Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2001 PAZAF
DIZI
Türkiye 'yi demokratikleştirmek
isteyen hareketlerin omurgasını
Bektaşiler oluşturduOsmanlı'nın son
yüzyılındaAlevi-Bektaşiliği
İttîhat - Terakki
ve Bektaşiler
or
smanh devled, son yii^'dı olan XIX yüzyılla XX
yüzyduı ilk çeyreği boyunca siyasal, toplumsal ve kültürel
açıdan önemliolaylarvegelişmelergeçirmiştir. Tanzitnat 'la
başlayan demokratikleşme ve Banldasma siireci, Yeni Os-
manldaria parlamentarizmi ve anayasalı sistemi istemeye
dönüşmüştür. Bu eğilinu 1880'lerden itibaren II. Abdülha-
tnit Vtepkiiçerisindeolusan Jön/Genç Tiirk harekeayle do-
ruğa çtkar. Hareket, 1890'kudan itibaren siyasal örgüt ve
partüeşme durumuna döniisür.
Bu asamada, Mhat ve Terakki Partisi doğar. Hareket,
genis kantıı yığınlan arasında yaydan ve devleûyönetme-
ye çalışan İttilıat ve TerakkiPartisi'yle arak uygulama aşa-
masına ulaşmışhr. Biitün bu hareketlerin içerisinde Bek-
taşilik vardır. Türkiye'yiparlamento ve anayasalı sistemle
demokratikleştirmek veBatı 'nın değerlerineıılasUrmakis-
teyen bu hareketlerin tümünün omurgasını Bektaşileroluş-
tururlar. Bu hareketlerin öndegelen adlan tümüyle Bek-
taşidir. Buyazı didsi, bu durumu açıklığa kavuşturacaktır.
.iyrıca buyazj dizisiyle, Osmanlı 'nın son yüydında yöne-
tunlervesiyasallıarekederkarşLsındaAlevi-Bektasiliğinni-
teliği ve tutumu sorgulanacakar.
1) Fransız devrimdleriyle Bektaşilerin
ortak çalışmalari:
Fransız Devrimi dünyayı etkilediğı gibi; siyasal, as-
keri. toplumsal, ekonomik ilişkiler içerisinde olduğu
Osmanlı toplumunu da etkılemiştir. Batı'nın siyasal. as-
keri kurumlan. demokrasi ve laikhğe ilişkin görüşlen,
Osmanlı aydınlannın ve kimi bürokratlann ilgisini çek-
miştir. Bu durum Fransa, lngiltere gibi ülkeleri gezme
ve yakından tanıma yolunu açtığı gibi, özellikle Fran-
sız devrimcilerinin kitaplannı çevirterek v eya dogrudan
okuyarak Batıh düşüncelerle tanışmak sonucunu do-
ğurmuştur. I. Abdülhanütdöneminde Amedi kalemı gö-
revlilerinden Ebu Bekir Ratip Efendi. Jean Jacques Ro-
usseau'nun yapıtlannı Rumlara çevirterek okumuştur.
Böylece Batı'nın düşüncelerini. hukuk anlayışını ve ku-
rumlannı tammaya çalışmıştır. Onun bu çalışmalann-
dan yararlanan IH.Selim. Ratip Efendi'yi olağanüstü el-
çilikle Viyana'ya göndermış. ondan "gizli görev" ola-
rak Avrupa de\letlerinın kurumlanna ilişkin bir rapor
hazırlamasıni istemıştir. Osmanlı'nın Batı'yı tanıma ve
kurunüantn alma çahşmalan \ e çabası süreklı duruma
gelmiştir. Zaman zaman Osmanlı aydınlan ve bürokrat-
lan bunu hayranlık ve yandaşlık düzeyine çıkararak aşı-
nlaştırmış. ülkenin zaranna olacak bır mekanizmaya
dönüştürmüşlerdır.
Voltaire, Hınstıyanlık. Musevilik ve Müslümanlığı
"tekdin" olarak birleştirmek ister. Böylece. bu dinler-
den olan toplumlann arasında tarih boyu süren sürtüş-
menin kalkacağı düşüncesindedir. Voltaire" in bu düşün-
cesi, onun çevresınde yer alan ve ona hayranlık duyan
birçok Osmanlı aydınına çarpıcı ve çekici gelir.
Osmanlılan en çok etkileyen Fransız devrimcisi ve dü-
şünürü Voltaire'dir. Bizzat Fransa'ya giderek onun çev-
resinde yer alan Osmanlı aydınlan olduğu gibi. ülkede
onun kitaplannı çeviren. okuyan. yorumlayan kimseler
ve Voltaireci çe\ reler oluşmuştur. Osmanlı Mebuslar
Meclisi Başkanı Halil Menteş'in anılannda sözünü et-
tiği. tzmir'de oluşturduklan topluluk bunlardan biridir.
Bektaşiliğin ilerici. laik. liberal. demokratik niteliği
kimı Bektaşi aydınlannı Avrupa'nın kültür. bilim. sanat,
felsefe ve siyaset alanında gelişmiş merkezlerine iter.
Bunun sonucu olacak kı, Richard Davey, George Young
gibi kimı Batıh yazarlar XVIII. yüzyılda Völtaire'in
çevresınde kimı Bektaşi babalannın ve aydınlannın ol-
duğundan söz ederler... Bunlardan Fazıl Bey. filozofun
dostluğunu kazanmış. arkadaş olmuşlardır. Onun ay-
dınlıkçı ve laik görüşlerini benimsemiştir. Fazıl Bey ts-
tanbul'a döndükten sonra Bektaşılikle özde uyuşur, bu
düşüncelen tekkelere yayar. Böylece Bektaşi dergâhla-
nnda bir aydııılanma eyleını gelişir. NamıkKemaL Rı-
za Tevfik gibi ileri düzeydeki aydınlar. bu aydınlanma
merkezlennin ürünleridirler. Böylece Bektaşi dergâhla-
Rıza Tevfik
Voltaire
oltaire, Hıristiyanlık.Musevilikve Müslümanlığı "tek dm" olarakbirieştirmekister. Böy-
lece, bu dinlerden olan toplumlann arasında tarih boyu süren sürtüşmenin kalkacağı dü-
şüncesindedir. Voltaire'in bu düşüncesi, onun çevresinde yer alan ve ona hayranlık duyan
birçok Osmanlı aydınına çarpıcı ve çekici gelir.
n, Osmanlı aydınlanma. demokratikleşme ve çağdaşlaş-
ma hareketinin motoru olurlar.
Bektaşi tarikatı, inanç v e ilkelerinde liberaldir. Katı
kuralcı. tutucu ve bağnaz olmadığı. dinler ve mezhep-
lerüstü düşündüğü, gelişmelere açık olduğu için başka
inanç, düşünce ve siyasal eğilimlerle rahat bağdaşabil-
miştir. Tarikatın bu yanı. Avrupa'da masonlarla yakın-
laşmalanna, kimi Bektaşilerin aynı zamanda masonlu-
ğu da benımsemelerine neden olmuştur. R. Davey,
1897 'de bu tarikatın. "kimi mason localanyta ilişkisi ol-
duğunu" öğrendiğini yazmaktadır. Bu ilişkinin varlığı-
nı 1927'de J. P. Brown da vurgular.
Avrupa'da yenileşme hareketi
G. Young 1925'te Bektaşilerin yeniçerilerle birlikte
XVIII. ve XIX. yüzyılda masonlann Avrupa'daki yeni-
leşme hareketlerinde oynadıklan role benzer bir rol oy-
nadıklannı yazar. Voltaire'in arkadaşı Fazıl Bey'in Şe-
niden düzenlediği bu tarikaün" yüz yıl kadar Genç Tür-
kiye hareketinin örgütü olarak kaldığını belirtir.
1826'da yeniçerilik ve Bektaşiliğin kaldınlışından
sonra gizlenmek zorunda kalan Bektaşiler farmasonlo-
ra yaklaşmaya ve onlarla kaynaşmaya başlamışlardır.
Durum onu göstenyor ki Bektaşılik tankatını Jön/Genç
Türk hareketinin hızlandıncı öğesi olacak biçimde "el-
den geçireıT Voltaire'in dostu Fazıl Bey'in aracıhğıyla
Fransız farmasonluğuna sızmışlardır. Böylece Bektaşi-
lik, Batıh değerlerle de yenileşerek liberal. aydın. ileri-
ci bir tarikat ve "bir düşünce aydınlanması merkea" olur.
Yeni Osmanlı, Jöa Genç Türk ve tttihat-Terakkicıle-
rin çoğu hem Bektaşi ve hem de masondur. XX. yüzyı-
la gidış sürecinde Bektaşiler yeni bir "terakkki" düşün-
cenin yayıcısı olarak rol oynariar. Kent koşullannın ve
burjuva yaşamının bir sonucu olarak Bektaşilerle Ana-
dolu ve Balkanlar'ın kırsahnda kendine özgü koşullar-
da yaşayan Alev ıler arasında kuramsal ve yapısal ayn-
lık başlar. R. Davey. Bektaşilerin farmasonluğa sızışla-
nnı 1867Terde başlatır. Melikoff. bu tanhi genlere çe-
ker. Ona göre bu giriş, 1839'da Tanzimat'ın ilanıyla baş-
lamıştır. Bektaşilerin farmasonluğa yoğun olarak girişi
1867-69 yıllan arasında Mustafa Fazıl Paşa'nm yardı-
mı ve çabasıyla olmuştur. R. Davey'in sözünü ettiği
"Voltaire'in dostu Fazıl Bey", Mısır Valisi Mehmet AJi
Paşa'nın torunu Mustafa Fazıl Paşa (1829-1875) olma-
lıdır. Çünkü bu aile Bektaşidir. M. Fazıl Paşa. Paris'te
sürgün olduğu yıllarda yanına birçok Osmanlı aydınını
toplamış, geçimlerini dahi üstlenmiştir. Onun çevresi-
ne toplananlar arasında N. Kemal, Ziya Paşa. Şinasi de
vardır. Buradaki Müslüman Türkler özellikle "Luvis
AmsabteLocasrna girmişlerdir. Bektaşilikle farmason-
luk arasında etkilenim olmuştur. Bu etkilenimler ve ye-
ni düşüncelerle katılan yeni aydınlann katkılanyla Bek-
taşilik tarikatı kendine çekidüzen verir. Böylece yeni-
den kurumlaşan tarikat, Jön/Genç Türklerin örgütlen-
mesinde ve lttihat-Terakki'nin kurulmasında bir des-
tek, birbasamak olacaktır. II. Abdülhamit'in"önlenısi-
yasetT gereği Anadolu'ya sürülen Jör^Genç Türkler
orada Bektaşi. Mevlevi, Melami tarikat çevrelerinde ve
Alevi halktan destek göreceklerdir.
Atatürk, soğuk baktığı masonluğu
1935te kaldırdı
Masonluk. Türkiye'de I. Dünya Savaşı yıllannda za-
yıflar. Atatürk. soğuk baktığı bu kunımu 1935 yılında
kaldınr. Bektaşiler, Fransa"da yalnızca Voltaire ile iliş-
kide ve onun etkisinde değillerdir. Fransız Devrimi'nin
diğer filozoflanyla da bağlan vardır. Bir bölüm Bekta-
şi aydını. Fransız devrimcilerinden ve filozoflanndan
SaintJust'un çev resindedir. Hatta ona, Alevi-Bektaşi dü-
şüncesini ve kunımlannı tanıtmışlardır. Alevi-Bektaşi-
likteki yardımlaşma, dayanışma \e kardeşlik esasına
dayanan musahiplik, Saint Just'a ve diğer Fransız dev-
rimcilerine ilginç gelir. Bu esasa dayanılarak Paris'te
devrimciler arasında bir örgütlenme yolu denenir. Böy-
lece. Alevi-Bektaşiliğin "musahiplik kununu" Fransız
devrimcilerine ve aydınlanna toplumsal örgütlenmede
model olur.
sürecek
BİR YOL HİKAYESİ
TAYFUN TALİPOĞLU
Solda Bahar Uzak Görünüyor.
"Biz, sorunlarımızı biliyoruz da
söyleyemiyoruz.
Söylesek, 'sanki devlete karşı gel-
miş
olacağımızı' düşünüyoruz."
Saat sabahın dördü...
Edremit'e doğru yol almaktayız.
"Kalkım" tabelasından az sonra,
alışmadığımız bir traktör trafiği
başlıyor.
Uzun farlarımızı yakınca görebili-
yoruz,
römorkta altı-yedi kişi oturmakta.
hepsi de dinç. Sanki gün ortasın-
dayız.
Peşine takılıyoruz.
Asfalttan ayrılıp zifiri karanlıkta
tarialar arasına giriyoruz.
Hava aydınlanınca,
yoldan 500 metre içeride olduğu-
nu gördüğümüz
tarlanın yanında duruyoruz.
Haklı olarak onlar da tedirgin...
Onlan oraya kadar takip eden
farlardan fazlasıyla rahatsız ol-
muşlar.
Kendimizi tanıtıyoruz.
"Korkuttuk, özür dileriz"
dediğimizde,
"Allah'a şükür, düşmanımız yok
ama
merak ettik" diyor, adının
Mehmet Gümüş olduğunu öğ-
rendiğimiz aile reisi.
Fartar sönünce ayışığından yarar-
lanıp etrafımıza bakıyoruz.
Diz boyu taşlar seçiliyor.
Dikkatle baktığımızı görünce,
sormadan söylüyor: "Mezarlık
orası."
"Yılan filan olmaz mı" diye korku-
muzu dile getiriyoruz.
"Vardır ama dokunmayınca bir
şey yapmaz."
Karanlıkta nasıl dokunmayacağız,
bilemiyoruz ama
onunla birlikte, bastığı yerlere ba-
sarak ilerledik.
Tarlanın başında elindeki çırayı
yaktı. Ailesi ve komşulan
ile birlikte tütünlerin arasına dal-
dı, biz de peşinden...
Uzmanlaşmış eller için ışık sade-
ce yol gösterici.
Mehmet Gümüş, elinde meşale-
siyle
insanı bir anda ortaçağı anlatan
bir filmin
içine çekiyor. Kadın ve çocuklar,
sessiz karanlığı çıt çıt kınlan
tütün yapraklarıyla bölüyor.
Güneş çıkıncaya kadar bu çalış-
ma devam ediyor.
Çünkü ondan sonra yapraklar ka-
panacağı için, sıcakta
toplanmazmış.
Yaşlı olanı kadınlardan,
"Çilemizi görüyorsun. Ben 65 ya-
şındayım ama hep böyle çalışıyo-
rum"
derken yapraklardan yapış yapış
olmuş nasırh ellerini gösteriyor.
"Bize iyi yaşamayı çok görüyor-
lar."
Soracak tek soru. daha doğrusu
sorudan çok önerimizle
"Başka bir şey ekersiniz" diyecek
oluyorum.
"Biz bunu biliyoruz. Göstersinler
o zaman, ne ekelim?.."
Böyle röportajlann en zor tarafı,
karşınızdakinin sizi
devletyerine koymasına karşı ala-
cağınız tedbirdir.
Çünkü siz "dışardan gelmiş ve
•••
onlann sorunlannı dinleyen
olduğunuza göre herhalde çö-
züm içinde bir bildiğiniz vardır"
diye düşünürier. Tütün tartasında
yediden yetmişe herkes
sorunun farkında. Tütüne ilişkin
yasanın akıbetini, politik
kurbanlarını, hemen her şeyi bili-
yorlar.
Bu düşüncemizi söyleyince Meh-
met Gümüş,
"Biz sorunlan biliyoruz. Biliyoruz
da,
söyleyince devlete karşı gelmiş
gibi düşünüleceğinden korkuyo-
ruz"
diyor.
Ve Türkiye'deki tepkisizliğin ne-
denini özetliyor:
"Söze bu yüzden hep devlet, va-
tan, millet sevgimizi
dıle getirdikten sonra başlamak
zorunda kalıyoruz.
Vatanı, devleti, milleti sevmenin
ölçütü ne,
onu da bilmiyorum. Ya da bu kav-
ramlar zamana, mekâna
ve iktidara göre değiştiğinden,
korkuyoruz.
Çünkü insan, bilmediği şeylerden
korkar..."
Mikrofonu uzattığımtz genç ka-
dın,
Iki çocuğum var. Kocam kahve-
de garsonluk yapıyor.
Sigortamız yok.." diye sıralama-
ya başlayınca, "Araya girmek o/-
maz" deyip bekliyoruz. Parlamento-
ya kadar sitem etmediği hiçbir ku-
rum kalmıyor. Ve kendine getirip sö-
zü,
"Sabah namazıyla kalk, tahaya
gel, sonra tütünleri diz, sonra
yemek yap, çocuklara bak..."
Bütün bu ve benzeri serzenişler
"yann" korkusundan...
Türkiye'nin hertarafından degişik
şivelerde, aynı ses geliyor.
Bu sefer durum biraz daha vahim.
Eskiden büyük kentlere göç
umutlan vardı.
Şimdi o da kalmamış. Gidenlerin
mutlu olmadığı
haberi artık köye kadar yetişmiş.
Hemşehri ya da akrabalarının,
mahcup olmamak adına "şehir
iyi" demelerine kanmıyorlar.
Gecekondulardaki yaşamı tele-
vizyonlada, gazetelerde görüyorlar
ve bir kurtancı bekliyorlar.
Dış kaynaklı, lanse edilmeyen,
kendilerine benzeyen,
dürüst olduğuna inandıklan, sey-
rettikleri, okuduklan ama
güvenmedikleri medyanın kara-
lamaya çalıştığı, "O zaman
bizdendir" dedirtecek kadar hak-
sız saldınlara uğratılan
bir kurtarıcı...
Yani sağda buluşma yerlerinden
ANAP iptal,
SP can çekişiyor, DYP baraj üs-
tünde direniyor, MHP
beklenen yerine geriliyor.
Recep Tayyip Erdoğan'ın Ak
Partisi, siz amblemiyle oynarken
birinciliğeyürüyor, haberiniz ola...
Sola gelince; tam CHP kıpırdıyor
derken yeni arayışlarla
kafalar yine karışmış, baharlar
uzak görünüyor...
ttalipoglu »ixir.com
Fax: 0312 467 09 05
Sağpartüercınnuı
törenkrine ügisiz
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde ger-
çekleştinlen 38. Hacı Bektaş-ı Veli'yi
Anma Şenlikleri, kültür ve sanat etkin-
likleriyle olduğu kadar, devletin zır\'e-
sinden katılan ve katılmayan konukla-
nyla da dikkat çekti. Sağ partilerin li-
derleri Hacıbektaş'ta düzenlenen tö-
renlere ilgisiz kalırken. Dünya Ehl-i
Beyt Vakfı da tstan- M M
bul'da alternatif bir baş-
ka etkinlik düzenledi.
Hacıbektaş'taki törenle-
ri "ideolojik ve siyasi
amaçlı şov" olarak nite-
leyen Saadet Partisi Ge-
nel Başkanı Recai Ku-
tan, tstanbul'daki alter-
natif toplantıya katıldı.
15 Temmuz günü
başlayan Hacı Bektaş-ı
Veli'yi Anma Eetkin-
likleri, bugün akşam
sona erecek. 4 gün sü-
ren törenler boyunca zi-
yaretçi akınına uğrayan
• Eski
Cıımhurbaşkanı
Demirel, MHP Genel
Başkanı Bahçeli,
ANAP Genel
Başkanı Yılmaz ve
DYP Genel Başkanı
Çiller, AKP Genel
Başkanı Erdoğan 38.
Hacı Bektaş-ı Veli'yi
Anma Şenlikleri'ne
katılmadı.
Hacıbektaş"ta. laiklık vurgusu ve Ha-
a Bektaş-ı Veu" nin de üzerinde durdu-
ğu eşitlik. kardeşlik ve hoşgörü kav-
ramlan öne çıktı. şeriatçı çevrelere
uyan mesajlan gönderildi. Cumhur-
başkanı Alimet Necdet Sczer. Başba-
kan Bülent Ece\it. TBMM Başkanı
Ömer İzgi. Kültür Bakanı İstemihan
Talay. Dev let Bakanlan Yılmaz Kara-
ko\ unlu v e Ramazan MirzaoğJu. CHP
Genel Başkanı Deniz Ba> kal ve parti
yöneticileri. bazı milletvekilleri ve si-
yasi parti yöneticileri ile gazeteciler,
yazarlar ve sanatçılar Hacıbektaş'taki
etkinliklere katıldılar.
Sağ partilerin yöneücilerinin katıl-
maması. şenhklerin dikkat çekici un-
surlanndan birini oluşturdu. Eski
cumhurbaşkanlanndan SüJeyman De-
^ ^ ^ • ^ mirel. daha önce cum-
hurbaşkanı sıfatı nede-
niyle katıldığı törenler-
de bu yıl bulunmadı.
MHP Genel Başkanı
Dev let BahçelL ANAP
Genel Başkanı Mesut
Yümaz. DYP Genel
Başkanı Tansu Çiller
ve AKP Genel Başka-
nı Recep Tayyip Erdo-
ğan da törenlere katıl-
mayan sağ parti lider-
leri oldular. Devlet
Bahçeli ve Tansu Çil-
ler. Hacı Bektaş-ı Ve-
li'yi Anma Günü dola-
yısıyla birer mesaj göndermekle ye-
tindiler.
Dünya Ehl-i Beyt Vakfı ise Hacı
Bektaş-ı Veli'yi Anma Günü nedeniy-
le tstanbul'da alternatif bir toplantı dü-
zenledi. Saadet Partisi Genel Başkanı
Kutan bu toplantıya katıldı. Kutan,
Hacıbektaş ta düzenlenen törenlerin
siyasi ve ideolojik olduğunu, "adeta
şov yapıldığuu" ileri sürdü.