18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2001 ÇARŞAMBA OIAYLAR VE GORUŞLER [email protected] Atatürk Anlatıyor KanıAv. Halİl İbrahİm ŞAHİN/IDD Genel Başka B üyük Atatürk'ün biz- sisteminde olduğu halkımız tarafın- lere armağaru (ema- dan kabul edilmektedir), çözen kad- neti) olan Cumhuri- rolar aranmaktadır. yetimizin yaşamsal Ulusal devlet örgütlenmemizin, önemdeki 'sosyaldev- tam bağımsızlığımızın, ulus-devlet let anlayışı'nın bütünü anlayışımızın, cumhuriyetçi demok- lere armağaru (ema- neti) olan Cumhuri- yetimizin yaşamsal önemdeki 'sosyaldev- let anlayışı'nın bütünü ile rafa kaldınldığı, dayatılmakta olan IMF-Dünya Bankası ekonomi reçe- teleri, sürekli zam, devamlı ek vergi politikalan ile yurttaşlanmızın ezil- diği, tüm olumsuzluk ve beceriksiz- liklerin özverili Anadolu insanına fa- rura edildiği, açlık ve yoksulluk kay- naklı gasp ve hırsızlık suçlannın sı- radanlaştığı, engelleyici hiçbir güç olmadığı için Meclis'ten birer birer geçirilen yasalarla cumhuriyet kaza- nımlannın hızla elden çıkanldığı, her şeyden öte umutların, sabırlann, öz- lemlerin tükendiği ve tüketildiği bir süreçte, ulusal egemenliğin gerçek sahibi Anadolu üreten insanına gide- rek, onunla birlikte sorunlan irdele- yip çözümler üretmeye ve çözmeye Atatürkçü Düşünce Derneği olarak devem ediyonız. 2000 Temmuz aymda başladığı- mız 8 bölgeyi içine alan her biri iki- şer gün süren "Atatürkçü düşünce sisteminde tanm, enerjL, ha>^\ ancılık. orman, eğitim ve öğretim, sağlık, iş- işçi-istihdam-sendika, kooperatif, sos- yoekonomik politikalann dünü. bu- günü,yannTnı içine alan etkinlikler düzenleyerek bilim adamlanmızın veuzmankişilerinanlatımlanyla 10 kitapçık basıma hazır hale getiril- miştir. Ve görülmüştür ki; halkımız bugünkü yön ve yönetimlerin çok önündedir. Çözüm yollan değil (çö- züm yollannın Atatürkçü düşünce rasimizin yollannı döşeyen, kilomet- re taşı olan Mustafa Kemal'in, Sam- sun'a çıkışının 82. yıldönümünde, ulusumuzun özlemleri doğrultusun- da ulusumuza çağnda bulunacağı- mızı söylemiştik. Bu çağrımızı 03.07.2001 tarihinde "Atatürkçüdü- şüncenin yolunda toplumsal dayanış- ma kampanyamra" mutlulukla, inançla ve heyecanla açtık. Ekonomik Kurtuluş Savaşı'nın baş- latıldığı söylenilen bugünlerde, kur- tuluş savaşlanrun ancak her alanda ka- zanılması ile amaçlanna ulaşacağı- nın da altını çizerek,u Atatürkçü Dü- şün Sistemi" ilkelerinin yol gösteri- ciliğinde hedefe vanlacağını da içten- likle belirterek, ulu önder Atatürk'ün "Sanatsız katnuş bir tophıraun can da- marianndan biri kopmuş demektir" sözünden ilham ve güç alarak ''Ata- türkçü Düşüncenin Yolunda Toplum- sal Dayanışma Kampanyası^m baş- latmış bulunuyoruz. Atatürkçü Dü- şüncenin Vohında Toplumsal Dayanış- ma Kampanyası,Kurtuluş SavaşTnda olduğu gibi tüm Türk halkının bağış- ları ve desteği ile yaşama geçecektir. Tüm yurttaşlanmızı, kurum ve ku- ruluşlanmızı, şubelerimizi bağışlan ile kampanyamızı desteklemeye ve proje içinde yer alarak toplumsal da- yanışmanın, yurt ve Atatürk sevgisi- nin en güzel örneğini tüm dünya ka- muoyuna göstermeye çağınyonız. Bu kampanyamız bakanlık izni alı- narak yaşama geçirilmiştir. "Atatürk Anlatıyor'' adlı yan dramatik belge- selin gösterime girmesiyle ivme ka- zanarak devam edecek olan ve belir- tilen hedeflere ulaşılması ile 19 Ma- yıs 2002 tarihinde sona erecek olan dayanışma kampanyasındaki hedef- lerimiz: - Türkiye'nin sorunlanna Atatürk- çülük yönünden çözümler üretip onun düşünce kalıtım korumak için ulusu- muzdaki birikimi devinime çevirerek milli birlik ve beraberliği kuvvetlen- dirmeyi, - Kurtuluş Savaşımızı ve onun de- vamı olan Atatürk devrimlerini Mus- tafa Kemal'in gözüyle ve diliyle, us- ta yazar Turgut Ozakman'ın kale- minden anlatan yan dramatik belge- sel, "Atatürk Anlaüyor" adlı film, kaset, CD, kitap albümleri, başta il- köğretim okullan olmak üzere bü- tün eğitim kurum ve kuruluşlanna ve halkımıza ulaştırarak eğitime kat- kıda bulunmayı, - Atatürkçü Düşünce konusunda yapılmış ve yapılacak olan araştırma- lan kamuoyunun yararlanmasına sun- mak üzere uzmanlar kurulu niteli- ğinde Atatürk Akademisi ve Atatürk Belgeliği'ni kurmayı hedeflemekte- dir. Kampanya çerçevesinde bir ulus için çok büyük önem taşıyan top- lumsal bilincin, kuru kronolojik bil- gilerle ya da saptınlmış ifadelerle oluşturulamayacağı inancı ile çekim- lerine ilk olarak Samsun'da başlana- cak olan yan dramatik belgesel fil- mi "Atatürk Anlaoyor" 11 farklı il- de, 80'e yakın farklı mekânda, orta- lama 5750 km. kat edilerek yaklaşık 40 kişilik bir ekip ile Filmevi - Film Yapım ve TV Haber Ajansı tarafın- dan gerçekleştirilecektir. "Atatürk Anlaüyor" yan dramatik belgeselin- de Kemal Atatürk, değerli sanatçı Rüştü Asyah'nm oyunculuğu ile ya- şama geçirilecektir. Belgeselin kısa öyküsünde ölüm- süz Atatürk, arkadaşlan ve Anadolu insanı ile birlikte verdiği onur, yaşam ve bağımsızlık savaşımını bu savaşı- mın sonucu elde edilen haklı utkuyu, yoktan var olan Türk ulusunu, Cum- huriyeti ve devrimleri 2001 yılmda kendi ağzından anlatacak ve yorum- layacaktır. Yervezaman, 1920'lerle 2001 arasında değişecektir. Bu denen- memiş çarpıcı yaklaşım ve yorum Atatürkümüzün tüm topluma ve özel- likle de günümüz gençliğine söyle- diği şu cümleyle noktalanacaktır. "İşte, sevgiligençler: Biz, 'Kuva- yı Milliye' ruhuyla Ulusal Savaşı- mı böyle verdik, cumhuriyeti böyle kurduk, böyle geliştirdik, böylece dünyanın saygısını kazandık. Siz de cumhuriyetin değerini bilin, gö- zünüz gibi koruyun." Bu yapıt. ulusalcılığm, bilimselli- ğin, laikliğin, karma eğitimin, uygu- lamalı öğretimin adı olan çağdaş an- layışın ürünü olacaktır. Zekâ ve in- san, çağdaş eğitimle ve öğretimle ter- biye edildiğinde cumhuriyetin nite- liklerini yaşama geçiren güçlü bir nesil yaratılacaktır. Her türlü saltana- tı, servet ve devlet diktatörlüğünü, teokrasiyi ve himayeciliği (mandacı- lığı) reddeden ulusal yaşam tarzı olan cumhuriyetçi demokrasinin özüne, sosyal devrimlerle toplum yaranna uy- gun planlı ekonomi anlayışı, çağdaş eğitim ve öğretim kurum ve kuru- luşlan ile fikri hür, vicdam hür, irfa- nı hür nesillerin yetişmesini sağlaya- caktır. Büyük Türk devrimi, ulusal bir yaşam tarzı olunca ona karşı kuvvet- lerin etkilerini sıfıra indirmek gere- kirken uzun yıllar devrim yasalan uygulanmamış, eğitim ve öğretim çağdaş niteliğini kaybetmiş, sonu- cunda siyaset tıkanmış, ekonomi bo- ğulmuş, sosyal değerler çürümüştür. Rejimi koruyan ve kollayan, onu ça- ğm akışı içinde yücelten ve yüksel- ten eğitim ve öğretim dondurulmuş- tur. Ancak, zorunlu eğitim ve öğretimin 8 yıla çıkanlması ile başlayan şu an- da Sayın Milli Eğitim Bakanımız ta- rafından cumhuriyetçi demokrasi- miz için saygın çalışmalann başlamış olması, sefalet ve cehaletin koyulaş- tırdığı karanlıklara bir çoban feneri gibi ışık vermektedir. Bu çalışmala- ra katkıda bulunarak görevinde olan derneğimiz Atatürk Cumhuriyeti 'nin sonsuza kadar yaşaması için güçlü bir kültür ışığı yakmıştır. Ulusça kazan- dığımız Kurtuluş Savaşımızın kaza- nımlanm yaşatmak ve dünya ulusla- n arasında saygın yerimizi almak için halkımızın yardımlan, Atatürkçü dü- şünce sistemine güç ve kuvvet vere- cektir. Cumhuriyetimizi emanet etti- ğimiz gençliğimize bu kampanyanın hayırlı olmasını diliyor, hesap numa- ramızı halkımızın bilgisine sunuyo- ruz. "Türkiye İş Bankası Maltepe/ AnkaraŞubesi 4212 - 717066 ". Kur- tuluş Savaşı'nı başanya ulaştıran bu ulus, ekonomik ve kültür savaşında da başanya ulaşacaktır. Atatürkçü Düşünce Derneği ulusuna inanmak- ta ve güvenmektedir. Sevgi ve say- gılanmızla. ARADABtR Av. CELAL ULGEN Ozde Değişim Olmadıkça» Yenilikçi diye kül yutturmaya kalkan- ların maskesi ne çabuk iniverdi. Ne den- li yeni ise o denli eski ve küflü düşünce ürünü, daha kulaç atamadan boğulu- verdi siyaset denizinde. Oysa sınrfsal bir taban da yaratmış görünüyordu kendi- sine. Azgelişmiş ülkelerin insanlan öze- kinsel (küttürel) açıdan da azgelişmiş oluyor? Yoksa halktan oy almak için ku- rulan partilerin sınrfsal tabanlannı anamal- cı, mütegallibe ve emek karşıtı güçlere dayandırmasını nasıl açıklayabiliriz? Ku- ruculannı, Anadolu'nun çeşitli kentlerin- de, yeni palazlanmış zenginlerin oluştur- duğu siyasal yapılanmada yeni olan ne? Anamalcılann teknesini yoksulluk sınınn- da can çekişen halk katmanlannın şişir- diği yelkenlerle yüzdürmek istemesi mi, yoksa binlerce yıl öncesinin kara düze- nini çağdaşmış gibi göstermek ve de bunu inanç özgüıiüğüymüş gibi bazı saf- dillere yorumlatmak mı? Bunlar zaten 1950'li yıllardan beri demokrasimizin ka- nayan yarası olmayı sürdürmektedir. Siyasal alanın taşlan ile dinin, mez- heplerin, etnik aynlıklann taşlan birbirin- den ayndır. Siyasal alanda din, mezhep ve ırk taşlan ile oynamaya kalkanlar, de- mokratik gelenekleri ve demokrasinin olmazsa olmaz kurallarını karşılarında buluverirler. Bizde yıllardır siyasal alan- da belirleyici olan ölçüt hep siyasal alan dışı değer kavramlan ile belirlenmiştir. Din duygularını, etnik kimlikleri, mez- hepsel karşıtlıklan gıdıklayarak bir yere gelmek isteyenler, bu gerici ilişkiler do- ruğunda ereklerine kavuşmuş, rahatla- mıştır. Bu rahatlamayı demokrasinin ge- reği gibi görenler de olmuştur; üstelik kendilerini demokrat sanma aptallığına düşerek. Değişme, her zaman erdem midir? Erdem aydınlığa, biltme usun özgür- lüğüne yönelerek değişmektedir. Bu da kesin bir özeleştiriyi, açık bir iç hesap- laşmayı gerektirir. Bunlar olmadan kim- se değişemez. Böyleleri, değiştiklerine önce kendilerini, sonrâ çevresini kan- dıımaktadır. Her olayda, her açmazda, her sorunda, içgüdüsel yaşam biçemi ha- line gelen eski kimlik tumusol kâğıdı gi- bi gösterir kendini. Biçimsel değişmeye değil, özde de- ğişmeye var mısınız? Var olsaydıne si- yasal yapılanmada önceliklerintz halktan, emekçi kesimlerden, aydınlardan, usu öz- gür kişilerden yana kullanırdınız? Kayna- ğı belli olmayan anamala, sonradan gör- me bir avuç anamalcıya ve bunlann oluş- turduğu baskıcı ve yayılmacı ruhani bir güce, yani tam ve gerçek bir oligarşiye dayananlar düşsel oligarşilere meydan okumaktadır. Ülkemizde yeni diye özle- nen ve beklenen; halk kuyrukçuluğuna sapmadan halkçtlıkyapan; aktı, bifimi, top- lumsal özveriyi bayrak edinen, Musta- fa Kemal aydınlanmasını özümseyerek, ülkeyi yeni atılımlara, yeni çevrenlere (ufuklara) taşıyan, insanlann çevrelerini, uslannı özgürleştirdiği, sınırsız bir öze- kinsel birikimin kollanna güvenle terk et- tiği, tüketimi değil toplumsal üretimi amaçlayan bir siyasal yapılaşmadır. Bu yapılaşmada kimse babasının eşe- ğini boyayarak yeni diye yutturamaya- cak; karanlığı, tutsak ve güdümlü aklı egemen kılamayacak, oligarşik düzen kuramayacaktır. 30 Ağustos Utkusu ve thanet Belgeleri SAÖUÖIRİZY CİDDİ Faik ACAR Eğ B irinci Dünya Savaşı sonrası, baştakilerin basiretsizliği ve ay- mazlığı yüzünden, ül- kemiz tam bir karma- şa ve karamsarhk içindedir. Güzel İstanbulumuz ve yurdumuzun bir- çok köşeleri düşman kuvvetlerinin gözetimi alnndadır. Uzun savaş yüla- rının getirdiği yorgunluk, bıkkınlık ve düşman işgallen umutsuzluğa dönüsmüştü: Limni Adası'nın Mondros Lima- nı'nda30Ekim 1918günüimzala- nan Silah Bırakışması (Mütareke) Antlaşması'ndan hemen 13 gün son- ra, 13 Kasım 1918 günü Ingiliz, Fransız, Italyan ve Yunan gemile- rinden oluşan karma donanma, Os- manlı Padişahı'nın egemenlik sim- gesi olan Dolmabahçe Sarayı'nın önünde demirlemişti. Artık başken- tin sokaklannda Ingiliz, Fransız, ttalyan zaptiyesi geziyordu. Padişah Vahdettin. Osmanlı Dev- leti'nin (dolayısıylâ tahtının) kur- tuluşunu, lngilizler'in korumasında görüyordu. Vahdettin ve damadı Başbakan Ferit Paşa. (...) her şeyi tn- gilizlerden bekliyorlardı. Bu amaç- la padişah, "Ingiliz Dosdan Cemi- yeti"ni kurdurdu. tngiliz yardımının gerekli olduğunu belirten bir genel- ge tüm belediyelere gönderildi ve ce- miyete üye kaydedtlmesi istendi. Sultan'ın tngiliz dostluğuna bu denli kur yapmasının, giderek ka- baca yaltaklanmasının altında yatan somut gerçek, karşılıkh çıkarlardır: Ingiltere, Padişah ve lstanbul Hükü- meti'nin amaçlan ortaktı. Birtakım çevrelerin sandığı gibi padişahın "gizli bir amaa" yoktu. Onlar lngi- lizler'in egemenliğinde Türkiye'yi yönetmeyi düşünüyorlar. Ingilte- re'ye ters düşmemekle yumuşak ko- şullu bir banş yapabileceklerini sa- nıyorlardı. Ingiltere'nin amacı ise sö- mürge alanı olan Ortadoğu ve Uzak- doğu yolunu güvence altına almak, Boğazlan denetimlerinde tutmak, Bolşevikliği (komünizm) kıskaca alarak zararsız duruma getirmekti. Bu temelde padişah, hükümet ve Ingilizler amaç olarak birleşiyorlar- dı. Istanbul'da bu işbirliği süreci ya- sanırken Mustafa Kemalve arkadaş- lan, Anadolu'ya geçme planlannı büyük bir gizlilik ve titizlik içinde sürdürerek padişah "ohır"u ile 15 Mayıs 1919 günü Karadeniz'e açı- larak Samsun'a doğru yol alıyor- du. Aynı gün tzmir'de "Hukuk-u Beşer" gazetesinin yazıişleri mü- dürü Osman Nevrez (takma adı Ha- sanTahsinRecep) Yunan Alayı'nın önünde yürüyen bayrakçıya ilk kur- şunu sıkar ve öldürür. Bu, Türk di- renişinin somut bir başlangıcı, va- tan sevgisinin onurlu bir simgesidir. Samsun'daki hareketlilik ve Mus- tafa Kemal'in planı Istanbul'u tedir- gin etti ve Mustafa Kemal ivedilik- le Istanbul'a geri çağınldı. Musta- fa Kemal'in "Kurtuluş Savaşı" ka- rarhlığı, Vahdettin'in tutumunu da- ha da sertleştiriyordu: Anadolu hal- kının Mustafa Kemal'den kopması- nı amaçlayan *fetva"lar göndertiyor, Halife ve Kuva-i Inzibatiye ordula- n kurdurtarak Anadolu'ya saldırtı- yor, yer yer Anadolu'yu ayaklandı- nyor, Türk ulusunun kurtuluşunu engellemek için ne gerekiyorsa ya- pıyordu. Vahdettin. Ingiltere Yüksek Ko- miseri Rumbokl a şunlan söylüyor- du: "Bir avTiç eşkiva tam bir etkin- lik kunnuşiar» Ankara' run liderle- ri bu ülkede dikili ağaa oimayan,ne kan bağryla nede başka bir şeyleül- ke\e bağh obnavan kimseler» Mus- tafa Kemal, kökeni belli olmayan Makedonyadevrimcisidir. Kanı Bul- gar, Sırp, Rum her şe\r olabüir. On- larmarkasmda gerçekbir Türkyok- tur. Gerçek Türk özüne bağhdır." 6 Nisan 1920'de de Padişah, Mus- tafa Kemal'le çevresinin Bolşevik ve Ittihatçı olduklannı söyleyerek In- giltere'nin düsmanlığını üzerlerine çekmeye çalışıyordu. Kısacası, Vahdettin'in vatan ha- inliği, Ingiliz yanlılığı ve ulusal sa- vaşım düşmanhğınm en açık belir- tisi, tarihi belgelerdir. Belgeler ışı- ğmda bakıldığında Vahdettin'in, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın düzen- leyicisi, destekçisi olmayıp, bizzat baltalayıcısı olduğu ortadadır. Elin- den gelseydi hareketi daha başından boğacaktı. Padişah'ın dalkavuğu Şeyhülis- lam Dürrizade Esseyid AbduDah'ın fetvası, Bolu Mutasamfı (Vali) Os- man Kadri'nin bildirisi, içerik ola- rak "alaDara şenlik" birer ibret bel- gesidir. Tarih arşivlerinde saklı bu ihanetbelgelerinin ilki şöyle: "Ana- dolu'da hükümet kurup 'Mılletı. vatanı kurtaracağız' diyen eşkıya, fitncci fesatçı ve mukaddes şeriata karşı başkaldumış bu kişilerin, hal- kı mezaümden kurtarmak için top- luca katiedilmeleri vacip olur mu? ÖCevap: 'Fe- katîlû elleti tebga, hat- ta tefaa ilâ emerillâh" ayetinde kat- ledihneleri vaciptir." Bolu Mutasarnfi yayımladığı bil- diride şöyle diyordu: "Ey padişaha, dine, devlete beş yüz seneden beri sadakat ile dünya- yı ha>Tete bıraknuş olan hakiki Müs- Kimanlar, Bolşevik namı alunda dört yüz senelik din ve devlet düşmanı- mız olan Moskoflardan çıkmış, şe- riata muhalif, kanunlara karşı olan birtakım eşkıya, vatanı kurtaraca- ğızdiyeAnadolu'nun siz saf ve temiz ahaKsini aldatarak padişahına, Müs- lümanlann Halifesi'ne isyan bayra- ğı çekmişlerdir" Osmanlı döneminin Keçecizade Izzet Molla'sı der ki: "Meşhurdur fkkikohnazcihan harap,/Eyler anı müdahane-i affiman harap". Türk- çesi: "Dün>anuı günah işlemekle, yıkdmayacağuu herkes biÛr. Ne za- man ki büginler (âümler) dalkavuk- luğa başlar, dünya o zaman yıküm" Dünya, yani Türkiye yıkılmadı ama Osmanlı/Osmanlı yanlısı, Şey- hülislamı, işbirlikçi mutasarnfi, fet- vacı Arap Hoca ve daha onlarcası, Atatürk'ün üstün dehasına, Anado- lu'nun kutsal isyanına yenik düştü- ler. Ingiltere'ninBaşbakanı LJoydGe- orçe, savaş sonrası kendini şöyle sa- vunuyordu: "Türkler, on yıl içinde üç savaşa girnüşlerve üçünü de kay- betmişlerdL Ordulan süahlannı bı- rakmış, limanlan, demiryoDan, baş- hca bddeleri işgal edilmişti. Elle tu- tulur gözle görülür hiçbir olanakla- n yoktu". Ve ekliyordu: "Var olan öğelec, devieti idare- askerlik-mad- di maneviötçütkr,Türkkrin Sevrko- şullannı kabul etmekten başka yt4- lan oimadığuıı gösteriyordu. Fakat karşunıza, tarihin ancak bir yanla- nnın dehasına tanıkhk ettiği olaga- nüstü insanlann niteak ve yarabc»- hközellikkrinin hcpsine sahip bir in- san çıkti." (A. Taner Kışlah, Cum- huriyet, 30 Ağustos 1998). Emperyalist ve düşman bir baş- bakanm, Atatürk'ü "».olağanüstü insanlann nhelikve \ araöcdıközel- liklerinin hepsine sahip bir insanJ" diye tanımlaması, Mustafa Kemal Atatürk'ün dünya literatüründe üs- tün kişüiğini ve devlet adamlığını ilan ve kabul etmektir. 30 Ağustos utkusu, gericiliğin, ihanetlerin ve düşmanlann yenilgi- si, Türk ordusunun onurlu başansı- dır. Bu tarih, aynca uygarlık sava- şımızın başlangıç simgesidir. Kut- lu olsun... BAŞSAĞLIĞI Vakfımızın mütevelli üyelerinden, değerli yardımsever insan Dr. ÜZEYİR GARİH'in vefat ettiğini derin üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine, mesai arkadaşlanna ve sevenlerine başsağlığı diler, acılannı paylaşınz. DARÜLACEZE VAKFI PENCERE TL Selerberliği... Türk LJrası'nın değeri için seferberiik başlatmak yolunda geç kalmadık mı?.. Ecevit vurguladı: "- Zayıfparayla güçlü ekonomi olmaz." Tersine çevir "- Zayıf ekonomiyle güçlü para olmaz." • "Türk parasına saygınlık.." "Türk parasına onur.." * Ama nasıl?.. Gazetelerde haberler "Camilerdeki hutbelerde Türk Lirası'na güven aşı- lanacak..." işimiz Allah'a mı kaldı?.. • ATO fAnkara Ticaret Odası) Başkanı Aygün, "TL'ye Itibar Hareketi"n\ desteklediğini açıkladı, döviz kullanan işletmeye 400 milyon lira para ce- zası vermek üzerine hazırlık var. Maliye Bakanı Sü- mer Oral'ın uyansı yerindedir: "- Ekonominin gücü Türk LJrası'nın değeriyle öl- çülür, buna sahip çıkmak gerekir." Ecevit, ATO'nun kampanyasını destekliyor "- Ulusal para ulusun onurudur, ulusal parana sahip çık!.. Ulusal paramız bağımsızlığımızın sim- gesi sayılır." _• Oysa 1980'li yıllarda Özal yönetiminin seferber- liği neydi: "Dolarizasyon!.." Iğneden ipliğe Amerikan Dolan'na bağlanan bir ekonomi oluştu, Türk Lirası'nın değeri yok oldu ve piyasada ölçüt olmaktan çıktı; geçenlerde Cum- huriyet'in yüzde 25 zamla fiyatını 500 bin liraya çı- karmak üzerine tartışıyorduk; içimizden biri uyar- dı: - Cumhuriyet'in fîyaû 55 sentten aşağı düştû mü, öteden beri gazetenin gelir gider dengesi bozu- lur... Amerikan Dolan 1.450.000 lira oldu, yalnız Cum- huriyet'in değil, tüm ülke ekonomisinin dengeleri allak bullak, tepe taklak... 12 Eylül diktasıyla uygulanan 'dolarizasyon' TL'nin canına çoktan okudu. • Bir ülkede ulusal para bilinci bir kez yok edildi mi, yeniden canlanması yolunda çok yönlü ve uzun süreli bir plan ve program oluşmadan başanya ulaşmak çok güçtür. Türkiye'nin toparianması da uzun süreli ve zoriu bir savaşımla sağlanabilir. Top- lumun dolara bağımlılık şartlanmasından kurtul- ması için gerekli psikolojiyi yaygınlaştırmak gere- kiyor, TL'ye güven duygusu aşılamak birinci aşa- ma... "Zayıfparayla güçlü ekonomi olmaz, zayıf eko- nomiyle güçlü para olmaz..." Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?.. • Başbakan Ecevit, Maliye Bakanı Oral, ATO Baş- kanı Aygün, ülkenin işadamlan, emekçi kuruluşla- n vb. kesimlerinin TL seferberliğinde buluşmalan olumlu bir adım; ancak bağımlı bir ekonominin na- sıl bağımsız parası olacak?.. TL seferberliğinin anlam kazanması için bu soru tartışılmalı... ATAKÖY LİSELİLER DERNEĞl'nin 2. Olagan Ge- nel Kurulu aşağıda belirtilen gündemle 30 Eylül 2001 günü saat 11 .OO'de Bakırköy tşadamlan Derneği'nin ln- cirli Cad. Yeşilada Sok. No: 4/A adresinde toplanacak, çogunluk saglanamadığı takdirde 7.10.2001 günü aynı yer ve saatte çoğunluk aranmaksızın yapılacaktır. Sayın üyelere duyurulur. Ataköy Liseliler Derneği Yönetim Kurulu Aduıa Başkan Ibrahim ÖZDEMİR Gûndem: 1- Açılış, saygı duruşu, Drvan Kurulu'nun seçimi, 2- Yönetim Kurulu faaliyet ve hesap durumu raporlan ile Denetleme Kurulu raporunun okunması, görüşül- mesi ve ibrası, 3- Tahmini bütçenin göriişülmesi, kabulü, 4- Yönetim-Denetleme ve Disiplin kurullaruun seçimi, 5- Dilek ve temenniler, kapanış. ŞAFAK OLCAYTO Üe FRANK SUPPAN evlendiler 2 7 Ağustos 2001 Kulüp 29-Çubuklu İH1ARNAME ANKARA 35. NOTERLİĞİ'NE Keşideci: T. Vakıflar Bankası T. A.O. Çankaya Şubesi. Muhataplar: 1) DERYA SARAÇ Oğuzlar Mah. 30. Sk. 7/8 Balgat/ANKARA K.onusu: Bankomat ödenmesi hakkinda Açıklama: 1) Muhatap DERYA ŞARAÇ ile bankamız arasında aktedilen 7/24 Sözleşmesine istinaden muhata- ba kredi açılmış ve kullandınlmıştır. 2)Sözleşmelerin bankamıza verdiği yetkiye istinaden, Bankomat 7/24 sözleşmesi feshedilerek bankamıza olan borç(lar)ı 11.07.2001 tarihi itibanyla gecikme faizi ile birlikte 3.226.007.636- TUsı olarak tespit edilmiştir. Sonuç ve tşlem: Bankomat 7/24 Sözleşmesi feshedil- diğınden, alacağımız ile fazlaya dair talep haklannuz saklı kalmak üzere 11.07.2001 tarihi itibanyla 3.226.007.636.- TLsı olan alacağımızın ihtarname keşi- de tarihi ile tahsil edildiği güne kadar işleyecek yüzde 180 faiz, komisyonu ve masraflan ile birlikte 1 gün için- de ödenmesini ihtar ederiz. Saygılarımızla TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI TJV.O. Çankaya Şubesi Feza MERTOGLU Metin SÖZÜER Servis Yöneticisi Üst yetkili (3590) (5602) Ek: Hesap Özeti Sayın Noter, işbu ihtarname ve eki hesap özetlerinin bir nüshasının dairenizde saklanmasını, birer nüshalan- nın muhataplara tebliğini, tebliğ şerhini taşıyan bir nüs- hasının tarafımıza iadesini rica ederiz. Saygılanmızla, TÜRKtYE VAKIFLAR BANKASI T.A.O. Çankaya Şubesi Feza MERTOGLU " Metin SÖZÜER Servis Yöneticisi Üst yetkili (3590) (5602) Basın: 49682
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle