt'in sorulan- na verdiği yanıtlann kimile- ri şunlar: "ABDBağdat'ıdi- ze getirmek zorunda: 5 mfl- yon nüfuslu bir kentsel alan- dan söz ediyoruz... 30.000- 40.000 sivil öldüreceğiz. tna- ndmazsajida sivican kaybm- dan söz edhoruz. hayatmı kaybedecek on binlerce Irak askeri ve güvenük görevlisi de var_. Biz dünyada herkes- ten daha etkin şekilde adam öldürebüiriz_ Eğer her şe> sarpa sarar ve 70.000 Ame- rikan askeri Irak'ta kuşat- ma ahında. \ok edilme tehfi- kesh lc karşı karsıya kalırsa, o zaman atonı bombası ata- nz. Bundan şüphe ounasuı. Bu. her açıdan kötü birsavaş. Bu savaşta kazanan ülnıa>a- cak." Amerikalı ünlü muhalif Prof. Noam Chomskj de ABD'nin Irak'a karşı savaş girişimi bağlamında şunu söylüyor (Noam Chomsky. Sam Anxa Ne istiyor. Miner- va. 2000): "ABD açıkça şu- nu söylüyor: Ben ne istersem onu yapanm,başka Xxrşeybe- ni ilgilendirmez: ne ulusla- rarası hukuk. ne Uluslarara- sı Adalet Dhanı, ne Birteş- miş MiBetler ne de bölge ül- kekrininve haDdannn görüş- lerL. Eğer amacuna diplo- masi yohıyla ulaşabilirsem, diplomasiye başvururum; yok eğer amacuna ulaşmam için kuvvet kullanmanı ge- rekirse kuvvrt kullanınm." öte yandan ABD yönetimi, söz konusu savaş için kitle ile- tişim araçlannı (medyayı) kullanıyor. Aptal kitleleri "gerekli yanılsamalar*"la al- datarak nzalannı almaya ça- lışıyor. Önemli ölçüde başa- nh da oluyor. Kısa bir süre önce Irak. var olan silahlanyla ilgili 12 bin sayfalık bir belgeyi Bir- leşmiş Milletler silah denet- çilerine verdi. Ne var ki bu belge. ABD ve Ingiltere hü- kümetlerinin Irak'a savaş ko- nusundaki kararlılığını etki- lemeyecek gibi. Nitekim, bu yazının yazıldığı hafta bir ABD askeri teknik heyeti Irak harekâtında kullanmak istediği havaalanlanmızı in- celemek için Türkiye'ye ge- lecek. ABD, Kuzey Irak'a geçir- mek istediği 60 bin asker- den 30 binini Hakkâri'nin güney bölgesine konuşlan- dırmak istiyor (Cumhuriyet, 17 Arahk 2002). Avrupa Bir- liği 'yse -îngıltere dışında- savaş istemıyor. Peki bizim deneyimsiz ve devlet adamlığı olgunluğuna ulaşmamış siyasilerden olu- şan hükümet ne yapıyor? Ne yapacak, bir yandan AB'ye girmek istiyor ya da öyle gö- züküyor; öte yandan karga- yı kıla\iız alıyor. Kısaca iki- İem içinde ya da ıkilı O>TIU- yor. Türkıye'yi. sonu büyük olasılıkla olumsuz bir serü- vene sürüklüyor, görünümün- de. Aldanmış oîmayı dile- mektevim. PENCERE Çelenk. Itatyan ressam ve heykelci Modigliani'nin yapıt- ları öylesine çarpıcı bir bıçime sahiptırler ki ilk ba- kışta tanınırlar; imzaya gerek yoktur, hele 'benim' diye bağıran kadınlann uzun boyunlan kuğularataş çıkartır. Cemal Süreya'nın bu yoldaki dizeleri şöyle miy- di: Nedir başını alıp gidiş boynundaki Modigliani oğlu Modigliani Yaşam bir sanattır, değerlenmesi seçilen biçe- miyle doğru orantılıdır, kimlik bu alanda ağır basar; kimisi kimliksiz ya da kişiliksiztir; böylesine 'karak- tersiz' de denebilir; kimisi de ilk bakışta algılana- cak çapta kimlik sahibidir. Halit Çelenk sağda olsun, solda olsun, herke- sin saygı duyduğu bir kişilik... O heykeli dikilecek adam değildir.. Yaşamında heykelleşmiş adamdır. • Çelenk seksen yaşına girmiş.. Dostlan bu yolda birtoplantı düzenlemişler, ben katılamadım. Ama -kabul ederse- Çelenk'in dostuyum. 1960'lıyıllann başında, Mecidiyeköy'de, sanınm Sevinç Özgüner'in evinde tanıştık Halit Çelenk'le... Demek ki kırk yıl önce... O günden bu yana ortalık kan-ı revan; devrim, karşı- devrim, darbe, eylem, mahkeme, hapis, iş- kence, kelepçe, idam, hak, hukuk, zincir, falaka, guguk, muguk, yargıç, savcı, mübaşir... Veyazı, çizi, gazete, dergi, yayın, mayın... Bilmiyorum, Çelenk kaç yıldan beri Cumhuri- yet'in ikinci sayfasında yazıyor?.. Onunla biriikte olmak güneşe yolculuktur; 'Ay- dınlık'\a hemhal olmaktır... Hem eylem adamıdır.. Hem fikir adamı.. Çelenk'in yaşamı yalnız sosyalizmi değil, sosya- lıstleri savunmakla geçti... Deniz Gezmiş-Yljsuf Aslan-Hüseyin Inan'ın sa- vunmanlanydı... Kurtaramadı çocuklan... Bir gün infaz gecesini bana anlatırken Çelenk'in gözpınarında belli belirsız bir damla gördüm... Tarih boyunca acı çeken insanlığın gözyaşların- dan oluşan okyanusun en değerli damlasıydı o... • Sanırım on beş yirmı yıl öncesiydi, birşarkı mo- da olmuştu: "Paranın ne önemi var? Mühim olan insanlık!.." Şarkının modası geçti, artık anlamını tersine çe- virip söylenmesi gerekiyor; paranın önemi insanlı- ğın önüne geçti; işte bu kirli ortamda, Halit Çelenk'in heykelini yapıp altına bir tek sözcük yazmalı: Insan!.. • Halit Çelenk'in yıllarca savunmanlıklarını yaptı-- ğı ve bu yolda hiçbir özverıden çekinmedıği 68'li gençlervardı; bunların içinden kimileri parayates- lim olup döndüter, insanlık onuriannı sattılar; bilmem ki Çelenk üzülüyor mu?.. Üzülmesin.. Bir avukat, adalet terazisinde ölçü bozulmasın diye, kimi zaman dolandıncıyı, rüşvetçiyı, sahteci- yi de savunabilir; savunman sanıkla bir değildir, hem kişinin mayasında döneklik varsa, ne yapmalı?.. Halit Çelenk'in sosyalizmi zamane gelgitlerınin dışındadır. Kimlik belgesi gibidir.. Onu soyadı gibi alnında taşıyor. BİRLEŞİK REHBERLERTLRİZM Kurban Bayramı Kültür Gezileri 01-16 Şubat: 'RLTA MAYA' Meksika-Guatemala Meksıko City, Oaxaea, Tuxtla Gutierrez, Sumidero. Palanque, Campeche, Uxmal. Menda. Lzamal. Itza. Cancun, Flores. Tıkal. Antıqua. Lago Atitlan. Chıchicastenango. Guatemala.. 08-15 Şubat: "ENDULÜS'TE R\KS' Ispanya Sevilla, Granada. Alhambra, Cordoba, Medma Azahaıa, Toledo. Madrid... 08-14 Şubat: 'TARSUSTATs IL\LEP'E' Gazıantep, Halep, Stılıt Sen Sımeon. Ebla. Alalah, Antakva, Harbiye, Selenueıa de Pıena. Payas, Bakras, Karatepe, Anazarba. Hıerapolıs Kastabala, Mısis. Kozan, Adana, Tarsus.. BRT - BİRLEŞİK REHBERLER TURİZM Tel: (212) 252 65 78-79/80 www.kulnırgezileri.conı Cumhuriyet kitap kulübü YIL SONU KİTAP ŞENLİĞİ o İNDİRİM 50 20.12.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında Taksim Şergi Salonumuza gelin, indirim için ayırdığımız bölümden kitaplarınızı seçin. !al Cad. Zannbak Sok 4/1 (Fransız Konsolosfuğu yant) Taksim-lstanbul Tel: (212) 252 38 81/82
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle