17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 2002 ÇARŞAMBA 14 KULTUR [email protected] Toplumsal gerçekçilik akımının en önemli temsilcilerinden Neşet GünaVı yitirdik esimlerleAnadoluinsanıKûltür Servisi - Özgün figür anlayışıyla, kendine özgü sanaisal ve tutsrh çizgisiyle ülkemizde toplumsal gerçekçilik akrnrunın en önemli temsilcilerinden biri olan Neşet Günal'ı yitirdik. Cuma günü beyin kanaması geçirerek Florence Nıghthıngale Hastaraesi'ne kaldınlan Günal, dün sabah hastanede yaş-ama veda etti. Günal, bugün saat 11.00'de Munar Sinan Üniversitesi'nde düzenlenecek törenden sonra Fındıklı Camisi'nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu MezaTİığı'nda toprağa verilecek. Resımleri Sami Şekeroğlu'nun 'Neşet Günal'm Toprak Adamlan' adlı deneysel sanat filmine konu olan Günal. iri elli, kocaman ayaklı 'Toprak Adamlan'nı, 'Anadolu kırsal kesim insan gerçeğinin öykiisüdür. Bu öykü benim yaşamımın da öyküsüdür. Benim sanatçı büincim bu öykünün içinde oluştu' sözlenyle anlatırken sanartnın yaşamıyla lcoşutluğuna dikkat çekiyordu. Biçim estetiği yönünden kübistlere ve Leger'ye yakın olan Neşet Günal'ın bütün resimlerinde, doğup büyüdüğü Orta Anadolu doğasından ve yaşarnından izler egemendır. Bu yönüyle, yöre resminin toplumsal gerçekçi tabanı üzerinde, toplumsal içerikli bir sanat anlayışını geliştinr. 1923 yılında Nevşehir'de doğan Neşet Günal, Nevşehir Belediyesi' nin verdiği bursla lstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdi ve Fransız ressam Leopold Levy'nin öğrencisi oldu. 1946'da akademiyi bıtirdikten sonra 1946^8 yıllan arasında lstanbul Ses Tiyatrosu ve Ankara Devlet Tiyatrolan'nda dekor işleri yaptı. 1948-54 yıllan arasında devlet burslusu olarak Pans'te 'Ecole Nationale Superieur des Beaux Arts'ta 'Fresk ve Duvar Resmi' uzmanlık öğrenimi gördü. ResLm çalışmalarını Fernand Leger atölyesinde sürdürdü. Fransa, Italya ve îspanya'da ınceleme gezileri yaptı. Bu arada hastalanarak üç yıl kadar çeşitli sağlık merkezlerinde tedavi gördü. 1954'teyurda dönerek, lstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde asıstan olarak görev aldı. 1957-58 yıllannda Ankara Hacettepe Hastanesi'ne 30 metrekare, lstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne 22 metrekare fresk tekniğiyle iki ayn duvar resmi uyguladı. 1963 'te Fransız hükümetinin bursu ile Paris'te vitray ve 'Gobetin' resimsel halı teknikleriyle çalışmalar yaptı. 1964'te Güzel Sanatlar Akademisi'ne atölye hocası olarak atanan Günal, 1969'da doçent, 1970 yılında da profesör oldu. 1975-80 yıllan arasında Akademi Resım Bölümü Başkanı, 1980 - 82 yıllan arasında da dekan olarak görev yaphktan sonra, 1980'de IDGSA başkanlığına seçildi. 1983 yılında kendi isteğiyle emekliye aynldıktan sonra resim çalışmalannı kendi atölyesinde sürdürdü. Neşet Günal son olarak geçen yıl Milli Reasürans Sanat Galerisi'ndeki 'Retrospektif Desen Sergisi' ile sanatseverlerle buluşmuştu. uma günü beyin kanaması geçirerek Florence Nightingale Hastanesi'ne kaldınlan ünlü ressam dün sabah yaşammı yitirdi. Günal, bugün saat 11.00'de Mimar Sinan Üniversitesi'nde düzenlenecek törenden sonra Fındıklı Camisi'nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Emekli olduktan sonra resim çalışmalannı kendi atölyesinde sürdüren sanatçı son sergisini geçen yıl açmıştı. Öğrencileri ve dostları ünlü ressamı a n l a t t ı l a r Hepyolgösterici oldu ALAmİNAKSOY Neşet GünaL ciddi bir hocaydı. Eğitimci olarak ve bulunduğu dığer görevlerde bu cıddiyetini sürdürdü. Türk sanatına birçok sanatçı kazandırdı. Türkiye'de ılk kez 'toplumsal gerçekçilik' tavnnı gündeme getıren odur. sürecimde ve devamında, önemli bilgilen, önemli bakışlan paylaştığım bir hocam olarak, hayatımda çok önemli bir yeri var. Türk resmimde açtığı çığırla, bir sanatçı olarak ödünsüz tavnyla, çok önemh bir kişilik ve kilometre taşıdır. Kaybı benim için çok büyük bir acıdır... A L J T E O M M H A L O Ş ) NEDRFT SEKBAN Çok değerli bir sanatçımızı kaybetmiş oluyoruz. Çok değerli bır eğitimcimizi kaybetmiş oluyoruz. Ne kadar üzülsek yeridir. Gelecek kuşaklar onu ve onun amaçlanru devam ettirsinler. Ettireceklennden de eminim. Büyük bır kayıp... MEHMET GÜLfflYÜZ Çağdaş Türk resminin kilometre taşlanndan Neşet Günal, daha yapacak çok şeyi olduğuna inanıyordu. Neşet Günal benim için çok önemli bir kişilik, bir ressam, Türk resminin büyük bir ustası olarak. Ben onun en eski öğrencilerinden biriyim. Benim ılk hocam o oldu. 1966'da onun atölyesinden mezun oldum. Paris'ten döndüğümde, 1975'ten 1980 yılında dek Neşet Günal atölyesinde hocalık yaptım. Öğrencilik Sabaha karşı duyduk, öğrencileri olarak çok üzgünüz. Yann onu seven birçok öğrencisi okula gelecek. Rahatsızlığı süresince zaman zaman kendısıni ziyaret ediyorduk. Bizim için çok erken bir ölüm oldu bu. Öğrencileri için ve Türk resmi için... Neşet Günal, daha yapacak çok şeyi olduğuna ınanıyordu, bir hoca ve bir ressam olarak. Erken kaybettik... NEŞ-EffiDOK Ben de onun birçok öğrencisinden biriyim. Hem sanatçı, hem de insan kişiliğiyle hatırladığmıız, hep yol gösterici olmuş biridir. Neşet Günal, bizim ustamızdı. Biz öğrencileri için ve Türk resmi için çok büyük bir kayıp. Kasım dergileri: 2 / Türk Dil Kurumu'nun yok edilmesiyle ortaya çıkan boşluğu dolduranlar 'Orijinel' dilciliğin özgünlüğüHÜRRİYETYAŞAR Türk Dil Kurumu'nun 12 Eylülcü- lerce kapahlmasıyla ortaya çıkan ya- zım karmaşası, dil ve yazım konu- sundaki kitaplann da, gazete ve der- gilerde dil yanlışlarını gösteren yazı- lann da artması sonucunu doğurdu. Bu yazarlann kimileri amaçlannı, "doğ- ruTürkçe"den çok, "örieşme karşrt- hğı ve doğnı Osmanhca" ile sınırlar- ken; kimileri de, bilgisızlikleri yüzün- den, düpedüz yanlış yollar gösteriyor. Kasım sayısıyla birlikte, E dergisi- nin de dil konusunda bir Şol gösteri- ci' yazan oldu.'Yıpraölan Dfl Türk- çe' adlı kitabında (Gendaş Y. 2000) 'sa- hip, kitap, sebep1 yerine 'sahib, kitab, sebeb', 'ambargo, Pekin, orijinal' ye- nne de 'embargo, Peking, orijinel' bi- çiminde yazmayı öneren, özel adlann aldığı kesme imlerini (') kaldınveren, •stil tara' gibi orijinal buluşlan olan 'orijinal' dilci Nİhat Tezeren, E'nin lcasım sayısında 'virüsler' değil, Si- ruslar' biçiminde yazarak kendi seçi- miyle 'orijinel örnek' oluyor. 'Konu- sunda' sözcüğünün bu paragrafin ba- şında kullanıldığı gibi kullanılışının yanlış olduğunu 'öğrenr'ken, "Çoğu- muzhastabğuı farkmda değfl* gibi bir tümce de kurabiliyor. 'Biyoloji, oksi- jenJ yerine, 'biyoİogi, oksigen' deyıp yazmamızı öneren Tezeren'in, kendi köşesinin başhğını Sirotogi' değil de •viroloji' koyması da ayn bir soru ko- ausu. E'nin kasım sayısında, aynca, Şeb- nem Atilgan. Tahsin Yücel'le 'Yalan' idlı romanı üzerine; Uğur Aktaş, Ü- tıan Berk'le 'Şeyler' üzerine; Salih BolatAysuErden'le 'günümüzdeöy- kü' üzerine söyleşirken; Mustafa Ş. Onaran da 'Dağlarca'nın Şür DOinde ÖzfeşmeTürkçesi Değişimi' üzerine ya- ayor. Kum'un kasım sayısında Kemal Özer'in günlüğü, TunoerUçaroTun son jergilerdeki şiırler üzerine eleştirile- ri, RefikaAlüİculaç ınMaiveSiyah'ta- kı HaütZiyaüzerine bır incelemesi yer alıyor. Haluk'a Mektuplar' üzerine Vlrgûl'de Atunet Oktay.Tahsin Yü- cel'in 'Yalan' adlı rpmanını; Yusuf Çotuksöken, Emin Özdemir'in 'Di- Bn Öte Yakası'nı, Bilgin Adah, Bilge Karasu'nun 'Haluk'a Mektuplar'ını yazıyor. Virgül her sayısında, çocuk kitaplannın tanıtımına ve değerlen- dirilmesine de yer ayınyor. AdamÖykü de Kemal Gündüzalp, Bekir Yıldiz'ın öykücülüğü; Hüseyin Peker, Hürriyet Yaşar'ın 'Anlarmaya Biri Gerek' adlı öykü kitabı üstüne yazarken Mehmet Güler, Türkçenin dünyaya sunabileceği klasikleşmış öykücü yefiştiremediğini savunuyor. AdamOykü'nün son sayısında dört çevıri, yirmi beş de yerli öykü yer alı- yor. Yenı çıkan 'Bursa AnsildopedisTnin duyurulduğu Akatalpa'da Hasan Efe, Süreyya Berfe'nın 'Fırtuıa' adlı şııri- ni inceliyor. EdebiyatveEkştiri'de CengizErtem, Yusuf Eradanı, Nevin Özkan, Salih Bolat ve Ahmet Yıldız, -Türk edebi- yatı yabancı dillere niçin çevrilemi- yor" sorusunun yanıtını tartışıyorlar. Dergıde, aynca, 'Sosyalist Gerçekçi- HkveAvand-Garde Sanat' başlıklı bir özel bölüm de var. Kitap-hk'ta Hulki Aktunç, Tuğrul TamoL Enver Ercan, Yekta Kopan, ödüller konusunu tartışıyorlar. Vesika- lık bölümünde CahitTanyol'un 'Yab- ya Kemal'de Yalmzlık', Uğur Kök- den'uı 'YatayaKemal'inŞörindetstan- bul CoğrafVası', Gültekin Emre'nin 'Yahya Kemal'de Gurbet' başlıklı ya- zılan ve başka yazılarla Yahya Kemal anılıyor. Evrensel Kültür'ün 'Nasıl Bir An- toloji' başlıklı dosyasırun yazarlan Aydm Çubukçu,KemalÖzer. Mehmet IL Doğan, Feridun Andaç, H. Ergü- len. HürriyetGösteri'de Cem Yalnız, ro- mançı Münevver Ayaşlı'yı; Tamer Kütükçü.Nazh Eray'm 'Aşkı Gi>inen Adam' adlı romanını; Leyla Serda- roğlu, 'Herman Hesse'nin yaprtiann- da yaşam ve ölüm, akıl ve duygu ça- uşması'm anlatıyor. 'Sofluk sava;' yıllan... Agora'da Hayri K. Yetik, Arif Da- mar'ın Cumhunyet gazetesinde sür- dürdüğü 'aym şöri' çalışmasındaki se- çimini ve Damar'ın elediği SaHh Ay- demir'in şiirini irdeliyor. M. Sadık Aslankara, Fırat'aKanşanÖ>Wiler' adlı ortak htabı değerlendınrken Hü- sevin Peker, Necari Tosuner'ın 'Bana Sen Söyle' adlı romanını inceliyor. ÜçNokta'nın 'kitapaziar' konulıı bu sayısında kitap yayımlamamış yeni şairlerle söyleşiler yer alıyor. Berfln Baharda Muazzez Hilnüye Çığ Sümer yazınından örnekler ve- rirken Tufan Erbanştıran, Günter Grass'ın 'KediveFare', HihniBulun- maz da Tank Akanın 'AnneKafam- da Bit Var' adlı yapıtlannı tanıüyor- lar. Eski'de Mehmet Ergün Türkiye'de 'soğuksavaş'ın başlangıç yıllannı ya- zıyor. Son Kişot'un kasımda çıkan ilk sa- yısında, CenkKoyuncu'nun daha ön- ce yayımlanmamış bir Salâh Birsel söyleşisi var. Mehmet Taner, Orhan Alkaya, LaleMüldür, AhmetOktay ve Enis Batur bu sayıdaki imzalardan ki- mileri. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Sardunya Evimi taşıdım. Onca eksik gedik arasında ilk yap- tığım işlerden bin ıki sap sardunya bulup bir saksıya dikmek oldu. Sardunya bende hep yerleşiklik duygusu uyandı- nr. Kımi insan dolaplarını düzenlediğinde bir eve yer- leştiğinı duyumsar, kimi ılkyemeğinı yaptığında... Ben arada bır yapraklanna elimi sürüp sonra da par- maklanmın ucunda kokusunu duyacağım, yeni bıryap- rak ya da tomurcuğun yolunu gözleyeceğim bir sar- dunya fidesi olmadan yapamam. Ansıklopediler, sardunyanın anayurdunun Afrika'nın güneyındeki astropik bölgeler olduğunu yazıyor. Ama ona bugün Noryeç'ten Akdeniz'e dek her yerde rast- layabilıyoruz. Ülkemızin hemen her yerinde parklar, evlerin bahçeleri, pencere kenarlan onunla güzelle- şir. Norveç'ten gönderilmiş, karlar içinde bir kentin gö- rüntüsünü getiren bır kartpostalda sardunyalar gör- müştüm. Gökyüzünün çoğu günler kapalı olduğu Al- manya'dayapılan güzelleştiren baş etkendır, pence- re kenariannda, balkonlarda salkım saçak açmış sar- dunyalar. Sardunya fidelerınınböylegıttıkleri her yeri benim- semesı, orada kök salması. yerleşmesı, bana bıraz da halkımızı anımsatır. Çilekeş halkımız da, on yıllardır toprağından yur- dundan umudunu kesmiş, başka diyarlarda arar ek- meğini. Artık dünyanın her köşesinde Anadolu'dan kopupgitmişinsanlararastlanıyor. HeleAvrupa'da... Her kasaba, her köyde kapısını çalabileceğinızTürk- çe konuşan bir aile çıkar karşınıza. Hep bir lokma ek- mek, sıcak bır yuva, güvenli bir yaşam için. Sardunyalar gibi, bıtmeztükenmez birgöçün, hep gidilen yenı yerlerde yerleşmenin peşindeyiz. Sardunyanın bu sonsuz dıreşkenliği, Can Yücel'in "Sardunyaya Ağıt" şiirinde benzersız bır güzellik ve ironıyle yansımıştır. 12 Mart 1971 sonrasındakı baskı dönemindeCan Yücel, biri Peter VVeiss'ın 'Salozun Mavalı'adh oyu- nu, bir de başka kitabı daha Türkçeye çevirdiği için yedişer buçuk seneden toplam on beş yıl hapse hu- küm giyip kendıni Adana Cezaevi'nde bulmuştur. Orada yazdığı benzersiz güzellikte şiirlerden biri- dir "Sardunyaya Ağıt". Cezaevindeki tutuklu ve hükümlüler de bir sardun- ya fidesinde umudu görmüş olmalılar ki, koğuşlann- da nasıl gerçekleştirdilerse sardunya yetiştirmişler. Ama baskı yönetımi buna dayanabılir mı? Üstelik kırmızı çiçekler de açıyorsa. "Eibet bır kızıllık var"dır bu işte. Seyre durduk tantanayı, Tutuklayıp sardunyayı Attılar dipkapalıya Ikindiyin saat beşte. Diriik düzenlik kurtulur Müdür koltuğa kurulur Çiçek demıre vunılur ıkindiyin saat beşte Canlann gözleri yaşta - , Aklı ıdamlık yoldaşta Yeşil ölümle dalaşta Sabahleyin saat beşte. Yeşilin ölümle dalaşması bugün de sürüyor. Yeşi- lin yerine aklınızdan geçen her şeyi koyabilirsiniz. Gözü doymaz sanayi karşısında yok oluşa giden do- ğayı, paranın saltanatı karşısında tükenen insani de- ğerleri, genci eğitim düzenı içinde köreltılen gence- cik beyinleri, küresel sermaye karşısında yok edilen çalışan haklarını, insanı olan herşeyin hızla insan ha- yatından çıkarılma sürecini... Bakalım ınsanoğlu, bu insanlık dışı gidişe sardun- yalar gibi her koşulda direnebilecek mi? tfisekci(a superonline.com Naffler Grubu sergisi • Kültür Servisi - tş Sanat Parmakkapı Galerisı'nde, ressam Fahir Aksoy'un kurucusu olduğu 'Naifler Grubu'nun yapıtlanndan oluşan sergi 29 Kasım'a dek ızlenebilecek. Sergide Fahir Aksoy'un yanı sıra, Bengisu Yıldınm, Emin Başaranbılek, Esra Sirman, Gülfıdan Hıtit Biçer, Hikmet Karabucak. Nihal Sıralar, Selçuk Togul, Şebnem Tuncer Çamdalı ve Zeynep San'ın yapıtlan yer alıyor. Özüne uygun düşen, sahici yapıtlar üretmeyi benimseyen Naifler Grubu, sergide sanatta günün moda akımlannın dışında kalmayı seçerek, içgüdüsel ve çocuksu hayal gücünü ortaya koyan bir resim anlayışı sergiliyor. (0 212 244 20 21) K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K K  M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle