22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DÜBİİS? TA3İATLI ÎSTAN3Ü1 E?SSDÎSÎ 18 KACSHALAHI KISIM T2KMİLİ BÎEDES iR ATt N ^ LtM|N ATÎNiAU ATıN^İ-l EkfcEK. ÎCÎ Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Bülent Tanör'ün ölümü, öğretim üyesi dostlannı üzüntüye boğdu: ni kimse dolduramaz• Demokrasi savunucusu, bilim adamı, yazar, Galatasaray Üniversitesi • Prof. Dr. Bülent Tanör için 1 Aralık Pazar günü Ortaköy'deki Hukuk Fakültesi Öğretim Uyesi Prof. Dr. Bülent Tanör, tedavi gördüğü Galatasaray Üniversitesi Kampusu'nda tören düzenleneceİc. Prof. Dr. Istanbul Tıp Fakültesi'nde dün yaşammı yitirdi. 1940 yılmda Tanör'ün cenazesi aynı gün ikindi namazınm ardmdan Zincirlikuyu Istanbul'da doğan Tanör, Öget Oktem'le evliydi. Mezarlığı'nda toprağa verilecek. tstanbul Haber Servisi-Anayasa hukuk- çusu, demokrasi savunucusu, bilim adamı, yazar, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Ta- nör (62), tedavi gördüğü îstanbul Üniver- sitesi Istanbul Tıp Fakültesi'nde dün ya- şamını yitirdi. 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin ardmdan bir süre üniversiteden uzaklaştı- nlan, yaşamını hukuk mücadeleleri için- de geçiren Prof. Dr. Tanör için 1 Aralık Pa- zar günü Ortaköy'deki Galatasaray Üniver- sitesi Kampusu'nda bir tören düzenlene- cek. Tanör'ün cenazesi aynı gün ikindi na- mazınm ardından Zincirlikuyu Mezarlı- ğı'nda toprağa verilecek. Prof. Dr. Bülent Tanör, prostat kanseri nedeniyle Istanbul Tıp Fakültesi Radyas- yon Onkoloji Bölümü'nde 2.5 yıl tedavi gördü. Prof. Dr. Tanör'ün doktorlanndan Prof. Dr. Işık Aslay. Marmara Üniversitesi Üro- loji Bölümü'yle birlikte tedaviyi devam ettirdiklerini belirterek hastahğınm bu- lunduğu evre nedeniyle ölümünün bekle- nen bir sonuç olduğunu, ancak hastalığıy- la çok iyi mücadele ettiğini söyledi. Gerçekbir Atatürkçüydü Prof.Dr. Bülent Ta- nör'ün yaşamını yi- tirmesi, üniversite ve hukuk çevrelerinde büyük üzüntü yarattı. Akademis- yen arkadaşlan, Tanör'ün Istanbul Üniversitesi'nin (tÜ) yetiştirdiği en iyi ana- yasa hukukçusu olduğunu belirtirken. "Düşünceleri, yazthklan, yalnız anavasa- cüar için değiL cumhuriyet değerlerini savunan tüm in- santan aydmlatmaya devam edecek" dediler. Tanör'ün kaybını öğretim üyelen ve dostlan şöyle değerlendirdi: Llse arfcadaşıydık îsanbul Üniversitesi Siya- sal Bilgiler Fakültesi Öğre- tim Üyesi Prof. Dr. Bakır ÇajŞar: Haberi aldığımda çoküzüldüm. Biz lise arka- daşıydık. tÜ'de beraber gö- revebaşlamıştık. Gerçek bir dost kaybetmenin acısını yaşı yoron. Tanör, tÜ'nün yetiştir diğı en iyi anayasa hukukçu suydu. Yerini kimse doldura maz. Erfcen ölüm Galatasaray Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. Erdoğan Teziç: 40 yJhk dostumdu. Aynı kürsü- de ırun yıllar çalıştık. Ne yazık ki aıayasa alanında değerli eser- ler \ erebileceği dönemde ararruz- danıynldı. Hem dostumu, hem de ceslektaşımı kaybetmenin üzücüsünü yaşıyorum. İnsan hakları uzmanı Mamara Üniversitesi Öğretim Üyes Prof.Dr. tbrahim Kaboğhı: Bülat Tanör bir anayasacı. in- sanhklan uzmanı, Türkiye Cum- hun-eri 'nin önemli bir bilim ada- mıya. Atatürk devrimlerinin ve laıİdiın en bilinçli yorumcusu. yahr zekâsı ve çalışkanlığıyla değL msani olarak da bir dürüst- lûk jDidesiydi. Bilimsel açıdan dabjn etiğinin bir sembolüdür. Büyibir bilim adamını kaybet- tü, jjşünceleri, yazdıklan, ya- yınlc yalnız anayasacılan değil, cunruriyet değerlerini savunan tümnsanlan aydınlatmaya de- vam siecek. frrn* insan ÜDOTsite Öğretim Üyeleri Der- negıBaşkanı Prof. Dr. Kadir Er- diı: jerçek anlamda Atatürkçü, 12 EYLÜL'ÜN SİDDETİNİ YAŞADI t/ Bakır Çağlar: Gerçek bir dost kaybetmenin acısını yaşıyorum. i/ Erdoğan Tezlç: Değerli eserler verebileceği dönemde aramızdan aynldı. %/ İbrahlm KabOğlll: Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli bir bilim adamıydı. •/ SÜheyl Batum: Türkiye iyi bir hukukçusunu ve öğretim üyesini kaybetti. •/ Aydın Cıngi: Ölümüne canım yandı. %/ Kadlr Erdlrt: Gerçek Atatürkçü, tutarlı, bilim insanıydı. son derece tutarlı, bilime ve bilim insanma, toplumsal olaylara say- gılı bir bilim insanıydı. Tüm ni- telikleriyle örnekbir insandı. Ya- şamının son yıllannda, üniversi- te camiasının ve onu tanıyan ya- zarlann ona verdiği desteğin bo- yutlan bunun en güzel örneğini oluşturdu. Keşke biüm dünyasın- da Bülent Tanör'lerin sayısını bi- raz daha arttırma şansımız olsa. Tarifi güç, dayanılmaz acılar için- deyiz. Yettcln bilim adamı Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ciineyt Akahn: Kendisi Galatasaray Lisesi'nden büyüğümdü. Lisede çok güzel top oynadığını anımsıyorum. Çok sakin bir insan. çok başanlı, yet- kin bir bilim adamıydı. Çok üz- günüm. Sağlam Kemallst Siyaset Bılimci Aydın Cıngı: Ölümüne canım yandı. Cenev- re'de, 1970'li yıllarda, aynı dö- nemlerde, aynı ünh ersitede bulun- duk. Daha sonra Türkiye'de çok iyi dost olunca, yıllar önce Cenev- re'de fazla karşılaşmadığımız için ikimiz de çok üzühnüştük. Bildi- ğini paylaşan, içi dışı bir, can adamdı. Alçakgönüllü bir bilgey- di. Dogrnacı ohnayan sağlam bir Kemalist'ti. BahçeşehirL T niversitesi Öğre- tim Üyesi Prof. Dr. SÜheyl Ba- rum. u YıUarca beraber çahşüğı- mız hi bir arkadaşımız ve rvi bir hocanuzdL Türkh'e ryibir hukuk- çusunu veöğretim üyesmi kaybet- ti. Bu dönemde kaybedflen değer- li insanlann yerine yenileri kolay kolay gebnrvDr. Hepimizüzgünüz, ama yapacak bir şey yok." Maltepe Üniversitesi Idare Hu- kuk Prof. Dr. AH Ülkü .\zrak: "Tanörsadeceiyi bir hukukçu de- ğfl, aynı zamanda düşüncesine sa- dık. dürüst bir fikir adanudu*. Anayasa hukuktarihiiçin çok de- ğerli bir biKmadanu, eşsiz bir in- sandı. Türkiye onun boşluğunu dolduramaz. Anayasa hukuku alanında yegâne olup, \erimli ki- taplar )" Özel bir Insanı kaybettlk Galatasaray Üniversitesi Ana- yasa Hukuku Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bertil Emra Oder: Tür- kiye yalnızca değerli bir öğretim üyesini değil, özel bir insanı da kaybetti. Kendisi çok farklıydı, bu farklılığını her daim korudu. Genç öğretim üyeleri ve öğrenci- ler ona sadece saygı değü, aynı zamanda sevgi de duyuyorlardı. ym nayasa hukukçusu, insan haklanuzma- ZM nı Prof. Dr. Bülent Tanör, 1940 yılında A. ^ . tstanbul'da doğdu. Tanör, Galatasaray Lisesi'ni 1959, Istanbul Üni- versitesi Hukuk Fakültesi'ni 1963 yılında bitir- di. 1964 yılında Anayasa Hukuku Kürsüsü'nde asistan olarak akademikkariyerinebaşladı. 1969'da "Siyasi Düşünce Hürri>«ti ve 1961 AnayasasT başlıklı teziyle doktor unvanını aldı. 12 Mart 1971 "de üniversiteden uzaklaştınlan ve gözaltı- na ahnan Tanör hakkında Türk Çeza Yasası'run 142. maddesine dayanılarak dava açıldı. Yurtdı- şuıa çıkmak zorunda kalan Tanör, Cenevre Hukuk Fakültesi'nde bir süre asistanlık yap- tı. 1974'te Bülent Ecevit'in başbakanlığı dö- neminde çıkardığı afla Türkiye"ye gelen Ta- nör, 1975 yılında Danıştay karanyla tÜ Hu- kuk Fakültesi'ndeki görevine iade edildi. Yurtdışına çıkmak zorunda kaldı 1978 yıluıda "Anayasa Hukukunda Sosyal Haklar" konulu teziyle doçent unvanını alan Tanör, 1983 yılında 12 Eylülcülerin hışmına uğradı. 1402 sayüı yasa gereğince birçok bi- lim adamıyla birlikte bir kez daha üniversite- den uzaklaştınldı. tşsiz kalan ve bir süre an- siklopedilerde çalışan Tanör, yeniden yurtdı- şına çıkmak zorunda kaldı. 1983 ile 1990 yıl- lan arasuıda Paris X, Dijon ve CenevTe üni- versitelerinde "Üçûncü Dünya Ulkelerinde Si- yasalSstemfer"derslenverdi. 1990'dayine Da- nıştay karanyla Istanbul Üniversitesi'ne dön- dü. Tanör, 1992 yıluıda 13 yıllık bir gecikme- den sonra profesör oldu. Tanör, uzun yıllar IÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı ve tnsan Haklan Araştırma Merkezi Müdürlüğü görevini yaptı. Bu arada, Tanör'ün hazrrladığı ve TÜSl- AD'ın 1997 yılmda yayımladığı "Demokra- tikleşme Perspektifleri" başlıkh raporu uzun sü- re tartışıldı. Bu çalışması nedeniyle tstanbul Üni- versitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğhı. Tanör hakkında 2000 yılı sicil raporunda olum- suz görüş bildirdi. Soruşturma komisyonu Tanör'ü, "üniversite öğretim meskğinden çıkarmacezası" ile cezalan- dınlması ve "mesleğinden aülması için" YÖK'e yazı yazdı. Konu YÖK'te beklerken zamanaşı- mına uğraması nedeniyle gündemden düştü. Ta- nör, 16 Nisan 2002 tarihinde Galatasaray Üni- versitesi Hukuk Fakültesi'nde göreve başladı. Tanör, Öget Oktem'le evliydi. Önemli eserleri Üretken bir bilim adamı olan Prof. Dr. Ta- nör'ün eserlerinden bazılan şunlar: "İnsan Haldan", "Kurtuluş Kuruluş", "Kur- tuluşüzerine 10Konferans-Türkiye 1918-1923", "LaikHk ve Demokrasi", "Osmanh TürkAnaya- sal GeHşmeleri 1789-1980", "Türkiye'nin İnsan Haklan Sonınu", "Türldye'de Kongre İktidar- lan 1918-1920." Necmi Yüzbaşıoğlu ile birlikte yazdığı "1982 Anayasası'na Göre Türk Anava- sa Hukuku", "İki Anayasa 1961-1982", HaBl Berktay ve ZaferToprak'la birlikte "İnkdapTa- rihi Dersleri Nasıl Okurulmaü. 7 ' Bülent Tanör: Dinci dünya görüşüyle demokratlkleşme sağlanamaz rof. Dr. Bülent Tanör'ün, Ocak 1997 yı- lında TürkiyeSanayicileri ve Işadamla- nDerneği(TÜSlAD)taranndanyayım- lanan "Türkiye'nin DemokratikteşmePerspek- tifleri" başlıklı raporu uzun süre tartıştldı. Tanör, gazetemızde Leyla Tavşanoğhı^nun ha- zırladığı 28 Ocak 1997 tarihinde yayımlanan "Pazar Konuğu"nda rapora ilişkin sorulan ya- nıtlamışh. Tanör, 12 Eylül sonrası çıkanlanya- salar ve kanun hükmündeki kararnamelere mu- afıyet getiren anayasanın 15. maddesinin kaldı- nlması gereğini savunmuştu. Tanör, imam hatip liselerinin imam ve hatip ihtiyacına cevap verecek ölçüye çekihnesi, bu okullara kesinlikle kız öğrenci alınmaması ge- rektiğinı belirterek, "dinci dünya görüşüyle de- mokratikleşnıesağlanamayacağıru" kaydetmiş- ti. Prof.Dr.Tanör, o tarihte savunduğu "Kflrtçe Eğitim veKürtçeyajTnm serbest bırakdmaa" AB Uyum Yasalan çerçevesınde gerçekleşti. DUZYAZI OPIHAN BtRGİT KendiDüşen Ağlamaz ki.•• AKP hükümetinin dün güvenoyu alması, elbet- te beklenilmeyen bir sonuç değildi. Tek parti hü- kümetisiniz ve üstelik 550 kişilik bir parlamento-, da 363 milletvekiliniz var. Üzerinizde de, tek muhalefet partisinin yapa- bileceği kadar denetim olanağı. Bu şu demektir: Muhalefet grubu, öyle istedi- ği zaman bir gensoru vermeye kalkışmamalı. Kal- kışırsa, kamuoyunda hiçbir tepki yaratmayacak bu girişimi ile gensoru kurumunu da yozlaştırmış olur. Yine muhalefet partisi, elinde çok önemli koz bulunmuyorsa, Meclis soruşturması açılmasını da sıradan bir işlev gibi görmemeli. Görürse, ezici çoğunluğun oyları ile soruştur- manın hedefinde olan başbakan ya da bakan, üs- telik bir de aklanmış olarak ortalarda dolaşacak- tır. Ama muhalefet partisi, güvenoyu gibi, bütçe görüşmeleri gibi ana konularda hem çok iyi ha- zırlanmasını bilirse hem de zamanı iyi kullanırsa hükümeti köşeye sıkıştınr. Böylece, önce TBMM içerisinde moral kazanır; daha sonra da geniş halk kitleleri karşısında prestij. Gül hükümetinin, program görüşmelerinde öy- le bir fırsatı yakalaması gerekirken CHP'nin avı- nı kaçırdığını görmek, elbette iktidar milletvekil- leri için moral kaynağı olmuştur. Seçimlerden darmadağınık çıkmış olan parlamento dışı mu- halefetin üyeleri kadar, CHP'lilerde, 58. hükümet programı ile ilgili görüşmelerin kendileri için hiç- bir anlam ifade etmediğini izlemişlerdir. TBMM'de hükümet programı üzerindeki görüş- melerin, âdet yerini bulsun diye yapılmış olduğu ortaya çıkıvermiştir. Nasıl mı? Nasıl olduğunu anlatalım. TBMM Başkanı, bir "özel Gündem" olarak değerlendirileceği için, hü- kümet programının okunması ve okunan prog- ram üzerindeki görüşmelerin yapılmasını belirle- mek için pariamentodaki iki partinin grup başkan- vekilleri ile bir araya gelmiştir. O toplantıda, görüşmelerde grup sözcülerine 1 'er saat, kişisel konuşma yapacak milletvekil- lerine de 10'ar dakikalık süre ayrılması kararlaş- tınlmıştır! Geçen dönem parlamentosunda 6 grup vardı. öyle bir program ya da bütçe görüşmesinde, o 6 grubun her birisinin sözcüsüne 1 'er saatlik ko- nuşma süresi verdiniz mi, 6 saati gözden çıkar- mış olurdunuz. Diyelim ki iki ya da üç milletveki- li kişisel konuşma hakkını kullanmak istediler. 30 dakika da onlara. Ve elbette eleştirileri yanıtlaya- cak hükümet üyesine de 1 saat. Böylelikle TBMM'de ele alınmış olan bir olayı hallaç pamu- ğu gibi atma olanağını hem milletvekilleri bulmuş oluyordu hem de o görüşmeleri izleyecek olan TFTT 3 başındaki yurttaşlar, bilgi edinme haklarına ka- vuşuyorlardı! TBMM Başkanı'nın gruplara 1'er saatlik süre aynlması önerisini, CHP Grup Başkanyekili Mus- taf a Özyürek kuzu kuzu kabullenmiş. Üstelik, gö- rüşmeler sırasında kişisel olarak tek bir CHP'li mil- letvekilinin bile söz almamış olması, ana muha- lefet partimizin sorunları nasıl âdet yerini bulsun türünden değerlendirdiğini gösterecek kadar apa- çık ortada. Böyle bir emrivakiye "evef" demiş olan TBMM'nin tek muhalefet partisi, hükümet prog- ramı görüşmeleri sırasında, Deniz Baykal'ın 1 sa- ati on dakika aşan eleştirilerinde, Tayyip Erdo- ğan'a "Kasımpaşalılığın ne demek olduğu yo- lunda" ders verdiği varsayımı ile önce az buçuk mutluluk duymuş. Ama daha sonra, ülkenin en deneyimsiz partisinin kendilerine ilk birleşimde gol üstüne gol attığını fark ederek bir demeç de- mostrasyonu ile durumu idare etmeye kalkışmış- lar. Oysa CHP Grup Başkanvekili, TBMM Başka- nı'na bir hükümet programının iki buçuk saat içinde pişirilip kotanlacak kadar hafif görülmeme- si gerektiğini anlatamaz mıydı? Partisinin sözcü- süne en az 2 saatlik bir zaman dilimi tanınmaz ise CHP'nin görüşmelerde söz hakkını kullan- mayacağını söyleyemez miydi? O, 2 saatin bir saatini yine Baykal kullanabilir- di. Geri kalan bölüm, özellikle Kıbrıs gibi yaşam- sal bir sorunda, Annan planının içerdiği tehlike- leri ortaya koymaları için, Şükrü Elekdağ gibi, Onur Öymen gibi, inal Batu gibi bu işin gerçek uzmanlarının değerlendirmelerinde kullandırılır- dı. Koskoca ana muhalefet partisi bu fırsatı, "Tek Adam Şovu "nu gölgelememek için heba etmek- le kalmadı; 178 CHP milletvekilinden tek bir Al- lahın kulu, hükümet programında söz almayı dü- şünmeyecek kadar daha ilk birleşimde heyecan- dan uzak kişiler olduklannı TBMM'nin tutanak- larına geçirtmeyi başardılari 1950 öncesindeki CHP'de, Ismet Paşa, par- tinin yavaş yavaş muhalefet yapmayı öğrenme- si için, Ali Rana Tarhan adındaki bir CHP'li mil- letvekiline "Müstakil Grup" adı ile bir grup oluş- turtmuştu. Bu grup üyeleri bir önemli konu görüşülürken kürsüye çıkar, ellerindeki metni okurlar ve o prog- ram ya da yasaya ret oyu vereceklerini söylerler- di. AKP hükümetinin programı karşısında Baykal CHP'sinin izlediği strateji, bana, işte o "Müstakil Grup" dönemini hatırlattı. "Kendi Düşen Ağlamaz" özdeyişininin sahibi bir toplumun çocuklan olarak, ne diyebiliriz ki? Faks: 0212- 677 07 62 obirgrtfa e-kolay.net Tanör'ün bugün hala tartışılan yasalara yap- tığı eleştiriler özetle şöyle: "12 Eyiül rejfani sadece bir anayasa dayatma- dLAynı zamanda 62O'\i aşan yasa \e kanun hük- münde kararname dayatû. Bunlanlan bazılan Siyasi Partiler Kanunu, Secimlerie ilgili temel esaslar, Dernekler Kanunu, L nh ersiteler Kanu- nu~Yani günlük yaşamınuzda bu kanunlann herhangi birine tosUmadan dolaşahm derseniz dolasamâzsmız."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle