23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AĞUSTOS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 iı THûye ıtibe vurtısm sommageU." iyiyoiam! Elektronik posta: benizsom@cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Başbakanlık önünde tankerli protesto o/muş... "Neyse ki tankerde sosyaf pat/ama olmamıs!" Kîtap . ^ Endonezya'da bu yıl kurulan köktendinci Islami örgüt "Anti- Komünist Birliği" ülkenin değişik kentlerindeki kitapçılan basarak topladığı "solcu" ^ kitaplan kent ,* & meydanlannda ^ yakıyor... Bu arada ~ Marksizme karşıtlığı ile tanınan ve Katolik teoloji alanında bir uzman olan Endonezyalı yazar Franz Mangis Suseno'nun kitaplan da "sol" bulunup yakılıyor... Örgütün genel sekreteri Muhammed Noval, Islami Gençlik ve Hizbullah Silahşörieri gibi çeşitli dini gruplan birieştirdiklerini söylerken Doğu Timor'da kıyımla suçlanan Budist gangster Eurico Guterres de kitap yakma eylemlerine katılıyor. Başkent Jakarta'da yayımlanan bir dergi, köktendinci Islami örgütün, CIA'nın himayesindeki eski diktatör Suharto'nun zengin ettiği işadamlarınca desteklendiğini bildiriyor. ürk Tabipleri Birliği aleyhine, işyeri hekimli- ği konusunda hukuka aykın idari işlemler te- sis ettiği savıyla Danıştay'da açtığı davayı ka- zanan Dr. Murat Ergöz, Dr. Eriş Bilakoğlunun şahsında TTB Merkez Konseyi'ne yanıt veriyor. "Sadece Resmi Gazete'deyayımlanmadığı gerek- çesi ile TTB İşyeri Hekimi Atama Yönetmeliği'nin ve ilgili yönergenin yürütülmesinin durdurulmasına ka- rar verildiğini söylemek açıkça kamuoyunu yanıltıcı bir bilgidir. Çünkü bu durum, tek başına yürütmenin dur- durulması kararı verilebilmesi için yeterii bir sebep de- ğildir. Işlemin açıkça hukuka aykın olmasının yanın- da uygulanması haîinde telafisi güç veya imkânsız za- rariarın doğması şartı da mutlak surette gerekmek- tedir." "Karar, Danıştay 8. Daire'de oybirliği ile alınmış, TTB'nin itirazı da Danıştay idari Dava Daireleti Genel Kurulu'nda oyçokluğuyla reddedilmiştir. Karann oy- çokluğu ile alınmasından mahkeme kararındaki ko- TTB nunun hâlâ tartışma konusu olduğunu söylemenin sının aşan bir davranış olduğu düşünmekteyim." "Danıştay'ın esasa dair bir karar vermedigi doğru- dur. Ancak bilindiği gibi şekil yönünden hukuka aykı- rılık mevcut ise kararda içerik kısmı tartışılmaz. Bu, tüm hukukçularca bilinen temel bir husustur. Şekil yönünden hukuka aykın olması sebebi ile karar veril- mesi dava konusu işlemin içeriğinin hukuka uygun ol- duğunu göstermez. Aynca bir karann şekil yönünden hukuka aykın olması gerekçesinden dolayı verilmesi ile yasada belirtilen diğer hukuka aykınlık sebepleri gerekçesinden dolayı karar verilmesi arasında hu- kuksaî olarak hiçbir fark veya ast-üst ilişkisi yoktur. Yönetmeliğin Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra her şeyin hukuka uygun olacağını da kimse id- dia edemez." "Hiç kimseTTB'nin veya yerel tabip oda- larının işyeri hekimliği konusunda düzenleme yapa- mayacağını veya aracılık yapamayacağını iddia etme- mektedir. Fakat Danıştay'ın hiçbir karanndadaTTB'nin veya yerel tabip odaiannın işyeri hekimi atamaya yet- kili olduğundan bahsedilmemektedir. Bu konuda 'iş- yeri hekimi atamaya yetkili olmak ile TTB kuruluş ka- nununda geçtiği haliyle özel kurum ve işyeri hekim- lerinin ek bir tabiplik vazifesi kabul etmesine gerek- çeli olarak onay vermeye veya vermemeye yetkili ol- mak birbirlerinden oldukça farklı yetkilerdir, mahalli ta- bip odalarının işyeri hekimi atamayetkisi yoktur' şek- lindeki tezim yargıya intikal etmiştir. Son sözü yüce Türk adaleti söyleyecektir." "Lehte verilmiş bir karar anında TTB'nin web say- fasında yayımlanıyor da niçin aleyhte olan ve üyele- rin büyük bir kısmını ilgilendiren bir karar web site- sinde halen yayımlanmıyor sorusu da önemli bir nok- tadır." SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKVMTÇEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuid yahoo.com Bitkisel hayata girdik; ot obur yaşıyoruz! Boğaziçi'nde kaçak inşaat yapmak Anadoluhisan'nda trilyoner bir bor- sacı boğaz manzaralı villasına kaçak ek yaptınyor... Sabahın köründe bü- yük bir gürültüyle uyanan komşular Boğaziçi Imar Müdürlüğü'ne telefon ediyor. Telefondaki zabıta, olayı bildi- ğini, çelik kolonlaria yapılan ekin haf- taya kesileceğini söylüyor. Yıkılacak yerin neden mühürienmediği soruldu- ğunda zabıta "Git istediğin yere şikâ- yet et" diyerek telefonu kapatıyor. 25 kadar işçinin hanl hanl çalışması devam ederken bu kez Beykoz Bele- diyesi'ne yapılan şikâyet üzerıne bir ekip geliyor... İnşaat alanmagiren ve ne- şeli bir şekilde çıkan ekipten biri şikâ- yetçi komşuya sert bir ifadeyle "kaçak inşaat için Boğaziçi Imar Müdüriüğü'nü, gürültü için polisi arayın" diyor. Anadoluhisan Polis Karakolu'nun yolunu tutan komşulardan biri iki polisle geri dönüyor... Polisler kaçak inşaat alanına giriyor ve bir daha çıkmıyor... Yanm saat sonra anlaşılı- yor ki arka kapıdan çıkıp gitmişler... Şikâyetin peşini bırakmayan kom- şulardan biri Beykoz Emniyet Amiriiği'ne telefon ediyor. Polisin yanrtı "Polis Se- lahiyet Kanunu'na göre bız saat 24'ten sonraki gürultüyü durdurabiliriz. Zaten oradasadece pencereler değiştiriliyor- muş, komşuluk hukuku içinde halle- din canım" oluyor ve bu konuda ısrar- lıysalar Boğaziçi Imar Müdüriüğü'nü aramalannı öneriyor. Kaçak inşaat trilyonda bir olsa da kamu gözetiminde tüm hızıyla devam ediyor! İsa ve Altınlar Prof. Dr. MAHİR AYDIN OMÜ Smop Eğitını Fak. Dekanı Avrupa insan Haklan Mahke- mesi, Refah Partisi'nin kapa- tılmasındaTürkiye'yı haklı bul- du. Bu karar, işine gelmeyen- lere göre "haksız" sayıldı ve "Avrupa itkelerini çiğnedi" yo- rumları yapıldı. Sormak gere- kir, "Avrupa, Türkiye aleyhine kararverdiğizaman mı ilkelidir" y , Bu durum, Türkiye deki din- c\ partilerin kapatılmasının ilki değildir. Geriye dönüp baktığı- mızda, Milli Nizam Partisi'nin 1971, Milli Selamet Partisi'nin 1981, Refah Partisi'nin 1998 ve Fazilet Partisi'nin de 2001 'de kapatıldığını görüyoruz. Alman basınının da vurgula- dığı gibi, bu "hacıyatmazlık" bitti mi? Elbette hayır. Saadet Partisi çoktan kuruldu bile. "Ye- nilikçi" savıyla gelen alternati- fıdeyolda... Böyle "mantargibi" türeyişin anlamı nedir? 1400 yıl sonra Is- lamiyeti yeniden mi keşfettiler, yoksa bilemediğimiz başka ne- denler mi var? Oysa Mustaia Kemal Atatürk laikliği, Türk ulusuna önemli bir değer ola- rak armağan etmişti. Ama gelin görün ki, biz bu kavramın içeriğini, gereği gibi anlayamadık. Oysa laiklik, Tür- kiye Cumhuriyeti'nin temel taş- lanndan biridir, bu konuda içe- riden ve dışandan yapılan sal- dırılar, ülkebütünlüğüneyöne- liktir. Elbette "din " kavramını yad- sımıyoruz. Uygarlık tarihi sü- recinin her aşamasında, top- lumlann kendi ortamlannın dü- şünsel değerlerine göre, bir inanç sistemi içinde oldukları- nı biliyoruz. Ve din, Tann ile kişi arasın- da, kimsenin bilmediği ve de bilmesi de gerekmediği bir iç- sel köprüdür. Ama kalplerden dışarıya taşıp politik bir renge büründüğünde ise çıkariara yö- neliktir. Ama gelin görün ki, "din po- litikası" bir Ortaçağ olgusudur. Çünkü bu dönemde, Hıristtyan olsun, islam olsun, her iki dün- yanın baskın kavramı "din un- suru "dur. Yani Ortaçağ'ın "kimlik ren- gi" dindir. Bu dönemde ulus kavramı ise din potasında eri- yen, dahası aşagılanan bir du- rumdadır. Örneklersek; Avrupa Engi- zisyonu, tablolarında Hıristi- yanlıktan motifler bulunmayan ressamları "ruhuna şeytan gir- miş" savıyla ölüme göndermiş, bir gecede on binlerce insan mezhep çatışmaları yüzünden kırılmıştır. Türkler de "Etrak-i bi-idrak (Anlayışsız Türkler)" aşağılamasıyla karşı karşıya kalmış, bugün olduğu gibi, ki- milerince "Müslümanlaşmak, Araplaşmak" ile karıştırılmıştır. Osrnanh Imparatorluğu Or- taçağ'da kurulmuştur ve bir "din devleti"6\r. Onda bile, ki- şisel çıkarlann önde geldiğini göniyoruz. Bir örnek vermek gerekirse, devlet; Avusturya ve Rusya ile aynı anda savaşırken Halrfe'nin askerleri, Avusturya cephesi- ne g'ıtmek isteyeceklerdir. Çün- kü Avusturya ülkesi Rusya'dan dahazengindir. "Gaza*yagiden asker, yedeğinde götürdüğü atlarla, "yükte hafifpahada ağır dünyalık" getirmenin beklen- tisi içindedir. Ortaçağ'dan sonra, toplum- sal sürecin ikinci olgusu olan "uluslaşma dönemi" başlaya- caktır. Olusçuluk akımlan, ön- ce Avrupa'da ve daha sonra Osmanlfda etkisini göstere- cektir. Sonuçta devlet, din ay- rımcılığını bırakmak zorunda kalacaktır. Osmanh'da reform dönemi- ni başlatan II. Mahrmrt'un "Ara- nızda din aynrnı yoktur (Ben te- beamın Müs/ümanını camide, Hıristiyanını kilisede, Musevi- sini havrada görmek isterim)" değeriendirmesi, dinsel politi- kanın "son kullanma tarihi"r\\n geçtiğine, en üst düzeyde ka- nıttır. Türkiye Cumhuriyeti; Osman- lı Imparatorluğu'nun yangın ye- rine dönen "Ata Yurdu Anado- /ı/"da bir "ulus devlet" olarak kuruldu. Bu devletin kurulu- şundaki önemi, o süreci yaşa- mayanlar ya da Mustafa Kemal gibi düşünemeyenler, anlaya- mayacaklardır. Ozellikle detür- lü nedenlerden dolayı Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman kesi- lenler ve "hacı-hoca takımrnın günümüzdeki uzantıları olan "İkinci CumhuriyetçHer" hiç an- layamayacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti, saygın ve çağdaş bir devlet olarak ku- rulduktan sonra ne yapıldı? Toplumsal sürecin, dinsel ve ulusal dönemleri yaşandıktan sonra, üçüncü aşama olan "kû- reselleşme" trendine girilmesi gerekinken 1950'den sonra ba- şadönüldü. Yani "din politika- s/"na. Hani bu politika Orta- çağ'da kalmıştı? Mustafa Kemal Atatürk da- ha 1923'te "isiamiyette hiç kim- senin, kendisini özel bir sınıf olarak görmeye hakkı yoktur" diyor. Peki, görürse ne olur ki? Gü- nümüzdeki örneklerinin uzun bir isim listesini çıkarmaya ge- rek yoktur. Ama, din politikası ile yönetilen ülkelerin toprak- larında "terör rüzgârlan" es- mektedir. Bugün Türkiye'de, gerçek anlamda "din sorunu" yoktur, "din sömürûsü" vardır. Bu ko- nuda ortaya konan çabalan an- lamak; bilimsel ve evrensel de- ğerler ölçeğinde olası değildir. Bir Amerikan yerlisi 1500'lü yıllarda diyor ki: "Avrupalılargelmeden önce çok altınlanmız vardı. Daha son- ra İsa bizim, altınlar onlann ol- du." Ekleyelim: "Yalnızca altın- ları değil, ülkeleri de Avrupalı- lann oldu!" Aradan 500 yıl geçti. 2000'li yıllannTürkiyesi, 1500'lü yılla- rın Amerikası değil ki, yaptık- lannın karşılığında altın verelim. Yoksa, emeklerinin karşılığı olan altınları "başka kaynaklar"üar\ aldılar da verilen bunca savaş "daha sonrası" için mi? KtM KtME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(a turk.net ÇtZGtLÎK KÂMtL MASARACl BULUT BEBEK NVRAYÇIFTÇI bulutbebek& hotmail.com -kendı'mi iotane llonlatıp TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN' 9 Ağustos ILK HAVACILAKDAN.. f836'DA BÜGÛN, ÎLXHAVACILARMN ÖTTO LU£!THAL8ERÜN)>£ BİRKLİNIKTZ ÖWÛN SONSÖZLERİ: "KURSANlAR V£HİLMELl'y. t><% OLÛU. BİRGÛN ÖNC£ YAPT/SIÜÇM4 D£NSME£ÎND£ AĞIR yARALANM/Çrt.MÜ- HE.NDİS OLANLIUENTUAL,KU$ANATOMÎ- S'Mİ İNCEÜyOR, HBR NOKttYI NOT AU- yOROu. 188S'OA*BlRJ>H,i6HrAŞ TVESASIS OPAVfAnONYHAMCtuSm TtMBLİ OAN UÇÜŞU)ADU BİR KİTAP YAZOI. DBRKJEN, 1891'£>£ İUC PL4NÖRÛAIÜ YAPTI.DAHASON. RAKİ5 YILDA DA TEK VE ÇÎFT KANATU PLANÖRLBR YAPTI {/£ BUNLARLA TEPE- LEROEN KOŞUP ATUYABAK UÇMAYA ÇA- LtfT/. C30-2SOm.ieADAe LKABfL/'/ORPU.') KARTAL 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 2000/861 Esas 2001/545 Karar Mahkememizin yukanda esas ve karar numarası belirtilen boşanma davasvnda davacı Vesile Handan Yıldız tarafından dava- h Danyal Yıldız aleyhine şıddetli geçimsizlik sebebiyle dava açılmış, 28.6.2001 tarihinde taraflann boşanmalarına karar veril- miş olup, davalıya tebligata yarar açık adresi tespit edilerek davetiye tebliğ edılemediğınden, ılanın gazetede yayımlandığı ta- rihten 7 gün sonra tebliğ yapılmış sayılacağından davah Danyal Yıldız'a verilen karan temyiz etmesi halinde söz konusu tem- yız dılekçesinin 15 gün içerisinde ibraz etmesi aksi takdirde temyizden vazgeçmiş sayılacağı ilan olunur. Basın: 46022 DÜZ ÇtZGİ UMtT ZlLELt Küresel GüvenlikLMesut Bey yine kamından konuştu... Ortalık kanş- tı... ANAP liderinin huyu bu; periyodikolarakyaptığı, da- ha doğrusu yapmadığı açıklamalan her defasında kriz üstüne kriz yaratıyor. Aslında günahını almayalım; bu sefer içeriği bomboş da olsabirkaç kelimeetti. Bir ke- resinde karşısındaki gazetecilere söylemek istedikle- rini sessiz sinema oynayarak anlatmış, ortalık ayağa kalkınca da "Sen bir şey söylemedim, anlamak is- tediklerinianladılar" diyerek aradan sıynlma yolunu tutmuştu. Hiç merak etmeyin, yine aynı şey olacak!.. Mesut Bey, ANAP kongresınde, "Ulusal güvenlik kavramı, Türkiye'nin ıtertemesı önünde en önem- li engel" derken bu konuşmanın nasıl bir tartışmaya yol açacağtnı, nasıl bir "iç krize" neden olacağını bil- miyor muydu?.. Tabii ki biliyordu, Yılmaz gibi "kurt" bir politikacı attığı taşın hangi girdabı yaratacağını bil- mez mi!.. Gelelim Mesut Bey'in bu konuşmay\ niçin yaptığı- na; söylenen o ki, ANAP yönetimi, seçimlerde yüzde 10 barajma takılmanın dayanılmaz endişesi içindedir. Güneydoğulu milletvekilleri aracılığı ile HADEP'le bir seçim ittifakı arayışı içindedir. Üstelik HADEP de böy- le bir birlikteliğe sıcak bakmaktadır. Ancak Mesut Bey bu girişimin ulusal güvenlik gerekçesiyle önlenebile- ceği korkusunu yaşamaktadır. Bir de Deniz Som'un öncekı gün "Vaziyet" köşe- sinde, Amerikalı gazeteci J. Michael Waller'in maka- lesinden aldığı bölüm var... Waller makalesınde özet- le, "Amerika'nm önde gelen 70 vakıf ve şirketinin de malidesteğiile 'ulusal güvenlik' kavrammm ye- rine 'küresel güvenlik' kavrammm gelişürikUği ye getirildiğini, bu değişim için milyon dolarlık proje- lerle ve devletin de desteğryle akademisyenlerin, diplomatlann, gazetecilerin, sivil toplum örgütie- rinin, hatta lise öğrencilerinin eğitildiğini" yazıyor. İnsan ıster istemez merak ediyor; acaba son yıllar- da küresel dayatmaya maruz kalan kaç ülkede, kaç üst düzey politikacı, "ulusal güvenliğin gelişmeleri engenediğini, ulusalgüvenliğin sınıriannın yenidon çizilmesi gerektiğini" soyledı?.. - Merak işte!.. TRİLYONLUK WEB SİTESİ!.. öncegörüşümü belirteyım- Nadire Mater'in, "John D. And Cathen'ne T. MacArthur Vatfı"ndan para alarak "Mehmedin Kitabı"nı yazması en hafif deyim- le ahlak dışıdır... Bitmedi... Bu ülkede askenik ve Gü- neydoğu ile ilgili ilk kıtabı (Vur Emri-BirAsteğmenin Tunceli Anılan) üstelik belgelenyle, isimleriyle ve de hiçbir kaygıya kapılmadan yazrnış olan bu satırlann ya- zanna göre, 59 bin dolarlık destekle yazılan "Mehme- din Kitabı", Doğu'da yaşanan gerçekleri bilinçli ola- rak çarpıtan, kanlı bir örgütü ustaca yucelten, kayna- ğı belirsiz ve yanlı bir kıtaptır. Bunlar bir yurttaş olarak gorüşlerim... Gelelim asıl soruma; Nadire Mater-Ertuğrul Kürkçü ikılisinin in- ternette kurduğu bir web sitesi var, adı "bianet.org''. Avrupa Birliği bu sitenin kurulması için bu arkadaşla- ra 770 bin Euro vermiş. Yani 1 trilyon Türk ürası!. So- ralım: AB böylesine büyük parayı niçin verdi? Karşılı- ğında ne istedi? Bu arkadaşlar AB'ye bu paranın kar- şılığında ne tür hizmet vaadinde bulundu? Bir inter- netsitesinin maliyeti üç-bes bin dolan geçmez, bu ka- dar parayı ne yaptılar? Harcamalanyla ve yaptıklany- la ilgili olarak AB'yi bilgilendiriyoriar mı? Nadire Ma- ter*i ve Ertuğrul Kürkçü'yü kahramanca savunan kö- şe yazarian, eminim bu soruların yanıtlannı biliyordur. Bu köşe, sorunun muhataplarmın ve onlan savunan- lann yanıtlanna açık. Sevgıli Necati Doğru'nun izniy- le "kirmetre" çalışıyori.. ÖZKÖK'Ü DESTEKÜYORUM Ertuğrul Özkök çok haklı; köşeler, köşe yazarian- nın "babasının malı" olmamalı... Köşe yazan köşesini kendi menfaatları için asla kullanmamalı. ûrneğın, spor kulübüne yöneticı olabılmek uğruna sütununu te- pe tepe kullanıp dün hakaret ettiği, yolsuzluk yap- makla suçladığı adamın listesinden aday olmamalı... Sonra, köşe yazan aldığı direktifler doğrultusunda iş takipçiliği ya da tetıkçilik yapmamalı. "Saldır" de- nınce saldıran, "iş bitir" denince hevesle atılan kapı- kulu olmamalı... Köşe yazan, köşesini reklam ajansı gibi kullanma- malı. En aşağılık cinsel fantezilerin aracı haline getir- memeli. Köşesini al gülüm-ver gülüm söyleşilere, in- sanlann beyinlenni iğdiş eden kirii bilgilere kapalı tut- malı. Ertuğrul özkök'ü sonuna kadar destekliyorum... E-posta: uzileli@superonline.com B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/Bodrumya- kınında, otel ve eğlence yer- 2 lerinin yoğun 3 olduğu bir yö- rc.llgieki. 2/ Tanmdakulla- nılan azotlu gübre...Sücsık küçük ve önemsizkaza- lar yapan kim- se. 3/Bir kim- se ya da bir şey için ay- nlmış. 4/ Şöhret... Sac 1 üstûnde pişen yufka- 2 yı çevirmeye yarayan 3 tahtaaraç.5/Buyuru- 4 cu...Baryumelemen- 5 tinin simgesi. 6/ Se- g negal'in başkenü... Doğu Anadolu'da bir dağ ve geçit. 7/ Halk ° dilinde soğuk algınlı- 9 ğına verilen ad... Üzeri toprak ya da otla örtülmüş samanyığını. 8/ Arjantin'inplaka işareti... Içel ilin- de bir ilçe. 9/ Bir gemi ya da uçağın izlediği yol... Katışıksız, saf. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ tzmir'in Menderes ilçesine bağh turistik bir bel- de. II Üretimle elde edilen kullanma değeri... Es- kiden harman ürûnlerinden onda bir oranında alı- nan vergi. 3/ Bir şeyin yapılmasuu yasaklama... Motorhı taşıtlann elektriğini sağlayan aygıt. 4/ Ah- makiık. 5/ Mitoloji... Olumsuzluk belirten bir önek. 6/ Plan... Bir nota. 7/ " — ve dağ çiçeklerini isti- yorum / Kaderleri bana benzeyen" (C.A. Kansu)... Mûzikte bir tam seslik aralığın bir kesirini oluştu- ran çok küçük aralık. 8/ Meyvesi iri ve yuvarlak. kabuğu koyu kırmızı olan kiraz cinsi. 9/ Iran'ın plaka işareti... Çok igneli olta.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle