Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMBA
OIAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Atatürk Anlatıyor
KanıAv. Halİl İbrahİm ŞAHİN/IDD Genel Başka
B
üyük Atatürk'ün biz- sisteminde olduğu halkımız tarafın-
lere armağaru (ema- dan kabul edilmektedir), çözen kad-
neti) olan Cumhuri- rolar aranmaktadır.
yetimizin yaşamsal Ulusal devlet örgütlenmemizin,
önemdeki 'sosyaldev- tam bağımsızlığımızın, ulus-devlet
let anlayışı'nın bütünü anlayışımızın, cumhuriyetçi demok-
lere armağaru (ema-
neti) olan Cumhuri-
yetimizin yaşamsal
önemdeki 'sosyaldev-
let anlayışı'nın bütünü
ile rafa kaldınldığı, dayatılmakta olan
IMF-Dünya Bankası ekonomi reçe-
teleri, sürekli zam, devamlı ek vergi
politikalan ile yurttaşlanmızın ezil-
diği, tüm olumsuzluk ve beceriksiz-
liklerin özverili Anadolu insanına fa-
rura edildiği, açlık ve yoksulluk kay-
naklı gasp ve hırsızlık suçlannın sı-
radanlaştığı, engelleyici hiçbir güç
olmadığı için Meclis'ten birer birer
geçirilen yasalarla cumhuriyet kaza-
nımlannın hızla elden çıkanldığı, her
şeyden öte umutların, sabırlann, öz-
lemlerin tükendiği ve tüketildiği bir
süreçte, ulusal egemenliğin gerçek
sahibi Anadolu üreten insanına gide-
rek, onunla birlikte sorunlan irdele-
yip çözümler üretmeye ve çözmeye
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak
devem ediyonız.
2000 Temmuz aymda başladığı-
mız 8 bölgeyi içine alan her biri iki-
şer gün süren "Atatürkçü düşünce
sisteminde tanm, enerjL, ha>^\ ancılık.
orman, eğitim ve öğretim, sağlık, iş-
işçi-istihdam-sendika, kooperatif, sos-
yoekonomik politikalann dünü. bu-
günü,yannTnı içine alan etkinlikler
düzenleyerek bilim adamlanmızın
veuzmankişilerinanlatımlanyla 10
kitapçık basıma hazır hale getiril-
miştir. Ve görülmüştür ki; halkımız
bugünkü yön ve yönetimlerin çok
önündedir. Çözüm yollan değil (çö-
züm yollannın Atatürkçü düşünce
rasimizin yollannı döşeyen, kilomet-
re taşı olan Mustafa Kemal'in, Sam-
sun'a çıkışının 82. yıldönümünde,
ulusumuzun özlemleri doğrultusun-
da ulusumuza çağnda bulunacağı-
mızı söylemiştik. Bu çağrımızı
03.07.2001 tarihinde "Atatürkçüdü-
şüncenin yolunda toplumsal dayanış-
ma kampanyamra" mutlulukla,
inançla ve heyecanla açtık.
Ekonomik Kurtuluş Savaşı'nın baş-
latıldığı söylenilen bugünlerde, kur-
tuluş savaşlanrun ancak her alanda ka-
zanılması ile amaçlanna ulaşacağı-
nın da altını çizerek,u
Atatürkçü Dü-
şün Sistemi" ilkelerinin yol gösteri-
ciliğinde hedefe vanlacağını da içten-
likle belirterek, ulu önder Atatürk'ün
"Sanatsız katnuş bir tophıraun can da-
marianndan biri kopmuş demektir"
sözünden ilham ve güç alarak ''Ata-
türkçü Düşüncenin Yolunda Toplum-
sal Dayanışma Kampanyası^m baş-
latmış bulunuyoruz. Atatürkçü Dü-
şüncenin Vohında Toplumsal Dayanış-
ma Kampanyası,Kurtuluş SavaşTnda
olduğu gibi tüm Türk halkının bağış-
ları ve desteği ile yaşama geçecektir.
Tüm yurttaşlanmızı, kurum ve ku-
ruluşlanmızı, şubelerimizi bağışlan
ile kampanyamızı desteklemeye ve
proje içinde yer alarak toplumsal da-
yanışmanın, yurt ve Atatürk sevgisi-
nin en güzel örneğini tüm dünya ka-
muoyuna göstermeye çağınyonız.
Bu kampanyamız bakanlık izni alı-
narak yaşama geçirilmiştir. "Atatürk
Anlatıyor'' adlı yan dramatik belge-
selin gösterime girmesiyle ivme ka-
zanarak devam edecek olan ve belir-
tilen hedeflere ulaşılması ile 19 Ma-
yıs 2002 tarihinde sona erecek olan
dayanışma kampanyasındaki hedef-
lerimiz:
- Türkiye'nin sorunlanna Atatürk-
çülük yönünden çözümler üretip onun
düşünce kalıtım korumak için ulusu-
muzdaki birikimi devinime çevirerek
milli birlik ve beraberliği kuvvetlen-
dirmeyi,
- Kurtuluş Savaşımızı ve onun de-
vamı olan Atatürk devrimlerini Mus-
tafa Kemal'in gözüyle ve diliyle, us-
ta yazar Turgut Ozakman'ın kale-
minden anlatan yan dramatik belge-
sel, "Atatürk Anlaüyor" adlı film,
kaset, CD, kitap albümleri, başta il-
köğretim okullan olmak üzere bü-
tün eğitim kurum ve kuruluşlanna
ve halkımıza ulaştırarak eğitime kat-
kıda bulunmayı,
- Atatürkçü Düşünce konusunda
yapılmış ve yapılacak olan araştırma-
lan kamuoyunun yararlanmasına sun-
mak üzere uzmanlar kurulu niteli-
ğinde Atatürk Akademisi ve Atatürk
Belgeliği'ni kurmayı hedeflemekte-
dir.
Kampanya çerçevesinde bir ulus
için çok büyük önem taşıyan top-
lumsal bilincin, kuru kronolojik bil-
gilerle ya da saptınlmış ifadelerle
oluşturulamayacağı inancı ile çekim-
lerine ilk olarak Samsun'da başlana-
cak olan yan dramatik belgesel fil-
mi "Atatürk Anlaoyor" 11 farklı il-
de, 80'e yakın farklı mekânda, orta-
lama 5750 km. kat edilerek yaklaşık
40 kişilik bir ekip ile Filmevi - Film
Yapım ve TV Haber Ajansı tarafın-
dan gerçekleştirilecektir. "Atatürk
Anlaüyor" yan dramatik belgeselin-
de Kemal Atatürk, değerli sanatçı
Rüştü Asyah'nm oyunculuğu ile ya-
şama geçirilecektir.
Belgeselin kısa öyküsünde ölüm-
süz Atatürk, arkadaşlan ve Anadolu
insanı ile birlikte verdiği onur, yaşam
ve bağımsızlık savaşımını bu savaşı-
mın sonucu elde edilen haklı utkuyu,
yoktan var olan Türk ulusunu, Cum-
huriyeti ve devrimleri 2001 yılmda
kendi ağzından anlatacak ve yorum-
layacaktır. Yervezaman, 1920'lerle
2001 arasında değişecektir. Bu denen-
memiş çarpıcı yaklaşım ve yorum
Atatürkümüzün tüm topluma ve özel-
likle de günümüz gençliğine söyle-
diği şu cümleyle noktalanacaktır.
"İşte, sevgiligençler: Biz, 'Kuva-
yı Milliye' ruhuyla Ulusal Savaşı-
mı böyle verdik, cumhuriyeti böyle
kurduk, böyle geliştirdik, böylece
dünyanın saygısını kazandık. Siz
de cumhuriyetin değerini bilin, gö-
zünüz gibi koruyun."
Bu yapıt. ulusalcılığm, bilimselli-
ğin, laikliğin, karma eğitimin, uygu-
lamalı öğretimin adı olan çağdaş an-
layışın ürünü olacaktır. Zekâ ve in-
san, çağdaş eğitimle ve öğretimle ter-
biye edildiğinde cumhuriyetin nite-
liklerini yaşama geçiren güçlü bir
nesil yaratılacaktır. Her türlü saltana-
tı, servet ve devlet diktatörlüğünü,
teokrasiyi ve himayeciliği (mandacı-
lığı) reddeden ulusal yaşam tarzı olan
cumhuriyetçi demokrasinin özüne,
sosyal devrimlerle toplum yaranna uy-
gun planlı ekonomi anlayışı, çağdaş
eğitim ve öğretim kurum ve kuru-
luşlan ile fikri hür, vicdam hür, irfa-
nı hür nesillerin yetişmesini sağlaya-
caktır. Büyük Türk devrimi, ulusal bir
yaşam tarzı olunca ona karşı kuvvet-
lerin etkilerini sıfıra indirmek gere-
kirken uzun yıllar devrim yasalan
uygulanmamış, eğitim ve öğretim
çağdaş niteliğini kaybetmiş, sonu-
cunda siyaset tıkanmış, ekonomi bo-
ğulmuş, sosyal değerler çürümüştür.
Rejimi koruyan ve kollayan, onu ça-
ğm akışı içinde yücelten ve yüksel-
ten eğitim ve öğretim dondurulmuş-
tur.
Ancak, zorunlu eğitim ve öğretimin
8 yıla çıkanlması ile başlayan şu an-
da Sayın Milli Eğitim Bakanımız ta-
rafından cumhuriyetçi demokrasi-
miz için saygın çalışmalann başlamış
olması, sefalet ve cehaletin koyulaş-
tırdığı karanlıklara bir çoban feneri
gibi ışık vermektedir. Bu çalışmala-
ra katkıda bulunarak görevinde olan
derneğimiz Atatürk Cumhuriyeti 'nin
sonsuza kadar yaşaması için güçlü bir
kültür ışığı yakmıştır. Ulusça kazan-
dığımız Kurtuluş Savaşımızın kaza-
nımlanm yaşatmak ve dünya ulusla-
n arasında saygın yerimizi almak için
halkımızın yardımlan, Atatürkçü dü-
şünce sistemine güç ve kuvvet vere-
cektir. Cumhuriyetimizi emanet etti-
ğimiz gençliğimize bu kampanyanın
hayırlı olmasını diliyor, hesap numa-
ramızı halkımızın bilgisine sunuyo-
ruz. "Türkiye İş Bankası Maltepe/
AnkaraŞubesi 4212 - 717066 ". Kur-
tuluş Savaşı'nı başanya ulaştıran bu
ulus, ekonomik ve kültür savaşında
da başanya ulaşacaktır. Atatürkçü
Düşünce Derneği ulusuna inanmak-
ta ve güvenmektedir. Sevgi ve say-
gılanmızla.
ARADABtR
Av. CELAL ULGEN
Ozde Değişim Olmadıkça»
Yenilikçi diye kül yutturmaya kalkan-
ların maskesi ne çabuk iniverdi. Ne den-
li yeni ise o denli eski ve küflü düşünce
ürünü, daha kulaç atamadan boğulu-
verdi siyaset denizinde. Oysa sınrfsal bir
taban da yaratmış görünüyordu kendi-
sine. Azgelişmiş ülkelerin insanlan öze-
kinsel (küttürel) açıdan da azgelişmiş
oluyor? Yoksa halktan oy almak için ku-
rulan partilerin sınrfsal tabanlannı anamal-
cı, mütegallibe ve emek karşıtı güçlere
dayandırmasını nasıl açıklayabiliriz? Ku-
ruculannı, Anadolu'nun çeşitli kentlerin-
de, yeni palazlanmış zenginlerin oluştur-
duğu siyasal yapılanmada yeni olan ne?
Anamalcılann teknesini yoksulluk sınınn-
da can çekişen halk katmanlannın şişir-
diği yelkenlerle yüzdürmek istemesi mi,
yoksa binlerce yıl öncesinin kara düze-
nini çağdaşmış gibi göstermek ve de
bunu inanç özgüıiüğüymüş gibi bazı saf-
dillere yorumlatmak mı? Bunlar zaten
1950'li yıllardan beri demokrasimizin ka-
nayan yarası olmayı sürdürmektedir.
Siyasal alanın taşlan ile dinin, mez-
heplerin, etnik aynlıklann taşlan birbirin-
den ayndır. Siyasal alanda din, mezhep
ve ırk taşlan ile oynamaya kalkanlar, de-
mokratik gelenekleri ve demokrasinin
olmazsa olmaz kurallarını karşılarında
buluverirler. Bizde yıllardır siyasal alan-
da belirleyici olan ölçüt hep siyasal alan
dışı değer kavramlan ile belirlenmiştir.
Din duygularını, etnik kimlikleri, mez-
hepsel karşıtlıklan gıdıklayarak bir yere
gelmek isteyenler, bu gerici ilişkiler do-
ruğunda ereklerine kavuşmuş, rahatla-
mıştır. Bu rahatlamayı demokrasinin ge-
reği gibi görenler de olmuştur; üstelik
kendilerini demokrat sanma aptallığına
düşerek.
Değişme, her zaman erdem midir?
Erdem aydınlığa, biltme usun özgür-
lüğüne yönelerek değişmektedir. Bu da
kesin bir özeleştiriyi, açık bir iç hesap-
laşmayı gerektirir. Bunlar olmadan kim-
se değişemez. Böyleleri, değiştiklerine
önce kendilerini, sonrâ çevresini kan-
dıımaktadır. Her olayda, her açmazda,
her sorunda, içgüdüsel yaşam biçemi ha-
line gelen eski kimlik tumusol kâğıdı gi-
bi gösterir kendini.
Biçimsel değişmeye değil, özde de-
ğişmeye var mısınız? Var olsaydıne si-
yasal yapılanmada önceliklerintz halktan,
emekçi kesimlerden, aydınlardan, usu öz-
gür kişilerden yana kullanırdınız? Kayna-
ğı belli olmayan anamala, sonradan gör-
me bir avuç anamalcıya ve bunlann oluş-
turduğu baskıcı ve yayılmacı ruhani bir
güce, yani tam ve gerçek bir oligarşiye
dayananlar düşsel oligarşilere meydan
okumaktadır. Ülkemizde yeni diye özle-
nen ve beklenen; halk kuyrukçuluğuna
sapmadan halkçtlıkyapan; aktı, bifimi, top-
lumsal özveriyi bayrak edinen, Musta-
fa Kemal aydınlanmasını özümseyerek,
ülkeyi yeni atılımlara, yeni çevrenlere
(ufuklara) taşıyan, insanlann çevrelerini,
uslannı özgürleştirdiği, sınırsız bir öze-
kinsel birikimin kollanna güvenle terk et-
tiği, tüketimi değil toplumsal üretimi
amaçlayan bir siyasal yapılaşmadır.
Bu yapılaşmada kimse babasının eşe-
ğini boyayarak yeni diye yutturamaya-
cak; karanlığı, tutsak ve güdümlü aklı
egemen kılamayacak, oligarşik düzen
kuramayacaktır.
30 Ağustos Utkusu ve thanet Belgeleri
SAÖUÖIRİZY
CİDDİ
Faik ACAR Eğ
B
irinci Dünya Savaşı
sonrası, baştakilerin
basiretsizliği ve ay-
mazlığı yüzünden, ül-
kemiz tam bir karma-
şa ve karamsarhk içindedir. Güzel
İstanbulumuz ve yurdumuzun bir-
çok köşeleri düşman kuvvetlerinin
gözetimi alnndadır. Uzun savaş yüla-
rının getirdiği yorgunluk, bıkkınlık
ve düşman işgallen umutsuzluğa
dönüsmüştü:
Limni Adası'nın Mondros Lima-
nı'nda30Ekim 1918günüimzala-
nan Silah Bırakışması (Mütareke)
Antlaşması'ndan hemen 13 gün son-
ra, 13 Kasım 1918 günü Ingiliz,
Fransız, Italyan ve Yunan gemile-
rinden oluşan karma donanma, Os-
manlı Padişahı'nın egemenlik sim-
gesi olan Dolmabahçe Sarayı'nın
önünde demirlemişti. Artık başken-
tin sokaklannda Ingiliz, Fransız,
ttalyan zaptiyesi geziyordu.
Padişah Vahdettin. Osmanlı Dev-
leti'nin (dolayısıylâ tahtının) kur-
tuluşunu, lngilizler'in korumasında
görüyordu. Vahdettin ve damadı
Başbakan Ferit Paşa. (...) her şeyi tn-
gilizlerden bekliyorlardı. Bu amaç-
la padişah, "Ingiliz Dosdan Cemi-
yeti"ni kurdurdu. tngiliz yardımının
gerekli olduğunu belirten bir genel-
ge tüm belediyelere gönderildi ve ce-
miyete üye kaydedtlmesi istendi.
Sultan'ın tngiliz dostluğuna bu
denli kur yapmasının, giderek ka-
baca yaltaklanmasının altında yatan
somut gerçek, karşılıkh çıkarlardır:
Ingiltere, Padişah ve lstanbul Hükü-
meti'nin amaçlan ortaktı. Birtakım
çevrelerin sandığı gibi padişahın
"gizli bir amaa" yoktu. Onlar lngi-
lizler'in egemenliğinde Türkiye'yi
yönetmeyi düşünüyorlar. Ingilte-
re'ye ters düşmemekle yumuşak ko-
şullu bir banş yapabileceklerini sa-
nıyorlardı. Ingiltere'nin amacı ise sö-
mürge alanı olan Ortadoğu ve Uzak-
doğu yolunu güvence altına almak,
Boğazlan denetimlerinde tutmak,
Bolşevikliği (komünizm) kıskaca
alarak zararsız duruma getirmekti.
Bu temelde padişah, hükümet ve
Ingilizler amaç olarak birleşiyorlar-
dı.
Istanbul'da bu işbirliği süreci ya-
sanırken Mustafa Kemalve arkadaş-
lan, Anadolu'ya geçme planlannı
büyük bir gizlilik ve titizlik içinde
sürdürerek padişah "ohır"u ile 15
Mayıs 1919 günü Karadeniz'e açı-
larak Samsun'a doğru yol alıyor-
du. Aynı gün tzmir'de "Hukuk-u
Beşer" gazetesinin yazıişleri mü-
dürü Osman Nevrez (takma adı Ha-
sanTahsinRecep) Yunan Alayı'nın
önünde yürüyen bayrakçıya ilk kur-
şunu sıkar ve öldürür. Bu, Türk di-
renişinin somut bir başlangıcı, va-
tan sevgisinin onurlu bir simgesidir.
Samsun'daki hareketlilik ve Mus-
tafa Kemal'in planı Istanbul'u tedir-
gin etti ve Mustafa Kemal ivedilik-
le Istanbul'a geri çağınldı. Musta-
fa Kemal'in "Kurtuluş Savaşı" ka-
rarhlığı, Vahdettin'in tutumunu da-
ha da sertleştiriyordu: Anadolu hal-
kının Mustafa Kemal'den kopması-
nı amaçlayan *fetva"lar göndertiyor,
Halife ve Kuva-i Inzibatiye ordula-
n kurdurtarak Anadolu'ya saldırtı-
yor, yer yer Anadolu'yu ayaklandı-
nyor, Türk ulusunun kurtuluşunu
engellemek için ne gerekiyorsa ya-
pıyordu.
Vahdettin. Ingiltere Yüksek Ko-
miseri Rumbokl a şunlan söylüyor-
du: "Bir avTiç eşkiva tam bir etkin-
lik kunnuşiar» Ankara' run liderle-
ri bu ülkede dikili ağaa oimayan,ne
kan bağryla nede başka bir şeyleül-
ke\e bağh obnavan kimseler» Mus-
tafa Kemal, kökeni belli olmayan
Makedonyadevrimcisidir. Kanı Bul-
gar, Sırp, Rum her şe\r
olabüir. On-
larmarkasmda gerçekbir Türkyok-
tur. Gerçek Türk özüne bağhdır."
6 Nisan 1920'de de Padişah, Mus-
tafa Kemal'le çevresinin Bolşevik
ve Ittihatçı olduklannı söyleyerek In-
giltere'nin düsmanlığını üzerlerine
çekmeye çalışıyordu.
Kısacası, Vahdettin'in vatan ha-
inliği, Ingiliz yanlılığı ve ulusal sa-
vaşım düşmanhğınm en açık belir-
tisi, tarihi belgelerdir. Belgeler ışı-
ğmda bakıldığında Vahdettin'in,
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın düzen-
leyicisi, destekçisi olmayıp, bizzat
baltalayıcısı olduğu ortadadır. Elin-
den gelseydi hareketi daha başından
boğacaktı.
Padişah'ın dalkavuğu Şeyhülis-
lam Dürrizade Esseyid AbduDah'ın
fetvası, Bolu Mutasamfı (Vali) Os-
man Kadri'nin bildirisi, içerik ola-
rak "alaDara şenlik" birer ibret bel-
gesidir. Tarih arşivlerinde saklı bu
ihanetbelgelerinin ilki şöyle: "Ana-
dolu'da hükümet kurup 'Mılletı.
vatanı kurtaracağız' diyen eşkıya,
fitncci fesatçı ve mukaddes şeriata
karşı başkaldumış bu kişilerin, hal-
kı mezaümden kurtarmak için top-
luca katiedilmeleri vacip olur mu?
ÖCevap: 'Fe- katîlû elleti tebga, hat-
ta tefaa ilâ emerillâh" ayetinde kat-
ledihneleri vaciptir."
Bolu Mutasarnfi yayımladığı bil-
diride şöyle diyordu:
"Ey padişaha, dine, devlete beş
yüz seneden beri sadakat ile dünya-
yı ha>Tete bıraknuş olan hakiki Müs-
Kimanlar, Bolşevik namı alunda dört
yüz senelik din ve devlet düşmanı-
mız olan Moskoflardan çıkmış, şe-
riata muhalif, kanunlara karşı olan
birtakım eşkıya, vatanı kurtaraca-
ğızdiyeAnadolu'nun siz saf ve temiz
ahaKsini aldatarak padişahına, Müs-
lümanlann Halifesi'ne isyan bayra-
ğı çekmişlerdir"
Osmanlı döneminin Keçecizade
Izzet Molla'sı der ki: "Meşhurdur
fkkikohnazcihan harap,/Eyler anı
müdahane-i affiman harap". Türk-
çesi: "Dün>anuı günah işlemekle,
yıkdmayacağuu herkes biÛr. Ne za-
man ki büginler (âümler) dalkavuk-
luğa başlar, dünya o zaman yıküm"
Dünya, yani Türkiye yıkılmadı
ama Osmanlı/Osmanlı yanlısı, Şey-
hülislamı, işbirlikçi mutasarnfi, fet-
vacı Arap Hoca ve daha onlarcası,
Atatürk'ün üstün dehasına, Anado-
lu'nun kutsal isyanına yenik düştü-
ler.
Ingiltere'ninBaşbakanı LJoydGe-
orçe, savaş sonrası kendini şöyle sa-
vunuyordu: "Türkler, on yıl içinde
üç savaşa girnüşlerve üçünü de kay-
betmişlerdL Ordulan süahlannı bı-
rakmış, limanlan, demiryoDan, baş-
hca bddeleri işgal edilmişti. Elle tu-
tulur gözle görülür hiçbir olanakla-
n yoktu". Ve ekliyordu: "Var olan
öğelec, devieti idare- askerlik-mad-
di maneviötçütkr,Türkkrin Sevrko-
şullannı kabul etmekten başka yt4-
lan oimadığuıı gösteriyordu. Fakat
karşunıza, tarihin ancak bir yanla-
nnın dehasına tanıkhk ettiği olaga-
nüstü insanlann niteak ve yarabc»-
hközellikkrinin hcpsine sahip bir in-
san çıkti." (A. Taner Kışlah, Cum-
huriyet, 30 Ağustos 1998).
Emperyalist ve düşman bir baş-
bakanm, Atatürk'ü "».olağanüstü
insanlann nhelikve \ araöcdıközel-
liklerinin hepsine sahip bir insanJ"
diye tanımlaması, Mustafa Kemal
Atatürk'ün dünya literatüründe üs-
tün kişüiğini ve devlet adamlığını ilan
ve kabul etmektir.
30 Ağustos utkusu, gericiliğin,
ihanetlerin ve düşmanlann yenilgi-
si, Türk ordusunun onurlu başansı-
dır. Bu tarih, aynca uygarlık sava-
şımızın başlangıç simgesidir. Kut-
lu olsun...
BAŞSAĞLIĞI
Vakfımızın mütevelli üyelerinden,
değerli yardımsever insan
Dr. ÜZEYİR GARİH'in
vefat ettiğini derin üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli
ailesine, mesai arkadaşlanna ve sevenlerine başsağlığı diler, acılannı paylaşınz.
DARÜLACEZE VAKFI
PENCERE
TL Selerberliği...
Türk LJrası'nın değeri için seferberiik başlatmak
yolunda geç kalmadık mı?..
Ecevit vurguladı:
"- Zayıfparayla güçlü ekonomi olmaz."
Tersine çevir
"- Zayıf ekonomiyle güçlü para olmaz."
•
"Türk parasına saygınlık.."
"Türk parasına onur.." *
Ama nasıl?..
Gazetelerde haberler
"Camilerdeki hutbelerde Türk Lirası'na güven aşı-
lanacak..."
işimiz Allah'a mı kaldı?..
•
ATO fAnkara Ticaret Odası) Başkanı Aygün,
"TL'ye Itibar Hareketi"n\ desteklediğini açıkladı,
döviz kullanan işletmeye 400 milyon lira para ce-
zası vermek üzerine hazırlık var. Maliye Bakanı Sü-
mer Oral'ın uyansı yerindedir:
"- Ekonominin gücü Türk LJrası'nın değeriyle öl-
çülür, buna sahip çıkmak gerekir."
Ecevit, ATO'nun kampanyasını destekliyor
"- Ulusal para ulusun onurudur, ulusal parana
sahip çık!.. Ulusal paramız bağımsızlığımızın sim-
gesi sayılır."
_•
Oysa 1980'li yıllarda Özal yönetiminin seferber-
liği neydi:
"Dolarizasyon!.."
Iğneden ipliğe Amerikan Dolan'na bağlanan bir
ekonomi oluştu, Türk Lirası'nın değeri yok oldu ve
piyasada ölçüt olmaktan çıktı; geçenlerde Cum-
huriyet'in yüzde 25 zamla fiyatını 500 bin liraya çı-
karmak üzerine tartışıyorduk; içimizden biri uyar-
dı:
- Cumhuriyet'in fîyaû 55 sentten aşağı düştû mü,
öteden beri gazetenin gelir gider dengesi bozu-
lur...
Amerikan Dolan 1.450.000 lira oldu, yalnız Cum-
huriyet'in değil, tüm ülke ekonomisinin dengeleri
allak bullak, tepe taklak...
12 Eylül diktasıyla uygulanan 'dolarizasyon'
TL'nin canına çoktan okudu.
•
Bir ülkede ulusal para bilinci bir kez yok edildi
mi, yeniden canlanması yolunda çok yönlü ve uzun
süreli bir plan ve program oluşmadan başanya
ulaşmak çok güçtür. Türkiye'nin toparianması da
uzun süreli ve zoriu bir savaşımla sağlanabilir. Top-
lumun dolara bağımlılık şartlanmasından kurtul-
ması için gerekli psikolojiyi yaygınlaştırmak gere-
kiyor, TL'ye güven duygusu aşılamak birinci aşa-
ma...
"Zayıfparayla güçlü ekonomi olmaz, zayıf eko-
nomiyle güçlü para olmaz..."
Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?..
•
Başbakan Ecevit, Maliye Bakanı Oral, ATO Baş-
kanı Aygün, ülkenin işadamlan, emekçi kuruluşla-
n vb. kesimlerinin TL seferberliğinde buluşmalan
olumlu bir adım; ancak bağımlı bir ekonominin na-
sıl bağımsız parası olacak?..
TL seferberliğinin anlam kazanması için bu soru
tartışılmalı...
ATAKÖY LİSELİLER DERNEĞl'nin 2. Olagan Ge-
nel Kurulu aşağıda belirtilen gündemle 30 Eylül 2001
günü saat 11 .OO'de Bakırköy tşadamlan Derneği'nin ln-
cirli Cad. Yeşilada Sok. No: 4/A adresinde toplanacak,
çogunluk saglanamadığı takdirde 7.10.2001 günü aynı
yer ve saatte çoğunluk aranmaksızın yapılacaktır. Sayın
üyelere duyurulur.
Ataköy Liseliler Derneği
Yönetim Kurulu Aduıa
Başkan Ibrahim ÖZDEMİR
Gûndem:
1- Açılış, saygı duruşu, Drvan Kurulu'nun seçimi,
2- Yönetim Kurulu faaliyet ve hesap durumu raporlan
ile Denetleme Kurulu raporunun okunması, görüşül-
mesi ve ibrası,
3- Tahmini bütçenin göriişülmesi, kabulü,
4- Yönetim-Denetleme ve Disiplin kurullaruun seçimi,
5- Dilek ve temenniler, kapanış.
ŞAFAK OLCAYTO
Üe
FRANK SUPPAN
evlendiler
2 7 Ağustos 2001 Kulüp 29-Çubuklu
İH1ARNAME
ANKARA 35. NOTERLİĞİ'NE
Keşideci: T. Vakıflar Bankası T. A.O. Çankaya Şubesi.
Muhataplar: 1) DERYA SARAÇ
Oğuzlar Mah. 30. Sk. 7/8
Balgat/ANKARA
K.onusu: Bankomat ödenmesi hakkinda
Açıklama: 1) Muhatap DERYA ŞARAÇ ile bankamız
arasında aktedilen 7/24 Sözleşmesine istinaden muhata-
ba kredi açılmış ve kullandınlmıştır.
2)Sözleşmelerin bankamıza verdiği yetkiye istinaden,
Bankomat 7/24 sözleşmesi feshedilerek bankamıza olan
borç(lar)ı 11.07.2001 tarihi itibanyla gecikme faizi ile
birlikte 3.226.007.636- TUsı olarak tespit edilmiştir.
Sonuç ve tşlem: Bankomat 7/24 Sözleşmesi feshedil-
diğınden, alacağımız ile fazlaya dair talep haklannuz
saklı kalmak üzere 11.07.2001 tarihi itibanyla
3.226.007.636.- TLsı olan alacağımızın ihtarname keşi-
de tarihi ile tahsil edildiği güne kadar işleyecek yüzde
180 faiz, komisyonu ve masraflan ile birlikte 1 gün için-
de ödenmesini ihtar ederiz.
Saygılarımızla
TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI TJV.O.
Çankaya Şubesi
Feza MERTOGLU Metin SÖZÜER
Servis Yöneticisi Üst yetkili
(3590) (5602)
Ek: Hesap Özeti
Sayın Noter, işbu ihtarname ve eki hesap özetlerinin
bir nüshasının dairenizde saklanmasını, birer nüshalan-
nın muhataplara tebliğini, tebliğ şerhini taşıyan bir nüs-
hasının tarafımıza iadesini rica ederiz.
Saygılanmızla,
TÜRKtYE VAKIFLAR BANKASI T.A.O.
Çankaya Şubesi
Feza MERTOGLU " Metin SÖZÜER
Servis Yöneticisi Üst yetkili
(3590) (5602)
Basın: 49682