Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2001 PAZAR
12 PAZAR KOMJGU
İTÜ Jeoflzik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan ile depremi konuştuk
Hâlâbirdepremyönetmeliği yok
Mevcut
binaları
sağlamlaştırmalı
- Yapdartn güçlendiriimesi ve
sağlamlaştırümasıyla ilgiii neyapıhyor?
• îki yıldan bu yana çok fazla deprem fayı
araştırması ve sağiam zemin-kötû zemin
tartışmalan yapıldı. O hale geldi ki
insanlarda " Burada fay varsa bir an Önce
buradan kaçalurT ya da "Gerçekten bu fay
bulunursa bakaünı ne oiacak. Bunu
bekİCT'efim" gıbi yanhş inançlar ortaya
çıktı.
Marmara Denizi içinde yeni faylar
buiunabilir. Türkiye'nin heryerinde bir
sürü fay var. Bugün siz Marmara
Bölgesi'nde deprem beklerken Türkiye'nin
herhangi başka bir yerinde deprem olması
olasılığı çok yüksek.
Büyük yerleşim alanlannda, yapılaşmanm
ve nüfus yoğunluğunun çok fazla
olduğu yerlerde mevcut yapılann
envanterinin, yapı stokunun bir an önce
çıkarıhp akılcı ve kaynak yaratılmış
şekilde mevcut binalann
sağlamlaştınlması lazımdır.
Deprem öncesi önlemlerie ilgiii
harcanacak para. depremden sonra yara
sarmada harcanacak paradan her zaman
daha azdır. Biz ne yazık ki depremlerle
mücadeleyi daha çok yara sarma olarak
görüyoruz. Bunun da maliyeti her zaman
çok yüksek oluyor.
Depremden sonra yapılann envanterinin
tam olarak çıkanldığını söyleyemeyiz. Bu
yapılann ne dummda olduklan konusunda
yeterli bilgilere ulaşamadık. Hâlâ
sağlamlaştırma ve güçlendirme işleri
yapılmasmı düzenleyecek yönetmelik yok.
Ulusal Deprem Konseyi olarak biz bu
yönetmeliğin derhai ohışturuîup kullanıma
sunulması gereğini ilgililere bildirdik.
Birçok fırma yönetmelik olmadan
güçlendirmeler yapıyor. Bu yönetmeliği de
çıkaracak kurum Baymdırlık ve Iskân
BakanhğYdır.
vatandaş iki
yıldır
oyalanıyor
- Sizceyönetmelik neden çtkarılmıyor?
- Herkes çok meşgul. Vatandaş iki yıldır
televizyonlar ve gazetelerdeki. "Deprem
oiacak mı olmavacak nu? Kaç
büyükiüğünde oiacak? Fay nerden
geçecek? Cç parça mı. beş parça mı?
Zemin sağiam nıt kötü mü?"
muhabbetiyle oyaJandı. Bu yüzden de
biraz önce söz ettiğim konular gündeme
gelemiyor. Bu zemin konusunda da şunu
söylemek istiyorum: Bugün inşaat
mühendisliğinde gelinen noktada çok kötü
diye tanımlanan zeminlerde çok iyi binalar
yapmak mümkün. O zaman, kötü zemin
diye liman da yapmayalım. Gelinen
noktada insanlanmızın. depreme dayanıklı
yapı üreten teknolojilere güveni
kaybolmuş gibi. Bu yanlış. Insanlannuz
depreme dayanıklı yapı üretilemeyeceği
gibi bir izlenim edinmişse olmaz. Heyelan
ve sıvılaşma nitelikleri taşunayan her
alanda depreme dayanıklı yapı üretilebilir.
Uygun teknolojisi var. Bunun maliyeti
yüksek oluyor. Ama piyasa koşullan içinde
zaten depreme dayanıklı yapının maliyeti
kaybolur gider. Akılcı olmak zorundayız.
Binanın oturacağı toprak yapısının ve
deprem sırasında oluşacak titreşimlerin
özelliklerini iyi tanırsak, ona göre yapı
yapar, malzetne ve işçilik kulianırsak bu
sorun çözülür. Çok kötü zemin
koşullannda. Kaliforniya'da ve Tokyo'da
yapılan yapılar var. Bugün Türkiye'de
depremin başımıza açtığı bu kayıplardan
sorumlu olanlar, kentleşme olgusuna
bilimsel ve çağdaş yaklaşmayanlardır.
Yüzde 50'ye varan kaçak yapılaşma var.
Kaçak yapılaşmanm bulunduğu ortamda
yasalar, yönetmelikler çıkarsanız, pek çok
önlem de alsanız fark etmiyor. Kaçak
yapılaşmayı önleyemediğiniz sürece biraz
önce saydığım yapılması gerekenleri bir
kenara itmiş oluyorsunuz. Ya da kaçak
yapılaşma yolunu bulan insan için bütün
bunlar önemsiz.
LEYLA TAVSANOĞLU ^zm
'f
' Gölcük ve Adapazan 'm yerle bir eden ağustos depreminin üzerinden iki yıl geçti. On binlerce insanımızı, donanma
karargâhımızı depreme kurban ettik. Binalar karton yapılar gibi bir anda yıkıldı. Koskoca mahalleler yok oldu. Vatandaşlar . ~
karda kışta çadırda yatmak zorunda kaldı. Deprem yüzünden ruh sağhklarım kaybettiler. Bir yandan da kimileri, televizyonlarda, gazete sayfalarında boy
gösterip deprem tellalhğı yapma gibi bir açıkgözlük gösterdiler. Öte yandan, hâlâ yapılann nasıl sağlamlaştırılıp güçlendihleceğini düzenleyecek yönetmelik
yok. Yerleşim bölgelehndeki yapılann envanterleri
çıkarılmamış. Bu arada Yapı Denetimi Yasası 'nın
alınan pilot iller içinde birinci derecede deprem
bölgesinde bulunan bir kısım ilyok Bu ne biçim iş?
Biz, at gözlüğü takıp hangifay nerede kınlacak, olası
bir İstanbul depremi kenti ne zaman vuracak
muhabbetiyle uğraşırken deprem öncesi önlemler
almakla hiç mi hiç ilgilenmiyoruz. Bevnimiz
uyuşturuldu mu ne? Neden bilgiye, son teknolojilere
önem vermeden birilerinin anlattıkları masallan , .,
budala gibi dinliyoruz da somut işlere zaman
ayırmıyonız? tnsammıza bu kadar mı değer veriyoruz?
İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof Dr.
Haluk Eyidoğan 'la bu konuları konuşurken Eyidoğan
bize, sürekli bilime ve çağdaş teknolojiye verilmesi
gereken önemin altını çiziyordu.
PORTRE / Prof. Dr. HALUK EYİDOĞAN
Yükseköğrenimini Jeofizik Mühendisliği Bölümii 'nde
tamamladu Aynı üniversitede Gediz depremi konusunda
yüksek lisansyaptu 1976'da İTÜ Maden Fakültesi Jeofîzik
Kürsüsü 'ne asistan olarak girdi. Sismoloji alamnda pek çok
çahşması oldu. Şimdiki halde aynı üniversitenin Jeofizik
Mühendisliği Bölüm Başkanlığı'nı yürütüyor. ABD,
Japonya, İngiltere, İsviçre'de depremle ilgiii çalışmalar
yaptı; bu ülkelerdeki bilim insanlarıyla ortak projeler
hazırladu Depremlerin yer hareketleri üzerine etkileri
konusunda incelemeler yaptu 21 Mart 2000'de kurulan
Ulusal Deprem Konseyi üyesi oldu.
-17 Ağustos depreminin üzerinden ikiyıl geçti. Bu ikiyü için-
de neleryapıldı, neleryapılmadı?
- Bu depremden sonra hem halkımız, hem de yöneticiler gör-
düler ki özellikle 1950-60 sonrası hızla artan betonarme yapılar
önemli ölçüde hasara uğradı. Bunlar çeşitli yönetmelikler çerçe-
vesinde yapılması öngörülen, depreme dayanıklı olduklan düşü-
nülen yapılardı. Türkiye aslında betonarme yapılarla tanıştıktan
sonra zaman zaman benzer durumlan yaşamıştı. Kırsal kesimde
depremler özellikle kerpiç ya da mühendislik hizmeti almamış ya-
pılan yıktığı zaman "Bunlar zaten yıkdırtir mantığıyla davranıl-
dı. 1938 Erzincan depreminden sonra ülkede depreme dayanıklı
yapılar yapılmasının zorunluluğu ortaya çıkmıştı. 1940'lardan
sonra bazı yerbilimciler deprem bölgeleri hantalan üretmeye baş-
ladılar. Dönem dönem de afetlerle mücadele çerçevesinde deprem
yönetmelikleri ve haritalan yapıldı. 1999 depreminden biraz ön-
ce yürürlüğe konulmuş bir deprem yönetmeliği hazırlandı. Bir yıl
sonra Kocaeli ve Düzce depremleri Türkiye'yi vurdu. Bu deprem-
lerden çok büyük dersler çıkardık.
- Gerçekten büyük dersler çıkardık mı?
-Bu depremlerden ders çıkaran var. Ders çıkanrsınız, ama o çı-
kardığınız dersleri kullanıp yeni bir oluşuma gitmek çok zaman
alabilir. Ya da bu konuda biraz yavaş kalabilirsıniz. 1999 deprem-
lerinden sonra bugün geldığimiz noktada hâlâ tamamlayamadığı-
mız, hızlandıramadığımız işler olduğu gayet açık. Bunu zaman za-
man medyada da izliyoruz. 1999'da, yoğun ve çarpık yapılaşma-
nm getirdiği felaketi haber veren daha önce de depremler olmuş-
tu. Bunlardan birisi 1992'deki Erzincan depremidir. Çok fazla bü-
yük de olmayan 6.8 büyüklüğündekı Erzincan depreminde beto-
narme karkas, yüksek. deprem yönetmeli-
ğine uygun yapıldıklan varsayılan, ama
öyle olmayan kusurlu yapılann deprem ta-
rafından affedümediğini ve yıkıldığını gör-
dük. Oysa daha eski. tek ya da iki katlı, yığ-
ma, bahçeli yapılarda önemli hasarlar ol-
madığına da tanık olduk. Bu, aslında bir
ışaretti.
Blrllkte çahsmalı _
- O işaret neydi?
- Deprem nedeniyle deprem-zemin-ya-
pı ilişkisi çerçevesinde, özellilde de zemin
büyütmesine uygun yerlerde yönetmeliğe
uygun yapılmamış betonarme. özellikle de
yumusak kat sorunu bulunan yapılarda çok
büyük hasarlar oluştu. Bunun ardından
1995 Dınar depremine geldik. Dinar'da
depreme dayanıklı olduğu \ arsayılan, ama
öyle ohnayan yapılann nasıl hasar görece-
ğinin işaretini aldık. Bu yapılar da yine
dört-beş kat ve üzeri. kusurlu, yeterince
mühendislik hizmeti almamış, yönetmeli-
ğe uygun yapılmamış. ama dış görünüşle-
ri itibanyla depreme dayanıklı gibi duran
konut ve işyerleriydi. Yine Dinar'da daha eski. ama yapı-zemin iliş-
kileri daha iyi olan yapılann hasar görmediğüıe de tanıklık ettik.
Biz yine umursamadık. Ve 1998'de Adana-Ceyhan depremi oldu.
Adana-Ceyhan depremi de bize zeminiyle uyumsuz, mühendislik
hizmeti ahnamış, hatalı, betonarme yapılann nasıl yıkılabilecek-
lerini öğretti. Bu da orta büyüklükte sayılabilecek bir depremdi.
Bütün bunlarda yapı-zemin ilişkisi iyi olan. iyi mühendislik hiz-
meti almış binalarda hasar olmadığını da gözlemledik. Ve geldik
1999 yılına. 1999 depremleri yapılaşmanın çok daha yoğun oldu-
ğu bölgeleri vurdu. Bunlar kusurlu, kaçak, mühendislik hizmeti
almamış, teknik uygulama sorumluluğundan geçmemiş binalar-
dı. Yine aynı bölgelerde biraz mühendislik hizmeti almış binala-
ra da ya hiçbir şey olmadığını ya da çok hafif hasarlar aldıklannı
gözlemledik. Ashnda burada, ağu" hasarlann ötesınde Türkiye'ye
özgü hasarlarla karşılaştık.
- Türkiye'ye özgü hasarlar neler?
- Bır binanın toz haline gelmesi. 1999 depremi, 1992, 1995 ve
1998 depremlerinin yaptığım. çok daha geniş kapsamlı ve çok da-
ha acı biçimde ortaya koydu. Ülkede her kesim bundan bir nebze
dersini aldı diye düşünüyoruz. Depremden sonra çeşitli oluşum-
lar ortaya çıktı. Imar planlanna ilişkin olarak mücavir alanlar için-
de daha önce uygulanan bir kısım yöntemler durduruldu. Yeni ge-
nelgeler çıkanldı. Genelgelerle belediyelerin imar izni vereceği
alanlar içinde birçok etüdün yapüması istendi. Bu arada meslek-
lerarası tartışmalarda başladı. Yanijeolojik mi, jeofizik mi. jeotek-
nik çalışmalar mı yapılacak tartışmalanydı bunlar. Bunlar aslın-
da zaman kaybettiriciydi. Bir bölgede depreme dayanıklı yapı üret-
meden önce o bölgenin toprak, kaya ve zemin yapısını tanımak
zorundasınız.
- İyi de bu konuda her meslekten insanlann elbirliğiyle çalış-
malan gerekmiyor mu?
- Tabii. Elbirliğiyle o bölgenin zemin yapısının haritalanması ve
fıziksel özelliklerinin ortaya çıkanlması ve nerelerin imara açıl-
ması gerektiği, nerelerde ne tür yapılaşma ohnasına karar veril-
mesi gerekir. Ama o konularda epeyce tartışma yaşadık ve hâlâ da
yaşıyoruz. Şu anda, yeniden yapılaşmaya açılacak bir alanda ya-
pıhnası gereken jeolojik, jeofizik ve jeoteknik çalışmalann nasıl
yapılacağı ve nasıl raporlanacağı konusunda tartışmalar sürerken
Türkiye deprem yönetmeliğinin de yeniden gözden geçirilmesine
ilişkin çalışmalar var.
- Bir Yapı Denetim Yasası çıkarıldu Bu yapı denetimleri özel
şirkeûere veriliyordu. Bu ne kadar doğru bir karardır?
- Ulusal Deprem Konseyi ilgiii makamlara bu konuda göriiş bil-
dirdi. Ulusal Deprem Stratejisi Beyaz Kitabı'nda da buayn birbaş-
lık altında değerlendirildi. Bu Yapı Denetımi Yasası'na Kanun
Hükmünde Kararname 595 deniyor. Bu. Türkiye'de yapı deneti-
mi konusunda yeni bir alan. yeni bir devir açtı. Çünkü herkes bi-
liyor ki teknik uygulama sorumluluğu sistemi çalışmıyordu. Bu
vardı, ama yoktu. Belediyelenn ilgiii mühendislerinin ve teknik
uygulama sorumlulannın yapı denetimi konusunda yeteri kadar
üretken çalışmadıklanru demin saydığun depremlerde gördük. Bu
depremler bu sistemin ayan beyan çalışmadığını ortaya koymuş-
ru.
Maddeler gözden geçlrllmell '
Depremde bir bina toz haline geliyorsa, içindeki demirler yok
olacak derecede hasar görmüşse teknik uygulama sorumlusunun
ya da bununla ilgiii sistemin bir şekilde aksadığı ortadadır. Dola-
yısıyla teknik sorumluluk sisteminin düzeltilerek yeniden uygu-
lanması da pek mümkün değil. 595 sayılı kanun hükmündeki ka-
rarnameyle Batı 'daki örneklerden esinlenilerek bir teknik denetim
sistemi getirildi. Kararnamenin mutlaka eksikleri var. Bazı mad-
delerinin mutlaka tartışılması ve gözden geçirilmesi gerekiyor.
Buna belediyelerin ve bazı meslek odalannın itirazlan vardı. A-
ma TUS'un (Teknik Uygulama Sorumiusu) çalışmadığı ve kaldı-
nlması gerektiğiyle ilgiii kampanya başlatmadılar. Evet, TUS'u
eleştirdiler, ama kampanya biçimmde değil. Ama 1999 depremin-
den sonra Yapı Denetimi Yasasf nın gerekliliğı kendiliğinden or-
taya çıktı. Ama TUS'u yeterince eleştirmeyenler Yapı Denetimi
Yasası ya da o kararname çıkınca müthiş»bir itiraz kampanyası baş-
lattılar. Evet. oazı maddelerının gözden geçirilmesi gerekirdi. E-
sas itirazlan, yapı denetimlerinin özel şirketlere venlmesi ve onun
ileride yozlaştınlacağı olasılığmaydı. Niyet yozlaştınnaksa, sistem
yozlaştınnaya doğru götürüyorsa özel olsa da olmasa da yozlaştı-
nlabilir. Yapı Denetimi Yasası'nın yozlaştınlmaması için ilgiii her-
kesin mücadele vermesi lazımdır. Bu, TUS'a dönüştürülmemeli-
dir. Geçmiş sürece baktığınız zaman bunu TUS'a çevirmek iste-
yecekler ortaya çıkabilir. Şimdi Yapı Denetimi Yasası yeni haliy-
le çıkmayı bekliyor. Buna da bizim Ulusal Deprem Konseyi'nin
bazı itirazlan oldu. İlgiii makamlara da yazılar yazıldı.
Marmara'da aktif fay ' .
- Negibi itirazlar oldu?
- Öyle yönetmelikler çıkanlmalıdır ki bu yasa da TUS'a çevril-
memelidir. Aynca mesleki yetkinlik kavramı iyi tanımlanmalıdır.
Yani yapı denetim şırketlennde görevli mühendislerin mesleki
yetkinliği iyi anlaşılmalı ve gerçekten mesleki yetkinliği olan in-
sanlann burada görev almalanna dikkat edilmelidir. Aynca. yine
Yapı Denetimi Yasası"nda öngörülen yaklaşık yüzde 3 asgari hiz-
met bedelinin yeterli olup olmadığı tartışılmalıdır. Yüzde 3 hiz-
met bedeliyle gerçekten iyi bir denetim mekanizması oluşturabi-
lecekler mı? Bu yapı denetim şirketlerinin büyük masraflan var.
Bunlarda 20 mühendis çalışıyor. Yüzde 3'le kaliteli bir denetim
yapma imkânı olabilir mi? İyi denetim, kaliteli elemanlarla olur.
Aynca yasada sözü edilen pilot alanlar \ ar. Bu pilot alanlara Tür-
kiye'nin birinci derecede deprem bölgesine gıren bir kısım iller
alınmamış. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor. Kamuya ait yapı
ve tesislerin bu yasa dışında tutulduğunu görüyoruz. Bu da olma-
malı.
- Kimibilim adamlan süreklibir İstanbuldepreminden söz edi-
yor. İstanbul depremi diye bir şey var mı?
- Burada ya bir kavram yanlışı ya da bir yanlış anlama var. Özel-
likle 1999 depreminden önce benım de içinde bulunduğum bilim-
sel çalışmalar Marmara Bölgesi'nde yapılıyordu. Denizde ve ka-
rada deprem karakterini daha iyi tanımayİa ilgiii bu çalışmalar 1999
depreminden sonra daha da hızlandı.
Hızlanmasının bır nedeni de Marmara Bölgesi 'nin deprem özel-
liklerine yabancı üniversitelerin de daha fazla ilgi duymaya baş-
lamalanydı. Kendi ülkelenndekı bilimsel kaynaklan da Marmara
Bölgesi'nde araştırma yapmak için kullandılar. Şu anda TÜBİTAK
Marmara Araştırma Merkezi, Yerbilimleri Enstitüsü, Paris YerFi-
ziği Enstitüsü, Strasbourg Yer Fiziği Enstitüsü. İTÜ Jeoloji ve Je-
ofizik bölümleri. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Merke-
zi ortaklaşa çalışmalannı sürdürüyorlar. Marmara Bölgesi'nde
hem karada, hem denizde deprem istasyonu kurma çalışmalannı
bugün 20 kişi yapıyor. Bu çalışma bu yıl sonuna kadar devam ede-
cek. Bu arada Fransız Fremer gemisi geliyor. O da denizde sismik
yansıma çalışmalan yapacak. Önümüzdeki yıl benzer çalışmalar
sürecek Bu çalışmalar sonucunda muazzam bırjeolojik \e jeofi-
zik veri ortaya çıkıyor. Bu çalışmalar sessiz yürütülüyor.
Zaman zaman da Türkiye Deniz Jeolojisi ve Jeofizik Programı
Koordinatörü Prof. NaciGörûraçıklamalarda bulunuyor.
Gelelim İstanbul depremine... Bugüne kadar elde ettiğimiz tüm
jeolojik ve jeofizik veriler Marmara Bölgesi'nde deprem potan-
siyelini daha aynntılı olarak ortaya koyuyor. Aslında biz daha ön-
ceden makro düzeyde bazı bilgilere sahiptik. Yani, Marmara De-
nizi içinde her an büyük bir deprem üretebilecek boyutta, aktif fay
zonlan var. Tarihte de böyle büyük hasar yapan depremler olmuş.
Biz şimdı bunlann karakterlerini daha aynntılı olarak araştırmak
durumundayız.
- Peki, elde edilen yeni veri ve bilgiler bölgede deprem tehlike-
sinin beklenenden daha büyük olduğunu gösteriyor mu?
- Hayır. öyle bir noktada değiliz. Zaten Marmara Denizi çevre-
sindeki yerleşim birimlerinde hasar yapıcı büyüklükte bir depre-
min olacağı gerek I975'te. gerekse de 1996'daki deprem bölgele-
ri haritalannda var. Bu, bilinen bir şey. Marmara Bölgesi. birinci
derecede deprem bölgesidir. Burada büyüklüğü 7 ve üzerinde bir
depremin olma olasılığı özellikle 1999 yılından sonra yerbilimci
arkadaşlann yaptıklan çalışmalarda çok daha berrak hale geldi.
Bugün vanlan sonuç şu: Marmara Bölgesı'nde, Marmara Denizi
içinde önümüzdeki 30 yıl gibi bir zamanda,
deniz çevresindeki yerleşim birimlerinde
hasar yapıcı büyüklükte bir deprem olasılı-
ğı yüzde 60dolayında. Bunun artı. eksı yüz-
de 15 hatası vardır. Yani yüzde 45 de olabi-
lir, yüzde 75 de olabilir.
1998'de çıkan deprem yönetmeliğinde ve
deprem bölgeleri haritasında Marmara De-
nizi çevresindeki yerleşim birimlerinde kar-
şılaşılabilecek yer hareketi şiddetıni aşan
yeni bir bulgumuz yok.
Yasa hâlâ yok
1999 depreminden önce yürürlüğe giren
deprem bölgelen haritasında beyan edilen
değerler şu an için de geçerli. Uzmanlığı
kendinden menkul bir kısım şahsm zaman
zaman televizyonlara ve gazetelere verdik-
leri demeçlerde. "Fa>r
şöyle çarpacak. böy-
loiıracak" demeleri gıbi değil. Çeşitli spe-
külasyonlar yapılıyor. Bunlann bir kısmı ar-
tık magazinleşti. Ama bilimsel düzlemde
şu anda ciddi olarak çalışan insanlar mev-
cut yönetmelikteki yer hareketleri bulgula-
nndan başka bir bulguya enşmediler.
- Peki, deprem bölgeleri haritasınınyeniden gözden geçirilme-
si söz konusu mu?
- Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü.
Tükiye'deki bütün üniversitelere, ilgiii kurumlara ve kişilere ha-
ritanın ve yönetmeliğin yeniden gözden geçirilmesi içın bir çağ-
nda bulundu. Sanıyorum, böyle bir toplantı yaz sonuna doğru An-
kara'da yapılacak. Belki deprem bölgeleri haritası v e özellikle yö-
netmeliği yeniden yapılandınlacak. Ama aslında mevcut İmar Ya-
sası'nın da gözden geçirilmesi ve değiştirilmesi gerekiyor.
İmar Yasası Türkiye'de ki deprem gerçeğini yeteri kadar göz
önünde bulunduran bir içeriğe sahip değil. 3194 sayılı İmar Yasa-
sınnı bir an önce gözden geçirilmesi ve ilgiii yönetmeliklerin de-
ğiştirilmesi gerekiyor. Aynca İmar Yasası'nın deprem yönetme-
likleriyle uyumlu ohnası özellikle kentsel nüfus yoğunluğu olan
yerlçr için bazı özel maddeler içermesi zorunJu.
- İmar Yasası 'nın değiştirilmesiyle ilgiii daha önce başlatılan
çalışmalaryok muydu?
- Vardı. Bu konuda özellikle ODTÜ ve İTÜ'nün bazı girişimle-
ri oldu. İmar Yasası'nın değiştirilmesine ilişkin bazı taslaklar or-
taya çıktı. Ama şu anda tam anlamıyla yürürlüğe konulamadı
Özellikle afet riskinin yüksek olduğu, yapılaşmış. birinci v e ikin-
ci derecedeki deprem bölgeleri özel eylem alanlan olarak tanım-
lanmalılar. Bu, Ulusal Deprem Konseyi'nin strateji kitabında yer
alan bir yaklaşımdır. Bu alanlarda bulunan kayıtlı ve kaçak yapı-
lann en kısa zamanda durum tespitlerinin yapıhp arşivlenmeleri
gerektiği vurgulamyor. Kitapta aynca şunlar yer alıyor: Mev cut ya-
pı stokunun hasar görebilirlik değerlendirilmesinin yapılmasmdan
sonra sağlamlaştırma ya da yıkma kararlan hızla verilmelidir. Ye-
niden yapılanma. çağdaş yerleşme, çevTeye en az zarar v eıme. dep-
remden en az zarar görme ilkeleri çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu
yaklaşım yerleşme alanlannda mevcut rant ve piyasa koşullannı
değiştirecek nitelikte olsa bile bundan ödün verilmemelidir Bu iş-
lerin yapılması sırasında iç ve dış kaynaklar kullanılabilir.
- Bu kaynaklar hangileri?
- Bir kere zorunlu deprem sigortası bir de doğal afetler sigorta
kurumu gibi kurumlaşmalar ortaya çıktı. Özellikle zorunlu dep-
rem sigortasının özendirihnesi, bunun daha gerçekçi olarak uygu-
lanması, genişletilmesi. bundan elde edilecek havuzun gerçekçi
projelere yönlendiriimesi zorunludur. Zorunlu deprem sigortası iyi
işletilirse, halk üzerinde inandıncılığı yaygınlaştınhrsa ve halkta
bunun bir deprem vergisi olmadığı inancı yerleşirse o finansal ha-
vuz gerçekten deprem öncesi bazı hazırhklann yapıhnasuıa kay-
nak oluştunır. Çarçur edilmezse çok değerli işler yapılabilir.