19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2002 ÇARŞAMBA DIZI Bir çığlığı anlamaya çahşmak I "V izi başhğını okıtyan bazı kimseler I I ianmlamayıyadırgayabUir. Alevüik üe M-*S Alevüeri özdeş görebiürler. Alevüik, \slam ıçindeki bir inanan adi. Elbette Aleviağin etnik khnliği olanuc, Her etnik Idmükten insan Alevüiği veya Sünnüiği benimseyebUir. Ama Sünnüiği benimseyenlerin etnik kimliklerinden söz edilebüeceği gibi, Alevüiğe inanatüann da etnik kimiiğinden söz edilebilir. Alevüiğe inanan toplumsal kesimlerinetnisitesi irdelenmek istenirse, işte o zaman yapdan çahşmaya Aleviliğe inananlann, yani "Alevüerin Etnik Kimliği" çahşması adı da verUebüir. İslam'ıyeünfarkubiryorumu sayıian Aleviliğe ülkemizdeki çeşitli müuyetten insanlar inanabilir. Bu sosyolojik olarak mümkündür. \itekim; Arap Aleviden, Arnavut Aleviden, TürkAleviden vehattaKürt Akviden söz etmek sosyolojik olarak mümkündür. Ama tarihsel olarak, Gürcü Aleviden, Çerkes Aleviden vs. söz etmek söz konusu değildir. Çünkü Gürcü ve Çerkes olup İslam içinde Hanefi/Şafii Çerkes ve Gürcü vardtr ama Çerkes ve Gürcü Aleviyoktur. Ülkemizde; kendisini müliyet olarak Arap ifade edipAlevüiğe inanan Arap Alevüer var. Kendini müliyet olarak Arnavut ifade edip inanç olarak Bektaşiya da Alevi olduğunu ifade eden Atnavıtt Alevüer var. Kendini Türk olarak ifade edip (Tahtaa, Çepni, Amuca, Sıraç. Manav vs.) Aleviliğe inanan Türk Alevüer var. Bu toplumsal kesimlerin kendini Alevi olarak ifade etmesinde bir ifade zoıiuğu yasanmtyor. Ama ülkemizde coğrafi olaruk Orta Anadobı 'nun kuzeydoğusu üe Güney DoğuAnadoluveDoğuAnadohı'nunbau hsnunaa yaşayan; yani Stvas, Erzincan, Tunceü, Malatya, \îaras vs. iüerinde bulunan Alevüerin bir hsmı tarihsel-toplumsal gelişmeler sonucu Kürtçeya da Zazaca konuştuklanhalde özeüikle 6Qyas ve üstündeküer kendilerinin ısraria, ama ısrarla Kürtya da Zaza olmadJdaruu, Türk olduklannı ifade edtyor. Bu bölgedeyaşayan bazı Alevüerin bu etnik kantik tanunlamalan uzunyülardan beri tarihçilerin ilgisiniçekmiş vetemdaraşürma konulan halinegelmişür. Ben dearasttrmamdabu konuyu irdelemeye çahştan. Alevi olup Türkçeninyanında ildnci dil olarak Kürtçeya da Zazaca konuşanlann veya Kürtçe ve Zazacanın yanında ikinci dil olarak Türkçe konuşan Alevüerin ısrarla neden Türk olduklannı ifade ettüderini anlamaya çahştan. Bu çalışma bu çığbğt anlamayayöneSk bir çabadır. Araştırmacılar Alevüerin zamanla Kürtçe ve Zazacayı konuşmaya başladığını ortaya koyuyor tlk dilleriTürkçeydi A levilik, Sünnılik, Hıristiyanlık, / l Musevilik. Katolik, Ortodoks vs. , / J . aynmlan dinsel aynmlardır. Tüık, Kürt, Ermenı, Arap, Arna\aıt vs. aynm- lar ise etnik aynmlardır. Alevılerin din- sel kimlikleri gibi etnik kimlikleri de ko- nu ıle ılgili araştırmacılan oldukça ılgı- lendirmiştir. MartinVanBruinessende bunlardan birısıdır. "Alevi Kürtier'in EtnikKimliği İ zerine Tardşma"( 1) baş- lıklı yazısmda Bruınessen şoyle \ azıyor. "Ririiel dili olarak neredeyse tamamen yalnız Türkçe kullanan ve hatta çoğu Türkçe aşiret adlanna sahip olan Kürt- çe ve Zazaca konuşan Alevüerin varnğı birçok yazann izahat kabilinde hayal gücünü meşgul etmiş bir \akadır. Hem Türk hem de Kürt nıilli>etçilerinin bu gruptarm muğlak kimlikJcrini kabul et- mekte güçlükieri ohnuş ve bunlar sılocı ayruıülan örtbas etmeye çahşmışlannrf Bruınessen'in yukanda yazdıklann- dan şu sonuçlar çıkıyor: a) Kürtçe ve Zazaca konuşan Alevi- lerin neredeyse tamamı ıbadet dıli ola- rak Türkçe konuşuyorlar; b) Kürtçe ve Zazaca konuşan Alevüerin çoğu Türk- çe aşiret adlan taşıyorlar: c) Kürtçe ve Zazaca konuşan Alevüerin bu ikili kim- lik belirtılen Kürt milliyetçilen ve Türk müliyetçilerinin kendilennın kaygılan yönünde ılgısını çekmıştir. Alevllerln Türklerle tanısması Bu yazılanlardan bazı çıkarsamalar yapmak gerekirse; Alevilığin Türklerle tanısması Islamla tanıştığı yıllara, yani 10.-11. Yüzyıla dayanır. Demek ki bu kıtle Alevilikle tanıştığı yıllarda Türk- çe konuşuyormuş. Ritüel dıli, yani iba- det dilı o yıllardan kalmış olabılir. Da- ha sonra Kürtçe ya da Zazaca öğrense. de Türkçenin yerini alamamış. Türkle- rin Anadolu'daki Osmanlı ıle ilişkıleri düşünüldüğünde Osmanlfnın Kürdü ya da Ermeniyi Türkleştırmesi olasılı- ğı yok. Tam tersine.. Osmanlı, Türk ve Alevi karşıtı olduğu için Alevı Türk- menin malını kurtarması için Kürtçe ya da Zazaca konuşan bölgeye sığınması daha büyük olasılıktır. Bruınessen'in Kürtçe ve Zazaca konuşan Aleviler için "muğlak ldmlik" nitelemesi bu durum- dan kaynaklanıyor olabüir. Araştırmacı bu kesıme: Muş, Varto ve Hınıs bölgelennde yaşayan; Kurmancı konuşan Hormek Aşıretını, Zazaca ko- nuşan Lolanhlan saydıktan sonra bun- lara; Dersim Şeyh Hasan Aşiretı ile ak- raba olduklannı kabul eden Koçgiri Aşi- reti'ni de ilave ediyor. Dersim Alevilerl Bruinessen; Tunceli yöresindeki Ale- vüerin dinsel ayinlerde kullandığı dille ilgüi olarak ise; "Bununla birükte da- ha özgül Alevi dinsel âdederi, DersimM- leri, Alevi Türkler'e yakınlaşnnr. Gül- bankya da nefeslerinin çoğu Türkçe'dir; ve 1920'den önce de kesinlikle öyleydi. Dersim AlevOerini Türkler'e yakmlaş- tiran bir diğer âdet merkezi Hacı Bek- taş Tekkesi ile olan iKşküerdir" dıyor. Osmanlı belgelerinde Cevdet Tür- kay'ın(2); "Konar-göçer Türkmen Er- kaifi" taifesinden, "göçmen Türkmen Kürtfer" olarak. yani Kürtleşmiş Türk- ler'den sözetmesıne de değınen Bru- inessen; Dersim'in kimliği üe Ugili ola- rak şu tespıtleri de yazıyor: "Dersimlüerin nereden geldikleri so- rusunu akla getiren ve hem resmi tarih ekolüne bağb olanlar hem de liberaller ohnak üzerebirçok Türk akademisyen- Aleviliğin Türklerie tanısması İslamla tanıştığı yıllara, yani 10.-11. yüzydlara dayanır. Alevüerin ibadet dUinin Türkçe olması bu kMenin o yıllarda Tûrkçeyi konuşruğunu gösterir. ce bu soruya \erilen cevap, bunlann Kürtleştirilmiş (ya da Zazalaşnnlnuş) Kralbaş Türk aşiretleri olduğudur. Bu varsayım o kadar mannklı görünür ki bazı Batılı akademisyenlerce de hiç sor- gulanmadan kabul edilmiştir. (Örneğin Melikoff 1982, a:145y Bruinessen'ın; Dersimlilenn nereden geldiğı varsayımında; bunlara, Kürtleş- tirilmiş veya Zazalaştınlmış Kızılbaş Türk aşiretleri denmesinin, Osmanlı belgelerinde olduğu gibi Batılı akade- misyenlerce hatta kendi kanaatimce: Alevi olduğu, ama buna karşın Zazaca konuştuğu anlaşılıyor. Tavlordan alınan bHgi Bruinessen; konu ile ilgih yazısına, araştırmacı Tayior'dan da saptamalar almış. Yazıda denıyor ki; "Taylor'a (1868:318) HaühazırdaŞeyt Hasan Aşi- reti'nin aslen Horasan'dan olduğu ve Dersim'eyakın zamanda Malatya yala- nındaki Âlacadağ bölgesinden geldiği söytenmiştirr biyüzyülarca önce Horasan'dan gefaniş okhıkİannı iddia ederler" dıyor Bruinessen; Bingöl, Muş. Varto'da yaşayan çoğu Hormek, Lolan ve Bala- ban aşiretıne mensup Aleviler ıçın "Ken- dflerini Kürt addetmeye daha az meyil- Bdirler" dedikten sonra "geteneksel düş- manlan. hem millnetçi hem Sünni Kürt nitelikli Şeyh Sait Isyanı'nda yer akhk- lan zaman bu aşiretler. özelÜkle Hor- mekve Lolan, Kürüere karşı çıkarak Ke- nıalist hükümetk kaderlerini birleştir- dfler." (ŞJırat 1570-1945) Bu aşıretle- A levilikte dedelik, ocak geleneği ile yaşar. Babadan oğula geçerek yaşar. Sahte dede veya ocakzadeler türemediği sürece dede ocaklannın bozulma şansı çok azdır. Bu nedenle Dersim bölgesinde dede ocaklannın tümü kendilerinin Horasan'dan gelen Türkmen aşireti olduğunu savunur. Dede ocaklannın Enneni veya Kürt olma olasılığı hiç yok denecek kadar küçük bir olasılıktır. Ama çeşitli tarihsel karmaşa dönemlerinde Hıristiyan topluluklar (Ermeni, Kafkas, Rum, Rus vs.) Dersim'e veya herhangi bir Alevi bölgesine yerleşmiş olanların yanına sığınmış olabüir. u Bu varsayım o kadar mannklı görünür ki* demesı cıddıye alınmayacak tesbit- ler değildir Bruinessen, "YüzviDarbo- yunca izleri sürükbilecek olan bazı aşi- retler dillerini Türkçe'den Kürtçe'ye ya da tam aksi şekUde değiştirdiler; bu aşi- retlerin mensuplanmn kompozis>onla- n da zamanla kaymış olabüir" dedikten sonra: *Ş^lnız bir tekbüyük Dersim aşi- retinin, Balabanın Türk olduğu. Yörü- kan taifesinden olduğu söylenir. Bala- ban aşiretu Zazaca konuşmalanna rağ- men. bugünkü komşulannın kabul eder göründükieri bir ad" diyor. Bu tespit- ten de; Balaban aşıretınin Türk olduğu. Ta\ lor'un verdığı bu bılgı başka kav - naklar tarafindan da doğrulamyor. Şeyh Hasan'ın Arapgir Onar köyünden Der- sim'e geldiğı ve halen geldiği köyü ya- şadığı. köydeki belge ve bügılerin bu- nu doğruladığı bılinıyor. Başka bir şey de bıliniyor. Dersim'de Zazaca konuşan Şeyh Hasan Aşireti'nin Malatya'daki köyünde Zazaca konuşan bir tek kdşi yoktur. Bu da Zazaca'nın son- radan öğrenildiğinı gösterebilir. Yazının de\amında Bruınessen •'Yamızca Şeyh Hasan degü ama bazı başka Dersim aşi- retleri(İzoL HormekveŞadiflf) de. temel seyit so> lan Kureyşü ve Bamasoran gi- nn önde gelenlennın kendılerını tanun- lama biçimi için ise. "Bu asiretierin ege- men seçkinlerinin bir lasmı, en azmdan 1930lardan bu yana kesin olarak ken- dOeriniTürkolarak tanımladılar'' diyor. Jandarma raporu Bruinessen; Jandarma Genel Komu- tanlığı tarafindan hazırlanan bir rapor- da şu bilgüerin yer aldığını yazıyor: "Zaza Alevilere gelince: Bunlarda mez- hep ve ibadet dili Türkçe'dir. Av inlere iş- tirak edenler Türkçe konuşmak mec- buriyetindedir. Bu mecburiyeoedir ki,Ale- vi Zazahk asıriardan beri ihmal edildi- ği halde, Türklük'ten pek de uzaklaşma- mış Dersim .\levileri arasmda ce\ap is- tememekşaıiı ile Türkçe meram anlat- mak mümkündür" dedikten sonra ra- porda 20-30 yaşlanndan yukan olanlar- la Türkçe ile anlaşmak mümkün iken 10 yaşından küçük çocuklarla Türkçe ko- nuşmak imkânı ortadan kalkmak üze- redır dendıği yazıyor. Türkçe unutuldu Bruınessen'in yazdıklanndan ve Jan- darma Genel Komutanlığı raporundan çıkan sonuç; Türkçe'nin unutulduğu, onun yenne Zazaca veya Kurmanci 'nin hâkımiyet kurduğudur. Demek ki; Ale- viler önce Türkçe biliyorlar. Türkçe'nin yerini zamanla Kürtçe ya da Zazaca alı- yor Bu durum, Türk tarihi, Osmanlı Alevi üişküeri. Osmanlı Kürt ilişküeri ıle de koşut sayılır. Osmanh'da kuruluş yıllannda Türkmen ağırlığı \-ardi. Bu Fa- tih Sultan Mehmet dönemıne kadar de- vam etti. Dönme-Devşirme geleneği Osmanh'da hâkim oldukça Türkmen düşmanhğına koşut olarak Alevi düş- manlığı daarttı. Türkmen'in önünde iki yol vardı. Ya Sünnıleşip ümmetçüeşe- cekti veya "Kafli \3cip"tı. tşte Osman- h'ya karşı bitip tukenmeyen CelaüAyak- lanmalan böyle başladı. Merkezi oto- ntenin güçlen karşısında yenilen Türk- men'in canını kurtarmak için tek yol kalmıştı. Kuş uçmaz kervan geçmez dağ köylenne yerleşmek. Türkçey i der- hal unutup Kürtçe ya da Zazacayı öğ- renıp canını kurtarmak. İşte Horasan Türkleri'nın Kürtleşme macerası böy- le başhyor. Hırlstlyan toplulukları Bruınessen, yazısının bir yerinde; "Tajlor'a göre Dersimliler, aslen pagan bir Ermeni neslin ardıllandır'" diyor. Dersim'de Doğu Anadolu'nun çeşitli yörelerınde olduğu gibi Türklerin gel- mesmden önce çeşitli Hıristiyan toplu- luklar yaşıyordu. Bu farklı kültürler yüz- yülarca yan yana yaşadı. Alevilikte dedelüc ocak geleneği ile yaşar. Babadan oğula geçerek yaşar. Sahte dede veya ocakzadeler türemedi- ği sürece dede ocaklannın bozulma şan- sı çok azdır. Bu nedenle Dersim bölge- sinde dede ocaklannın tümü kendileri- nin Horasan'dan gelen Türkmen Aşire- ti olduğunu savunur. Dede ocaklannın Ermeni veya Kürt olma olasılığı hiç yok denecek kadar küçük bir olasılıktır. Ama çeşitli tarih- sel karmaşa dönemlerinde Hıristiyan topluluklar (Ermeni, Kafkas. Rum, Rus vs.) Dersim'e veya herhangi bir Alevi yerleşmeye yerleşmiş olanlann yanına sığınmış olabüir. Alevllerln Türklerle tanısması Araştırmacı Ali Kaya; Dersim Tari- hi(4) adlı kitabında; tbni Baruta'nın 1333-34 yıllannda Kuzey Dersım'e uğ- radığında iki Türkmen kabüesi olan Ka- rakoyunlu ve Akkoyunlular'ın birlikte Moğollarla sürekli savaştıklannı belir- tıyor. (s. 125) Bu kalıntılan bugün Dersim yöresin- de mezar taşlanndaki koç resimlennde izlemek mümkün. Yine Ali Kaya aynı araştırmasında; "Alaamn Keykubat,Ba- ğın'ı ziyaretinde Şeyh Mansur'a bir se- cere vermiştir. Bu secere, Mazgirt Uçe- sinin Şöbek köjünde Seyyit Cafer oğul- lannın e>inde muhafaza edilmektedir" dedikten sonra secere ile ilgüi ise oku- yucuya şu bilgıyi vermektedir: "Bu se- cerede 12 aşiretin Türk aşirederi oldu- ğu söylenmektedir. Bunlardan Hu-an (Cafer'in kardeşi olup Ali dost oğullan- dır) Koçgiri, tzol aşirederinin yani sıra Hormek aşiretinin de Şöbek köyünde olduklan söylenmektedir" dıyerek Ali Kaya bu konuda verilen bügileri doğ- rulamaktadır. Yarın: Koçgiri aslreti AVRUPA'DAN GURAY OZ 0 Utana YaşamamakIçta Artık savaşı onlemekten soz etmenın zamanı geçti. Çünkü ABD asken birtikleri, egemen olduğu söy- lenen bırdevletın sınırlan içinde, şu birtürlü seve- mediöim, ısınamadığım kelimeyle, "konuşlandı- lar". Ingiliz ve Amerikan uçaklan, o "egemen" ül- kenin kuzeyınde ve güneyinde egemen olamadı- ğı topraklar üzerindekı birtakım "hedefleri" bom- balayıp duruyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana savaş görme- miş, o savaşta da geçen yüzyılın lanet bombası- na iki kentini ve yüz binlerce ınsanını vermiş olan Japonya, pürtelaş bir savaş gemisıni yolladı Arap denizine. O "bağımsız ve egemen" ülkenin, Bir- leşmış Milletler'in gözlemcılerıne sınırlannı açtığı- nı, her şeyini, tüm ıç organlarını gösterdiğini, ama buna rağmen ABD'nin ve onun en sadık yardım- cısı Ingiltere'nin tatmın olmadığını da okuyoruz gazetelerden. TV kanallarında spikerler uzman- lardan çok "zarif" sorularia durumu açıklayacak sozler, kapsamlı tahliller ıstıyorlar. Uzmanlarsavaşın öncesini ve sonrasını enine bo- yuna anlatıyorlar. Anlatmadıkları ya da yan çızdıklerı tek konu sa- vaşın nedenidir. • • • Savaşın nedenı yalnız o egemen ülkeyi değil, da- ha pek çok egemen ulkeyi de korkutması gereken bir nedendır aslında. Savaşın nedeni, Sovyetler Birliği yıkıldıktan, Var- şova Paktı dağıldıktan sonra resmen ılan edilen ye- ni dünya düzeni ve bu düzenın patronu, jandar- ması, her şeyi olan ABD'nin ta kendısıdır. Kurt, her fırsatta ya da fırsat yaratarak ya da her- hangi bir nedenle ya da nedensiz yenı dunya du- zeninin önündeki engellerı temızlemek, uyumsuz, hırçın, egemenlığine duşkün ve güçsüz ülkelerı yemek niyetindedir. Artık sınır tanımak istemiyor. Kendisine destek olmayanlara, ayak sürüyenlere kızıyor, "Sizsiz de olur, ama sakın paylaşmaya gelmeyin" dıye efelenıyor. • • • En etkili sözlerınden bırisidir bu "paylaşma 1 ' sözü. Ganimeti paylaşmak isteyenler savaş gemileri- ni yolluyor. Bizse şu sıralarda bir utancı paylaşmak üzere- yiz. "Üs verelim, ama bedeli ne olacak" dıye so- ruyor bizim uzmanlar ve yetkililer. "Askerler bu top- raklardan geçsin, ama zararımızı kim karşıla- yacak" pazarlamasında tuccar sıyasetçı takımı. Peki biz çok uzaklardan komşuyu bombalama- ya gelenlere kucak açmanın utancını nasıl silece- ğiz yüzümüzden? Arada birçok akıllı yazar, bılim adamı ve strate- jist, "Savaş zaten çıkacak, karşı koymanın hiç- bir anlamı yok" diye ahkâm kesiyor. Hayır, var! Savaşa, ortak olmanın utancını yaşamamak için karşı çıkmak gerek. Ikiyüzlülüğe, hemen her ko- nuda çifte standarda sahıp olanlara ısyan etme- nin onurunu paylaşmanın başka yolu yoktur. • * • Bu savaşjn nedeni komşunun zenginlikleridir. Bu savaşın nedeni, ABD ve ortaklannın bölge- mizde egemenliklerini pekiştirme niyetleridir. Tüm dünyada dünyanın efendisi olduklannı gösterme heveslerıdir. Bu savaşın nedeni, ne Saddam'ın diktatörlüğü, ne de var olduğu bir türiü kanıtlanamayan kitte imha silahlandır. Kıtle ımha silahlanna kimlenn sahıp olduğunu dün- ya âlem bıliyor. Böyle büyük ve utanmadan söy- lenen yalanlara kanmak aptalca bir şey olmaz mı? Yeryüzünün bugüne kadar gördüğu en etkili kitle imha silahı atom bombasıdır. Şimdi bu sılaha sa- hip olan, hemen heryerdedarbelerplanlamış, hü- kümetler devirmiş, cumhurbaşkanlarının öldürül- mesine ortaklık etmiş ülke, egemen bir ülkeye, kit- le imha silahlanna sahıp olduğu gerekçesiyle sal- dınyor. Tüm dünya seyrediyor ve onun yardımına ko- şan ülke de çok değil, 57 yıl önce o kitle imha si- lahıyla diz çöktürülmüş ve yüz binlerce insanını yi- tirmiş olan ülkedir. Tarihin bir ironisi olabüir mi bu? Hayır... Sadece utanmazlığın kanıtı olabilir. e-posta:cumhuriyetCn t-online.de ACIKAYBIMIZ Gazeteci-Yazar SEYFETTİN TURHAN 16.12.2002 günü vefat etmiştir. Cenazesi 18.12.2002 Çarşamba günü (bugün) Kadıköy Söğütlüçeşme Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Ihlamurkuyu Mezarlığı'nda defnedilecektir. 0 BUNDAN BÖYLE KALBİMİZDE YA$AYACAKTIR. Turhan-Haştemoğlu-Temren-Gülemıan- Gürol-Şenman veAslan Aileleri KİTAP DESTEĞİ Yeni kurulan Tefenni/BURDUR "Başpınar Köyü Kitaplığı" kitap desteğinizi bekliyor. Başpınar Köyü Muhîan İBRAHİM GÜVEN Tel: 0 248 497 40 67 AJcü'lü, Joystick kumandalı ÖzUrlü Arabası O 542 727 66 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle