14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KASIM 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 ESUĞBO Crdoğsn'tı ŞMMtrgön caatyarmdai Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronik posta: denizsom@cumhuriyetcom.tr - 57. hükümet son toplantısını yapmış... "Uvum icinde daöıldılar!" Pamukkale'den Denizli'deki Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Kazdağlı'ya Eylül'de sorulan sorunun yanıtı yeni çjeldi. Son iki yıl içinde "13 profesöriük kadrosu öçılmasına karşın «doçentlikte beş yıllık t>ekleme süresini «doldurup. üstüne üç yıldır beklemekte olan w e bölümlerinde hiç profesör olmayan tıp f akültesinden üç öğretim üyesine neden profesörlük kadrosu verilmediği merak ediljyordu. Rektör Kazdağlı, bu kısa soruya ü ç sayfalık uzun yanıtında özetle artamalarda YÖK mevzuatı ve üniversite senatosunda kabul edilen krrterlerinin uygulandığını, jürinin adı çyeçen öğretim üryelerinden birini a kademik yönden yeterli g örmediğini bildiriyor. Açıklamadan, diğer iki öğretim üyesinin profesörlük kadrosu için başvurmadığı anlaşılıyor. Rektör aynca, "Akademik ahlak bu tür atama ve yükseltmelerin keyfîlikten uzak olmasını zorunlu kılmaktadır" diyor. amarilla sözcüğü dilimıze ispanyolca'dan geçmiş... Sözcüğün aslı: Camarila. Anlamı, yetkili bir kişiyi perde arkasından yöneten kimse. Anımsarsanız, Türkiye'nin siyasi ko- şullan Türkçedeki "emanetçi" sözcüğüne yeni bir an- lam kazandırmıştı. Emanetçi, siyaset perdesinin önünde duran ve yetkili olarak görünen kişiyi anlatı- yordu. Perdenin arkasındaki kimse için genel birsöz- cük üretilmemişti. Özelinde ise "bir bilen" deniyordu! Meğer, hazırda kullanılmayı bekleyen fakat unutul- muş bir sözcük varmış... Osmanlı'dan kalmış olma- lı... Birdeliyi ya da çocuğu padişah yapıyorlar; ülke- yi anası yönetiyor, herkes işini kamarilla ile halledi- yoıi Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde, kamarilla için "bir büyük yetki sahibini perde arkasından yöneten kimse" açıklaması yapıhyor. Yani, sıradan her yetki sahibini perde arkasından yöneten kimse kamarilla olmuyor. llla büyük bir yetki sahibi olarak görünen ki- Kamarilla şiyi perde arkasından sevk ve idare etmek gerekiyor. Günün siyasi koşullanna uygun düşmesi bakımından örnegin başbakanı... Bu durumda, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başbakan olamı- yor ama kamarilla olabiliyor! Zaten Erdoğan, parti genel başkanlığını da bırakmak durumunda kaisa bi- le "dışarıdan da parti yönetilir" diyor. Eh, partiyi dışa- rıdan yöneten kimse herhalde hükümeti dışarıdan yönetmekte zorluk çekmeyecektir. Buyurun size çifte kamarilla! Türkçeye Ispanyolcadan geçtiğine göre kamarilla sözcüğü başka bir gerçeği daha anlatıyor: Kamarillanın evrensel bir boyutu var. Pakistan'da. Amerika Birleşik Devletleri'nde, Uru- guay'da, Mozambik'te, Hollanda'da, Kanada'da, Fi- lipinler'de de kamarilla olabilir. Gelişmiş, az gelişmiş ülke fark etmez kamarillalar her yerde. Örneğin ABD Başkanı George W. Bush'un kama- rillası belli: Başta petrol şirketleri ve silah tüccarlan olmak üze- re Amerikan sermayesinin önde gidenleri! Ancak... Yine de bir eksiklik söz konusu... Öyle isteyen herkes istediği her yerde kamarilla olamaz... özellikle az gelişmiş ülkelerde, dış borç ba- tağındaki toplumlarda eğer bir kamarilla ortaya çıkar- sa bilin ki kamarillanın da arkasında bir kamarilla var- dır! Siz buna ister "büyük kamarilla", ister "big kama- rilla" deyin! Şimdi biz, bizim kamarillayı biliyoruz... Bizimkinin kamarillasını da! Böylesi her millete nasip olmaz... Ne mutlu bize! SESSlZSEDASIZ(f) Yüksek Yerilim Hatt = erdincutku"! yahoo.com ^ Seçimde parmağımızı, seçim sonrası GÖZÜMÜZÜ BOYUYORLAR! Deniz Baykal'ın başarısı örnek oluyor Iktidara oynayan ANAP, MHR DYP, DSP barajın altında kalınca genel başkanları sorumluluğu gü- ya üstlendi. Seçim sonuçlannın ilk şokunda Me- sut Yılmaz siyaseti bıraktığını açıkla- dı. Devlet Bahçeli, birkaç ay sonra olağanüstü kongreyi toplayıp aday ol- mayacağını söyledi. Tansu Çiller ge- nel başkanlıktan ayrılacağını bildirdi. Bülent Ecevit zaten seçimden önce vadesini kendi çizmişti! İlk şok atlatıldıktan sonra ilk yan çiz- meye başlayan Çiller oldu... örgütün- den gelen destek üzerine Bâhçeli'nin çekilme kararının aslında "istemem yan cebime koy" olduğu görüldü. Yıl- maz'ın siyaseti bıraksa da köşesinde bekleyeceği anlaşıldı. Ve sandığa gö- f mülen genel başkanlann Deniz Bay- kal'ı örnek almaya çalıştığı ortaya çıktı. 1999'da CHP'yi Meclis dışında bı- rakan Baykal, genel başkanlıktan ay- nlmış ve bir süre sonra tekrar dönmüş- tü. Şimdi de zafer kazanmış bir siyasi gibi koltuğunda oturuyor... Istifayı hiç ama hiç düşünmüyor... Bu bakımdan sandığa gömülen ye- nik genel başkanlar; partisini iktidara taşıyamadığı, merkez solun yüzde 3O'luk oyundan ancak üçte ikisini ala- bildiği, solun kalan üçte biri oyunu da AKP'ye kaptırdığı, dar kadrosu ileseç- mene güven vermediği, yoksulların değil varsıllann nabzını tuttuğu halde "başanlı" sayılan Deniz Baykal'ı örnek almasınlar da kimi alsınlar... Anarken..•Anarken... MERİÇ VELİDEDEOĞLU 10 Kasım'lann bir "hesap verme" günü gibi algılanma- sı gerektiğini yazıp söylerdi Hıfzı Veldet Velidedeoğlu. Bunu, Atatürk'ün aramızdan ayrılışmın 64. yılında bilmem ki nasıl yapabiliriz? 3 Kasım seçimlerinden 24 saat önce yazdıklannı seçim sonucunun alınmasından he- men sonra unutup, yeni ikti- dara yanaşmaya çalışanlarla mr... "Islamcı parti" tanımla- masının dış dünyaca yadsın- ması olasılığı karşısında, "uta- nılacak" duruma düşeceği- mizi söyleyenlerle mi... Mustafa Kemal, 1927 yılına gelindiğinde halkından, Bü- yük Söylev'inde yer alan üç istekte bulunmuştu. Bunlar- . dan ilki Cumhuriyetin, yüzü çağa dönük olarak sonsuza dek yaşatılması. Ikincisi, 1924 Anayasa- sı'nda yer alan: "Türkiye Devleti'nin dini, Din-i Islam- dır" hükmünün kaldınlması. Üçuncüsü de "Terakkiper- ver Cumhuriyet Fırkası"nın Kasın 1924'te kuruluş ve Ha- ziran 1925'te kapatılış olayı- nın, tum boyutlanyla tarihçiler tarafından ortaya konulması- dır. llkstegi "süreli" değil. "sü- rekli'dir. Ölümünden sonra geçen 64 yıl içinde Cumhuri- yetin ;ağa dönük yönünü, la- ' ikliğin tırpanlıya tırpanlıya bu- gün getirdiğimiz nokta önü- müzoe... Ikirci istekTürkhalkınca 10 Nisan 1928'de eksiksiz ola- rak yerinegetirildi. Devletindi- nindVı söz edilemeyeceği ka- bul edilip o hüküm anayasa- dan çıkanldı. Daha sonra da anayasaya Cumhuriyetimizin "laik bir cumhuriyet" oldu- ğunuDelirten hüküm eklendi. Arasıra kimi "aklı evvelle- rin" rtaya çıkıp 1924 Anaya- sası'n övmelerinin ardında, devlecn dininden söz eden bu hükrrun bulunduğu bilinir. Üç.ncü isteğegelince; "Te- rakkioerver Cumhuriyet Fır- kası", "Cumhuriyet Halk Fırkası"ndan sonra kurulan ilk partiydi. Partinin progra- mında yer alan "dinsel inanç- lara saygı", partinin kimi söy- lemlerinde dile getirilen dinsel düşünceye saygı Anadolu'da -kurucularca onaylanmasa da- yer yer dinsel bağnazlığı coşturur; aynca Devrim kar- şıtlarının akın akın partiye gir- mesine neden olur. Partinin Anadolu'ya yayılma döneminde baş gösteren Şeyn Saitisyanı bardagı taşı- ran son damlayı oluşturur; parti 1925 yılının haziran ayın- da kapatılır. 1930'daki kısa soluklu "Serbest Fırka"dan uzun bir süre sonra kurulan "Demok- rat Parti"nin de dini siyaset aracı yapması, kuruculardan Başbakan Adnan Mende- res'in partinin milletvekilleri- ne, "Siz isterseniz hilafeti bi- le getirebilirsiniz!" demesi DP'yi, tıpkı TCF gibi amacı- nın dışına taşıyacaktır. Böylece -bir bakıma- laik- lik, laik düzen karşıtı birteme- le oturtulan bir muhalefet ge- leneğinin doğuşu elle tutulur duruma gelecek, daha sonra- ki yıllarda da yaşamını sürdü- ren bu gelenek günümüze dek ulaşacak, AKP tarafından da ustaca kullanılıp partinin tek başına iktidar olmasında bü- yük bir rol oynayacaktır. öyle anlaşılıyor ki bu sonu- cu 1925'lerde gören Atatürk, TCF olayının büyük bir ciddi- yetle, bilimsel bir yöntemle ele alınmasını, yaşananlardan ge- leceğe dönük "dersler" çıka- rılmasını, gerekli önlemlerin belirlenmesini istemiş. Bu isteği zamanında yerine getirilmedi; yaşanan deneyim geleceğe yönelik olarak de- ğerlendirilmedi, kısaca ders alınmadı. Sonunda laik düzen karşıtı görüş, muhalefetten iktidara tırmandı. Dolayısıyla Atatürk'ün ara- mızdan ayrılışmın 64. yılında başımız herzamankinden da- ha daeğik... KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakfqturk.net ÇtZGlLİK KÂMİL MASARACI TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 8 Kasım TUM AKL MEZUNU VE DOSTLARINA ÇAĞRI Cnümüzdeki 6 ay için düşünülen etkinliklere katılmanızı, dereğimize katkıda bulunmanızı diliyoruz. • 9 Kasım 2002 Cumartesi ve her ayın 2. cumartesi Me- nek-e-1 SokakNo:11 Kızılay OASE CAFE'de saat 11.00- 15.B arası buluşuyoruz. ıt Hersalı 12.00-14.00 okulumuzdaki odamızdayız. ı/10 Kasım 2002 günü saat 9.00'da okuldaki törene ka- tılıyrve ardından birsöyleşi düzenliyoruz. </ Planlanan hafta sonu ve günübirlik geziler ve diğer et- kinlKİer, cumartesi toplantılannda duyurulacakiır. Sevgi v e Dostlukla AKL Mezunlan Derneği Y. K. MOCTEZUMA'MM SICAKCfKOtAT/lSL 1S19'M BUGÜtJ, A2TBK İMPA&irveu AK>Cr€ZUM4, İSPAA1YOL HEZAJAM COS7E2. VE /tMMLA&tNf OOST- ÇA KAKŞfLA*(/Ş} St&MZ ÇfcOLAT* /KISAM ETMlfTİ. YÜZYtLL/USCA "KA&tO* l/e *ÇİKOL*7*"APLAgtY LA /VJtLACAti. OLAN SU MAP&ELe~RİN KAYUA6I ' 4f/4Y<4 İLE AĞACtUt İLK MtŞTf. BU AĞACIAJ MEYI/ELS& yA£lLA£Af£,Çe- fc/ePE/tu-ee/A/peA/ t&fcAo ütcöejj çtKAgturoe- bUKAKAO L/ZCİtÇÜ, Çi/COLAr/4/V/M HAA4 MAD- C>ESİYOf. COSTE2, KtSA SÜSE SOA/B4 ÇfKOLA - TAyr AueuPA'yA Görv/ee/eeK TANtrAcAKrr.. (*-~)Kakao Ükârûndeki yağ çıluınlrrsa, /kaldn kah *e fcurv k öğütu/erek keikao foza eJde edifir. Cumhurlyel K ı t a p i a t ı Mustafa Balbay ÇlN'lN UZUN YÜRÜYÜŞÜ CIKTI Çin. 4 bın vılük yazUı-yerleşik kûltürüyle dünyanın çekım merkezlenııden bui. Bız Türkler de Orta Asya'daiü uzun ya§amımızda Çinlilerle sa\r aşmışız, banşmışız, devlet kunıp bozuşmuşuz CumhUftyrt Ça« Pazarlama A Ş. kKap kulübO (34334) Cagaloglu-tsı Tûrkocagı Cad. No:39/41 ıtaobulTe1(02I2) 514 01 96 FETHİYE A.D.D. VE ST. NICHOLAS PARK işbirliği ile MRt KIRTCEBE NÂZIM HİKMET KUVAYI MİLLİYE ÇtZGİ-ROMANININ SÖYLEŞtVEÎMZAGÜNÜ 9 KASIM 2002 CLIR'UITESI SAAT: 13.00 ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEGİ FETHÎYEŞUBESİ aîSEARKASINO:36) > KaibiniziKontrai Ettirin TÜRKKALP VAKFI Şi^fc&nbul Tet 1213212 07 07 föj| Faks (212)212 68 35 1999modelMazda 323 model Sedan 88.000 km'de, klimalı Müracaat için saat 10.0017.00 arası 02125120505/485 AJi Erol Edeoğlu ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Yanlış Tanı Geceleyin göğsümde bir yanmayla uyandım, kalbim çarpıyor, soluğum daralıyor. Tanıyı koydum hemen, enfarktüsü Belli bir yaşa gelince kalp ağ- nlanna direnmeyi de öğreniyor insan. Evde yalnı- zım, yapacak bir şey yok. Kımıldamadan yattım. Gözkapaklarım ağırlaşınca en iyisi uyku diye gü- lümsedim. Bir süre dalmışım, uyanınca, kahkaha- yı bastım, ölmemişim! Yeni bir gün başlıyor dünyamızda, TV'de haber- ler ve resimler, liderler konuşuyor, telefonlar baş- lıyor derken. Önce Gürer Aykaf, Borusan konserlerinin mut- luluğunu anlatıyor. - Dostlarımla seni çok anımsadık, keşke gelebil- seydin.. - Keşke! Latife ve Artf Mardin'den söz ediyor Maestro. Borusan Orkestrası eşliğinde ünlü besteci, "/ will wait" adlı yapıtlannı seslendiriyor. İki bölüm çalı- nıyor Mardin'in yapıtından. Güzel birarmağan müzik severlere. Okyanusun ötesinden bir seslenişle çınlıyor boğaz kıyıları. Gürer'den sonra Latife Mardin aradı. 40 yıl ön- cesine uzandım birden Arif Mardin'i tanıdığım gün- lere. Büyük bir aşkın, sağlam bir dostluğun tanık- lığına. Yaşamımda yeni bir dönem başlıyor, caz müziği geliyorgündeme. Kocasının yeteneğini ge- liştirmeyi güzel bir görev olarak üstleniyor Latife Mardin. Istanbul'dan ayrıhyor, New York'a yerleşi- yorlar. Caz yıldızlarının parladığı kente. Mutlu bir olay değil mi? Itici gücü sevgiden, özveriden kay- naklanıyor herşeyden önce. Umutla, güvenle bes- leniyor, güzel birdüzeye uluslararası boyutlara ula- şıyor. • • • Telefon telleri ısındı birden. Enfarktüs tanısı doğ- ru değil demek. Doğru da olsa ne yazar. Yaşamak sevinciyle yeniden gülümsüyorum Latife Mardin'e. Kitaplannı soruyorum, tümü dört kitap. Belli dö- nemlerin, ülkemızin tarihini yazan kuşakların yaşa- mını anlatıyor. özyaşam öyküsü dedenebilir. Içer- de ve dışarda gözlemler ve eski dünyadan yeni dünyaya uzantılarla bir Cumhuriyet kızından çok değerli birarmağan tüm kuşaklara..., güzel birbel- ge... Mutlu bir olay, yazın dalında çarpıcı üretkenlik var. Şirin Devrim Trainer'in ikinci kitabı da baskı- da. Şatışa hazırlanıyor. Bu kez "Şirinaki"n\n yaşa- mından bölümler içeriyor. Fahrünnisa Zeyd çok özel bir kişi amaŞirinaki'nin yaşamı da çok renkli ve sesli bence. Ozyaşam dizisine ilginç bir katkı olabilir. Baharda yayımlanacak. • • • Bir haber de Antalya'dan. Şen Sılan ve AJi Nezi Ankara'ya geldi geçen gün. Seynan Levent'in programında çok sesli, çok renkli, mutlu ve mutsuz bir yaşamın öyküsü- nü dinledi TV izleyenler. O programdan da güzel bir sözcük takıldı belleklere. Pişman değilim!.. diyor Şen Sılan. Onca olay, onca savaş, evlilik, aynlık, çocuklar, torunlar, ölüm, aşk, yüreğini yitirmeden yaşamı sürdürüyor, pişman değilim, diye mutlu ve umut- lu gülümsüyor Şen Sılan. Yaşamın gizemi de bu galiba. Program öncesi güzel biröğle yemeğinde buluştuk. Sevda Şener'in donattığı bir sofrada dostluğun sevincini paylaştık. Sözün kısası güzel bir selam veriyor Cumhuri- yet kızlan. Ben de hepsine yeniden merhaba diyorum. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDA> SAĞA: 1/ Yıldız fal- cısı. 2/ Cıhz, zayıf... "Türkçem benim bayra|ım"(F. H.'Dağlarca). 3/ Filmlerde 6 kendine tutu- 7 lan erkekleri Q mahveden güzel ve acı- 9 masız kadın tipi... Romanya'nın plaka işareti. 4/ Ensiz... Harman kaldınldık- tan sonra yerde ka- lan toprak, çöp ve samanla kanşık ta- hıl taneleri. 5/Boga- notundan çıkanla- rak hekimlücte kul- lanılan zehirli bir madde. 6/ Işve, cilve... Kuş kanadının büyük tü- yü. 7/Ilaç... Giysi kolu... Boru sesi. 8/ "Göl sa- rurdık ne zaman dalsak — gözlerine" (F. N. Çam- lıbel)... Uzaklık anlatmakta kullanılan söz. 9/Top- lum içinde bir kimsenin durumu ya da kazandığı saygınlık... Göğüs. YUKARTOAN AŞAĞrYA: 1/Türlü işlerde kullanılan, silindir biçiminde araç. 2/Şöhret... Kısırhk, verimsizlik. 3/Genellikle bu- nalımla beliren ruhsal kaynaklı sinir hastalığı... Bir nota. 4/ "En sinsi bir — gibidir geçmeyen za- man" (Yahya Kemal)... Özel gezinti gemisi. 5/ Belin yan tarafına asılan eğri Arap kaması. 6/Bir buluşun bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. 7/Duman lekesi... "'Sevdiğim arzımı demek'çin sana/ Bülbül söylediği — gerek bana" (Karaca- oğlan)... Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri. 8/ Bir madenin dövüldüğü zaman gösterdiği ya- yılma özelliği. 9/ Domates, baharat gibi şeylerle hazırlanarak kimi yemeklerin üzerine dökülen terbiye... Kiraz rakısı. DENEYİMLİ MAKAM ŞOFÖRÜ İŞARIYOR 15 yıllık deneyimli sürücüyüm, bunun son yılında işadamı şoförlüğü yaptım. 37 yaşındayım. Iş arıyorum. Tel: 0533 368 59 94 Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORMAN BAKANLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle