17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2001 PAZAF DIZI Türkiye 'yi demokratikleştirmek isteyen hareketlerin omurgasını Bektaşiler oluşturduOsmanlı'nın son yüzyılındaAlevi-Bektaşiliği İttîhat - Terakki ve Bektaşiler or smanh devled, son yii^'dı olan XIX yüzyılla XX yüzyduı ilk çeyreği boyunca siyasal, toplumsal ve kültürel açıdan önemliolaylarvegelişmelergeçirmiştir. Tanzitnat 'la başlayan demokratikleşme ve Banldasma siireci, Yeni Os- manldaria parlamentarizmi ve anayasalı sistemi istemeye dönüşmüştür. Bu eğilinu 1880'lerden itibaren II. Abdülha- tnit Vtepkiiçerisindeolusan Jön/Genç Tiirk harekeayle do- ruğa çtkar. Hareket, 1890'kudan itibaren siyasal örgüt ve partüeşme durumuna döniisür. Bu asamada, Mhat ve Terakki Partisi doğar. Hareket, genis kantıı yığınlan arasında yaydan ve devleûyönetme- ye çalışan İttilıat ve TerakkiPartisi'yle arak uygulama aşa- masına ulaşmışhr. Biitün bu hareketlerin içerisinde Bek- taşilik vardır. Türkiye'yiparlamento ve anayasalı sistemle demokratikleştirmek veBatı 'nın değerlerineıılasUrmakis- teyen bu hareketlerin tümünün omurgasını Bektaşileroluş- tururlar. Bu hareketlerin öndegelen adlan tümüyle Bek- taşidir. Buyazı didsi, bu durumu açıklığa kavuşturacaktır. .iyrıca buyazj dizisiyle, Osmanlı 'nın son yüydında yöne- tunlervesiyasallıarekederkarşLsındaAlevi-Bektasiliğinni- teliği ve tutumu sorgulanacakar. 1) Fransız devrimdleriyle Bektaşilerin ortak çalışmalari: Fransız Devrimi dünyayı etkilediğı gibi; siyasal, as- keri. toplumsal, ekonomik ilişkiler içerisinde olduğu Osmanlı toplumunu da etkılemiştir. Batı'nın siyasal. as- keri kurumlan. demokrasi ve laikhğe ilişkin görüşlen, Osmanlı aydınlannın ve kimi bürokratlann ilgisini çek- miştir. Bu durum Fransa, lngiltere gibi ülkeleri gezme ve yakından tanıma yolunu açtığı gibi, özellikle Fran- sız devrimcilerinin kitaplannı çevirterek v eya dogrudan okuyarak Batıh düşüncelerle tanışmak sonucunu do- ğurmuştur. I. Abdülhanütdöneminde Amedi kalemı gö- revlilerinden Ebu Bekir Ratip Efendi. Jean Jacques Ro- usseau'nun yapıtlannı Rumlara çevirterek okumuştur. Böylece Batı'nın düşüncelerini. hukuk anlayışını ve ku- rumlannı tammaya çalışmıştır. Onun bu çalışmalann- dan yararlanan IH.Selim. Ratip Efendi'yi olağanüstü el- çilikle Viyana'ya göndermış. ondan "gizli görev" ola- rak Avrupa de\letlerinın kurumlanna ilişkin bir rapor hazırlamasıni istemıştir. Osmanlı'nın Batı'yı tanıma ve kurunüantn alma çahşmalan \ e çabası süreklı duruma gelmiştir. Zaman zaman Osmanlı aydınlan ve bürokrat- lan bunu hayranlık ve yandaşlık düzeyine çıkararak aşı- nlaştırmış. ülkenin zaranna olacak bır mekanizmaya dönüştürmüşlerdır. Voltaire, Hınstıyanlık. Musevilik ve Müslümanlığı "tekdin" olarak birleştirmek ister. Böylece. bu dinler- den olan toplumlann arasında tarih boyu süren sürtüş- menin kalkacağı düşüncesindedir. Voltaire" in bu düşün- cesi, onun çevresınde yer alan ve ona hayranlık duyan birçok Osmanlı aydınına çarpıcı ve çekici gelir. Osmanlılan en çok etkileyen Fransız devrimcisi ve dü- şünürü Voltaire'dir. Bizzat Fransa'ya giderek onun çev- resinde yer alan Osmanlı aydınlan olduğu gibi. ülkede onun kitaplannı çeviren. okuyan. yorumlayan kimseler ve Voltaireci çe\ reler oluşmuştur. Osmanlı Mebuslar Meclisi Başkanı Halil Menteş'in anılannda sözünü et- tiği. tzmir'de oluşturduklan topluluk bunlardan biridir. Bektaşiliğin ilerici. laik. liberal. demokratik niteliği kimı Bektaşi aydınlannı Avrupa'nın kültür. bilim. sanat, felsefe ve siyaset alanında gelişmiş merkezlerine iter. Bunun sonucu olacak kı, Richard Davey, George Young gibi kimı Batıh yazarlar XVIII. yüzyılda Völtaire'in çevresınde kimı Bektaşi babalannın ve aydınlannın ol- duğundan söz ederler... Bunlardan Fazıl Bey. filozofun dostluğunu kazanmış. arkadaş olmuşlardır. Onun ay- dınlıkçı ve laik görüşlerini benimsemiştir. Fazıl Bey ts- tanbul'a döndükten sonra Bektaşılikle özde uyuşur, bu düşüncelen tekkelere yayar. Böylece Bektaşi dergâhla- nnda bir aydııılanma eyleını gelişir. NamıkKemaL Rı- za Tevfik gibi ileri düzeydeki aydınlar. bu aydınlanma merkezlennin ürünleridirler. Böylece Bektaşi dergâhla- Rıza Tevfik Voltaire oltaire, Hıristiyanlık.Musevilikve Müslümanlığı "tek dm" olarakbirieştirmekister. Böy- lece, bu dinlerden olan toplumlann arasında tarih boyu süren sürtüşmenin kalkacağı dü- şüncesindedir. Voltaire'in bu düşüncesi, onun çevresinde yer alan ve ona hayranlık duyan birçok Osmanlı aydınına çarpıcı ve çekici gelir. n, Osmanlı aydınlanma. demokratikleşme ve çağdaşlaş- ma hareketinin motoru olurlar. Bektaşi tarikatı, inanç v e ilkelerinde liberaldir. Katı kuralcı. tutucu ve bağnaz olmadığı. dinler ve mezhep- lerüstü düşündüğü, gelişmelere açık olduğu için başka inanç, düşünce ve siyasal eğilimlerle rahat bağdaşabil- miştir. Tarikatın bu yanı. Avrupa'da masonlarla yakın- laşmalanna, kimi Bektaşilerin aynı zamanda masonlu- ğu da benımsemelerine neden olmuştur. R. Davey, 1897 'de bu tarikatın. "kimi mason localanyta ilişkisi ol- duğunu" öğrendiğini yazmaktadır. Bu ilişkinin varlığı- nı 1927'de J. P. Brown da vurgular. Avrupa'da yenileşme hareketi G. Young 1925'te Bektaşilerin yeniçerilerle birlikte XVIII. ve XIX. yüzyılda masonlann Avrupa'daki yeni- leşme hareketlerinde oynadıklan role benzer bir rol oy- nadıklannı yazar. Voltaire'in arkadaşı Fazıl Bey'in Şe- niden düzenlediği bu tarikaün" yüz yıl kadar Genç Tür- kiye hareketinin örgütü olarak kaldığını belirtir. 1826'da yeniçerilik ve Bektaşiliğin kaldınlışından sonra gizlenmek zorunda kalan Bektaşiler farmasonlo- ra yaklaşmaya ve onlarla kaynaşmaya başlamışlardır. Durum onu göstenyor ki Bektaşılik tankatını Jön/Genç Türk hareketinin hızlandıncı öğesi olacak biçimde "el- den geçireıT Voltaire'in dostu Fazıl Bey'in aracıhğıyla Fransız farmasonluğuna sızmışlardır. Böylece Bektaşi- lik, Batıh değerlerle de yenileşerek liberal. aydın. ileri- ci bir tarikat ve "bir düşünce aydınlanması merkea" olur. Yeni Osmanlı, Jöa Genç Türk ve tttihat-Terakkicıle- rin çoğu hem Bektaşi ve hem de masondur. XX. yüzyı- la gidış sürecinde Bektaşiler yeni bir "terakkki" düşün- cenin yayıcısı olarak rol oynariar. Kent koşullannın ve burjuva yaşamının bir sonucu olarak Bektaşilerle Ana- dolu ve Balkanlar'ın kırsahnda kendine özgü koşullar- da yaşayan Alev ıler arasında kuramsal ve yapısal ayn- lık başlar. R. Davey. Bektaşilerin farmasonluğa sızışla- nnı 1867Terde başlatır. Melikoff. bu tanhi genlere çe- ker. Ona göre bu giriş, 1839'da Tanzimat'ın ilanıyla baş- lamıştır. Bektaşilerin farmasonluğa yoğun olarak girişi 1867-69 yıllan arasında Mustafa Fazıl Paşa'nm yardı- mı ve çabasıyla olmuştur. R. Davey'in sözünü ettiği "Voltaire'in dostu Fazıl Bey", Mısır Valisi Mehmet AJi Paşa'nın torunu Mustafa Fazıl Paşa (1829-1875) olma- lıdır. Çünkü bu aile Bektaşidir. M. Fazıl Paşa. Paris'te sürgün olduğu yıllarda yanına birçok Osmanlı aydınını toplamış, geçimlerini dahi üstlenmiştir. Onun çevresi- ne toplananlar arasında N. Kemal, Ziya Paşa. Şinasi de vardır. Buradaki Müslüman Türkler özellikle "Luvis AmsabteLocasrna girmişlerdir. Bektaşilikle farmason- luk arasında etkilenim olmuştur. Bu etkilenimler ve ye- ni düşüncelerle katılan yeni aydınlann katkılanyla Bek- taşilik tarikatı kendine çekidüzen verir. Böylece yeni- den kurumlaşan tarikat, Jön/Genç Türklerin örgütlen- mesinde ve lttihat-Terakki'nin kurulmasında bir des- tek, birbasamak olacaktır. II. Abdülhamit'in"önlenısi- yasetT gereği Anadolu'ya sürülen Jör^Genç Türkler orada Bektaşi. Mevlevi, Melami tarikat çevrelerinde ve Alevi halktan destek göreceklerdir. Atatürk, soğuk baktığı masonluğu 1935te kaldırdı Masonluk. Türkiye'de I. Dünya Savaşı yıllannda za- yıflar. Atatürk. soğuk baktığı bu kunımu 1935 yılında kaldınr. Bektaşiler, Fransa"da yalnızca Voltaire ile iliş- kide ve onun etkisinde değillerdir. Fransız Devrimi'nin diğer filozoflanyla da bağlan vardır. Bir bölüm Bekta- şi aydını. Fransız devrimcilerinden ve filozoflanndan SaintJust'un çev resindedir. Hatta ona, Alevi-Bektaşi dü- şüncesini ve kunımlannı tanıtmışlardır. Alevi-Bektaşi- likteki yardımlaşma, dayanışma \e kardeşlik esasına dayanan musahiplik, Saint Just'a ve diğer Fransız dev- rimcilerine ilginç gelir. Bu esasa dayanılarak Paris'te devrimciler arasında bir örgütlenme yolu denenir. Böy- lece. Alevi-Bektaşiliğin "musahiplik kununu" Fransız devrimcilerine ve aydınlanna toplumsal örgütlenmede model olur. sürecek BİR YOL HİKAYESİ TAYFUN TALİPOĞLU Solda Bahar Uzak Görünüyor. "Biz, sorunlarımızı biliyoruz da söyleyemiyoruz. Söylesek, 'sanki devlete karşı gel- miş olacağımızı' düşünüyoruz." Saat sabahın dördü... Edremit'e doğru yol almaktayız. "Kalkım" tabelasından az sonra, alışmadığımız bir traktör trafiği başlıyor. Uzun farlarımızı yakınca görebili- yoruz, römorkta altı-yedi kişi oturmakta. hepsi de dinç. Sanki gün ortasın- dayız. Peşine takılıyoruz. Asfalttan ayrılıp zifiri karanlıkta tarialar arasına giriyoruz. Hava aydınlanınca, yoldan 500 metre içeride olduğu- nu gördüğümüz tarlanın yanında duruyoruz. Haklı olarak onlar da tedirgin... Onlan oraya kadar takip eden farlardan fazlasıyla rahatsız ol- muşlar. Kendimizi tanıtıyoruz. "Korkuttuk, özür dileriz" dediğimizde, "Allah'a şükür, düşmanımız yok ama merak ettik" diyor, adının Mehmet Gümüş olduğunu öğ- rendiğimiz aile reisi. Fartar sönünce ayışığından yarar- lanıp etrafımıza bakıyoruz. Diz boyu taşlar seçiliyor. Dikkatle baktığımızı görünce, sormadan söylüyor: "Mezarlık orası." "Yılan filan olmaz mı" diye korku- muzu dile getiriyoruz. "Vardır ama dokunmayınca bir şey yapmaz." Karanlıkta nasıl dokunmayacağız, bilemiyoruz ama onunla birlikte, bastığı yerlere ba- sarak ilerledik. Tarlanın başında elindeki çırayı yaktı. Ailesi ve komşulan ile birlikte tütünlerin arasına dal- dı, biz de peşinden... Uzmanlaşmış eller için ışık sade- ce yol gösterici. Mehmet Gümüş, elinde meşale- siyle insanı bir anda ortaçağı anlatan bir filmin içine çekiyor. Kadın ve çocuklar, sessiz karanlığı çıt çıt kınlan tütün yapraklarıyla bölüyor. Güneş çıkıncaya kadar bu çalış- ma devam ediyor. Çünkü ondan sonra yapraklar ka- panacağı için, sıcakta toplanmazmış. Yaşlı olanı kadınlardan, "Çilemizi görüyorsun. Ben 65 ya- şındayım ama hep böyle çalışıyo- rum" derken yapraklardan yapış yapış olmuş nasırh ellerini gösteriyor. "Bize iyi yaşamayı çok görüyor- lar." Soracak tek soru. daha doğrusu sorudan çok önerimizle "Başka bir şey ekersiniz" diyecek oluyorum. "Biz bunu biliyoruz. Göstersinler o zaman, ne ekelim?.." Böyle röportajlann en zor tarafı, karşınızdakinin sizi devletyerine koymasına karşı ala- cağınız tedbirdir. Çünkü siz "dışardan gelmiş ve ••• onlann sorunlannı dinleyen olduğunuza göre herhalde çö- züm içinde bir bildiğiniz vardır" diye düşünürier. Tütün tartasında yediden yetmişe herkes sorunun farkında. Tütüne ilişkin yasanın akıbetini, politik kurbanlarını, hemen her şeyi bili- yorlar. Bu düşüncemizi söyleyince Meh- met Gümüş, "Biz sorunlan biliyoruz. Biliyoruz da, söyleyince devlete karşı gelmiş gibi düşünüleceğinden korkuyo- ruz" diyor. Ve Türkiye'deki tepkisizliğin ne- denini özetliyor: "Söze bu yüzden hep devlet, va- tan, millet sevgimizi dıle getirdikten sonra başlamak zorunda kalıyoruz. Vatanı, devleti, milleti sevmenin ölçütü ne, onu da bilmiyorum. Ya da bu kav- ramlar zamana, mekâna ve iktidara göre değiştiğinden, korkuyoruz. Çünkü insan, bilmediği şeylerden korkar..." Mikrofonu uzattığımtz genç ka- dın, Iki çocuğum var. Kocam kahve- de garsonluk yapıyor. Sigortamız yok.." diye sıralama- ya başlayınca, "Araya girmek o/- maz" deyip bekliyoruz. Parlamento- ya kadar sitem etmediği hiçbir ku- rum kalmıyor. Ve kendine getirip sö- zü, "Sabah namazıyla kalk, tahaya gel, sonra tütünleri diz, sonra yemek yap, çocuklara bak..." Bütün bu ve benzeri serzenişler "yann" korkusundan... Türkiye'nin hertarafından degişik şivelerde, aynı ses geliyor. Bu sefer durum biraz daha vahim. Eskiden büyük kentlere göç umutlan vardı. Şimdi o da kalmamış. Gidenlerin mutlu olmadığı haberi artık köye kadar yetişmiş. Hemşehri ya da akrabalarının, mahcup olmamak adına "şehir iyi" demelerine kanmıyorlar. Gecekondulardaki yaşamı tele- vizyonlada, gazetelerde görüyorlar ve bir kurtancı bekliyorlar. Dış kaynaklı, lanse edilmeyen, kendilerine benzeyen, dürüst olduğuna inandıklan, sey- rettikleri, okuduklan ama güvenmedikleri medyanın kara- lamaya çalıştığı, "O zaman bizdendir" dedirtecek kadar hak- sız saldınlara uğratılan bir kurtarıcı... Yani sağda buluşma yerlerinden ANAP iptal, SP can çekişiyor, DYP baraj üs- tünde direniyor, MHP beklenen yerine geriliyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın Ak Partisi, siz amblemiyle oynarken birinciliğeyürüyor, haberiniz ola... Sola gelince; tam CHP kıpırdıyor derken yeni arayışlarla kafalar yine karışmış, baharlar uzak görünüyor... ttalipoglu »ixir.com Fax: 0312 467 09 05 Sağpartüercınnuı törenkrine ügisiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde ger- çekleştinlen 38. Hacı Bektaş-ı Veli'yi Anma Şenlikleri, kültür ve sanat etkin- likleriyle olduğu kadar, devletin zır\'e- sinden katılan ve katılmayan konukla- nyla da dikkat çekti. Sağ partilerin li- derleri Hacıbektaş'ta düzenlenen tö- renlere ilgisiz kalırken. Dünya Ehl-i Beyt Vakfı da tstan- M M bul'da alternatif bir baş- ka etkinlik düzenledi. Hacıbektaş'taki törenle- ri "ideolojik ve siyasi amaçlı şov" olarak nite- leyen Saadet Partisi Ge- nel Başkanı Recai Ku- tan, tstanbul'daki alter- natif toplantıya katıldı. 15 Temmuz günü başlayan Hacı Bektaş-ı Veli'yi Anma Eetkin- likleri, bugün akşam sona erecek. 4 gün sü- ren törenler boyunca zi- yaretçi akınına uğrayan • Eski Cıımhurbaşkanı Demirel, MHP Genel Başkanı Bahçeli, ANAP Genel Başkanı Yılmaz ve DYP Genel Başkanı Çiller, AKP Genel Başkanı Erdoğan 38. Hacı Bektaş-ı Veli'yi Anma Şenlikleri'ne katılmadı. Hacıbektaş"ta. laiklık vurgusu ve Ha- a Bektaş-ı Veu" nin de üzerinde durdu- ğu eşitlik. kardeşlik ve hoşgörü kav- ramlan öne çıktı. şeriatçı çevrelere uyan mesajlan gönderildi. Cumhur- başkanı Alimet Necdet Sczer. Başba- kan Bülent Ece\it. TBMM Başkanı Ömer İzgi. Kültür Bakanı İstemihan Talay. Dev let Bakanlan Yılmaz Kara- ko\ unlu v e Ramazan MirzaoğJu. CHP Genel Başkanı Deniz Ba> kal ve parti yöneticileri. bazı milletvekilleri ve si- yasi parti yöneticileri ile gazeteciler, yazarlar ve sanatçılar Hacıbektaş'taki etkinliklere katıldılar. Sağ partilerin yöneücilerinin katıl- maması. şenhklerin dikkat çekici un- surlanndan birini oluşturdu. Eski cumhurbaşkanlanndan SüJeyman De- ^ ^ ^ • ^ mirel. daha önce cum- hurbaşkanı sıfatı nede- niyle katıldığı törenler- de bu yıl bulunmadı. MHP Genel Başkanı Dev let BahçelL ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ve AKP Genel Başka- nı Recep Tayyip Erdo- ğan da törenlere katıl- mayan sağ parti lider- leri oldular. Devlet Bahçeli ve Tansu Çil- ler. Hacı Bektaş-ı Ve- li'yi Anma Günü dola- yısıyla birer mesaj göndermekle ye- tindiler. Dünya Ehl-i Beyt Vakfı ise Hacı Bektaş-ı Veli'yi Anma Günü nedeniy- le tstanbul'da alternatif bir toplantı dü- zenledi. Saadet Partisi Genel Başkanı Kutan bu toplantıya katıldı. Kutan, Hacıbektaş ta düzenlenen törenlerin siyasi ve ideolojik olduğunu, "adeta şov yapıldığuu" ileri sürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle