21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 2002 ÇARŞAMBA HABERLER Kemal Derviş yılın bakanı • Haber Merkezi - Ingiltere'nin saygın ekonomi gazetelerinden Financial Times'ın çıkardığı sektör dergısi The Banker, ekonomiden sorumiu Devlet Bakanı Kemal Derviş 'i dünyada yılın bakanı seçti. The Banker, Bakan Derviş'i 52 ülkenin ekonomi bakanlan arasında yaptığı değerlendırme sonucu yılın bakanı olarak gösterdi. Dergide aynca Derviş'le yapılan bir röportaj da yayımlandı. Yeni Şafak'a baskm kmandı • Istanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti. 7 Ocak'ta Yeni Şafak gazetesine yapılan polis baskınını kınadı. Cemiyet tarafından yapılan açıklamada, yasal bir dayanağı olmadan bir yaym kuruluşuna baskın düzenlenmesinin, halkın gerçekleri öğrenme hakkına saldın olduğu belirtildi. Vurgun'a ihbap yağıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 'Vurgun' operasyonu nedenıyle MHP'lı Koray Aydın hakkında kurulan Meclis soruşturma komisyonuna ıhbar yağıyor. Komısyonun dünkü toplantısında iddia sahibi olarak AKP Grup Başkanvekili Mehmet Ali Şahin dinlendi. Komisyonda, operasyon kapsammdaki siyasi ve bürokratik bağlantılan anlatan Şahin. iddianamenin en önemli kanıt olduğunu, bunun dışında delili bulunmadığını söyledi. Alınan bilgiye göre toplantıda, komisyon üyelerine gelen imzasız ihbar mektuplan da değerlendirildi ve dikkate alınması karan alındı. Sezer, bir mahkûmu affetti • ANKARA (AA)- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, hükümlü Ramazan Çiçek'in kalan cezasını kaldırdı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden dün yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Sezer'in Adli Tıp Kurumu'nca saptanan sürekli hastalığı nedeniyle, hükümlü Ramazan Çiçek'in kalan cezasını anayasanın 104. maddesi uyannca kaldırdjğı bildirildi. Eceyrt-Cem görüşmesi • ANKARA (AA)- Başbakan Bülent Ecevıt, Dışişleri Bakanı tsmail Cem'i dün kabul ederek bir süre görüştü. Başbakanlık Merkez Büıası'nda basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık 2 saat sürdü. Başbakan Ecevit'in 14- 18Ocak2002 tarihlerinde ABDye yapacağı ziyaretin ele alındığı görüşmede, Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Lğur Ziyal de hazır bulundu. Rus Nrmasmdan başvuru • MOSKOVA(AA)- Rusya'nın önde gelen petrol firmalanndan Yukos. Bakû-Tiflis- Ceyhan petrol boru harnnın inşaatına katılma talebiyle başvuruda bulundu. ınterfaks'ın haberine göre Yukos, bu amaçla Azerbaycan'uı resmi petrol şirkeri SOCAR'a geçen ay bir mektup gönderdi. SOCAR kaynaklanna göre Yukos, firmanın durumunun istikrarlı olduğuna dair güvence verdi ve projede sahip olacağı payı fınanse etmeye hazır olduğunu belirtti. Gözaltma alınan Prof. Dr. Erdoğan Alkin 'Kılıçbalığı'm değerlendirdi: Operasyon siyasetkokuyorYAVUZBARLAS Kılıçbalığı operasyonu kapsamında ünlü bankacı- lar için savcılık, "ammet", "görevi suiistimaT ve " gö- revi kötiiyekuflanma" suç- lanyla soruşrurma başlattı. "Kıhçbanğr adı verilen operasyonla Emlakbank yönetiminde bulunan bir dizi bürokrat hakkında, 1996 ile 1999 yıllan arasın- daki faaliyetlerine ilişkin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e baglı Dev- let Denetleme Kurulu (DDK) suç duyurusunda bulunmuşru. Eğer DDK suç duyurusunda bulun- masaydı konu olan davalar zamanaşımına uğrayıp dosyalar ka- patılacaktı. 4616 sayılı erteleme ve af kanununa göre 23 Nisan 1999 'dan ön- cesini kapsayan söz konusu suçlardan görevi suiistimal ve kötüye kullanma suçlannın af kapsamında görülmesi halinde bu suçlara ilişkin dava açıla- mayacak. Dava açılması halinde ıse sa- ruklar hakkında en az 5 yıllık ertele- me karan çıkabilecek. Emlakbanklı yöneticilerinin söz konusu suçlan er- teleme süresi içinde yaşadıklan göz önünde bulundurulursa tekrar işleme- Kılıçbalığı operasyonu Deliller henüz toplanmamış İstanbul Haber Servisi - Emlak Bankası'ndan, çok sayıda şirkete usulsüz krediler verildiği iddiasuıa ilişkin gözalnna alınan 27 kişinin "deüllerin toplananıaması ve gözalü süresinin dolmasT nedenıyle savcılık tarafindan önceki gece serbest bırakılmasının ardından dün kendüiğinden savcılığa gelen 4 banka yöneticisi ve gözaltına ahnan 2 yönetici de ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. istanbul Mali Şube Müdürlüğü'nde sorgulanan eski Emlak Bankası Genel Müdürü Erdin An'nın da aralannda bulunduğu 27 kişi, Şişli Adliyesi'ne getinlmelennın ardından Cumhuriyet savcılan Altan Günaydın, Mecit Ceyian ve Nibat Aygün tarafindan yaklaşık 4.5 saat sorgulandı. 27 kişinin henüz deliller toplanrnadığı ve gözaltı süresi olan 24 saatin dolması sebebiyle serbest bırakıldıkları, çağnldıklannda gelmeleri için imza alındığı öğrenildi. Aynca savcı Günaydın, dün kendüiğinden gelen bankanın eski merkez ve şube yöneticilerinden Fahrettin Doğan. Ozcan Atalay. Hüseyin Mızrak ve tbrahim Levent Dalgün ile yine polis tarafindan gözaitına alınarak savcılığa getirilen Ethem Da\ran ve TayyarCebernıfun ifadelerine başvurdu. Savcı Günaydın, "znamet" suçundan ifadelerini aldığı Doğan, Atalay, Mızrak, Dalgün, Davran ve Ceberrut'u, daha sonra serbest bıraktı. dikleri takdirde ise haklanndaki dava- lar düşmüş olacak. 'Siyasi unsur kokuyor' istanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube polisleri önceki gün Emlak Ban- kası'nın eski yönetim merkezine ope- rasyon düzenleyerek bir yığın evraka el koydu. Emlakbanktan özellikle de- nizcilik sektörüne toplamı 323 mil- yon dolara varan usulsüz kredi kul- landırdığı iddia edilenler Şişli Cum- hunyet Savcılığı'nın talimatı üzerine sorguya ahnmıştı. Emniyetteki sorguyu Cumhuriyet'e değerlendiren, istanbul Ünıversitesi Öğretim Üyesi Prof. Erdoğan Alkin, "Soruşturmalarsiyasi unsurkokuyor" diye konuştu. Eski yönetim kurulu üyesi Alldn şöyle devam etti: "7.5 yıl önce onaylanan 350 bin do- larlık bir kredi için sorgulama gereği duyuklu. Oysa ben görevden aynldık- tan 2.5 yıl sonra söz konusu denizcilik fîrmasma kredi kuilandınlnuştı. Dola- yısıyiadönemimdışında gerçekleşen bir olay nedeniyle sorgulan- dığımı düşünüyorum." Sermaye Piyasası Ku- rulu üyesi Erdal Batmaz ıse esİd Emlakbank Ge- nel Müdür Yarduncıhğı döneminde Özden Deniz- cilik'e kullandınlan 1.6 milyon dolarlık kredi ne- deniyle sorguya alındığı- nı söyledi. Kredi için ek te- minat isteğinde bulunduk- larını söyleyen Batmaz kredi onaylandığında gö- revde olmadığuu söyledi. An'nın cezası Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezere bağlı Dev- let Denetleme Kurulu'nun suç duyurusu üzerine gö- zaltına alınan Emlakbank Eski Genel Müdürü Erdin An'nın, "Görevi su- iistimal" ve "Zimmet" suçlamasıyla Ocak 2000 "de Başbakanlık Teftiş Ku- rulu'nca memuriyetten men edildiği ortaya çıktı. Arı'nın yürütmenin durdurulması- na ilişkin Danıştay'a yaptığı başvuru- nun ise olumsuz sonuçlanarak, kesin- leştiği öğrenildi. Danıştay'ın "Memu- riyetten Men"e ilişkin Aralık 2001 'de verdiği karar dün Başbakanlık Teftiş Kurulu'na bildirildi. Sosyal Demokrasi Platformu îzmir'den solda yeni parti için destek çağnsı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Solda ye- ni oluşum için Izmir'den çağn yapıldı. Türkiye'nin içinde bulunduğu olum- suz koşullann, çağdaş anlamda sosyal demok- rat bir partiye gereksi- nim duyulduğunu ortaya koyduğunu sa\Tinan Iz- mir Sosyal Demokrasi Platformu üyeleri, temel ideolojik aynmlar dışın- da, kapsayıcı tek birpar- ti kuruluşuna destek ve- riünesini ıstedıler. Aralannda Flkret Do- ğan, Enin Önen. Sinan An, Vekta Varnah, Sevün Kirpiksiz, Cevdet Tüm- türk, Erol Ayna. Osman Ozgüven, Hilmi Değir- menci. Devrim Gencer, MehmetEriş,VeysdGür- su,Erkan Büyükkaya ve MustafaMoroğhTnun da bulunduğu platform üye- leri, mevcut siyasi parti- lere ve siyasetçilere du- yulan güvenin dibe vur- duğu bir ortamda çok sa- yıda yeni parti kurma gi- rişimi olduğuna dikkat çektiler. Erdal tnö'nü öncülü- ğünde sürdürülen 'solda yeni oluşum' çahşmala- nnın toplumda iyimser bir bekleyişe yol açtığı- nı savunan platform üye- leri, tnönü'nün vazgeç- mesinin ise böyle bir par- tiye duyulan gereksini- mi ortadan kaldırmadığı- nı vurguladılar. Çağnda, toplumdaki "yeni yüzler" beklentı- sinin, tecrübelı ve şaibe- siz siyasetçileri yeni olu- şumda dışarda bırakmak anlamına gelmemesi ge- rektiği de vurgulanarak şu görüslere yer verildi: "Solda oluşturulacakye- ni bir partinin. özeffikle ve öncelikle kamu varannı gözeten ve etik değerleri öne çıkaran bir siyaset anlayış fartanı ortava ko\- masıgerekir.Yenisol par- ti, yerel öğekri ve ulusal değerleri önemsemekle biıükte. Baülı anlamda sosyal demokrasiyi be- nimsemelidir. Yani ulu- sal duyariılıklan gözet- meB ama evrensel norm- lardanvazgeçmemefidir. Yenisolparti geçmişere- feransla veya kutsaüık- lar atfedilmiş kavTamlar üzerinden siyaset yap- maktan çok çözüm üre- up uyguianabiirprojeler- le toplumun önüne bir gelecek tasarunı sunabi- len siyaset anla>ışını be- nimsemelidir. Böyle bir oluşuma,temel ideolojik aynmlar dışında, birleş- tirici öğeleri öne çıkara- rak, kapsayiatek bir par- ti kuruluşunu kolayiaşö- na girişimJeredestekolu- narak katkı yapabflece- ğinıizi düşünüyoruz." Gazeteci Metin Göktepe'nin gözaltuıda öldürülüşünün 6. yddönümünde mezan basmda düzenlenen törende konuşan annesi fadimc Cöktepe " Metin i öldürdüler ama Metin'ler ölmedi, hepiniz birer Metin'siniz'" dedi. G^öktepe törenle anıldı İstanbul Haber Servisi - Gözaltında polis tarafin- dan öldürülen gazeteci Metin Göktepe, ölümünün 6. yılında mezan başında düzenlenen törenle anıl- dı. Göktepe'nin annesi FadimeGöktepe, "Metin'iöl- dürdüleramaMetinierölmedi,hepinizbirerMetinia- niz" dedi. Alibeyköy Spor Salonu'nda 6 yıl önce öldürü- len Göktepe'nin Esenler Mezarlığı'ndaki mezan ba- şında gerçekJeştirilen anma törenine, Günlük Ev- rensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni thsan Ça- ralan, Emeğin Partisi (EMEP) istanbul Örgüfü Başkanı Mehmet Kıbçarslan, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) İstanbul Şube Başkanı Banş Yar- kadaş, EvTensel gazetesi çalışanlan, meslektaşla- n, ailesi ve yakınlan katıldı. Anma töreni nedeniy- le polis tarafindan mezarlık çevresinde geniş gü- venlik önlemi aluurken mezarlığuı yanındaki üst- geçide maskeli keskin nişancüar yerleştirildi. Gök- tepe'nin mezan başında üzerinde "tnadma hepimiz birerMetin'iz" yazılı pankart açan ve Göktepe'nin resimlerini taşıyan yaklaşık 50 kişilik grup, "Ana- larm öfkesi katiDeriboğacak", "Metin'leröhnez,Ev- rensel susmaz" ve "OHAL'e havır, Evrensd'e öz- gürlük" sloganlan attı. Fadime Göktepe, 67 yaşında ohnasına karşın hiç usanmadan Göktepe'yi öldüren polislerin yargılan- dığı tüm da^lara gittiğinı belirterek, "Ben bundan sonra da usanmayacağım, siz de usanmaym. Binkr- ceMetin'lervar, Metin'ler sağv« beni bırakmadüar" diye konuştu. Ihsan Çaralan da Metin Göktepe'nin emek mücadelesinin, emeğin hakkını savunmanın, basın özgürlüğünü savunmakla aynı şey olduğunu düşünen bir gazeteci olduğunu söyledi. Çaralan, Göktepe'nin öldürülmesinin ardından Türkiye'de basın özgürlüğü davasına sahip çıkıldığı yülar ya- şandığını belirterek,"Metin Göktepe'nin öldürülrne- sinden sonra, gazetedfiğin asfanda bir özgürlük mü- cadelesi olduğunu anladık. Emek, demokrasi ve öz- gürlük mücadefcsi ilerleyecekse Metin'lerin çoğal- masrvia ilerleyecek" dedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Görüntülü medyamızın önemli haber unsurlanndan bi- risidir travestiler. Önceki gece TV kanallanndan seyrettiğimiz travesti manzaralan. acaba baş- ka ülkelerde de yaşanıyor mu diye merak ettim. Örneğin iki yıl kaldığımız Almanya'da bir gün bile böyle bir görüntüyle karşı- laşmadık. Neydi bu görüntü? Öfke ve hınç içındeki travesti- ler, üzerlerine gelen polisleri tehdit ediyor ve boğazlarınaji- let dayayarak çevreye korku salıyorlardı. Türkiye'de polise bu kadar korkusuzca karşı gelen başka bir insan topluluğuna şimdiye kadar rastlamadım. Polise pu- su kuruluyor, suikastlar yapılı- yor. Travestilerinki daha bir açık- tan ve daha büyük bir eziyeti gö- ze almayı gerektiriyor. Polise bu kadar sert karşı koyanın, bunun sonuçlarına da katlana- cak kadargözü kara olması ge- rekiyor. Gelelim olaya: Büyük gaze- teler. bu olayı "Travesti teröriı" başlığıyla verdiler. Gerçekten TV'lerdeki görüntülertam anla- mıyla bir dehşet havasını yan- Travesti Terörünün Fotoğrafı srtıyordu. Haberegöre: Dört tra- vesti, bir cep telefonu dükkânın- dan dört cep telefonu çalmaya kalkışmıştı. Polis, böyle bir ih- bar almıştı. Ardından başlayan kovalamaca sonucundatraves- tiler köprüde kıstırılmışlardı. Bizler köprü sahnesini izledik. TV kameraları ve gazeteciler oraya nasıl yetişmişlerdi? Tra- vestilerin kapkaççı olduğu he- men nasıl anlaşılmıştı? Bunlar kafalara takılan ilk sorular. Tra- vestiler polislere karşı neden bu kadar hınç içindeydiler? Bu da başka bir soru. Aslında belki de asıl soru bu. Neden travestiler bu kadar hınç- lı ve korkusuzlar? Bu soru, şu andayaşadığımız birortamı da yansıtmıyormu? Birinci neden, toplumsal gerilim ve çaresizlik diyebiliriz. Herkeste birbirine karşı büyük bir öfke var. Anın- da patlayabilecek bir gerilim ortamında yaşıyoruz. Farklılık anında büyük kavgalara ve ay- rılıklara neden oluyor. TV'lerdeki tartışma program- lanna bakarak durumu anlaya- biliriz. En çok dövüştüren prog- ram, en çok izleyiciyi topluyor. Onun için programcı bagırıyor: "Hani acı, acıyı anlat, acıyı..." Travestilerin durumu ise bu ge- rilim ortamında daha da özel. ••• Travestiler, farklılığın her an düşmanlığa dönüşebildiği bu toplumun en marjinal gruplann- dan birisi. Toplum onlan farklı olduğu için aşağılıyor, itiyorka- kıyor. Kendine benzemeyen her şeyi reddeden ve ezmeye ça- lışan çoğunluğun en çok tepki gösterdiği azınlıklardan birisi travestiler. Travesti bu dışlanmışlığın acı- sını, yalnızlığını, çaresizliğini ya- şıyor. içinde büyük bir öfke ve kin birikiyor. Yaşamak ve ayak- ta kalabilmek için vahşileşiyor. saldırganlaşıyor. Kendinı koru- mak için olağanüstü bir cesa- ret edinmeye başlıyor. • • • Polise bu öfke neden, soru- suna da buradan yola çıkarak bir cevap bulabiliriz. Hortum Süleyman'ı hatırlıyor musu- nuz? Eşcinselleri ve travestile- ri hortumla döven komiseri. So- nuçta ne oldu. Hortum Süley- man görevine devam ediyor. Devlet de, gazetecilerin bir kıs- mı da ona sahip çıktı. Onun er- kek, yiğit bir polis şefi olduğu söylendi. Video görüntülerinde hortumla insan döven şef, bu sahiplenmeyle mesleğini sürdü- rüyor. Toplumun bu kadar dışladı- ğı insanlara, polisin iyi davran- dığınr düşünebliir miyiz? Tra- vesti elinde falçata, bıçak ne- den etrafa saldırıyor? Bunların hepsinin ruh hastası olduğu söylenebilir mi? Evet, toplum- sal dışlanmışlık, bu insanlarda kaçınılmaz olarak ruhi sarsıntı yaratıyordur. Bu kadar saldır- ganlık, ancak benzer bir baskı ve acımasızlığa tepki olarak ge- lişebilir. • • • Travestilerde uç noktada or- taya çıkan bu gerilim, bir top- lumsal fotoğrafın marjinal kare- lerinden birisi olmasına rağmen bir toplumsal gerçeği de yan- srtmıyor mu? "Ben farklıyım" di- yen her sese karşı bağnaz bir kültürün içinde travestilerin de bu hale gelmesi normal değil mi? Manzara normal değil, ama bu ortam içinde normal diyebi- liyoruz. Büyük bir toplumsal cinnet yaşıyoruz. Cezaevlerinde her gün ölüm orucunda insanlar ölüyor. Toplumun bir kesimi, bu gerçeği görmek bile istemiyor. Bir kesim oh olsun diyor. Dini, etnik kökeni, mezhebi, cinsel tercihleri, siyasi görüşleri, hat- ta yaşı farklı olanı bile tehlikeli gören bir sistem yarattık. Şimdi bu sistemin cinnet nok- tasına gelmiş uçlarını seyredi- yoruz. Bu ruh halimiz düzel- mezse, benzer bir cinnet hali- nin tüm topluma yayılmasını da önleyemeyiz. Not: PınarSelek, "Maskeler, Süvariler, Gacılar" (Aykın Yayın- lar) kitabında travestilerin dra- mını gözlemlerine dayanarak aktarıyor. GLOBALpOLtTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOGLU 'Europhoria' 1999'dan beri "sanal" alanda yaşayan Euro (E), geçen hafta, Italya'da, hükümetteki diğer bakanlan Euro'ya karşı gönülsüzlükle suçlayan Dışişleri Baka- nı Ruggiero'nun, görevinden alınması (olay, Le Mon- de ve Le Nouvel L'Observateur'e göre Italya'nın uluslararası prestijini çok sarstı) dışında, önemli bir sorunla karşılaşmadan, "gerçek" paraya dönüstü. Şim- di, Roma Imparatorluğu'ndan bu yana ilk kez Avru- pa'nın 12 ülkesinde, günlük alışverişlerde aynı para kullanılacak. Avrupa Merkez Bankası guvemörü Du- isenberg memnuniyetini "Avrupalılar tarihsel bir köprüden geçiyorlar" sözleriyle dile getirildi. Yeni bir sözcük de türedi, bu sevinçli havayı betimlemek için: "Europhoria". Bu "europhoria" bizi ilgilendirmiyor, oyüzden Du- tsenberg'in "köprüden geçmek" tanımlamasına eği- lelim. Gerçekten de, birortak para birimini kullanma- ya başlamak, vanlan bir duraktan daha çok, olduk- ça sallantılı, istikrarsız bir köprüye benziyor. Bu köp- rünün üzerinde uzun süre kalmak olanaklı değil. An- cak, buradan nereye, nasıl geçileceği de henüz be- lirginleşemedi. Bir para, çok sayıda ekonomi Ortak para birimine geçiş süreci, geçen yıllarda so- runsuz ilerledi. Avrupa'da ekonomik bir bahar hava- sı vardı, işsizlik azalıyor, ekonomiler büyüyordu, enf- lasyon tehlikesi yoktu. Ancak geçen yılın ikinci yan- sında bu hava bozmaya, bir ekonomik durgunluk, baş- ta Almanya olmak üzere Euro bölgesi ülkelerini et- kisi altına almaya başladı. Böylece de, Euro bölge- sinin, "gerçeği" de tekrar kendini göstermeye baş- ladı: Euro bölgesinin tek bir para birimi var, ama tek bir ekonomisi yok! Ortak para birimi ve serbest ticaretin Euro ülkelerinin ekonomileri arasında bir benzeşim yaratacaklan varsayılmıştı. Bu benzeşim henüz gerçekleşmedi. Bu koşullarda, bir ekonomik durgunîuğun, farklı gelişmişlik düzeylerindekj ülke- leri de, farklı şiddette etkilemesi kaçınılmaz. Böyle bir ülkeler grubunda tek bir faiz ve para politikası uygu- lanabilir mi? Örneğin, halen bir resesyonun eşiğin- de duran, Almanya açısından faizlerin daha da dü- sürülmesi gerekebilir, yüzde 2.8'lik bir hızla büyüyen Ispanya için böyle bir gereksinim olmayabilir, büyü- me hızı yüzde 6.5 olan Trlanda ise faizlerin daha faz- la düşürülmesini istemeyebilir. Resesyon başladı- ğında, "istikrar paktına" uymak adına, kamu har- camalan arttırılmaz, vergiler yeniden düzenlenmez, üretim ve talep desteklenmezse, salt emek maliyet- lerini düşürmeye çalışarak (Avrupa'daki sendikal hareketin gücü de göz önüne alındığında ve hele bu yıl olduğu gibi Almanya ve Fransa'nın gündemine se- çimler varsa) yeniden büyümeye geçilebilir mi? Bir de Avrupa Merkez Bankası nın (AMB) karar mekanızması, Başkanlar Konseyi sorunu var. Paiz ve para politikasını saptayan Konsey, üye ülkelerin MB başkanlarından oluşuyor. Her üye ülkenin MB başkanının birinci görevi ise kendi ülkesinin ekono- misine sahip çıkmak. Derin bir resesyon, başkanlar konseyini uyumsuzluğa itip işlemez hale getirebilir. Ya da piyasalarda bu yönde bir beklenti/izlenim olu- şabilir. Bu koşullarda Euro'yu korumak çok zorlaşa- bilir. Üstelik 2004 yılından sonra, yeni katılımlaria bir- likte bu sorun daha da ağıriaşacak. Almanya, Fran- sa ve Italya, AMB konseyinde azınlıkta kalmayı haz- medebileceklermi? Istemedikleri bir karar çıkarsane olacak? Yeni katılacaklann, daha çok Almanya'nın tarihsel ve ekonomik etki alanındaki Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olması, Fransa ve Italya'da, ciddi kaygılara neden oluyor. Azgelişmiş bir güney bölge- sine sahip Italya ise Avrupa gelişme fonlannı, bu ye- ni gelenlerie bölüşmek zorunda kalacağı için geniş- leme konusunda isteksiz. Sorunlu bir jeopolitik Diğer taraftan Euro (Avrupa ülkeleri liderteri 2004 zırvesıne kadar bir siyasi reform projesi, bir tür ana- yasa hazıriayabilirler mi bilinmez ama) ister istemez gündeme siyasi anlamda bir Avrupa Birliği sorunu- nu da getiriyor. Bu yönde her adımın dünya jeopoli- tiğinde sarsıcı etkiler yaratması kaçınılmaz. Nitekim bu siyasi adımlann olası biçimi ve karşı karşıya ge- leceği güçler üzerine düşünen kimi gözlemciler, ABD'nin son yıllarda özellikle de 11 Eylül'den sonra artan askeri etkinliğini de göz önüne alarak, dünya- da kınlgan bir jeopolitik dengenin oluşmaya başla- dığını düşünüyorlar(Pfaff, International Herald Tri- bune, 05/01). Çünkü, Avrupa'nın toplam ekonomik gücü, ABD'den büyük ve bu gücün nasıl bir siyasi askeri ıradeye dönüşeceği, hatta dönüşüp dönüşe- meyeceği bile, henüz beili değil. Tarih, her paranın yaşayabilmesi için arkasında si- yasi/askeri bir destek olması gerektiğini söylüyor ama, Almanya ve Fransa tarafindan desteklenen si- yasi birlik düşüncesine, Avrupa içinden önemli iti- razlar var. Ingiltere tüm Avrupa'yı temsil edecek bir siyasi oluşuma karşı. Italyan Başbakanı Beriusco- ni de siyasi birlik konusunda isteksiz. Frankfurter Allgemeine Zeitung'da Karl-Peter Scvvartz im- zalı bir yorumun işaret ettiği gibi, birliğe katılacak Doğu Avrupa ülkelerinde, ulusal bilinç çok güçlü ve siyasi birlik projesi kuşkuyla karşılanıyor (04/01). Si- yasi birlik projesine karşı olan ülkelerin ise, Ömeğin Füze Kalkanı Projesi, Kyoto Protokolü gibi ulus- lararası konularda Avrupa'dan (Almanya, Fransa) çok ABD'ye yakın bir tutum almalan da bir rastlantı olmasa gerek... Lale Colak hastanede öldü Yeni yılda ölüm orucuna 3. kurban İstanbul HaberServi- si - Tecridin kaldınlma- sı talebinde sıkışan ölüm orucu eyleminde ölüm- lerpeş peşe gelmeye baş- ladı. 222 gün süren ölüm orucunun ardından tah- liye edilen Lale Çolak (27), dün tedavi gördü- ğü îstanbul Tıp Fakül- tesi Hastanesi'nde yaşa- mını yitirdi. Çolak' ın ölümüyle yeni yılın ilk günlerinde hayatını kay- bedenlerin sayısı 3'e, ölüm orucu eyleminde yaşamlannı yitirenlerin sayısı da 85'eulaştı. Sıvas'ta 1975yıluıda doğan Lale Çolak, Tür- kiye Öıtilalci Komünist- ler Birliği (TÎKB)dava- sı tutuklusu olarak 18 gün öncesine kadar ce- zaevinde bulunuyordu. Hayata Dönüş operas- yonu sırasında Ümrani- ye Cezaevi'nde bulunan Çolak, daha sonra Kar- tal Özel Tip Cezaevi'ne nakledildi. 4. ekipte yer alarak 27 Mayıs 2001 günü ölüm orucuna baş- layan Çolak'ın, "bacak- ta,beWeağnlar,anemive gözkrde hipenitide bağ- lı dışanfiriamışbk''gibi sağhk sorunlan bulunu- yordu. Durumunun ağırlaş- ması üzerine Bayrampa- şa Cezaevi içerisindeki Sağmalcüar Devlet Has- tanesi'ne kaldınlan La- le Çolak, 21 Aralık 2001 günü tahliye edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle