14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 2002 CUMARTESİ DÎZt Ankara 'Ecevit'siz ve MHP'siz AB hükümeti' senaryolanyla çalkalanırken Bahçeli son noktayı koydu MHP erkenseçim kdıcınıçekti 90 ıcak günün sü3 TJcevit'in tedavisi uzadıkça, MJJ 'çekilsin ' çağnları yapılmaya başlandu 4 Temmuz'dayapılan ekonomi zirvesinde Kemal Derviş 'in "Belirsizlik ortamını uzatmayın " isteği MHP lideri Bahçeli ile aralarında gerginlik yarattu nahçeli, 7Temmuz'dabombayı' İJpatlattı: 3 Kasım 'da erken seçime gidelim. MHP lideri, "Böylece Ecevit'siz ve MHP'siz hükümet oyununu bozacağız" derken, ANAP'lı Erkan Mumcu da "Demokrasiye karşı komplo kuruluyor" diyordu. TÜREYKÖSE Başbakan Ecevit'ın hastanede kal- ma süresi uzadıkça söylentiler de art- tı. "Çekflsn" çağnlanna her gün ye- nileri eklenirken; DSP'deki kıpırdan- malar çok daha büyük bir depremin ha- bercisiydi. Kuhslerde, "Ecevitsiz, MHP'siz" AB hükümeti senaryolan konuşuluyor- du. "Askerier çekîlmesini istevecek- nnş", tt HüsamettmÖzkan,vekâletede- cekmiş", "Kemal Derviş, İsmail Cem, Hfisamettin Ozkan DSP'yi parçalayq) yeni hükümet kuracakırnş", *Başba- kan. Bderlerzirvesiııegitmezse,çekü- mesi resmen istenecekmiş" benzen söylentilerine her gün yenileri ekleni- yordu. Hatta, TBMM Başkanı Ömer Izgi başbakanlığında bir seçim hükü- meti planı doğrultusunda bakanlık düş- leri kurmaya başlayanlar bile vardı. 4 Temmuz günü yapılan ekonomi zir- vesinde yaşananlar, Başbakan Yar- dımcısı DevfctBahçefi'yi çileden çıkar- dı. 4 Temmuz zirvesinde bürokratlar, liderlerden siyasi kaynaklı belirsizlik ortamının uzahlmamasını istedi. Bah- çeli, sinirlenerek "Siz teknokratsmız, siv'asi konulan biz değeıiendiririz, siz teknik değeriendirmelerinizi yapın" uyansında bulundu. MHP kulıslenn- den sızan bilgilere göre, gerilimi tır- mandıran diyalog şöyle gerçekleşti: Deviet Bahçeli: Sayın Derviş, sürek- li "siyasi betirsiziik" diyorsunuz. Hü- kümet görevının başında. Nereden JL/önemin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yantanaa KemalDervç'in Başbakan Ecevit'in sağhk duramunu gerekçegöstererek, *yeni bir siyasi senaryo' çözümünü dilegetirmesiüzerine MHP GenelBaşkaoı Deviet Bahçeli, ne pahasma olursa olsun Ecevit'in yanında olacağmı ifade ettL MHP lideri kısa bir süre sonra da seçim isteğini açtkladı. kaynaklanıyor bu siyasi belirsizlik? Kemal Derviş: Sayın Başbakan'ın sağlık durumuyla ilgili bir belirsizlik var. DevietBahçeli: Ne demek istiyorsu- nuz, yani bunun çözümü nedir? Kemal Derviş: Yeni bir siyasi senar- yo. Bülent Ecevit: Bununla ne kastedil- mek isteniyor. Hükümet gerekli önlem- leri alıyor, ben de çahşıyorum. MesutYümaz: Bunun karannı dok- torlar vermeli. Bahçeli, bu anda Ecevit'in Hüsa- mettin Özkan'a baktığını ve gördüğü suskunluk karşısında sarsıldığını da- ha sonra kurmaylanna aktardı. Bahçe- li, "Yüzümüze karşı, yeni senaryo la- znn, dediler. Başbakan'a insafaz sal- dmlar yapıbyor. Ama bunun asıl hede- fîMHP'sizhükümet" diyordu. Bahçe- li, "Ecevit'inyüreğinden hançerlendi- ğmi" de söylüyordu. Aynı günlerde Financial Times'te yer alan baş yazıda "Hiçbir Kder, ye- ri dokhırulamaz değjkfir" deniliyordu. "Türldye'nin smavı" başlıklı yazıda MHP GENEL BAŞKAN YARDMCISI ÇETÎN, SEÇÎM SÜRECÎNDE YAŞANAN GELÎŞMELERÎ ANLATTI: Oyununplanlayıcılcm Yümaz ve Ozkan EMİNEKAPLAN MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, seçim sürecinde yaşanan gelişmelerle ilgili sorulanmıza şu yarutlan verdi: - Türkiye'de bazı oyunlan bozmak için 3 Kasnn tarihini önerdiğinizi söytiryorsunuz. Bu oyunlann başlangKi nereye dayanıyor? - 57. hükümet, uzlaşma ve koalisyon kültürü içinde ilk 2 yıl güzel bir çahşma sergiledi. Hükümet içinde, siyasetin ticaretini yapan fertlerden diyet istenmeye başlanmasıyla birlikte hükümet içindeki ilk sorunlar da başladı. "Anayasanınfirlaaldığrtoplanü olarak nitelendirilen MGK toplantısı, bu sürecin başlama tarihidir. Sonra, yolsuzluklarla ilgili operasyonlann yoğunlaştığı bir dönem oldu. Birden "işadamlanmn eHne kelepçe takıhyor" biçiminde kamuoyu baskısı oluşturulmaya çalışıldı. Bu süreç, hükümette son 15 yılın hesabını vermekle yükümlü olan insanlann, "suç ortoğf diye tabir edebileceğimiz kişilerin "benim mağdtıriyetimi gider, yoksa ben de beraber yapüğunız işteri açıklarun" tehditi güvenlik güçlerine ya da operasyonlan yürütenlere baskı yapmalan biçiminde yüriidü. Pek çok operasyon bıçak gibi kesildi. - Bu siyasi Mesut Yümaz mı? - Evet, hükümet ortağımız diye ifade ettiğimiz Mesut Bey. - Snin tabirinizk bu oyunlar, yoisuzluk operasyonlanna mı dayanıyor? - Evet, hükümetin bu sürece gelmesinde bu operasyonlann ı • ANAP lideri Yılmaz'ın 'suç ortaklanna diyet ödemek' amacıyla bir hükümet krizi yarattığını öne süren Şefkat Çetin, yeni hükümet senaryolarmı uygulamaya sokmak için de Kemal Derviş'in seçildiğini söyledi. Şefkat Çetin, bütün senaryolann Başbakan Ecevit ve MHP'yi devre dışı bı- rakmak üzere planlandığını, ancak partisinin oyunlan bozduğunu söykdL büyük etkisi oldu. Bizim gibi DSP de bundan rahatsız oldu. Kendilerine MHP ve Başbakan Bülent Ecevit'i engel olarak gördüler. Bunu yüksek sesle ifade edemediler. Bir AB silahı yakaladılar ve siyaseti AB yanklan ve karşıtlan gibi iki kutba ayırdılar. Mesut bey, işi biraz daha gercbilmek için devletin güvenlik birimlerini, TSK mensuplannı eleştiren konuşmalar yapti.. - Kemal Derviş'in bu senaryoiar içinde bir rohl var mıydı? - Bir planlama yapıldı, uygulama aşamasında da Derviş devreye sokuldu. Planlanan Ecevit'in devre dışı bırakılıp Özkan'ın devreye girmesiydi. - Bu hükümet modeünde hangi partfler yer alacakn? - Özkan ve Mesut beyin onayıyla bağımsızlardan ve DSP'den 70 kadar milletvekiünin katıhmı hesaplanıyordu, destek verecek kişiler belirlenmişn. Ama genel başkanımızın, başbakanhğa vekâlet olmayacağı, başbakanın kendisini sağlıkh hissettiği sürece MHP'nin destek vereceği yönündeki açıklamasıyla bu oyun bozuldu. - Ecevit, devre dışı bırakılamayınca hangi plan uygulanmaya başlandı? - Sayın Derviş'i çok iyi motive ettiler, kendisini Türkiye'nin kurtancısı gibi görmeye başladı. Bir yandan da Sisam ve Rodos'taki toplanülarda İsmail Cem formülü geliştirilmeye çahşıldı. Bunlar tek bir senaryonun parçalanydı. Kemal Bey, burîlann uygulayıcısı oldu. DSP'nin bölünmesi aşamasında da seçilememe kaygısı içinde olan milletvekillerine de "Deniş'B parti iktidara gefir" denilerek bir grup oluşturuldu. Sonra da düğmeye basıldı. Gerekçe olarak da "Başbakan, Özkan'ı dtşladT denildi. Bu program, DSP'nin bölünmesine neden oldu. Partileşme sürecinde ise Derviş, konu mankeni olarak kullanıldığını anladı, CHP'ye yöneldi. - DSP'nin böiünmesinde ANAP'uı etkisi var mı? - Evet, 1. plan olmayınca 2. plana geçildi. O da yeni kurulacak partiyle yeni bir hükümet modeli. Bu modele DYP de monte edilmek ıstendı, ancak Tansu Çfller, "Ben başbakan olacağmı'' deyınce plan tutmadı. - Yümaz'dan "MHP çeküsoT önerisi geldi. Bu önerrvi neye bağhyorsunuz? - Bu ANAP'ın son çırpınışıydı. Ük sitem Özkan'dan geldi. Beykoz konaklannda görüştüler. Senaryolan beraber planlayan insanlar arasında "Biz sizmle böyte anlaşmadık, niye bu noktaya gddJk" sorgulaması başladı. "Yenibir hder, hükümetin reform prog- ramına bir yön verecektir. Ancak koJ- rukta oturmasma rağmen, ashnda ik- tidarda obnayan birbaşbakan bunu sağ- layamaz" yorumu yapılıyordu. lç ba- sında yer alan bazı yazılan da gören Bahçeli, karannı kesinleştirdi... Bahcell 'seçim' dedl... MHP lideri Bahçeli, 7 Temmuz pa- zar günü partisinin Bursa il başkanlı- ğı tarafindan düzenlenen "ll.Kflcayay- la Türkmen Kurultayı"nda "bomba- smı" patlattı: "Madem Türkiye'de siyasi bir beür- siziik var. Her türlü ekonomik prog- ramın başanyla uygulanmasım önle- yen faktör bu olarak görülüyor. Gefin siyasi betirsiziikten neyi kastediyorsa- mz ki, kastettiğuiiz 57. cumhuriyet hü- kümetinin bozubnasıdır. O zaman bu amaçlanmzı milkt iradesine dayah yapmaya cesaret ediniz. TBMM'yi 1 Eylül'de olağanüstü toplannya çağı- rahm. 3 Kasım'da seçim karan ala- hm. Geçmişte olduğu gibi 60 günlük bir seçim takvimi içerisinde seçimleri yapalım. Seçim tarihini 3 Kasun ola- rak benrieyeüm. Böyle bir durum sa- ym başbakan başkanhğmda bir hükü- metle Türkhenin sağlıkh bir seçime gHmesi demektir." Bahçeli, parti yöneticilerine de ne pa- hasına olursa olsun Ecevit'in yanında olacağmı da söylüyordu: "Türkrye'nin menfaaöerine aykın olarak bazı dış finans çevTeleri ve ba- snun bir böhımünce de destekknen bir organizasvon tespit ettik. Erken seçim karanıu da açıklamasaydık hafta\a MHP'siz hükümet için düğmev e basa- caldardL Bu kopuşlar. senaryo sahip- lerini suçüstü yakalatmışar.'' Mumcu: Komplo var Senaryoiar ANAP'ı da kanştırmış- tı. ANAP lideri Mesut Yümaz, yakın temas içinde olduğu Husametrin Öz- kan ile birlikte "Ecevit'siz'' hükümet arayışlan içine girerken; başkanlık di- vanındaki sözleri basına sızdı: "Özkan la anlaşük. hkbaharda se- çjmegideceğiz.'' Kulislerde "Ecevit'in dışlandığı bir DSP ile ANAP'ın seçim tttifakr bile konuşuluyordu. DYP ile de çok temas arandı. Ancak, Tansu Çüer'in "başbakanhk" arzusu, "Isma- 1 Cem başbakanhğmdaki AB hüküme- ti" senaryolanna uymuyordu. Bu ara- yışlar, zaman zaman ANAP Başkan- lık Divanı toplantılannda gerilim ya- rattı. O dönemde ANAP'tan henüz ay- nlmamış olan Erkan Mumcu, lideri- ne açıkça tepki göstermekten kaçın- mıyordu: "Ortaklardan hernangi bi- ri seçim isterse seçim kaçınılmaz olur. Doiayısıyla hükümete ihşkin, onu çıka- rahm, bunu alahm, senaryolan yanhş olur. Bu,yanhşbir oyun." Erkan Mum- cu'nun 8 Ağustos günü, henüz ANAP'la yolunu ayınp, AKP'ye geç- meden önce yaptıgı açıklama ortalığı kanştırdı. Başbakan Bülent Ecevit, bu sözleri "partilerine karşı kompk)" sav- lanna dayanak gösterdi. Mumcu ay- nen şunlan söylüyordu: "Son 3 aydır Türk demokrasisine karşıkomplo knnıhryor. Hem nıluatoy- naiKhğmı hemdegüç odakh bir iBşkiy- le kendflerine göre bir hükümet, Tür- Idye tasarlamav'a çahşüklannı, bunu yaparken detoplumu dışarda bırakma- yıarzuladddannı görüyorum. Bu odak- lar 57. hükümetin içerden vıkılmasuu. DSP'nin parçalanmasmı iste>enler. tt- ti£^araytşJan,eJitoiigarşikurmaama- cına dönük. Büyük çıkar gruplan ve iş çevrelermi gözeten bir hükümet ta- sarlanıyor. Hükümetiçten yıkdmakis- teniyor, bunun için de DSP parçalam- yor. Ecevit'in yerine başkası getirflmek isteniyor. ANAP eğeroyoldan yürüye- cekscbenim oyoldanyürümemmüm- kündegü." YARIN: DSP nasil parçalandı? CEM RADYO : 13.151 TOP20»corn dan snçotc Bkaöntürttfcr KENTVEYAŞAM 18.15 TÜRKÜLER TÛM DÜNYADA WV So Frekımy "JS Fnb î:!263r43< KİĞI ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo:2002 81 Tapunun Topraklık Köyü, 115 ada, 6 No'lu parselınde Gülsüm (Toluay) Akan, Ha- tıce (Toluay) Gündük. Şükrün (Toluay) Gökmen, Ayten (Toluay) Badur, Cemal Tolu- ay adına kayıtlı tarla vasfındaki 7750 m2 yûzölçümlü gayrimenkulün tamamı DSI Genel Müdürlüğü tarafindan toplam 13.523. 750.000 bedel karşılıgında kamulaştınl- ma işlemine tabi tutulmuş olup, taraflar arasında kamulaştırma bedeli hususundk an- laşmaya vanlanıadığından DSI tarafindan 4650 sayılı yasa uyannca kamulaştırma be- delinın tespiti ve taşınmazın DSİ adına tapuya tesciline karar verilmesi için mahke- memize dava açılmış olup. duruşması 31.10.2002 gününe bırakılmıştır. 4650 sayılı yasa ile değişik 2942 sayılı yasanın 10. maddesi uyannca ilan olunur. Basın: 61434 KİĞI ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Dosya No: 2002/95 Tapunun Topraklık Köyü. 113 ada. 6 No'lu parselinde Dursun Toluay adma kayıtlı tarla ve ev vasfindaki 7200 m2 yûzölçümlü gaynmenkulün tamamı DSİ Genel Mü- dürlüğü tarafindan toplam 18.814.000.000 bedel karşılığında kamulaştınlma işlemine tabı tutulmuş olup, taraflar arasında kamulaştırma bedeli hususunda anlaşmaya vanla- madığından DSİ tarafindan 4650 sayılı yasa uyannca kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın DSİ adına tapuya tesciline karar verilmesi için mahkememize dava açılmış olup, duruşması 31.10.2002 gününe bırakılmıştır. 4650 sayılı yasa ile değişik 2942 sayılı yasanın 10. maddesi uyannca ilan olunur. Basın: 61439 MAHMUT TALİ ONGOREN'i anıyoruz. 13 Ekim 2002 Pazar Saat 12.30'da gömütü başındayız. Cebeci Asri Mezariığı (101 Ada, 17 Parsel) 14 Ekim 2002 Pazartesi Saat 14.00'te anısına öğrenci filmleri gösterimi (AÜ lletişim Fakültesi, Mahmut Tali öngören Salonu) TfHV, Cumhuriyet, ÇGD, İLEF, Ankara Uluslararası Film Festivali CUMARTESÎ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU (nsan Nedir Sorusuna Kapsamlı Bir Yanıt Prof. Cahit Can'ı önce bir telefon konuşmasıyla tanıdım. Bu köşede yayımlanan bir yazımdan söz ederek bir çalışmasını sonuçlandırmada bu yazının etkili olduğunu söylüyor, bu nedenle de teşekkür et- me inceliöinde bulunuyordu. Şaşırmadığımı söyte- yemem. Oncelikle, bizde bu türden "feşe^/cür"lere pek rastlanmaz. Ikinci olarak da, iddiasız bir köşe yazısıyla bir bilim insanını etkilemiş olmak güzel bir duyguydu... Sonra Prof. Cahrt Can'ın kitabı geldi. Yaklaşık 550 sayfalık dev bir yaprt: "Toplumsal In- sanın Evrensel Doğası ve Cinsel Suçlar..." Bizde bu türden kitaplara da pek rastlanmaz... Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üyelerınden Prof. Can uzmanı ol- duğu bilimsel disiplınin temellerinde, fakat yaratıcı bir yaklaşımla, akademik sınıriann daraltıcı çerçe- vesini çok aşan bir yapıt ortaya koymuştu. • • • Prof. Can'ın söz ettiği yazımı, yayımlanışının üze- rinden beş yıl geçmiş olmasına karşın çok iyi anım- sıyorum. Çünkü, "etik" başlıklı bu yazı, biriktirdiğim bir öfkenin sonucuydu. öfkemin nedeni ise, bizde hemen her konuda hem yaygın hem de geçer ak- çe olan yüzeysellikti... Kendımi de katarak söylüyo- rum, bizde bugün pek revaçta olan köşe yazariığı mesleği, böyle bir yüzeyselliğe düşmek için biçılmiş kaftandır... Kolay bilgi edınmeye alıştırılmış okur, kö- şe yazanndan her konuda kendisini bilgilendirme- sinı bekler. Köşe yazarı da, üslup sahibi ya da her- hangi bir bilgi alanında uzman olup olmamasının ne önemi var, kaleminın ucuna (bilgisayannın tuşlan- na!) ne gelirse döktürür... Tepeden bir bakışla bü- tün toplumsal ve kişisel sorunlara çözümler üretir... Prof. Can'ın dikkatinı çekmiş olan yazımda şu cüm- leler vardı: "Etik kavramının toplumsal niteliği ko- nusunda yapılmış (sadece birkaçının adını andı- ğım) son derece önemli çalışmalar varken, günü- müzde biyoetik gibi bir kavram tartışılmaktayken, bızdeki birtakım köşe yazarlannın ülkemizde yaşa- nagelmekte olan namus cinayeti, zina, boşanma vb. türünde toplumsal etik'/n konusu olması gereken olgulan; aile, evlilik, çocuk'/a ilgili sorunlan; inanıl- maz bir sığlıkla, akıl almaz bir duyarsızlık ve hafıf- likle, kadın-erkek eşithği, özgürlük, aşk vb. şablon- laşmış, içeriği boşalmış kavramlarla açıklamaya ve yargılamaya çalışmalannı hayretle ve üzüntüyle iz- liyorum. Sözümona eleştirdikleri magazin medya- sıyla aynı düzeydekı bu ilerici köşe yazaharına kar- şı okur tepkisizliği ve bu gibi konuların irdelenme- sine içerik ve üslup düzeyi getirebilecek toplumbi- limcilerin eylemsizliği üzüntümü arttınyor..." • • • Prof. Can'ın yapıtı beş bölümden oluşuyor. Her biri ayrı bir yapıt kapsamındaki bu beş bölümdeki ortak yaklaşım, özetle, aynı zamanda hem doğal hem toplumsal bir varlık olan insanın bu ikılemli yapısını anlama çabası; kitabın konusunun sınırtan içinde suç veceza kavramlannın irdelenmesıdir... "Genel Ola- rak Doğa-lnsan-Kültür llişkılen" baslığmı taşıyan, baş- lıbaşına özgün bir yapıt değeri ve kapsamındaki "giriş" bölümünde ise, esas olarak, "doğadan kül- türe geçiş sürec/"ndeki insan olgusunun irdelendi- ği söylenebilir... Prof. Can'ın sözleriyle "...tüm bu gi- riş bölümû boyunca, toplumsal (kûltûrel) insanın özel- lıkle cinsel yaşamı konusunda, biyolojik doğasına nasıl karşı çıktığı ve bunu yaparken de kendini na- sıl dönüştürdüğü görülecektir... Görüleceği gibi in- sanın biyolojik doğasıyla toplumsal doğası, zaman zaman çatışmakta ama gıderek örtüşmektedir..." • • • Prof. Cahit Can, kitabına yazdığı önsözün ilk cüm- lesinde yaprtının içeriğini özetliyor "Bu kitap, insa- na, topluma, kültüre ve kültür ürünlerine salt akıl- cı, sosyolojik ve normatif biryaklaşımla, aynı konu- lara antropolojinin verileriyle zenginleştirilmiş bir bakış arasında ortaya çıkmış olan hesaplaşmanın ürünüdür..." Prof. Can'ın çok yerinde bir deyimle "he- saplaşma" olarak niteledığı bu çatışkı, çağlar bo- yunca bütün düşünürleri ve düşünür kimliğine sa- hip yazarlan derinden etkilemiş ve etkilemekte olan "insan nedir?", "nasıl olmalıdır?" sorulannın ta kendisidir... Prof. Can, bilimsel bir nesnellikle, ama başta da belirttiğim gibi akademizmin daraltıcı sı- nırlan içinde kalmadan, yapıtındaki temel yaklaşı- mı, denebilirse "ana fikir"\ özetlemeyi sürdürüyor: "...insan davranışlannı anlamaya yönelmiş bilim dallannın ve özellikle de antropolojinin sunmuş ol- duklan veriler ve bilgilerle donandıktan ve insan yapısının belirleyici özelliklerini tanıdıktan sonra; hukuku salt yönetme erkini elinde bulunduranlann emiheriyle özdeş gören pozitivistlerin savları nasıl onaylanabilir?.. Hukuku doğadan, yaşamdan ve kı- saca insandan soyutlayarak açıklamaya çalışanla- nn görüşlerine nasıl katılınabilir? Kaldı ki, bir kura- lın akıl aracılığıyla oluşturulduğu söylenirken, bu 'akılVn çahşma yönteminin özelliklerini, daha açık birdeyişle insanın mantıksalyapısını belirleyen öğe- lehn ve bunları yönlendiren evrensel eğilimlerin de bilinmesi gerekmektedir..." • • • Prof. Cahit Can'ı düşünce dünyamıza büyük kat- kısından ötürü kutluyorum... "Toplumsal İnsanın Evrensel Yapısı ve Cinsel Suçlar" sadece toplum- bilim uzmanlannı ya da meraklılarını değil, "insan"la ilgili herkesi ilgilendirmesi gereken nitelikte biryaprt- tır... ataol b@cumhuriyet.com.tr. Faks:(0212)51385 95 ANMA Yaşamını Türkiye'nin ve dünyanın aydınlık geleceğine adamış Türkiye Işçi Partisi Genel Başkanı BEHİCE BORAN ölümünün 15. yılında mezarı başında anılıyor. Konuşmacı: Prof. Sadun AREN Mezarbaşı Anma Toplantısının: Tarihi : 12 Ekim 2002 Cumartesi (Bugün) Saati : 12.30 Yeri : Zinciriikuyu Mezarlığı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle