22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2002 ÇARŞAMBA 12 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr îktisat Bankası koleksiyonu bir çağdaş sanat müzesinin çekirdeğini oluşturabilecek nitelikte Wılıstan dönmek erdemdirKAYAÖZSEZGİN Koleksiyonlann oluşumuna yol açan neden- lerle satışına yol açan nedenler farklıdır. Her kcleksiyonun arkasında, onu sahiplenen kişi- nin kendi adına ya da temsil ettiği kurum adı- na üstlendiğı misyonun tutku ve sorumluluk payı yatar. Bu payuı genişlik oranı artnkça, ko- leksiyonun önem derecesı de artar. Koleksi- yonu içeren yapıtlann sanatsal değer ve kali- tesinde. ortamın iyi taranmış olmasından kay- naklanan etkenlerkuşkusuz ön planda olacak- tır O kadar da değil: Sanatçılann yapıtlan ara- sında, saptanan düzey aynmlannın nesnel bir gözle gündemde tutulmuş olması da koleksi- yona ayncalık katar, onu benzerlerinin üzerin- de bir noktaya taşır. Kısa bir süre önce, Tasarruf Mevduah Sigor- ta Fonu'na devredilen îktisat Bankası'nın uzun bir tarih dilimi içinde biriktirdiği tablo kolek- siyonunu oluşturan 300"ün üzerindeki yapıt da sanatsever kimliğiyle tamdığımız Erol Ak- soy'un, bu görevi salt bir banka sorumlusu ol- manın ötesinde, kullandığı danışmanlar ara- cılığıyla ciddi bir uğraş olarak benimsediğini ve aksatmadan sürdürdüğünü göstermektedir. Banka varlığının fona aktanlması nedeniy- le bu yapıtlann tümünün yakında satışa konu- lacağını gazete haberlerinden öğrenmiş bu- lunmaktayız. Üzerinde bugüne kadar bir hay- li spekülasyon yapılnuş olan Osman Ham- di'nin ünlü tablosu "Kaphımbağa Terbiyeci- si"nin de söz konusu koleksiyonda yer alıyor olması, şimdilik bu olayı medyarun gözünde güncel hale getirmiş olsa bile, konunun asıl öne- minin koleksiyonun tümündenkaynaklanan bir olgu olduğu unutulmamah. Daha ılk bakışta dikkati çekecek parçalar arasında Nazmi Zi- ya'dan Hamit Görele ye. HaülPaşa'dan Nejad Melih Devrim'e, Sükyman Seyyit'ten Mah- mut Cuda'ya, primitiflerden Sabri Berkd'e. AMÇelebidenAvTiiErbaşaJbrahimÇaDıdan Zeki Faik Izer'e kadar uzanan ve Türk resmi- nin tarihsel gelişim aşamalarını ortaya serecek yapıtlann bulunması, koleksiyonun geniş bir perspektif doğrultusunda yapılandınhnış ol- duğunu belgeliyor. Öte yandan, yapıtlann se- çiminde, bir sanatçının değişik dönemlerini ayduılatıcı örneklerin geniş bir spektrum oluş- turacak biçimde, gözlem ve araştırma ölçüt- lerine dayalı olarak farklı seçeneklerin göz önünde tutulması da koleksiyonun düzeyini olumlu yönde etkilemiş görünmektedir. BÖyle bir koleksiyonun kapsam alanının, çeşitlilik kadar, belki ondan ötede, seçıme öl- çüt oluşturacak bir boyutluluk düzeyinde en- lilelemesine tasanmlanmış olması, koleksi- ürk resminin tarihsel gelişim aşamalannı ortaya serecek yapıtlann bulunması, koleksiyonun geniş bir perspektif doğrultusunda yapılandınlmış olduğunu belgeliyor. yona, resim sanatımızdaki doruk isimlerin bi- leşimini ön plana çıkaran bir göstergesellik de katmaktadır. Görsel sanat müzelerinin yeterli sayıda ve dûzeyde olmadığı, olanlannsa gelişmeleri bü- tünüyle yansıtmadığı ülkenüzde, bilinç ve öz- veriyle oluşturulmuş özel koleksiyonlann var- lığı ayn bir önem taşır. Ancak bu koleksiyon- lann varlığı, kendi duvarlan içinde kapah kal- dığı ya da bilinmez bir aşamada şu ya da bu nedenle elden çıkanlarak bütünlüğüne gölge düşürülmesi halinde, bütün işlevini bir anda yitiriverir; uzun bir süreçte, zamanla olgunla- şarak yetkin bir düzey kazanan koleksiyonun dağılması, bütün emekleri bir anda sıfıra dü- şürür, sahiplenme olgusunun temelinde yatan amacı, işlevinden saptuTr. Işte şimdi, böyle olumsuz bir durum karşı- sındayız. tktisat Bankası'nın tablo koleksiyo- nu satışa sunularak elden çıkanlması planlan- makta, getireceği kâr hesaplanarak ve ekono- mik krizin yarattığı sorunlar bahane edilerek müze olma aşamasına gelmiş olan bu önemli koleksiyon heba edilmektedir. Kanımızca büyük bir yanlış yapılıyor böy- lece. Devletin yetkili kurumlannın bile çaba sarf ederek bir araya toplamakta zorlanacağı yetkin bir koleksiyon, hazır devletin öngörü- lü tasarrufuna sunulmuşken bu olanak geri itilmekte, satışından sağlanacak gelir, kolek- siyonun müzeye dönüştürülmesiyle sağlana- cak kültürel işlevine yeğ tutulmaktadır. Oysa kültürel işlevler uzun vadelidir; onun getire- ceği yararlar, yetişmekte olan kuşaklann kül- tür gereksinimlerini karşılayıcı bir nitelik ta- şır. îktisat Bankası'nın fona devredilen mal var- lığı, kuşkusuz bu koleksiyonla sınırlı değildir. Ama son yıllarda bankalann büyük bir heves- le el attıklan ve ekonomik bir kazanç elde et- mekten çok, kültür ve sanata katkı niteliğini öne çıkarmayı amaçladıklan bu türden kolek- siyonculuk girişimleri arasında îktisat Ban- kası örneği, bu varlığın manevi değerini vur- gulayıcı bir düzey içermektedir. Kapanın elin- de kalacak bir satış furyasına devletin çanak tutması, ona büyük bir sorumluluk da yükle- yecekrir elbet. Yanlış hesabın Bağdat'tan dönmesi gibi, devletin altın tepsi içinde alıcılara sunmakta bir sakınca görmediği bu satıştan geriye çark etmesi ve bu önemli firsatı, ülke kültürü adı- na değerlendirmesi, sanat çevrelerinin ortak di- leğidir. Not: Bu yazı Kültür Bakanlığı 'nın satışı durdurma kararmdan önce yazümıştır. Son başvuru tarihi 15 Mart Arkadaş Z Ozger Şiir*• Odülü Kültür Servisi - 2000 yılında Sadık Yaşar'ın kazandığı, geçen yıl (beş yılda bir olmak üzere) 'Bir Şüri Inceteme' disıpîınınde verilen ve odülü Mehmet Kazun ile Baki Asilturk'ün paylaştığı Arkadaş Z. Ozger ŞürÖdülü nün yedincisi veriliyor. Bugüne kadar şiir kitabı yayımlamamış şairlerin aday olabilecekleri ödül için son başvuru tarihi 15 Mart 2002. Adaylann, kitap bütünlüğü taşıyan, basıma hazır şiirlerinden oluşturacaklan 6 adet dosyayı Mayıs Yaymlan'nın Milli Kütüphane Cad. Elhamra lşhanı,No: 31/704, Konak-lzmir adresindeki ödül sekreterliğine, APS. kargo ya da taahhütlü posta ile göndermeleri veya elden teslim etmeleri gerekiyor. Mayıs Yayınlan yetkilileri, ödül alacak dosyayı 2002 yılı içinde, telif karşıhğını ödeyerek kitap halinde yayımlayacaklarmı açıkladıİar. Özger'in ölümünün 29. yıldönümünde, 5 Mayıs 2002 tarihinde verilecek ödülün seçici kurulu Sina AkyoL, Orhan Alkaya, Suat Çelebi, VeyselÇolak, Sadık Yaşar'dan oluşuyor. (Avrıntılı bilgi için tel: 0 232 446 46 36) Italyan şarkıcı Adelmo Zucchero bu yaz tekrar Türkiye'ye gelmeyi düşünüyor Akdeniz müzMerinin birleşimi• "Yardım konserleri yapma fikri, Pavarotti ile Italya'da bir düet yapma fikriyle doğdu. Zaten benim her zaman aklımdaydı yardıma muhtaç insanlar için konser düzenlemek." AYÇATEZER Yeni albümü 'Shake' ile büyük beğe- ni toplayan, Italyanın ünlü sesi Zucc- hero, 11 Ocak'ta bir konser vermek için Istanbul'a geldi. Gerçek ismi Adelmo Fornaciari olan Zucchero, müzik kari- yerine 1970'liyıllannbaşındabaşladı. 1981 yıhnda kazandığı Castrocaro Şar- kı Yanşması ve 1983 - 84 yıllannda katıldığı San Remo Şarkı Yanşması'nda tüm dikkatleri üzerine çekti. Ilk albü- mü 'Un Po'yu 1983 yılında çıkaran sa- natçı, çıkardığı her albümle dinleyici kit- lesini daha da genişletti. Özellikle 1995 yılında çıkardığı 'SphitoDiViııo' albü- müyle iki milyonu aşkın satış grafıği el- de ederek IFBI AvTupa Platinyum Odü- lü'nü kazandı. 1991 yılında, Paul Yo- ungile birlikte seslendirdiği 'Senzauna donna' şarkısıyla, başta Ingiltere ve Amerika olmak üzere birçok ülkede listelerin üst sıralarında yer aldı. - Siz, albümleri en çok satan İtalyan şarkKi ödülünü akhmz. Ingüizce şairla- lann hâkim okluğu dünya müzik piya- sasmda bir İtalyan olarak kendinizj ka- bulettirdiniz. Bubaşannızmsan nedir? ZUCCHERO - Müziğim ve kişili- ğim herhalde. Bir sanatçının kendi ül- kesinin dışında başanlı olması o kadar DÜNYA TURNESİBÎR YIL SÜRECEK -11 Ocakta tstanbul'da bir konser veren Zucchero 11 Şubat'ta dünya turnesine çıkacağuu söytüyor. kolay değil. Müziğim klasik îtalyan müziği olmadığı için, Akdeniz müzik- lerinin kanşunı olduğu için, Ingüiz ve Amerikan isimlerin hâkim olduğu mü- zik piyasasında adımı duyurmayı başar- dım. Müzik tarzım beni diğerlerinden farklı kılıyor. - Pavarotti ve arkadaşlanyla dünya- nuı birçok ülkesindeki yardıma muhtaç insanlar için yardun konserleri düzen- Byorsunuz. ZUCCHERO - Pavarotti ile çalış- maktan gurur duyuyorum. Yardım kon- serleri yapma fikri 1992 yılında Pava- rotti ile Italya'da bir düet yapma fikriy- le doğdu. Zaten benim her zaman ak- lımdaydı yardıma muhtaç insanlar için konser düzenlemek. Pavarotti "Niçin bu konserleri her yü düzenlemiyoruz" dedi. Onun bu önerisi 1992 vılından beri süregelen konserlerimizin çıkış noktası oldu. Bu konserlerde toplanan paralarla 1995 yüuıda Yugoslavya'run Mostar şehrinde bir konservatuvar yap- tırdık. Kamboçya'da bir köyü yeniden inşaettik. - Pavarotti, Sting, Eric Clapton, Joe Cocker, Miles Davis, Paul Young, El- ton John. Peter Gabriel gibi birbirinden çok farkb müzik yapan sanatçüaria ça- üşunız. İçlerinden hangUeriyle çahş- maktan daha çok zevk aldmız? ZUCCHERO-Hepsifarkh müzik ya- pıyor. Ama köklerine baktığınız 7am^n ya bluestan ya da souldan etkilenmiş ki- şiler, tıpkı benim gibi. Hiçbir şey plan- lı gelişmedi. Mesela 1989 yıhnda Si- cilya'da bir konser sonrası kuliste giyi- nirken bodyguardım 'Eric Clapton ka- pıda' deyince, 'Şaka mı yapıyorsun' dedim. Eric Clapton Sicilya'ya tatile gelmiş. Benim sesimin iyi olduğunu duymuş. Kendisiyle birlikte Avrupa turnesine çık- mamı tekhf etti. Bazen onlarbe- ni anyorlar, bazen ben onlan. Hoşuma giden müzisyenli- ğimizin yanı sıra arkadaşlı- ğunız da gelişiyor. Hepsiy- le ayn ayn zevk alarak çalışıyo- rum. Mesela Miles Davis ile çalışma- nm zorluğu hakkında beni uyarmışlar- dı. Ama 'NewYork'u kaydederken hiç öyle ohnadığını gördüm. Çok iyi bir in- san. Aynı şekilde Peter Gabriel ile de dünyagörüşlerimiz bırbırine çok uygun. L2'nun sofisti Bono ile de öyle. Uzun süre birlikte çalışmamızdan dolayı di- ğerlerine göre Eric Clapton ile dostlu- ğumuz daha derin. - Gelecekteki projekriniz neler? ZUCCHERO- Türkiye'den sonra ts- panya'ya gidiyorum. Orada bir konser vereceğim ve bir televizyon programı- na katılacağım. 11 Şubafta bir yıl sü- recek bir dünya turnesine çıkıyorum. Turnenin ilk konseri Zürih'te olacak. Ay- nca, bu yaz Türkiye'ye gelip büyük kitlelere ulaşabileceğim bir konser ver- meyi düşünüyorum. - Türk müziğini ve Türk sanatçüan- m tanıyor musunuz? ZUCCHERO- Bende olan albümler sadece geleneksel Türk müziği CDTe- ri. Tarkanı sadece isim olarak biliyo- rum. Şarkılannı henüz dinleyemedım. Mesela dün radyo programındaydım, en çok satan albümler listesinde Şebnem Ferah'ın albümü gözüme çarptı. Onu merak ettim ve albümünü istedım. Eğer sesini beğenirsem birhkte bir projeye ünza atmayı düşünebilirim. İLK OYUNARIEL DORFMAN'IN 'ÖLÜM VE KIZ'I Tiyatro Peraperdelerini açıyor DEMOKRASİUĞRUNA - 'Ölüm ve K H ' adh ojnnda Pinochet iktidarının son bulmasının ardından Şili'de demokrasHe geçiş çabalan anlaûbyor. Kültür Servia-Arayılhkgeçmişi olan PeraGüzelSanaÜar TK-atroOkulu bün- yesinde kurulan profesyonel tiyatro ku- rumu 'TiyatroPera' sergileyeği ilk oyu- nuyla seyircilerle buluşuyor: 'Ölümve Kız'. 18 Ocak tarihinde saat 20.00'de prömiyerini gerçekleştirecekleri oyunun yazan Şilili Ariel Dorfinan. Şili'de de- mokrasiye geçiş dönemi üzerine bir oyun olan "Olüm ve Kız", 1990'da ka- leme alınmış. "Kurban" kadın, işken- ceci doktor ve tüm zaaflanyla demok- rat hukukçu bir kocanm yaşadıklann- da faşizmin hâkim olduğu dönemde Şili anlatılıyor. Aslen sergi salonu olan bir mekân- da sahne alacak olan oyunun dekoru- nun bir parçası da seyircilerin bulun- duğu alan. 1990'da 17 yıllık sürgün ha- yanndan sonra ülkesine dönen yazar, Şili 'de Pinochet iktidannın son buhna- sının ardmdan demokrasiye geçiş ça- balanmn bu oyunu için çıkış noktası ol- duğunu vurguluyor. Yazar, bu oyunla sorguladıklanna kendi sözcükleriyle yine sorularla dik- kat çekiyor: "Banş uğruna gerçek fe- da edilmeK" ve demokrasi aduıa hepi- mize şunu hatu-latıyor: "Umanm oyu- nu izterken bu üç kişiden en çok hangi- sine benzediğimizi görebiliriz..." (0 212 244 52 03) DEFNE GÖLGESt TURGAY FtŞEKÇt Nâzım'ı KiPletmek Çok satışlı, egemen yayın organlanna bırakılsa, ülkemizin yetiştirdiği dünya çapındaki birkaç kültür adamımızdan biri olan Nâzım Hikmet, yüzüncü doğum yılında başta gelen paparazzi konularından birine dönüşecek. UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kül- tür örgütü), 2002'yi bütün dünyada Nâzım Hikmet Yılı yaptı ya, yüzyılın büyük şairi birden, basınımı- zın çapkınlık haberleri arasında yer buldu. Gelsin bir- birinden ilginç konular: - En çok hangi kadını sevdi? - Kimi. kimle aldattı? - Kiminle eviendi, kiminle birlikte yaşadı? - Nasıl gönül kazandı, nasıl terk etti? Yakında basınımızda Nâzım Hikmet-Mehmet Ali Erbil-lbrahim Tatlıses kıyaslamalanna rastlarsanız şaşırmayın. Başlık da hazır: "Hangisi En Büyük?" Oysa gazete, dergi dediğin bilgi edinmek için alı- nır, okunur. Çarpıtılmış bilgi, bilgi olmaktan çıkar. Nâzım Hikmet, uzun yıllar adı anılmayarak unut- turulmak, sessizliğe gömülmek istendi. Çünkü dü- şünceleriyie, ürünleriyle egemen sınıflar için birteh- likeydi. Başka bir hayatı; yoksulluğun, sömürünün, smrflann, savaşlann olmadığı, ütopik güzellikte sos- yalist bir toplumsal düzeni savunuyordu. Ses ve söyleyiş güzellikleriyle dolu, insanlan avucunun içi- ne alıveren şiirteri hep bu düşünceyi dile getiriyor- du. Yıllar boyu Nâzım'ın şiirleri bu nedenle yasaklan- dı. Bu şiirlerTürkiye'deyasakken 1950'li, 196O'lı yıl- larda dünyayı sardı. Küba'dan Tanzanya'ya, Japon- ya'dan Çin'e, insanlar yeni bir dünya özlemini Nâ- zım'ın şiirieriyle paylaştılar. Bugün, sosyalist uygulamaların başansızhğının da verdiği güçle, egemen sınıflar Nâzım'ı yaşadığı- mız düzenin bir insanı gibi sunmaya, benimsetme- ye çalışıyoriar. Neredeyse. "Bakın, o da bizim ka- dar kirfi" diyecekler. Gerçekte, Nâzım'ın hayatı da şiirleri de düşünceleri de "berrak bir su gibidir, onu merak edenler üstüne eğilirlerse, dibini görebilir- ler." Bu yüzden o suyu bulandıımaya çalışanlann işleri zor. Büyük bir şairin sevgi dolu olmasından, çevresi- ne sevgi yaymasından daha doğal ne olabilir. Kimi ne kadar sevdiğini anlamak için şiirterine bakmak yeterli. Gerisi yalnızca boş sözler... antenler yatan söylüyorsa yalan söylüyorsa rotatifler. • • • bu ölümlü, bu yaşanası dünyada bu bezirgân saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir. Siz Cumhuriyet okurian, bu ülkenin en aydın in- sanlansınız. Büyük şairin yüzüncü doğum yılını şi- irierini okuyarak, oyunlarını izleyerek, anmatoplan- tılanna katılarak kutlayın. Hayatına ilişkin merak et- tiğtniz konulan öğrenmek için düzeyli yaşamöykü- sü kitaplanna başvurun. Bu yoksul halkın, dünya kar- şısında övünç duyacağı bir şairi olduğunu düşünüp onurlanın. Doğa ve toplum, pisliklerden kendini antmayı bi- lir. Geleceğin özgür toplumlannın dünyasında Nâ- zım yine insantann arasında olacak. Bugünler ise, karanlık günler olarak anılacak. Genç yönetmen Ted Demme öUü • Kültür Servisi - 'Blow' filminin 38 yaşuıdaki yönetmeni Ted Demme öldü. Fümlerin yam sıra televizyon dizilerinde de yönetmenlik yapan Demme'nin dün Los Angeles'daki Santa Monica Tıp Merkezi'nde öldüğü, ölüm nedeninin otopsiyle anlaşılacağı belirtildi. Demme'nin kalp rahatsızlığmdan dolayı hastanenin yoğun bakım odasına alındığı ve burada tedavi gördüğü kaydedildi. Yönetmen Jonathan Demme'nin yeğeni olan Ted Demme, geçen yıl başrollerini Johnny Depp ve Peneîope Cruz'un oynadığı, George Jung adlı kişinin yaşammı anlatan fıhni yönetmişti. Batı Hollywood'da yaşayan Demme, 1996 yılmda 'Beautiful Girls' fıhnini çekmiş, 1999 yıhnda da televizyon için bir dizi yapmıştı. Cibran'ın 'Ermiş'i liyatrol'de • Kültür Servisi - Tiyatrol, Halil Cibran'ın 'Ermiş' adlı kitabmdan aym adla oyunlaştırdığı yeni oyunu 19 Ocak Cumartesi günü seyirciyle buluşturuyor. 1998'de Yalova'da kurulan tiyatronun amacı, sanatsal olarak nitelikli, talep yaratacak, estetik duygusunu geliştirecek projeler üretnıek ve her sezon yeni bir yazan seyirciyle buluşturmak. Oyun, haziran ayına kadar Uğur Mumcu Kültür Merkezi'nde cumartesi günleri sahnelenecek. (226 811 50 27) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle