17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 27 KASIM 2002 ÇARŞAMBA HABERLER Baykal, dokunulmazlık vaatlerini unutan Erdoğan'a 'Kaçmayacaksınız, Kasımpaşahlık budur' dedi Rgim sorunu çıkarmayınAJVKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hükümete "Devleun temel kurumla- nyla kavga etmeyin, Cumhurbaşka- nnruzm uyanlannı dikkatie değerien- dirin,rejimsorunu çıkannaynT uya- nsında bulundu. AKP lideri Tayyip Er- doğan'ın dokunulmazlıklann sınır- lanması konusundaki sözlerini unut- tuğunu anımsatan Baykal, "Dokunul- mazhkzırhına sığınniafyacaksmız. Ce- saret budm; Kasrnıpaşahhk budur" de- di. Baykal, "Türkiye'ııin hassasden- geterini yok sayarak 'güç bende' de- yip yerü anayasa yapmayı Idmsenin aktandan geçirmemesini" söyledi. Erdoğan'ın dış politika konusunda- ki bazı açıklamalarmı da eleştiren Baykal, "Hangi sıfatla konuşuyor. Kendisi başbakan naibi (tahtta hü- kümdar ohnadığı zatnan ya da hü- kümdano çocukluğu sırasında devle- ti yöneten kimse) midn-" diye sordu. CHP lideri Denız Baykal, hükü- met programı üzerinde 1 saat 10 da- kika süren bir konuşma yaptı. Bay- kal'ın konuşması sırasında Başba- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümet programı üzerine yaptığı konuşmada AKP'yi sert bir dille eleştirdi. Baykal, "Devletin temel kurumlanyla asla kavga etmeyiniz. Cumhuriyetin 80 yıllık kazanımlarına dokvınmayınız. Cumhurbaşkanımızın uyanlannı dikkatle değerlendiriniz, anayasal düzenin temelleriyle oynamayınız" dedi. kan AbduIIah Gül yerine AKP lide- ri Tayyip Erdoğan'ı "muhatapalma- a" dikkati çekti. Konuşması sık sık milletvekillerinin alkışlanyla kesi- len Baykal'ın açıklamalan ana baş- hklanyla şöyle: Gündemi çarpıtmayın: üi- kenin gerçek gündemi yolsuzluk ve yoksullukla mücadeledir. Bunlan unutup yapay gündemlerle ugraşma- yın, gündemi çarpıtmayın. Bu du- rumda tarihi bir firsatı heba etmiş olursunuz. Parlamentoya seçmen ira- desinin yüzde 41 'inin yansıdığı unu- tulmamalı. Program hayal kınklığı yarattı. Yeni anayasa olmaz: Birpar- lamentonun yapabileceği en önem- li, en hayati, en muazzam iş yeni ana- yasa yapmaktır. Böyle muazzam bir sorumluluğu bir grubun, bir hüküme- tin seçimden kısa süre sonra birden- bire hükümet programında ilk kez if- şa etmesi kabul edilemez. Anayasa- yı yeniden yapma arzusu içindeyse- niz bunu seçimden önce ilan edecek- tiniz. Anayasa değiştirecek çoğun- luğunuz var, ama bu iş matematiksel çoğunlukla olmaz. Bu açıklamalar, Türkiye'yi birden gerginleştirecek rejim tartışmalannı gündeme getire- cek, siyasi sorunlan tahrik edecek bir anlayışın işareti olarak görülmüş- tür. Neyi, niçin değiştirmek istiyor- sunuz, söyleyin biz de katkı verelim. Ama anayasayı değiştirmek istiyo- ruz derken anayasanın bazı madde- lerinden ve kurumlanndan topyekûn kurtulma arayışını mı ifade ediyor- sunuz? Anayasayı ayak bağı sayan, anayasanın temellerini, siyasi çıkış noktalannı sessızce ortadan kaldırma- ya yönelik bir anlayış içinde misi- niz? Cumhuriyetin 80 yılhk kaza- nımlannı, toplumu oluşturan tüm ke- simlerin ve kurumlann düşünce ve du- yarlılıklannı. Türkiye'nin hassas den- gelerini yok sayarak "güç bcndedir" deyip yeni bir anayasa yapmayı kim- se aklından geçirmemelidir. A İ K l l k önce dokunulmazlık konusunda ve- rilmiş sözler var. Erdoğan karşıhklı katıldığımız bir televizyon progra- mında da bu konuda söz verdi. Ge- nel başkan, şimdi, acele etmeyelim, hakkmda dava açılmış arkadaşlanm var diyor. Tersine, Türkiye'yi ege- men kıhnak istediğimiz yeni siyaset anlayışı içinde eğer benim arkadaş- lanm hakkında dava açılmışsa derhal dokunulmazlığı kaldırmak lazım. de- nilmesini gerektirir. Kendi milletve- killerimi. arkadaşlanmı sakınmak için dokunulmazlık kaldınlmayacak, böyle şey olur mu? Eğer benim ar- BAŞBAKAN GUL, BAYKADI YANITLADI Gizli kapaklı arayışımız yok ANKARA (Cumhuıiyet Bürosu) - Başbakan AbduDah Gül, dokunulmaz- lık denilınce yalnızca milletvekilleri- nin akla geldiğini, Türkiye'de dokunu- lamayan çok sayıda kamu çalışanınm olduğunu söyledi. Anayasanın muha- lefet ve sivil toplum örgütleriyle uzla- şılarak değiştirileceğini anlatan Gül, ekonomik progranun Kemal Derviş'in eseri olduğunu kaydetti. Kıbns'ta "çö- zümsüziüğün çözûm" olmadığına dik- kat çeken Gül, CHP lideri Deniz Bay- kal'uı rejim uyansına yanıt vermedi. AKP'li DengirMirMehıııetFmıt, do- kunulmazhklar konusunda "Türki- ye'de, memura, hâkime, güvenük gö- revtsine ve askere doku- namazsmız. Önce bunla- ra dokunahm" dedi. Başbakan Gül, CHP li- den Baykal'ın hükümet programı üzerindeki eleş- nrilerine yanıt verdi. AKP programı, acil eylem pla- nı ve hükümet programı- nın bütün olduğunu kay- deden Gül, bazı konular- dakı aynntılann acil ey- lem planında yer aldığı- nı söyledi. Gül, şu görüş- lendilegetirdi: Yeni anayasa hazırlıği: Prog- raraınıızda dile getirdiğimiz yeni ana- yasa, bir vizyonu ortaya koymaktadır. 21yüzyılın mantığını kavrayan bir anayasa hepimizin istegidir "Benim ço- ğunhığum var, anayasayı birdenbire dejŞştinyorum" gibi bir anlayışta de- ğilız. Tereddütlere hiç mahal yoktur. Bizım gizli kapaklı hiçbir niyetimiz yobur, hiçbir arayış içinde de değiliz. Anayasa değişikliği muhalefet ve si- vil toplum örgütleriyle uzlaşma için- de \apılacaktır. Milletvekili dokunulmazlık- lan: Dokunulmazlık denince sadece milktvekillerinıizin dokunuhnazhğı aklageliyor. Türkiye'de dokunamadı- ğumz o kadar çok kişi var ki, bunla- nntep beraber ele ahnması gerekir. Biz her-eyin açık olmasuıı istiyoruz. Sa- dece bizler, hükümet ve vekiller değil, • AbdullahGül'ûn sözleri, yargılanan milletvekillerine "dokundnrtmayan" AKP'nin hedefinin devlet memurlan olduğunu ortaya koydu. AKP'li Fırat da "Önce askere, sonra vekile dokunalım" dedi. yeri geldiğinde devlet memurlan da bu millete hesap verebilmelidir. IMF lle HİSkiler: Türkiye,basi- retsizlikler nedeniyle krizlerin içine girmiş, geçen hükümet Kemal Der- viş'i getirmiş ve dizginleri ona ver- mişlerdir. IMF ile yeni bir anlaşma ya- pılmıştır, yürürlükteld program odur, bu program bizim eserimiz değildir. Sa- yın Derviş, şimdi CHP'nin bir üyesi- dir. IMF, Dünya Bankası ve diğer ulus- lararası fınans kuruluşlanyla onurlu bir şekilde ilişkilerimiz sürecekrir. AB'ye Üyellk: Gerçekçi olma- mız gerekiyor, AB kulübünün şartla- n bellidir, bunlan yerine getirmeden "Bizim özel şartlanmız var,bizi anlayışla karşüa- ym" demenın anlamı yok. ' Kibrıs sorunu: ÇÖ- zümsüzlük çözüm değil- dir. Çözüme ulaşalım ki bir güven ortamı oluşsun ve ada bir banş adası ol- sun. Masanın üzerinde her şeyi teslim edelim gi- bi bir anlayış yok. BM planını elimizin tersiyle itemeyiz, üzerinde çalı- şılacakbirplandır. Genel anlamda pozitif bir yak- laşım içindeyiz. Ama bu Kıbns'ın ge- leceğiyle ilgili kaygılardan vazgeçti- ğimiz anlamına gelmez. AKP Grubu adma konuşan Dengir Mir Mehmet Fırat da, dokunulmaz- lık ve yeni anayasa konulanna değin- di. Fırat, "Türkiye'de 2 milyon 750 bin memur dokunulmazdır. Memura, hâkime, güvenük güçlerine ve askere dokunabflmekmümkün mü? Gdm ka- mu görevUlerinin yargılanmasının önündeki engeDeri kaldırabm" dedi. Fırat, AKP lideri Tayyip Erdoğan' ın dokunulmazlık zırhının olmadığını kaydederek "Kasunpaşahbközefliği- ni devam ettirmektedir" diye konuş- tu. Baykal'm yeni anayasayla ilgili sözlerini eleştiren Fırat, "Sosyal de- mokrat bir partinin 82 Anayasası'nı savunur hakle görmek son derece üzü- cüdür" diye konuştu. Erdoğan başbakan natbimi? Erdoğanın geçmiş hükümetlerin dış politika yaklaşımlannı kökten eleştiren sözlerini yadırgadık. Eğer değişen dünya bizim politikalanmızda da bazı düzenlemeleri gerektiriyorsa bunun konuşulacağı yer hükümettir, MGK'dir, en önemlisi TBMM'dir. Dış politika konusunda programda yer alan ifadeler genel ve müphem. AB ile ilişkilerimizde yaşanan sonınlann sadece Türkiye'nin eksikliklerinden kaynaklandığı izlenimini vermek dogru değildir. Sayın Erdoğan Leficoşa'da Türkiye ve Kıbns'ın eşzamanlı olarak AB'ye girmesi gerektiğini söyledi. Bu doğrudur, ancak Sayın Erdoğan'ın aynı sözleri AB liderieriyle yaptığı konuşmalarda dile getirdiğıne tanık olmadık. Sayın Erdoğan'ın ziyaret ettiği her ülkede farklı bir dil kullandığı dikkati çekiyor. Belki de gittiği ülkelerdeki devlet adamlannın beklentilerini karşdamaya çahşıyor. Ama dış polıtıkada nabza göre şerbet vermek çok yanlış olur. Üstelik Sayın Erdoğan hangi sıfatla konuşmaktadır? Kendisi başbakan naibi konumunda mıdır? kadaşlanm hakkında iddia varsa, o id- dia dolayısıyla öncelikle kaldıracağım. Tabi bunu söyleyebihnek için önce o arkadaşlann gerçekten suçsuz oldu- ğu konusunda kesin bir inanç sahibi olmak gerekir. O inanç yoksa, doku- nulmazhk konusunda 65 mih/ona ver- diğiniz sözü unutmaya başlarsınız. Dokunulmazlık zırhı arkasına sakla- narak kimden yolsuzluk hesabı sora- caksınız? ttham edibnekten korkma- yacaksınız, kaçmayacaksınız. Cesa- ret budur, Kasımpaşahlık budur. Rejim sorunu çıkarmayı- niZ: Son günlerde büyü bozubnaya başladı. Toplumun duyarh olduğu konulann üzerine inatla gidilmeye başlandı. Devletin temel kurumla- nyla asla kavga etmeyiniz. Cumhu- riyetin 80 yıllık kazanımlanna do- kunmayınız. Cumhurbaşkanımızın, uyanlannı dikkatle değerlendiriniz, anayasal düzenin temelleriyle oyna- mayınız, rejim sorunu çıkarmayınız. Kadrolasma uyansi: Hükümet daha güvenoyu ahnadan bürokraside değişikliklere gidiyor. Yeni atanacak bürokratlann belirlenme- sinde AKP'ye yakınlık de- ğil, yetenek ve liyakat esas alınmalıydı. CHP, bürok- rasideki atamalan yakın- dan izleyecektir. Kıbrıs'ta bıkkınlık OİmaZ: Kıbns konusun- da bıkkuüık duymaya, sa- bırsızhk göstermeye kim- senin hakkı yoktur. Dip- lomaside hiç yapıhnama- sı gereken şey, yorgunluk ve bıkkınlık emareleri göstererek ulusal çıkar- lardan taviz vermektir. Sa- yın Denktaş'a destek azal- madan sürmelidir. Kıb- ns'ta çözümden yanayız. Ancak hedef Kıbns'ta 30 yıla yakın zamandan be- ri iki ayn coğrafyaya yer- leşen, kendi içinde uyum- lu, homojen bir yapı oluş- turan Türk ve Rumlan ye- niden içiçe sokarak, ye- ni çahşmalann tohumla- nnı atmak olmamalıdır. Çözüm, bugünkü sosyal dokuyu bozmadan, Kıb- ns'ta oluşan toplumsal ya- pıyı esas alarak ortak bir devlet kurmaya çahşarak bulunabilir. BM Genel Sekreteri'nin önerüerinin temel felsefesi, temel mantığı ise birbirinden farklı, aynlmış iki toplu- mu 1974 öncesindekine benzer bir yapıya döndür- meyi öngörmektedir. Hepimizsahlnke- SİIIrlZ: Uzun yıllardan beri tüm haksızlıklara kar- şı cesaretle mücadele eden insanlanmızı şahinlikle suçlamak doğru ve insaf- lı bir yaklaşım değildir. ÜUcemize, milli çıkarlan- mıza, milli itibanmıza za- rar verecek bütün davTanış- lara, bütün girişimlere kar- şı hepimiz şahin kesiüriz. 5yıldızlıotellerde iftarlar: Kamyonlardan atılan yiyecek paketleri için birbirini ezen vatan- daş görüntüleri, AB için takvim bekleyen bir ül- keye yakışmakta mıdır? Bu görüntüler daha hafi- zalardan sılinmeden, beş yıldızh otellerde görkem- li iftar sofralan düzenle- mek, tslamiyetin temel anlayışma ne kadar uy- gun düşmektedir? IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Meclis'te Baykal'ı izliyorum, canım sıktyor. Samimi olarak söylüyorum, dü" Meclis'te Baykal konuşurken bii- yirtarumutsuzluğakapıldım. Soladı- na nuhalefet adına, geleceğimiz adı- na CHP liderinin, AKP hükümetinin anî3sayı yeniden yapmak istemesi- ne«aşı tavrı, bir muhalefet liderinden ço>. nazı iktidar odaklannın temsilci- sın' tavrını andınyordu. Sözü edilen 19tAnayasası, 12Eylülcuntasınmha- zırtoğı bir anayasa. Bu anayasa üze- rins toplumsal mutabakat mı var? E^ air mutabakat varsa bu anayasa- nır remokratik bir ülkeye yakışmadı- ğı knusunda toplumun büyük çoğun- luö/un hemfikir olmasıdır. "Ecykal'ın ve AKP karşıtı güçlerin AHr den gelecek bir değişiklik öneri- ierr fıtiyatla karşılamasını anlayabili- rirT ^flcak bu ihtiyat, askeri darbe ana- yassnı savunarak haklı gösterilemez. Be DU anayasanın toptan yok sayıl- mgindan ve bu ülke için yeni bir de- motratik anayasa yapılmasından ya- Baykal Statükoyu Savunmayı Sürdürüyor nayım. Bu değişikliği öncelikle solun sa- vunması gerekmez mi? Baykal, "Se- çim konuşmalannda bundan söz et- mediniz, halka söylemediniz, yapa- mazsmız" diyor. AKP yöneticilerinin çeşitli davranış- lannı eleştirebilirsiniz, fakat anayasa değişikliMeri konusunda, temel sorun- larda, "Bir uzlaşmaya vanlmadan, bir şeyyapamayacağız" dediklerini de ka- bul edelim. Anayasa da mutlaka böy- le bir uzlaşma zemini içinde ele alın- malıdır. Deniz Baykal şunu söylese an- lanm: "Yeni bir anayasa yapılacaksa, bunun toplumun diğerkesimlehyle de uzlaşma içinde yapılması gerekir. Biz böyle bir değişiklik çalışması için ha- zınz. Bu anayasa gerçekten düzeltile- meyecek kadar bozuk bir anayasadır. Bize demokratik, çağdaş dünyanın ih- tiyaçlanna uygun yeni biranayasa ge- rekir. Getirin görelim, tartışalım, biıiik- te hazırfayalım." • • • Deniz Baykal, seçim kampanyasın- da bir muhalefet liderinden çok bir dev- let yetkilisi havasında konuşmuştu. Tayyip Erdoğan'a devlet nezdinde "güvenilmez" olduğu, "devletle kavga- lı" olduğu için oy verilmemesi gerek- tiğini söylemişti. Bunu bir eleştiri ola- rak yazdığımda bazı CHP'Iİ dostlanm bana kızdılar. Görünen o ki, seçtm kam- panyasındaki tavıraynen sürüyor. Bay- kal, AKP'yi, "merkez" adına konuşa- rak tehdit ediyor. Pariamento dışında- ki güçleri adres göstererek konuşuyor. Halbuki kendisi de seçimle Meclis'e gir- miş bir partinin lideri. Halk iradesıni onun daha titizlikle savunması gerek- mez mı? Baykal'ın, "merkezci" tavırtanndan bfrisi de Kıbns konusunda. Kıbnslı Türk- lerin en büyük partisi, son yerel se- çimlerde yüzde 34 oy alan Cumhuri- yetçi Türk Partisi'nin başkanı Mehmet Ali Talat da, Baykal gibi sosyal de- mokrat. Mehmet Ali Talat, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın planı hakkın- da şunu söylüyor "Buplandemalgö- rüşülmeli... Kıbnslı Rumlar bu planla bize çok şey veriyor ve uluslararası düzeyde kabul gören egemenliklehni bizimleyanyanyapaylaşıyor. Plan da- ha çok Kıbns Türklerinin ve Türkiye'nin lehine. Böylece Kıbnslı Türklerin dün- yadan tecıitedilmişliğibhecek, ambar- go kalkacak. Niyet olsa Kıbns sorunu birkaç haftada çözülür." Kıbns Türklerinin desteğini alan sos- yal demokrat partinin lideri Talat'ın fi- kirleri böyle. Aslında Denktaş ve ya- kın çevresi dışında bütün Kıbnslı Türk- lerin düşüncesi de böyle. Türkiye'de Meclıs'teki sosyal demokrat partinin li- deri sizce ne düşünüyor: "Annan pla- nıyla Ada Rumlann olur." Evet, Deniz Baykal'ın tutumu böyle. Yani Denk- taş'ınkiyle aynı, Türkiye'deki statüko- cu güçlerinkiyle aynı. CHP'Iİ dostlanm kızmasınlar ama, Baykal bu siyasetleri izleyerek Türki- ye'deki statükocu güçlerin desteğini ka- zanabilir. Hatta onun bu çıkışlarıyla Türkiye bir gerilimin içine de sürükle- nebilir. Fakat bu siyaset ne Türkiye'nin önünü açar ne de CHP'yi güçlendirir. Şu anda AKP'nin bazı alanlarda yap- mayı planladığı değişiklikleri en başta solcularsavunmalıydılar. Örneğin Kıb- nsta banşçı çözüm, 1982 Anayasası'nın toptan ortadan kaldınlarak yerine ye- ni ve demokratik bir anayasa çalışma- larına başlanması. Buna benzer de- mokratikleşme yönünde atılması ge- reken adımlar. Işin acıklı tarafı solun oyunu alan partinin lideri bütün bu ko- nularda değişiklikten yana değil statü- kodan yana tutum alıyor. Üzüntü veri- ci, moral bozucu bir durum. Alıp başımı gitmek istiyorum... GLOBALpOLtTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Usame'den Mektup Var! önceki hafta Usame'nin yeni kaseti çıkmıştı, pa- zar günü de The Observer bir mektubunu yayımla- dı. (h^^/www.observer.co.uk/wor1dview/story). Sanırım, şimdi, Türkiye açısından dersler çıkarma- mız gereken ilginç bir süreç oluşuyor. El Kaide biçim mi değiştiriyor? Usame, kasetinde Amerika'ya ve genelde Batı'ya seslenerek "öldürdükçe öleceksiniz" derken, istih- barat örgütleri de El Kaide'nin büyük bir eylem ha- zırlığı içinde olduğunu ileri sürüyordu. Diğer bir de- yişle "Terorizme karşı savaş" tam bir fiyasko. Ger- çekten de ABD, Taleban rejimini devirdi ama yerine bir devlet koyamadı. VVashington Posf'un Afganis- tan'daki Uluslararası Banş Gücü'nün komutanı Ge- neral Akın Zorlu'dan aktardığı gibi, hâlâ bir yerel or- du bile kurmak mümkün olmuyor (25/11). Diğer ta- raftan, Usame de yakalanamadı, hem de başına 25 milyon dolar ödül konmuş olmasına rağmen. "01- sun, El Kaide artık etkisiz ve giderek çürüyor" di- yerek avunmak belki mümkün olabilirdi, eğer Bali'de- ki bombalama olmasaydı ve Usame etrafa tehdit- ler savurmaya devam etmeseydi... Şimdi, El Kaide ve çevresini yakından izleyebi- len analistler, çok daha tehlikeli bir sürecin geliş- mekte olduğunu söylüyorlar. Bu bağlamda, El Ah- ram'ın New York eski muhabiri Ayman El-Emir'in, haftalık El Ahram'da ileri sürdüğü tezler çok düşün- dürücü. El-Emir, Arap kamuoyunda El Kaide'nin po- pülerliğinin artmakta olduğuna dikkat çekiyor. El- Emir'e göre bunun artık çok iyi bilinen bir nedeni, Israil-ABD ilişkisi ve Filistin'de yaşananlar. Ama ye- ni ortaya çıkmaya başlayan ve El Kaide'de tehlike- li bir değişimin önünü açan bir neden daha var: 11 EylüPden sonra "Başkan Bush'un yaşama geçir- meye başladığı büyük tasanmın etkisiyle terohzm- le ulusal bağımsızlık hareketleri arasındaki çizgi bulanıklaştı". Üstelik, bu birçok devletin de işine gel- di. Rusya, Çin, Hindistan, Filipinler ve Israil karşı- lanndaki bağımsızlık hareketlerini hemen terörist ilan ettiler. ABD'nin "Ya bizdensin ya bize karşı" yak- laşımının etkisiyle Batılı devletler bu muhalefet ha- reketlerini yalnız bıraktılar. Sovyetler Biriiği'nin, III. Dünyacı politikalann çökmesiyle zaten bir boşluk oluşmuştu. Şimdi bu boşluğu, Müslüman halklar için El Kaide doldurmak istiyor. Bu muhalefet ha- reketleri yalnızlaştıkça, bu çağnya cevap vermeye başlıyoriar. Böylece El Kaide yeni bir manevra ala- nı kazanıyor. ABD'nin umarsız saldırılan, empenal politikaları da bu süreci hızlandınyor. Usame'nin yeni söylemi Usame'nin The Observer'de yayımlanan "mek- tubu" bu değişime uygun yeni bir dilin de oluşma- ya başladığını gösteriyor. "Mektup" iki soruya ce- vap vermeyi amaçlıyor: (1) "Neden size karşı sava- şıyoruz" (2) "Sizden ne yapmanızı istiyoruz?" Ce- vaplara bakarken, "Hepinizin Müslüman olmasını is- tiyoruz" gibi "fantezi" ültimatomlarla teolojik tartış- malan, hatta Filistin soaınunu da bir kenara bırakır- sak, karşımızdaanf/-/fürese//eşmec/, anti-emperya- list, çevreci, metalaşmanın aile ve ahlak üzerinde- ki yıkıcı etkileri vb. üzerinde yoğunlaşan III. Dünya- cı bir söylem kalıyor. Diğer bir deyişle Usame, söy- lemini, "yeni ortama" uymak için evrenselleştirme- ye çahşıyor! Aslında bu çok "faydalı"(J) bir gelişme, ABD niha- yet, maddi temeUeri olan, uluslararası ve "s/sfem- karşıtı" bir düşmana kavuşuyor. Böylece, küresel- leşme karşıtlığından anti-kapitalizme kadartüm mu- halefete, gerektiğinde kolaylıkla terörist damgası vurabilecek bir söylem doğuyor. Diğer taraftan tüm evrenselleşme çabasına rağmen El Kaide, son tah- lilde dinsel ve etnik özelliklerinden dolayı Müslü- man halklara ait bir refleks olarak kalıyor; dünyanın yoksullannın tepkisi de daha baştan, din temelinde bölünmüş oluyor. Buradan uzun birsıçramaylaTürkiye'yedönersek. önce, Tayyip Bey'in Avrupa gezisi sayesinde Tür- kiye'nin yerel hukuk ve protokolünün, dışarıda bir anlamı olmadığının bir kez daha kafamıza kakılma- sına şahit olduk. (Sahi, bu geziler acaba nasıl finan- se edildi?) Sonra, yeni hükümetin programı açık- landı: IMF'ye selam, özelleştirmeye, tanmın, orta ve küçük sermayenin üretim ve dağıtım ağlannı tasfi- ye ederek (aynı 1990'lann ortasında Arjantin'deki gi- bi) meydanı uluslararası perakendeciler (hipermar- ketlere, dev gıda tekellerine) ve mali sermaye için temizleyen uygulamalara devam. Ama bu sırada bir taraftan halk yoksullaşır ve bir kez daha düş kınklı- ğına (ve ihanete) uğrarken eğitimden bürokrasiye, hatta anayasaya kadar gündeme getirilen değişik- likler, siyasal-toplumsal söylemde "aydınlanmacı", rasyonel, hatta liberal-demokratik düşüncenin gide- rek tasfiyesine, dinci tonlann hâkim olmasına hiz- met edecek. Bu iki süreç, yeni bir ekonomik krizle kesiştiğinde. (hele bir de Irak savaşı yaşanmışsa) "si- yasal Islamın ılımlı kanadı" iflas ederken, toplumda da, Usame'nin söylemineduyariı kesimlerin oranı bu- günle kıyas kabul etmeyecek kadar artmış olacak. Bugün "atgözlüklü" piyasa popülistlerinin kami- kaze uçuşu sürüyor: Hükümeti "uyanyoriar": Sakın ha iktidara gelmemize izin veren mali sermayenin programını aksatmayın! Gerisi önemli değil. Yarın ise çok geç olacak! Baykal: Dinde gösteris olmaz CHP'lilerAnnç'ın iftanna katılmadı 11 ANKARA (Cıımhu- riyet Bürosu) - TBMM Başkanı BülentArmç'ın dün milletvekillerine ver- diğiiftaraCHP'lilerka- tıhnadı. CHP lideri De- niz Baykal, kendisini te- lefonla arayarak davet eden Annç'a "Beniftar- lara kanlmam. Dinde gösteris oJmaz" karşüığı- nı verdi. TBMM Başkanı Annç, dün TBMM'de bir iftar yemeği verdi. Yemek öncesinde CHP lideri Baykal'ı telefonla arayarak davet eden Annç, olumsuz yanıt al- dı. Kendisi de oruç tut- nıasına karşın bu tür ye- Â meklere katıhnadığı bi- linen Baykal, "Dinde gösteris oimaz" diyerek çağnyı reddetti. CHP grup yöneticileri de ken- düerini arayan millet\e- killerine "Biz iftar yeme- ğine kaolnırvoruz. Dini- mizde gösteris yoktur" dedi. TBMM Uyeler Lo- kantası'ndaki iftar ye- meği, AKP milletvekil- leri ile Başbakan AbduI- Iah Gül ve diğer kabine üyelerinin katılımıyla gerçekleştırildi. Yeme- ğe eski TBMM Başka- nı Ömerlzgi'nin de ara- lannda yer aldığı bazı eski Meclis başkanlan da katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle