Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 OCAK 2002 CUMA
12 KULTUR kurtur@ cumhuriyet.com.tr
MagdiRufer 13 Ocak günü 29. kez açtı evinin kapısını dostlanna, Eyuboğlu'na 'merhaba' demek için
O, halkahiç yalan söylemediBERATGLTSÇIKAN
"En çirkin yalan çocuğa ve
iöyienen yalandır'' demişti, "Çünkü
ber ikisi de kolay kanariar".
Sabahattin Eyuboğju" nun yalansız-
hğageçışı29yıhdoldurdu. Çocukla-
ra ve halklara yalan söylemekten vaz-
geçilmedi, ama 13 Ocak akşamı Gü-
müşsuyu'ndaki evinde, kansı Magdi
Rufer ve dostlan, ona olan özlemle-
rinı tam da onun istediği gibi ağırla-
dılar:
fc
_ÖfÜDce toprağa kanşıp gidece-
ğime,insan kardeşlerin kafasında ka-
hbflecekizJerden başka hiçbir vaıtğmı
kalmayacağma inanryorum_" Tenor
Erol Lras, birtürkü armağan efn Eyu-
boğlu'na, kardeşi Mustafa Eyuboğ-
le, bir Âşık Veysel anısı anlattı.
"Âşık Veysel Köy Eastitiileri'nde
ders verirdi dersin tam ortasmda du-
nır, parmağuusımfa doğru uzaüp so-
rarth, Sen çocuğum, neden söylemi-
yorsun?' Bu kadar hassasü, çocuğun
söviemediğini kulağryla gorürdiL."
0 Âşık Veysel ki, bilgeliğe doğru
birlıkte adım atmışlar, aynı dilde ko-
nuşmuşlardı. Ölümü o sıralar hasta
olan Âşık'tan gizlenmişti, acı, yüre-
ğini esir almasın diye...
Cevat-GönülÇapan, Mustafa Eyu-
boğlu, Süha-Figen Umur, Erol Uras,
yayıncısı AB Uğur, Eyuboğlu hakkın-
da araştırma yapan akademisyen Ber-
rin Avo, Azra Erhat'ın yeğeni Sem-
raKemaL İnge Bütün, merhaba'lar-
la kucakladılar Eyuboğlu 'nun anısı-
nı...
Sabahattin Eyuboğlu 1908'deAk-
çaabat'ta doğmuş, Fransa'da edebiyat
öğrenimi görmüş, aynı yıllarda yaz-
dıklan Ulus, Varİık ve Ağaç dergile-
rinde yayımlanrruştı. Türkiye'ye dö-
nüşte Istanbul Üniversitesi 'nde Fran-
sız Filolojisi'nde öğjetim üyeliği yap-
mış, sonra Hasan AB YüceTin isteği
ile "Tafim Terbiye KunıhT ve "Ter-
cüme Bürosu''nda çalışmıştı. Tercü-
• 13 Ocak akşamı
Gümüşsuyu'ndaki
evinde, eşi Magdi
Rufer ve dostlan
Sabahattin
Eyuboğlu'na olan
özlemlerini tam da
onun istediği gibi
ağırladılar.
me bürosu, klasiklenn çevirisini üst-
lenmişti, Montaigne ın "Deneme-
ler"inin altında Eyuboğlu'nun imza-
sı vardı. Eflatunun "Şölen" ve "Dev-
lefi, Tbomas More'un "Ütopya"sı,
Rousseau'nun "BflhnlerveSanaÜar İV
tiiue Söyfevve SeçmeDüşünceferP, Ca-
mus'nün "Denemeler ve Bir Alman
Dosta Mekruplar", Sartre'ın "Çağn
mızmGerçelderi", Einstein ın "Dün-
yamıza Bakış^ı, Babeuf ün "DevTİm
YazdarT. Hayyam'ın "BütünDörtiuk-
ler'i, La Fontaine'in -Bütün Masal-
br"mdada...
Sanatsal üretimde de kolektiflikten
yanaydı ve evinde çeviri günleri dü-
zenliyordu. Çevirilerin birçoğunda
imzasını ya Azra Erhatla ya, Vedat
Günyol la, ya Mîna Urgan'la ya da
Melih Cevdet Anday'la paylaşmışh...
Haükarnas Bahkçısı'yla "Mavi Yol-
cuhıklar"ı başlatmış, bir yolculuk sı-
rasında, huzursuzluk çıkaran bir iki ki-
şi içın "Sosyafistim demek kolay ama
kolektif yaşama afaşmak güç" demiş-
ti...
Çevirüeri yüzünden yargılanmıştı da.
Vedat Günyol'la bırlÛcte Babeuf'ten
çevirdikleri "Devrim Yazdan" nede-
niyle haklannda komünizm propa-
gandası yapma suçundan, sonu bera-
atla biten bir dava açılmıştı. 12 Mart
döneminde bir kez daha devletin şid-
detiyle karşılaşmıştı.
O, eşi Magdi Rufer ve dostlan Thil-
da Kemal, Azra Erhat ile Vedat Gün-
yol komünıst parti kurucusu olmakla
suçlannuş ve rutuklanmışlardı.Saba-
hattin Eyuboğlu için ifadenin yolu sa-
dece yazı değildi. ilk belgesellerde de
onun imzası vardı. MacitGökberk ve
Azfl AMek'Ie "Anadolu DestanTnı
yapmak istemişler ve bu kapsamda,
aralannda "Anadolu OrmanJarr. "Si-
yah Kafem", "Karanhkta Renkter",
"Göretne", "Surname". "Anadolu \bl-
tan", "Eski Antah-a'nm SubrT, "Nem-
rut Dağı Tannlan", "Ana Tannça"
fıhnlerinin yer aldığı çalışmalar yap-
mışlardı. Bu filmlerden "HhitGüne-
p" Berlin Fihn Feshvali'nde ödül al-
mıştı... Eşi Magdi Rufer'le, kırk öğ-
renciyle birlikte Hasanoğlan Köy Ens-
titüsü'nden uzaklaştınldıktan sonra
gittiği Paris'te tanışmıştı. Magdi lsviç-
reli, kırmızı saçlı, mavi gözlü bir pi-
yanistti.
Eyuboğlu ile birlikte kariyerinin sı-
nırlanmasını göze alarak Istanbura
gehniş, piyanistliğini ders vererek,
radyo programlanyla ve yılda birkaç
kez yurtdışında konserlere katılarak
beslemişti. Pazartesi toplantılannda,
çeviri günlennde ve Mavi Yolculuk'lar-
da Eyuboğlu'nun eşlikçisiydi.
Paylaştıklan arasında yoksulluk da
vardı, Sabahattin Eyuboğlu ilk en-
rarktüsünü geçirdiğinde imdatlartna bir
yerlerden bulduğu yüz lira ile Thilda
Kemal yetişmişti. Evliliği düşünme-
miş değillerdi. Ancak yasal engelleri
aşıp da iş nikâh için gün aunaya gel-
diğinde çok geçti. Çiinkü 13 Ocak
1973 'te Sabahattin Eyuboğlu yine bir
kalp kriziyle yaşamını yirirmişri. Bir
yıl sonra da Magdi Rufer, Eyuboğlu
ailesinin çabalanyla Türk vatandaşlı-
ğına alınmıştı... Magdi Rufer 13 Ocak
günü 29. kez açtı e\inin kapısını dost-
lanna, Sabahattin Eyuboğlu'na "mer-
haba" demek için. Güngör Dilmen
telefonla aradı, hastaydı, katılamaya-
caktı. Magdi. "Seneye" dedi, "seneye
birlikte ohıruz*.
'Kar' bugün çok tartışılan siyasi İslam ve bölücülük temalarını ana eksen olarak alıyor
Düzene uymayan şaire dair
Nâzım 'a
farklı anma
lZMİR(QaııhurrvetEgeBürosu)-Do-
ğumunun 100. yıhnedeniyle düzenlenen
kutlamalarda 'düzene uygun bir Nâzım
Hikroet' portresi çiziknesine karşı çıkan
aydınlann göriişü doğrulrusunda Salihli
Belediyesi'nce ünlü şair için farklı bir
anma etkinhği düzenlendi.
Şükran Kurdakul'un aktardığı, aydın-
lann imzaladığı bildiride, Nâzım Hik-
met'in, ulusal ve evrensel kimliğin in
dünya göruşüyle bütünleştiği belirülerek
'emekçi haDan şairi' olduğu vurgulandı.
Ühan Seknık. A\1a Akbal Oktay Akbal,
Engin Ay ça, Ataol Behramoglu. Cengiz
Bektaş,FerideCeiai,GülsûınCengiz,Tun-
cerCüceooğlu,>aflÇakırhan,HaletÇaro-
bd,HaKtÇeknk, tbrabim Çiftçioğtu, Ay-
dın Çubukçu. Savaş Dinçel, Güzin Dino,
Le>1aErbü,Refîk Erduran,GöngörGen-
cay.Müjdat Gezen.Burban Günel,Vedat
GünyoL Bülent Habora, Aydın Hatipoğ-
hı,RasihNuritleri,Attilâîlhan,A^avKa-
bacah,Şükran Kurdakul, YıbnazOnay,İz-
zettin Önder,KemalÖzer, Adnan Ozyal-
çmeı;VecdiSayar.SennarSezer.SerMerTa-
nüli ve Mûzehher Vâ-Nû tarafından ım-
zalanan bildirgede "^â^nn'myuTtvednn-
yaçapmdahakettiğji biçimdeamhnaa,mü-
yariarca emekçiveemekten y-ana olan in-
san açısından büyiik önem taşunaktadır.
Ancak, anmalarm emperyafist küresel-
leşmesaWınsuımgizfi,açık(^Tiıılanylayü-
rürühneye yahylmaa karşısında, bağım-
SBhk, demokrasi ve sosyalizm için umut
besleyen insanlarm da Nâznn'a yaraşır
bir tâvır sergflemesi gerekrnektedir. Bi-
tindiği gibi egemen güçter de uzunca bir
süredirNâzımflegeçınişteokhığundançok
farldı biçimde Ogileniyor. Bu anlayış doğ-
rnitusunda.düzeneuygun birNâzım Hik-
met portresi çizflryor. Işçi ve emekçilerin,
kapitaliznıekaşjyürüttüğü mücadetebay-
rağuıı taşıyan ve bütün ömrünce bu ilke-
ler uğruna savaşan bir sanatçı olduğu
unurturulmak isteniyor. Amaçbnm ger-
cekleşrjrdUderi öiçüde, Nâzun'a ve onun
süngeiediği değerierle buhışan halk &ı-
teınkrinekarşıişleoenv^işlenrrıesisürdü-
rüiensuçlardaunutulursanüryor.*' görüş-
lerine yer verildi.
Etkinliğin ikinci bölümünde Nâzım
Hikmet'inyaşamını anlatanbelgesel fılm
sunuldu. Oeniz Turhan tarafından kolajı
yapüan,
KeranDündar'ın yönettıgı SalihJı Be-
lediyesi Şehir Tiyatrosu oyunculannın
sahneledigi, 'Bu Hasret Bidm' adlı dra-
matizasyon ileNâzımHikmet'in 100. ya-
şı büyük bir coşkuyla kutlandı.
Pamuk'tan güncel bir roman
\AREVI KALMIŞ BÎR AŞKEV PEŞÎNDE - Ortıan Pamukun >«dinci kitabı 'Kar'm başkahramaıu
Ka, 12 yıl siyasi sürgiiu yaşadığı Almanya'dan bir araşûrma yapmak için Kars'a gidjyor.
Kültür Servisi - "Benim Adım Kırmıa" romanı
tüm dünyada ilgiyle karşılanan Orhan Pamuk'un ye-
ni romam "Kar" günümüz Türkiye'sinde geçiyor.
Romanın başkahramam Ka. on iki yıl siyasi sür-
gün yaşadığı Ahnanya'dan bir araştırma
yapmak için Kars'a gıdiyor. Amacı,
Kars'ta intihar eden genç kızlann dra-
mını Cumhuriyet gazetesi adrna araş-
tırmak. Roman ilerledikçe, Ka'nm as-
lında geçmişte yanm kalmış bir aşkın
peşinden Kars'a gittiğini anlıyoruz.Ni-
şantaşı'nda büyümüş, sol hareketlere
kanşmış, bir şair Ka. Kars'taki araştır-
ması sırasında öylesine sıradışı olaylar-
la yüz yüze geliyor ki tam 19 şiir yazı-
yor.
Kar ashnda eğlenceli bir kitap. Laci-
vert diye anılan bir Islamcı terörist, ya-
zann eski romanının admı taşıyan bir
pastane (Yeni Hayat). olaylan henüz yaşanmadan ha-
ber yapan bir yerel gazete -Serhat Şehir Gazetesi-,
"Vatan YahutTürban" adıyla sahnelenen bir tiyat-
ro oyunu ve bol bol da k harfi kullanılıyor roman-
da. "Kar" bugün çok tartışılan siyasi İslam ve bö-
lücülük temalannı ana eksen olarak alıyor.
Romanda, okula kabul edibneyen türbanlı kızlar,
şeyhler, hocalar, ateistlik ile dindarlık ara-
srnda gidip gelenler, Jslamcı teröristler,
geçmişte solcu iken siyasi İslam'a kahl-
mış belediye başkan adaylan, başansız
taşra tiyatroculan, sürekli insanlan izle-
yen istihbaratçılar, türbanlı öğrencileri
derslere sokmayan müdürler, siyasal Is-
lam'a gönül vermiş gençler ve sürekli kor-
kan insanlar var.
Önemli bir suıır kenti iken terk edil-
miş bir kasabaya dönüşen Kars'ın yal-
nızlığı roman boyunca kahramanlar ka-
dar öne çıkıyor. Karpalas oteli ve sahi-
bi Turgut Bey ile kızlan Ipek ve Kadi-
fe ve Ka içinromanınher bölümünde bir aşk ve mut-
luluk vaadi yer alıyor.
tletişim Yayınlan tarafından 100 bin adet bası-
lan roman Orhan Pamuk'un yedinci kitabı.
Genç kalemler Cumhuriyet'te...
YİTİK ŞİİR
Şimdi ölüm ne güzel eşlik ederdi
Dem/i bir çay kıvamındaki acılarıma,
Bardaklann dibinde ne umutlar söndürülürdü.
Hangi çiçek kurumaya yüz tutardı,
Toprak nasıl yarılırdı gelişime,
Gözlerim nasıl dalardı.
Yıldızım sonsuzluğa kayarken,
Hangi eller sallanırdı camlardan.
Kimlerin gözleri ıslanırdı
Daha anlamını öğrenmeden
Yaşamak güzel şey derken,
Uçarken bir kelebek
JK Kanadına beni de takar mıydı?
\ Sevdiğim ağlar mıydı?
Anılan sıraya dizip
Gecenin koynunda
Hasret türküleri söyletirken,
Peki ya...
Ölüm korkusu vurur muydu kıyılarıma
Hayatım alabora olurken.
NAZİME TÛMER
GECE VE BALIKÇI
Dalga seslerini dinler dururdu
bir gecenin ortasmda,
bir günûn kıyısında ve yalnız...
Gözleriyle teslim ederken
geceyi gündüze
bir tek yıldızlara kıyamazdı.
Ağlannda kendini de salardı denize eileriyle
Denizi kendine, kendini denize kanştınrdı isteyerek.
Işıksızlığın aydınlığıydı suda yansısı
Bir martı sesiydi kahvaltısı
Balıkçı aşkını salardı denize,
deniz hayat verirdi ellerine.
Yüreğine yosun kokusu dotardı.
Gece ve balıkçı hep aynı denizde
aynı yıldıziann dostu oldufar.
Ne gece içini açtı balıkçıya, ne balıkçı geceye...
DİLEK KALINDEMİR
Kargart 'ta
'Yaşamın Içine
Yolculuk'
KültürServisi-Istanbul'un Anado-
lu yakasındaki alternatif yeni sergi
mekânlanndan Kargart 4 Şubat'a
dek 'Yaşamın İçine Yolculuk' başhk-
h sergiye e\sahiphği yapıyor. Tema-
rik bir grup çalışması olan sergi re-
sim, video, füm, fotoğraf, düzenleme,
desen ve dijital, baskı gibi farklı di-
siplinleri içeriyor. Turan Aksoy, Ha-
kan Akçura, Bedri Baykam. Nejat
Bayramo^u,NihatKemankaşh,Mus-
tafa Kunt, Ferhat Özgür ve Mehmet
Tekirdağ'ın katıldığı serginin sorum-
luluğunu Ferhat Ozgür üstleniyor.
Mehmet Tekirdağ körlerle ilgili fîl-
minde, gerçeklerkarşısındaki körleş-
me durumunun altını ironik birbiçim-
de çiziyor. Hakan Akçura, 115 daki-
kahk videosunda, eğlence endüstri-
sinin bir tür travmaya dönüştüğü bir
ortamda süperegonunmeşrulalınma-
sı üzerine eğilirken. Bedri Baykam
v
Demokrasinin Kutusu* adlı düzen-
lemesinde hem mizah, hem cinsellik,
hem siyaset, hem yeni dışavurumcu-
luk, hem de happeningkavramını bir
araya getiriyor.
Nejat Bayramoğlu'nun bilgisayar
ortamında ürettiği ve pomografik gö-
rüntününyumuşatıldığ] dijital basla-
lan fetişizm üzerini kurulu. Turan
Aksoy'un vajinal imgeleri ve kadın
bedenini konu alan resimleri ise top-
lumsal olarak ahlak ve özel yaşam
olarak mahremiyet sorunu gündeme
getirirken, Ferhat Özgür'ün 'Reaüty
Show'larla ilgili fotoğraflan yoksul-
luk, sefalet içe kapanma gibi küni
dramatik olgulan ifade ediyor. Hey-
keltraş Mustafa Kunt'un düzenleme-
si de bir anlamda fallik imgeyi deko-
ratifleştirerek en aza indirgiyor. Ni-
hat Kemankaşh'nın A4 kağıtlar üze-
rine kurşura kalemle gerçekleştirdi-
ği fallik desenlerden oluşan dizi re-
simleri erkek cinsel organlanyla ya-
şamın belki de en doğal haliyle yüz-
yüze getiriyorlar bizi.
YAZIODASI
SELİM tLERİ
Etli Kış Dolmaları (4)
O zamanlar Istanbul yeşillikler içinde olduğun-
dan, kırlarda, fundalıklarda, bahçelerde ebegü-
mecine çok sık rastianılırdı.
Bana adı bile büyüleyici gelirdi. Gümeç: An pe-
teği. Boylece ebenin an petekleri oluyordu. Halk
arasında bir başka adı da 'pinpirik'ti. Pinpirikte gül-
dürücü bir şeyler bulurdum.
Ebegümecinin daima güneşe dönen, bazan ma-
vi, bazan menekşemsi eflâtun çiçekleri gözümü
okşardı. Kelebeği andınr bu çiçeklerin kırmızılan
da varmış, ama ben görmedim.
Zaten yıllardır ebegümecı gördüğüm yok.
Bıtki, bir anlamda, kışın başlangıcını haber ve-
rirdi. Yaz boyu çiçeklenmiş ebegümecinin yaprak-
lan sonbaharda irileşir ve çeşitli yemekler için ar-
tık bizı beklerdi. Ebegümeci dolması işte o zaman
yapılırdı.
Iri, deliksizyapraklardan bolcatoplayacaksınız.
Malzemenizde pirinç, kıyma, yağ, limon, mayda-
noz, karabiber, tuz hazır bekleyecek.
Kaynamış değil, sadece sıcak suda hafifçe öl-
dürülen ebegümeci yapraklan süzgeçte beklerken;
pirinç, kıyma, incecik kıyılmış maydanoz, karabi-
ber yoğrulacak. Pirincin ve kıymanın az buçuk pi-
şinlmiş olmasında yarar var. Çünkü ebegümeci yap-
rağı nazlı biryaprak, ateşte kalmaya uzun süreta-
hammülü yok.
Yeterli malzemenin, yani dolma içinin konduğu
yapraklar sanlıp tencereye yerleştirilecek. Üzeri-
ne tuz, limon suyu, bir kaşık yağ ve su ilâve etti-
nız mi, artık orta ateşte pişireceksiniz...
Ebegümeci doimas/nın buruk, ekşimsi tadı, yap-
rakların kadife ülgerini andınr tüycükleri beni he-
yecana boğardı. Güz sona ererken hep bir ilkba-
hartadı alırdım...
Ebegümecinin, yeri gelmişken, öteki yemekle-
ri arasında, sarmısaklı yoğurtla yenen zeytinyağ-
lısını, ortasına yumurta kırılan haşlamasını, etin
yanına gamitür gibi konan püresıni soyfeyeyim. Zey-
tinyağlısı tıpkı ıspanak gıbı pişirilirdi. Haşlaması-
na yumurta kırmadan önce, ebegümeci o zaman-
lar murfaklann yeni gözdesı Sana yağında çok az
kavrulurdu. galiba soğan da çentilirdi. Püresinin
sutle beslendığıni hatırlıyorum...
Pekı, bamyanm, pamuğun ve ıhlamur ağacının
ebegümecigillerden olduğunu biliyor muydunuz?
Kış günlerinin artık yiyemediğim, evlerde, lo-
kantalarda, şurda burda rastlayamadığım etli dol-
malan arasında ıspanak ve pırasa dolmalan var.
Neyse, asma yaprak, lahana ve pazı dolmalan
bugün de ağız sulandırmaya devam ediyor.
Pırasa dolması oyuncaklı işti; annem pişirmez-
di. Onu da herhalde hepı topu üç dört kez yemiş
olmalıyım. Pırasa yanm parmak kesilmiş, yaprak
yaprak çıkartılmış, dolma içiyle doldurulmuş. Son-
ra hafif ateşte pişirilmış. Yanm parmak uzunlu-
ğunda kesilmiş, yaprak yaprak çıkarılmış pırasa-
lan, yanılmıyorsam, önce kaynarsuda öldürecek-
siniz, dolma içi sonra konacak.
Bunun gibi yapılan soğan dolmasını unuttuğum
sanılmasın. Iri kuru soğanlann bir iki taşım kayna-
tıldıktan sonra gömlek gömlek çıkartılması mari-
fet isterdi. Biraz piştikten sonra soğan dolması-
nın fınna verileni çok daha lezzetli olurdu; soğan
artık çıtır çıtır bir hal edıniyordu...
Etli kış dolmalanndan bende ız bırakanların so-
nuncusu, Selanikli Nazrfe Hanımefendi'nin -bir
arkadaşımın büyük teyzesiydi- şalgam dolması-
dır. Yine kapaklı dolmalardandı; içi oyuimuş, mal-
zemesi konmuş, sonra kapağı kapatılmış... Pişer-
ken hem limon suyu, hem bir çay kaşığı şeker ko-
nacak.
Bizim evde şalgam pek küçümsenirdi neden-
se. Nazife Hanımefendı'de yediğim şalgam dol-
masının tadı damağımda kalmıştır.
Soğuk kış günü bitiriyorum bu yazıyı. Müthiş kar
yağıyor. Evde yalnızım. Issız mutfakta etli kış dol-
malanndan herhangı biri pişmiyor.
Takvimde Iz Bırakan:
"Fakat gariptir ki, bütün bu eski zaman yalıla-
nnın rivayetlerini, hâlâ birer masal gibi, duymak
istiyorum." Abdülhak Şinasi Hisar, Geçmiş Za-
man Fıkraları, Hilmı Kıtabevı, 1958.
BUGUN
• BEKSAVda saat 15.00'te Olher Stone'un
yönettiği 'Katil Doğanlar'. saat 17.00'de
BahmanGhobadinınyönettiği 'SarhoşArJar
Zamam', Mobsen Makhmalbaf rn yönettiği
'BisUdetçi' adlı filmlerin gösterimi.
(0 216 349 91 56)
• FRA.NSIZ KÜLTLTÎ MERKEZt'nde saat
19.30'da Jean-FrançoLs Laguionie'nin yönettiği
'Gwen, Kumun Kitabı* adlı fîlmin gösterimi.
(0212 244 44 95)
• BAŞKA KÜLTÜREVİ'nde saat 20.00'de
Serdar Şenın '28 Şubat'ta Nekr Oldu?' konulu
paneli. (0 212 249 12 84)
• CEMAL REŞİT REY'de saat 19.30'da Hasan
Cibat Örter'in gitar konseri. (0 212 232 98 30)
• BABYLON'da saat 23.00'tc MaviMiizik
geceleri kapsammda James HardVav konseri.
(0212 292 73 68)
• İŞ SANAT'ta saat 19.30'da Theatre Image'm
gösterisi. (0 216 454 15 55)
• TAYYARE KÜLTÜR MERKEZt'nde saat
20.00 de Bursa Devlet Bölge Senfoni
Orkestrası'nnı konsen/O 224 220 88 48)
• tSTANBUL DEM.ET OPERA \ T
BALESİ'nde saat 19.30'da 'Müzik Akşamı' adlı
konser. (0 212 25110 23)
• İSTANBUL AKM BÜYÜK SALONU'nda
saat 19.30'da Istanbul Devlet Senfoni
Orkestrası'nın konsen. Şef: VTadSmir
Altschuler. Solistler: Anatoh/ Bazhenov (keman),
Ivan Koucher (viyolonsel). (0 212 243 10 68)
• İSTANBUL AKM SİNEMA SALONU'nda
saat 15.30,19.00'daWim VVenders'ın yönettiği
'Buena VTsta Social Club' fılminin gösterimi.
(0212 2515600)
•BİLGİ ÜNİVERSİTESİ'nde İngüiz Modern
Müzik Festivaü kapsamında saat 19.30'da JuBan
Temple'ın yönettiği 'The Great Rock'n'roO
Svvindle' fihninin gösterimi. (0 212 216 22 22)