25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2002 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZSOYSAL Sorun ve Çözüm İSTERSENİZ, liderin, başbakanın ve bütün par- tililerin pek sevdikleri bir düsturia girelim konuya: "Siyaset, sorun üretmek değil, çözüm üretme işi- dir." llk ağızda çok şık, akıllıca, halk mantğına çokyat- kın gözüken bir söz. Ama şöyle bir düşünürseniz, ne hernen yapılanlann buna uygun düştüğü söyle- nebilir, ne de okunarı programın. örneğin, eskiden haftalarca süren oylamalarla "sorun" haline gelmiş bir Meclis başkanlığı seçi- mini "inat olsun "diye aday olup hemen çözüver- mek ve ertesi gün Türban" denen sorunda proto- kol yol uyla ilk adımı aimak sorun çözmek midir, yok- sa gündemde olmayan bir konuyu daha birinci haf- tadan gündeme getirerek sorun üretmek mi? Tıpkı programın ve ilk günlerdeki icraatın belke- miğini oluşturan "tan/ı" sorununu çözmek için AB'ye uyum sağlamayaçalışırken yeni uyumsuzluklarya- ratmaya benzer bir durum var ortada: "çözüm ol- sun" diye yapılanlar pekâlâ "sorun" yaratabiliyor. H a t t a , bu açıdan bakınca, işinin çözüm üret- mek olduğu söylenen siyasetçiye düşen asıl ödevi, sorunlan doğru koyup doğru tanımlamak olarak da özetleyebilirsiniz. ömeğin, "reform" adıy- la vergi konusunda sıradan bürokratik sorunlara çözüm getirirken eğer ülkede gelir dağılımının bo- zukluğ u gibi derin bir sorun bulunduğunu kabul et- memişseniz, ortaya koyacağınız vergi politikalan bu soaınu çözmek şöyle dursun, büsbütün ağırlaştı- rabilir de. Bir bakıma, IMF'yle ilişkiler konusunda da buna benzer bir durum var. Bu ilişkilerin artık "sosyal boyut" öne çıkanlarak yürütüleceği söylenrnekte. Yani, Atlantikötesinden önerilenlerin fakirfukarayı ezer nitelikte olmaması- naçalışılacak. Ama, birtakım palyatif düzeltmeler- le sosyal boyut sorununu çözer görünürken, IMF politikalannın sosyal yapıyı bozucu temel niteliğini görmeden ve bunun dışına çıkmadan sonuç ala- • Arkası Sa. 8, Sik 8'de • • Oğrenciler 'Burs, Burs' Diye Çırpınıyor... Ne kadar başanlı olduk bilemeyiz, ama şu bir gerçek ki, hâlâ, Avrupa Birli- ği'ne girmeye hazırlandığımız günümüzde dinimizi kullanarak gençliği laik cumhuriyetimize karşı yetiştirmekten vazgeçmeyenler çok. Neden çağdaş iş dünyası, kırsal bölgelerde üniversite öğrencileri için yurtlar yapmayı düşün- müyor? Eğer ki ilimizde öğrencilerin kalabileceği çağdaş yurt ya da yurtlar olsa hem onlar hem de biz çaresiz kalan öğretim üyeleri sevineceğiz. Prof. Dr. Ayşe YÜKSEL YYÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD KADEMELi KADEMELi B üyük önderimiz Atatürk, Do- ğu Anadolu Bölgesi'nin ge- lişmesi ve çağdaşlaşması ama- cıyla Van Gölü havzasında bir ûniversite kurulmasını iste- mişti. Bu önemli ve gerekli istek 1982 yı- lında gerçekleşti, Van Gölü kıyısında "Yü- züncüYd Üniversitesr kuruldu. Ben de Ha- ziran 2001 tarihinden itibaren bu üniversi- tenin öğretim üyesiyim. Atatürk'ün istedi- ği ûniversitede görev yaparak, başta öğren- cilerimiz olmak üzere Van halkına yararlı olmak, bu ülkenin aydını olma sorumlulu- ğu ile Cumhuriyet gençliğinin yetişmesin- de katkıda bulunmak amacı ile burdayım. Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde görev al- ma isteğim, Rektörümüz Prof. Dr. Yücei Aşkm'ın çağdaş kimliği, geniş ufku, heye- canı, üniversitemiz için yaptıklan ve yap- mak istedikleri ile örtüşünce daha da arttı. Biz ülkemizi seven aydınlann yapması ge- rekeni yaparak, Atatürk'ün Kurtuluş Sava- şı'ndaki mücadelesini unutmayarak, en zor görevin bile, onun mücadelesi için yaşadı- ğı koşullardan daha zor olmadığını düşüne- rek burdayız. tki yıldır, ûniversitemize kayıt yaptırma- ya hak kazanan öğrencilerimizin yeni ka- yıtlannı onlar için en kolay koşullan yarat- maya çalışarak gerçekleştirdik. Bu çalış- ma; ûniversitemize kayıt yaptırmaya gelen öğrencilerimizin, ilk andan kayıt işlemleri- nin tamamlandığı son ana değin önemsene- rek kucaklanması, işlemlerinin en kolay şe- kilde gerçekleştirilmesinin sağlanması, ül- kemizin geleceği olan bu gençlerimize sa- hip çıkılması ve onlann üniversitelerine ve kendilerine güvenlerinin kazandınlması amacı ile uygulanıyor. Kayıtlarda görevli ele- manlar dışında, üniversitemizin öğretim üyeleri ve görevlilerinden ohışan gönüllü ekip yedi gün boyunca bu projede öğrencileri- miz için çalıştı. Şehir otogannda başlayan karşılama, öğrencilerimizin kalacak yerle- rine yerleşmelerine kadar devam etti. Buyıl 3984 öğrenci üniversitemizi kazan- dı, ama bunlardan 504 kadan kayıt yaptır- madı. Herkesin üniversiteyi kazanmayı se- vinçle beklediğini düşünürsek bu öğrenci- lerin bu sevinçlerini büyük oranda ekono- mik nedenlerle yaşayamadıklannı düşünü- yoruz. Bir başka şehirde yükseköğrenim görmek, maddi bakımdan oldukça büyük bir yük. Zaten öğrencilerimizin çoğunluğu kır- sal alan gençliği, onlar hem ekonomik ola- rak büyük şehirlerden daha kolay, hem de yabancı olmadıklan ortam olduğu düşün- cesi ile daha çok bölge üniversitelerini ter- cih ediyorlar. Buna karşın yine de kendi kendini okutan çocuklanmız için çok zor. Yaşıtlan tatil yaparken bu gençler yaz mev- simi boyunca, tatil yerlerinde değişik işler- de, pamuk ya da fındık tarlalannda, inşaat- larda çalışarak eğitimleri için para biriktir- meye çalışıyorlar. Ne kadar çabalasalar da biriktirebildikleri miktar onlara ancak bir- iki ay yetiyor, sonrası çok zor... Kayıtlar sırasuıda biz gönüllüler tek tek her öğrencimiz ile iletişim kurarak onlan, koşullannı tanımaya çalıştık, sorunlanna çözümler ürettneyi denedik. Sorunlar o ka- dar çok ki.. Bu yıl yaklaşık bin kadar yeni öğrenci- nin bannabileceği devlet yurdu dışında ili- mizde çağdaş öğrenci yurdu yok! Öğrenci çaresiz, nereye gitsin? Üstelik var olan ce- maat yurtlan, öğrencileri kendi yurtlanna çekebilmek için canla başla çalışıyorlar. Kayıtlar boyunca, öğrencilerimize ulaşan, onlara kendi yurtlannı tanıtan ve öğrenci- nin orada kalması için ikna edenlerle mü- cadele ettik. Ne kadar başanlı olduk bile- meyiz,, ama şu bir gerçek ki, hâlâ, Avrupa Birliği'ne girmeye hazırlandığımız günü- müzde dinimizi kullanarak gençliği laik cumhuriyetimize karşı yetiştirmekten vaz- geçmeyenler çok. Neden çağdaş iş dünya- sı, kırsal bölgelerde üniversite öğrencileri için yurtlar yapmayı düşünmüyor? Eğer ki ilimizde öğrencilerin kalabileceği çağdaş yurt ya da yurtlar olsa hem onlar hem de biz çaresiz kalan öğretim üyeleri sevineceğiz. Çünkü "Peki hocam, biz hangi çağdaş yurt- ta kalabiBriz" diye soran öğrencilere yanıt verememek çok ama çok acı... Üniversitemizin on altı bin kadar öğren- cisinin hemen hemen hepsi kırsal alan ço- cuklan, her biri çok zor koşullarda üniver- siteyi kazanmış, okuyup meslek sahibi ol- mak, kendisine, ailesine ve ülkesine yarar- lı oknak istiyor. Lise eğitiminde eksiklerine rağmen, ders- hane desteği almadan sadece inançla ders çalışarak, çok iyi puanlar alarak kazanan öğ- rencilerimiz var. Üniversiteyi kazanmak- tan başka çareleri olmadığı bilinci ile hazır- lanmışlar, kazanmışlar.. ama nasıl okuya- caklar? Harç parası, "yurt parasT nereden bulacaklar? Yaşamlannı sürdürebilmeleri için gereken asgari kaynaktan bile yoksun- lar. Tek umutları devlet ve gönüllü kuruluş- lann burslan. Ne yazık ki, ilimizde burs veren çağdaş organizasyonlar da çok az. Onlann da kaynaklan sınırlı, isteseler de hak eden her öğrenciye ulaşamıyorlar. Neden bü- yük şehirlerdeki duyarlı aydınlanmız bize el uzatmasın! Ayda göndereceği 50 miryon TL'nin bir öğrencinin hayatını değiştirdiği- ni görmesin, onun sevincini paylaşmasın! Hemen her gün odama gelen, çaresizli- ğini, bu koşullarda okuma isteğini anlatan, burs isteyen öğrencilere yardımcı olamamak, daha doğrusu yetememek ne acı... Tek umutlan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Van Şubesi, ama kırsal alanda yü- rekten çalışan bizler, gereksinimi olan her- kese burs veremiyoruz. Biliyorum, her za- man olduğu gibi duyarlı Cumhuriyet okur- lan bu konuya da destek verecek.. sesimi- zi duyun ve bizi arayın. Atatürk devrim ve ilkelerine yürekten bağlı kırsal alan genç- liğinin yetişmesinde sizin de katkınız olsun. AdaletÜzerine... KADEMELİ KADEMELİ DAHA ÇOK KONUŞTUKÇA A vukatlıgın amacı; "Hukuksal ilişkile- rin düzenknmesi- ni, her türtühukuksalsorun ve anlaşmaznklann adalet ve hakkanryete uygun ola- rak çözümlenmesinive hu- kukkuraflarmıntam olarak uygulanmasım her derece- de yargı organlan, hakem- ler, restnive özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağ- lamakür* (AvK. m .2 -De- ğişik 1. fıkra: 4667 - • 2.5.2001). Soyut bir sözcûk "ada- let'' Adaletinbakanhğuba- kanı olur mu? Yasa yoksa adalet de olmaz. Bu kabu- le göre; adalet yasanın için- de olmalı. Somutlaşabil- mesi için önce yasa gerek. Dahası. 'Şasadanönce\ar- gıç"... Yargıç ve yasa ola- cak, avukatlar da "adalet ve hakkanhete uygun" çö- zümler üretecekler ki, "Adalet yerini buhır" lafi, lafta kalmasın. Haklısı haksızı; kazana- nı yitireni... "Adaletyerini buİdu" diyebilsin hep bir agızdan. Soyut bir sözcük "ada- let" "Kazanan hakluhr." Yanhş mı? "Haklı olan ka- zanu-." Doğru mu? Ada- let; haklıya hakkını te&lim etmek mi? "Ulus adma" hüküm ver- meye yetkili yargıda "ulus" nerede? Olay ve hukuk... Yargıç... Dosya bilirkişi- de... Bilirkişi... "Genğidüşünüldü" Hü- küm: Rapora göre... Dava- nın kabulüne / reddine... Adalet biürkişi raponında mı yoksa? Yasaya göre yurt- taş; önce yurttaş olduğu- nun bilincindedir (varsa- yım). Anayasal tüm hak ve ödevlerini bilir (varsayım). Hak aramak özgürlüğünü sonuna kadar ve kolayca kullanır (varsayım). "Ya- sayı bilmemek" özrüne sı- ğınamaz (gerçek). Adalet- Ah o gözü bağ- h bakire-. Kulağına asılı "kuşku" küpesiyle... Müvekkilmin hakkını sa- vunan a\"ukat, kendi hakkı- nı ararken "bu mu adalet" diyorsa. "temekkkjçanak" görmezden gelinemez. Av.HulusiMETtN • A 1 gün içinde toplam arama süreniz: ödakikayı lOdakikayı - - - geçerse, 1 KADEME indirim DAKİKASI «9 BİN TL r.<jraükj ındmmk ucretlet şebeke içi görüşmeteıde geçertdir Gün içinde toplam aramalann ilk bcş alınan intJrtn. bir sorıraKı gün geçerli deQildır. KackmcBCell tanlesmde tuşvutı«Tu.' bir sonraki tatura »»jsında yapılan şetîeke ıçı göruşmeier 269 bin TL'den ucretlendırilır. Sabıt telefonkra ve dığer rJ6nerraxten .ItaınTi geçerlı olacjklır KnılctrKHıC^I t.ınt«ınden Murnlı h.ıl kıAıtnalan yamrlmahılir. xeraortereyap!anararrıatohwzanwıc!akıkacta59Ot»TU^ Fıyatiara KDV dahıl. OİV hjrıçtır Tarıtenı.-ı kullanım jlışk.ınlıi)inı/,ı «ıure spçını?. 3Mşmsırasındayap.lan aramalar ileatıianSMSIerkademelereulaşmakiçinkullanılamaz. Gun ıçındfe 4440532 WWW turkcell COm.tr PENCERE Değil Bu Yaalacak Şey Değil... Geçen akşam DoktorGürbüz Barlas'ın Yeni- köy'deki evinde, kalabahk aile sofrasındaydım. Ortak anılarımız kırk yıl öncesine uzanıyordu, en acıları bile zamanla tatlanıp ballanmıştı, anlat anlat bitmiyordu. Gürbüz bir ara sofradan kalktı, elinde bir kâ- ğıtla geldi, sesini yükseltmeden okudu: Atatürk'ün birsözü vardı Yediveren gül gibi açardı Atatürk'ün bir atı vardı Etiler'den beriyaşardı Atatürk'ün bir resmi vardı Buğday tariası gibi ağardı Atatürk'ün bir saatı vardı Durmadı Melih Cevdet'in şiiri beni hep düşündürür; ama bu kez neden bilmem içim kalktı. Aradan birkaç gün geçti, son günlerin olayla- rı karşısında bu şiiri köşemde anımsatmayı dü- şünüyordum; çünkü Melih Cevdet Marmara Üni- versitesi Hastanesi'ndeyatıyordu. Bu sabah birden telefon çaldı... Suna Anday, ağlamaklı: - llhan, dedi, Melih'i yoğun bakıma kaldırdı- lar. Suna ile aramızda sözleşme var, Melih'in sağ- lığına ilişkin herşeyin haberini önce bana verir... • Aklım birden kırk yıl öncesine gitti, birkaç gün önce yitirdiğimiz sevgili Müştak Erenus'un Su- adiye'deki güzelim evinde, bir akşam, kız karde- şim Ülfet'le yere oturmuşuz, söyleşiyoruz; Me- lih Cevdet hafif keyifli yanımıza ilişti... - Çocuklar, izin verirseniz size bir şiir okuya- cağım, yeni yazdım. Ve okumaya başladı: Bir çift güvercin havalansa Yanık yanık koksa karanfil Değil bu anılacak şey değil Apansız geliyor aklıma Neredeyse gün doğacaktı Herkes gibi kalkacaktınız Belki daha uykunuz da vardı Geceniz geliyor aklıma Sevdiğim çiçek adlan gibi Sevdiğim sokak adlan gibi Bütün sevdiklehmin adlan gibi Adınız geliyor aklıma Melih şiirin sonuna geldiği zaman bir sessizlik oldu; ne söylenebilirdi ki?.. O an anılaşmıştı.. Kim bilir, daha o zamandan, bugün yazılmak için anı olmuştu. * "' ' Melih Cevdet'in yoğun bakımdaki yaşam sa- vaşında bile şiir düşündüğünü sanıyorum. Anılar birbirini çağrıştırarak beni geçmişe çe- kerken yine telefon çaldı. - llhan abi, ben Server... Tanilli de Melih'in yoğun bakıma alınışını öğ- rendi de beni anyor, diye düşündüm... Server dedi ki: - Bülent Tanör'ü yitirdik!.. Böyle bir acı haber verildiğinde telefona ege- men olan birkaç saniye sessizlik aramıza girdi; sonra Server tatlıda, tuzluda, acıda sıcaklığı hiç değişmeyen inançlı sesiyle birşeylersöyledi. Yi- nelenerek iki sözcük vurgulandı; Tanör'ün iki ki- tabının adlan: "Kurtuluş.." Ve "Kuruluş". • Peki, ben bunları neden yazdım?.. Bugün başka ne yazabilirdim ki?.. Not: Meğer bugün yazacak başka şeyler de ola- cakmış, gün batınca Melih Cevdet'e ilişkin ha- ber de geldi; ölümsüzlüğe doğru yola çıktı şair... Cüne$ ve Bulut Nusret Kemal Otyam'ın anılanndan ve yazı- lanndan oluşan bu ilginç yapıt Kültür Bakan- lığı Yayınları arasında çıktı. KARTAL CEMEVİ VAKFI CAN POLİKLİNİCİ *> Tüm branşlarda uzman hekimler, »> Aile hekimleri, f Diş hekimleri, \* Pratisyen hekimler, \* Hemşireler, ı> Tıbbi sekreterler aramaktadır. Bilgi için: Dr. Tunç KOÇ Tel: (0 216) 306 11 34 (0 532) 617 41 80 Gun ıcınde atıian kısa mesajlar MS'ten sonra %50 INDIRIMLI GUN IÇİNDE COK KONUŞUYORSANIZ hemen bu tarifeye geçin!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle