17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 KASIM 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ I_j J. U M\ kuttungcumhuriyet.com.tr 15 Ayşe Erkmen'in galeri mekânını kuşatan ve zamanın içeriğini sorgulayan işleri Galerist'te sergileniyor Bir sanatçının 'boşzamanlar ı• îki video, hareketli ve hareketsiz heykeller, yazı karakterlerinin yer aldığı bir duvar ve bir masadan oluşan düzenlemesiyle Erkmen, işleriyle hem mekânın mimarisini tanımlıyor, hem de aslmda boş zamanlannda bile sanat üzerine düşünen ve üreten bir sanatçının dünyasından kesitler sunuyor. ÖZLEM ALTUNOK Hem 'boş zamanlarımda ki- tap okurum, sinemaya giderim" mantığıyla dalga geçilen hem de bir sanatçının boş zamanının- özellikle güncel sanat yapan bir sanatçının-ne kadar boş- dolu geç- tiğinin ironisini yapan bir sergı Ayşe Erkmen'in Galerist'tekı 'Boş Zamanlar' sergisi. Iki video, hareketli ve hareket- siz heykeller, yazı karakterlerinin yer aldığı bir duvar ve bir masa- dan oluşan düzenlemesiyle Erk- men, işleriyle hem mekânın mi- marisini tanımlıyor. hem de aslın- da boş zamanlarında bile sanat üzerine düşünen ve üreten bir sa- natçının dünyasından kesitler su- nuyor. Bir mekânı tanımlamak... Galerist'in 3 odası ve ofisinin yanı sıra koridoru da kullanarak tüm mekâna işlerini yayan sanat- çı, önce o mekânın ofis olduğunu unutmamızı istemeyen ve bir ofi- sin dağınıklığına uygun olarak du- vara yerleştirdiği yazı karakterle- riyle karşıhyor izleyiciyi. Ofisin karşısında yer alan beyaz küçük odada ise odanın yalınlığı- na uygun olarak tasarlanıldığını düşündüren ve çapraz olarak ko- numlanmış bir masa yer alıyor. Odanın işlevsel ve mekânsal tanı- mını da yapan masa, duvardaki yazı karakterlerinin farklı bir ver- siyonunun masa üzerine taşınma- sıyla, işin, bir boş zaman işi ola- rak algılanmasını sağlıyoraynı za- manda. Trende giderken, yolculuk ya- parken, daktilo kullanırken, klav- yenin tuşlanyla oynarken ya da bir dergiyi kanştırırken ortaya çı- kan işler, bir boş zamana ait olmaktan çok, boş zamanlarla boş olmayan zamanlan birbi- rinin içine geçirerek hangi za- manm boş, hangi zamanın do- lu olduğunun belli olmaması üzerine kurulu. Koridor ve galerinin ana mekânına yayılan 'Mask Man and others' heykelleriyse Erk- men'in önce oyuncak paketleme- sinden yola çıkarak yaptığı, daha sonra heykelsi bir görünüm alma- sı için bronza dönüşen heykelleri, sonunda büyüyerek oyuncağı ko- rumak yerine oyuncak haline ge- liyor bu sergide. Hareketli heykeller galerinin ana mekânını kuşatırken hareket- siz olanlarsa bir çizgi gibi mekâ- nın koridorunu belirginleştirerek bizi arka odaya doğru yönlendiri- yor. Arka odada yer alan ikı vide- odan büyük ve odanın içinde bir denizin ortasındaymış hissini ve- ren 'Deutsche Bahn' hareketlen- dirilmiş bir fotoğraf. Önemli ve önemsiz zamanlar Arka arkaya denizin ve dalgala- nn ortasındaki bir fenerin görün- tüsünün verıldiği videoda güzel, kısa ve önemli bir an sunulurken önünde ve odanın dışında yer alan küçük videoda sıradan zamanlar- dan görüntüler yansıyor ekrana. Yoluculuk anında bir otobüs, tak- si, şehrin kalabahğından ya da herhangi bir anından kesitler, or- manda uyuklayan aslanlar... Iki filmdeki, iki ayn zaman, önemli ve önemsiz, kritik ve sıradan za- manlar, birbiriyle ilişkisiz gibi dursa da bu farklı zamanlan bir- birinin içine sokuyor. Erkmen'in dönüştürülmüş ya da farklı bir kurguyla kendi mekân- lannı yarattıklan önceki işlerinin de bulunduğu düzenleme, belirli bir yer ve zaman için yapılmış iş- ler değil. Belli yerlerde birlikte ya da ay- n olan bu parçalar, o zamanda ve o yerde nefes alarak kendi alanla- nnı oluşturuyorlar. Erkmen, bazen pratik bazen de kavramsal nedenlerle mekanlarla oynayarak gösteriyor göstermek istediğini. Mekânın dilini kendi işleriyle birleştirirken işler me- kânla bütünleşerek oraya aitmiş hissini veriyor. Düşünceyi, kavramsal olanı an- latmaya çalışırken işlerini göster- me biçimlerini önemsiyor, mekan olarak galerinin kısıtlayıcılığınm da bazen ilginç oluşumlara neden olduğunu söylüyor Erkmen, çün- kü sınırlı bir alan, mekanı daha çok zorlamayı da beraberinde ge- tiriyor. işlerinin sanatla sanat olmamak arasında gidip gelmesini isterken izleyenin yapıtı görmeden geçme- si de onun için önemli değil. Bu riski taşıması sanat için bir şeyler söylemek anlamma geliyor çün- kü. Hayatla sanatın birleştiği bu nokta, Erkmen'in bu sergisi için de geçerli. Nedir boş zaman sanatçının boş zamanı olur mu. ya da bütün za- manlan mı boştur, bu zamanlar- dan seçilenlerden hangileri sanat yapıtına dönüştürülebilir? ('Boş Zamanlar' sergisi 30 Ka- sım 'a kadar Galerist 'te görülebi- lir. 0 212 233 62 68) Besteci Mehmet Demirtaş, Schneidertempel'da vereceği konserle ilk kez Istanbullulann karşısında olacak Çağdaş bir 'müziğin içinde yaşam' ECE BAKTIAYA Ne istediğini bilen, emin adımlarla yol alan genç bir müzısyen Mehmet Demirtaş... Kuruculuğunu ve sanat yönetmenliğini yaptığı 'The Committee Ensemble Müzisyenleri' adlı grup, Bodrum Gümüşlük Akademisi'ndeki ilk konserlerinden sonra bu akşam ilk kez Istanbullularla buluşuyor. Borusan Kültür Sanat Merkezi etkinlikleri kapsamında saat 19.00'da Schneidertempel'da verilecek konserde, J. S. Bach, Alper Maral, John Cage'in yanı sıra Demirtaş'ın besteleri de seslendirilecek. Konserde ağırlıkh olarak yer alan çağdaş bestecilerin yanısıra aynlmış olan programda Bach'ın keman sonatı da çağdaş bir yorumla günümüze taşınacak. Konser, adını genç sanatçının 'Dedikodulu Konser' adlı yapıtından alıyor. Etkinliğin teması ise 'çağdaş müziğe bakış'... Çağdaş müzik tarihine ilişkin açıklamalar yaparak başlayacağı sunumda Demirtaş. alışılmış 'klasik müzik' tanımının dışına çıkıp yeni bir içerik yaratmayı amaçlıyor. "Dinleyicilerin benimsemiş olduklan konser geleneklerinin dışına çıkarak onları da konserin içine çekmek ve müziğin bir parçası olmalanm sağlamak istiyoruz." Denenmemlşl yapmak... Sanat yönetmeni Demirtaş daha önce hiç denenmemiş bir performansı sahneye koyarken karşılaşacağı tepkilerle ilgilı bir kaygı taşımıyor. Projelerinin ilk ayağını gerçekleştirdiği • Ana teması 'çağdaş müziğe bakış' olan 'Dedikodulu Konser' bu akşam saat 19.00 da gerçekleşecek. Çağdaş müzik tarihine ilişkin açıklamalar yaparak başlayacağı sunumda Mehmet Demirtaş, alışılmış 'klasikmüzik' tanımının dışına çıkıp yeni bir içerikyaratmayı amaçlıyor. Gümüşlük konserinde gördüğü ilgiden hatta olumsuz eleştirilerden bile memnun. "Gümüşlük'te her anlamda beklediğimi aldım. Dinleyiciyle aramızda gelişen diyalog, olumsuz tepkilere karsı kendiliğinden bir savunma oluşturdu. Tüm bunların benim dışımda gelişmesi çok hoşuma gitti. Konseri terk edenler oldu. Bir konseri ya seversiniz ya da sevmezsiniz. Arada kahp fikir sahibi olmamaktansa, olumsuz da olsa bir flkre sahip olup sonuna kadar sahip çıkılmasını tercih ediyorum." Çağdaş müziğin rahatsız edici bir müzik olduğunu vurgulayan sanatçı, terk edenlerin konserin başansını yüzde 80 artırdığını düşünüyor. Çünkü Demirtaş"a göre, insanı düşünmeye zorlayan ve bulundugu yerde neler olduğundan habersiz bir izleyici kitlesini istemeyen 'çağdaş müzik', böylelikle amacına ulaşıyor. Iki bölümlü ve bir öncekine göre deneyselliği daha ön planda olacak dinletide Mehmet Demirtaş'ın 'Bak Neler Olmuş' adlı müzik tiyatrosu da bu konserde ilk kez sahneye konulacak. 'Yaşamın içinde müzik' değil 'müziğin içinde yaşam' mesajı veren ve birçok sürpriz, içeren bir saatlık konser, Emre Akay'ın görsel tasarımıyla videoya çekilecek. Kapsamlı konserlerden önce daha küçük 'nabız yoklama' şeklindekileri tercih eden genç besteci, öncelikle dinleyiciyle birbirlerini tantmalannın gerekliliğinin altını çiziyor. (0 212 292 06 55) Fuarpanel ve söyleşüerle bitti Kültür Servisi - Beylikdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen, '21. TÜ- YAP tstanbul Kitap FuarT, önceki gün yapı- lan bir dizi söyleşi ve panelle son buldu. Afşar Timuçin'in konuşmacı olarak katıldı- ğı, Bulut Yayınevi'nce düzenlenen 'Edebiyat ve Felsefe Açısından Aşk' başlıklı söyleşide 'Özgürlük, bir bilinç sorununu ortaya koyar, dıştan verilen bir şey değildir. Bilinçli olma- yan bir varüğın özgür olması da söz konusu değildir. Aşk ve sanatta doğrudan doğruya özgürlüğümüzü gerçekleştiririz' biçiminde bir tanımlama yapan Timuçin, Metzsche'nin 'Özgür bir yaşam büyük ruhlar için gerekli- dir' sözünü anımsatarak, sözlenni 'Aşk da bü- yük ruhlar için olasıdır. Aşkı bir adanmışlık olarak görmek doğru olur. Karşılıksız yaşa- nır. Aşk dediğimiz şey kahramanhğı gerekti- rir, çünkü aşk kendimizi özgürce ateşe at- maktır.' diye sürdürdü. tnsan için en büyük er- demin adanmak, en büyük adanmanın da aşkta yaşanacağına değinen Timuçin, ancak gerçek anlamda bir bireyin âşık olma hakkına sahip olacağını sözlerine ekledi. Aydınların görevl toplumu bir ye- re götürmektlr Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün düzenledi- ği 'Türk Laikliğinin Problemleri' başlıklı söy- leşide, konuşmacı Erdoğan Aydın laiklik tar- tışmasınm Türkiye'deki boyutlanna dikkat çek- ti. Son dönemlerde yogunlaşan misyonerlik tar- tışmasına değinen Aydın, misyonerlik karşıtı odaklann yürüttüğü kampanyalann gerçekten laik, şeriatçı olmayan, insanlann algılama bi- çimlerine kanşmayan kişilerce yürütülmesi ge- rektiğini söyledi. Laik bir devletin hukukunun, kamusal alanda kendi mensuplan için geçerli olabileceğini, ancak kendisinden hizmet alan- lar için geçerli olamayacağını belirtti. Bir başka etkinlik de Çınar Yayınevi'nce dü- zenlenen, Mehmet Saydur'unyönettiği, Meh- met Başaran ve Niyazi Altunya'nın konuşma- cı olarak katıldığı 'Rıfat Ilgaz'ın Eğitimd Yö- nü' adlı paneldi. Saydur, döneminin büyük ya- zarlanyla çalışan, onlann elinden tutan, eğitim emekçisı. edebiyat tarihinin koca çınan Rıfat II- gaz'ı Atatürk'ün öğretmeni, toplumun öğret- meni olarak tanımladı. "Aydınların görevi, toplumu bir yere götürmektir. 80 yapıtı olan toplumcu gerçekçi Ilgaz, yaşamını bu göreve adamıştır" dedi. Daha sonra söz alan Altunya, Ilgaz'ın, eğitim sorununu mizah diliyle toplu- mun değişik katmanlanna anlatabilen, yapıtla- nyla Cumhuriyetin eğıtiminin panoramasına farklı bir bakış açısı getirebilen bir yazar oldu- ğunu belirtti. Ardından söz alarak Ilgaz'ın ölüm- süz yapıtı "Hababam Sınıfı"nın ana teması olan medrese geleneğinden gelen ezberciliğe değinen Başaran. "Ezber bellekten kopya çekmektir. Günümüzde ne yazık ki bilinçli bir şekilde ezbere dayalı bir eğitim yapüıyor. Tutuculuk ezberlemekle başlar. Bu hayli şa- şırtıcı ve anlamlıdır" diye konuştu. Hugo'nun "Toplumlar, devletler geçer. Yazarlar, ozan- lardır kahcı olan ve bir toplumu geleceğe ta- şıyan' sözünün ardında yatan anlama dikkat çe- ken Başaran, "Yasalan yapanlar büyük oza- nımızı zorluklara sokmuştur ama o dünya görüşü gitmiş Rıfat Ilgaz kalmıştır" diye ek- ledi. Buenos Aires Bienali'nde üç Türk • Kültür Servisi - Buenos Aires'de 7 Kasım-8 Aralık tarihleri arasında yapılacak olan 2. Uluslararası Buenos Aires _ - . - ^m* ^>. Bıenali'ne ^ k N « * ^ H « x. Türkiye "den Bedri Baykam, Murat Morova ve Seza Paker kahhyor. Ayrıca bienal kapsamında yapılacak olan konferanslarda Türkiye adına Bedri Baykam ve eleştirmen Prof Kaya Özsezgın birer konuşma yapacaklar. Sergiye Baykam 'Harem Entrikalan' ısimli mekân düzenlemesiyle katılırken Seza Paker 'Zaman- Karşı Zaman' ısimli enstelasyonu. Murat Morova ise 'Yerebatan Sarnıcı" konusunda ürettiği kartpostal kümesinin her izleyici tarafından birer birer alınarak belli bir dolaşıma sokulmasıyla oluşan projesını hayata geçınyor. Festivale41 ülkeden 195 sanatçı katılıyor. Arjantin ve Brezılya dışında Fransa ve Amerika'da bu etkinliğe en kalabalık katılan sanatçı grubunu oluşturuyor. Bienal kapsamında bugün dünya sanat eleştirmenlerinin katılımı ıle 19. Eleştırmenler Toplantısı da düzenleniyor. Bu toplantıya Türkiye'den Prof. Kaya Özsezgın Kültür Bakanhğı tarafından eönderiliyor. (0 212 258 44 64) Biilent Erkmen'in afişi Almanya'da Kültür Servisi - 10 Eylül Dünya Çocuklar Günü nedeniyle Almanya. Essen'dekı Deutsches Plakat Museum'da düzenlenen 'Children are the rhythm of the World" (Dünyanın Ritmi Çocuklardır) adlı sergide Bülent Erkmen'in tasarladığı aynı başlıklı bir afiş sergileniyor. Yaklaşık yirmi ülkeden elli tasanmcının katıldığı ve dünya kamuoyunun 'çocuk haklan' konusunda daha duyarlı olmasuu amaçlayan sergi 31 Aralık 2002 tanhine kadar izlenebilecek. Atatürk'ü anma hattası • ÎZMÎR (A.A) Izmir Devlet Senfoni Orkestrası (IZDSO), 'Atatürk'ü Anma Haftası" dolayısıyla özel konserler verecek. tZDSO' dan yapılan açıklamaya göre. 7-8 Kasım'dakı konserlen, piyano ve bestecılik eğitimlerinı Ankara Devlet Konservatuvarı'nda, orkestra ve opera yöneticiliği eğitimini de ABD'nin Indiana Üniversitesi'nde yapan Şef Naci Özgüç yönetecek. Naci Ozgüç, Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde Orkestra Şefi olarak görev yapıyor. Konsere, Solist olarak da, ünlü Rus Viyolonsel Sanatçısı Alexander Rudin katılacak. Kültürpark Ismet Inönü Sanat Merkezi'nde, saat 20. 30'da başlayacak konserlerde, Antonin Dvorak'ın 'Viyolonsel Konçertosu', Ludvvıg van Beethoven'ın 5 numaralı senfonisi seslendirilecek. Terence Trent D'Arby'den 'best or • Kültür Servisi - Adını 'Sananda Maitreye" olarak değiştiren ve hayatını Italya'da Mılano"da sürdüren Terence Trent D'Arby'nin 15 yıllık kanyennin önemli şarkılanndan oluşan 'best of' albümü Sony Müzik Türkiye etiketiyle çıktı. Albümde, askerliğin ardından yerleştiğı Londra'da CBS Records ile anlaşma yaparak çıkardığı ilk single'ı 'If You Let Me Stay'ın yanı sıra,, 'Rain'. 'Wishing Well\ 'Sign Your Name", 'Dance Little Sister' gibi parçalar yer alıyor. Mistik Müzik Festivan başladı • İSTANBUL (AA) - Istanbul Büyükşehır Belediyesi Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu Genel Sanat Yönetmenliği'nce düzenlenen '7. Ulusiararası Mistik Müzik Festivali' başladı. Festıvalın ilk gününde, Kültür Bakanhğı Istanbul Tarihi Müzik Toplulugu saz ekibi, Ahmet Özhan'ın solistliğinde CRR'de konser verdi. Konseri, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın yanı sıra çok sayıda davetli izledi. Bogaziçi'nde barok müzik • Kültür Servisi - Boğaziçi Ünıversitesi'nin geleneksel hale getirdiğı ve her çarşamba saat 19.30'da Albert Long Hall Kültür Merkezi'nde düzenlenen Klasik Müzik Etkinlikleri, yann Hakan Şensoy'un yöneteceği Mersin Oda Orkestrası'nın konseriyle devam ediyor. Ayşe Nil Ülgener ve Pelin Halkacı'nın solist olarak katılacaklan konserde Corelli, Handel ve Vivaldi'nin eserleri seslendirilecek. Milli Reasürans ve Akbank Oda Orkestralan'nın kurucu üyesi, Akbank Oda Orkestrası, CRR Senfoni Orkestrası ve Mersin Oda Orkestralannın da baş kemancılığını sürdüren Hakan Şensoy. keman eğıtimine ITÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvan'nın 'Hızh Eğitim Özel Keman Bırimi'nde başladı. Eğitimine 1988'de Londra Kraliyet Müzik Koleji'nde kazandığı yüksek lisans program bursuyla devam eden Şensoy, doktora eğitimini ise iTÜ'de tamamladı. (0 212 358 15 40)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle