Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21KASIM 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
DIZI
Kıbns içinmasaya oturulmalıBirleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'm Kıbns planına, Türkiye ve KKTC açısından her ne
kadar kabul edilemez hükümler içerse de oluşan konjonktür nedeniyle peşin bir 'hayır' denilmemelidir
•Annanplanı
katı bir zaman
sının koyarak
taraflan sıkıştınp
müzakere sürecini
başlatmak, ancak bu defa masadan
sonuç alınarak kalkılmasını
öngörmektedir. Planın zamanı ile
içeriği KKTC ve Türkiye'nin
müzakere pozisyonunu başlangıçta
zayıflatmış da olsa, bu zayıflığı
masaya hiç oturmama gerekçesine
dönüştürmek bu aşamada lehte bir
görünüm sergilememektedir.
ERCAN ÇtTLİOĞLL -2-
"Yurttaşhk" tanımını düzenleyen hükümlerde
tersine işleyebilecek başka alt başlıklar da bulun-
maktadır.
Bu sınırlamalann öteki Parça Devletten bir di-
ğerine gelerek yerleşenlerin sayılannın ilk yıl için-
de bir Parça Devletin nüfusunun yüzde 1" ıne, 20'nci
yılın sonunda yüzde 20'sine ulaşması halinde ya-
ni belirlenen süre zarfmda her üç yılda yüzde 3 art-
ması halinde geçerli olacağmm açıklandığı Yurt-
taşlık bölümünde yer alan bir başka hükûm ise si-
yasal hak ve yerleşmeye ilişkin sınırlamalann bu
tarihten, yani 20 yıldan sonra Parça Devletlerin, ken-
di bölgelerine yerleşenlerin sayılannın ancak iç
nüfuslannın üçte birine ulaşması durumunda yü-
rürlük kazanacağıdır. Bu anlatım uluslararası bir an-
laşmanın ağır ve anlaşılması neredeyse özellikle güç-
leştirilen dilinden soyutlanarak açıklandığında 20
yıluı sonunda Türk Parça Devletinin nüfusunun
yüzde otuz üçünün Rumlardan oluşabileceği ve bu
yerleşiklerin sahip olduklan ekonomik güçlerinin
yanı sıra siyasal haklannı da ıç vatandaş olarak
kullanabilecekleri düşünüldüğünde Annan planı
aynen gerçekleştiği takdirde 20 yıl sonrası Kıb-
ns'ının baskın bir Rum egemenliği altına girmesi
kaçınılmaz görünmektedir.
Türk Parça Devletine yerleşecek Rumlar. Parça
Devletin iç vatandaşlık haklanna bağlı olarak si-
yasal haklarla da donatıldıklannda temsilciler mec-
lisi ve senatoya gönderilecek üyelerin seçimlerin-
de doğaldır ki oy kullanacaklar ve senatodaki 24
Rum ve Türk üye eşitliğinin Rum seçmenlerin oy-
lan ile bozulması sonucu (Türk Parça Devletine yer-
leşerek seçme ve seçilme hakkı kazanan Rumlann
oylan ile Senatoya Türk Ortak Devletini temsilen
Rum asılh senatörlerin seçilmesi durumunda) Or-
tak Devletin her iki ve yürütme organını belirleye-
cek yasama organlannda çoğunluk Rum tarafına
geçmiş olacak ve 20 yıllık bir sürecin ardmdan
Kıbns Türkleri karar mekanizmalannda (yasama
ve yürütme) tümü ile azınlık konumuna indirgen-
miş olacaklardır.
Yürütme
Annan planının yönetimi düzenleven bölümle-
rinde de dikkatle irdelenmesi gereken hükümler bu-
lunmakta olup bunJardan bir tanesi Ortak Devlet
senato ve temsilciler meclisi ile hükümet görevini
yürütecek olan cumhurbaşkanlığı konseyinin seçi-
miyle ilgilidir.
Her ikisi de 48'er kişiden oluşacak çift meclis-
ten senatoda her iki devlet eşit sandalye ile temsil
edilirken temsilciler meclisindeki sandalye dağılı-
tnına Parça Devletlerin nüfuslan esas alınacak, bu
durumda temsilciler meclisindeki denge 36'ya 12
ile Rumlann lehine tecelli edecektir. Parlamento-
daki kararlann yürürlük kazanmasının her iki mec-
lisin basit çoğunluk onayına bağlandığı yürütme er-
ki senatodaki eşit oylar nedeniyle anlas,mazlıklı
konularda kilitlenebilecek gibi görünse de senato-
ya yüklenen görev daha çok temsilciler meclisi ka-
rarlannın onanması anlamındadır. Aynca senato-
da Türk Parça Devletinden bir tek senatörün bile
karşı tarafla birlikte oy kullanması dengeleri tümü
ile etkileyebilecektir. Bu arada senatoda özel ola-
rak belirlenecek alanlarda (bu alanlann neler oldu-
*u ve nasıl belirleneceği yönünde açıklayıcı bir
hüküm bulunmamakla birlikte) oylamaya katılan
her bir Parça Devletin senatörlerinin beşte iki özel
çoğunluğunun aranması koşulu örneğin cumhur-
başkanlığı konseyi özel çoğunlukla senato tarafin-
dan seçilip temsilciler meclisince onaylanacağı için
pratikte güçlükler yaratabilecektir.
Annan planına göre Kıbns'ta Ortak Devletin hü-
kümeti niteliğindeki cumhurbaşkanlığı konseyi.
bakanlık görevlerini üstlenecek 6 kişiden oluşacak.
konsey üyelerinin dağılımı yine nüfus esasına da-
yalı olacağı için Ortak Devlet bakanlannda da sa-
\ı 4'e 2 Rumlann lehine tecelli edecektir. Planda
PLANDA SAYILARI10 BtNl AŞMAMAK KAYDIYLA TÜRK VE YUNAN ASKERLERİNE tZÎN VAR
Ada'nın askersizleştirilmesi
Annan planmda Kıbns'ın, Parça Devletlerde sayılan 10 bini aşmama ko-
şulu ile ve eşit silahlara sahip olarak, ancak BM'nin göstereceği yerlerde
konuşlanma izni verilecek Türk ve Yunan askerleri dışında tümü ile asker-
sizleştirilmesi öngörülmektedir.
Şu anda adada bulunan kolordu seviyesindeki Türk birliklerinin sayılan
10 binle sınırlanmak kaydı ile geri çekilmesi ve silah sistemlerinin BM'nin
öngöreceği düzeylere indirilmesi anlamındaki bu hüküm adadaki Yunan bir-
likleri için de aynen geçerli olacak, aynca Kıbns Rum ve Kıbns Türk kuv-
vetleri yedekler de dahil olmak üzere dağıtılarak var olan silah sistemleri
de senkronize bir biçimde ada dışına çıkanlacaktır.
Paramiliter güçlerin de adada bulundurulmaması hükmünü taşıyan plan
aynca Kıbns Türk ve Rumlannın yan askeri ve askeri eğitime tabi tutulma-
malanru, bir başka yaklaşımla Parça Devletler yurttaşlannın askerlik gö-
revlerinden tümü ile muaf tutulmalan sonucunu doğurmaktadır.
Planın yürürlüğe girmesi ile birlikte Kıbns'a üçüncü ülkelerce silah sa-
tışını yasaklayıcı hükümler de yürürlüğe girerek anlaşma hükümlerine ay-
kın silahlanma faaliyetleri BM başkanlığında garantör güçler (Türkiye- Yu-
nanistan-îngiltere), Ortak ve Parça Devletlerden oluşacak bir izleme komi-
tesince denetlenecektir. Ortak Devletin aynca bir silahlı güce sahip olma-
yacağı, Parça Devletlerin güvenliklerinin de Türkiye ve Yunanistan'ın ada-
da ayn ayn konuşlandıracağı 10 bin kişilik birliklerce sağlanmasının öngö-
rüldüğü askersizleştirme planının eleştiriye açık yönü, Rum ve Türk Parça
Devletlerinin adadaki arazi ve nüfus farklılıklanna karşın eşit sayı ve eşit
silah sistemlerine sahip güçlerden oluşturulması yönündeki hüküm olarak
görünmektedir. Adadaki nüfiıs dağılımının beşe iki oranla Rumlardan ya-
na oluşunun, eşit sayı ve silahlara sahip güçlerin savunma kabiliyetleri ara-
sında da Rumlar lehine yaratacağı durumla desteklenmesi Annan planının
askersizleştirme başlıklı bölümünün zayıf noktasını oluşturmaktadır.
yer alan konsey kararlannın oybirliği ile alınması-
na gayret gösterileceği. ancak bunun başanlama-
ması halinde basit çoğunluğun geçerli olacağı hük-
mü ise bakanlar kurulunda Türk Parça Devletinin
ne bugün ne de yann hiçbir etkinliğinin bulunma-
sı sonucuna eşlik edebilecektir.
MülMvet
Annan planının en tartışmah noktalanndan bi-
risi Ada'da mülkiyeti yeniden düzenleyen hüküm-
lerde bulunmaktadır.
Planın mülkiyet haklannı düzenleyen bölümü;
"Bu anlaşmanın vürürlüğe girmesinden önce mey-
dana gelen olaylar nedeniyle mallarından olanlann
mal talepleri, kapsamlı bir şekilde ve uluslararası
hukuk kurallan ile mallarından olan Irîşilerle o mal-
lan şu anda kullananlann haklanna uygun bir şe-
kilde ve iki bölgelilik prensibi de göz önünde tutu-
larak karşılanacaknr" cümlesi ile başlamakta mül-
mazlar, örneğin Girne'nin nerede ise tamarru için
bugünkü kullanıcılan. taşınmazı iktisap ettikleri de-
ğil sahiplerinin mallannı terk ettikleri tarih olan 20
Temmuz 1974'teki değeri ile 28 yılın enflasyon far-
kı eklenerek bulunacak bir tazminatı eski sahiple-
nne ödemek durumunda kalacaklar ya da bu taz-
minat BM. AB kaynaklanndan belki de KKTC ta-
rafından eski maliklere ödenecektir. Yasal güçlük-
ler. 28 yıldır küllenmiş bir sorunu tekrar ateşleye-
rek her iki toplum arasında yenı gerginliklerin kay-
nağına dönüşebilecektir.
Şu anda bu tür taşınmazlan kullananlann hak-
lannın konınması için planın mülkiyet bölümüne
eklenen "kullanıcılann geçen süre içinde yapnkla-
n tadilatlar için e\in orijinal bedelini eski sahibine
ödeme koşulu ile tapu alabilecekleri" hükmü ise bir
hakkın karşılıklı korunmasuıa yönelik görünmek-
le birlikte pratikte yasama geçirilmesi neredeyse
olanaksız bulunmaktadır. Mal ve mülk iddialanna
ilişkin anlaşmazlık ve uyuşmazlıklann çözümü
kadar erken ve temelsiz ise planın müzakere edil-
mezliği ileri sürülerek masaya oturulmamasını ön-
gören yaklaşımlar da bir o kadar önyargılı olarak
algılanmalıdır... Annan planı katı bir zaman sının
koyarak taraflan sıkıştınp müzakere sürecini baş-
latma, ancak bu defa masadan sonuç alarak kalkıl-
masını öngörmektedir. Her ne kadar planın ortaya
konuluş zamanı ile içeriği KKTC ve Türkiye'nin
müzakere pozisyonunu başlangıçta zayıflatmış da
olsa, bu zayıflığı masaya hiç oturmama gerekçesine
dönüştürmek bu aşamada lehte bir görünüm ser-
gilememektedir. Başlangıç pozisyonunun müzakere
süreci üzerindeki olumsuz etkilerini Türkiye ve
KKTC adına arttıncı davranışlardan kaçınmak ise
bugünlerde yetkili yetkisiz her kesimin ev ödevi ol-
mak durumundadır.
Kıbns konusunun Türkiye'nin AB üyeliğine en-
dekslenmesinin yarattığı moral baskınuı alınacak
kararlar ve izlenecek yöntemlerde birincil önceliğe
sahip kılınması, kısa vadeye saplanıp uzun vadedeki
Türk tarab, Maraş bölgesini iskâna açmayarak geri verDebOeceği izlenimi yaratmış ve baa smır düzeitmelerine "ha>ır" demeyeceğmi göstermtştir.
kiyet hakkının yeniden düzenlenmesi, toprak ayar-
laması yapılacak ve yapılmayacak bölgelere göre
iki ayn alt başlıkta ele alınmaktadır. Plana göre
toprak ayarlaması yapılacak, yani Türklerden alı-
narak Rumlara verilecek bölgelerde yer alan ve şu
anda oralarda yerleşik Türklerin mülkiyetindeki
taşınmazlar eski sahiplerine iade edilecektir. Top-
rak ayarlaması yapılmayacak bölgelerde kalan ve
geçmişte Rumlann mülkiyetinde bulunan taşın-
mazlar ise eski mal sahiplerinin istekleri doğrultu-
sunda (böyle bir istekte bulunulmamasının söz ko-
nusu olamayacağı not edilmelidir):
a)Toprak ayarlaması nedeniyle malmı geri ala-
mayacak olanlar, yani Rumlara geri verilmeyecek
topraklarda bulunan taşınmazlann eski sahipleri doğ-
aıdan tazminat almayı seçebilecekler, tazminata
malın terk edildiği tarihteki değeri artı enflasyon
esas oluşturacaktır. Bu hükmün uygulamadaki açı-
lımı, bugün KKTC topraklannda bulunan ve 1974
öncesinde Rumlann mülkiyeti altındaki tüm taşın-
için oluşturulması öngörülen bağımsız mal kuru-
lunun kuruluş ve yetkileri ise planda yeteri açık-
lıkta yer almamıştır.
Kofi Annan' ın. giriş bölümünün Kıbns Türk ve
Rum liderlerince 12 Aralık'tan önce imzalanarak
ekler üzerindeki müzakerelerin 28 Şubat'a kadar
tamamlanması koşuluna bağlı olarak taraflara ilet-
tiği ve 30 Mart günü ayn ayn referanduma sunul-
masını istediği plan, KKTC ve Türkiye açısından
her ne kadar kabul edilmezleri içinde banndırsa da
oluşan ve bilinçli olarak oluştunılan konjonktür
nedeniyle "peşin bir hayır'* denmemesi herhalde
yararlı olacaktır.
Zamanlama açısından ustaca ortaya sürülen An-
nan planının Kıbns'ta çözüm için son bir şans ol-
duğu yolundaki ve her ne pahasına olursa olsun bu
fırsatın kaçınlmamasını telkin eden göriişler ne
olası oluşumlann gözden kaçınhnası gibi ulusal
çıkarlar açısından son derece sakıncalı gelişmelere
eşlik edebileceğinden, bu konuda soğukkanlılık ve
aklın egemen olacağı bir ortamın yaratümasına, özel-
likle medyanın katkjda bulunması gerekmektedir.
Diplomasinin *ver kurtul ya da vur kurtul" düz-
lemini çoktandır geride bıraktığı, akılcılığm özel-
likle küreselleşme ile birlikte çok daha öne çıktığı
ve her konuya artık kendi sımrlan içinde değil
global anlamda ön ve uzgörüler üretilerek bakıl-
masının bir zorunluluğa dönüştüğü günümüzde
umulur ki, Kıbns sorunu ve Annan planı. bu çer-
çeve içinde ele alınır. Ve yine umulur ki. Kıbns gibi
gerek KKTC'de yaşayan soydaşlanmız gerek Tür-
kiye'nin bölgesel güvenliği açısından çok büyük
önemi olan ulusal bir konu, kesinliği ohnayan bir
kazanım uğruna başkalannın başına zafer tacı olarak
armağan edilmesin.
Toprak
düzenlemesinde
su sorunu
Kıbns'ta Türk ve Rumlar arasında yıllardır
yürütülen görüşmelerin omurgasuıı oluşturan
ve Türk tarafının bir miktar toprak tavizinde
bulunabileceğinin taraflarca bilinmekten öteye
kabul edildiği bir ortamda Annan planına bu
konunun çözümüne ilişkin öneri ve haritalann
konulmuş olmasuun yadırganmaması gerekir.
Ancak uluslararası görüşmeierde taraflann
masaya oturuşlannda sahip olduklan
pozisyonlann müzakere sürecindeki belirleyici
önemi dikkate aluıdığında, mevcut haritalar
Türk tarafının elinin zayıflamasına eşlik
edebilecek bir sonuç doğurmuştur. Türk
tarafinın yıllardır Maraş bölgesini iskâna
açmayarak geri verilebileceği izlenimıni
yaratmış ve bazı suur düzeitmelerine "hayn-"
demeyeceğini ihsas etmiş olmasındakı
"pazarhk kapsT Annan plaııında genişleyerek
zorlayıcı bir noktaya yükseltilmiştir.
Verlmll bölgeler
Kuşkusuz Annan'ın taraflara iki seçenekli
olarak sunduğu haritalar bir üçüncü seçeneğin
yaratılması ve üzerinde anlaşmaya vanlmasına
zemin hazırlamaya yönelik bulunsa da ortaya
konulan oranlar ister istemez bir üçüncü
seçenek için de geçerliliğini koruyacaktır. Rum
tarafi arkasına aldığı BM desteği ile yüzde 8 ve
8.5 olarak belirlenen orandan geri adım
atmayacaktu'. Annan'ın taraflara sunduğu iki
ayn harita gerek oransal gerek düzenlenecek
yerler konusunda bazı farklılıklar içerse de
Rum tarafına iadesi öngörülen topraklar
KKTC'nin en gelişmiş ve en verimli
bölgelerini içermektedir. Susuzluğu ciddi bir
sorun olarak yaşayan KKTC. plana göre sahip
olduğu en zengin su kaynaklannın bulunduğu
Güzelyurt bölgesini Rumlara terk etme ya da
alternatif olarak adanın doğal güzellikler
açısından en çekici ve gelişim için en bakir
alanı olan Dip Karpaz da Rum Parça Devletine
bağlı bir kantona izin verme noktasına
itilmektedir. Magosa Limanı'nın ortak bir
yönetime kavuşturuhnası öngörülen planda,
Türk tarafi aynca Meserya Ovası'nın ekilebilir
arazilerinin büyük bir bölümünü de terk ederek
kuzeye çekilmek durumunda bırakıhnakta.
Türkiye'ye bakan sahil şeridine ise
dokunulmayarak bir anlamda güvenlik
endişeleri yatıştınhnak istenilmektedir.
Blrblrine glren bölümler
Yıllar önce BM Genel Sekreteri Butros Gali
tarafindan önerilen bir başka haritada Türk ve
Rumlar arasındaki sınır olabıldiğince düz bir
hat üzerine kurulurken Annan planındaki her
iki haritanın da birbirinin içine giren
bölümlerden oluştuğu, bunun olası bir
anlaşmazlıkta ciddi savaınma ve güvenlik
sorunlanna kaynak teşkil edebileceği gözden
uzak turulmamalıdır. Toprak düzenlemesinde
üzerinde durulması gereken en önemli husus
ise oranlardan çok terk edilecek topraklann
kaç kişiyi göçmen dunımuna düşüreceği
ohnalıdır. 28 yıl öncesinin üstelik savaş
koşullannda yaşanan bir göç olayınm bu defa
geçmişin yaralannı sarma adına hukuk yolu ile
yeniden yaratılmak istenilmesinin bir sorunun
çözümü mü yoksa yeni sorunlann kaynağı mı
olacağı, yapılacak müzakerelerde herhalde
taraflarca dikkatle değerlendirilmesi gereken
bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadu'. Toprak
düzenlemesinin önerildiği şekilde
gerçekleşmesi halinde Kıbnslı Türklerden 40-
60 bin kişinin göçmen durumuna düşmesi
sanınz çözüm adına yeni bir trajedi sonucu
doğuracaktır. Konu ile doğrudan bir ilişkisi
olmasa bile Ermenistan işgali ile göçmen
durumuna düşen 1 milyon Azerinin içinde
bulunduğu, üstelik son derece güç koşullarla
ilgilenme gereğini duymayan bir BM ve Genel
Sekreteri'nin. Kıbns Rumlanna gösterdikleri
olağan dışı ilgiyi anlamak uluslararası hukuk
ve insani değerler adına mümkün olmasa
gerektir. Toprak düzenlemesi ve yurttaşlık
bölümlerinde satır aralanna gizlenen bir başka
tartışmah konu da 1974 sonrası Kıbns'ta iskân
edilen Türklerden 35 bin kadannın yeniden ve
28 yıl sonra Türkiye'ye dönmelerinin
öngörülmüş olmasıdn-.
TÜRK GÜZEL SANATLAR VAKFI
Kurucu Üyesi ve eski Başkanı
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi hocalarından
Büyük Türk Ressamı, Değerli Insan
Prof. NEŞET GÜNAL'ı
kaybettik.
Ailesi ve vakfımız mensuplanna başsağlığı dileriz.
27 Kasım 2002 Çarşamba günü saat 11 .OO'de Mimar Sınan Üniversitesi'nde
tören yapılacak ve Fındıklı Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra
Zincirlikuyu Mezarlığı'ndatoprağa verilecektir.
VEFAT
Sevi ve Zeynep'in babalan, Donald'ın kaympederi,
Sean Eren ve Sevin'in dedeleri,
Sevgili eşim
Ressam Prof.
NEŞET GÜNAL'ı
kaybettik.
Cenazesi 27 Kasım 2002 Çarşamba günü
Mimar Sinan Üniversitesi'nde saat 11.00'de yapılacak
tören ve Fındıklı Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra
Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
Olcay Günal ve Ailesi
DEVEIİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ1NDEN
KAMULAŞTIRMA İLANI
Sayı: 2002'589
Davacı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Hazine tarafindan Yunus Değir-
menci aleyhine 2942 sayılı yasanın 1. maddesi (değişik 4650) gereğince açılan ka-
mulaştırma davasında, Kayseri ili Develi ilçesi Soysallı köyünde kain 1278 parsel
sayılı taşınmazın 1176.06 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 120. 161.520 TL. bedel-
le Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 16.10.2001 tarihli karan ile irtifak hak-
kı tesis edilmek suretiyle 4650 sayılı kanun gereğince irtifak kamulaştırması yapıldığı
hususu ilan olunur. Basın: 73012
İZMİR11. İFLAS DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
EK SIRA CETVELİ İLANI
DosyaNo. 1999/11 lflas
Müflısin adı soyadı: Dakkas Kâğıt Amb. San. A.Ş. Müflıs şirket hakkındaki alacak ve
ıstihhak iddialannın tahkik ve tetkık ışlemı bıtmiş llK.nun 206. ve 207. maddeleri gere-
ğince düzenlenen alacaklılar ek sıra cetvelı incelemeye hazır bulundurulmuştur. Sıraya aıt
şikâyetin ilan tarihinden itıbaren 7 gün içinde icra tetkık mercıine, alacağın esasına \e
miktanna ilişkin ıtırazın ise ilan tarihinden itibaren 15 gûn içinde aslıye ticaret mahkeme-
sıne lİK.nun 235. maddesine göre yapılması gerekmektedir. tİK.nun 232. ve 235. madde-
leri gereğince teblığ ve ilan olunur. 07.11.2002 Basın: 74314