18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2002 ÇARŞAME HABERLER Bahçeli'den yasaya övgü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, partisinin duyarhlıkian doğrultusunda çıkanJan bankacılık yasasıyla sektöre şeffaflık ve ûretimi teşvik eden bir yapının getirildiğini söyJedi. Bahçeli. "MHP'nüı ülkemizin borçlanarak bulduğu kaynaldaruı kulJarulmasında duyarlı da\Tanması kaçınılmazdır. Bunun için Türkiye'nin imkânlarınj, çıkarlara göre kullarulmasına izin vermeyeceğız" dedi. Kademeli geçişte sonuç yok • ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Sosyal kesımJerle. hükümet yetkiJiIerinin, emeklilıkte kademeü geçiş taslagını değerlendirraek için gerçekleştirdiği toplanuda sonuç alınamadı. Çalışma ve SosyaJ Güvenlik BakanJığı Müsteşan Fikri Şahin başkanlığında topJanan komısyona, Türk-Iş, Hak- Iş. DlSK ve TlSK'ten uzmanlar katıldı. Toplantıda, işçi ve işveren temsilcilerinin, emeklilikte kademeli geçişin erkeklerde 55 yaşa, kadınJarda ise 48 yaşa kadar 1 'er yıl şeklinde arttınlması, prim gün sayısının da 6 binde sınırlanması istemini gündeme getirdikJeri öğreniJdi. TEDAŞ'a şartfı ibra • ANKARA (Cumhumet Bürosu) - TBMMKİT Komisyonu'nda, TEDAŞ"ınl999yıJı hesaplan görüşülürken MHPileANAP'hüyeler arasında "Beyaz Enerji" tartışması yaşandı. MHP'li AJi Gebeş. Beyaz Enerji davasının sürdüğünü, kurumun hesaplarının şarth olarak ibra edilmesini istedi. ANAP'h Şamil Aynm, "Savcılann her şeyini hüküm olarak kabuJ edersek bu işın sonu gelmez" diyerek Gebeş'e tepki gösterdi. DSP'üJerin MHP millervekıllerine destek vermesiyle IEDAŞ 'ın hesaplan şartlı ibra edildi. Meclis'te tartışma • ANKARA (Cumhumet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu'nda, SP'li milletvekillerince verılen işsizlik ve yoksullukla ilgili araştırma önergesinin görüşmelen sırasında TBMM Başkanvekili Kamer Genç ile Devlet Bakanı Nejat Arseven tartiştı. Genç'in "Hükümetin önergeden haberi yok" biçimindeki sözJerine tepki gösteren Arseven, " 0 benim sonmum. Sen kendi işine bak" dedi. Genç de Arseven'e "Bir bakan gibi ıgubaşh hareket et" diyerek tepki gösterdi. Tanöp toprağa venildi • FOÇA (Cumhuriyet) - EmekJi Kurmay Albay Cahit Tanör, roça'da toprağa verildi. Fanöriçin Foça'da iüzenlenen askeri örenle Fatih Camii'nden op arabasına alınan Tanör'ün cenazesi, Foça Hezarhğı'nda toprağa terildi. 'Üç Kapı Üç Kilit' önerisi Adalet Bakanlığı'nca bir kez daha reddedildi ÖÖlümoruçlanyineçıkmazda•Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, önceki gece Istanbul'da kalabalık bir gazeteci grubuyla ölüm oruçlannı tartıştı. Dört baro başkanının çözüm önerilerini 'uygulanamaz' bulan bakan, kendi 'karşı öneri'sini savundu. AYDEVENGtV Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve Adalet BakanlıgYnın üst düzey bürokratlan ile bir grup gazeteci ve yazar önceki gece Istanbul Hâkimevi'nde dii- zenlenen bir çalışma yemeğin- de bir araya geldiler ve ölüm oruçlan sorununu tartıştılar. Yemekte bir sunuş konuşma- sı yapan Adalet Bakanı, Istan- bul. Ankara, Izmir ve Antalya baro başkanlannın kamuoyun- da "Üç Kapı - Üç Kifit" olarak anılan çözüm önerisınin bakan- lığınca 'uygulanamaz' bulun- duğunu belirterek ruruldu ve hükümlülerin ölüm orucuna son vermeleri koşuluyla haftada top- lam beş saat, J 0'ar kişilik grup-' lar halinde, ortak alanlarda bir araya gelmelerine ızin verile- bileceğini söyledi. Bakanınkonuşmasınnı ardın- dan söz alan Ceza ve Tevkifev- leri Genel Müdürii An'Suat Er- fosun, bir projeksiyon perdesi- ne yansıtılan grafikjer eşliğin- de "Üç Kapı Uç KffiT formü- lüne bakanhğının itirazlannı sergiledi. Daha sonra gazetecilerin gö- rüşlerine ve Adalet Bakanı Hik- met Sami Türk'e yönelttikleri sorulara geçıldi. Söz alan gaze- tecilerin önemli bir bölümü "Üç Kapı Üç Kjfit" önerisinin ba- kanlıkça reddine ilişkin gerek- çelerin doyurucu ve inandıncı olmadığını vurguladılar ve ba- sit düzenlemelerle bu formü- lün işleyeceğüıı savundular. Bu- na karşılık bakanlığın, tutuklu ve hükümlülerin onar kişiyi aş- mamak üzere haftada beş saat ortak alanlarda bir araya gele- bilmelerine ilişkin karşı öneri- sinin "ölüm orucuna son verme koşulu"na bağlanmasının so- runu baştan çözümsüzlüğe sü- rüklediğine dikkat çekildi. Gecenin geç saatlerine kadar süren toplantıda bakanhğın "Üç Kapı Üç KiKt" formülünü ka- bul etmeye yanaşmayacağı or- taya çıktı. Toplanh herhangı so- mut bir sonuç üretilmeden ve çö- züm yolunda adım atılamadan sona erdi. AİHM'nin ifadeye çağırdığı Kenya Büyükelçisi nedeniyle Atina tedirgin YıonuıislaıAı PKK'yedestek cezası MUÎATİLEM ATİNA - ABD'nın hazırladığı terö- re destek veren ülkeler listesinde yer ahnamasına karşın. bu konuda dikkat- le izlenen Yunanistan'daki Başbakan Kostas Sünitis hükümeti, bir kere da- ha zor durumda kaldı. PKK lıden AbduDah Öcalan'uı Yu- nanistan'ın Kenya Büyükelçiliği'nde gizlenip, ardından yakalanması üzeri- ne avukatlan Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne (AÎHM) başvurarak Yunan hükümetinin Öcalan'ın yaka- lanması konusundaki suçluluğunun kanıtlanarak cezalandırümasını istemiş- lerdi. Bu başvuruyu uzun süre değer- Emniyet Raporu • AlHM, Öcalan konusunda Yunan büyükelçiyi ifade vermeye çagırdı. Avukatlan, Öcalan'ın Kenya'da yakalanmasından sonra Atina hükümetini mahkemeye vermişlerdi. lendiren AlHM. aldığı birkararla Öca- lan 'ı saklayıp, ardından yakalarup hap- se anlmasına neden olan dönemin Ken- ya Büyükelçisi Vbrgos Kostulas'ı ifa- de vermeye çağırdı. Halen Yunanistan'ın Küba Büyü- kelçisi olarak görevini sürdüren Kos- tulas'ın ifade verebilmesı için Yuna- nıstan'ın Dışişleri Bakanlığı'ndan ızin almas) gerekiyor. Basında konu ile ilgili yer alan ha- berlere göre, Büyükelçi Kostulasuı AlHM'de vereceği ifade, Yunanis- tan'daki hükümeti zor durumda bıra- kabilir. Bu durumu göz önüne alan Yunan Dışişleri Bakanlığı 'nda konuy- la ilgili toplantılaryapıldıgı belirtildı. 17 Kasım, ELA ve 1 Mayıs gibi bir- çok terör örgütünün etkinlikJerini ön- leyemeyen Sünitis hükümetinin, PKK ve Türkiye'de faaliyet gösteren diğer terör örgütlerinin Yunanistan'da ba- nnmasuıa izin vermesi, ABD tarafın- dan diklcatle izleniyordu. Kostas Simitis, geçen hafta Was- hingtona yaptığı ziyaret su-asında bu konuda uyanlmış ve terör örgütlere karşı daha etkin ve kararlı mücadele etmesi konusunda dikkari çekilmışti. Yunan basın organlan, ABD'de 11 EylüTde düzenJenen saldınlardan son- ra terör konusunda çok hassas olan ABD'nın, bu mahJcemenüı sonuçlan- nı dikkatle izleyeceğüıi vurguluyor- lar. Gazeteler, terörkonusunda ABD ile sıkı ılişki içinde olan Türkiye'nin de mahkemenin sonuçlanna göre Yunan hükümeti aleyhinde uluslararası alan- da gırişimde bulunabileceğini belirti- yorlar. Kürtçe eğitim PKK'nin oyunu 13'ü tutuklu 361 sanığın kimlik tespiti 3 saat sürdü Vurgıın davası başladı Haber Merkezi - Gü- venlik birimleri tarafln- dan hazırlanan birrapor- da, terörörgütüPKK 'nin eğitim hakkını masum birhak olarak ortaya sü- rerek, Türkiye'yi bölme amacını kamufle ettiği bildirildi. Raporda, Kürtçe eği- timle ilgili üniversiteler- de başlahlan kampanya- lann, PKK'nin bir orga- nizasyonu olduğu belir- rildi. NTV'nin haberine göre raporda, "KürÖer, KiirtokhıktaniçinKürt- çeeğitim aiaböûier man- tığıyla hareket ediJdiği takdirde, 'Kürtler mah- kemelerde Kürtçekonu- şabilmelidir', 'Kürtler öğrenim çağının her dü- zeyinde Kürt tarihi ve Kürt coğraryası okuma- hdır', 'Kürt işadamlan ya da Kürt barosu kuru- İabıJmelidır' man&ğı da ters olmamaktadır. Bu durumdaKürtve Türk- lerinoluşturduğuyüzier- cedernek,vakıfwoiuşuın böiünmedurumuvaşa^a- bflecek,bu böiünmetop- hıma yansı>^cakür" de- nildi. Raporda, aynca PKK'nin Türkiye'yi böl- meme konusunda sami- miyetinı ortaya koyabil- mesi için şu maddeler sı- ralandı: • PKKvePKKadına faaliyette bulunan kuru- luşlann adından 'Kürdis- tan' keumesi kaldınlma- hdır. • PKK özellikle Ital- ya ve Belçika'da yapılan toplantılara Kürdistan adına katılmaya son ver- melidir. • Medya TV'nin Türk- çe ve Kürtçe'nin iki leh- çesinde verdiği haberler- de Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimiz- den 'Kürdistan'şeklinde söz etmemesi gerekmek- tedir. • Bağımsızlık hedefi anlamınagelen Kürt Ulu- sal Kongresi faalıyetleri- ne son vermelidir. • PKK'nin basılı ya- ,vınlan ile internetteki si- telerinde verilen Kürdis- tan haritası uygulaması ortadan kaldınlmahdır. • PKK'nin tüm men- suplanyla sılah bıraka- rak teslim olmalıdır. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-MHP'li Koray Aydm ın Ba- yındırlık Bakanlığı dönemindeki yolsuzluklan kapsayan "Vîırgun operasyonu" davasmda, 13'ü tu- tuklu 361 sanığın yargjlanmasına başlandı. Müsteşar Yardımcısı Se- dat Aban. Koray Aydın'ın "Bn fînna>ı değeriendirin" şeklinde bir isteginin olmadığını savundu. Ankara 1 No'luDGM'degörü- len davanındünküilk orunımuna, eski Bayındırhk Bakanhğı Müs- teşar Yardımcısı Aban'ın da ara- lannda bulunduğu tutuklu sanık- lar katıldı. Tutuksuz yargılanan sanıklardan 101 'i ileçok sayıda sa- nık avukatı da oturumdahazu" bu- lundu. Yaklaşık 3 saat süren kun- lik tespitinden sonrabaşlayan du- ruşmada, savcı Hakan Kızılars- lan, sanık avukatlannın 4422 sa- yıh yasada yapılan değişiklik çer- çevesinde tahliye istemlerinin red- dini talep etti. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, avu- katlann taleplerinin daha sonra değeriendirilinesine karar verildi- ğini bildirdi. Eski müsteşaryardımcısı Aban savunmasında, soruşturma sua- suıda, işkence gördüğünü, emni- yet, savcılık ve yedek yargıçlık ifadelerini kabul etmediğini söy- ledi. Aban, hiç kimseden çıkar sağlamadığuıı öne sürdü. Aban, Avukadar, müvekkiDernun "çıkaramaçâsuçÖrgütü kurma,yonetine ve üyesi ohna" suçlanndan beraat etmelerini istedi. Cumhuriyet Savcısı Hakan Kızdarslan isteme karşı çıkü. emniyete, DGM Savcısı Cengiz radeniz'e zor anlar yaşattı. Kara- Köksai'ın geldiğini ve elindeki kâğıtlanfirlatarak"Karayptti'' de- diğini ileri sürdü. KorayAydın'm danışmanı Sed- reöinDinçer, başkalan tarafindan hazırlanan ifadelerin kendisine zorla imzalatnnldığını savundu. Tutuksuz sanıklann duruşma salonunu doldurması, başkanKa- deniz, duruşma suasında dışanya çıkmak isteyen tutuksuz bir sanı- ğj. "Burası kahvetaane mi, nerey* gjtfiyorsun?" diye uyardı. Mahke- me Başkanı Karadeniz, tutuksuz sanıklann duruşmalardan vareste rurutaıasının kararlaştınldığını açıkladı. Davanıngörülmesinebu- gün devam edilecek. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, önceki akşam Istanbul Hâkırnlerevi'nde dört baro baş- kanının çağnsına yanıt verdi. Bakan, davet ettiği gazetecile- re verdiği yemekte, F tipi ceza- evlerine ilişkin önerileri değer- lendirdi. Geçen haftalarda Is- tanbul, Ankara, IzmirveAntal- ya baro başkanları, "üç kapı üç kilit" adını verdikleri bir çö- züm önerisi getirmişlerdi. Bu- rada daha önce de yazdık: Dört baro başkanı, ölüm oruçlannın bitirilmesi için bir çağrıda bu- lunmuştu. Bu çağrıyla baro başkanları bir koridora bakan üç kişilik üç odanın kilitlerinin açılmasını Adalet Bakanlı- ğı'ndan istemişlerdi. Bu kilrtlerin açılmasıyla, ölüm orucundaki tutuklu ve hüküm- lülerin de bu eyleme son ver- mesi çağrısı yapılmıştı. Baro- ların bu çağnsının basında yer alması üzerine Adalet Bakanı bu çağrıyı reddettiğini açıkla- mıştı. önceki akşamki davete, doğrusu geçmiş deneylerimin ışığında umutsuz gittim. Ba- kan'/n böyle bir çağnya verdi- Adalet Bakanı'yla Cezaevleri ği cevabı, daha sonra değişti- receğini sanmıyordum. Ne ya- zık ki umduğum gibi oldu. Bu görüşmeden çözüm üretecek bir sonuç çıkmadı. Cezaevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, bir dia gösteri- siyle, neden üç kapı üç kilidin açılamayacagın/ anlattı. özet- le şunları söyledi: Baro baş- kanlannın bu çağnsı, mevzuat açısından kabul edilemez. Yü- rürlükteki Terörle Mücadele Ya- sası'nın 16. maddesi, tutuklu ve hükümlülerin üç kişilik ve bir kişilik odalarda kalmasını em- rediyor. Bu çağrı ıse dokuz ki- şinin biraraya gelmesini amaç- lıyor. Bu, yasaya aykmdır. Ikinci olarak güvenlik açısın- dan dokuz kişinin biraraya gel- mesi sakıncalıd/r. Çünkü bu dokuz kişi, bir araya gelince ana koridora açılan sağlam ol- mayan kapıyı kırabilirler. Gü- venlik kameralannı tahrip ede- rek denetimi ortadan kaldıra- bilirler. Bitişikteki duvarı yıka- bilirler. Bu yolla hepsi birleşe- rek cezaevini ele geçirebilirler. • • • Ali Suat Ertosun'un çizdiği tablo korkutucuydu, abartılıy- dı. Bu söylenenlere verilecek birçok cevap bulunabilirdi. Ni- tekim, gazeteciler bu abartılı sunuşu inandıncı bulmadıkla- rını söylediler. Çürük kapılar değiştirilebilirdi. Yemek, revir, kantin servisleri gibi ihtiyaçlar için belli saatlerde koridora açı- lan kapılar, açılıp kapatılabilir- di. Açlık grevindekilerin üç ka- pı üç kilit önerisini kabul ettik- lerini avukatlan açıkladılar. Bu nedenle ölüm oruçlannın biti- rilmesi için iyi bir zaman yaka- lanmıştı. Adalet Bakanlığı, sakıncala- nnı belirttiği konularda belli ön- lemleralarak, bu öneriyi haya- ta geçirebilirdi. Ne yazık ki bu yönde birış/k görünmüyor. Ada- let Bakanı, ölüm orucunun bı- rakılması halinde, haftada beş saat tutuklu ve mahkûmlann belli etkinlikler için bir araya gelmelerini sağlayacağını söy- ledi. Bunu uzlaşma yolunda bir çözüm olarak önerdi. Bakan'ın bu önerisi, bir pazariık içerdiği düşüncesiylegazetecilerin eleş- tirisine neden oldu. • • • Gazetecilerle, Adalet Baka- nı ve bakanhk yetkililerinin gö- rüşmesi sırasında tartışılan önemli konulardan birisi, tret- man anlayışı üzerineydi. Terör- le Mücadele Yasası'nın terör ve terörist tanımının çok geniş tutulması, birçok muhalefet ey- leminin terör kapsamr içine alın- masına neden oluyordu. ör- neğin pankart açan, duvara ya- zı yazan, afiş yapıştıran bir- çok üniversiteli ve liseli genç, "terörist" olduğu gerekçesiy- le yargılanryordu ya da mahkûm oluyordu. Duvara afiş asan genç, na- sıl */s/a/7"edilecekti? Onun "ıs- lah" edilmesi gerekiyor muydu? Yoksa onun normal bir yurttaş olarak okufuna mı gitmesi ge- rekiyordu? Tabii ki, bütün bu sorulara cevap bulmadan yapılan F ti- pi tartışması da çok anlamsız hale geliyordu. Binlerce genci sırf itiraz etti- ği için "terörist" tanımına so- kunca, sıra onların nasıl adam edileceğine geliyordu. Türk devletinin adam etme mantığı- nı biliyoruz. Cezaevi deneyi olanlar, nasıl adam edildikleri- ni anımsarlar. F tipine doldurduklarına her an, her yeri parçalayacak va- tan haini, terörist damgasını vurursanız ve bunları adam et- mek için baskıcı bir tutuma gi- rerseniz, gerçekten yeni "te- röristler" yaratabilirsiniz. Adalet Bakanı'nın soruları- mıza verdiği yanıtlar, dört ba- ro başkanının önerisini reddet- mesi, maalesef F tipi cezaev- lerinde bir iyileşme umudu ya- ratmadı. Gönül, bir çözüm bul- mayı istiyor. Umarız bakanlık dün geceki tartışmadan sonra bu önerinin üzerinde biraz da- ha düşünür. GLOBALPOLJTİKÜLTÜI ERGIN YıLDıZOĞLL Enron, Kaligula ve Sığlık Üstüne Sol üzerinetartışmalarsürerkenAhmetOktay, Tür- kiye Marksist solunun eşitlik ve özgürlük sorunlar üzerinde düşünmediğıni öne sürmek, tarihi boyun- ca eşitlik ve özgürlük isteğini savunduğu için hep 'tepesine inilmiş' Türkiye soluna 'bühtandır' ve bir okur-yazar için bunu söylemek en azından ayıptır" diyerek uyardı. Anlaşılan tartışmalardaki sığlık onun da canını sıkmış. Ahmet Oktay'a verilen "trajik ve ko- mik" bir cevap daha uzun süre bu tür sığlıklaria ya- şamak zorunda olduğumuzu gösteriyor. 'Diyalektik bütünlük', falan filan... Cevabı veren yazara göre Ahmet Oktay haklıy- mış, ama sol da şu özgürlük, adalet ve dayanışma nasıl gerçekleşecek sorusuna bir türlü cevap vere- miyormuş. Çünkü sol'un kafası karışıkmış, "ekono- miyie siyaset arasındaki bağı yerli yerine oturtamı- yormuş". Bu bağı fena halde yerine oturtan yazan- mız "Demokrasi bir yerde fikirierin siyaset meyda- nında serbest rekabetine dayanır. Siyasetteki bu re- kabetin işleyebilmesi için, ekonomik a/tyapının da serbest rekabete dayanması kaçınılmazdır. Bu da özünde 'pazar ekonomisi'dir." "Türkiye'de sol, bu bağ ve bu iki yapı arasındaki diyalektik bütünlük üzerinde yeterince kafa yormadı" diyor. Vay canına! Biz bu diyalektikf!) bütünlüğü neden daha once gö- remedik acaba? Yoksa... Evet haklısınız. Tam da öy- le. Ama biz bir kez daha anlatalım. Birincisi, bugün, dünyanın hiçbir yerinde "ekono- mik altyapı" serbest rekabetedayanmaz, dev şirket- lerin egemenliği altındadır. Bu yüzden "pazar eko- nomisi" ile serbest rekabet ve "burjuva demokrasi- si" arasındaki ilişki çoktan kopmuştur. Ikincisi, fikir- ierin siyaset meydanında serbest rekabeti filan da söz konusu değildir. Fikirierinizi rekabete sokabilmek için önceduyurabilmemizgerekir. Yasalann koyduğuen- geller bir yana. siyasi fikirieri dile getirebileceğiniz plat- formlar da (medya) artık birkaç kişinin özel mülkü- dür; seçimlerde, yani rekabetin en can alıcı anında kendinizi duyurabilmeniz için, bu ülkede bile yüzbin- lercedolar harcama yapmanız gerekir. Kısacası, kar- şımızdaki bir diyalektik bütünlük değil, kocaman bir yalandır. Bu yalanı hâiâ satabileceğini sanmak ise sığ- lığın dik â/âsı... Pekı, SSCB ve Çin deneyimlerini so- lun düşlediği ama özgürlüğe, eşitliğe açılmayan yol- lar olarak hatıriatmaya kalkmaya bu iki deneyimin bu- gün solun büyük bir kesimi tarafindan benimsenme- diğini unutturmaya, birsanatçı için (Ehrenburg, ör- neğin) Stalin dönemini atlatabilmiş olmanın, bir övünç kayağı olmadığını bilmemeye ne demeli... Made in USA Yazarımızın, birde garip bir mesajı var, hem de En- ron skandalının, ABD rejiminin keyfilığine savaş esır- lerinin insan haklannı ihlal ettiğine ilişkin tartışmala- nn yoğunlaştığı bir dönemde: Amerikan modelinden iyisi yoktur. Fortune listesinde 7. sıradayken, 2 Aralık'ta, iflas ettiğini açıklayan Enron, enerji sektöründeki deregü- lasyon ve Bush ailesiyle olan yakınlığı sayesinde son yıllarda fırtına gibi büyümüştü. Enron Yönetim Kurulu, çalışanlannı emeklilik fonlannı kendi hisse- lerine yatırmaya zorlamış, ama hisseleri satmalarını da yasaklamış. Üst düzey yöneticileri, Enron iflasını açıklamadan önce(!) hisselerini satmışlar. Böylece, direktörler malı götürürken. çalışanlara da sapı kal- mış. Bu arada öğreniyoruz ki Enron'un denetimini ya- pan Arthur Andersen, bazı önemli Enron belgele- rini imha etmiş, Başsavcı Ashcroft, geçmişte En- ron'dan 100.000 dolaraldığından. soruşturmadan çe- kilmek zorunda kalmış; Enron geçen seçimlerde Cumhuriyetçiler için 1.700 milyon, Demokratlar için 700 milyon dolar harcamış, doğrudan Bush a yapı- lan bağış ise 2 milyon dolar. Bu arada Dick Chen- ney'in (Başkan Yardımcısı) bürosu yakın zamana ka- dar Enron müdürieriyle görüşmüyormuş. Beyaz Sa- ray Enron için komşu kapısıymış. Enron hisselerine sahip olduğu bilinen Rumsfeld (Dışişleri Bakanı), Winkenverder (Yardımcısı). Weinberger (Hazine Bakan Yardımcısı, Zoellick, (ABD Ticaret Temsilci- si, DTÖ) gibi üst düzey yetkililer/n bu hisse senetle- rini çöküşten önce satıp satmadığı araştınlıyormuş. Bu iktidar çarkının içinde başka ilginç şirketler de var. Chenney'in şirketi Halliburton (petrol boru hattı yapıyor - halen Kosova'dan geçecek hatla meşgul). UNOCAL ise gözünü Afganistan boru hattına takmış, hatta birdanışmanını, Hamid Karzai'yi Devlet Baş- kanı bile yapmayı becermiş. ABD'nin Afganistan özel temsilcisi Zalmay Halilzade de UNOCAL'ın danış- manlanndan: Serbest rekabette Amerikan modeli... Ya demokrasi, insan haklan? 11 Eylül'den sonra. ABD vatandaşlannın haklannın nasıl kısılmaya baş- landığını, FBI'nin işkence iznı ıstediğini, CIA'ya yar- gısız infaz yetkisi verildiğini, "teröristzanlılannın" as- keri mahkemelerde yargılanacağını aktannıştık. Şu gün- lerde de ABD'nin Afganistan'dan kaldınp Küba'daki üssüne yargılanmak ve belki de infaz edilmek üzere götürdüğü tutuklulann statüsü tartışılıyor. Hukukçu- lar, bu insanlann kafalarına torba geçirilmesinin, zin- cire vurulmalannın, kafeslere kapatılmalarının, hatta uyuşturulmalarının Cenevre Anlaşması'na aykırı ol- duğunu söylüyorlar. ABD yönetimi, "Bunlar savaş esiri değil, çünkü üniformayla savaşmadılar" diyor. Ancak o zaman da bu insanlann sivil mahkemelerde yargılanması gerektiğini söyleyen anayasa maddesi ihlal edilmiş oluyor. Yönetimin ise derdi değil... Tüm bunlan biraraya koyunca biryorumcunun "Ka- ligula döneminin Roma'sı, günümüz vVashing- ton'unun yanında, papazların çay partisi gibi kalı- yor" sözlerine hak vemnemek elde değil... Diyarbakır valisi Serhadli: Okkan'a ateş eden 6 HizbuIIahçı yakalandı DhARBAKlR (CumhuriyetBürosu) - Diyarbakır Emniyet Müdürii GaffarOkkan ve 5 arkadaşuıın şehit ediknesi olayıyla ilgili olarak bir yıl içinde dü- zenlenen operasyonlar- da bir Hizbullahçının öldürüldüğü, 6'sının da yakalandığı açıklandı. Vali Serhadlı, Diyar- bakır Emniyet Müdü- rü Atilla Çuıar'la bir- likte valilikte düzenle- diği basın toplanüsında, geçen bir yılı değerlen- dirdiler. Gazetecilerin sorula- nnı yanıtlayan Serhad- lı, Hizbullah'ın bir teh- like ohnaktan çıkıp çık- madığının sorulması üzerine şöyle konuştu: "Güvenlik ve huzuru yakalama hizmederide- vamh niteüktedir. Biz hiçbir zaman Hizbul- lah bitti demedik, de- miyoruz ve demejece- ğiz. Bu mücadele de- vam etmektedir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle