Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 EYLÜL 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Kadına
bakış
Aıikara'dan bir okur...
Hoşgörülü... Okur,
"Bugüne kadar evlilik
y a da sünnet törenî
davetiyelerinde dinsel
içerikli çeşitli ifadelere
rastladığım oldu... Bu
rfadeler genellikle
evlenmeyi ve sünneti
destekleyen
ifadeler olarak
bana rahatsız
edici
gelmemişti...
Ancak bir düğün
davetiyesine
evlilikte kan koca
ilişkisinin hem bu
dünya hem de öteki
dûnya adına nasıl
olması gerektiğini,
daha doğrusu evlilikte
kadının ne yapması
gerektiğini belirten bir
hadis yazılmış olması
durumu biraz
değiştiriyor... Böyiesi
bir durum taraflann
tercihi olabilir ama
üzerinde düşünülecek
çok şey var" diyor...
Düğün
davetiyesindeki hadis
şöyte: "Kadın
namazını kılar,
orucunu tutar/
Haramdan sakınır,
kocasına itaat ederse/
Cennet kapılannın
istediğinden girersin."
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: denizsomocumhuriyetcom.tr
• Işsizlik tüm dünyayı
etkiliyormuş...
avru vatan Kıbrıs'ta yayımlanan bir gazete
haberine göre 2001 yılının ilk altı ayında
süt ve süt ürünlerine 8 trilyon 387 milyar li-
ra sübvansiye yapılmış... Bu rakamın yıl
sonuna kadar 20 trilyon lirayı aşması bekteniyormuş...
Habere göre, KKTC'deki yetkililer süt ve süt ürün-
lerine verilen desteğin fazla olduğunu anlamış olma-
lılar ki kota sistemine geçmeye hazırlanıyorlarmış...
KKTC'de üretilen sütün ve süt ürünlerinin ülke
içinde ve yurtdışında tüketimini özendirmek için hü-
kümet bugüne dek küçük baş hayvan üreticisinin
keçi ve koyun sütüne kilo başına 224 bin lira, bü-
yük baş hayvan üreticisinin inek sütüne de kiloda
124 bin lira sübvansiye veriyormuş...
Türkiye'de üretici kooperatiflerinin inek sütünü
toptancı piyasasına 180 bin lirayla 220 bin lira ara-
sında verdiğini anımsarsanız KKTC'de hükümetin ki-
lo başına 224 bin lira sübvansiye ödemesinin öne-
mi daha iyi anlaşılıyor... Fakat iş bununla bitmiyor...
Stıt cennetî
KKTC hükümeti koyun, keçi ya da inek sütünü alan
imalatçıya da kilo başına 242 bin lira ödüyormuş...
Peynir yaptlacak bir kilo koyun sütüne devlet 466
bin lira, inek sütüne de 366 bin lira ödüyormuş...
Sübvansiye devam ediyor...
Bir kilo kaşar peyniri elde ettiniz...
Bunu ihraç ederseniz 1 milyon 550 bin lira daha
ödüyormuş KKTC hükümeti...
Bir kilo kaşar peyniri elde etmek için kullanılan sü-
tün sübvansiyonunu da hesap ettiğiniz zaman KKTC
hükümetinin ödediği para 3 milyon 327 bin lirayı bu-
luyormuş...
Peynir desteklemesinde yurtdışına satılacak hel-
limin sübvansiyonu 1 milyon 500 bin lira, Türkiye'ye
satılacak hellimin sübvansiyonu 800 bin lira, yine Tür-
kiye'ye satılacak beyaz peynirin sübvansiyonu 850
bin liraymış...
Gazete haberine göre en sonunda KKTC Tanm ve
Orman Bakanlığı'na yakın çevreler, KKTC Süt En-
düstrisi Kurumu aracılığıyla ödenen paralann gide-
rek kabarması üzerine bir kota getirmeye karar ver-
miş... Oysa...Yılın ilk altı ayında yapılan 8 trilyon 387
milyar liralık sübvansiyenin yıl sonunda 20 trilyon li-
raya çıkacak olması KKTC'nin süt ve süt ürünleri üre-
timinde büyük bir patlama yaptığını gösteriyor...
KKTC ekonomisinin canlanması için bundan güzel
bir gelişme olamaz...
Fakat bir de madalyonun öteki yüzü var... öde-
nen para ve peynir üretiminde tüketilen süt miktan
belli olduğuna göre rakamlan çarpıp böldüğünüz-
de KKTC'de bu kadar süt ve peynir üretilemeyece-
ği ortaya çıkıyor...
Galiba birileri Türkiye'de üretim yapıp, KKTC'de
üretip ihraç etmiş gibi trilyonlan götürüyor!
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKVRTCEBE
Yüksek Yerilim Hatö
erdincutku@yahoo.com
Sentez bıze yabancı; bizim boyalı basın sadece
FOTO-SENTEZ yapıyor!
Kantal Belediyesl'nin seminerleri!
Ekonomik kriz toplumun üst
katlanna kadar herkesi etkiledi...
Alt katlarda ise yoksulluk diz
boyunu çoktan geçti...
Ülke borç içinde kıvranıyor...
Fakat Istanbut'da, Kartal Belediyesi
başka bir dünyada yaşıyor...
Işçilerine ikramiyelerini ve eski
borçlannı, memurlanna
nemalannı ödeyemeyen Kartal
Belediyesi, bir yandan da şeflerini
ve müdürierini seminere
gönderiyor...
Encümen karanyla...
Her belediyede yönetici kadrolannın
seminerlerte bilgilerini arttınp
hizmetin kalitesini yükseltmeleri
tabii ki nonmal ama Kartal
Belediyesi'nin seminerleri yaz
aylannda ve Antalya'da bir otelde
oluyor...
Üstelik "Sayın Başkan"ın şefleri ve
müdürleri seminere aileleriyle
katılıyor...
Seminerin ne olduğu önemli değil...
ûnemli olan bir haftalık tatil olması!
Adına "seminer" denilen "tatiPin
belediyeye bedeli ise aile başına
600 milyon lira...
Daha da güzeli...
Otelinin de belediyedekiler gibi
"milli görüşçü" olması...
Yani... Kartal halkından toplanan ve
belediye çalışanlarına verilmeyen
paralar "yabancfya gitmiyor...
Belediyenin olmasa da otelin
ekonomisi böylece düze çıkmış
oluyor!
Okul Yaptırma Düşii
NEBt CEYLAN
Haftaya, "geleceğimiz" yo-
la çıkıyor: Bulabildiği okula
doğru bulabildiği olanaklarla,
bulabildiği öğretmenlerle. Ya-
zınsal olarak da yaşamsal ola-
rak da "geleceğimiz" mecaz,
"çocuklanmız" gerçek. Onla-
nn, komşu çocuğundan daha
iyi karne getirmiş olmalan bi-
ze yetmeyecek artık. Hoşu-
muza gitmese de küreselteşi-
yoryaşam. Geleceğimizi bu-
na karşı donatmalıyız. Çünkü
onların yeri yarınki dünya. Ya
orada olacaklar ya da hiçbir
yerde. Durmadan artan nüfu-
sumuzla övünmek geriliğine
bir son artık. Kelle hesabı sa-
yılmanın, kiloyla tartılmaktan
bir ayrımı yok çünkü. Saygın-
lık değil o; bir tür sürü olmak.
Yıllar yılı koyun olduk da sü-
rüye saymadılar mı bizi? Artık
varsa nitelik, yoksa nitelik. Ko-
ğuştan beter, kitaplıksız, la-
boratuvarsız, harap derslikli,
boş dersli yıkık dökük okulla-
ra paydos. Övünmelerle kof-
laştınlmış okulculuk oyunları-
na; eğitimci geçinmelere, eği-
timden geçinmelere bir son.
Üniforma cici bicisiyle süslü;
susturulmuş, sindirilmiş kuk-
lalaryetiştiımeye "Sobe!" Us-
lu çocuk kandırmacasına, "Vaz
şunlan on sayfa " yla başlayan
ve "Oturoturduğun yerde!Her-
de aklın, inancın ve umudun
katlinedönüşen kafa, "Aklım-
da!"
Anaokulundan üniversitele-
re. oralardan sonrasına; kimi
limon satan, kimi eli ayağı ya-
ğa bala batan öğretmen man-
zaralarnın açıklanamaz çarpık-
lığına <adar yazmaya ne va-
kit yeter ne sayfalar; ne de ya-
zıp okuyunca bir halden anla-
yan çı<ar. Üstelik halkımızı fı-
ilen ve ücretsiz eğiten, bası-
nımızır Amerikan aksanlı; pod-
yum, >eşil saha, yatak yorgan
vesaire "Master" lı gerçek öğ-
retmeileri, konumuzun dışın-
da olmca bir tadı tuzu olur
mu yardıklanmızın, olsa da çı-
kar m bir okuyanı, sanmam.
Bozut düzenden, ekonomik
sKintıardan, yolsuzluklardan
bJnaliığımız doğru. Politika-
ciarakızgınız. Çocuklarımız,
hzla urlenen renklerimizden
bkıpoaşka ülkelere çevire-
cekle gözlerini, temiz bir ge-
lecekoulma, insan gibi yaşa-
yacal olma umuduyla diye
lorkıdayız. Onlara bir kare
teya: bırakmayanlar; adına
ıster teyin göçü diyelim, ister
arayış... Bu tehlikeden siz so-
rumlusunuz. Gençler, gerçek
zenginliğimizdir. Onlar bir gi-
derse, geride kalan hiçbir şe-
yin ne bir değeri ne de ömrü
kalır. Geride kalacaklar, zaten
hep olanlardır. Onları hep ta-
nırız. Biz, onlarız:
Olasılıklar hesabından habe-
ri olmayanlar; loto, piyango
gibi oyunlaria zengin olma şan-
sının sıfıra yakın olduğunu da
bifmezler. Alın teri gibi etik so-
runları da var mıdır bilinmez.
Kazanan da doğaldır ki oyna-
yanlardan biridir. O, artık zen-
gindir. Bodrum, teras gibi me-
kânlarda yaşama seçkinliği
onundur. O, belki de sizsiniz.
Çok kazanma veya tümüy-
le kaybetme olasılıklannın eşit
olduğu bir işiniz var. Işyerleri-
niz, çalışanlannız; senetleri-
niz, vadeleriniz , kredileriniz;
uykusuz geceleriniz çok. Adı-
nız "işadamı" veya "patron" ve
belki paranız da sayılacak gi-
bi değil. Kimi sizi baştan dış-
ladı; emek hırsızı saydı. Kimi
sizi seviyor; ekmek babası sa-
yıyor, kimi size yaltaklanıyor,
kimi de gücünüzü zimmetine
geçirip kendisi için kullanıyor.
Ama içinizi kemiren bir şey
var. Patron olmaktan çokağa
olmakta aklınız. Hani, halkın
"kolu tutulmaz" dediği ve gön-
lünde yaşattığı türden. Bir soy-
luluk, aradığınız. Zekisiniz.
Soylu davranmayı paralı yaşa-
maya yeğ tutacak kadar.
Adınız isçi, memur. "Çokşû-
kür^erie geçti yıllannız... Gös-
teri değildi bu, yaşama sevin-
ciydi. Yaşam yokuşunu zor
çıktığınız, alın teri gözelerinin
kuruduğu bir dönem gelip çat-
tı; en zor perdesiydi oyunun.
Dünyalığınızolmamıştı. Çocu-
ğunuz da boştaydı. Okulsuz-
du, mesleksizdi, işsizdi. "Düş-
manın maskarası, dostunyüz-
karası" olma günlerinizdi.
Ötekileri saymaya gerekyok.
Birbirimizi biliriz. Ben her ey-
lülde, tümünüzün aklını, yü-
reğini kendimde toplanm. Tek
başıma herkes olurum. Bir
halk. Hep aynı düşü kurar, hep
aynı rüyayı görürüm-. Okul yap-
tırıyormuşum. Inşaatındaymı-
şım. Elim yüzüm toz toprak
içindeymiş. Tahtaya geçip ders
verecekmiş dal gibi öğretmen-
ler... Heryerbilim, akıl, umut...
Türkiye ışıl ışılmış, aydınlıkmış
halkımızın güzel yüzü.
Aynı düşü kurduğumuzda
onun gerçeğinde buluşacağı-
mıza da inanıyorum. Ve o gü-
nü özlüyorum.
ÇtZGtLtK KÂMİL MASARACI
HARBt SEMİH POROY semihpomy@yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 4Eylül
H/NDISTAN'A YAROfM ELL
fS38'De8USÛN, &İ8 OSMANLl PONANMAS1,MvV
PİSTAN'A OiAfrr. yıuAgprR AVGUPA DEVIET.
LERİ UZAKCO&U'VA VEHİ YOLLAR BULMA ÇA-
BASI fÇİVD£>I>/.(ûSMWLI OBVLETİ KARA YO-
LUHU TlKAMlŞTl). HİuMSTAN '£>A £&EM£MUK
IOJRMAK NİYET1NDS OIAN POKTVCİZLİ OB.
K1İZCİLBR KARÇlSlNPA, BATI HİNPİSTAN'DAİÜ
MÜSLÜMAN GUCARAT OEVL£Tİ HÜKÜMDARl, O
MANÛLARC^N YABOIM fSTEOİ. OSA4AAJI/ PA-
PİSAHf KANl&iî SULTAH SÜCBYMAN, MISIB.
VAÜSİNE FBHMAAI GÖND&Z&SEZ İ>ONANMA
İL£ HİNDİSTfiN'A Gİ0'UAE£İ(4İ BMfiBTTİ. HfiDtM LEYMANFAS
KUMANDASINDAId M/S/J? OCNAM4ASI GUCARAT'A UlAÇTtStN-
DA, YARP/M İSTEYeN HÜKÛMDAfilN ÖLPÜğü, YEUİSİNİN ise
POfjTEtUZWl£RL£ AMtAÇnfy GÖRÜLDÜ.. ÇA8ESİZ.GEÜ PÖNÜLEC&Tİ.
Antonina flrovef
29 Ettl • 3 Ekim: GÖLLER BÖLGESt VE TOROSLARIN
AJKEOLOJİSt
Arkolog Bora EŞİZ eşüfinde...
n -îtkim. GÜNEYDOGU ANADOLU
Bır tstaboyuncaGüneydofu'yu adım adım keşfe çıkıyonız Harran ve Sogmatar'm Hennetik Sa-
b i Mtünü. Kınltepe'nın Yezıdı kûltürûnû, Tur Abdıı'ın \e Mıdyat'ın Sûryanı manasüriannı,
Maro'nı terasfflermı,sular altında kalan Zeugma'nın görûlebılecek son teadıkn, Sûryanılen,
S^ım.Nusaynlen,KMen,AiîplanJû[kmenlen.KommageaeUm,AıtuUulantaıumayagı-
dıyoc
A)Tmtıh bilgive Rezemsyon: 0 212 292 28 74 - 75
GAYRİMENKUL AÇIK ARTTIRMAİLANI
ANKARA GAYRİMENKUL SATIŞ
tCRA DAİRESİ'NDEN
DosyaNo: 1998/138 İş.
Satıbnasma karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi, evsafi:
Ankara Yenimahalle ilçesı Macun Mahallesi Çoraİdık mevkii Yıldız Sanayi Sitesi 32. Sokakta kain 17008 ada 1. parseli teş-
kil eden 4980 m2 miktanndaki arsa vasıflı taşınmazın hissedarlar arasındaki ortaklığın giderilmesi için üzerinde muktesatı
ve kaydındakı takiydatlanyla yükümlü olarak açık arttırma suretiyle satılacaktır.
Geniş evsafi dosyada mevcut bilirkişi raporunda açıklanmış olup, yûzde 18 KDV alıcıya aittir.
Takdir olunan kıymeti 1.120.500.000.000 TL'dir.
Satış şartlan:
1. Satış 08.10.2001 günü saat 14.10'dan 14.20'ye kadar Ankara Adliyesi Mezat Salonu'nda açık arttırma suretiyle yapıla-
caktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yûzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraf-
lannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıramn taahhüdü baki kalmak şartıyla 18.10.2001
gûnü aynı yer ve saatlerde ikinci arttırmaya çıkılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok
artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar
ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüde 40'mı bulması ve satış isteyenin alacağına riiçhanı olan alacakla-
rın toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdu-. Böyle fazla be-
delle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir.
2. Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetinin yüde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir
bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil ve-
rilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, 1/2 tapu harcı ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.
3. Ipotek sahibı alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı, hususiyle faiz ve masrafa dair olan
iddıalarmı dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdıı. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit
olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4. Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm ahcılar ve kefilleri teklif
ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul ola-
caklardır. thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle
teminat bedelinden alınacaktır.
5. Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya
bir örneği gönderilebilir.
6. Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatmı kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin
1998/138 tş. sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmalan ilon olunur. 10.8.2001.
(*) Ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir.
Basın: 48741
KALEM
METtN ERKSAN
Tirkîye'ye YöneikFüzeter
28 Ağustos 2001 tarihli "Var Olmak veya Yok Ol-
mak" başlıklı köşe yazımda iki ayn tümce şöyleydi:
1. "Ulusal Gûvenlik konusu; Türkiye Cumhuriyeti
Deyleti'nin baş konusu, kök konusu, temel konusu,
birinci konusudur."
2. "Türkiye'ye sınırdaş olan ülke topraklannda
mevslenmiş Türkiye'deki askeri ve sivil hedeflere
yönelik; kı$a, orta, uzun menzilli füzeler konusu."
29 Ağustos 2001 tarihli Cumhuriyet gazetesinin
"Dünya ve Türkiye" bölümünde şu haber vardı.
"Türkiye menzilde. CIAFüzetehdidiartıyor. Was-
hington (M}- ABD MerkeziHaberalma Teşkilatı (OflŞ
Başkan Yardımcısı John McLaughlin Iran ve Irak'ın,
karadan karaya atılan füze olanaklannı ilerfetmesi
sonucu, Türkiye ve Israil'e bu ülkelerdenyönelen fü-
ze tehditlerinin arttığını söyledi."
"CIA Başkan Yardımcısı, Iran'ın, Kuzey Kore'nin
'No Dong' füzelerinin teknolojisiyle geliştirdiûi 'Şa-
hap-3' füzesinin 1300 kilometrelik menziliyle Israil'in
tamamına, Türkiye ve Suudi Arabıstan'ın büyük bir
bölümüne erişebileceğine ışaret etti."
"Irak'ın füze çalışmalannı gizlilikle sürdürdüğünü
açıklayan McLaughlin, Bağdat'ın elinde hâlâ bir mik-
tar uzun menzilli 'El-Hüseyin' füzesinin bulunduğu-
nu belirterek, 650 kilometre menzilli bu füzelerin;
Türkiye, /sra/V, Suudi Arabistan'ı vurabileceğini söy-
ledi."
"McLaughlin; sonuç olarak, Iran ve Irak'ın füze
olanaklannı geliştirmesi, bölgedeki ABD müttefıkle-
rineyönelen füze tehdidini büyük ölçüde arttırdı de-
di."
"CIA'nın bu üst düzeyyetkilisi ABDaçısından risk
taşıyan bazı başka ülkelehn, karadan karaya atılan-
balistik füzeler açısından, en büyük tehdidi oluştu-
ran Kuzey Kore, Iran ve Irak'ın sadece birkaç yıl ge-
risinde olduğuna dikkat çekti."
"John McLaughlin, halen Rus ve Çin füzelerinin
erişebileceğiABD topraklannın, 10-15yıliçinde Iran,
Irak ve Kuzey Kore füzelerinin menzili içine girece-
ğini açıkça ifade ederek füze kalkanı projesinin ger-
çekleştirilmesinin yarartannı işaret eftf."
CIA Başkan Yardımcısı'nın bu demeci; aslında
Amerika'ya yönelik bir tehlikeyi açıklamaktadır. Bu
demeç Türkiye'ye yönelik bir tehlikeyi dolaylı ola-
rak açıklamakta ve üstelik tehlikenin yansını açıkla-
maktadır. Türkiye; Iran ve Irak fuzeierinin vuruş men-
zili içinde olmakla birlikte, Türkiye; Ermenistan ve
Yunanistan topraklanna Rus füze uzmanlannın yer-
leştırdiğı, 650 kilometre menzilli S-300 füzelerinin ve
diğer karadan karaya atılan füzelerin vuruş menzili
içindedir. Kaldı ki Suriye topraklannda da Türkiye'ye
yönelik; kısa, orta, uzun menzilli füzeler vardir.
Rusya'nın korumasındaki Ermenistan ve Avru-
pa'nın korumasındaki Yunanistan, ikisi birden Ame-
rika'nın koruması altındadır. Ermenistan ve Yunanis-
tan'daki 650 kilometre menzilli S-300 füzeleri Tür-
kiye'ye yönelik füzelerdir. Amerika; Ermenistan ve
Yunanistan'daki bu füzelerin menzili içinde değildir.
Türkiye topraklan; Ermenistan, Iran, Irak, Suriye,
Yunanistan topraklannda mevzilenmiş, Türkiye'ye
yönelik; kısa, orta, uzun menzilli füzelerin vuruş ala-
nı içindedir. Türkiye topraklan üstünde bu ülkeler-
deki askeri ve sivil hedeflere yönettk füzeler yoktur.
Türkiye topraklannı füze saldınlanna karşı savunma-
sız bırakan suçlu kimdir. Büyük asker Atatürk, "En
yetkin savunma saldındır" der.
CIA Başkanı, demecinin 4. paragrafında "Iran ve
Irak'ın füze olanaklannı geiştirmesi, bölgedeki ABD
müttefiklerine yönelen füze tehdidini arttırdı" diyor.
Amerika'nın Türkiye ile müttefikliği nasıl bir şey.
Amerika Türkiye'ye füze satmaz, helikopter satmaz,
tank satmaz, savaş gemisi satmaz. Acaba bu nasıl
bir müttefikliktir. Türkçede; İnsan bunu düşmanı-
na yapmaz" diye bir söz vardır. Amerika'nın Türki-
ye'ye yaptığı budur.
Üstelik Amerika; Iran'dan ve Irak'tan ABD'ye fır-
latılacak nükleer başlıklı balistik bir füzeyi "savun-
ma amaçlı füze kalkanı projesi" içinde vurursa, bu
füze parçalannın Türkiye sınırian içine düşeceği, fü-
ze uzmanı bilim adamlan tarafından açıtdanmıştır.
'Ulusal Gûvenlik" konusu Türkiye Cumhuriyeti Dev-
leti'nin baş konusudur. Avrupa Biriiği'ne (AB) gir-
mek konusu, Türkiye'nin baş konusu değildir. ''Ulu-
sal Gûvenlik" önce "Ulusal Savunma Sanayisi" ile
sağlanır. Türkiye "Ulusal Savunma Sanayisi" saye-
sinde; savaş araçlan almak ve edinmek konusun-
da Amerika ve Avrupa Biriiği'ne (AB) muhtaç olmaz.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/ Şakaklar-
dan sarkan
saç... Eski ve
bilinmeyen
bir tarihi an-
latmakta kul-
lanılan deyim
sözü. 2/ Rüt-
besiz asker...
Kazak baş-
kanlanna ve-
rilen ad. 3/ 9
Honduras'm para bi-
rimi. 4/ Bir orgaru- 1
mız... Başlıca, temel 2
niteliğinde olan. 5/ 3
"Sâkiyâcâmındane- 4
dir bu — / Kıldı bir 5
katresi mestane be- 6
ni" (Dertli)... Türki- 7
ye'nin plaka işareti. „
6/ Ruleti ve salatası g
ûnlüdür... Bayağı, sı-
radan. II Okumayı öğrenme güçlüğü. 8/ Damız-
lık dişi hayvan... Erişmiş, ulaşmış. 9/ Dûzenli
olarak ekim yapılan arazi... Boru sesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Halk dilinde domates salçasına verilen ad... Ku-
zu sesi. II Memelilerde protein metabolizması-
nın son ürünü olan ve idrarla dışan atılan azotlu
madde... Tatlı sularda yaşayan beyaz etli ve lez-
zetli bir balık. 3/ Divan edebiyatında bir ölünün
ardından yazılan şiir türû. 4/ Maden kazımakta
kullanılan çelikkalem... Unvan. 5/Anadolu'daku-
rulmuş eski uygarlık... Akciğerleri dinlerkenhe-
kimin duyduğu patolojik ses. 6/" Yekta—": Ope-
ra sanatçımız... Yatak, yorgan gibi eşyanın san-
lıp bağlanmasıyla oluşan yük. 7/ Sakızla tatlan-
dınlmış rakı. 8/ Bir nota... Hicap... Doğal ve ta-
rihsel özelliklerinden dolayı koruma altına alınan
alan. 9/ Kendisine inanılan, sır verilen kimse...
Güney Amerika'da bir ülke.