Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 2002 PAZAR
SEÇİM 2002
Yasa gereği sürülen 'üç ay çıkmaz sabit Hint boyası' sabun ve ponza taşıyla çıktı
Bu seçimdededamgaJandıkLEYLA TAVŞA>QĞLU
Saraçhanebaşrncaki evlendirme
dairesindeyiz. 162 numarah
sandıkta oy kullaiacağız. Oyu
Jcullanıp zarfladızn; sandığa
attıktan sonra sardık görevlisi
bana döndü:
"Sol elinizin işaret parmağuu
uzabn, ama üstegeJecek
şeküde»."
Ben dedim ki :
"Hayır, alta gelecek şeküde
uzatunm. Sürcceginiz o Hint
boyasmın ber taraütan
İLGİNÇ OLAYLAR
Barajı
geçip
oyattılar
Yfort Haberleri Senisi - SeçimJer
sırasında yxırt genelinde ilginç
olaylar da yaşandj Diyarbakır'ın
Dicle ilçesine bağlı Gundoğdu
köylüleri oylannı kullanabilmek
için Kralkızı Baraj Göiü'nü
tekneyle geçtiler, ardından da
kiraladıkJan araçla 40 kilometre
uzaktaki Koru Köyü'nde oy
kullandılar. Köyün muhtan Heybet
Kaçar, terör nedeniyle daha Önce
boşaJttıklan köye döndükierini,
ancak elektrik ve ulaşım olmaması
nedeniyle oylannı başka köyde
kullanmak zorunda olduklannı,
kendilerine elektrik ve yol vaat eden
adaya oy verdiklerini söyledi.
Katırtar kullanıldı
Sürt'in Pervari ilçesine bagh
Dolusalkım ve Çavuşlu köylerine
sandık ve oy pusulalan katırlarla
taşındı. Dolusalkım Köyü Muhtan
HakJm Afşin, "Sijasi partüer bizJere
yıdarca verdikleri vaatieri yerine
getirmediler. Yohunuzu
yaprnadıklan için bu seçim de
protesto amacıyla köy halkı olarak
o> vennemeyi karajrlaşürdık"' dedi.
Iğdır'da 66 yıl önce komşu köylere
verilen yaylalannı bugûne kadar
geri alamayan Halfeli beldesine
' bağlı Karaçomak KÖyü sakinleri ise
tepkilerinı sandık başına gitmeyerek
gösterdi. Kınkkale'den Ankara'ya
gelin gıdecek olan Tuba Babacan
ise gelinliği ile oy kuilandı. Damat
Hakan Aydm uğursuzluk getirecegi
inancı ile duvağını açhrmadı.
3 sandık bos çıktı
Sürt'in Pervari ilçesine bağlı Doğan
Köyü'ndeki 3 sandıktan oy
çıkmadı. Edinilen bilgiye göre,
Doğan yolu'ndaki 17, 18 ve 19
No'lu seçim sandıklan akşam
saatlerinde ilçe seçim kuruluna
getirildi. Toplam 541 seçmenin
bulundugu köyde, hiç kimsenin oy
kullanmadığı tespit edildi. 7 aydır
köylerine elektrik verilmediğuıi
belirten Doğan köylüleri.
a
7aydır
köyümüze elektrik verilmedi ve
seçim nedeniyle bugiin (dün)
elektrik verildi Bizter de daha önce
söykdigimizgibi bu durumu
protesto etmekiçin oykuUanmadık"
dediler.
görünmesini istenuyonım."
Görevli tepki gösterdi:
"Olmaz. Kanun böyle;
parmaguı ürnakla el arasındald
krsmına süreceğiz."
Sürdündü, sürmedindi, derken
aramızda bir çekişme. Görevli
elimi yakaladığı gibi, cart diye
parmağımın üzerine boyayı
sürdü. Yapacak bir şey yok...
"Bu ne biçim yasa" da
diyemezsin. Hışunla kendimi
dışan attım.
Doğru eve... Banyoya girdim,
sol elimin işaret parmagının etle
tırnak arasında kalan koyu çivit
rengi boyalı kısmına ıslattığım
sabunu sürdüm. Sonra ponza
taşını bunun üzerine iyice
sürttüm."Üç ay çıkmaz sabit
boya" diye Hintlilerin bize
sattıklan boya birden
çıkıvermezmi?
Parmağımın eski rengine
kavuşmasından bir mutlu
oldum, anlatamam. îyi de bu
kadar zahmet, para bu Hint
boyasını almaya ne demeye
harcandı? Madem ponza taşı ve
biraz ıslak sabunla bu boya
çıkıyordu da neden sabit, üç
ayda çıkmaz, diye takdim
edildi? Üstelik herkesin parmağı
da insanlan birer damgah
yaratık göstermek istercesine
boyandı; onlarca yıldır da
boyaruyor?
Böyle böyle, söylene söylene
arkadaşlarla seçim sonuçlannı
izleyeceğimiz yere gidiyorum.
Hepimizde birheyecan... Bu
seçimlenn çok farklı, değişik
sonuçlar vereceğinden hiç
kuskumuz yok.
Kulaktan kapma bilgilerle bir
sonuç çıkarmaya çalışıyoruz.
Ama mümkün değil... Çünkü
her kafadan bir ses çıkıyor.
Televizyonlann birisinin verdiği
sonuç da öbürünü hiç tutmuyor.
Herneyse... Derken birarkadaş
ah al, moru mor içeri giriyor...
Meğer arabasıyla giderken
yolun kenannda bir arkadaşını
görüp durmuş. O arada arabanın
durduğunu gören bir travesri de
içeri atlamaya kalkmış.
Eh, bizim Türkiye arabasına da
durduğu yerde, dilerim bir
travesri atlamaya kalkışmaz.
YıOardır olduğu gibi 2000'Ierin Uk seçiminde de oy kullanan yurttaşlann sol işaret parmağına boya sürüJdü. (Fotoğraf: VEDAT ARJK)
İSTANBUL BİRİNCÎ BÖLGEDEN İZLENİMLER/ D E N I Z S O M
Boyalı demokrasi1957 seçimiydi. Henûz okula başlamamıştım.
Annem ve babam oy kullanacaktı. Ahşap bir
okula gitmiştik. Hayat Bilgisi dersinin iüc
pranği olsun diye babam elinde mühür, oyunu
kullanacağı yüksek tavanlı sınıfa girerken
yanına beni de almıştı. Suııfta paravan yoktu.
Kapıyı kapatınca seçmen, koca odada yalnız
kalıyordu. Hayal meyal anımsıyorum.
Sıralann üstü kâğıt doluydu. Babam, sıralann
arasında bir sûre dolaştıktan sonra oyunu
kullanmadan dışan çıkmıştr. Koridordaki
sandık görevlileri ile konuşmuş sonra elinde
bir tomar kâğıtla tekrar içeri girmiş ve
elindeki kâğıtlardan birini mûhürleyip zarfin
içine koymuştu. Sandık görevlisinden aldığı
kâğıt tomannı da sıralann üstüne dagıtmışh.
Ne olduğunu yolda anneme anlatmıştı. Oyunu
kullandığı odada Cumhuriyet Halk Partisi'nin
oy pusulası yokmuş. Demokrat Parti'nin,
Cumhuriyetçi Millet Partisi'nin, Hûrriyet
Partisi'nin ve bağimsız adaylannpusulalan
varmış, ama Cumhuriyet Halk Partisi'nin
pusulası bitmişmiş.
Ne olduğunu çok sonra bana da anlatmıştı.
Demokrat Partili fanatik seçmenler ve
partililer, oy kullanmak için odaya
girdiklerinde Cumhuriyet Halk Partisi'nin oy
pusulalannı ceplerine doldurup tüketirmiş...
Demokrat Parti iktidannda, Anadolu
kentlerinde oy kullanma odasından çıkıp
sandık görevlilerinden Cumhuriyet Halk
Partisi için pusula istemek biraz cesaret
işiymiş...
Clderek uzayan pusulalar
O yıllarda birleşik oy pusulası yoktu. Her parti
ya da bağımsız aday kendi pusulasıyla seçime
katıhrdı. Birleşik oy pusulası sonradan çıktı.
En uzun birleşik oy pusulası ise bu seçimde
çıkmış olsa gerek... Zarfa koymak için katla
katla bitmiyor.
Ben de bu seçimde oyumu küçük oğlumla
birlikte kullandım... İki seçim sonra kendi
oyunu kendi kullanacağı için pratiği olsun
istedim. tki seçim sonra kim bilir birleşik oy
pusulası daha ne kadar uzayacaktır! Büyük
oğlum ise ikinci kez oy kullandığı için giderek
uzayan pusulalan katlamayı biliyor!
Bizim oy kullandığımız okulda, suııflarda
tahtanın önünde sandık kurulu üyeleri
konuşlanmış; oy kulîanma yeri, arkadaki
sıralardan birinin üstünde karton paravanla
oluşturulmuştu. Demek ki 45 yıl önce
seçmene aynlan mekân daha geniş ve daha
rahatmış... Demokrasi geliştikçe seçmene
aynlan yer daralıyor mu ne! Ne fark eder;
yeter ki demokrasimiz gelişsin.. biz iki arada
bir derede ve hatta tek ayak üstünde bile
oyumuzu kullanmaktan gocunmayız...
Ama bir koşulla... Bilgisayarla oy kullanma
teknolojisinden vazgeçtik... Şu, sol elin işaret
parmağına sürülen boya var ya... Işte o
teknolojiyi biraz daha geliştirebiliriz. Seçmen
kütüğü olmadan, seçmen kartı kullanmadan,
seçmen numarasına göre sandık
düzenlemeden parmak boyama yöntemiyle oy
kullanabiliriz. Seçmen, geçerli bir kimJik kartı
gösterdikten sonra bırakın istediği yerde
oyunu kullansın, sonra parmağı ucundan
azıcık değil tümûyle boyaya bahnlsın... Ne
mükerrer oy olur ne de kayıtsız seçmen... Alt
tarafi Hindistan'dan biraz daha fazla çıkmaz
boya ithal ederiz... Bizim demokrasiye de
zaten bu yakışır.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected]
llk sonuçtar, AKP'nin önde gitti-
ğıni vetek başınaiktidara gelmeola-
sılığının yüksek olduğunu gösteri-
yor. Bir kısmına 1970'lerden beri
aşina olduğumuz, bir kısmını 12
Eylül 1983'lerden bu yana görme-
ye alıştığımız çok sayıda poiitikacı
ise artık Meclis'te yoklar.
Yurttaşın büyükölçüde tepki oyu
verdiğini söyleyebiliriz. Böyle ola-
cağını da bu köşede defalarca di-
le getirmiştim. Nedir bu tepkifer:
Öncelikle yurttaşın iktidar partile-
rinden bıktığını ve onlan kesinlikle
bir daha Meclis'te görmek isteme-
diğini gösteriyor. 20-30 yıldır ya-
şamımıza yön veren siyasetçıterden
biranlamda kurtulmayı amaçladık-
lannı belli ertiler.
Yurttaşın oylanyla ortaya koydu-
ğu bir başka ve önemli tepki ise
yasakçılığa. Seçim kampanyasının
başlamasından bu yana düzenin
bütün güçleri Tayyip Erdoğan'ı he-
def alan bir kampanya yürüttüler.
Halk üzerinde bu yolla bir korku ve
çekingenlik yaratacaklannı sandılar.
Bu sonuçlar, bu türden anlamsız
Sistem Karşıtı Sağ Tercih...
propaganda ve yıldırma girişimle-
rinin yurttaştan destek görmediği-
ni ve tepki yaratarak tam tersi so-
nuçlara yol açtığını gözler önüne
serdi. AKP ve Tayyip Erdoğan hak-
kındaaçılanhersoruşturmaAKP'nin
oylannı biraz daha arttırdı. Heleson
günlerde alelacele girişilen müda-
haleler iyice anlamsız bir kaosa ve
yurttaşın öfkesine neden oldu.
Aynı manzarayı 1983seçimlerin-
de de yaşamıştık. Turgut Özal ve
ANAP hakkında cuntacılardan ge-
len tehditler ve "vermeyin haü!"
korkutmaiarı seçmenin tepkisini
çekmişti ve sonuç, yönlendirme-
nin tam tersi olmuş, ANAP tek ba-
şına iktidara gelmişti. Şu anda ben-
zer bir tabloyla yüz yüzeyiz. Yurt-
taş, devletin tepesinden vemerke-
zinden gelen uyanlardan hoşlan-
mıyor ve bu uyanlan bir anlamda
protesto ediyor.
• • •
Bu seçimlerde oy veren yurttaşın
ruh halini ve durumunu iyi analiz
etmeliyiz. Hızla ve anormal bir şe-
kilde şehiriere yıgılan ve büyük bir
ekonomik açmaz yaşayan yurttaş,
bu düzenden memnun değil. Ayrı-
ca çaresizlik ve fakirlik onların içi-
ne kapanmasına ve iyice tepkisel
bir ruh haline girmesine neden olu-
yor. Bir yandan "vur patlasın çal
oynasın" havası içindeki bir küçük
azınlık hemen her gün TV kanalla-
rında bir hayal dünyası yaratıyor.
Reyting adı altında tamamen çığı-
rından çıkan programlar, yurttaşın
düzene iyice yabancılaşmasını be-
raberindegetinyor. Unutmayalım, bu
seçimlerde oy kullanan yurttaşların
yüzde60'a yakını ya okuma yazma
bilmiyoryada ılkokul mezunu. Top-
lumun yüzde 1O'u açlık sınırının al-
tında yaşıyor. Sırf "laiklik elden gi-
diyor" propagandasıyla bu krtleyi ha-
rekete geçirmek mümkün değil.
Şimdi yeni bir durumla yüz yüze-
yiz: Bir yanda devletin temel ku-
rumlarına egemen olan "laiklik" ve
vurgusuna önem veren güçlerle;
parlamentoda çoğunluğu elinde
bulunduran, belki anayasayı değiş-
tirecek kadar bir çoğunluğu elinde
tutabılecekolan, "istenmeyen"bir
parti arasında biregemenlikkavga-
sı gündeme gelecek. Bu egemen-
lik kavgası, bir uzlaşmayla da yü-
rüyebilir, yeni çatışmaları da bera-
berinde getirebilir.
En önemlisi, Türk/ye'nin önünde-
ki dış polrtika sorunları. AKP hükü-
metinin önüne Kıbrıs, AB'ye giriş
ve Irak'ta savaş sorunu gelecek. Bu
sorunların birçoğu Silahlı Kuvvet-
ler'in de ö'zel ilgi alanına giriyor.
AKP, bu sorunlarda Silahlı Kuvvet-
ler'le aynı çizgide bir siyaset tuttu-
rabilir. Burada daha çok AB soru-
nu önem kazanabilir. AKP bu ko-
nuda ne yapacak tam bilemiyo-
ruz. Kıbrıs ve Irak'ta savaş konu-
sunda ne kadar sorun çıkar? Av-
rupa Birliği bir ayrım noktası ola-
bilir. Diğer konularda bir beraber-
lik sağlanabilir.
• • •
4 Kasım artık Türkiyeiçin yeni bir
dönemin başlangıcı. Geçmiş, geç-
mişte kaldı. 12 Eylül'le başlayan
süreç bir kırılmaya uğradı. Çünkü o
dönemin bütün partileri bir anlam-
da bitti. Bu kırılmadan kurtulan tek
parti CHP Geçen dönem parlamen-
toda olmaması onlann şansı haline
geldi. Ancak AKP'yle başlayan
süreç, REFAHYOL döneminden
daha farklı birtabloyu da beraberin-
de getiriyor. Çünkü artık bir koalis-
yon ortağı yok ve koalisyonlar
üzerinden yapılacak bir pazarlık
gündemde değil.
MHP'nin başarısızlığı, seçmen
tercihı açısından önemli. MHP'nin
Batı ve demokrasi karşıtlığı toplum
tarafından reddedildi. Seçmen, sis-
tem karşıtı birtercihte bulundu. Sis-
tem karşıtlığı, Batı ve demokrasi
karşrtlığının önüne geçti. Bir başka
nokta ise DEHAP'ın beklenenin al-
tında bir sonuçelde etmesi. Bunun
da ayrıca incelenmesi gerekiyor.
2000'IJ YILLARDA
ERDAL ATABEK
RuhSağlığınıKorumak.
"38. Ulusal Ruh Sağlığı Kongresi" 22-27 Ek
2002 tarihleri arasında Marmaris'te yapıldı. insc
lann ruh sağlıklannın ne denli önemli olduğu ç
şitli çalışmalarla bir kez daha vurgulandı. llgı çel
ci olduğunu düşunduğum konuları daha sonra il«
meye çalışacağım. Ancak hemen aktarmak ist
diğim konu, çeşrtli ruhsal bozukluklann ortaya çıl
masında çevresel etkenlerin ne denli önemli oldı
ğudur.
Savaşlar, göçler, toplumsal krizler, işsizlik, bozı
lan ekonomik koşullar, eğıtimsiz ve kötü ekonomi
koşullu yaşam, toplumsal yalnızlık, aynlmalar, ba
şanstzlıklar insanların ruh sağlıklarını bozan etken
ler olarak görülüyor.
Amerika'daki keskinnişancı"sanığı üzenndeya-
pılan araştırmaların ortaya çıkardığı sonuca göre
Körfez Savaşı'na katıian John Williams ülkesine
döndükten sonra başanlı bir yaşam kuramıyor. Gir-
diği işlerde başansızlığa uğruyor, eşinden boşanı-
yor, dininı ve adını değiştiriyor, Muhammet adını
alıyor ve artık bıldiğı en iyi işi yapmaya karar veri-
yor. Bildiği en iyi iş, "uzaktan atışlarta insan öldür-
mek". Onu bu iş için yetiştirenlerin hiç düşünme-
diği biçimde de "bildiği en iyi iş"i yapmaya koyu-
luyor. Birkeskin nişancı olarak "işeyaradığını" ka-
nıtlamaya başlıyor. Aslında o da birkurban. Savaş
kurbanı.
Kendimızi Irak'ta yaşayan birisinin yerine koya-
lım. Her an Amerika'nın üzerimize bombalar yağ-
dırmasını bekleyelim. Bugünün yaşadığımız belki
de son gün olduğunu düşünerek yaşamaya çalı-
şalım. Bugün bulduğumuz ekmeği yann belki de
bulamayacağımızı duşünelım. Biz Irak'ta bu kor-
kularla yaşamaya çalışırken dünyanın gerı kalanı-
nın her türfü bolluğun içınde yaşadığını, korkma-
lan için hiçbirneden olmadığını duşünelım. Ruh sağ-
lığımız bozulmadan kalabilir mi?
Kendımizi göç etmek zorunda kalan birinin ye-
rine koyalım. Yaşamımızı oluşturan her şeyimizi
geride bıraktığımızı düşünelim. Evimizı, odalanmı-
zı, eşyalanmızı, sevdiğimiz herşeyi, mekânlan, çiz-
gıleri, renkleri, kokulan, sokaklart, gökyüzünü ge-
ride bırakıp gittiğımizi, kim bilir nerelerde, yapayal-
nız, istenipistenmediğimizı bilemeden yaşamak zo-
runda kaldığımızı duşünelım. Nasıl güvensiz, na-
sıl kaygılı, nasıl mutsuzoluruz? Ruh sağlığımız bo-
zulmadan kalabilir mi?
Dün rahat bir yaşamımız varken elimızden ka-
yıp gitmesi.
Dün bir işimiz varken hiçbir işimizJn kalmama-
s/.
Dün duzenli yaşıyorken her şeyın altüst olması.
Insanlar her gün beklemedikleri pek çok olayın
baskısı altında yaşamaya çalışıyor.
Ruh sağlığımız öyle çok şeyden etkileniyor ki.
Elbette bu olaylan yaşamak herkesi bir anda
ruhsal bozukluklann içine itmiyor.
Kalıtımsal yatkınlık ruhsal bozukluklann ortaya
çıkışında önemli bir rol oynuyor. Ama "kalıtım " tek
başına bir etken değil. Daha çok bir "yatkınlık" bi-
çiminde ortaya çıkıyor. Kalıtım bakımından yüklü
kişiler dış etkilere karşı daha az dayanıklı. Dış et-
kenler böyle bastırmasa belki de hiçbir bozukluk
olmadan insan, yaşamını verimli biçimdesürdüre-
cek.
Ama dış etkenler çok önemli bir rol oynuyor ve
insanlann "verimli ve mutlu biryaşam" sürdürme-
sini engellıyor.
Işte "ruh sağlığını korumak" burada çok önem-
li.
Insanlann "verimli ve mutlu biryaşam sürmesi-
nisağlamak", ruh sağlığı çalışmalannın büyük ama-
cı.
Onun için de sadece tıp doktorlarının, psikolog-
lann, ruh sağlığı ile uğraşan tıp insanlarının çalış-
malan yeterli değil.
Toplumun ve insanlann ruh sağlığını korumak",
toplumda görevli ve sorumlu herkesin işi olmalt.
Dünyada ve toplumda banşı sağiamalıyız.
Dünyada vetoplumda gelirdağılımı dengesi için
çalışmalıyız.
İnsanlann eğıtilmesı, işsahibi olması, yaşam de-
ğerierine sahip olması için çalışmalıyız.
Jnsanlann birbirini sevmesi için çalışmalıyız.
Kavga etmek yerine birbirimizi anlamaya çalış-
malıyız.
Mırtsuzluk üretmekyerine mutluluk yaratmaJıyız.
Umutsuzluğu çoğaltmak yerine umudun yolunu
açmalıyız.
Birbirimizi tüketmek yerine birbirimizi çoğaltma-
lıyız.
Değerferı yok etmek yerine değerlerimizi koru-
malıyız.
"Verimli ve mutlu yaşamlar" sürmeyi başarma-
lıyız.
Bakalım, yapabilecek miyiz?
e-mail.erdalatak <; superonline.com
Faks: 02t2-2139098
Terim ve Tatlıses aynı
okulda oy kullandı
Galaiasarm Teknik Direktörii Fatih Terim, seçim
yaparken zoriandığını sövleyerek m atacagı
partiyc btrkaçgün önce karar verdiğini açıkladL
Eşt Fulya Terimie birlikte dün öğie saatkrinde
Tarabya'daki \lpaslan İlköğretim Okulu'na
gelerek oyunu kullanan Terim, seçim sonuçlannın
Türkiye için önemine değindi. Terim, aynı okulda
o^' kullanan türkücü fbrahim Tatiıses'Ie tokalaşü,
ilcili r-ir sure sohbet etti. ( NEVZAT DÎNDAR)