18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 2002 ÇARŞAMBA DlZÎ DerslerledolubirtarihSovyetler Birliği Niçin ve Nasıl T arihçi gözüyle bakıldığında, Rusya'nın XX. yüzyıl boyunca oynadığı rol ve yükseüşinde anlaşılması güç yanJar vardır. Rusya, bu "zrtiar çağTnın karmaşık ve önceden farkedilmez aktörii, üstelik o "Hdar"dan bıri olarak, dünyamızın tanhınde pek büyük bir rol oynadı. Parmağını bile oynatsa yankı yaptı. Ne var ki, uluslararası sahnede yol açtığı gürültüler ne olursa olsıın, aslında, özellikle Rus olan sorunlan çözmeye kalkmış ve böylece "kendine rağmen" uluslararası bir olgu olmuştur. Onun, temelde Rus olan tarıhı, tutkusunun araçlanna sahip oimayan bir ülkenin tarihidir. Çarlık zamanında da öyleydi: Bir imparatorluk yarahlmış olsa da, onun sıfarina yakışır sürekli ve derinlığine bir rol oynayacak gerekli kaynaklan yoktu ve bir aralık sımrlannı, savunma gücünü bile yitirmişti, Birinci Dünya Savaşı boyunca yeterince silahı bile olmamıştır Üstün güc Rusya R usya'nın. Sovyet Rusya ise, rekor sayılacak bir sürede bir yükseliş gösterir ve ûstelik, Batı'nın hatın sayılır bir yardımı falan da olmadan Hitler Almanya'sına karşı bir zafer kazanır. Teknik düzeyi küni alanlarda hasımlanndan yüksek de olsa. köhnemış ağır sanayi görünüşündedir; ama buna karşın "üstün güç" olmayı sürdürür. Bazılannın sandıkJan gibi, Sovyetler Birliği'nin yıkıhşırun nedenı silahlanma yanşı değildir; o yarışuı etkisini de hesapta tutarak, başka nedenler aramalı. Asıl belirleyicı etken de, Sovyet sıstemine has "mekanizmalar"da olsa gerek. Gerçekten, onlardır ki sistemin teknolojik yenilik alanmda hantallaşmasına yol açmış; ve yaşam düzeyinin gelişmesini. teknolojik alanda olduğu kadar kültürel ve siyasal alanlarda da yaratıcılığın artmasına yarayacak kaynaklann çoğalmasını engellemiştir. Aslında, silahlanma yanşı ve savunma sanayisinin gelişmesi belli bir başan içinde yürümüştür. Bunlara uzun süre dayanılmaz hale gelinmişse, kaynağı, işte makinenin, yani sistemin yağlanmama yüzünden uğradığı tıkanıklıktır. Böylece, Çarlık Rusya'sını vaktiyle kemirmiş olan gerilik, 1917 Ekim Devrimi'nden bir yanm yüzyıl sonra yeniden, ama çok daha karmaşık bir bağlamda ortaya çıkmıştır. Çünkü, yeni rejimin başlardaki Batı'yı yakalama amacına, daha sonra Doğu'yu yakalama da eklenmıştir. Sovyet dönemi boyunca uğradığı büyük restorasyona karşın, bu eski imparatorluğun temelindeki çatlaklar da o zaman ortaya çıkmıştır. Ondan doğan bugünkü Rusya, Slav egemenliğindeki eski çekirdeğin sınırlanna çekilmiş bir ülkeyi bile yönetmekte zorlanıyor. Gelişme böyle de olsa, Sovyetler Birliği'nin dünya çapında gözlen büyülemesini nasıl açıklamah? Sovyetler Blrllğl gözleri niçin bflyüledl? H asunlann karşılıklı durumuna ve çeşitli dönemlerde birbirleri üzerinde bıraktıklan izlenimlere dayanarak soruya yanıt vermeye çalışalım: Batı 1921 ile 1929 yıllan arasuıda bir kalkınmayı gerçekleştirirken, Sovyet Rusya da iç savaşın (1917- 1923) yaralannı sarmaktadır. Arkasından, ilk beş yıllık planlann bombası patlarken, karşı taraf, özellikle 1929 ekonomik bunalımından sonra iflas halindedir. Bu karşılıklı dalgalanmalar, taraflann birbirlerini algılamalannı da etkiler: Böylece, Sovyet sanayi patlaması olurken Sovyet sisteminin kendi ülkesinde uyguladığı milliyetler politikası, bu "iç enternasyonalizm" de, dünyadaki imajını olumlu yönden etkileyen bir başka etkendir. Batı'da ırkçılığın ve şovenizmin ayyuka çıktığı bir dönemde, bir başka ülkedeki olumlu yaklaşımm dev yankılara yol açması doğaldı da. "Homo Sovyetikus", kendini Rus, Ozbek, Tatarya da Gürcü olarak görürken, kendi ulusu dışında bir başka imgeyi de kabul ediyordu. Böylece, orduda her soydan insanlar vardı, ama ordu, yine de Rus değil, Sovyet ordusu idi. Batı'daki 1929- 1936 bunalımı, Rusya'da 30'lu yıllardakı temizlemelenn, giderek rejimın öteki eksiklıklerinin niteliğini ve çapını gizler; ancak bu arada Batı'run sıkıntılan da artmıştır. Bir başka deyişle. taraflardan biri ötekınin kazanımlannı idealize eder, eksiklikler ise görülmez. Sovyet sisteminin kendi ülkesinde uyguladığı milliyetler politikası, bu "iç enternasyonalizm" de, dünyadaki imajını olumlu yönden etkileyen bir başka etkendir. Batı'da ırkçılığın ve şovenizmin ayyuka çıktığı bir dönemde, bir başka ülkedeki olumlu yaklaşımın dev yankılara yol açması doğaldı da. "Homo Sovyetikus", kendini Rus, Özbek, Tatar ya da Gürcü olarak görürken, kendi ulusu dışında bir başka imgeyi de kabul ediyordu. Böylece, orduda her soydan insanlar vardı, ama ordu, yine de Rus değil, Sovyet ordusu idi. Stalin rejimi, savaşın sonlanna doğru ülkeyi a RusIaşürma"ya girişmiş ve bu sistemin çöküşüne değin sürmüş de olsa, "enteraasyonal", sonuna kadar sistemin matlup hanesinde kayıth kaldı. Dev yankılan olan bir başka olay, 1945'te faşizmin uğratıldığı yenilgidir. Rusya'nın, daha da açıkçası aydınlannın ve halktan kimi kesimlerin -iyi nıyetle- Batılı bir kurtancı ideolojiyi, örneğımızde Marksist esinli bir ideolojiyi kabul etmiş olması, aslında tam anlamıyla Rus olan bir görevi "Rus usulü" yerine getirmek içindır diyebiliriz; ve bu olgu, onun tarihinin geri dönen bir olgusudur. Büyük Petro (1672-1725) ve n. Katerina( 1729-1796), bunun güzel örneklenni vermışlerdir: Onlar, Batı'dan ilericı kimi fikir ve pratikler alırken, bundan halkın çoğunluğunun nasibi, bir kat daha arttınlmış bir kölelık olmuştur. Stalin döneminde de gerçek olan bu çarpıcı "gelişme", Rusya'nın tarihsel nakaratını oluşturuyordu, bugün de oluşturmaktadır: Bir ayağı farklı bir yüzyıla takılı adımlarla üerlemektir bu! Deneme yoiunda 70 yıl S ovyet dönemi söz konusu olduğunda şöyle diyeceğiz: Rusya XX. yüzyıla, XIX. yüzyıldan kalma sorunlan, XVin. yüzyılın yöntemlerine başvurarak çözmek için gırdi. Bütün bu yüzyıllarda, Batılı fikirler bir rol oynadılar; ancak, her defasında Rus toprağının tanhsel süzgecinden geçtiler, ya bataklığın çamuruna battılar ya da toprak onlara yeni bir biçim verdi. Buradan kalkıp Rusya'nın XX. yüzyılda tuftuğu yola bakarak modernleşmesi hakkında şu sorulan sorabiliriz: Bir ılerleme miydı bu? Bir gecikme, dahası bir geri dönüş mü? Çarlık Rusya'sının birçok alanda gerçekleştirdiği ilerlemeleri yadsımadan söyleyecek olursak, rejim, melez ve azgehşmiş bir sosyal yapının üstüne kuruldu. Öyle olunca da, sonuç, tabloda hiç de türdeş oimayan öğelerden oluşmuş halde. Ancak, devletin kabul ettiğı bütün dolambaçh etki araçlanna karşın, yeni rejım ülkeyi, çok önceden başlamış bir çözülüşten kurtardı, bir sanayi sistemi kurdu, savaşı bıtirdi ve toprağına sahip çıktı, halkına -her derecesiyle- bir eğitim sağladı. Bütün bunlar, eski Rusya'ya oranda dev ilerlemelerdir. Günümüzden hareketle bakıldığında Rusya. bir "deneme" yoiunda yetmiş yıl harcamışa benzer; ama, tarihçinın yaptığı gibı, geçmişten yola çıkarak bugüne doğru gelindiğınde, Sovyet Rusya. güçlü ve etkili bir gerçeldik olarak görünüyor çoğu kez ve iniş ve çıkışlanyla XX. yüzyılın tarihinde büyük yeri vardır. Hatırlatmış da olalım: Bu tarihsel misyon, tanmm ağır bastığı bir ülkede işe başladı ve Ikinci Dünya Savaşı "ndan sonra, işitilmemiş bir hızla gerçekten kentsel bir sürece dönüştü. Bu temel geçişe öncülük eden de, korkunç felaketlere karşın Stalin'ın ölümünden önce dallı- budaklı bir tekel kurmayı başaran bürokrası oldu. Zaten, neredeyse klasikleşmiş bir proletaryanın karşısında, kapitalist ülkelerin tersme burjuvazi değil sadece o vardı; üretım araçlannın mülkiyeti üzerinde doğrudan bir yetkiye sahip oimayan yönetici sınıf da onun bağnndan doğmuştu. Ne var ki. onun yönetme "sanat"ı, bir yerden sonra, alabildiğine dinamik bir uluslararası çe\Tede bir kent toplumunu yönlendirmede yetersiz kaldı. Böylece, zor kullanarak sürdürülmüş bir sanayileşmeden doğan sistemin kurucu öğeleri, bir modern sanayiyi yerleştirmeye bağlı otoritarizmle, pek eski bır mutlakiyet geleneğinin kanşımından oluşmuştu. Başlarda de\Timci başkaldınya esın vermiş olan sosyalist ve kurtancı ınanç da sistemin ilk kurbanlanndan biri oldu; çoğu kez görüldüğü gibi, yeni sistemi nitelendiren dinamizm de kurbanlar arasındaydı. Ağır basan ne olmuştur? S on olarak, Rusya'nın Batı'ya üsrünlüğünü gösterdiği bır konu da, komünizmle sosyal demokrasi arasında XX. yüzyıl boyunca görülen karşılıklı ılişki ve etkilerdir. Rus sosyal demokrasisi II. Enternasyonal'e dahildi; onun "komünist" söylemi, Ahnan sosyal demokrasisi başta olmak üzere, sosyalist partilerin Birinci Dünya Savaşı boyunca ve sonrasında gösterdikleri tavra bir tepki olarak doğdu. Komıntern'in Alman Komünist Partisi karşısında olumsuz bir rol oynadığı söylenir çoğu kez. Aslında, Alman sosyal demokratlan gibi komünistleri de başlangıçtaki devrimci tavn terk etmiş bulunuyorlardı. Ama şunu da belirtmeli: Ahnan ve Sovyet, bu iki hasma uygulandıklannda sol-sağ kategorileri, durumlara ve yönlendiricilere bağlı olarak değişkendir: Böylece, Hitler 1933'te ikidara geldiğinde sosyal demokrasi ister istemez yeniden sola geçti. Rusya'nın Nazi Almanya'sına karşı mücadelesi de kendisini satranç tahtasında sola doğru götürdü; içerdeki rejim ise, tersine, Stalin'den sonra alabildiğine değışmış de olsa. çeşitli oranlarda tutucu, milliyetçi ve alabildiğine antidemokratik kaldı. Sovyet rejlmlerl S ovyetler Birliği'ni diktatörlük olarak ötekilerle karşılaştırdığımızda ise, şu noktalar önemli: Sovyetler Birliği'nin bir diktatörlük olduğu aşikârdır; ama çeşitli aşamalar, dönemeçler, derinliğine değişıklikler göz önünde tutulursa, tek "bir rejim"den değil, Sovyet "rejimler"inden bahsetmek doğru olur. Ve hepsinın de ötesinde, temelde, olaylardan ve yöneticilerden başka türlü ağır basan tarihsel gelişmeler söz konusudur. Ne var ki, her toplum ıçın gerçektir bu, ama Rusya söz konusu olduğunda daha da gerçektir. Hep revaçta olan, faşızmle, -özellikle Stalin dönemindeki- Sovyet rejımini aynı torbaya koymaya gelince: Stalin'le Hitler'in ortak yanlan olsa da, aynı şeyi Hruşçov ve izleyicileri için de gönül rahatlığıyla söyleyebilir miyiz? Üci üUcenin başmdaki tiranlar birbirine benzeyebilir; ama ikisi de, birbirinden pek farklı yönlere doğrulabilir; çıkış noktalanyla vanş noktalan mutlaka aynı olmayabilir. Gerçekten, Birinci Dünya Savaşı'ndan önce ve sonra Rusya'yla Almanya, aynı işlere koşulmadılar. Belli bir dönemdeki benzerlikleri, farklı bir geleceğe götürecek farklı yollan gözden uzak tutmamalı. Bu bakımdan şu tek soru ile yetinebilirız: Hitler'in zaferi kazanmış olması halinde, Almanya'nın ve dünyanın geleceği nasıl olurdu? Ya da Hitler'in yerine geçecek bir başka Nazi yönetici, "Nazilikten anndırma"yı başlatabilir mıydi? Şimdı de Stalin'den sonra Rusya'da olan biten üstüne düşünelim: 1953'ten sonra başlayan -kimine göre pek ılımlı, kimıne göre de pek cesur- "StalinciMkten anndırma" hareketını, dönüşü ohnayan bir gerçeklik yapıp çıkan ne ohnuştur acaba? BİTTİ AVRUPA'DAN GURAY OZ GunümuzünBHmenBir S m Alman askeri birliği nıhayet Afganıstan'a grtti. As- kerter giderken bilinmedik bir yere gıden yaban- cılara, silahlıydılar ama turistlere benziyorlardı. Başlanna ne gelebılecegi konusunda bırfikırlen yok- tu. Içlerinden birisi, belirsizlığı anlatmaya çalışır- ken "Daha önce yaptığımız bir işi yapmaya git- miyoruz ki" dedi. Birdiğeri, "Savaşa gitmiyoruz biz", diye konuştu, "savaş bitti". Doğrusu da bu. Savaş bittı. Bundan sonrası artık politikanın "hü- nerli" ellerine havale edilmiştır. Bundan sonra, Ta- leban'ın yerine geçirılenlerin "demokratlığı" ile açılan pandoranın kutusundan bir kere daha fış- kıran Keşmir sorunuyla, bozulan dengeler ve bu kargaşa içinde egemenliğin ve egemenlerin yeni- den tammlanması "karmaşık" sorunuyla uğra- şacağız. Alman askerlerı savaşa gitmiyorlar, işte bu kargaşaya gidiyorlar. Bu kargaşada onlara, şim- dilik, sevgili eski başkentlennde, Bonn'da oluştu- rulmuş olan yeni yönetimi korumak görevi düşü- yor. • • • Almanya'da kimi çevreler, Alman askeri biriiği- nın Ingiltere'nın komutasındakı bir banş gücünde görev yapabıleceğını, ama altı ay sonra Türkiye ko- mutayı alırsa, Almanya'da Yeşıllerle Sosyal De- mokrat Parti arasında yeni bır siyasi sorunun or- taya çıkabılecegıni ıddia etmişlerdı. Ama böyle bır siyasi kavga olmadı. "Banş Gücü" olunca, Yeşil- ler komutanın kımde olduğuna aldırmazlar. "Sa- vaş Gücü" olsaydı, hiç değilse göstermelik bir iti- raz gundeme gelebılırdi. Aslında gerçekten de önemli bır sorun değil. önemli olan ve artık ınsanların konuşmadığı, üze- rinde tartışmadığı konunun hangi banş olduğudur. Her barış bir savaşın çocuğu değil midir? Peki, bu banş hangi savaşın, kimle kimin savaşının, na- sıl bir savaşın çocuğu? • • • Bu savaşın görünür değil, görünmeyen ekono- mik, siyasal nedenleri ve sonuçlan üzennde konuş- mak, belkı bundan sonra sonuçlar daha belirgin ortaya çıkmaya başladıkça, daha kolay olabilir. Belki de olmaz. Belki de olmaz, çünkü bu kez topyekûn bir sal- dın ile karşı karşıya kalınabileceği ve kargaşanın çokyönlü, çok boyutlu, çok cepheli olabıleceği yö- nünde işaretler var. Yakın geçmişın savaşa izın vermeyen dengesi, dünya çapında hegemonyaların, devasa stratejik hedeflerin benimsetılmesının etkin biraracı olarak savaşı olanaklı kılan bırdengesizliğe evrildi. Geç- mişte dengelerin durdurduğu güçler, dünyayı ken- di "yenı" düzenlerine tam olarak uydurmak için kar- şılannda herhangi bır engel kalmadığı kanısında- lar ve gerçekten de dengeyi yeniden kurabilecek bir güç ortada görünmüyor. Dengeyi kurabilecek güç, bu yeni düzende es- kisinden daha fazla zarar gören yoksul ülkeler, borç boyunduruğundaki halklar, hangi ülkede ya- şıyor olurlarsa olsunlar işsizler, her alandan kovul- muş insanlar olabilir mi? Olabilir. Kendi halinde, mavi bir umut bu. Baş- ka bir şey değil. Ama asıl umut, egemenlenn "mut- luluğa" boğduğu, yaşamlannı hergeçen gün da- ha kolaylaştırdığı insanlarda, ıhaneti kahramanlık, kendini kurtarmayı erdem, köşe dönmeyı başan, otobanlarda hız yapmayı çağın sevinci, seksı ha- yatın ve zamanın tek anlamı sayan insanlardadır. Yüzleri gittikçe kararmaya başlamış aydınlardadır. Okuryazarlar, malumat sahıpleri, düşünme ye- teneklerini kiraya vermiş olanlar durumun farkına vardığı, silkinip ruhlarını ıhanetin pençesinden kur- tardıkları, gittikçe renksizleşen ve anlamsızlaşan ellerini renkli hayatlannın üstüne basıp doğrulduk- lan zaman... Biliyorum; "olmayacak bir şey bu" dıyorsu- nuz. "Doğrusu: Onlar ki toprakta kannca, su- da balık, havada kuş kadar çokturlar..." dıyor- sunuz. Bu eski, çozumsüz kalmış ve gri soruna faz- la yüz vermiyorsunuz. Onlar olmadan olmaz; bu bır sır değil; "onlar ağır ellerini toprağa basıp doğrulmadan" hiçbir şey olmaz, biliyorum, ama siz... Yine de bir düşunün. Geriliği çoğunluğun kaderi haline getirenlerin bildiği, ama kendımizden umut kestığimiz için bi- zim unuttuğumuz sır... ötekilerdir. Mahkeme, gerekçeli kararını açıkladı Hi&net-Işyetkiiçin sahte üye kaydetti tstanbul Haber Ser- visi - Belediye-Iş Sen- dikası'nın, Hizmet-lş Sendikası'yla 4 yıldır sürdürdüğü "Yetki hak- la" davasınnı gerekçe- li karannda mahkeme, Hizmet-lş Sendika- sı'nın, 1908 IETT işçi- sini usulsüz üye yaparak suç işlediğini onayladı. Hizmet-lş Sendika- sı'nın sahte üyehkle yet- ki almaya çalışması ne- deniyle 4 yıldır IETT işçileri, sözleşme yapa- mamış, ücretleri düşük tutulmuş, sosyal hakla- nnı kaybetmişlerdi. Davada Belediye-Iş'ı hakh gören îstanbul 1 'in- ci Iş Mahkemesi, Hiz- met-lş Sendikası'nı kö- tü niyetli buldu ve sen- dikanın 1908 işçiyi usül- süz üye yaptığı sonucu- na vardı. Mahkeme, ge- rekçeli karannda, aynı konuyla ılgili olarak Eyüp Ağır Ceza Mahke- mesi ile Beyoğlu 2'inci Ağır Ceza Mahkeme- si'nin,,kararlanm göz önünde bulundurdu. Eyüp Ağır Ceza Mahke- mesi 181. Beyoğlu 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi de 1727 işçiye ait üyelik ve çekilme bildirimleri- nin noter huzurunda ya- pılmadığını, üyelik iş- îemlerinin tamamen Hiz- met-lş Sendikası ilgili- lerince gerçekleştinldi- ği sonucuna varmış ve kararlar kesinleşmişti. İ5Cilere baskı yapıldı Belediye-lş Sendika- sı'ndan yapılan açıkla- mada, dava sürecınde ısçilerin her türlü haksız- hğa ve baskıya uğradı- ğı behrtilerek "Hizmet- lş Sendikası yetküHeri, bugün de mahkeme ka- ranna itiraz ederek 8 bin işçiyi birkaç yıl da- ha süründürmekisthor- lar. Hizmet-tş, işçilere zarar veren davranışla- nsürdürürsebirdiaey- lemyapılacak" denıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle