18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2002 PAZARTESİ HABERLER Anir Musa'nın ayaretine iptal • ANKARA (AA)- Arap Birüği Genel Sekreteri Amr Musa'nın dün başlaması öngörülen Türkiye ziyareti, kötü hava koşullan nedeniyle iptal edildi. Musa, Mısır Havayollan'nın Istanbul-Kahire seferinde yaşanan gecikmeden ötürü Türkiye'ye gelemedi. Dışişleri Bakanı Ismail Cem'in daveti üzerine Türkiye'ye gelmesi planlanan Musa'nın ziyaretinin taraflar arasında kararlaştınlacak bir başka tanhte yapüacağı öğrenildi. ABD'ye özel mesai • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Meclis, bu hafta, Başbakan Bülent Ecevit'in 14 Ocak Pazartesi günü başlayacak ABD gezisinden önce çıkanlması hedeflenen yasalar ıçin fazla mesai yapacak. IMF'nin ek kredisi için koşul kabul edilen tartışmalı 3 yasa tasansı ve 2 uluslararası sözleşme, cuma gününe kadar çıkanlacak. Meclis, öncelikli yasalar için yanndan itıbaren 11 Ocak Cuma günûne kadar 14.00-24.00 saatleri arasında çalışacak. AKFyeuyan yolda • ANKARA (ANKA)- Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavctsı Sabıh Kanadoğlu ile sorun yaşanmasına yol açan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi geleceğini belirleyecek AKP dosyasını yann görüşecek. FP'nin kapatılmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi gerekçeli karannda türbanla ilgili olarak yapılan yorumlar gerekçe gösterilerek AKP'nin de türbanlı 6 kurucu üyesi nedeniyle "ihtar" alacağı tahmin ediliyor. AİHM'yeek başvuru • ANKARA (ANKA)- SP Genel Başkanı Recai Kutan, FP'nin kapatılmasına ilişkin gerekçeli karann yayımlanması üzerine, karann yayımlanmasından önce başvurusunu yaptığı Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) ek açıklama gönderecek. Kutan'ın talimanyla hukukçular tarafindan çalışma başlatıldı. Kutan'ın ek başvurusunda, "Genel başkan ve yöneticilerinin hiçbirinin suçlanmadığı, partimizin ikisi milletvekili ve 5 üyesinin konuşmalan nedeniyle kapatılması uluslararası ve iç hukuka aykındır" göriişünü dile getirecek. SP'den ppomosyon • ANKARA (ANKA)- SP, üye kaydını teşvik etmek amacıyla Necmettin Erbakan'ın kapatılan RP'de yaptığı "Çok üye yapanı ödüllendirme" uygulamasını başlatıyor. Erbakan'ın talimatı doğrultusunda, "2002 yılı içinde üye sayısnu 4 milyona ulaştınna" karan alan SP yönetiıni, bu hedefe ulaşmak için "promosyonla üye yaznnı" diye nitelenebilecek bir uygulamaya geçecek. SP yönetimi, düzenli olarak her ay en fazla üye yapan partililer ve teşkilatlar için genel merkezde ödül törenleri düzenleyecek. TÜMÖD, Gürüz'ün 'katkı payı 4 kat artacak' açıklamasına karşı çıktı: Meclis'in iradesine ipotekANKARA (ANKA) - Tüm Ögre- tim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Ge- nel Başkanı Prof. Tahir Hatipoğlu, katkı paylanmn 4 kat arttınlmasını öngören düzenlemeye ilişkin olarak "Bağırsalar da çıkacak" açıklaması yapan YÖK Başkanı Prof. Dr.Kemal Gürüz'ü, TBMM"nın iradesine ipotek koymaya çalışmakla suçladı. Hatipoğ- lu, ödeme güçlüğü içinde olan öğren- cilerin tarikatlann kucağına düşeceği- ni savundu. TÜMÖD Başkanı Prof. Tahir Hati- poğlu, YÖK Yasası'nda değişiklik ön- gören tasanyla ilgili bir rapor hazırla- dı. Tasannın yasalaşması durumunda, katkı paylannın tıp fakültelerinde 3 milyar, yabancı diller yüksekokulla- nnda 2.5 milyar, meslek yüksekokul- lannda 600 milyon, sınıf tekran duru- munda ise katkı paylannın 1 -4.5 mil- yar düzeyine çıkacağını kaydeden Ha- tipoğlu, ikinci öğretim ücretlerinin ise 1.8 milyar ile 9 milyar arasında deği- şeceğini belirtti. Düzenleme ile yoksul çocuklannın üniversite şansı kalmayacağını kayde- den Hatipoğlu, "Türkiye'de nüfusun yüzde 9O'ı bu katkı paylannı ödeye- mez. 'Zenginden alıp fakire verece- ğiz' sözününgeçertiiğiaslaolmaz.Çün- kü yüzde 9O'ı fakir olan Türkiye'nin, yüzde 10'unun katkı payıfleyüzde 90'ı okuyamaz" dedi. Tasan ile katkı ve öğrenim kredisini dağıtma yetkisinin de üniversitelere bı- rakılmasının öngörüldüğüne dikkat çe- ken Hatipoğlu, geri ödemelerin enflas- yona endekslenmesiyle kredi faturala- nrun da yükseleceğine dikkat çekti. Hatipoğlu şu uyanlarda bulundu: "Kredilerin üniversitelerce verüme- si demek, o üniversite yönetimlerini, binlerce öğrenci vetisi tarafından tor- pil için rahatsız etmesi demektir. Aym şekflde nüuetvekiDeri, üniversitelere ka- rtşacaldarve üniversiteler siyasetin ba- tağına batacakür. Kredi alan öğrenci, geri ödeme yaparken, her yıl enflasyon oranı eklenecek. Öğrenci bitirdiğinde iş bulamasa dahi örneğin öğrenciyken akhğı 10 milyar krediyi 50 mflyar ola- rak ödenıek zorunda kalacakor. Kat- kı payını ödeyemeyen öğrencieri taı> kadar sahiplenecektir. Dolayısryia üni- veratekrde var olan irtica üniversiteyi tam anlamryla ele geçirecektir." TBMM'ye ipotek YÖK Başkanı Prof.Dr. Kemal Gü- rüz'ün tasan ile ilgili olarak "Artık ünrversitelerparaholacaknr'', "bağır- salarda bu çıkacak" açıklamalan yap- tığına dikkat çeken Hatipoğlu. "Daha tasannın TBMM'de görüşmeJeri baş- lamadan, YÖK BaşkaruGürüz, 'bağır- salar da çıkacak' diyerek, TBMM'nin karanna ipotek koymaya çabşıyor. Bu tasan kesinlikle reddedilmelidir. TBMM, YÖK Başkanı Gürüz'ün »a- masızistelderine boyun egmemetidir'' diye konuşhı. Hastanelerde randevu patlaması Okuyan, gözlükçülere soruşturma başlattı ANKARA (AA) - Çahşma ve SosyalGüveniik Bakanı Ya- şar Okuyan, Ankara'da bazı gözlükçülerin göz hastanelerin- den çok sayıda randevu aldığı- nı, bu nedenle vatandaşlann göz bölümünden randevu ala- madıklannı tespit ettiklerini belirterek, "Konunun araşö- nbnası için 2 müfettiş görev- lendirdik. Bu şekflde rande\n alan göziükcüler tespit edfle- rekbunlarm SSK,Bag-Kurve Enıeldi Sandığı ile yapuklan tümsözleşmelerfeshedilecek" dedi. Okuyan, Tüm Işçi Emekli- leri Demeği Başkanı tsmail Arslan ve beraberindeki heye- ti makamında kabul etti. Ka- bulde konuşan Okuyan, Türki- ye'deemekli vatandaşlann, bir başka gelirleri olmadığı tak- dirde sadece emekü maaşla- nyla geçinmelerinin son dere- ce zor olduğunu söyledi. Ba- kan,"Cinliklerk uğraşryoruz. Buşekflderandevu abn gözfiik- çüler tespit edüerek bunlann SSK,Bağ-Kurve Emekti San- o^ğıle yapuklan tümsözkşme- lerfeshedflecek". 75 bin sahte emekü Okuyan, 2001 yılının son üç ayında sosyal güveniik kuru- luşlanndan haksız yere maaş alan 75 bin kişinin tespit edil- diğini, yapılan ödemelerin son kuruşuna kadar ve faiziyle ge- nahnacağınıaçıkladı. Okuyan, Istanbul Tabıp Odası Başkanı Süha Göksel ve beraberindeki heyetı de kabul etti. ÇAUSMA HAYATINDA DEVRIM NITCL1GINDE OLAN SOSYAL GUVENUK REFORMU YASASt. •• IŞSIZLIK SIGORTASI. , BIREYSEL EMEKLILIK, ^ EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY1N KURULUŞ YASASI VE , KAMU GOREVULERI SENDIKALAR1 YASASI ÇIKT1 ŞIMDI DE SIRA... İŞ GÜVENCESİ YASASINDA Bakan Okuyan, tstanbul Tabip Odası Başkanı Süha Göksel \e beraberindeki heyeti de kabul etti. Soysal, Pişkinsüt ve Karayalçın'la görüşen Fikri Sağlar: Kendimizi aşmalıyız 'Solda tek partT için arayış TÜREYKÖSE ANKARA - Solda yeni bir parti için çabalar birkaç merkezden sürdürü- lürken farklı gruplan bir araya geti- rerek tek bir parti kurulması çabala- n dayoğunlaştınldı. Bağımsız Cum- huriyet Haraketi lideri Mümtaz Soy- sal, yeni bir parti kurmaya hazırla- nan Sema Pişkinsüt ve Murat Kara- yalçın'la görüşmeler yapan Fikri Sağ- lar, "Birden fazla parti kurulmama- b, böyle bir tüksümüz yok" de- di. Sema Pişkinsüt, "Sohınçü- rütabnesine sebep olan yanhş- hklan yapan, yıpranınış ishn- lerie bir araya gelemeyecekle- rinP vurguladı. Murat Karayal- çın ise "Ne olacaksa ocak so- no şubat başmda ortaya kon- mah. Ben daha fazla bekfeye- mem. Gerçek sorun üzerinde tarttşma yapıhnah'* göriişünü dile getirdi. Erdal tnönü'nün çekilme- sınden sonra solda birkaç ayn parti kurulmasuıa yönelik ça- balar sürdürülüyor. Bazı grup- lann temsilcileri sık sık çeşit- li görüşmeler yaparak bir ara- ya gelme yollan anyor. Fikri Sağlar, geçen hafta Soysal, Pişkinsüt ve Karayalçuı'la yapüğı gö- rüşmelerden olurnlu izlenımler aldı- ğını söyledi. Sağlar, çalışmalan hak- kında şu bilgileri verdi: tt Bir tek parti kuruhnası yönünde bir çağn yapmak için temasûrda bu- lundum. Sosyal demokrasinin ilkele- ri ışığmda, toplum tarafından redde- dflroe> en insaniann bir arada olaca- gjbirohıs^ımgerçekleştirOrnelLBirnıa- sa etrafinda insaniann bir araya gel- mesini istiyonız. Tophunun bekknri- si tek bir partidir. Bir araya gehne- yenler, a\n partiler kurmaya yöne- lenler. bunun nederüerini ortaya koy- mab. Bö\1e bir lüksümüz yok. Kendi- mizi aşmak zorundayız. Hepimiz yan yana durmahyız. Yeniinsanlan da ya- nımıza katarak yürümebyiz." Bağımsız Cumhuriyet Haraketi li- deri Mümtaz Soysal'ın Sağlar'a "Kî- şiler degil, ilkeler önemlL Ortaya ön- ce bir roetin konsun, herkes görüşü- nü yaziB olarak ortaya koysun ki on- Umutdavasında kararbekleniyor ANKARA (Cumhuriyet) - Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlah gıbı tanınmış birçok bilim adamı ve gazeteci yazan katlettikleri ve toplam 22 faili meçhul eylemi gerçekleştirdikleri suçlamasıyla 15'i tutukhı 24 sanığın yanplandığı "Umut Davası''nda bugün Ankara 2 No'lu DGM'nin karannı açıklaması bekleniyor. Gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun faülerini yakalamak amacıyla başlatılan daha sonra ortaya çıkan bağlantılar üzerine Prof. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Muammer Aksoy ve Doç. Bahriye Üçok'un öldürülmesi gibi 22 olayı kapsayan davanm 7 Aralık 2001 tarihinde yapılan 19. duruşmasında. sanıklardan Tafip Ozcefik ve avukatı Hüseyin Kıhç, esas hakkında savunma yapmışlardı. Mahkeme Başkanı Hüseyin Eken, dosyanın eksildiği bulunmadığı takdirde hüküm hazırlanraak üzere incelemeye alındığını bildirmişti. Eken, 7 Ocak 2002 tarihlı oturumda karar verilebilec^ği ve sanıklara son sözlerinin sorulabileceğini belirterek, tüm sanıklann duruşmada hazır bulundurulmalan için Ankara DGM Cumhuriyet BaşsavcıhğYna yazı yazılmasının kararlaştınldıgını açıklamıştı. dan sonra ortak noktalar aransm" dedıği öğrenildi. Murat Karayalçın'la aynı parti içinde yer almak istemedi- ği bilinen Sema Pişkinsüt de tek par- ti çabalan konusunda şu göriişleri di- le getirdi: "Soldald birkşme için her zaman gayretsarfettim.Yeni bir oluşumda bir arada ohnakiçin tophunun güven duy- duğu, bugüne kadarld çahşmalan ra- hatsızhk yaratmavan kişikrin bir ara- ya gelmesi gerekir. Aman herkes bir araya geisin, ne ohırsan ol solda bîrİeş, anla\işuıda değüiz. Solun çürütühnesine sebepolan yanhş- hklan >apan. vıpranmış isimler olmasın, diyoruz. Biz daha önce deInönü başkanhğmdaki girişi- min başanhobmayacağnu, ger- çekten yeni bir parti kuruhnası gerektigmi sö>1emiştik.'' Pişkinsüt, ocak ayı içinde par- tileşeceklerini sözlerine ekle- di. Görüşmeleri sırasında "Ken- dimizi kandmna>'afam. Gerçek sorun partiyikimin kuracağı,ld- min genel başkan olacagKÜr" diyen Murat Karayalçm ise u Gerçek sorun üzerinde taroş- ma yapüması gerektiğini'' vur- guladı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Günlerdir, evden dışanya adım atamıyoruz. Şu anda pazarve sa- at 15.00, kar bütün şiddetiyle yağıyor. Böyle sürerse, Istan- bullu birkaç gün daha sokağa çı- kamaz. Okullar tatil olur, uçak- lar uçamaz, arabalar çalışamaz. Kann beyazlığı altında her şey çok güzel görünüyor. Ne çöp, ne araba gürültüsü ne de binalann çirkin görüntüsü. Evde oturuyoruz ve kann ya- rattığı soguğa direnmeye çalışı- yoaız. Bu nedente evdeki doğal- gaz vanasını sonuna kadar aç- mak zorundayız. Istanbul'un bembeyaz görüntüsünü pence- reden izlemenin keyfîni yaşıyo- ruz, bu arada gelecek doğalgaz faturasının korkusunu da yüre- ğimizden çıkaramıyoruz. Doğalgazdaki fiyat artışının tam bir soyguna dönüştüğünü her geçen gün daha iyi anlıyo- ruz. Doğalgazdaki bu olağanüs- tü artış neden kaynaklanıyordu? Süreç şöyle başlamıştı: 1994 yerel secimlerinden sonra Anka- ra Büyükşehir Belediye Başka- nı seçilen Melih Gökçek, göre- ve geldiğinde doğalgaz fiyatını Pencereden îstanbul'u Seyretmek aşın ölçüde arttırdı. Bunun üze- rine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 1 Ocak 1995tarihin- den geçerli olmak üzere bir ge- nelge yayımladı. Bu genelgeye göre belediyeler, doğalgazı BO- TAŞ'tan aldığı fiyatın yüzde 30'undan fazlasına satamaya- caktı. Bu genelgeye rağmen Melih Gökçek özellikle işyerlerine do- ğalgazı yüzde 100 e varan kâr- larla sattı. Bunun üzerine tüke- ticiler, Melih Gökçek yönetimi- nin uygulamalan aleyhinde da- valar açtılar. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi yüzde 30'un üzerindeki farkın tüketicilere iadesine karar verdi. REFAHYOL hükümeti döne- minde Refah Partili Enerji Ba- kanı, 1 Ağustos 1996yılındaya- yımlandığı yeni bir genefcje ile es- ki yüzde 30'luk engeli ortadan kaldırdı. Bunun üzerine Danış- tay yeni bir karar vererek bu ge- nelgenin yürütülmesini durdur- du. Bakan, 8 Şubat 1997 tarihin- de çıkardığı yeni bir genelge ile belediyelerin BOTAŞ'tan alınan fîyatlann üzerine yüzde 70 kâr ek- lemesine olanak sağladı. Tartışmalar, Danıştay kararla- n birbirini izledi. Bütün bu süre- cin sonucunda 18 Nisan 2001 ta- rihinde Doğalgaz Ftyasası Kanu- nu yürürlüğe girdi. 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Yasası'nda ise şunlar beliıiendi: Bu kanun- la belediyelerin doğaigaz dağı- tımı, fiyat belirleme yetkileri kal- dınldı. Zaten daha önce de be- lediyeler doğalgazı, Enerji Bakan- lığı'nın beliriediği alt ve üst fi- yatlar arasında satabiliyorlardı. Ancak belediyeler tekel ol- duklan bu konuda yine de fiyat- ları keyfi bir şekilde belirlemeyi sürdürdüler. Gazetelerde açıklan- dığına göre, bakan ve belediye başkanları görüşecekler ve fi- yatları Başbakan'ın ifadesiyle "makul" hale getirecekler. Konu- nun uzmanlan, bu yetkinin ba- kanlığın elinde olduğunu belir- tiyoriar. Geçen yıl çıkanlan kanunla bir de Enerji Piyasası Kurulu oluş- turulmuştu. Başbakanlık Müste- şan'nın ikı katı kadar maaş ala- bilecek kurulun üyeleri 6 Hazi- ran 2001 tarihinden bu yana gö- rev yapıyorlar. Bu kurul, ülkenin enerji politikalannı belirieyecek, trilyonluk kararlara imza atacak kadar yetkili. Ancak doğalgaz fiyatının belirlenmesi yönünde hıçbir çahşma yapmadığı orta- ya çıktı. Çıkanlan yasanın amaç mad- desi, "kaliteli, sürekli ve ucuz cfoöa/gaz"teminini bir görev ola- rak belirtiyor. Bakanın bu temel hedefleri esas alarak fiyatı belir- lemesi mümkün. Çıkanlan ka- nunlar, elden ele dolaşan dogaJ- gazın artan fiyatından hüküme- tin soaımlu olduğunu ortaya ko- yuyor. Fakat hükümet her ne- dense bu fiyatın belirlenmesin- de kendi sorumluluğunu arka plana iterek belediyelerle bir pazarlığa oturmayı tercih edi- yor. ••• Aslında bütün bu serüvenin vefiyatartışının yurttaş-devlet iliş- kisindeki çarpıklıktan kaynak- landığını kabul etmeliyiz. Bu dev- lete egemen olan anlayış. dev- leti fukara halkın sırtına binerek yönetmektir. Belediyeler detıp- kı diğer devlet kurumlan gibi ka- zanandan vergi almak yerine, yapılan her hizmeti olağanüstü fiyatlarla satmayı tercih ediyor- lar. Bu kolay bir yol. Ekonomik krizin başından beri hükümet ne yapıyor, her gün Tekel ürünleri- ne ve benzine zam yapıyor. Istanbul'a kar yağıyor. Kar al- tında Istanbul çok güzel görünü- yor. Şehrin bütün homurtusu ve hayhuyu en aşağı oranlara inmiş durumda. Ancak soğuk ve kar, şu ekonomik kriz ortamında ya- şamı zorlaştınyor. Doğalgaz pa- ralan, elektrik paraları yurttaşın sorunlarını ağırlaştınyor. Devle- tin yurttaşa bakış açısı değiş- medikçe bu sıkıntıları yaşama- ya devam edeceğiz. 2OOO 9 IJ YILLARDA ERDAL ATABEK Kap Korkusu... Dışarda kar yağıyor. Insanlar pencerelerinin arka- sından dışanya korkuyla bakıyorlar, daha ne kadar süreceğini düşünüyorlar. Kar demek, soğuk de- mek, yollann kapanması demek, arabalann çalış- maması demek, ekmek bulamamak demek. "Kar yollan kesti" böyle bir söz. Televizyon kanallan da "felaket tellallığı"n\ hiç kaçırmıyor, trafiğin nasıl dur- duğunu, hangi kazalann nerede olduğunu, yurdun nasıl bir belanın içine gömüldüğünü anlatıp duru- yortar. Sanırsınız ki dünyanın tek felakete uğrayan ülkesi biziz, bir tek bizim üstümüze kar yağıyor, bu durumda hepimizin karlara gömülmemek için kor- kudan başımızı yorganın altına gömüp dua etme- miz gerekiyor. Stockholm'e ilk gidişimde ülkeyi karlar altında bulmuştum. Beni havaalanından alan bir dostu- muzdu. Profesyonel bir taksi sürücüsüydü. Kendi taksisini kullanıyordu. Havaalanından kente kadar uzanan buzlu yolun cam gibi parladığını gördüğüm zaman biraz kaygı duydum. Dostuma bu kaygımı söyleyince gülümsedi, "Burada altı ayımız böyle geçer" dedi. "Lastiklerimizi buna göre takanz, her şeyi buna göre ayarlamak gerekir." Hepsi buydu. Farian kontak anahtan çevrildiği zaman yanıyordu, gündüz ve gece fartann açık olması kuraldı. Kim- senin aklına açıkgözlülük yapmak gelmiyordu. Açık- gözlülüğün, "öyle de olur canım"\n, "bişeyolmaz a£>/"nin ahmaklık olduğunu biliyortardı. Kurallar in- celenip konmuştu, kural diye ahmaklık ölçütü ola- bilecek saçmalıklar da yoktu. Her şey düşünülüyor, yeniden bakılıyor, sonra da ödünsüz uygulanıyor- du. Kente geldiğimiz zaman her şeyin tıkır tıkır iş- lediğini gördük. Oysa çok değil, üç yüz yıl önce Is- veç'te yaşayanlann ataları doğanın güçlükleriyle boğuşuyordu. Kar fırtınalarında denize açılan kor- kusuz insanlardı. Şımdi isesade, basrt, hertürtü kon- foru olan, herkesin işini bildiği, çalışkan insaniann hayatını yaşıyorlardı. Bu sinema döneminde "Ihtirasın Bedeli" adında birfilm oynadı. Amerika'nın yüz yıl öncesinde kar- lar altındaki töpelerin içinden geçecek demıryolu- nu döşeyecek insaniann akıl almaz güçlüklerle do- lu öyküsünü anlatıyordu. Bu öykü, çevresinde ya- şananlan aktaran bir filmdi. Şimdi bu filmlerde in- sanlann büyük iradelerini görüyoruz. Biz kendi Kurtuluş Savaşımızı çoktan unuttuk. Karlı dağ yollannda yaşananları, geçit veımeyen engelleri, düşman tuzaklannı aşan insanlanmızın hangi koşullarda yaşadığını, bu koşullan nasıl yen- diklerini artık düşünmüyoruz. Biz, geçmişini unutup da kendisine yeni bir geçmiş arayan toplumlann za- vallılığını yaşar gibiyiz. "Kar mikroplan öldürûr." Dışarda kar yağıyor, şimdi karda yürümenin zamanıdır. Dışanya çıkmak gerekiyor. Sıkıca giyinip -kaymaktan korkuyorsanız elinize bir baston alıp- yürümelisıniz. Çevrenizde han- gi dükkânlann açık olduğuna da bakmalısınız. On- lara iyı puan veriniz, alışverişlerinizi oralardan yap- mayı yeğleyiniz. Bunu hak ediyorlar. Kardan kork- mamanın yolu, onu yenmekten geçer. Kan yenebil- mek için de önlem almanız gerekir. Korkudan bü- zülen bir tembellik kendi korkusunu üretir. Ama korkmayan insanlar, çalışkan insanlar, iradelerini kullanan insanlar karı da, iklim koşullannı da yener- ler. Ancak o zaman hayatlarını yaşayabilir, yaşama- yı hak ederler. "Ama bunlarbekfenmedik koşullar, değil mi?" Bek- lenmedik hiçbir şey yoktur, sizin bu şiddetli karı da, artan soğuğu da, hava koşullannı da, yollann du- rumunu da bilmeniz ve beklemeniz gerekir. Hava ra- porian günlerdir bu haberleri veriyordu. Ama bizim toplumumuz hazır değil. Sorun bura- da. Bizim toplumumuz hiçbiraksiliğe hazır değil. Ha- va koşullannın değişikliğine hazır değil, kendi du- rumundaki değişikliğe hazır değil, hiçbir olumsuz- luğa hazır değil. Her şeyin "hep kendi istediği gibi olmasını bek- leyen", dmadığı zaman da asla aklına, "acaba yap- mam gerekenleriyapmadım mı" diye bir olasılığı ge- tirmeyen "tehlikelianlayış" olumsuzluklann asıl kay- nağıdır. Arabasına zincir takması gerekirken takmayan sürücü "belediye neden yollan tuzlamıyor" diye kı- zıyor. Yollara tuz dökmesi gereken belediye yetki- lileri, "sürücüler zincir takmıyor" diye eleştiriyor. Oysa hepsinde hata var. Aslında her zorluğu aşabiliriz, her felaketi önle- yebilir ya da üstesinden gelebiliriz. Eğer "kendiyan- lışlanmızı görmemek", "hiçbir durumda sorumlu- lukalmamak" felaketlerini yenebilirsek. Kendi kendini engelleyen insana da topluma da bahane çok. 84. öliiııı, Tekîrdağ F Tîpi Cezaevi'nde Istanbul HaberSer- visi - F tipi cezaevle- rinde tecride karşı sür- dürülen ölüm orucun- da bir kişi daha yaşa- mını yitirdi. TKP(ML)/TlKKOda- vasından Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde tu- tuklu bulunan Zeynel Karataş'ın (23) önce- ki akşam ölmesiyle ey- lemde yaşamını yiti- renlerin sayısı 84'e yükseldi. Eyleminin 240. gününde hayatını kaybeden Karataş'ın Gebze'de toprağa ve- rileceği belirtildi. Hayata DÖnüş ope- rasyonundan bir hafta sonra Istanbul Gazios- manpaşa'da çevik kuv- vet polis otosuna silah- h saldında yer aldığı gerekçesiyle yakala- nan 1979 Tunceli do- ğumlu Zeynel Karataş, önce Kartal Özel Tip Cezaevi'ne, ardından da Tekirdağ F Tipi Ce- zaevi'ne sevk edildi. Ölüm orucuna 11 Ma- yıs 2001'de 4. ekiple başlayan Karataş, cu- martesi günü geç saat- lerde yaşamını yitirdi. Karataş'ın cenazesi dün Cerrahpaşa Adli Tıp Kurumu'na geti- rildi. Karataş'ın yapılacak otopsi işlemlerinin ar- dmdan Gebze'ye gö- türüleceği, Danca Ce- mevi'nde yapılan ce- naze töreninin ardm- dan da Gebze Mezar- lığı'nda toprağa verile- ceği ifade edildi. Bu arada ÎHD Istan- bul Şubesi'nden yapı- lan açıklamada, devle- tin F tipi cezaevlerin- deki turuklulan göz- den çıkardığı ve ölü- me terk ettiği savunul- du. Açüdamada, 4 ba- ro başkanı tarafindan gündeme getirilen "Üç kapu üç kilit açılsm" önerisine karşı Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün takındığı tav- nn bunun en açık ka- nıtı olduğu belirtildi. Açıklamada, daha faz- la ölümlere neden olun- maması için barolann M üç kapu üç küit'* öne- risine destek verilmesi istendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle