18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 O EKİM 20O2 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Sektrorek posta: [email protected] Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Baykal, seçmene mektup yazacakmış... "Sandıklan açar açmaz ordavım!" Andıpın/Vndırın Güzel- leştirme Derne- ği'nden idris Tezcan: "Kahramanmaraş Bele- diyesi, Andınn ilçesin- d e n çıkan ve Körsulu Vadisi'nde 30 kilomet- relik bir hat boyunca a kan Karasu'nun suyu- n u alma kararı aldı. Ge- rekçesi, Kahramanma- raş'ın nüfusunun 2036 yılında 1 milyon 150 bin olacak olması ve su sı- kıntısı çekileceği yö- nünde. Yani tam 34 yıl sonrası düşünülerek bir vsdi kurutuluyor. Bu ya- tırımı yapan ise 2000 yı- lı genel nüfus sayımın- da kentin nüfusunu res- m i sayım olan 320 bin değil de 525 bin göste- rerek kayıtlara geçen Kahramanmaraş'ın es- ki belediye başkanı." akırköy Psikiyatri Tedavi ve Araştırma Mer- kezi'nden Dr. Ayhan Akcan bakın ne diyor: "At, avrat ve silah, aşiret düzeninin erı önemlı unsurlarıdır. Bu aşiret düzeni özen- dirilerek, dizilerie medya tarafından çok sık kullanıl- maktadır. Çünkü kente göç etmiş insanların çaresiz- liğinin nostaljik yansımasıdır bu görüntüler. Berivan, Kırık Ayna, Asmalı Konak, Kınalı Nar ve Zerda bu te- mayla aşiret düzenini anlatan televizyon dizilerinden bazılandır. Bu dizilerde en çok kullanılan malzemele- rin başında da silah vardır... Güç kimin elindeyse ay- nı zamanda silah da onun hakkıdır ve mutlaka kulla- nılmalıdır ki gücün temsili olarak algılansın... Ağa te- okratik devlet gibi sunulur. Ağanın yaptığı doğrudur ve 'töre' olarak algılanmalıdır. Bu görüntülerin ıçine lüks otomobiller, yurtdışında eğitim görmüş şık gençler, konaklar, folklorik giysili güzel kadınlar, otorite sahibi hanım ağalar, cep tele- fonları ve teknolojinin en son örnekleri mutlaka ser- At, avrat, silah piştirilir. Aynca ağanın ailesi hariç başta ağanın ya- nında çalışanlar olmak üzere herkesin aşağılanma, hotianma, dayak, sürgün ve ölüme kadar gidebilen her türlü kötü davranışa maruz kalması bu dizilerle normal yaşam biçimi gibi aktarılmaktadır. Bunun an- lamı çağdaş, modern, akılcı, demokratik ve Ata- türk'ün sunduğu ideale bir karşı duruştur... Nasıl se- çimler, büyük kentler, belediyeler 'öteki' diye tanım- lanan varoşlara teslim edildiyse, medyanın da bu di- ziler ile izlenme kaygısını bahane göstererek bu yı- ğınlara teslim olmasının ifadesidir bu. Sokak ortasında eşi tarafından 52 kez bıçaklanan bayan ve en ünlü türkücünün eski eşinin tüm med- yanın önünde ve ihbar edilerek bacağından vurulma- sı yine 'öteki'lerin ilgisine sunulmaktadır. Her iki iliş- kinin de resmi nikahsız olması ve emniyet güçlerinin her ikı olaya da zamanında müdahale edememesi de ilginçtir. Ne seçim, ne Irak savaşı, ne işsizlik, ne yok- sulluk, neyolsuzluk ilgilerini çekmemektedir. önem- li olan ağanın yaptıkları veya yapacaklandır. Günlük hayat dizilerdeki gibi devam etmektedir. Bu ülkenin aydını, entelektüeli, sanatçısı bizzat medya tarafın- dan dışlanmaya ve gündemden ayn tutulmaya de- vam ettirilmektedir. Bu diziler için karşı kampanya açılmalıdır. Medya kirliliği tartışılmalıdır. Gelişmenin aşiret düzeninde de- ğil gerçek çağdaş akılcı bilimle, hukukla ve insan haklanyla desteklenen düzende olduğu vurgulanma- lıdır. Bu anlamdaen büyük sorumluluğun görsel med- yada olduğu hatırlatılmalıdır. "Açın Türkiye'nin önünü! Türkiye geliyor" nidası ters tepebilir. Evet geliyor ama nereden geliyor? Ne- reye gidiyor? Biz aydınlar, eğitimliler, entelektüeller yann çok geç olabilir. Artık söz sizde olmalı." Recm Recep Tayyip Erdoğan, seçim bombasını patlatmış: - fktidara gelirsek, Nijeryalı Emine Laval kardeşimizi recmden kurtararak Türkiye'ye getireceğiz. - Sonra ne yapacaksınız? - Recm yapılacaksa, onu da biz yapanz! Can Ozan SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku'a yahoo.com Şeytanın bacağını kırdım... Acayip hastane faturası geldi! Gençlere işsizlik eğitim programı Eğitimine devam eden gençler okullarını bitirdikten sonra nasıl olsa işsiz kalacaklan için Akrf Kökçe yeni bir müfredat öneriyor: Sosyal Bilgiler ve kahvede boş zaman geçirme metotlan. Ülkeler Coğrafyası yurtdışına kapağı atma yöntemleri. Ceza Kanunu ve mafya tipi örgütlerde iş olasılıklan. Güzel Konuşma ve yalan söyleme sanatı. # El Sanatian ve cepçilik yöntemleri. Trafik ve otopark mafyası içinde değnekçiliğin ilkeleri. Yurttaşlık ve işportacılık. Din Bilgisi ve tarikatlara kapılanma yöntemleri. Borçlar Hukuku, borç isteme ve üzerine yatma teknikleri. Hızlı Okuma ve gazetelerden iş arama sanatı. Biyoloji; hiç yemeden yaşama yöntemleri. G| o b a "e Şm e y' Lady Diana'nın ölümüne benzeten elektro- ^ n-^ pO s ta ; "Bir Ingiliz prenses, bir Mısırlı adamla beraber, Belçika yapımı bir Iskoç viskisi ile sarhoş olmuş ve bir Alman şoförün kullandığı arabayla giderken Japon yapımı motosiklet kullanan Italyan bir paparazzi tarafın- dan takip ediliyorlar; Cezayirli, Faslı ve Senegalli işçilerin alın teriyle inşa edilmiş bir Fransız köprüsünün altında kaza geçiriyoriar. Kazadan sonra Amerikalı bir doktor, Brezilya yapımı ilaçlarla yaralılan tedavi ediyor. Ve bu ileti sana, Tayvan teknolojisi- ni çafan bir Amerikalının kurduğu teknoloji ile bir Türk tarafından gönderiliyor." ÇED KOŞESt OKTAY EKİNCİ Sunay hep buradaydı... Geçen pazardan bu yana Sunay Akın da artık aramız- da... Nâzun Hikmefi tstan- bul'un Nişantaşı semtindeki evinde gizlice ziyaret eden Harp Okulu öğrencilerinin serüvenleriyle başladı; kim bilir bizi her hafta alıp daha nerelere ve kimlerle götüre- cek?.. Yaşamuı mucizevi rastlan- tılannda bir "Kınlderiir saf- lığı ve içtenliğiyle sürdüğü "izkrin" tarihsel derinlikle- rini. tüm Cumhuriyet okurla- nylapaylaşacak... Sunay için bir yazımda "ts- tanbuTun sırdaşT demiş- tim... Öyle olmasaydı, bunca gizli kalmış duygulan nasıl öğrenebilirdiki?.. Sırdaş olabilmek içinse "sevmek" gerektiğini söylemiş- tim... Sev- menin de ötesinde "güven ver- mek" gerek- tiğini... Istanbul, hiç kimse- nin kendisi- ni Sunay ka- dar sevme- diğini bili- yor olmalı... Sırlarını gü- venerek aç- masındaki neden de Sunay'ın bu sevgi- sindeki insan sıcaklığı değil midir? Kımi dostlar dediler ki; "Biz zaten onu Cumhuri- yet te biüyordult-. Yazılarnun anonslanm görünce hem se- vindik hem şaşırdık,.." Masamın üzerindeki son kitabı; "Onlar Hep Oraday- dı"ya bakarak yanıtladım: "Evet, Sunay sanki hep bura- daydu." Şaşıran dostlar, acaba iyi bir Cumhuriyet okuru olma- dıklan için mi böyle söyle- mişlerdi?.. Sanmıyorum... Çinkü Sunay gerçekten hep "burada" gibiydi... Oİrriıuriyet devrimlerine yü- rekten bağlı yurtseverliğiyle, liboşzmin değil aydınlanma- nın aydını olma bilinciyle ve tarihe sırtmı çevirmeyip yü- reğiri açan kültür bağlılığıy- la, Camhuriyet'le derinleme- sine ozdeşleşen bir kimliğin şairi ;çin bundan daha doğal bir "-anı" ne olabilirdi ki?.. O aedenle gelişi de "hep varntış" gibi oldu... Bunca yıllık gecikmişliği Tarihi mekantarda. "sır" peşinde fark edilmedi bile... Manisa tarzanı Geçen pazardan birkaç gün önce gazeteye getirdiği "On- lar Hep Oradaydı"yı imzala- dığında, "tçtade bak ne var" deyip beni de tstanbulun sır- lanna ortak ettiği sayfalan gös- termeye kalkıştı... Bırakmadım; "Okurken rasaama keyfuni efimden al- ma" dedim... Aynı akşam ise 19. sayfada- ki ".Manisa Tarzanı"na takılıp kalmayayım mı?.. Neden çıp- lak gezdiğini soranlara anlatır- mış: Selahattin Eyyubi, Haçlı or- dusuyla savaşmadan önce, Haçlılan ilk gören gözcüler te- laşla yanına gitmişler: "Nasıi savaşırE?-. Ayak ürnaklanna kadarzırhabü- rünmüşler; ne kınç, ne ok iş- ler.." diye ya- kınmışlar... Se- lahattin Eyyubi ise "Sizdeyahn kıhç savaşacak- sınız; onlar ne kadar giyinik- se. o kadar so- \unacaksBUz_1 * demiş... Mani- sa Tarzanı Ah- met Bedevi de Arabistan'dan Türkiye'yegel- diğinde, işte bu öyküyü örnek "üşüdükçe soyunarak" soğuklan alt etmiş... İnadma Cumhuriyet^ Sunay Akın bunu yazarken elbette ki sadece bir ilginç ki- şiliği anlatmak amacını taşımı- yor... Günümüzdeki birçok "özJemin" gerçekleşebibnesi için de hem Selahattin Eyyubi hem de Manisa Tarzanı gibi "inadma" davranmak gerek- miyormu?.. Örneğin, "inadma yaşamayı" hepimize yine Nâ- zun öğretti... Şimdi de "inach- na demokrasi", "inadma ba- ğunsızhk" "inadma çevre ve kültür", hatta "inadma mimar- bk, inadma planlama-" diye- rek bütün bunlan engellemek isteyenlere "yahntabç"direni- yoruz... Hele Sunay da artık sadece yüreğiyle değil, yazılanyla da aramızda olduktan sonra, "ina- dma Cumhuriyet" deyip kim bilir ne güzel ve coşkulu gün- leryaşayacağız... tstanbul'un sırdaşına hoş geldin diyorum... Cumhuriyet okurlanna da göz aydınlığı di- leyerek... Oekinciia-cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakfü turk.net ÇÎZGÎLÎK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMİH POROY [email protected] KEDl LEVO APTÜÜKA e-posta: [email protected]. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 20 Ekim M.KEMALDEN G£NÇLİ6E.. «27'P£ 8U6ÛN, GAZİ MUSTAFA KEMAL, ÜN- LÜ "6EUÇUĞE HİTABE'ŞİNİ ŞÖYL£Dİ. BÜYÜK ÖNDEH'İN,1SeJCİM &ÜMÜ, CUtoUü- Rİ'/ET HAUC PARTİSİ'UİU TÛOciYB BÜYÜK MİLLBr MECUSİ'NDE TOPLAUAN KJJ&UL- TAYINPA OKUMAYA BASLADI6I "NUTIJK' (&ÖYLEV} TAM ALTI GUN SÛBMÜfTV. SOMUAIM OA, GEUÇÜĞE YÖhlEÜIC SĞU1M YBR ALAMÇrt. YENİ TÛmdYe DEVLETİ'NİN BAGIMSI2LI- Ötuı VE cuMHu/ztYer yö/ver/M/A// tco- RUMA GÖREVİNİ GEUÇÜğe S/RA/CTt- ğlAJI AÇHOAYAN GAZİ MUCT/VA /CB- MAL (ATATÛ&O SÖZ±£&/A// TAAAAMlA- MIŞTT.. PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Liechtenstein'i Yenmek Dünya üçüncüsü olan ulu saltakımımıza5-0 ye- nildikleri maçın ertesinde Liechtenstein'li futbol- cular Türk gazetelerini gördüklerinde mutlaka çok şaşırmış olmalıydılar... Çünkü futbol tarihlerinde bir yabancı basın tarafından ilk kez böylesine önemsenmişler, oynadıklan bir maça gazeteler- de ilk kez böylesine geniş yerier verilmişti... Bu önemseniş, her karşılaşmaya yenileceklerini ba- şından bilerek çıkan ve de beklendiği gibi yenilen bir futbol takımı için gerçekten şaşırtıcı bir "o- lay"d\... Ali Sami Yen Stadyumu'nun izleyici kapasitesi kadar bir nüfusu vardı üechtenstein'in... Avustur- ya ile Isviçre arasına sıkışmış 31 bin 143 nüfuslu prensliğin ulusal futbol takımının tarihinde oyna- dığı hiçbir maçı Istanbul'daki kadar çok futbol meraklısı izlememişti belki de... Liechtenstein'li futbolcular kendilerine gösterilen bu olağanüstü ilgiye de çok şaşırmış olmalıydılar. En küçüğü 2467 nüfuslu Triesenberg köyü ile en büyüğü 5130 nüfuslu Schaan köyü olan yedi köyden olu- şan prenslikte bir "ulusal lig" bulunmadığından futbolcular komşu Isviçre'nin üçüncü liginde ya da yerel kümelerdetop koşturuyorlardı. İşte böyle bir takımı yenmiş ulusal futbol takımımız... Spor ba- sınımız da böyle bir takıma karşı kazandığımız "zafer"i kutlamıştı renklı sayfalannda... Liechtenstein'lileri şaşırtan, sevindiren, gurur- landıran "olay" bizim için acıklı bir durumdu as- lında... En küçüğünden en büyüğüne Avrupa ga- zeteleri kendi takımlannın San Marino, Andorra, Liechtenstein gibi minik ülkelerin takımlanna kar- şı kazandıklan maçlanna tek sütunla, bilemediniz iki sütunla yer verirken, bizim bu "zaferieri" çar- şaf çarşaf "tefrika" etmemiz, futboldaki dünya üçüncülüğümüze karşın hâlâ bir şeyleri hazme- demediğimizi gösteriyordu... • • • içimizden bir türlü atamadığımız, hatta tam ter- sine giderek büyüyen "Avrupa kompleksimiz" bi- zi sık sık gülünç, acıklı, utanılacak durumlara dü- şürüyordu. Liechtenstein yengisini böylesine abartmak ne degin "acıklı" bir durumsa, "Mani- sa Davası"nda verilen kararda Avrupa Birliği ra- porunun etkili olması da o değin "utanılacak" bir durumdu bizim açımızdan. Eğer basınımızda yer alan haber-yorumlar doğruysa, yedi yıldır süren dava tam "zamanaşımı "na uğrayıp düşmek üze- reyken, "Avrupa'ya ayıp olmasın!" diye hızlandı- nlmış, karara bağlanmıştı. Doğru muydu bu haberler, yorumlar? Eğer bu haberterde, yorumlarda bir zerrecik doğruluk pa- yı varsa, bir ülke için, o ülkenin insanlan için bun- dan daha utanılacak birdurum olabilir miydi? Eğer yargımız adalet dağıtmak için Avrupa'nın, Avru- palılann itelemesine muhtaç duruma gelmişse, getirilmişse ulusal futbol takımımız değil Liech- tenstein'e, Ingiltere'ye 5 çekse, ne yazardı? ••• Liechtenstein kalecisine beş gol atınca sevirtç- ten havalara uçan, IMF 1.6 milyarlık borç dilimini erteleyince üzüntüden yertere serilen, "adalet te- cellisi" için yabancılardan medet uman tuhaf bir toplum olmuştuk biz... Sevinçlerimiz, hüzünleri- miz, utançlanmız birbirine kanşmıştı... Bizi bu "tuhaf" durumlara düşürenler şimdi ül- kenin dört bir yanında alanlan dolduran kalaba- lıklaramavallarokuyoriar, masallaranlatıyorlar, oy istiyorlardı... Işin daha da "tuhaf yanı, o maval- lara, masallara, palavralara alkış da alıyorlardı ka- labalıklardan... Var olan tuhaflıklar içınden yeni tuhaflıklar ürüyor, tuhaflıklar tuhaflıklarla besleni- yordu... Bu tuhaflıklar kısır döngüsünün bir yerde, bir noktada kınlacağına dair hiçbir alamet, iz, işaret, belirti görünmüyordu... Ama yine de bir "umut"\u önümüzdeki seçimler... O liderleri, partilerini ye- niden yeniden büyüteç altına yatırmak gerekiyor- du... Belki bizi bu tuhaflıklar kısır döngüsünden çı- kartacak birisine, birilerine rastlayabilirdik dikkat- le bakarsak... Başka bir şansımız da yoktu zaten, boş sevinçlere kapılmamak, sevinçlerimizden ye- ni utançlar duymamak için... e-posta: dkavukcuoglu'• superonline.com Faks: 0212-723 84 97 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Ömer Sey- fettin'inbirro- manı. 2/ Muğ- la'run bir ilçe- si... Motor ya da dinamolar- da devinimli bölüme veri- len ad. 3/ Bir soru Bir ülkenin parasuıın baş- ka bir ülkenin parasıy- la değeri. 47 Birinci olarak... Bir kömür cinsi. 5/ Hatay ihnde „ bir ırmak... "Şimdi uzun karlıklarda bir Lapon kızağı / Önün- de — geyiği" (Behçet Necatigü). 61 Kanşık renkli... tlişkin, değ- gin. II Cepte taşınan tütün ya da sigara kutusu... Hicap. 8/ Boğa güreşi ya- pılan alan... Orta Avrupa'daki dağ sırası. 9/ Satrancın ilk biçimi ve adı olan Hintçe sözcük. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Ege Bölgesi'nde bir dağ... "Nurullah —": Yaza- nmız. 2/lngiltere'de çok sevilen bir cins bira... Ak- deniz Bölgesi'nde bir akarsu. 3/Bir nota... Yerinde- lik, yanılmazlık. 47 Süs için yapıhnış giysi kıvnmı... Eski Mezopotamyahalklannın gök tannsı. S/Uzak... Kiraya verilerek gelir getiren mülk. 6/Güçlükle ya- pılan... Coğrafyadaki kıyı tıplerinden bin. 7/Bir ma- hn cinsini ve fiyatını gösteren küçük kâğıt... En kı- sa zaman süresi. 8/ Boşlukta 300.000 km/sn'lik bir hızla yayılan ışık taneciği ya da enerji kuvantumu... Suyosunu. 9/ Maksat... " — ektim biçemedim / Bir düş gördüm seçemedim" (Türkü).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle