18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 2002 & OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] EVET/HAYIR Uyum Yasalannda Tayyip'i Kurtarma çabalan... OKTAY AKBAL Yeniden Ulusal Kuptuluşa••• Emın Değer 'Hukukyok' dıyordu! Uzuntusünu dıle getınyordu... Hıçbir şey kanıtlanmamıştı, hıç- bırşey aydınlatılmamıştı... Hukukçular, yazarfar, ga- zeteciler ne kadaruğraşsalar da boştu, sonuçsuz- du Hukuk sozcuğu hergun dıllerdeydı, yazılarday- dı, ama kendisı yoktu! Anta/ya Beledıyesı'nın Uğur Mumcu Anısına duzenledığı toplantıdaydık. Seçkın bırkurul, Uğur Mumcu adına odullendırmıştı beş kışıyı.. Aydın- lanma yolunda çaba harcayan, Kemalıst ılkefen sa- vunanlan . Bılım dalında, Prof Dr. Server Tanilli ıle Prof. Dr, Oktay Sinanoğlu'nu; Hukuk dalında Avukat ve Yazar Emin Değer'ı, Gazetecılık dalın- da Ankara Buromuzdan Işık Kansu'yu; bir de, kultur alanında bu satırlann yazarını... Buyuk bırkalabalık vardı Mumcu etkınlık gece- sınde . Çoğunluğu gençler . Yağmurlu, soğuk Antalya gecesınde koşup gelmışlerdı Coşkuluy- dular, adlarını duyduklan kışılen dınlemek, /çlenn- dekı ozlemlen yaşamak, yaşatmak, ıstıyorlardı. Onlara guzel umutîar vermek, içınde çırpındığımız bataklıklardan kısa surede çıkacağımız ınancını vermek... 'Hukukyok'dıyordu unlu hukuk adamı. Hukuk savaşının bıroncusu boyle diyorsa ne yap- malıydık?Önce hukuk çcgısıneçağırrnalıydık.. Kım- lerı? En baştakılen, yonetıcılen; ulkenın onurfa, gu- rurla, ınançla yaşatılmasının baş koşuluydu bu, hukuk duzenı... Demokrası varsa, o/acaksa, ıstı- yorsak çare hukuka ınanmaktı, bağlanmaktı. 'Tür- kiye'de hukuk' yoksa . ılk ış onu kurmaktı. Tanıllı'nın gonderdığı bıldırge ıle genç arkadaşı- mız Işık Kansu'nunkı aynı çızgıdeydı Halktan ya- na, KemaJıst devnmlerden yana seslenışler, çağ- nlar... En ılgınç konuşmayı Prof. Dr Oktay Sina- noğlu yaptı Umutsuzluktan uzak, canlı, yureklı... "Ulusal Kurtuluş Savaşı yeniden başlıyor" dedı. "UlusalKurtuluş" savaşı nası/ başlar? Dort yan- dan elımız kolumuz bağlanmışken bu ışı nasıl ya- parız? Adaşım, kursude bunlan anlatırken, genç ızleyıcılerce çılgıncadesteklenırken, duşunuyordum. Hangı guçle. hangı olanakla. hangı ozgurlukle? Atatürk'un Gençlığe Seslenışı'nı anımsadım. Yanmış, yenılmış, yıkılmış, penşan bır ulkeyı nasıl kurtarmıştı? Nasıl ulusal bır guç yaratmıştı?.. Te- di Düvel'e ve ıç haınlere. ışbırlıkçılere karşı nasıl inançla dırenmış, başanya ulaşmıştı! Demek, her zaman umut vardır. 0 umudu yaratmak bızlenn işi- dir Hepım/zın. Antalya Beledıyesı'nın Uğur Mumcu Etkınlıği, benzerfennı çok ızledığım toplantılardan daha baş- kaydı. önce gençlenn ulusal kurtuluşun bırer on- cusu olduklannı, olacaklannı duyuran seslenışte- n... Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu, Iş Bankası Yayınla- n'nda çıkan 'Turk Aynştayn'ı kıtabında yazdıkla- nnı yınelıyordu sankr "Vatanı, milleti için her fedakârlığa hazır bir taban gerekiyor. Bu taban son elli yılda hayli eritilmiş; kafası, gönlü kanştınlmış, birbirine dü- şen kesimler, dışa bağımlı sahte aydınlar, ek- mek parasını yabancıdan bekteyen, ufak çıkar- lar hesabı içinde vatanın geleceğini düşüne- meyen, daha da acısı vurdumduymaz kafaba- lıklaroluşturulmuştur... Şimdi yapılacak iş, hız- la bu toplumun yeniden kaynaşmasına, bilinç- lenmesjne, vatanını, milletini kendisinden ön- ce düşünen insanlann çoğalmasına önayak olmaktır. Türkiye'yi tekrar Kuvayı Milliye ruhu, Atatiirk ruhu kurtaracaktır." Cumhunyetımızın 79. yılında onuriu, aydınlık ya- nnlara doğru... M. fskender ÖZTURANLI Hukukçu A nayasa Mahke- mesı kararları "yasama,yüröt- me ve yargı or- ganJannı, idare makamlanm, gerçek ve tfizel kişileri bağlayan" kararlardır (Anayasa m. 153/son). Anaya- sanın hıçbır yennde bu karar- lann "ekftirflemez'' olduğu yo- lunda bır yargı yoktur. Bu ne- denle Anayasa Mahkemesı ka- rarlan da hukukun dılı ıle her zaman eleştınlebılır Hele he- le mahkemenın yavaş çalışma- sı halınde "hukukun üstûnlü- ğö" ılkesinın zedeleneceğını söylemek ve daha ıvedı çalış- masını ıstemekher kışinuı, ön- celıkle de Yargıtay Başsavcı- sı'nın en doğal görevıdır. Çün- kü yavaş ışleyen adalet adalet değıl, adaletsızlıktır. Bu ıçten ısteğın altında "başka şeyler aramaya" kalkışan Anayasa Mahkemesı Başkanı'nın yanıl- dığını söylemek de her vatan- daşınhakkıdır. Bunedenle, Sa- yın Başkan'ın. Kanadoğlu'nu "kaynağını anayasadan alma- yan bir devlet yetkisi kullan- makla" suçlaması hıç de şık olmamıştır Kımse yadsıyamaz kı 2 Ocak tanhlı başsavcılık uyansı olmasaydı, Anayasa Mahkemesı. Erdoğan'la ılgılı davayı 9 Ocak 2002 'de karara bağlayamazdı. Venlen karan saygı ıle kar- şılamak, ama hukukun dıli ıle eleştırmek en doğal hakkımız- dır. Yüksek Mahkeme, Recep Tayyip Erdoğan'ın "kurucu üvelikten çıkanlması için AKP'nin uyanünasTna karar vermış, ancak tedbır istemını reddermiştır. Mahkeme başka- nı, 6'ya karşı 5 çoğunlukla ka- rar verilmesı nedenıyle. "ka- falannkanşmasuıındoğaloMu- ğunu* söylemektedır. Öncelık- le Yüksek Mahkeme'nın kafa- lan kanşhrmayahakkı var mı- dır 0 dıye sormak gerekır. Son- ra da Sayın Başkan'ın anaya- sanın 153. maddesinde yazılı "AnayasaMahkemesıkararla- n Resmi Gazete'de hcmen ya- yunJanır" yargısını göz ardı ederek, gerekçelı karannne za- man yazılacağını kesın olarak söyleyememesı kafalan daha da kanşnrmakta değıl mıdır? Ötekı kararlar gıbı bu karar da altı ay sonra yazılacak olursa. verilen karann değen kalacak mıdır? Erdoğan, yasalar gere- ğı parti kurucusu ve başkanı olamayacağına göre nıçın ted- bır karan venlmenuştır? Bıhnmelıdır kı bır kapı ya açıktır ya da kapalı. Aralık ka- pı, açıkdemektır. Yüksek Mah- keme kapıyı kapattığuıı san- mış, ama onu aralık bırakmış- tır. Kanşıklığın nedenı budur. Aynca bu karann ve bundan öncekı sıyasal nıtelıklı kararla- nn hep altıya beş çoğunlukla çıkması çok düşündürücü de- ğıl rrudir 9 Oysa bırkaç ay öoce Anaya- sa Mahkemesi, "CezalannEr- telenmesi ve Şartla Sabverme Yasafl"nı özel bır yasa olarak nıtelememiş ve bu yaklaşımıy- la Tayyip Erdoğan'm "Mah- kûmrvetebağfaehJryeteidiğinin devam eftigmi" açücça belırle- memış mıdır? Ehlıyetsız olan bır kışının görevını sürdürme- sı doğru mudur? Recep Tayyıp Erdoğan, TCY'nın312 maddesıne gö- re cezalandınlmış ve cezasını çekmıştir. Yürürlüktekı yasala- ra göre böyle bır cezaya çarp- hnlankişı, bırpartınınkurucu- su ve başkanı olamayacağı gı- bı, rrullervekılı de olamaz Ko- nu TCY'nın 122. maddesinde yazılı "MemnuHaklannİade- sâ" (Yasak Haklann Gen Ve- rilmesı) ıle ilgılıdır. Erdoğan, an- cak 122. maddede yazılı belır- lı sürenıngeçmesıhalınde veış- ledığı curümdenpışmanlık duy- duğunu Türk adaletı önünde kanıtladığı takdırde bağışlana- bilır. Bunukanıtlayamadığı sü- rece aktıfpolitikayapması ola- naksızdır. Konu, bukadaraçık, bu kadar seçıktir Bu gerçek karşısuıda şimdi anayasa deği- şiküğinedeniyleçıkanbnasıge- reken uyumyasalannda Erdo- ğan'ıkurtarmaçabalangönde- me getirilmiştir ve pazarükiar başlamıştır. Bu yanlış bir tu- rumdur. Nasıl kı 1978 yılında Erba- kan ıçnı Sıyası Partiler Yasa- sı'nın 111. maddesinde degışik- lık yapıünak istenmış, ama ka- muoyu bu yasaya "Erbakan'ı KurtarmaYasaa" adını vermış- se, bugün de böyle bir gınşıme hıç kuşkusuz "Erdoğan'ı Kur- tarmaYasaa" dıyecektır. Çün- kü yasalar nesnel olmalıdır Demokrasılerde kışıler ıçın özel yasa çıkanlamaz. Suçlu- ların, cezasız bırakıldığı bır devlete de hukuk devletı denı- lemez Günunü gün eden dev- let denrr. Böylesıne bir uygulama, sı- yasetın hukuka kanşması ve sataşması, hukukun zedelen- mesı demektır. Sıyaset cambaztıgı Tayyip Erdoğan. Istanbul Be- ledıye Başkanlığı'na seçıldık- ten sonra, meclis çahşmalannı "Fatiha" ıle başlatan bır poli- tıkacıdır. "Referansının İslanr olduğunu söyieyen, nıkâhı "Al- Jainnemri,Fe\gamberinkavfi" sözcüklenyle kıyan ve "sonu ölömJe noktalanacak olan bir maratonun koşucularryız" dı- ye efelenen bır sıyaset camba- zıdır. Bırzamanlar, "Refah Par- tisi'nûı kapadlması halınde al- ü buçuk mirvon insanla bûük- re uğrunda ölmeye hazır dava- nuı neferleri" arasuıda yer ala- cağını söyleyerek çevresıne gözdağı veren bır sıyasetçıdır. Saymakla tükenmez eylemle- nnın sonunda, "MinareJersün- gûmüz, kubbeler miğfer/ Ca- miler Kâbemiz, müminkr as- ker w dıyenutuklaraftiğı. "hal- kı, din ve mezhep farküüğı gö- zeterektan vedüşmanhğaaçık- ça kışkırröğ)" ıçın, TCY'nın 312/2. maddesı gereğınce ce- zalandınünıştır. Bugün de ay- nı düşuncede olduğu, hıç değış- medığı açık seçık ortadadır. Bundan üç beş yıl önce "Hem Iaik,hem MüsJümanolutunaz, ya Müslüman olacaksuı ya Ia- ik.- Mfllet istedikten sonra la- iklikeklengider*' bıçımınde ko- nuşan ve "Müslümanlankrya- ma (ayaklanmaya)çagıran" bır kışının, bugün değıştığı ve ken- dıni yenılediği yolundakı söz- lenne aklı başuıda bır kişı ına- nabılır mi hiç? Erdoğan, Fazılet Partısrnin kapatılmasuîdan sonrayeni bir partı kurmagirişunınde bulun- muş, AKP'yı kurmuşve bu par- tuun genel başkanı olmuşrur. O günlerde şöyle konuşmak- tadır: "Tûridye'nin şartlan şe- riata uygun değildir.'' Bu yak- laşım biçımı, koşullar elvenş- lı olduğu takdirde şeriat devle- tı ısteyeceğının açık bır göster- gesı değıl mıdır? Ve Tayyip Er- doğan sözlenni şöyle tamam- lamıştır: "Biz Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana gdmiş geçmiştüm sijasiNderlerin,baş- ta Atatürk olmak ûzere hepsi- nin doğrularuubir arayagetir- meye çaüşıyoruz.*' Bu sözleriyle Atatürk'ün bi- le yanlışlan olduğunu söyleye- bılen,parhsını kurdugugün ba- sına yapüğı açıklamalaria, "dev- letinIaikolabikcegini kişilerin olamavacağuu"yıneleyen, "la- ikliğinbirevideğil,devietisuur- layan birilke" olduğunu belır- ten Sayın lıder, bu kez de "ca- nmı fedaemıeyehazn-" olduğu- nu \Tirguiamaktan çekınme- rmşhr Aklı flkn süngülerde, mığferlerde, ölmek ve öldür- mektedır Açılış gününde yap- tığı konuşmada, Voltaire'ın o güzel özdeyışını bıle değıştir- mıştır Bıhndığı gıbı bu ozde- yış aynen şöyledır "Söyledik- lerinizin hiçbirinde sizinJe a>iu düşuncededeğflim,ancakonla- n söylemehakkmraöiünceyede- ğin savunacağun.^ "Ölûnceye değin savunacağun" deyımı Erdoğan'ın ağzında u canımı fedaya hazınnı"' bıçunıne dö- nüşmüş ve şöyle olmuştur "Si- zin dfişüncelerinize kadlmryo- rum, ancakbu görüşlerinizira- hatça ifadeetmeniziçin canımı fedaya hazmm." Bu durum karşısuıda sız ol- sanız Erdoğan'ın değiştığı yo- lundakı ıddıalara katılır, Müs- lumanlığı sıyasa aracı olarak kullanmaktan vazgeçtığıne ve Türk adaletı önünde TCY'nin 122. maddesı gereğınce yap- tıldanndan pışmanlık duydu- ğunu kanıtlayabıleceğıne ina- nır mısıruz? Kaldı kı bugüne değın neler söyledığinı ve neler yaptığını hesaba katmadan "Yapûklan- nuz, yapacaidarutuzuıtemina- ödır* biçımınde sözler söyie- yen bır kışının değıştığini ve değişebıleceğıni düşünür mü- sünüz? Ve insan kişiliğının yüzde yetmışınin "alü yaşuıdan önce oluşacağıru, bir daha da koiay kolav 7 değijmeyeceğmP saviayan bilım adamlanna ınanmaz ve Yüksek Mahkeme'nın niçin tedbir karan vermedigıne şaş- maz mısuıız? PENCERE f Mini Demokrasr Gösterişi... Nasrettin Hoca sıcak bır yaz gunü elındeki sa latalığı dışleyerek evıne gıderken Münasebetsı; Mehmet Efendı'ye rastlamış... Munasebetsız sormuş: - Hoca o elındeki ne?.. - Hıyar!.. - Sana uyarL Hoca lafı yemış, ne yapacağını şaşırmış, altında kalmış, yanıt verememış, ıçıne de sındırememiş. Bir başka gün Munasebetsız'ı elınde balkabağıyla yol- da gorunce sormuş: - Munasebetsız, o elındeki ne?.. - Balkabağı!.. - Bu da sana uyar!.. Mehmet Efendı: - lyı ama Hoca.. kafiye uymadı ki?.. - Uysa da uymasa da uyar!.. • Koskoca Turkıye Cumbunyeti'nfUyum Yasala- n" nedenıyle Batı'nın karşısında şamar oğlanına dönuştürduk... Şımdı de Ceza Kanunu'ndakı ikı maddeyı değiş- ürmek ıçın k/yamet kopuyor... 312.. 159... Bızımkiler ikı maddeyı de değıştınyorfar; ama, bır tuhaf... - Uyum yasası AB'ye uydu mu?.. - Uymadı!.. - Uysa da uymasa da!.. Eskıden uygunsuz duruma ne derlerdi?.. 'Uygunsuz vazıyet!..' • Vaktıyle 141,142,163'uncumaddeler vardı, ko- munızme ve ırtıcaya karşı duzenlenmışlerdı; ama bır ışe yaradılar mı?.. Komunızm toplumsal yapıya zaten ters düşüyor- du, yayılamadı... Irtıca, 163'e karşın palazlandıkça palazlandı, 28 Şubat ımdada yetışmeseydı ıktıdara ha oturdu, ha oturacaktı... Ya312?.. PKK'nın çeteleşıp Güneydoğu'da etnikçi terörü yaymasını engelledi mı?.. Ceza Kanunu'nun yasakçı maddelen uzerınde lafla pışpınk oynamanın, sonra da dışardan gelen mufettış kılıklı kışılenn önünde el ovuşturmanın ya- ran yok... Uteıncı var!.. İLAN TC MANİSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESJ'NDEN Dosya No 2002 39 Botaş vekılı tarafından davaJı Mestan Taşkın tnı- rasçılan aleyhıne açılan ıstım/ak davasında, Manısa, Osmancalı Köyü'nde kaın tapunun 469 parsehnde da\alj Mestan Ta^kın mırasçılan adına ka- yıtlı ta^ınmazm 115 53 m2"lık kısmın daımı ırtıfak hakkı (agaç dıkmemek, sabıt bına ve tesıs yapmamak şartı ıJe) kamulaştınlması ıçın da\a açıldığı ve kamu- iaştınlmasına karar venlmesı talep edıldjğı ılan olu- nur. 17.01.2002 Basın-4441 Yunus Nadi Armağanı Yarışması, ]946'da kuruldu; hem geçmişe hem geleceğe dönük olan anlamı, gazete- mızın kurucusu Yunus Nadi'ye saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeîi 'nin kuruluşunda büyük emeği bulunan Yunus Nadi 'nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Devrimci ve demokrat Cumhuriyet'in L'lusal Bağımsızhk Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti 'yle zamandaş ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşları- n: bu doğrultuda koydu. Yunus Na- di nin ölüm yıldönümünü geçmişe dö- nük bir acı olarak değil, geleceğe yö- nelik bir kültiir olayına dönüştürmek anacıyla buyanşma düzenlendi. Yarışmamn ilk düzenlendiği yıllarda Tirkıye de sanat alanında hıçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yal- nız CHP nin koyduğu bir şiir ödülü var- dı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bılim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlar- dı. Isveç 'te Nobel, ABD de Pulitzer, Sov- yetler 'de Lenin, Fransa 'da Goncourt ödüllerinin sonuçları Türkiye'dede izle- niyordu; ama ülkemız bu alanda da geç kalmıştı. Cumhuriyet gazetesi bu öncü- lüğü üstlendi, elli altı yıl önce düzenle- nen Yunus Nadi Armağanı 'yla sanat ve kültüryaşamımızda biryanşma coşkusu oluşturdu. Daha sonraki yıllarda Türkiye'dede yarışmalarm ve ödüllerin sayısı çoğaldı, yirmiyı aştı. Bugün belki ödül enflasyo- nundan söz açılabüir; eleştirel bir yak- laşımla sakıncalan gündeme getirilebi- lir, ama yine de kültür, bilim ve sanat konularında yapılan yatırımlann çok yararlı olduğu rahatlıkla söylenebilir. 56. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2002 Zamanla ödüller arasında aynmlar or- taya çıkar; bir yarışma kurumsallaştık- ça, amacı, nitelikleri, karakteri belirgin- leşir. Bu arada kimi holdinglerin kendi amaçtarına yönelik yansmalar düzenle- meleri ve ödüller dağıtmalan da bu alanda kaçınılmaz çoğulculuğu yansıtı- yor. Kimi bankalann, şirketlerin, ticari tekellerin reklam amacıyla düzenledik- leri yarışmalann ödülleri, parasal açı- dan ne kadar büyük olursa olsun; özü, maddi çerçevenin dışındaki anlamda odaklaşıyor. Ödüller, Yunus Nadi Armağanı Ya- rısması adıyla aralıksız olarak kırk yılı aşkın bir sürede düzenli olarak gerçek- leştirildi, kültür ve sanat hayatımıza amaçlanan katkılan yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itjbaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Ülkemizin kültür ve sanat yaşamı bü- tün baltalanmalara ve olumsuz yatırım- lara karşın sürekli gelışiyor veyaygınla- şıyor. Fikir ve sanat özgürlükleri Türki- ye 'de tam değil; siyasal iktidarlann bas- kıları hâlâ sürüyor ve çağdaş demokra- tik ortamdan henüz yoksun sayılıyoruz. Buna karşınfikir,sanat, bilim, ku'ltürde çabalar sürüyor. Tarihsel gelişim süre- cinde elbette 'aydmlanma'mn önüne hiçbir güç geçemez. Cumhuriyet, çağ- daş uygarlığa giden yolun fikir, sanat, kültür, bilim yolu olduğunu kuruluşun- dan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabalan desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri 'nin işlevi sürecek. 1999 yılında başlanılan iki anabaş- lık altında dört ödül verilmesi yönte- mi, bu yıl da sürdürülmekte. 2002 Yu- nus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Da- h'nda; öykü, roman, şiir, Görsel Sa- natlar Ana Dalı 'nda fotoğraf olarak belirlendi. Önümüzdeki yıllarda ödül ana dallan ve dallannda gereksinimlere göre deği- şiklikyapılabilecek. Adaylara başanlar diliyoruz. OYKÜ Öiüle 1 Nisan 2001 ile 31 Mart 2002 tarih- leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya- yna hazır bir 'kitap dosyası'yla aday olu- ricbilir. Yi>ımlanmamış yapıtlann, beyaz dosya kâ- ğıjına makine yazısı ile çift aralıklı yazıl- mşolması gereklidir. Adaylaryapıtlannı al- tı ıdet olarak göndereceklerdir. Ölül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, leiap ve kitap dosyası arasında paylaştıra- biir. SiçiciKurul: Mehmet Başaran, Vedat Gün- yd, Selim 1leri, TankDursun K., SamiKa- rairen. R O M A N Öcüle 1 Nisan 2001 ile 31 Mart 2002 tarih- ler arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya- yra hazır bir 'kitap dosyası'yla aday olu- na>ilir. Yayımlanmamış yapıtlann, beyaz do>a kâğıdına makine yazısıyla çift aralık- lı }izılmış olması gereklidir. Adaylaryapıt- laıry altı adet olarak gönderecekJerdir. Öci! bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, kitp ve kitap dosyası arasında paylaştıra- bilr. Seçici Kurul: Ahmet Cemal, Konur Ertop, FethiNaci, Prof.Dr. JaleParla, Muzaffer Uy- guner. Ş İ İ R Ödüle 1 Nisan 2001 ile 31 Mart 2002 tarih- leri arasında yayımlanmış bir kitap ya da ya- yma hazır bir 'kitap dosyası' ile aday olu- nabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısı ile çift aralık- Iı yazılmış olması gereklidir. Adaylaryapıt- lannı altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: A taol Behramoğlu, Prof. Dr. Cevat Çapan, Muzaffer îlhan Erdost, Do- ğan Hızlan, Kemal Özer. F O T O Ğ R A F Ödüle, en çok 4 adet siyah - beyaz fotoğraf ile aday olunabilir. Gönderilecek siyah- beyaz fotoğrafların en az 18x24, en çok 30x40 cm. boyutlannda ve daha önce başka yerde ödül almamış olması gerekmektedir. Seçici Kurul: Isa Çelik, Şakir Eczacıbaşı, Orhan Erinç, Ara Güler, Paul McMillen. H E R D A L İ Ç İ N C E Ç E R L İ G E N E L K O Ş U L L A R Ödüller, her dalda amatör-profesyonel her- kese açıktır. (Cumhuriyet mensuplan hiçbir dalda ödüle aday olamazlar.) Adaylar ger- çek ad ve adreslerini ve telefon numaralan- nı belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilir- ler. Ödül koşullanna uymayan yapıtlan yanşma dışında tutmak zorundayız. Adaylann ya- pıtlanyla birlikte adlarını ve soyadlarını ar- kasma yazacaklan iki fotoğraflanm, açık adreslerinin de yer aldığı katılma belgesini ve yaşamöykülerini 15 Nisan 2002 Pazartesi günü saat 17.00'ye kadar 'Cumhuriyet Ga- zetesi Yunus Nadi Ödülleri Cağaloğlu 34334 Istanbul' adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtlann daha önce herhangi bir ödül almamış olması şartı geçerlidir. Zar- fın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun (şiir, roman, öykü vb.) yazılma- sı zorunludur. Ödül dallannda konu sınırlaması yoktur. Ya- pıtlar hiçbir şeküde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden ge- çirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğ- rultusunda gazetemizde yayımJanabilir. Ödül sonuçlan 28 Haziran 2002 günü açıklana- caktır. Ö D Ü L Her dal için: 1.000.000.000 TL. KATILMA BELCESİ ADIM. SOYADIM: ADRESÎM: TELEFONUM: KATILDIĞIMDAL:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle