Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 2002 CUMA
HABERLER
DİJNY4DA BUGUN
ALt StRMEN
ABD Gezisi Ne GetiPdi?
Eski Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez'in 15
Ocak günkü yazısındaki görüşler doğru çıktı. Sa-
yın Eğilmez, "bu gibi gezJleri iyi kötü bilen biri
olarak" neler olabileceğini o giinden yazmıştı.
Mahfi Bey, ABD Eximbank'ının Türkiye'ye aça-
cağı kredilerin artacağını, çünkü bunların bu ül-
keden yapılacak ithalata kullanılacağını, askeri kre-
dilerin yeniden yapılandırılmasının, yasa çıkanl-
mas/yla çözülebileceği için, Amerikan yönetimi-
nin "konuyu inceleyeceğiz " diyeceğini söylüyor
ve konunun zaten yirmi yıldır incelemede oldu-
ğunu ekllyordu.
Tekstil kotalan konusunda da ABD'nin yine in-
celeme sözü vereceğini söyieyen Eğilmez, ser-
bestticaretanlaşması konusunda, yetkiyi Kong-
re'den Başkan'a devredecek olan yasanın çık-
mak uzere olduğunu, ama henüz çıkmadığını,
VVashington'ın bunu da yasa çıkınca inceleyece-
ğini söyleyip "Siz bir de AB'ye sorun bakalım,
onlariçin birsakınca varrnı" sorusunu da ekle-
yeceklerini ileri sürüyordu.
"Bush 'un Türkiye'nin tenörilemücadelede ve
ekonomik kriz ile başa çıkıp, reformlan gerçek-
leştirmede göstereceği başanlan da övecektir"
diyen Eğilmez, yazısını şöyie noktalıyordu:
"Bu geziden herkes mutlu olarak dönecektir.
Gazeteler Türkiye'nin istediğini aldığını yaza-
caklardır. Neisteyip, ne ald/ğımız ise bir muam-
ma olarak kalacaktır."
•••
Mahfi Bey, haklı çıkmıştır. Durum aynen budur.
Zaten başka türlü olması da beklenemezdi.
Bu gibi gezilerde, birden bütün musluklann
açılması olanağı yok.
Pekâlâ da yukarıda verilen tablo dışında ABD
gezisinden başka sonuçlar çıktı mı?
Önce hemen belirtelim, son geziden Bülent
Ecevit iç politikada güçlenmiş olarak çıktı.
Türkiye'de sağlığı çok endişe, hatta eleştiri, ki-
milerincede mizah konusu yapılan Ecevit'i, yük-
sek düzey Amerikan yetkilileri, yaşlı, yorgun ama
konulara hâkimıyeti ve olağanüstü Ingilizcesi ile
"etkileyici" bulduklannı açıklamışlar.
Türkiye'de yabancılartarafından övülmek çok
önemli olduğuna göre, Bülent Bey'in ekibi bu
övgüyü iyi kullanacaktır.
Bülent Bey de bu övgüyü hak etmek için az
şey yapmadı. Ihale Yasası, Tütün Yasası, bor
madenlerinin özelleştirilmesi, Sanayi Bölgeleri
Yasası gibi IMF, Dünya Bankası ve dolayısıyla da
ABD'nin bütün isteklerini, Atlantik'i aşacak uça-
ğa binmeden yaşama geçirmeye başladı.
•••
Buraya kadar yazdıklanma bakarak "Bülent
Ecevit Washington'dan eli boş döndü" demek
istediğim sanılmasın.
ABD ile Türkiye'nin, askeri ve politik alandaki
stratejik işbirliğinin ekonomiyi de kapsayacak bi-
çimde geliştirilmesi için, "Türk-Amenkan Ekono-
mik Ortaklık Komisyonu" kurulmasına karar ve-
rildi. Bu önemli, ama içi doldurulması gereken bir
gelişme.
Unutmayalım, bizim politikamızda birsöz var-
dır: "Eğerbirişi, savsaklamak istiyorsan, komis-
yona havale et" denir.
Aslında, Türk kamuoyu, kendi devlet adamla-
rının Amerika gezilerinden her zaman olabile-
cekten çok daha fazla beklentiler içinde olmuş-
lardır.
İçinde bulunduğumuz sosyal ve ekonomik kriz-
lerin nedenlerinden biri de budur.
Artık anlamamız gerekir ki, Türkiye'nin sorun-
lannı ne ABD, ne IMF ne de Dünya Bankası çö-
zer. Onlar, Türkiye'ye kimi yardım ve kolaylıklan
sağlarken temsilcisi oldukları çıkarların sepetine
de bizim bir şeyler koymamızı beklerier.
Küreselleşen dünyada ise ilişkiler önceye oran-
la, daha fazla ekonomik olarak güçlü olana ya-
rar olmuştur.
Türkiye'deki sorunların çöziimü Türkiye'dedir
ve o çözüm de her zaman dışardan kulağımıza
fısıldananla çakışmayabilir.
DCM görevsizlik kararı verdi
Vurgun dovosı da
ağır cezaya
ANKARA (Cumhu-
riyetBürosu)-Bayındır-
lık Bakanhgı'ndaki yol-
suzluk iddialanyla ügi-
li açılan "Vurgun dava-
a" da Ağır Ceza Mah-
kemesi'nde görülecek.
DGM, sanıklannın ey-
lemlennın "çıkaramaç-
h" değil, tt
adjçete"kap-
samına girdiğine hük-
mederek görevsizlik ka-
ran verdi.
Vurgun davasının An-
kara 1 No'lu DGM'de
görülen dünkü oturumu-
na, 13 tutuklu sanık ile
tutuksuz yargılanan sa-
ruklardan 36'sı katıldı.
Savcı Hakan Kızüars-
lan, işkence iddialanyla
ilgili verdiği mütalaada,
insan haklanna saygılı
bir sorgu süreci yaşandı-
ğını kaydettı. Kızılars-
lan, suçun 4422 sayıh
suç kapsamına girdiğini
belirterek, sanıklann gö-
revsizlik isteminin red-
dedilmesini istedi.
Verilen aranın ardın-
dan Mahkeme Başkanı
Mehmet Orhan Kara-
deniz, davada, görevsiz-
lik karan verildiğini be-
lirterek, dosyanın ağır
ceza mahkemesine gön-
derilmesınin kararlaştı-
nldığını kaydetti. Kara-
nn oybirliği ile alındı-
ğını belirten Karadeniz,
tahliye taleplerinin de
reddedildigini söyledı.
Alınan bilgiye göre,
mahkeme heyeti, sanık-
lann eylemlerinin 4422
sayüı Çıkar Amaçlı Suç
Örgütleriyle Mücadeye
Yasası kapsamındadeğil,
Türk Ceza Yasası'nın
"cürüm işlemek için te-
şekkül ohışturmak, bu
teşekküle yardıın ve ya-
taldık etmek" suçlannı
düzenleyen 313 ve 314.
maddeleri kapsamında
değerlendirdi.
Ote yandan, MHP'li
Koray Aydm'ın bakanh-
ğı dönemini soruştur-
mak üzere Kurulan
TBMM komisyonunda,
bürokratlar, ihale bedel-
lerini 5 kat arttıran ek
sözleşmeler ve ihale fi-
yatlanndaki düşük kı-
nmlarkonusunda, "dep-
remingetirdiğioiağanüs-
tü koşuT gerekçesini
gösterdiler.
MHP, uyum yasası paketindeki 312. madde değişikliğinin AKP liderini etkilemeyeceğini savunuyor
SiyasetteTayyip tarüşmasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Uyum yasalan paketinin gelecek haf-
ta TBMM Adalet Komisyonu'nda
gündeme alınması beklenirken 312.
madde değişikliğinin AKP Genel Baş-
kanı Recep Tayyip Erdoğan ın sıya-
si geieceğini etkileyıp etkilemeyece-
ği siyası partilerde de tartışma konu-
su oldu. MHP kurmaylan, Erdoğan"m
312. maddenın ikıncıfikrasındanhü-
küm giydiğını. bu fıkranın özünde
bir değişiklik yapılmadığını belirte-
rek yeni düzenlemenın Erdoğan'ı et-
kilemeyeceğini savundular.
Türk Ceza Yasası (TCY). Terörle
Mücadele Yasası (TMY), DGM Ya-
sası ile Ceza Muhakemeleri Usul Ya-
sası'nın bazı maddelerinin değiştiril-
mesine ilişkın yasa tasansı ile ilgili
• AKP Iideri Erdoğan, 312. madde değişikliğinde kendisini kaygılandıran ifadelere "AB
bu şekli ile 312. maddenm değiştiğini kabul etmez. Fiili eylem olmadıkça insanlan
potansiyel suçlu görmek yanlıştır" diye tepki gösterdi.
takvim belli olmaya başladı. AB Ulu-
sal Programı'nda kısa vadeli önce-
lıkler arasında yer alan düzenlemele-
rin mart ayına kadar çıkanlması ge-
rekirken tasannın gelecek hafta
TBMM Adalet Komisyonu"nda gö-
rüşülmesi bekleniyor.
Düzenlemeden genel olarak umut-
lanan AKP Genel Başkanı Tayyip Er-
doğan. kendisini kaygılandıran ifa-
delere ise tepki gösterdi. "AB bu şek-
B ile 312. maddenin değiştiğini kabul
ennez* diyen Erdoğan, "FnBeyknıol-
madıkça insanlan potansiyel suçlu
görmek yanhştır*" görüşünü dile ge-
tirdi. Erdoğan, koalisyon liderlerini zi-
yaret edip etmeyeceği konusunda
"Kimseden, gjdip de 'Ne olur bu işi
çözün de bizim yolumuz açılsın' di-
ye temennide bulunmam" dedı.
Erdoğan. Cubuk ılçesınde halka da
"Gün ola haıman ola. İnşaJlah şiir
okuyacağımız günler de gefir*" diye
seslendi.
AKP'li hukukçular, tasanda kendi-
lerini kaygılandıran bazı ifadelenn
değiştirilmesi için önerge hazırlıyor-
lar. AKP'liler, yeni 312 tammuıdakı
"kamu düzenini bozma olasuığnu or-
taya çıkaracak bir ştkilde" ıfadesin-
deki "olasıhk" sözcüğünün belirsiz-
lık taşıdığıru sa\r
unarak bunun çıka-
nlmasını önerecekler. AKP'deki ba-
zı hukukçu mılletvekilleri, salt bu
sözcük nedeniyle Tayyip Erdoğan'a
getirilen kısıtlamalann sürebileceği-
ne dikkat çekıyorlar.
"Halkın bir kısmını aşağılavıcı ve in-
san onurunu zedeleyecek bir şekilde
tahkir eden künseye de 6 aydan 2 v>
la kadar hapis cezası \erilir'" hükmü-
ne de AKP ve SP'liler itiraz ediyor-
lar. İkı parti, bu hükümle sının belir-
siz yeni bir suç tanımı getirildiğini
sa\Tinuvor.
SP aynca, Türk Ceza Yasası'nın
159. maddesindeki değişikliği yeter-
siz buluyor. "Devlet kırvTetleri aley-
hinecürünüere" verilecek cezayı dü-
zenleyen bu maddenin yeni tanımın-
da "cumhuriyet" sözcüğü çıkanla-
rak "Türklûğii. Türk milletini. Tür-
kiye devletini, TBVIMyi Bakanlar
Kurulu'nu, bakanlüdan, adlrnevi dev-
letin askeri veya emniyet ve muhafa-
za kuvvetlerini veva bunlan temsü
eden bir kısmını aJenen tahkir ve tez-
yif eden künseye 1 yddan3 yıla kadar
hapis cezası verüir" deniliyor. SP yö-
netıcileri. "veva bunlan temsü eden
bir kısmını" ifadesinin smırsız bir suç
tanımı içerdiği gerekçesiyle bu bölü-
mün metinden çıkanlmasmı istiyor-
lar.
ÇHD'den
Bakan Türk'e
istifa çağrısı
Çağdaş Hukukçular
Derneği(ÇHD)üv«sibir
grup aMikat dün ölüm
oruçlaruun durdunılması
için önerikn "Üç Kapı l'ç
Kffit" fonnulünü kabul
eüneyen Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk'ûn
isüfasuu istedL Yaklaşık 30
avukat, Istanbul Barosu
önünden Galatasarav'
Postanesi'ne dek yürüyerek
postaneden Adalet
Bakanlığı'na faks çekti.
Faks nırtninde ölüm
oruçlannın ve ölümlerin
devam ettiği anunsaülarak,
"Tutumunuzun daha çok
ölümlere yol açacağı
anlaşümaktadır. Bu kadar
ölümden sonra sorunun
çözükbümesi için bir yol
açmak üzere istifa
etmenizin gerektiğine
inanrv'oruz'' görüşüne yer
verikh. (Fotoğraf
ÖZKANGÜVEÎN")
Adli Tıp'ın 'Ölüm orucu nedeniyle yaşamsal tehlikesi var' raporu kabul edilmedi
DGM Yarar'ı ölüme terk ettiANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Ankara 2 No'lu
DGM, Adli Tıp Kurumu'nun,
cezaevinde kahnasmm
yaşamsal tehlike yarattığı
yönündeki raporuna karşm
tutuklu Kemal Yarar'ı, "kendi
isteğıyie ölüm orucunu seçtiğT
gerekçesiyle tahliye etmedi.
F tipi cezaevlerindekı *tecrit"
nedeniyle sürdürülen ölüm
orucuna kahlan eylemcilerden
hafizalanm yitiren ve
cezae\r
lerinde kalmalan
yaşamsal tehlike oluşturan
tutuklularla ilgili farklı
DGM'lerden farklı kararlar
çıkıyor.
Hafizasmı yitirdi
TKP/ML-TÎKKO da\-asından
tutuklu Kemal Yarar,
sürdürdüğü ölüm orucu eylemi
nedeniyle hastaneye kaldınldı.
Adli Tıp Kurumu'nun, sağlık
durumuna ilişkin verdiği
raporda, Kemal Yarar'm
hafızasını yitirdiğini ve
hastalığın cezaevi koşullarmda
hayaö için kesin tehlike
yaratacak nitelikte olduğu
vurgulandı. Raporda, Yarar'ın
cezasmm 5 ay süreyle
ertelenmesi gerektiği belirtildi.
Ankara 1 No'lu DGM, Yarar'ın
avukatı FBiz Kalayanın.
müvekkilinin tahliyesine ilişkin
istemini reddederek tutukluluk
halinin devamına karar verdi.
Kalaycı'nın itirazını görüşen
Ankara 2 No'lu DGM de,
tahliye istemini reddederken
çarpıcı değerlendirme yaptı.
Gerekçe: Eylemi kendisi seçti
2 No'lu DGM, Kemal Yarar'ın
halen Ankara Numune
Hastanesi'nde tedavi altında
bulunduğunu anımsattı.
Mahkeme, CMUK'un hastalık
nedeniyle infaz ertelemeye
ilişkin hükmün, infaza yöneük
olup cezası kesinleşen
hükümlülerin durumunu
düzenlediğini belirtti.
Mahkeme karanndaki. "Kaldı
ki, hükümlü tamamen kişisel
gerekçeierle ve kendi isteği ile
ölüm orucu olarak adlandırdığı
bu eylem biçimini seçmiştir"
değerlendirmesi dikkat çekti.
Hayali ihracat ve naylon fatura yolsuzfuğu
Balina davası da DGM'den alındı
tZMtR(Cumhurh«t£geBü-
rosu) - Kamuoyunda "Bauna"
operasyonu olarak bilinen, 480
milyon dolar tutanndaki haya-
li ihracat ve 300 trilyon liralık
naylon fatura yolsuzluğu ile il-
gili DGM'deki davarun dosya-
sı, Izmir Ağır Ceza Mahkeme-
si'negönderildi.
Yolsuzluk iddialan ile ilgili
olarak haklannda dava açılan
76 kişinin yargılanmasına Iz-
mir DGM'de devam edildi.
DGM'deki duruşmada, haklann-
da 3 yıldan 6 yila kadar hapis
cezası istenen ve aralannda Ha-
kiki Koç fırmasının sahibi Meh-
met Niyazoğtu'nun da bulundu-
ğu 76 sanıktan 20'si hazır bulun-
du. Savcı mütalaasında, görev-
sizlikkaran verilerek dosyanın
ağır ceza mahkemesine gönde-
rihnesini talep etti. Mahkeme
de savcının bu talebine uyarak
yeni yasa gereği dosyanın îzmir
Ağır Ceza Mahkemesi"ne gön-
derilmesine karar verdi.
Bağımsız Cumhuriyet Partisi
Türkiye
içeriden
yönetilmeK
• Prof. Mümtaz Soysal öncülüğünde
yola çıkan Bağımsız Cumhuriyet
Partisi'nin pfogram taslağı
tamamlandı. Taslakta partinin ilkeleri _
"Cumhuriyeti yaşatmak, bağımsızhğı
korumak, uluslaşmayı tamamlamak"
olarak sıralandı.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Prof.
Mümtaz Soysdl'ın öncülüğünde "çaresizük ve
umutsuzluktan bunalanlann dertlerine,
beklentiJerine ve özkmlerine vanıt verecek
iktidan yaratma" hedefiyle yola çıkan
Bağımsız Cumhuriyet Partisi'nin program
taslağı tamamfandı. Taslakta, yıllardır
dışandan zorlanan yanlış gelişme reçetelenne
karşı "Türldye'nin Türldye'den yönetihnesi"
gerektiği vurgiilanırken partinin ilkeleri,
"CumhuriyeÖ yaşatmak, bağunsızbğı
korumak, uhısiaşnıayı tamamlamak, hızfa
kalkmmayı gerçekkştirmek, emeğnı değerine
üıanmak, nitenM toplum yaratmak ve flerici
değişime öncühlk etmek** olarak sıralandı.
Bağunsız Cumhuriyet Partisi'nin Türkiye için
program taslağmda ülke yönetmekte ulusalcı
bir çizginin benimsenmesinin, "ilkesizük
ortammda rasgele poütikalar peşinde
sürüklenmek anlamına gelmeyeceğT belirtildi.
Taslak programda yer alan temel hedefler
özetle şöyle:
- Küreselleşme, uluslarötesi büyük
sermayenin ideolojısidir. Bu nedenle,
dünyanm geniş kesimleri için banş, adalet ve
zenginlik içinde bütünleşme değil, tam tersine
savaş, adaletsizük ve yoksullaşma anlamına
gelmektedir. Devletin küçühnesiyle ulus-
devleti devreden çıkarmak, böylece
uluslararası sermayenin işgücünü ve
ekonomik kaynakları serbestçe sömürmesine
olanak sağlamak istenmektedır.
- Ekonomide dışalımın yerine geçecek iç
üretim politikalan dışalnna bağımlılık
politikalan olarak yozlaştmhnış, ülke gelişmiş
kapitalist ülkelerin boyunduruğu altına
sokuhnuştur. Ülkemizin gözü, dili, kulağı, 5
duyusu birden emperyalizmin avuçlan içinde
yoğurulmaktadır.
- IMF ve Dünya Bankası gibi örgütlerde
üyelik sürdürülecek, ancak bu kuruluşlann
Türkiye bürolan kapatılarak, stand-by
anlaşmalan yürürlükten kaldınlacak, Dünya
Bankası kredileri gözden geçirilecektir.
- Ekonomik ve toplumsal kalkınma amaçlı,
ulusal-merkezi içerikli, aşağıdan yukanya ve
tüm sektör ve toplumsal kesim temsilcilerinin
yer aldığı açık platformlarda hazırlanmış bir
u
Cumhuriyetçi Dönüşüm Planı" yürürlüğe
konulacaktır.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.corr
Açık Radyo, çağdaş Amerikan ede-
bıyatının en önemii isimlerinden Char-
les Bukowski'nın biroyküsünü yayım-
ladığı için 15 gün boyunca yayın ya-
pamayacak. Açık Radyo, yayın dün-
yamızın en seçkin yayın kuruluşlann-
dan birisı. Şimdi boyle bir yayın kuru-
luşu, dünyaca ünlü bir şair ve yaza-
rın, çok ünlü bir öyküsünün bedelini
15 gün susarak odüyor.
Bukovvski'nin "Kasabanın En Gü-
zel Kızı" adli öyküsü Açık Radyo'da
yayımlanmadan önce Metis Yayınla-
n tarafından Türkçeye kazandınlmış-
tı. Işte bu öykü, Radyo Televızyon Üst
Kurulu'nun yetkin üyelennce "genelah-
lak, toplumun huzuru, Türk aile yapı-
sına" aykın bulunmuş ve bu nedenle
Açık Radyo'nun 15 gün kapatılması-
na karar verilmişti.
Açık Radyo karara karşı idare mah-
kemesinde dava açtı ve yürütmeyi
durdurrna karan alarak yayınını surdür-
dü. RTÜK, bir kere bu öyküdeki teh-
likeli durumu sezmişti ve peşini bırak-
Charles Bukowski ve Açık Radyo
madı, bu cezayı ille de uygulatmak
için bu kez Danıştay'a başvurdu. Da-
nıştay ise ıdare mahkemesinin kara-
nnı durdurarak kapatılmanın uygulan-
masını uygun gördü. RTÜK henüz ya-
sal süreç tamamlanmadan bir intikam
mantığıyla ve aceleyle kapatma kara-
nnı uyguladı. Bu kararia Açık Radyo
15 gün boyunca susacak.
• • •
Başbakan Bülent Ecevit ABD'de.
Türkiye, demokraaadımlan atmayaça^
lıştığını anlatmaya^ayret ediyor. Denk-
taş-Klerides görüşmeleri sürüyor.
Türk tezlerı kabul ettirilmeye çalışılıyor
Böyle bir manzara içinde Açık Rad-
yo, bir ABD'Iİ yazarın bir öyküsünu
okuduğu için kapatılıyor. Kazara, Baş-
kan George W. Bush, Başbakan Bü-
lent Ecevit'e, "Yahu bizim Charles Bu-
kovvski'den ne istiyorsunuz" diye sor-
sa Ecevit ne cevap verirdi.?
Mesela şöyle diyebilir miydi? "Biz-
de bağımsızbir RTÜK var, bunun gö-
re vi Türk aile yapısını korumak. Sizin
yazannız bizim aile yapımızı yıkmayı
amaçlayan bir öykü yazmış, bunu da
RTÜK'ün uzmanlan saptamış." Bush
bunun üzerine nerhalde bir kahkaha
atar ve "Buldum" diye bağırabılirdi.
Biliyorsunuz, ABD dünya üzerinde
egemenlik kurabilmek amacıyla mil-
yarlarca dolarlık silah üretiyor. Bush,
bu gerçegi görünce Charles Bukovvs-
ki'nin kitaplarını dünyanın dört bir ya-
nına yayar, özellikle de aile yapısını yı-
kacak güçteki "Kasabanın En Güzel
Kızı" öykusünü milyarlarca adet ba-
sar ve böylece dünyayı birbinne ka-
tardı.
• • •
RTÜK konusu bu ülkede yeteri ka-
dar tartışılmadı. Yasakçılık ruhumuza
işledıği için, biryasak kurumu gibi ça-
lışan RTÜK de ne yazık ki ciddi şekil-
de eleştirilmedi, bu kurulun demokra-
tik bir kurula dönüşturülmesi sağlana-
madı. Televizyonlan açtığımızda hemen
her gün bir ulusal televızyon kanalının,
RTÜKzabıtası tarafından kapatıldığı-
na tanık oluyoruz.
Dünyanın neresinde bu tür bir ek-
ran karartması yapılıyor merak ediyo-
rum. Yayın mesleğiyle hiç ilgisi olma-
yan siyasi bir kurulun hangı uzmanlı-
ğa dayanarak bu kapatma değerlen-
dirmesini yaptığı da ayrı bir soru işa-
reti.
Bizlerulusal düzeydeki televizyon ve
radyolann kapatıldığını görebiliyoruz,
duyabıliyoruz. Bir de yerel TV ve rad-
yolann çektıkleri var ki, tam bir fela-
ket. Bir radyoyu veya birtelevizyon ka-
nalını bu uzmanlanmız zaman zaman
bıryıl kapatıyor. Yani açıkçası tam an-
lamıyla susturuyor. Bir yıl kapatılan TV
ve radyo nasıl ayakta kalabilir kı! Bun-
lan görmezlikten geliyoruz, duymaz-
lıktan geliyoruz. Sonra bütün dünya-
nın Türkiye'yi kasıtlı olarak kötü gös-
terdiğini söylüyoruz.
•••
Hafta sonu Kuzey Kıbns'taydım.
Avrupa gazetesinin sahibi Şener
Levent'i ziyaret etmek istedim. Kıb-
nslıarkadaşlanm, "Avrupakapatıldı ar-
tık, şimdiki adı Afrika, bakalım
telefonunu bulabilecek miyiz" dediler.
Sonunda buldular. Şener Levent,
"Burasını A vrupa yapmak ıstiyorduk,
anlaşıldı ki kolay değil. Bunun üzerine
Afrika olduğumuza karar verdik" dedi.
Şaka biryana,. Denktaş açtırdığı taz-
minat davalanyla Avrupa gazetesinin
malına mülküne el koyduğu için Av-
rupa kapatılmak zorunda kalınmıştı.
Kıbrıs konusunda, insan hakları
konusunda, basın özgürlüğü konusun-
da, demokrasi konusunda dünya bize
haksızlık mı yapıyor? Chaıies Bukovvs-
kı'yi sorarlarsa ne cevap vereceğiz?