17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 KASIM 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASEV THE GUARDIAN Oyunu oynamayı kabul etmeyen devletler Belarus lideri Lukaşenko gibi aşağılanmaya maruz kalıyor NAID maşa olarakkullanılıyorJOHN LAUGHLAND * P rag'da yapılan NATO Doruğu'nda bir adamın yokluğu dikkat çekti. Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşen- ko'nun vize talebi, Washington'dan gelen ta- limatlar doğrultusunda reddedildi. Batı'nın altı yıldır Lukaşenko'ya karşı sürdürdüğü propaganda kampanyasının ardından Bela- rus lideri şimdi tecrit edilmiş durumda. AB, ona ve bakanlanna bir seyahat yasağı getirmeye hazırlanıyor. Aynı Zimbabve hükü- metine getirilen yasak gibi. Bu arada bazı Ame- rikalı politikacılar, Belarus'u "şer ekseni"nin bir parçası olarak tanımlamaya başladılar. Batı'nın Belarus'a düşmanlığına neden ola- rak Lukaşenko'nun otoriter ve "diktatör" ol- ması gösterüiyor. Bu ilginç bir suçlama.. çün- kü geçen eylül ayında yapılan devlet başkan- lığı seçimlerine katılan diğer adaylar, seçim- lerin ardından Lukaşenko'nun hepsinden da- ha fazla oy aldığını kabul etmişlerdi. Aynca, Batı'nın; Lukaşenko'yu kötülerken kendisini iktidara getiren seçimlere de, Rus- ya'da 1991 'den bu yana yapılan tüm seçimler gibi büyük oranda hile kanştınlmış olduğu ka- bul edilen Devlet Başkanı VladimirPutin'e bu kadar yakınlık göstermesi de ilginç. / Doğu Avrupa'ya demokrasiyi yerleştirmek yerine Washington, bir zamanlar Sovyetler Birliği tarafından uygulanandan çok da farklı olmayan bir siyasi ve askeri kontrol sistemi oluşturuyor. NATO bir maşa. Bu oyunu oynamayı kabul etmeyen devletler ise bunun sonucunu biliyor: Devlet Başkanı Lukaşenko'nun karşılaştığı aşağılanmaya maruz kalmak. Belarus'a yöneltilen suçlamalann çoğu saç- ma. Insanlann Belarus dilini konuştuİdan için dövüldükleri iddia ediliyor. Ne var ki Belarus- ça'nın ülkenin resmi dili olması bir yana, Lu- kaşenko da bu dili sık sık kullanıyor. Lukasenko hakkında Iddlalar Aynca, ülkedeki Katoliklere ve Yahudilere eziyet edildiği de iddialar arasında. Ancak Lu- kaşenko iktidan sırasında Belarus'ta Katolik Kilisesi yeniden güçlenmiş durumda. Aynca Oxford Enstitüsü'ndeki Ibranice ve Yahudi Araştırmalan Bölümü, Belarus'taki Yahudi topluluğunun nüfusunun giderek artmakta ol- duğunu onaylıyor. Tüm bunlann yanı sıra ortada herhangi bir kanıt bulunmadığı halde Lukaşenko'nun siya- si rakiplerini öldürttügü sık sık ortaya atılan id- dialardan bir diğeri. Öldürttüğü öne sürülen- lerden birinin hayatta olduğu ve Londra'da ya- şadığının ortaya çıkmasına karşın bu suçla- malar sürüyor. Batı'nın Lukaşenko'ya duyduğu nefretin, demokratik kaygılarla ya da ınsan haklanyla hiçbir ilgisi yok. Gerçek neden, çok popüler bir politikacı olan ve ülkesini, komşularmı et- kileyen ekonomik çalkantılardan korumayı ba- şaran Lukaşenko'nun emir almaya yanaşma- masıdır. Bu açıdan, Prag'da yağcılık yapan es- ki üst düzey komünist yetkililerin tümünden farklı. Batı'nın Doğu Avrupa'daki dostlan bu- gûn ûlkelerindeki siyasi gücü sıkı sıkıya elle- rinde tutuyorlar. Bah bu tür insanlan tercih ediyor, çünkü es- ki komünist ülkelere yaptığı talepler, aslında hiç de rağbet görmeyen türden. Tüm Doğu Avrupa yönetimlerinden ulusal ekonomik mal- varlıklanru satmalan ve tanmsal faaliyetleri- ni dondurarak AB'nin ihraç ettiği besinleri al- malan talep ediliyor. Bu da büyük çaplı toplumsal rahatsızlıkla- ra ve işsizliğe neden oluyor. Bunlara ek ola- rak, GSMH'lerinin en az yüzde 2'sini savun- maya, tercihen ABD'de yapılan silahlara har- camalan gerekiyor. Işte bu yüzden, Litvanya gibi ekonomisi fe- ci şekilde çökmüş olan küçük bir ülke, daha yakınlarda Arizona, Tucson'daki Raytheon şir- ketinden 34 milyon dolar değerinde Stinger fü- zesi alacağını ilan etti. NATO'nun ekonomik çıkarları Tanzanya, yeni bir sivil hava trafik kontrol sistemi için 40 milyon dolar harcayacağını açıkladığında büyük çapta bir protesto kop- muştu. Ancak, resmi GSMH'si Tanzanya'dan çok da fazla olmayan Litvanya, NATO üyeli- ğinin bedeli olarak her yıl silahlara 240 mil- yon dolar harcamak zonında kalacak. Üste- lik Litvanya, yedi yeni üye devletten sadece biri. Hepsi silahlara yüzlerce milyon dolar harcıyorlar. NATO'nun genişlemesinin ardında yatan ekonomik çıkarlar o kadaraçık ki, ABD'nin ko- nuyla ilgili politikasını koordine eden adama, "askeri-endüstriyel kompleks" adı takılmış. ABD'nin NATO Komisyonu Başkanı Bruce Jackson, sonradan dev Amerikan silah üretici- si Lockheed Martin şirketinin başkan yardım- cısı olmuş eski bir askeri istihbarat subayı. Jackson, ona yeni verilen "birleşmiş bir Av- rupa'ya demokrasiyi getirme" görevini üst- lenmek amacıyla ağustos ayında Lockheed Martin'den aynlır. Jackson'ın yakın zaman- larda Bulgaristan'a. NATO üyeliğinin milli tü- tün fabrikasını "doğru" yabancı alıcıya satma- sına bağlı olduğunu söylemişti. Bu da NA- TO'nun genişlemesinin ardındaki ekonomik he- deflerin en açık kanıtı. Doğu Avrupa'ya demokrasiyi yerleştirmek yerine Washington, bir zamanlar Sovyetler Birliği tarafindan uygulanandan çok da fark- lı olmayan bir siyasi ve askeri kontrol sistemi oluşturuyor. NATO bir maşa. Bu oyunu oynamayı kabul etmeyen devlet- ler ise bunun sonucunu biliyor: Devlet Başka- nı Lukaşenko'nun karşılaştığı aşağılanmaya maruz kalmak. * îngiliz Helsinki Insan Hakları Grubu 'nun bir üyesi 22 Kasım 2002 HA'ARETZ Amram Mitzna için 7 siyasitiyo YOEL MARCUS T/eni Işçi Partisi lideri Amram JL Mitzna için 7 siyasi tiyo: 1. Kutlamalann seni sarhoş etmesine izin verme. lzakRabin. Benyamin Netanyahu ve Ehud Barak'ın yaptığı gibi, sana karşı olanlarla hesaplaşmaya kalkma. Henüz yalnızca "Bderiik dolabma sokulmuş taze bir etsin." Yukan ttrmanırken ezdiklerin, aşağı inerken ellerinde sopalarla seni bekleyecektir. 2. Geçmişin ne olursa olsun, toplumun büyük bölümü seni tanımıyor. Kendini tanıtmak için en fazla 2 ayın var. Dışan yansıttığın durgunluğun. içindeki gücü mü gösteriyor yoksa durumun ciddiyetini anlamadığını mı? Bir kedi misin yoksa bir kaplan mı? Rabin'den sonra gelen tüm liderlerin, birer birer kaybettiklerini ve ülkeyi daha da kötüye götürdüklerini hatırla. 3. Şimdilik yalnızca sanal bir zafer kazandın. Olanaksız olanı yapıp yapmayacağın konusunda deneneceksin: Yanşta Işçi Partisi'ni lider yapmak. 4. En zor rakibin Ariel Şaron olacak. tşler daha da kötüye gittikçe Şaron benzeri görülmemiş bir konum kazandı ve daha fazla ınsan ona inandı. Başansızlıklannın yanında en büyük yeteneği, senin gibi yeni ve saf politikacılan kahvaltıda yemektir. 5. Işçi Partisi'ni değerinin yansına mahkûm eden Şaron un gizli silahı koalisyon hükümetidir. Seçmenlerine, iktidar senin ellerinde olmadığı takdirde, hiçbir şekilde Likud'la koalisyon yapmayacağının sözünü ver. 6. Halkına doğrulan söyle. Halkına, yerleşim birimlerinden çıkmadıkça terörün bitmeyeceğini söyle. Kendini, ateş altında bile Filistinlilerle konuşmaya ada. Yerleşim birimlerinden çekilmek için bir tarih koy ve eğer sözünde durmazsan, evine döneceğinin sözünü ver. Her iki tarafın da yorgun ve çaresiz olduğunu hatırla. Halkına, "yapabilirim ve son şansmız benim" duygusunu verirsen, bu gerçekten işe yarayabilir. 7. Acemi olabilirsin, ancak büyük düşün. Hedefin, 1977 seçimlerindeki gibi tarihi bir değişim yapmaktır. Seçmenlerinin senden beklediği Likud'u, ülkeyi mahvetmeden önce durdurmaktır. Anladın mı Amram? Hemen katılın Yeni NATO Acil Doâu Ayrupal yeni kurbaniar anyor Dolgun maaş 22 Kasım 2002, INDEPENDENT Bağımsız medyanın önemi JOSEPHSTIGLITZ/ ROUMEENISLAM* • Kendini ateş altında bile Filistinlilerle konuşmaya ada. • Hedefin, 1977 seçimlerindeki gibi tarihi bir değişim yapmaktır. • En zor rakibin Ariel Şaron olacak. • Likud'la koalisyon yapmayacağının sözünü ver. 22 Kasım 2002 Doğu Avrupa'nın olağandışı dönüşümü Dış Haberler Servisi - Pragda- ki NATO doruğu, Batı demokra- silerini StaKn'ın açgözlü komü- nizminden korumak amacıyla oluşturulan örgüt için bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bir zamanlar, Sovyet ordusunu uzak- ta tutan kolektif savunma örgü- tüne artık gerek kalmadı. Rusya Dışişleri Bakanı Igor İvanov'un Times gazetesine söylediği gibi, artık Soğuk Savaşı geride bıra- kan NATO, küresel terorizmle mücadele, banş güçlerinin oluş- turulması ve Rusya-NATO Kon- seyi'ne konu olan batmış denizal- tılann kurtanlması gibi günümü- zün "gerçek" sonınlan üzerinde odaklanacak. Ne var ki, bu dönüşüme odak- lanılması, dikkatleri 90'h yıllar- da yaşanan çarpıcı başandan uzaklaştırdı: Yani 2. Dünya Sa- vaşı sonucu birbirinden kopan- lan Avrupa'nın iki yansının ye- niden birleştirilmesi. Batı Avru- pa, Sovyet denetimindeki Doğu Avrupa'nın tersine, birlik ve di- namizmini elde etmişti. Kültür- lerin, ırklann ve dinlerin rengâ- renk bir kaleydeskop gibi birbi- rine kanştığı Orta Avrupa kavra- mı yıkılmıştı. Onun yerine katı bir bölünme insanlan komşulanndan, ekono- mileri de iç bölgelerinden ayır- mıştı. Bu bölünmüşlük durumu uzadıkça giderek daha olağan görünmeye başladı. Batı Alman- lar, eski akrabalannı daha seyrek anımsıyorlardı. Çoğu Doğu Al- manya yerine Karayibler'i ziya- ret etmeye meraklıydı. Berlin Duvan yıkıldığında, ıs- tırap verici bir tartışma başladı: Doğu Avrupahlar gerçekten de evi" amaçlanmalı yönündeki ıs- rannın da geleceği gören cinsten olduğu aşikâr. Batı'nın Doğu'ya yardımı olmadan, bölünme asla düzeltilemezdi. Ve yeni kavuştuk- lan özgürlüklerinin tadını çıka- ranlann piyasanın ve demokra- sinin sorumluluklannı ve ilkele- rini kabul etme kararlılıklan ol- masa, Doğu Avrupa hâlâ küçük düşürücü "Doğulu" sıfahyla anı- THE iâft& TIMES • Batı'nın Kadife Devrim ya da Almanyalar'ın birleşmesinde gösterdiği heves hızla yerini kuşkuya bıraktı. Savaş ve yoksulluk bir kez daha Balkanlar'ı kaosla eşanlamlı hale getirdi. Doğu Avrupa işte bu yüzden bu kadar hevesle NATO'ya elini uzattı. Ittifak sadece Ruslara karşı güvenlik demek değildi. Batı'nin birparçası olmak istiyor- lar mıydı? Buna hazır mıydılar? Peki ya komünizmin çöküşünü iz- leyen ekonomik sıkıntılar, top- lumsal kanşıklıklar ne olacaktı? Geriye dönüp baktığımızda, Reagan. Gorbaçov'u "Bu duva- nyıkmaya" çağırdığında kesin- likle duvann öteki tarafındaki milyonlarca insanın arzusunu di- le getiriyordu. Ancak Gorba- çov'unkıtada "ortakbirAvnıpa lıyor olacaktı. Amavutluk ve Romanya gibi ülkeler, kapitalizmin kaba bir gangster formundan başka her- hangi bir türünü başaramayacak kadar yoksuldular. Yugoslavya ve Çekoslovakya gibi diğer bazı ülkeler ise zapt edici baskı iliş- kileri ortadan kalkınca ve bastı- nlmış milliyetçilik duygulan açı- ğaçıkıncaparçalandılar. Batı'nın Kadife Devrim ya da Almanya- lar'ın birleşmesinde gösterdiği heves hızla yerini kuşku ve ger- çeklere bıraktı. Savaş ve yoksul- luk bir kez daha Balkanlar'ı ka- osla adeta eşanlamlı hale getir- di. Doğu Avrupa işte bu yüzden bu kadar hevesle NATO'ya eli- ni uzattı. Ittifak sadece Ruslara karşı güvenlik (eski kuşaklar için gerçek bir ihtiyaç) demek değil- di. Aynı zamanda demokratik saygınlık, daha güçlü bir hukuk- sal çerçeve ve daha da önemlisi simgesel olarak Bah tarafindan yeniden kabul edilmek anlamı- na geliyordu. Avrupa Birliği üye- liği ile daha kapsamlı bir ortak- lık elde edilebiîirdi. Ancak bu uzun sürerdi. NATO, popüler ve mümkün olan en hız- lı yol olarak görülüyordu. Batı başta kuşkuluydu. Üyeliğin, re- formlar ve demokratik normla- ra bağlılıkla elde edilmesi gere- kiyordu. Bir iki istisna dışında Doğu Avrupalılar bu meydan okumayı kabul ettiler. Bu yüzden çoğu, gözden düş- müş komünist sistemi iyileştirmek amacıyla gerçekleştirüen onurlu birgirişime sahne olan Prag'da bir- leşiyorlar. Ikinci Prag Bahan'nın sona ermesine daha çok var. 21 Kasım 2002 yaklaşık 400 yıl kadar önce îngiliz filozof ve yazar Francis Bacon, "Bilgi göçtûr" diye yazmıştı. Bugün bu özdeyişin hem zengin hem yoksul ülkelerde siyasi ve ekonomik alanlarda birçok yönden gerçeği yansıttığını görüyoruz. Hükümet işlerinde, yüksek düzeyde bir gizlilik, insanlann siyasi süreçte yer almalannı engelleyerek yönetimdekilerin güçlerini artnrmak için bilgi istiflemelerini sağlar. Kapalı kapılar ardında yolsuzluk almış yüriimüştür. Özel sektörde, yolsuz şirket başkanlan, hissedarlan karanhkta bırakıp kendi ceplerini doldurabilir. Çoğu ülke, hükümette şeffaflık ve açıklığa önem veriyor. Bazılan daha da ileri giderek vatandaşlann bilgiye ulaşmak yolunda temel bir hakkı olduğunu kabul ederek şeffaflığı teşvik edici güçlü yasalar çıkardılar. Ancak hâlâ gerçekleri saklayan ve kamuoyunu bilgilendirmeye çalışan medyayı engelleyen çok sayıda yönetim \ r ar.Dünya Bankası tarafindan yayımlanan yeni bir kitapta, bu durumun değişmesi gerektiği vurgulanıyor ve şeffaflığın başanh bir gelişim stratejisinin temel unsurlanndan biri olduğu savunuluyor. Küresel yoksulluğu azaltmak için bilgiye ulaşma yollannı serbest bırakmalı ve bu bilginin kalitesini arthrmalıyız. Bağımsız medya, hükümetteki yolsuzluklan ifşa edebilir, vatandaşın sesinin duyulmasuıı sağlayabilir, değişimin gerçekleştirihnesi için halk arasında fikirbirliği oluşturabilir ve güvenilir ekonomik enformasyon sağlayarak piyasalann daha verimli işlemesini sağlayabilir. tfade özgürlüğü ve bağımsız bir medya, hükümettekilerin yetkilerini ihlal etmelerinin önüne geçmenin yanı sıra insanlann temel toplumsal gereksinimlerinin karşılanması imkânını da arttınr. Özgür basuı bu yolla, yoksulluğu azaltıp ekonomik gelişmeyi hızlandınr. Ancak Dünya Bankası'nda ve başka bazı yerlerde yapılan son çahşmalar medyanın, bu noktada önemli bir gözlemci rolü oynayabileceğini göstermiştir. Bu sadece kamu ve özel sektörlerin performansı gibi genel konularda değil, daha behrgin alanlarda da geçerli olabilir. Örneğin, şirketlerin çeweyi kirletme oranlannı medyada açıklamalannı şart koşmak, çevTe kirliliğini azaltmak için iyi bir yöntem olabilir. Burada kdlit soru, bağımsız medyanın oluşturuhnası ve korunması için ne gibi adımlar atılabileceği. Hükümetler, rekabeti arttırarak yeni medya kuruluşlannın oluşumuna getirilen kısıtlamalan azaltarak ve insanlara ulaşmanın yeni yollannın bulunması için teşvik edici bir rol oynayarak yardnncı olabilir. Ne yazık ki özelleştirme sürecinde, perspektiflerin çeşitliliğinin korunmasuıa yeterince dikkat edihnedi. Devlet denetimindeki medyayı, bir ya da iki medya baronunun kontrolündeki bir sistemle değiştirmek medyaya yeniden güven duyulmasını sağlayamadı. Basının özgürlüğünü ve u bflgi edinme hakknu" güvence altına alan bir yasal çerçeve oluşturmak da bu süreçte büyük önem taşıyor. * Joseph Stiglitz ekonomi dalında Nobel Ödülü sahibi. Roumeen Islam Dünya Bankası Enstitüsü 'nde vönetici 14 Kasım 2002
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle